Return to Video

Oy vermemek diye bir şey yoktur

  • 0:01 - 0:02
    Neden uğraşayım?
  • 0:05 - 0:06
    Oyun hileli.
  • 0:06 - 0:07
    Oyum sayılmayacak.
  • 0:09 - 0:10
    Seçimler berbat.
  • 0:11 - 0:12
    Oy vermek enayilerin işi.
  • 0:13 - 0:15
    Belki bunları düşünmüşsünüzdür.
  • 0:15 - 0:17
    Belki söylemişsinizdir bile.
  • 0:18 - 0:21
    Ve eğer öyleyse, yalnız değilsiniz
    ve tamamen haksız da sayılmazsınız.
  • 0:22 - 0:26
    Bugün kamu politikası oyunu
    birçok yönden şikeli.
  • 0:26 - 0:30
    Yoksa federal vergi muafiyetinin
    yarısından fazlası
  • 0:30 - 0:33
    nasıl en zengin Amerikalıların
    yüzde beşine akacak?
  • 0:33 - 0:36
    Ve seçimlerimiz de çoğu zaman berbat.
  • 0:36 - 0:39
    Siyasi yelpazede birçok kişi için,
  • 0:39 - 0:42
    A sergisi 2016 başkanlık seçimidir.
  • 0:43 - 0:45
    Fakat herhangi bir yılın
    seçim sandıklarına bakabilir
  • 0:45 - 0:48
    ve sönük pek çok şey görebilirsiniz.
  • 0:50 - 0:53
    Fakat tüm bunlara rağmen, oy vermenin
    önemli olduğunu düşünüyorum.
  • 0:53 - 0:55
    Ve kulağa çılgınca gelebilir ama
  • 0:55 - 0:58
    oy vermeyi zevkli hâle
    getirebileceğimize inanıyorum.
  • 0:58 - 1:01
    Bugün, bunu nasıl ve neden yapabileceğimiz
    hakkında konuşmak istiyorum.
  • 1:03 - 1:06
    Amerikan tarihinde oy vermenin
    eğlenceli olduğu zamanlar vardı,
  • 1:06 - 1:09
    oylamada gözükmek sıkıcı bir
    görevden daha fazlasıyken.
  • 1:10 - 1:12
    Bu zamana "Amerikan tarihinin çoğu" denir.
  • 1:13 - 1:14
    (Gülüşmeler)
  • 1:14 - 1:17
    Devrimden İnsan Hakları Çağı'na,
  • 1:17 - 1:19
    Birleşik Devletler'in enerjik,
  • 1:19 - 1:23
    oldukça katılımcı ve
    kaba bir seçim kültürü vardı.
  • 1:23 - 1:28
    Sokak tiyatroları, açık hava tartışmaları,
    ziyafetler, içkiler,
  • 1:28 - 1:30
    geçit törenleri ve şenlik ateşleri vardı.
  • 1:30 - 1:33
    19. yüzyıl boyunca, göçmenler
    ve kentsel siyasi oluşumlar
  • 1:33 - 1:36
    oy verme kültürünün
    canlı kalmasını sağladı.
  • 1:36 - 1:40
    Bu kültür her yeni seçmen
    dalgasıyla büyüdü.
  • 1:41 - 1:44
    Kalkınma sırasında,
    yeni Afro-Amerikalı seçmenler,
  • 1:44 - 1:46
    yeni Afro-Amerikalı vatandaşlar,
  • 1:47 - 1:49
    güçlerini kullanmaya başladı,
  • 1:49 - 1:51
    yıl dönümü şenlikleri yaptılar ve
  • 1:51 - 1:54
    yeni kazanılan oy kullanma hakkı
    özgürlüklerini kutladılar.
  • 1:55 - 1:57
    15-20 yıl sonra,
    kadın seçme hakkını savunanlar
  • 1:58 - 2:01
    kavgalarına tiyatrallık ruhu getirdiler ve
  • 2:01 - 2:04
    beyaz elbiseler içinde yürüyerek
    oy hakkı talep ettiler.
  • 2:05 - 2:06
    Ve İnsan Hakları Hareketi,
  • 2:06 - 2:09
    eşit yurttaşlık sözünün
    yerine getirilmesini istedi ve
  • 2:09 - 2:11
    Jim Crow tarafından ihanete uğradı.
  • 2:12 - 2:13
    Oy vermeyi tam merkeze koydu.
  • 2:14 - 2:17
    Freedom Summer'dan Selma yürüyüşüne,
  • 2:17 - 2:20
    o nesil aktivistler, oy vermenin
    önemini biliyordu.
