Return to Video

Boston'da genç şiddeti nasıl yüzde 79 azalttık

  • 0:01 - 0:05
    Hayat derslerimden en önemlilerini
  • 0:05 - 0:08
    uyuşturucu tacirlerinden
  • 0:08 - 0:10
    ve çete üyelerinden
  • 0:10 - 0:13
    ve fahişelerden öğrendim
  • 0:13 - 0:18
    ve en etkili teolojik
    sohbetlerimden bazılarını
  • 0:18 - 0:22
    kutsal papaz okulu koridorlarında değil
  • 0:22 - 0:24
    sokak köşelerinde
  • 0:24 - 0:27
    Cuma gecesi, saat 1'de yaptım.
  • 0:28 - 0:34
    Okulda yetişmiş ve 20 yıldan fazla
    bir süredir kilisede vaizlik yapan
  • 0:34 - 0:38
    bir papaz olduğum için
    bu biraz sıradışı
  • 0:38 - 0:39
    ama bu doğru.
  • 0:41 - 0:43
    Büyük bir şehirde sekiz yıllık süreçte
  • 0:43 - 0:47
    şiddet suçlarında yüzde 79 azalma sağlayan
  • 0:47 - 0:51
    bir halk güvenliği
    suçu azaltma stratejisinin
  • 0:51 - 0:55
    bir parçası olmamla başladı.
  • 0:55 - 0:58
    Fakat ben bu işe birilerinin
    suçu azaltma stratejisinin
  • 0:58 - 1:01
    bir parçası olmayı isteyerek girmedim.
  • 1:01 - 1:04
    25 yaşındaydım, ilk kilisemdi.
  • 1:04 - 1:07
    Tutkumun ne olduğunu soracak olsaydınız,
  • 1:07 - 1:11
    size büyük kilise vaizi
    olmak istediğimi söylerdim.
  • 1:11 - 1:15
    15-20.000 üyesi olan bir kilise istedim.
  • 1:15 - 1:18
    Kendi televizyonumda vaizlik istedim.
  • 1:18 - 1:20
    Kendi giyisi markamı istedim.
  • 1:20 - 1:22
    (Gülüşmeler)
  • 1:22 - 1:24
    Sizin uzun mesafe kuryeniz olmak istedim.
  • 1:24 - 1:26
    Ne var ne yok hepsi.
  • 1:26 - 1:28
    (Gülüşmeler)
  • 1:28 - 1:31
    Yaklaşık bir yıllık vaizlikten sonra,
  • 1:31 - 1:35
    üyelerim 20 kadar oldu.
  • 1:35 - 1:39
    Yani büyük kilise hayali daha çok uzaktaydı.
  • 1:39 - 1:42
    Ama gerçekten, bana sorsaydınız
    "Tutkun nedir?" diye,
  • 1:42 - 1:44
    iyi bir vaiz olmak istediğimi söylerdim.
  • 1:44 - 1:48
    Her türlü insanla birlikte olabilmeyi,
  • 1:48 - 1:52
    insanların hayatlarına etki edecek
    mesajlar vaaz etmeyi
  • 1:52 - 1:55
    ve Afro-Amerikan geleneğindeki gibi
  • 1:55 - 1:59
    hizmet ettiğim topluluğu
    temsil etmeyi isterdim.
  • 1:59 - 2:04
    Fakat şehrimde başka bir şeyler oluyordu
  • 2:04 - 2:06
    ve tüm metropol çevresinde
  • 2:06 - 2:10
    ve Birleşik Devletlerin
    çoğu metropol alanında
  • 2:10 - 2:16
    cinayet oranı hızla yükselmeye başladı.
  • 2:16 - 2:18
    Ve gençler birbirlerini öldürüyorlardı.
  • 2:18 - 2:21
    Lise koridorunda birine çarpmak gibi
  • 2:21 - 2:24
    bana göre önemsiz nedenlerle
  • 2:26 - 2:29
    okul sonrası birini vuruyorlardı.
  • 2:29 - 2:32
    Yanlış renkte bir tişört giyen,
  • 2:32 - 2:37
    yanlış zamanda yanlış sokaktan geçen biri.
  • 2:37 - 2:40
    Ve bununla ilgili bir şey
    yapılması gerekiyordu.
