Return to Video

Çin ve ABD çatışmaya mahkum mu?

  • 0:01 - 0:03
    Günaydın, ismim Kevin.
  • 0:03 - 0:06
    Avustralyalıyım ve size
    yardım etmek için buradayım.
  • 0:06 - 0:08
    (Gülüşmeler)
  • 0:08 - 0:13
    Bu gece, iki kentin hikâyesi
    ile ilgili konuşmak istiyorum.
  • 0:13 - 0:18
    Bu şehirlerden biri Washington
    diğeri de Pekin.
  • 0:18 - 0:24
    Çünkü bu iki başkentin
  • 0:24 - 0:27
    kendi ülkelerinin geleceğine yön vermesi,
  • 0:27 - 0:30
    sadece bu iki ülkeyi değil,
  • 0:30 - 0:32
    hepimizi etkiliyor,
  • 0:32 - 0:35
    üstelik hiç de düşünmediğimiz şekillerde;
  • 0:35 - 0:39
    soluduğumuz hava, içtiğimiz su,
  • 0:39 - 0:42
    yediğimiz balık,
    okyanuslarımızın kalitesi,
  • 0:42 - 0:46
    gelecekte konuşacağımız diller,
  • 0:46 - 0:49
    sahip olduğumuz iş,
    seçtiğimiz siyasi sistemler
  • 0:49 - 0:54
    ve tabii ki savaş
    ve barışa dair büyük sorular.
  • 0:54 - 0:55
    Resimdeki adamı görüyor musunuz?
  • 0:55 - 0:57
    O bir Fransız.
  • 0:57 - 0:59
    İsmi Napolyon.
  • 0:59 - 1:01
    İki yüzyıl önce,
  • 1:01 - 1:03
    olağanüstü bir öngörüde bulundu:
  • 1:03 - 1:06
    "Çin uyuyan bir aslan
    ve uyandığı zaman,
  • 1:06 - 1:08
    dünya yerinden oynayacak."
  • 1:08 - 1:10
    Napolyon birkaç konuda yanıldı
  • 1:10 - 1:13
    ama bu öngörüsünde tamamen haklıydı.
  • 1:13 - 1:18
    Çin bugün yalnızca uyanmakla
    kalmayıp ayağa kalktı
  • 1:18 - 1:21
    ve şu an yürümekte,
  • 1:21 - 1:23
    hepimizin sorduğu soru ise,
  • 1:23 - 1:25
    Çin nereye gidecek
  • 1:25 - 1:29
    ve 21. yüzyılda bu dev ile
    nasıl etkileşim kuracağız?
  • 1:31 - 1:35
    İstatistiklere baktığınızda
    büyük bir mesele ile yüzleşirsiniz.
  • 1:35 - 1:38
    Çin'in her tür ölçüme göre,
  • 1:38 - 1:42
    -- gerek satın alım paritesi
    gerek pazar döviz kurları olsun --
  • 1:42 - 1:44
    önümüzdeki on yıl boyunca,
  • 1:44 - 1:46
    dünyanın en büyük ekonomisi
    olması bekleniyor.
  • 1:46 - 1:48
    Çin şu an zaten
    dünyada en büyük ticareti,
  • 1:48 - 1:50
    en büyük ihracatı,
  • 1:50 - 1:52
    en büyük üretimi yapan devlet.
  • 1:52 - 1:57
    Aynı zamanda dünyaya
    en çok karbon salınımı yapan ülke.
  • 1:57 - 1:59
    Amerika ikinci sırada.
  • 1:59 - 2:05
    Eğer Çin dünyanın
    en büyük ekonomisi olursa
  • 2:05 - 2:06
    şunu biraz düşünelim:
  • 2:06 - 2:10
    3. George'un tahta geçmesinden bu yana,
  • 2:10 - 2:14
    bu bir ilk olacak,
  • 2:14 - 2:18
    -- kendisi Napolyon ile anlaşamazdı --
  • 2:18 - 2:23
    ilk defa İngilizce konuşulmayan,
  • 2:23 - 2:25
    batı ülkesi olmayan
  • 2:25 - 2:28
    ve liberal olmayan bir ülkede
  • 2:28 - 2:30
    dünyanın en büyük
    ekonomisine sahip olunacak.
  • 2:30 - 2:35
    Bu durumun, dünyanın geleceğini
    etkilemeyeceğini düşünüyorsanız
  • 2:35 - 2:38
    bir şeyler içmiş olmalısınız,
  • 2:38 - 2:43
    Koloradolu olduğunuzu ima etmiyorum.
  • 2:43 - 2:46
    Kısaca bu akşam
    üzerinde duracağımız soru,
  • 2:46 - 2:49
    bu mega değişimi nasıl anlayacağımız,
  • 2:49 - 2:53
    ben bunun 21. yüzyılın en büyük
    değişikliği olacağına inanıyorum.