  • 2:20 - 2:23
    Güç iddiasında bulunmanın anahtarının
  • 2:23 - 2:25
    güç gösterisi yapmak
    olduğunu da biliyorlardı.
  • 2:27 - 2:30
    Selma ve Oy Hakkı Kanunu'ndan
    bu yana yarım yüzyıl geçti
  • 2:31 - 2:33
    ve onlarca yıldan beri,
  • 2:33 - 2:35
    yüz yüze oy verme kültürü
  • 2:35 - 2:37
    neredeyse ortadan kayboldu.
  • 2:37 - 2:41
    Televizyon ve sonra da
    internet tarafından öldürüldü.
  • 2:41 - 2:43
    Koltuklar meydanların yerini aldı.
  • 2:43 - 2:46
    Ekranlar vatandaşları seyircilere
    dönüştürdü.
  • 2:46 - 2:49
    Ve sosyal medyada siyasi capsler
    paylaşmak güzel ama
  • 2:49 - 2:52
    bu daha sessiz bir vatandaşlık biçimidir.
  • 2:53 - 2:56
    Sosyolog Sherry Turkle buna
    "hep birlikte yalnız olmak" diyor.
  • 2:57 - 2:59
    Bugün ihtiyacımız olan şey
  • 2:59 - 3:03
    hep birlikte beraber olacağımız
    bir seçim kültürüdür,
  • 3:03 - 3:04
    şahsen,
  • 3:04 - 3:06
    sesli ve tutkulu şekilde.
  • 3:06 - 3:10
    Böylece "sebzeni ye" veya
    "görevini yap" yerine,
  • 3:10 - 3:13
    oy vererek "grubumuza katıl" veya
  • 3:13 - 3:16
    daha iyisi "partimize katıl" diyebiliriz.
  • 3:16 - 3:20
    Hayal edin, şu anda ülke çapında,
  • 3:20 - 3:23
    yurt genelinde değil de yerel mekânlarda,
  • 3:23 - 3:26
    yüz yüze görüşme ve
    seçim propagandası yapılabilecek
  • 3:26 - 3:28
    toplu bir çaba olsaydı:
  • 3:29 - 3:32
    Adaylar ve hedefleriyle
    alay edilip övüldüğü
  • 3:32 - 3:35
    hiciv tarzında açık hava gösterileri;
  • 3:35 - 3:37
    vatandaşların yaptığı kürsü konuşmaları;
  • 3:38 - 3:40
    barlarda yapılan toplumsal tartışmalar;
  • 3:42 - 3:47
    siyasi sanat ve el yapımı poster ve
    duvar resimleriyle dolu sokaklar;
  • 3:47 - 3:52
    adaylarını temsil eden rakip sanatçıların
    grup konserlerindeki dalaşı.
  • 3:52 - 3:56
    Şimdi, tüm bunlar size
    18. yüzyıldan kalma gelebilir
  • 3:56 - 4:00
    ama aslında, çağdaş olduğu söylenen
  • 4:00 - 4:03
    Broadway'in "Hamilton"undan
  • 4:03 - 4:05
    daha 18. yüzyıl olmak zorunda değil artık.
  • 4:06 - 4:08
    Gerçek şu ki, tüm dünyada,
  • 4:08 - 4:11
    bugün, milyonlarca insan
    bu şekilde oy veriyor.
  • 4:11 - 4:16
    Hindistan'da, seçimler çok renkli,
    toplumsal meselelerdir.
  • 4:16 - 4:20
    Brezilya'da seçim günü festival,
    karnaval atmosferinde geçer.
  • 4:21 - 4:22
    Tayvan ve Hong Kong'ta,
  • 4:22 - 4:26
    seçim zamanı göz alıcı, dikkat çekici
  • 4:26 - 4:28
    sokak tiyatroları yapılıyor.
  • 4:29 - 4:32
    Amerika'da bunun için kimin vakti var
    diye sorabilirsiniz.
  • 4:32 - 4:34
    Ben de derim ki,
  • 4:34 - 4:37
    ortalama bir Amerikalı günde
    beş saat televizyon izliyor.
  • 4:38 - 4:41
    Kimde bu şevk var diye sorabilirsiniz.
  • 4:41 - 4:42
    Ben de derim ki,
  • 4:42 - 4:46
    duyulmak ve görülmek isteyen
    herhangi bir vatandaş,
  • 4:46 - 4:48
    bir malzeme, bir konuşma konusu
    olarak değil,
  • 4:48 - 4:51
    bir katılımcı, bir kurucu olarak.