  • 2:41 - 2:45
    İş şehrin karakterinin değiştirmeye
    başladığı bir noktaya geldi.
  • 2:45 - 2:47
    Herhangi bir sosyal konut projesine gidin,
  • 2:47 - 2:50
    mesela, kilisemin aşağı sokağındakine
  • 2:50 - 2:53
    ve içeri girdiğinizde bir hayalet kasabası gibidir
  • 2:53 - 2:57
    çünkü aileler çocuklarının dışarı çıkıp
    oynamasına izin vermez.
  • 2:57 - 3:00
    Yazın bile, sebebi ise şiddet.
  • 3:00 - 3:03
    Herhangi bir gece alışmamış bir kulağa
  • 3:03 - 3:06
    havai fişek gibi gelen sesler
  • 3:06 - 3:07
    aslında tabanca sesidir.
  • 3:07 - 3:11
    Neredeyse her gece duyarsınız;
    yemek pişirirken,
  • 3:11 - 3:15
    çocuğunuza uyku masalı anlatırken
    veya televizyon izlerken.
  • 3:16 - 3:21
    Ve herhangi bir hastanenin
    aciline gidebilirseniz
  • 3:21 - 3:24
    sedye üzerinde yatan
    genç siyahi ve Latin adamların
  • 3:24 - 3:28
    vurulmuş ve ölmek üzere
    olduklarını görürsünüz.
  • 3:29 - 3:31
    Cenazelere gidiyordum,
  • 3:31 - 3:35
    fakat hakkında çok şey
    söylenebilecek, uzun yıllar yaşamış
  • 3:35 - 3:38
    saygı değer bayanlar ve adamlar değildi.
  • 3:38 - 3:41
    18 yaşındakilerin cenazelerine gidiyordum,
  • 3:41 - 3:43
    17 yaşında
  • 3:43 - 3:45
    ve 16 yaşında
  • 3:45 - 3:49
    ve kilisede veya cenaze evinde dikilmiş
  • 3:49 - 3:51
    anlamlı bir etki oluşturabilecek
  • 3:51 - 3:54
    bir şeyler söylemeye çalışıyordum.
  • 3:55 - 4:01
    Yani meslektaşlarım büyük ve uzun
    katedraller inşa ederken
  • 4:01 - 4:05
    ve şehrin dışından taşınmazlar alırken
  • 4:05 - 4:07
    ve cemaatlerini dışarı taşırken
  • 4:07 - 4:12
    ve böylece Tanrının şehirlerini
    oluştururken,
  • 4:12 - 4:15
    iç şehirlerdeki sosyal yapılar
  • 4:15 - 4:19
    tüm bu şiddetin
    ağırlığı altında eziliyordu.
  • 4:19 - 4:22
    Ben kaldım çünkü birileri
    bir şeyler yapmalıydı
  • 4:22 - 4:26
    ve elimde olanlara bakarak
    harekete geçtim.
  • 4:26 - 4:30
    Toplumdaki şiddeti kınayan
    vaazlar vermeye başladım.
  • 4:30 - 4:33
    Ve kilisemin programını düzenledim.
  • 4:33 - 4:37
    Tehlikede olan gençliği çekecek
    programlar yapmaya başladım.
  • 4:37 - 4:40
    Bu gençler şiddetin eşiğindeydiler.
  • 4:40 - 4:42
    Vaazlarımda yenilikçi olmayı da denedim.
  • 4:42 - 4:44
    Hepiniz rap müziği duydunuz, değil mi?
  • 4:44 - 4:46
    Rap müziği?
  • 4:46 - 4:48
    Bir kere rap vaazı bile denedim.
  • 4:48 - 4:52
    İşe yaramadı, ama en azından denedim.
  • 4:52 - 4:56
    O vaazdan sonra yanıma gelen
    genç adamı hiç unutmuyorum.
  • 4:56 - 4:58
    Herkes gidene kadar bekledi
  • 4:58 - 5:02
    ve bana: "Rahip, rap vaaz, he?" dedi.
    Ben de: "Evet, nasıldı?" dedim.
  • 5:02 - 5:05
    O da bana: "Bir daha yapma, rahip." dedi.