  • 2:53 - 2:56
    Pek çok şeyi etkileyecek.
  • 2:56 - 2:58
    Değişim en derinlere ulaşacak.
  • 2:58 - 3:01
    Sessiz fakat istikrarlı
    bir şekilde ilerliyor.
  • 3:01 - 3:03
    Bazı durumlarda
    saptanamayan şekilde ilerliyor,
  • 3:03 - 3:05
    hepimiz Ukrayna'da, Orta Doğu'da
  • 3:05 - 3:08
    neler olduğuna kafa yoruyoruz,
  • 3:08 - 3:10
    IŞİD ile neler olduğuna
  • 3:10 - 3:13
    ve ekonomilerimizin
    geleceğine kafa yoruyoruz.
  • 3:13 - 3:18
    Bu, yavaş ve sessiz bir devrim.
  • 3:18 - 3:23
    Mega değişimle birlikte
    mega zorluk da geliyor
  • 3:23 - 3:25
    ve mega zorluk ise şu:
  • 3:25 - 3:27
    Bu iki muazzam ülke,
  • 3:27 - 3:30
    Çin ve ABD.
  • 3:30 - 3:35
    İşte Çin,
  • 3:36 - 3:37
    Orta Krallık
  • 3:37 - 3:41
    ve işte ABD'nin Çince yazılışı,
  • 3:42 - 3:46
    Měiguó --
  • 3:46 - 3:49
    bu arada, bu sözcük Çincede
    "güzel ülke" anlamına geliyor.
  • 3:49 - 3:53
    Bunu bir düşünün --
    bu, yüz yıldan daha öncesinde,
  • 3:53 - 3:54
    Çin'in bu ülkeye verdiği isim.
  • 3:54 - 3:58
    İki muazzam medeniyet,
    iki muazzam ülke,
  • 3:58 - 4:02
    hem kendileri için hem de dünya için
  • 4:02 - 4:05
    ortak bir gelecek oluşturabilir mi?
  • 4:05 - 4:08
    Kısacası, barış ve karşılıklı refah içinde
  • 4:08 - 4:11
    bir gelecek oluşturabilir miyiz?
  • 4:11 - 4:13
    Yoksa, barış ya da savaş gibi
  • 4:13 - 4:15
    muazzam bir mücadeleyi mi seyrediyoruz?
  • 4:15 - 4:18
    Ve savaş ya da barışı detaylı
    incelemek için 15 dakikam var,
  • 4:18 - 4:23
    bu süre, bu adama "Savaş ve Barış"
    adında bir kitap yazmak için
  • 4:23 - 4:26
    verdikleri süreye nazaran oldukça az.
  • 4:26 - 4:28
    İnsanlar bana şunu soruyorlar:
  • 4:28 - 4:32
    Avustralya'nın kırsalında büyüyen bu çocuk
    neden Çince öğrenmeye ilgi duyuyor?
  • 4:32 - 4:34
    Bunun iki sebebi var.
  • 4:34 - 4:36
    İşte ilki şu:
  • 4:36 - 4:38
    Bu ineğin adı Betsy.
  • 4:38 - 4:42
    Benim Avustralya'nın kırsalında
    büyüdüğüm çiftlikteki
  • 4:42 - 4:45
    bir sürünün süt ineğiydi Betsy.
  • 4:45 - 4:49
    Bu elleri görüyor musunuz?
    Bunlar, çiftçilik için var olmadı.
  • 4:49 - 4:52
    Çok öncesinde, bir çiftlikte çalışmanın
    aslında bana göre olmadığını keşfettim
  • 4:52 - 4:56
    ve Avustralya'da çiftçilik yapmaya nazaran
  • 4:56 - 4:58
    Çin çok daha güvenli bir seçenekti.
  • 4:58 - 5:00
    İşte ikinci sebebi.
  • 5:00 - 5:01
    Bu benim annem.
  • 5:01 - 5:04
    Buradaki hiç kimse, annesinin yapmasını
    söylediği şeye hiç kulak verdi mi?
  • 5:04 - 5:06
    Hiç kimse annesinin
    söylediği şeyi yaptı mı?
  • 5:06 - 5:08
    Ben çok nadiren yaptım
  • 5:08 - 5:10
    fakat annem bir gün bana bir şey söyledi,
  • 5:10 - 5:13
    elime bir gazete tutuşturdu,
  • 5:13 - 5:19
    başlıkta şöyle yazıyordu:
    İşte muazzam bir değişiklik.
  • 5:19 - 5:24
    Bu değişiklik ise, Çin'in
    Birleşmiş Milletler'e katılması.
  • 5:24 - 5:27
    Yıl 1971, ben daha yeni
    14 yaşıma girmiştim
  • 5:27 - 5:29
    ve annem bana bu gazeteyi verdi
  • 5:30 - 5:32
    ve şöyle dedi: "Bunu kavra ve öğren
  • 5:32 - 5:35
    çünkü bu senin geleceğini etkileyecek."