  • 4:52 - 4:54
    Peki bunu nasıl hayata geçireceğiz?
  • 4:55 - 4:56
    Hayata geçirerek.
  • 4:57 - 4:59
    Bu nedenle bir grup meslektaşımla
  • 4:59 - 5:02
    "Oy Verme Sevinci" adında
    bir proje başlattık.
  • 5:03 - 5:05
    Birleşik Devletler çağında dört şehirde --
  • 5:05 - 5:07
    Philadelphia, Miami,
  • 5:07 - 5:09
    Akron, Ohio, ve Wichita, Kansas --
  • 5:10 - 5:12
    Sanatçıları ve aktivistleri,
    eğitimcileri, politikacıları,
  • 5:12 - 5:16
    komşuları ve vatandaşları
    oy verme kültürünü
  • 5:16 - 5:18
    yerel yollarla geliştirecek
  • 5:18 - 5:22
    projeler üretmeleri için
    bir araya getirdik.
  • 5:22 - 5:25
    Miami'de, bunun anlamı ateşli DJ'lerle
    gece partileri anlamına geliyor
  • 5:25 - 5:29
    ve içeri girmenin tek yolu
    kayıtlı seçmen olduğunuzu göstermek.
  • 5:29 - 5:32
    Akron'da bunun anlamı,
    mahalle mahalle dolaşan
  • 5:32 - 5:35
    düz yataklı kamyonun arkasında
  • 5:35 - 5:37
    siyasi oyunların icra edilmesidir.
  • 5:38 - 5:39
    Philedelphia'da,
  • 5:39 - 5:43
    eski sömürge şehir genelinde
    oy verme temalı çöpçü avı oyunu.
  • 5:43 - 5:48
    Ve Wichita'da, Kuzey Ucu'nda karışık kaset
  • 5:48 - 5:50
    ve canlı grafiti sanatı yapmaktır.
  • 5:51 - 5:52
    Bunun gibi 20 proje var
  • 5:52 - 5:55
    ve güzellik ve çeşitliliklerinde
    fevkaladeler
  • 5:55 - 5:57
    ve insanları değiştiriyorlar.
  • 5:57 - 5:59
    Onlardan birkaçını size anlatayım.
  • 5:59 - 6:03
    Miami'de, Atomico adındaki
    genç bir sanatçıyı
  • 6:03 - 6:07
    canlı ve coşkulu "Oy verdim" çıkartma
    serisi yapması için görevlendirdik.
  • 6:08 - 6:10
    Ama şu var ki, Atomico hiç oy vermemiş.
  • 6:11 - 6:13
    Kayıt bile olmamış.
  • 6:13 - 6:17
    Bu çıkartmalar için çizim yapmaya
    koyulduğunda
  • 6:17 - 6:21
    siyaset hakkındaki yılgınlığından da
    kurtulmaya başladı.
  • 6:21 - 6:23
    Kendisini kaydettirdi
  • 6:23 - 6:26
    ve sonra, gelen ön seçim için eğitim aldı
  • 6:26 - 6:30
    ve seçim gününde sadece çıkarma dağıtmıyor
  • 6:30 - 6:32
    seçmenlerle konuşarak insanları
    oy vermeye teşvik ediyor
  • 6:32 - 6:35
    ve yoldan geçenlerle seçim
    hakkında konuşuyordu.
  • 6:36 - 6:39
    Akron'da, Wandering Aesthetics
    adındaki bir tiyatro şirketi
  • 6:40 - 6:42
    kamyonda oyunlar sahneye koyuyor.
  • 6:42 - 6:45
    Ve bunu yapmak için,
    halka açık çağrı yaparak
  • 6:45 - 6:49
    konuşma, monolog, diyalog, şiir,
  • 6:49 - 6:51
    sesli okunabilecek ve icra edilebilecek
  • 6:51 - 6:53
    herhangi bir şey istediler.
  • 6:53 - 6:55
    Düzinelerce başvuruları var.
  • 6:56 - 6:58
    Onlardan biri bir şiir.
  • 6:58 - 7:01
    Hartville, Ohio'dan, tamamı
    İspanyol kökenli
  • 7:01 - 7:03
    göçmen işçiler olan ESL sınıfından
  • 7:03 - 7:05
    dokuz öğrenci tarafından yazılmış.
  • 7:06 - 7:08
    Bu şiirden size okumak istiyorum.
  • 7:09 - 7:11
    Adı "Oy Verme Sevinci."
  • 7:13 - 7:15
    "İlk defa oy vermek istiyorum,
  • 7:15 - 7:17
    çünkü İspanyol kökenliler
    için işler değişiyor.