  • 5:05 - 5:07
    (Gülüşmeler)
  • 5:08 - 5:10
    Fakat vaazlara ve
    bu programlara devam ettim
  • 5:10 - 5:13
    ve belki eğer meslektaşlarım
    aynısını yapsaydı
  • 5:13 - 5:15
    bir fark yaratabilirdik diye düşündüm.
  • 5:15 - 5:19
    Fakat şiddet kontrolden çıkmıştı
  • 5:19 - 5:23
    ve şiddete bulaşmayan insanlar
    vurulup öldürülüyordu.
  • 5:23 - 5:30
    Birisi bakkaldan bir paket sigara alacaktır
  • 5:30 - 5:34
    veya birisi durakta otobüs bekliyordur
  • 5:34 - 5:36
    veya çocuklar parkta oynuyordur
  • 5:36 - 5:39
    ve parkın diğer tarafındaki
    şiddetten bihaberdir
  • 5:39 - 5:42
    fakat onları gelip ziyaret eder.
  • 5:42 - 5:44
    İşler kontrolden çıktı
  • 5:44 - 5:47
    ve ne yapacağımı bilemedim
  • 5:47 - 5:51
    ve sonra benim için
    her şeyi değiştiren bir şey oldu.
  • 5:52 - 5:55
    Jesse McKie adında bir çocuktu.
  • 5:55 - 5:58
    Arkadaşı Rigoberto Carrion ile
    kilisemin aşağısındaki
  • 5:58 - 6:01
    sosyal konuttaki evine yürüyordu.
  • 6:01 - 6:06
    Dorchester'daki bir çeteden olan
    bir grup gençle karşılaştılar
  • 6:06 - 6:08
    ve öldürüldüler.
  • 6:08 - 6:11
    Fakat Jesse ölümcül yarasıyla
    olay yerinden kaçarken
  • 6:11 - 6:13
    kiliseme doğru koşuyordu
  • 6:13 - 6:16
    ve 100 metre kadar sonra öldü.
  • 6:17 - 6:20
    Eğer kiliseye varsaydı,
    değişen bir şey olmayacaktı,
  • 6:20 - 6:23
    çünkü elektrikler yoktu;
    evde kimse yoktu.
  • 6:23 - 6:26
    Ve bunu bir işaret olarak algıladım.
  • 6:26 - 6:29
    Bu işi yapan gençlerden
    birkaçını yakaladılar ve
  • 6:29 - 6:33
    meğerse benim yaşlarımdalarmış
  • 6:33 - 6:37
    fakat aramızdaki uçurum çok büyüktü.
  • 6:37 - 6:41
    Sanki tamamen farklı
    iki dünyadan gibiydik.
  • 6:41 - 6:44
    Tüm bunları etraflıca düşündüm
  • 6:44 - 6:46
    ve neler olduğuna baktım,
  • 6:46 - 6:51
    birden içimde ortaya çıkan
    bir paradoks olduğunu fark ettim
  • 6:52 - 6:55
    ve paradoks da şuydu:
    tüm bu vaazlarda,
  • 6:55 - 6:57
    şiddeti kınayan vaazlarımda,
  • 6:57 - 7:01
    toplumu inşa etmekten de bahsediyordum
  • 7:01 - 7:03
    fakat birden fark ettim ki
  • 7:03 - 7:06
    belli bir kesim vardı
  • 7:06 - 7:10
    ve ben onları toplum
    tanımım içine dahil etmiyordum.
  • 7:11 - 7:12
    Yani paradoks şuydu:
  • 7:12 - 7:16
    Eğer vaaz ettiğim toplumu
    gerçekten isteseydim
  • 7:16 - 7:18
    tanımımdan çıkardığım bu gruba da
  • 7:18 - 7:22
    ulaşmalı ve sahiplenmeliydim.
  • 7:23 - 7:26
    Yani şiddetin eşiğinde olanları
  • 7:26 - 7:29
    yakalamak için programlar yapmak değil,
  • 7:29 - 7:34
    şiddet eylemlerini yapanlara
    ulaşmak ve onları kucaklamak;
  • 7:34 - 7:37
    çete üyelerini, uyuşturucu tacirlerini.
  • 7:37 - 7:41
    Bunu fark eder etmez,
    hemen aklıma bir soru geldi.