  • 5:35 - 5:38
    Çok iyi bir tarih öğrencisi olarak
  • 5:38 - 5:41
    kendim için aslında yapmam gerekenin
  • 5:41 - 5:43
    gidip Çince öğrenmek
    olduğuna karar verdim.
  • 5:43 - 5:45
    Çince öğrenmenin muhteşem tarafı ise,
  • 5:45 - 5:49
    Çince öğretmeninizin
    size yeni bir isim vermesi.
  • 5:49 - 5:51
    Bana da bu ismi verdiler:
  • 5:51 - 5:57
    Kè; anlamı üstesinden gelmek
    ya da fethetmek
  • 5:57 - 6:01
    ve Wén; bu da edebiyatın
    ya da sanatın işareti.
  • 6:01 - 6:05
    Kè Wén ise, Klasiklerin Fatihi demek.
  • 6:05 - 6:08
    Aranızda adı "Kevin" olan var mı?
  • 6:08 - 6:09
    Kevin diye çağrılmak ile
  • 6:09 - 6:12
    Klasiklerin Fatihi diye çağrılmak
    arasında büyük bir fark var.
  • 6:12 - 6:14
    (Gülüşmeler)
  • 6:14 - 6:16
    Hayatım boyunca Kevin diye çağrıldım.
  • 6:16 - 6:18
    Size hayatınız boyunca Kevin dendi mi?
  • 6:18 - 6:21
    Size Klasiklerin Fatihi denmesini
    tercih eder miydiniz?
  • 6:21 - 6:24
    Böylece, gidip Avustralya
    Dış İşleri'ne katıldım
  • 6:24 - 6:31
    fakat burası övüncün oluştuğu yer
    -- övünçten önce daima düşüş gelir.
  • 6:31 - 6:34
    İşte, Pekin elçiliğindeyim
  • 6:34 - 6:37
    ve elçimizin yanındaki insanlarla
    birlikte büyük salondayım,
  • 6:37 - 6:39
    bu salonda elçi, ilk toplantısı için
  • 6:39 - 6:41
    ona tercümanlık yapmamı istedi.
  • 6:41 - 6:42
    İşte oradaydım,
  • 6:42 - 6:46
    Bir Çin toplantısına katıldıysanız
    bilirsiniz ki diziliş at nalı gibidir.
  • 6:46 - 6:49
    At nalı şeklinin başında
    kendini beğenmiş diplomatlar vardır,
  • 6:49 - 6:52
    sonunda da, pek önemli olmayan
    ve kendini beğenmiş kişiler vardır,
  • 6:52 - 6:54
    yani, tıpkı benim gibi
    sınırlı bir kişi olanlar.
  • 6:54 - 6:57
    Böylece elçi, kaba olan
    bir cümleyle söze başladı.
  • 6:57 - 7:01
    Şöyle dedi: "Şu sıralar Çin ve Avustralya,
  • 7:01 - 7:05
    eşsiz bir yakınlıkla
    ilişkilerinin tadını çıkarıyor."
  • 7:05 - 7:06
    Kendi kendime şöyle düşündüm:
  • 7:06 - 7:10
    "Bu acemice ve tuhaf,
  • 7:10 - 7:12
    bunu geliştireceğim."
  • 7:12 - 7:15
    Kayıtlara şu geçsin: Bunu asla yapmayın.
  • 7:15 - 7:18
    Biraz daha zarif ve klasik olmalıydı
  • 7:18 - 7:20
    ve ben de çevirisini şöyle yaptım:
  • 7:20 - 7:26
    [Çince]
  • 7:26 - 7:29
    Salonun öteki tarafında
    büyük bir duraklama oldu.
  • 7:29 - 7:33
    At nalının başında bulunan
    kendini çok beğenmişleri görebilirdiniz,
  • 7:33 - 7:36
    kan yüzlerinden görünür biçimde akıyordu,
  • 7:36 - 7:39
    kıdemsiz sınırlı kişiler de
    at nalının diğer tarafındaydı
  • 7:39 - 7:41
    ve kontrolsüz kahkahaların
    gürlemesiyle meşguldüler.
  • 7:41 - 7:43
    Çevirdiğim şu cümleyi,
  • 7:43 - 7:44
    -- "Avustralya ve Çin,
  • 7:44 - 7:47
    eşsiz bir yakınlıkla
    ilişkilerinin tadını çıkarıyor," --
  • 7:47 - 7:49
    aslında şöyle söylemiştim:
  • 7:49 - 7:53
    Avustralya ve Çin,
    muhteşem bir orgazm yaşıyorlar.
  • 7:53 - 7:56
    (Gülüşmeler)
  • 7:59 - 8:03
    Bu, benden istenen son tercüme olmuştu.