  • 7:18 - 7:20
    Eskiden hayaletlerden korkardım.
  • 7:20 - 7:22
    Şimdi insanlardan korkuyorum.
  • 7:22 - 7:24
    Artık daha fazla şiddet ve ırkçılık var.
  • 7:25 - 7:26
    Oy vermek bunu değiştirebilir.
  • 7:28 - 7:29
    Sınır duvarı bir şey değil.
  • 7:30 - 7:31
    Sadece bir duvar.
  • 7:32 - 7:35
    Utanç duvarı bir şey.
  • 7:36 - 7:38
    Bu utanç duvarını yıkmak için
  • 7:38 - 7:40
    oy vermek çok önemli.
  • 7:41 - 7:43
    Benim bir özlemim var.
  • 7:43 - 7:46
    Oy vermek bana bir ses ve güç veriyor.
  • 7:46 - 7:49
    Ayağa kalkıp bir şey yapabilirim."
  • 7:51 - 7:54
    "Oy Verme Sevinci" projesi
    sadece sevinç meselesi değil.
  • 7:54 - 7:55
    Bir özlem meselesi.
  • 7:55 - 7:58
    Hissetmek ve inanmak meselesi
  • 7:58 - 8:00
    ve bu sadece bizim
    organizasyonumuzun işi değil.
  • 8:01 - 8:02
    Şu anda tüm ülke çapında,
  • 8:03 - 8:06
    göçmenler, genç insanlar, gaziler,
    farklı geçmişleri olan insanlar
  • 8:06 - 8:09
    seçim etrafında böyle tutku,
    neşe yaratmak için
  • 8:09 - 8:11
    kırmızı ve mavi eyaletlerde,
  • 8:11 - 8:14
    kentsel ve kırsal toplumlarda,
    her siyasi kökenden
  • 8:14 - 8:16
    insanlarla bir araya geliyor.
  • 8:16 - 8:19
    Ortak noktaları ise basitçe şu:
  • 8:19 - 8:21
    çalışmaları yerinde kemikleşmiş.
  • 8:22 - 8:25
    Çünkü unutmayın,
    tüm yurttaşlıklar yereldir.
  • 8:26 - 8:29
    Siyaset sadece başkanlık seçimi olursa,
  • 8:29 - 8:33
    ekranlara bağırıp çağırırız
    ve sonra yorgun düşeriz.
  • 8:34 - 8:37
    Ama siyaset bizimle, komşularımızla
  • 8:37 - 8:40
    ve toplumumuzdaki diğer insanlarla
  • 8:40 - 8:44
    bir araya gelip ortak ses ve hayal gücü
    deneyimi yaratmakla ilgili olursa
  • 8:45 - 8:48
    bu şeyin önemli
    olduğunu hatırlamaya başlarız.
  • 8:49 - 8:52
    Bunun özerk yönetim unsurları olduğunu
    hatırlamaya başlarız.
  • 8:53 - 8:55
    Bu da beni başladığım yere döndürüyor.
  • 8:56 - 8:57
    Neden uğraşayım?
  • 8:58 - 9:00
    Bu soruya cevap vermenin tek yolu var.
  • 9:00 - 9:05
    Oy vermek önemlidir, çünkü
    inancın hayata geçmiş hâlidir.
  • 9:05 - 9:10
    Bir toplumu geliştiren
    karşılıklı faydalarının ruhunu besler.
  • 9:11 - 9:14
    Oy verdiğimizde, kızgınlıkla olsa bile,
  • 9:14 - 9:17
    müşterek, yaratıcı bir
    inanç sıçramasının bir parçası oluruz.
  • 9:18 - 9:21
    Oy vermek, sahip olmak istediğimiz gücü
    üretmemize yardımcı olur.
  • 9:22 - 9:25
    Demokrasi ve tiyatronun antik Yunan ile
  • 9:25 - 9:27
    aynı zamanda ortaya çıkması
    tesadüf değil.
  • 9:28 - 9:32
    Her ikisi de bireyi
    kendi dünyasından çıkarır.
  • 9:33 - 9:37
    Her ikisi de büyük, ortak
    halk ritüeli deneyimi yaratıyor.
  • 9:38 - 9:41
    Her ikisi de tüm bağlarımızın
    hayali olduğunu
  • 9:41 - 9:44
    ve yeniden canlandırılabileceğini
    hatırlatarak
  • 9:44 - 9:47
    hayal gücüne hayat veriyor.