  • 7:41 - 7:43
    Neden ben?
  • 7:43 - 7:45
    Yani, bu emniyet teşkilatının işi değil mi?
  • 7:45 - 7:47
    Polis bu yüzden var, değil mi?
  • 7:48 - 7:53
    "Neden ben?" sorusu gelir gelmez
    cevabı da bir o kadar hızlı geldi:
  • 7:53 - 7:58
    Neden ben? Çünkü gece bunu
    düşünmekten uyuyamayan benim.
  • 7:59 - 8:03
    Çünkü bununla ilgili birilerinin bir şeyler
    yapması gerektiğini söyleyen benim
  • 8:03 - 8:06
    ve o birisinin ben olduğumu
    fark etmeye başlıyorum.
  • 8:06 - 8:09
    Zaten hareketler de böyle başlamıyor mu?
  • 8:09 - 8:13
    Bu şeyler büyük kongrelerle
    ve bir araya gelen insanların
  • 8:13 - 8:16
    kortej eşliğinde yürüyüp
    bildirge okumalarıyla başlamıyor.
  • 8:17 - 8:22
    Birkaç belki de sadece bir kişiyle başlıyor.
  • 8:22 - 8:24
    Bu da benimle başladı.
  • 8:24 - 8:28
    Böylece gençlerin işlediği şiddetin kültürünü
  • 8:28 - 8:31
    çözmeye karar verdim
  • 8:31 - 8:33
    ve lisede gönüllü oldum.
  • 8:33 - 8:36
    Lisede gönüllülüğümün
    yaklaşık iki hafta sonrasında
  • 8:36 - 8:39
    ulaşmaya çalıştığım gençliğin
  • 8:39 - 8:41
    liseye gitmediğini fark ettim.
  • 8:41 - 8:44
    Toplumun içinde yürümeye başladım
  • 8:44 - 8:48
    ve gün boyunca dışarı çıkmadıklarını
    fark etmek için bilim adamı olmaya
  • 8:48 - 8:50
    gerek yoktu.
  • 8:50 - 8:54
    Böylece gece geç vakitlerde
    sokaklarda yürümeye başladım,
  • 8:54 - 8:57
    bulundukları parklara gittim,
  • 8:57 - 9:00
    gerekli olan ilişkiyi kurmak için.
  • 9:00 - 9:05
    Boston'da bir trajedi meydana geldi,
    bir grup rahip bir araya geldi
  • 9:05 - 9:08
    ve küçük bir grubumuz
  • 9:08 - 9:12
    ibadethanelerimizden
    dışarı çıkmamız gerektiğini fark etti.
  • 9:12 - 9:15
    Ve onları içeri getirmenin
    yollarını aramak yerine
  • 9:15 - 9:18
    onların bulunduğu yere gitmek gerekiyordu.
  • 9:18 - 9:20
    Ve böylece beraber yürüme kararı aldık
  • 9:20 - 9:22
    ve şehrin
  • 9:22 - 9:25
    en tehlikeli mahallelerinden birinde
  • 9:25 - 9:28
    Cuma ve Cumartesi geceleri saat 10'da
  • 9:28 - 9:30
    bir araya gelir
  • 9:30 - 9:32
    ve sabah 2 veya 3'e kadar yürürdük.
  • 9:32 - 9:36
    Düşünüyorum da ilk yürümeye
    başladığımızda oldukça anormaldik.
  • 9:36 - 9:38
    Yani, biz uyuşturucu taciri değildik.
  • 9:38 - 9:40
    Uyuşturucu müşterisi değildik.
  • 9:40 - 9:43
    Polis değildik. Kimisinin
    yakalığı üzerindeydi.
  • 9:43 - 9:45
    Muhtemelen gerçekten garip bir şeydi.
  • 9:45 - 9:48
    Fakat bir süre sonra bizimle
    konuşmaya başladılar
  • 9:48 - 9:50
    ve gördük ki
  • 9:50 - 9:54
    biz yürürken bizi izliyorlardı
  • 9:54 - 9:56
    birkaç şeyden emin olmak istiyorlardı:
  • 9:56 - 10:02
    birincisi, davranışlarımızda tutarlı olacaktık,
  • 10:02 - 10:03
    yani oraya gitmeye devam edecektik
  • 10:03 - 10:06
    ve ikincisi, oraya onları
  • 10:06 - 10:08
    istismar etmek için gitmediğimizden
    emin olmak istiyorlardı.