  • 8:03 - 8:06
    Bu kısa hikâyenin içinde bir bilgelik var:
  • 8:06 - 8:09
    5 bin yıldır süregelen tarihi olan
    bu sıra dışı medeniyet hakkında
  • 8:09 - 8:12
    bir şeyler bildiğinizi düşündüğünüz an,
  • 8:12 - 8:14
    daima öğreneceğiniz yeni şeyler vardır.
  • 8:16 - 8:18
    Tarih bizim karşımızda yer alıyor,
  • 8:18 - 8:20
    mesele ABD ve Çin olunca,
  • 8:20 - 8:22
    ortak bir geleceği birlikte oluşturuyoruz.
  • 8:22 - 8:24
    Bu adam burada ne arıyor?
  • 8:24 - 8:26
    Çinli değil, Amerikalı değil.
  • 8:26 - 8:28
    O, Yunan ve adı da Thukididis.
  • 8:28 - 8:30
    Peloponez Savaşları'nın
    tarihini yazan kişi.
  • 8:30 - 8:33
    Ayrıca, Atina ve Sparta hakkında
  • 8:33 - 8:35
    şu sıra dışı gözlemi yapan kişi:
  • 8:35 - 8:39
    "Bu, Atina'nın yükselişiydi
    ve Sparta'ya ilham olan korku,
  • 8:39 - 8:40
    savaşı kaçınılmaz hale getirdi."
  • 8:40 - 8:45
    Bu yüzden, bütün edebiyata
    Thukididis Tuzağı deniyor.
  • 8:45 - 8:47
    Peki, bu adam burada ne arıyor?
  • 8:47 - 8:49
    Amerikalı değil, Yunan da değil, Çinli.
  • 8:49 - 8:52
    Adı Sun Tzu,
    "Savaş Sanatı" eserinin yazarı,
  • 8:52 - 8:55
    işte alttaki şu sözünü görüyorsunuz:
  • 8:55 - 9:00
    "Hazırlıksız iken ona saldır,
    beklenmedik yerden ortaya çık."
  • 9:00 - 9:04
    Bu durum, Çin ve ABD için
    şimdiye dek iyi görünmüyor.
  • 9:04 - 9:07
    Bu adam Amerikalı, adı Graham Allison.
  • 9:07 - 9:11
    Boston'daki Kennedy School'da öğretmen.
  • 9:11 - 9:14
    Şu sıralar tek bir proje
    üzerinde çalışıyor ve proje şu:
  • 9:14 - 9:17
    Yükselen güçler ve var olan
    muazzam güçler arasındaki
  • 9:17 - 9:20
    kaçınılmaz savaş hakkındaki
    Thukididis Tuzağı,
  • 9:20 - 9:23
    Çin ile ABD'nin gelecekteki
    ilişkilerinde uygulanır mı?
  • 9:23 - 9:25
    Bu temel bir soru
  • 9:25 - 9:27
    ve Graham'ın yaptığı,
  • 9:27 - 9:30
    emsal durumları tespit etmek için
  • 9:30 - 9:34
    1500'lerden bugüne
    tarihteki 15 vakayı keşfetmek.
  • 9:34 - 9:36
    Size şunu söyleyeyim ki,
  • 9:36 - 9:41
    bunların 15 tanesinden 11'i
    yıkıcı savaşlarla sonuçlanmış.
  • 9:41 - 9:42
    Şöyle diyebilirsiniz:
  • 9:43 - 9:47
    -- "Fakat Kevin
    ya da Klasiklerin Fatihi --
  • 9:47 - 9:49
    bu geçmişte kaldı,
  • 9:49 - 9:51
    biz şu an bağımlılık ve küresellik
    dünyasında yaşıyoruz,
  • 9:51 - 9:53
    böyle bir şey bir daha asla olamaz."
  • 9:53 - 9:55
    Bilin bakalım ne oldu?
  • 9:55 - 9:57
    İktisat tarihçileri aslında
    bize şöyle söylüyorlar:
  • 9:57 - 10:00
    "İktisadi bütünleşme ile küreselleşmenin,
  • 10:00 - 10:03
    en azami noktasına
    1914 yılında ulaşmıştık.
  • 10:03 - 10:05
    Yani, Birinci Dünya Savaşı'nın
    hemen öncesinde olmuştu.
  • 10:05 - 10:09
    bu durum, tarihten gelen
  • 10:09 - 10:13
    iç karartıcı bir netice."
  • 10:13 - 10:15
    Bu yüzden, Çin'in nasıl
    düşündüğüne ve hissettiğine,
  • 10:15 - 10:18
    ABD'ye yönelik aldığı pozisyonlara
  • 10:18 - 10:22
    ve tam tersine dair olan
  • 10:22 - 10:24
    bu muazzam soruya eğilirsek
  • 10:24 - 10:26
    bu iki ülkenin ve medeniyetin
  • 10:26 - 10:29
    muhtemelen birlikte çalışması noktasında,
  • 10:29 - 10:31
    ana hata nasıl erişeceğiz?
  • 10:32 - 10:33
    İlk olarak, Çin'in ABD'ye
  • 10:33 - 10:37
    ve Batı ülkelerinin geri kalanına yönelik
    bakış açısından başlayayım.
  • 10:37 - 10:40
    Birincisi; Çin,
    Afyon Savaşlarıyla başlayan
  • 10:40 - 10:42
    yüz yıllık bir tarih süresince,
  • 10:42 - 10:44
    Batının ellerinde
    küçük düşürüldüğünü hissediyor.
  • 10:44 - 10:48
    Bundan sonra, Batı güçleri
    Çin'i paramparça etti,
  • 10:48 - 10:50
    böylece, 20'ler ve 30'lara gelindiğinde
  • 10:50 - 10:53
    buna benzer tabelalar, Şangay
    sokaklarında yer almaya başladı.
  • 10:53 - 10:55
    ["Köpekler ve Çinliler giremez"]
  • 10:55 - 10:57
    Çinli olsaydınız ve kendi ülkenizde
  • 10:57 - 11:00
    bu tabelanın yer aldığını görseydiniz
    nasıl hissederdiniz?
  • 11:00 - 11:03
    Çin ayrıca şuna inanıyor
    ve şunu hissediyor ki:
  • 11:03 - 11:06
    1919’da Paris’teki
    Barış Konferansı etkinliklerinde,
  • 11:06 - 11:11
    Almanya’nın sömürgeleri, dünya çapındaki
    her tür ülkeye dağıtıldığı zaman,
  • 11:11 - 11:14
    Çin'deki Alman sömürgelerinin
    hali ne oldu?
  • 11:14 - 11:16
    Doğrusu, buralar Japonya'ya verildi.
  • 11:16 - 11:21
    Daha sonra, Japonya 1930'larda
    Çin'i işgal ettiğinde
  • 11:21 - 11:24
    dünya buna sırt çevirdi
    ve Çin'e olanlara kayıtsız kaldı.
  • 11:24 - 11:27
    Bunların yanı sıra Çinliler bugün bile,
  • 11:27 - 11:28
    kendi siyasi sisteminin meşruiyetini,
  • 11:28 - 11:31
    ABD'nin ve Batı'nın
    kabul etmediğine inanıyor.
  • 11:31 - 11:34
    Çünkü onların sistemi,
    liberal demokrasilerden gelen
  • 11:34 - 11:36
    bizim gibiler için tamamen farklı
  • 11:36 - 11:38
    ve Çin bugün bile, siyasi sistemlerini
  • 11:38 - 11:41
    ABD'nin baltalamaya çalıştığına inanıyor.
  • 11:41 - 11:44
    Ayrıca, Çin bu durumun,
  • 11:44 - 11:49
    ABD'nin müttefikleri ile
    çevresindeki stratejik ortaklıklarının
  • 11:49 - 11:51
    baskısı altında olduğuna inanıyor.
  • 11:51 - 11:54
    Tüm bunların ötesinde,
  • 11:54 - 11:57
    Çinliler, kalplerinin
    ve içgüdülerinin ta içinden
  • 11:58 - 12:05
    biz Batı birliğinin sadece
    aşırı kibirli olduğunu hissediyorlar.
  • 12:05 - 12:07
    Şöyle olduğuna inanıyorlar:
  • 12:07 - 12:09
    Biz kendi sistemimizin, politikalarımızın
  • 12:09 - 12:15
    ve ekonomimizin sorunları fark etmiyoruz,
    hemen birilerini suçluyoruz
  • 12:15 - 12:17
    ve Batı birliği olarak
  • 12:17 - 12:21
    iki yüzlülüğün büyük
    kısmının suçlusu da biziz.
  • 12:21 - 12:24
    Tabii ki uluslararası ilişkilerde,
  • 12:25 - 12:28
    bu durum sadece bir alkışlama sesi değil.
  • 12:28 - 12:29
    Başka bir ülke daha var
  • 12:29 - 12:30
    ve adı ABD.
  • 12:30 - 12:33
    Peki, yukarıdaki tüm bu şeyleri
    ABD nasıl yanıtlıyor?
  • 12:33 - 12:35
    Her biri için yanıtı var.
  • 12:35 - 12:38
    ABD, Çin'i baskı altında
    tutuyor mu sorusuna verilen yanıt şu:
  • 12:38 - 12:42
    "Hayır, Sovyetler Birliği'nin
    tarihine bakın, sınırlama işte oydu."
  • 12:42 - 12:44
    Bunun yerine, ABD ile Batı'nın yaptığı,
  • 12:44 - 12:46
    Çin'i küresel ekonomide
  • 12:46 - 12:49
    ve ayrıca Dünya Ticaret
    Örgütü'nde hoş karşılamak.