  • 10:08 - 10:10
    Çünkü sürekli birileri gelip
  • 10:10 - 10:12
    "Sokakları geri kazanacağız" diyorlardı
  • 10:12 - 10:15
    fakat beraberlerinde daima bir kamera
  • 10:15 - 10:17
    veya bir muhabir vardı
  • 10:17 - 10:20
    ve kendi itibarlarını artırıyorlardı
  • 10:20 - 10:22
    sokaktakilere zarar vermek pahasına.
  • 10:22 - 10:25
    Ve bizim bunlardan hiçbiri
    olmadığımızı görünce
  • 10:25 - 10:27
    bizimle konuşmaya karar verdiler.
  • 10:27 - 10:31
    Daha sonra vaizler için
    şaşırtıcı bir şey yaptık.
  • 10:31 - 10:35
    Vaaz etmeye değil de
    dinlemeye karar verdik.
  • 10:35 - 10:37
    Hadi, alkış istiyorum.
  • 10:37 - 10:41
    (Gülüşmeler) (Alkışlar)
  • 10:41 - 10:45
    Pekala, tamam, zamanım azalıyor.
    (Gülüşmeler)
  • 10:45 - 10:47
    Ama bu hayret vericiydi.
  • 10:47 - 10:53
    Onlara dedik ki: "Akşam saat 9'dan sonra,
    akşam 9 ve sabah 5 arasında
  • 10:53 - 10:56
    toplumumuz ne yapıyor bilmiyoruz
  • 10:56 - 10:57
    ama siz biliyorsunuz.
  • 10:57 - 11:03
    Bu zaman diliminde, eğer isterseniz,
    konunun uzmanı sizlersiniz.
  • 11:03 - 11:05
    Bizimle konuşun. Bize öğretin.
  • 11:05 - 11:07
    Görmediğimiz şeyleri görmemizde
    bize yardımcı olun.
  • 11:07 - 11:11
    Anlamadığımız şeyleri anlamada
    bize yardımcı olun."
  • 11:11 - 11:14
    Ve hepsi bunu memnuniyetle yaptılar
  • 11:14 - 11:18
    ve sokaklardaki hayatla ilgili
    bir fikrimiz oluştu,
  • 11:18 - 11:22
    11 haberlerinde gördüğünüzden
    çok daha farklı,
  • 11:22 - 11:28
    popüler ve hatta sosyal medyada
    gösterildiğinden çok daha farklı idi.
  • 11:28 - 11:31
    Ve onlarla konuşurken,
  • 11:31 - 11:35
    bizimle onlar hakkındaki
    birkaç efsane de çürüdü.
  • 11:35 - 11:42
    En büyük efsanelerden biri
    bu çocukların soğuk ve kalpsiz
  • 11:42 - 11:45
    ve şiddetlerinde görülmedik
    şekilde cesur olduklarıydı.
  • 11:45 - 11:49
    Gördüğümüz şey ise tam tersiydi.
  • 11:49 - 11:51
    Sokaklarda olan genç insanların çoğu
  • 11:51 - 11:55
    sokaklarda hayatta kalmaya çalışıyor.
  • 11:55 - 11:56
    Ve ayrıca gördük ki
  • 11:56 - 12:00
    karşılaştığımız en akıllı ve yaratıcı
  • 12:00 - 12:07
    ve fevkalade ve mahir
  • 12:07 - 12:09
    insanların bazıları
  • 12:09 - 12:14
    sokaklardaydı,
    bir mücadelenin içindeydi.
  • 12:14 - 12:18
    Onlardan bazıları buna hayatta kalma diyor
    fakat ben onlara mücadeleci diyorum
  • 12:18 - 12:21
    çünkü onların bulunduğu durumda olunca,
  • 12:21 - 12:27
    yaşadığınız her gün bir mücadele başarısıdır.
  • 12:28 - 12:30
    Ve sonuç olarak, onlara şöyle dedik:
  • 12:30 - 12:33
    "Bu duruma yardım eden
    bu kiliseyi nasıl görüyorsunuz,
  • 12:33 - 12:36
    bu kurumu nasıl görüyorsunuz?"