  • 12:50 - 12:53
    ABD ve Batı, Çin'in,
    fikri mülkiyet hakları hususunda
  • 12:53 - 12:55
    ABD'yi ve küresel firmaları,
  • 12:55 - 12:58
    siber saldırı yoluyla
    dolandırdığını söylüyor.
  • 12:58 - 13:00
    Dahası, ABD, Çin’in siyasi sisteminin
  • 13:00 - 13:04
    temelden yanlış olduğunu söylüyor
  • 13:04 - 13:08
    çünkü insan haklarıyla, demokrasiyle
  • 13:08 - 13:11
    ve ABD ile Batı birliğinde sahip olduğumuz
  • 13:11 - 13:14
    hukukun üstünlüğüyle
    temelden çeliştiğini belirtiyor.
  • 13:14 - 13:17
    Bunların yanı sıra ABD ne mi diyor?
  • 13:17 - 13:20
    Çin yeterli güce sahip olduğunda
  • 13:20 - 13:23
    Güneydoğu Asya
    ve Doğu Asya'nın büyük bölümünde
  • 13:23 - 13:25
    bir etki alanı
    oluşturacağından korkuyor.
  • 13:25 - 13:28
    Böylece Çin'in, ABD'yi saf dışı bırakıp
  • 13:28 - 13:30
    zamanla daha çok güçlendiğinde
  • 13:30 - 13:34
    küresel güvenliğin kurallarını
    değiştirmeye çalışacağından korkuyor.
  • 13:34 - 13:36
    Tüm bunların dışında, bu harika bir şey.
  • 13:36 - 13:38
    Yani, ABD ile Çin'in ilişkisi.
  • 13:38 - 13:40
    Orada gerçek sorunlar yok.
  • 13:40 - 13:45
    Fakat zorluk,
    bu köklü hislerde, duygularda
  • 13:45 - 13:48
    ve düşünce yapılarında yer alıyor.
  • 13:48 - 13:51
    Buna Çinliler, "Sīwéi" diyor,
    anlamı ise düşünme tarzı.
  • 13:51 - 13:54
    Bu iki ülke arasındaki
    ortak gelecek için olan bir temeli
  • 13:54 - 13:55
    nasıl ustalıkla işleyebiliriz?
  • 13:55 - 13:57
    Basitçe şunu iddia ediyorum:
  • 13:57 - 13:59
    Bunu, ortak bir amaç için
  • 13:59 - 14:03
    yapıcı bir gerçekçilik temelli
    bir çerçeve temelinde yapabiliriz.
  • 14:03 - 14:05
    Ne demek istiyorum?
  • 14:05 - 14:08
    Üzerinde anlaşmadığımız
    konularda gerçekçi olmak,
  • 14:08 - 14:10
    savaşa ya da çatışmaya zorla girme adına,
  • 14:10 - 14:13
    bu farklılıkların hiçbirine olanak
    sağlamayan yönetim yaklaşımı benimsemek,
  • 14:13 - 14:16
    ta ki bu farklılıkları çözmek için
    diplomatik beceriler elde edene dek.
  • 14:16 - 14:20
    İki ülke arasındaki ikili, bölgesel
    ve küresel alanlardaki
  • 14:20 - 14:21
    ilişkilerde yapıcı olmak,
  • 14:21 - 14:24
    ki bu yaklaşım bütün insanlık
    için bir fark yaratır.
  • 14:24 - 14:28
    Asya'da iş birliği yapabilecek
    bölgesel bir kurum
  • 14:28 - 14:30
    ve Asya-Pasifik topluluğu kurmak.
  • 14:30 - 14:32
    Ayrıca, dünya çapında
    daha çok eyleme geçmek,
  • 14:32 - 14:35
    ayrılan yumruklar yerine
    bir araya gelen ellerle
  • 14:35 - 14:37
    iklim değişikliğine karşı
    başarısızlığa uğrayarak
  • 14:37 - 14:41
    tıpkı bu yılın sonunda
    yapmaya başladığınız gibi.
  • 14:41 - 14:44
    Tabii ki bunların tümü,
    yukarıdaki hususları başarmak için
  • 14:44 - 14:47
    ortak bir yönteme ve siyasi iradeye
    sahipseniz meydana gelir.
  • 14:47 - 14:49
    Bunları başarmak mümkün.
  • 14:49 - 14:53
    Fakat soru şu ki, başarıya
    tek başlarına hazırlar mı?
  • 14:53 - 14:56
    Bu da zihnimizin yapmamız
    gerekeni söylediği şey
  • 14:56 - 14:58
    fakat kalbimize ne diyorsunuz?
  • 14:58 - 15:02
    Geçmişte açık biçimde
    ortak noktası olmayan iki halkı
  • 15:02 - 15:06
    nasıl bir araya getirmeye
    çalışırsınız sorusuyla ilgili
  • 15:06 - 15:08
    evde küçük bir deneyim edindim.
  • 15:08 - 15:11
    İşte o zaman, Avustralya'nın
    yerli halkından özür diledim.
  • 15:11 - 15:14
    Şu gün, Avustralya hükûmetini,
  • 15:14 - 15:18
    parlamentosunu ve insanlarını
    önemsediğim bir gündü.
  • 15:18 - 15:23
    İlk Avustralyalıların ölçüsüz
    suistimalinden 200 yıl sonra,
  • 15:23 - 15:28
    biz beyaz halkların özür dileriz
    demesinin tam zamanıydı.
  • 15:28 - 15:29
    Önemli olan şu --
  • 15:29 - 15:34
    (Alkış)
  • 15:34 - 15:36
    Önemli olan şu ki,
  • 15:36 - 15:39
    tüm yerli Avustralyalılar
    bu özrü dinlemek için geldiklerinde
  • 15:39 - 15:42
    onların yüzlerindeki
    hareketsizliği hatırlıyorum.
  • 15:42 - 15:46
    Bunu görmek sıra dışıydı.
  • 15:46 - 15:50
    Örneğin, yaşlı bir kadın beş yaşında
    oldukları zamandan kalan bir hikâyeyi
  • 15:50 - 15:53
    ve ailelerinden tam anlamıyla
    koparıldıklarını bana anlatıyor,
  • 15:53 - 15:55
    tıpkı bu hanımefendi gibi.
  • 15:55 - 15:58
    Daha sonra, parlamento
    binasına geldiklerinde
  • 15:58 - 16:00
    Avustralyalı yaşlı yerlileri,
  • 16:00 - 16:03
    kucaklayabilmek ve öpmek
    benim için sıra dışıydı.
  • 16:03 - 16:04
    Orada bir kadın bana,
  • 16:04 - 16:07
    hayatında ilk kez beyaz bir adamın
    onu öptüğünü söyledi,
  • 16:07 - 16:09
    bu kadın 70 yaşının üzerindeydi.
  • 16:09 - 16:12
    Bu korkunç bir hikâye.
  • 16:12 - 16:14
    Daha sonra, bu ailenin bana
    şöyle dediğini hatırlıyorum:
  • 16:14 - 16:18
    "Kuzeyin ucundan Canberra'ya kadar
    bütün yolu bunu görmek için geldik,
  • 16:18 - 16:22
    bu cahil ülkeyi
    baştan sona arabayla geçtik.
  • 16:22 - 16:27
    Geri dönerken milkshake almak
    için af diledikten sonra
  • 16:27 - 16:29
    bir kafede durduk."
  • 16:29 - 16:33
    Bu kafeye sessizce, tereddütle, tedbirle
  • 16:33 - 16:36
    ve biraz kaygılı olarak girdiler.
  • 16:36 - 16:38
    Sanırım neyden bahsettiğimi anlıyorsunuz.
  • 16:38 - 16:42
    Fakat af diledikten sonraki gün ne oldu?
  • 16:42 - 16:46
    O kafedeki herkes, bütün beyaz kişiler
  • 16:46 - 16:49
    ayağa kalkıp alkış tuttular.
  • 16:49 - 16:54
    Bu insanların kalbinde
    Avustralya'dayken bir şeyler yeşerdi.
  • 16:54 - 16:57
    Beyaz insanlar, bizim yerli kardeşlerimiz,
  • 16:57 - 17:00
    sorunlarımızı onlarla birlikte çözmemiştik
  • 17:00 - 17:03
    ama size şunu söyleyeyim ki,
    yeni bir başlangıç oldu
  • 17:03 - 17:06
    çünkü sadece zihinlere değil
  • 17:06 - 17:09
    kalplere de dokunduk.
  • 17:09 - 17:11
    Peki bu durum, bu akşam yönelttiğimiz
  • 17:11 - 17:14
    ABD ile Çin ilişkilerinin
    geleceğiyle ilgili olan
  • 17:14 - 17:17
    muazzam soruya dayanarak
    nerede sonuçlanacak?
  • 17:17 - 17:19
    Başkan, ileriye dönük
    bir yol olduğunu söylüyor,
  • 17:19 - 17:22
    bir politika çerçevesinin,
    ortak bir öykünün olduğunu,
  • 17:22 - 17:25
    düzenli zirve politikası yoluyla
    bu işleri daha iyi yapmak için
  • 17:25 - 17:26
    bir mekanizmanın olduğunu söylüyor.
  • 17:26 - 17:31
    Fakat Amerika ile
    Çin ilişkilerinin geleceğini
  • 17:31 - 17:34
    ve Çin'in gelecek
    dünyadaki sorumluluğunu
  • 17:34 - 17:38
    yeniden hayal etmek için
    kalbin de bir yol bulması gerek.