  • 12:36 - 12:40
    Bu gençlerle yaptığımız konuşmalardan
    hareketle bir plan geliştirdik.
  • 12:41 - 12:45
    Onlara çözülmesi gereken bir problem
    olarak bakmayı bıraktık
  • 12:45 - 12:50
    ve onlara bir ortak, bir servet,
  • 12:50 - 12:56
    toplumdaki şiddeti azaltmak için mücadele
    içinde olan emekçiler olarak bakmaya başladık.
  • 12:56 - 12:58
    Bir plan geliştirdiğinizi düşünün,
  • 12:58 - 13:03
    masanın bir ucunda bir rahip
    ve diğer ucunda da uyuşturucu taciri,
  • 13:03 - 13:08
    kilisenin toplumun tamamına
    yardım edebileceği bir yol arıyor.
  • 13:10 - 13:14
    Boston Mucizesi
    insanları bir araya getirmekti.
  • 13:14 - 13:16
    Başka ortaklarımız vardı.
  • 13:16 - 13:17
    Emniyet gücü ortağımızdı.
  • 13:17 - 13:20
    Polis memurlar vardı.
  • 13:20 - 13:22
    Tamamı değildi
  • 13:22 - 13:27
    çünkü bazılarında hâlâ
    içeri tıkma zihniyeti vardı.
  • 13:27 - 13:29
    Fakat başka polisler de vardı.
  • 13:29 - 13:34
    Toplumla ortak olmayı onur addeden,
  • 13:34 - 13:37
    toplumdaki şiddeti azaltma adına
  • 13:37 - 13:44
    inanç ve toplum liderleriyle
    ortak çalışabilme sorumluluğunu
  • 13:44 - 13:46
    kendilerinde gören polisler.
  • 13:46 - 13:49
    Aynı şekilde gözetim memurları,
  • 13:49 - 13:51
    hakimler,
  • 13:51 - 13:55
    emniyet teşkilatı zincirinde
    elini taşın altına koyanlar.
  • 13:55 - 13:57
    Çünkü onlar da bizim gibi
  • 13:57 - 14:00
    kendimizi bu olayın dışında
    tutamayacağımızı,
  • 14:00 - 14:06
    ceza davaları açılarak,
  • 14:06 - 14:12
    hapishaneleri ağzına kadar doldurarak
  • 14:12 - 14:15
    bu problemin çözülemeyeceğini
    fark ettiler.
  • 14:16 - 14:20
    Bir organizasyonun
    başlamasına yardım ettim,
  • 14:20 - 14:24
    bu sorunla başa çıkma adına, 20 yıl önce,
    inanç tabanlı bir organizasyon.
  • 14:24 - 14:28
    Dört yıl kadar önce ayrıldım
  • 14:28 - 14:31
    ve Birleşik Devletler çapında
    şehirlerde çalışmaya başladım.
  • 14:31 - 14:33
    Toplamda 19
  • 14:33 - 14:36
    ve bu şehirlerde gördüğüm şey,
  • 14:36 - 14:40
    toplum liderlerinin etkisiydi.
  • 14:40 - 14:45
    Başını eğip harıl harıl çalışan,
  • 14:45 - 14:47
    egolarını kapıda bırakan
  • 14:47 - 14:51
    ve bir bütünü, parçalarının
    toplamından daha büyük gören
  • 14:51 - 14:57
    ve bir araya gelerek sokaklardaki gençlerle
    çalışmanın yollarını arayan,
  • 14:57 - 15:01
    çözümün daha fazla polis değil
  • 15:01 - 15:07
    toplumda yer alan değerleri
    ortaya çıkarmak,
  • 15:07 - 15:10
    şiddeti azaltma etrafında işbirliği için
  • 15:10 - 15:15
    sağlam bir toplum bileşenine
    sahip olmak olduğunu düşünen liderler.
  • 15:15 - 15:20
    Şu an, Birleşik Devletlerde
    daha iyi bir toplum olmamız için
  • 15:20 - 15:26
    değişmesi gereken
    yapısal meselelerle uğraşan
  • 15:26 - 15:31
    gurur duyduğum gençlerin
    oluşturduğu bir hareket var.
  • 15:31 - 15:36
    Fakat siyasi bir hile ile
    polis barbarlığını
  • 15:36 - 15:41
    ve polis suistimalini siyahın siyaha
    şiddeti ile örtmeye çalışıyorlar.
  • 15:41 - 15:43
    Fakat bu bir kurgu.
  • 15:43 - 15:45
    Hepsi bağlantılı.
  • 15:45 - 15:49
    Onlarca yıl süren başarısız
    konut politikalarını
  • 15:49 - 15:53
    ve zayıf eğitim yapılarını düşünürseniz,
  • 15:53 - 15:56
    toplumdaki sürekli işsizliği
  • 15:56 - 15:59
    ve eksik istihdamı düşünürseniz,
  • 15:59 - 16:02
    zayıf sağlık hizmetini düşünürseniz,
  • 16:02 - 16:05
    ve sonra ortaya uyuşturucuyu
  • 16:05 - 16:07
    ve silahlarla dolu
    spor çantalarını atarsanız
  • 16:07 - 16:13
    şiddet kültürünün ortaya
    çıktığını görmeniz sürpriz olmaz.
  • 16:13 - 16:17
    Ve sonra devletten gelen tepki de
    daha fazla polis
  • 16:17 - 16:20
    ve sıcak noktalara daha fazla baskı olur.
  • 16:20 - 16:23
    Hepsi bağlantılı
  • 16:23 - 16:26
    ve yapabildiğimiz
    en harika şeylerden biri de
  • 16:26 - 16:31
    şiddeti azaltmak için toplum,
    emniyet teşkilatı,
  • 16:31 - 16:37
    özel sektör ve şehir olarak
    ortak çalışmanın değerini
  • 16:37 - 16:38
    göstermek oldu.
  • 16:38 - 16:42
    Toplum bileşenine değer vermelisiniz.
  • 16:43 - 16:49
    İnanıyorum ki şehirlerimizdeki
    şiddet çağını sona erdirebiliriz.
  • 16:49 - 16:54
    İnanıyorum ki bu mümkün ve
    bu insanlar şimdi bunu yapıyor.
  • 16:55 - 16:57
    Fakat yardımınıza ihtiyacım var.
  • 16:58 - 17:02
    Sadece toplum için
    kendini feda eden insanlar
  • 17:02 - 17:04
    yeterli değil.
  • 17:04 - 17:07
    Desteğe ihtiyaçları var.
    Yardıma ihtiyaçları var.
  • 17:07 - 17:09
    Şehrinize geri dönün.
  • 17:09 - 17:10
    O insanları bulun.
  • 17:10 - 17:13
    "Yardım lazım mı? Sana yardım edeceğim."
  • 17:13 - 17:16
    O insanları bulun. Onlar orada.
  • 17:16 - 17:22
    Onları şehirdeki şiddeti azaltma amacı ile
    emniyet teşkilatı, özel sektör
  • 17:22 - 17:24
    ve şehir ile bir araya getirin
  • 17:24 - 17:28
    ama toplum bileşeninin
    sağlam olduğundan emin olun.
  • 17:28 - 17:32
    Çünkü eski bir Burundi atasözü çok doğru:
  • 17:32 - 17:39
    Bana sormadan benim için
    yaptığın şeyi, bana karşı yaparsın.
  • 17:39 - 17:42
    Tanrı sizi kutsasın. Teşekkür ederim.
  • 17:42 - 17:46
    (Alkışlar)
Title:
Boston'da genç şiddeti nasıl yüzde 79 azalttık
Speaker:
Rahip Jeffrey Brown
Description:

"Boston Mucizesi" mimarı Rahip Jeffrey Brown, genç bir vaiz iken çevresindeki Boston mahallelerinin gözü önünde çöküşünü izliyordu. Uyuşturucu ve şiddet sokaklardaki çocukları esir almıştı. Tedavi için ilk adım: Çocukları dinlemek, onlara nasihat etmemek ve mahallelerinde şiddetin azalmasında onlara yardım etmek. Bir değişim yapmak için dinlemek adına güçlü bir konuşma.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
18:03

Turkish subtitles

Revisions