  • 17:38 - 17:44
    Arkadaşlar, bazen hangi topraklara
    ineceğimizi tam olarak bilmeden
  • 17:44 - 17:48
    gözümüzü karartmamız gerekir.
  • 17:48 - 17:52
    Çin'de, şu sıralar
    Çin Rüyası'ndan bahsediliyor.
  • 17:52 - 17:57
    Amerika'da, hepimiz
    "Amerikan Rüyası" terimine aşinayız.
  • 17:57 - 18:00
    Sanırım, bütün insanlık için de
  • 18:00 - 18:06
    bir rüya çağrısında bulunmak üzerinde
  • 18:06 - 18:11
    düşünebilmemizin zamanı geldi.
  • 18:11 - 18:13
    Çünkü bunu yaparsak
  • 18:13 - 18:16
    birbirimiz hakkındaki
  • 18:16 - 18:21
    düşünme biçimimizi değiştirebiliriz.
  • 18:24 - 18:27
    [Çince]
  • 18:27 - 18:30
    Bu, benim Amerika'ya, Çin'e
  • 18:30 - 18:33
    hepimize meydan okuma yolum.
  • 18:33 - 18:36
    Fakat bence, iradenin
    ve hayal gücünün olduğu yerde,
  • 18:36 - 18:38
    bu durumu barış ve refah yoluyla
  • 18:38 - 18:41
    bir geleceğe dönüştürebiliriz
  • 18:41 - 18:43
    ve böylece, savaş trajedilerini
  • 18:43 - 18:45
    bir kez daha tekrarlamayız.
  • 18:45 - 18:47
    Teşekkür ederim.
  • 18:47 - 18:52
    (Alkış)
  • 18:52 - 18:55
    Chris Anderson: Bu konuşma için
    çok teşekkürler, çok teşekkürler.
  • 18:55 - 19:00
    Bu kenetlenmede senin bizzat
    bir rolün var gibi hissediyorum.
  • 19:00 - 19:04
    Bir şekilde, iki tarafla da konuşma
    hususunda senin eşsiz bir yerin var.
  • 19:04 - 19:07
    Kevin Rudd: Avustralyalıların en iyi
    yaptığı şey içkileri hazırlamak,
  • 19:07 - 19:09
    böylece, bir aradayken
    onları odaya toplayıp
  • 19:09 - 19:11
    önerdiğimiz şeyleri belirtiyoruz,
  • 19:11 - 19:12
    sonra da gidip bir şeyler içiyoruz.
  • 19:12 - 19:14
    Fakat hepimiz, Amerika ve Çin gibi
  • 19:14 - 19:17
    muhteşem iki ülkenin arkadaşları olarak
  • 19:17 - 19:18
    bir şeyler yapabiliriz.
  • 19:18 - 19:20
    Gerçek bir katkı yapabilirsiniz,
  • 19:20 - 19:21
    buradaki bütün iyi insanlara
  • 19:21 - 19:22
    şunu söyleyebilirim ki,
  • 19:22 - 19:24
    gelecek sefer,
    Çinli biriyle tanıştığınızda,
  • 19:24 - 19:25
    oturup onunla sohbet edin.
  • 19:25 - 19:27
    Nereden geldikleri,
    ne düşündükleri hakkında
  • 19:27 - 19:29
    neler öğrenebiliyorsunuz bir bakın.
  • 19:29 - 19:31
    Bu TED konuşmasını
  • 19:31 - 19:34
    bir ara izleyecek olan
    Çinlilere davetim de
  • 19:34 - 19:36
    aynısını yapmaları.
  • 19:36 - 19:38
    Aramızdan iki kişi
    dünyayı değiştirmeye çalışsa
  • 19:38 - 19:39
    bu muazzam bir fark yaratır.
  • 19:39 - 19:42
    Aramızda küçük katkılar yapabiliriz.
  • 19:42 - 19:44
    CA: Kevin, çok kolay gelsin dostum.
    Teşekkür ederim.
  • 19:44 - 19:47
    KR: Teşekkür ederim,
    teşekkürler arkadaşlar.
  • 19:47 - 19:49
    (Alkış)
Title:
Çin ve ABD çatışmaya mahkum mu?
Speaker:
Kevin Rudd
Description:

Avustralya eski başbakanı Kevin Rudd, ayrıca Çin'in kıdemli bir öğrencisi ve
Çin'in geçtiğimiz birkaç on yıl içinde gücünün yükselmesini eşsiz bir bakış açısıyla gözlemleyen bir kişi. Çin'in büyüme arzusunun kaçınılmaz olarak diğer büyük güçlerle çatışmasına neden olup olmayacağını soruyor ve başka bir hikâye öneriyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
20:01

Turkish subtitles

Revisions