  • 9:51 - 9:52
    Şu anda,
  • 9:53 - 9:56
    hayal gücünün anlamı hakkında
    düşündüğümüzde,
  • 9:56 - 9:59
    bu aslında temelde çok önemli
  • 10:00 - 10:04
    ve bu ruhu ve bu hissi
  • 10:04 - 10:05
    alma kabiliyetimiz de öyle,
  • 10:05 - 10:09
    çünkü dışarıda sadece
    teknik uzmanlık meselesi olmayan
  • 10:09 - 10:11
    daha büyük bir şey var.
  • 10:11 - 10:14
    Yalnızca vakit geçirmek veya
    bilgi sahibi olma meselesi değil.
  • 10:14 - 10:16
    Bu bir ruh meselesi.
  • 10:17 - 10:20
    Müsaadenizle "Neden uğraşayım?"
    sorusuna bir cevap vereyim
  • 10:20 - 10:23
    ki belki biraz daha az manevi
    ve biraz daha isabetli olabilir.
  • 10:24 - 10:26
    Neden oy vermekle uğraşayım?
  • 10:26 - 10:29
    Çünkü oy vermemek diye bir şey yok.
  • 10:29 - 10:30
    Oy vermemek
  • 10:30 - 10:34
    tiksindiğiniz ve karşı olduğunuz
    her şeye oy vermektir.
  • 10:34 - 10:35
    Oy vermemek
  • 10:35 - 10:39
    ilkeli, pasif direniş davranışı
    kılığına bürünebilir.
  • 10:39 - 10:41
    Ama aslında oy vermemek
  • 10:41 - 10:43
    çıkarları sizinle çatışan
  • 10:43 - 10:45
    ve sizin yokluğunuzdan faydalanmaktan
  • 10:45 - 10:49
    çok memnun olacak kişilere
    gücü bilfiil teslim etmektir.
  • 10:49 - 10:51
    Oy vermemek enayilerin işidir.
  • 10:53 - 10:55
    2010 yılında Çay Partisi'ni
    yaratan kişilerin
  • 10:55 - 10:58
    siyasetin çok kirli, oy vermenin
    çok karmaşık olduğuna
  • 10:58 - 11:01
    karar vermeleri durumunda
    bu ülkenin nerede olacağını
  • 11:01 - 11:02
    hayal edin.
  • 11:02 - 11:05
    Oylarımızın bir yekûn tutmasının
    imkânı yok.
  • 11:05 - 11:08
    Öncelikle kendilerini susturmadılar.
  • 11:08 - 11:09
    Ortaya çıktılar
  • 11:09 - 11:13
    ve bu çıkış sırasında
    Amerikan siyasetini değiştirdiler.
  • 11:13 - 11:18
    Donald Trump ve
    Bernie Sanders takipçilerinin
  • 11:18 - 11:22
    siyasi statükoyu altüst etmemeye
    ve daha önce mümkün olan
  • 11:22 - 11:25
    Amerikan siyasetinin çerçevesini
    ortadan kaldırmaya
  • 11:25 - 11:27
    karar verdiklerini hayal edin.
  • 11:27 - 11:29
    Bunu oy vererek yaptılar.
  • 11:31 - 11:33
    Şu anda, bölünmüş,
  • 11:33 - 11:36
    çoğu zaman karanlık bir zamanda yaşıyoruz.
  • 11:36 - 11:40
    Sol ve sağ arasında çokça
    devrim konuşmaları yapılıyor.
  • 11:40 - 11:43
    Ve bu, olağan demokrasiyi
    aksatmak için gereken bir devrim.
  • 11:43 - 11:45
    Olay şu:
  • 11:45 - 11:48
    Olağan demokrasi zaten
    devrim için gerekenleri veriyor.
  • 11:49 - 11:51
    2012 başkanlık seçiminde,
  • 11:51 - 11:53
    genç seçmenler, Latin seçmenler,
  • 11:53 - 11:55
    Asya-Amerikalı seçmenler,
    düşük gelirli seçmenler,
  • 11:55 - 11:57
    hepsi yüzde 50'den az ile
    katılım gösterdi.
  • 11:59 - 12:03
    2014 ara seçimlerinde katılım yüzde 36'ydı
  • 12:03 - 12:05
    ki bu 70 yılın en düşüğüydü.
  • 12:06 - 12:08
    Ve ortalama yerel seçimlerinizde,
  • 12:08 - 12:10
    katılım yüzde 20 dolaylarında.
  • 12:11 - 12:15
    Yüzde 100 katılımı tasavvur edin.
  • 12:16 - 12:17
    Yüzde 100'ü hayal edin.
  • 12:18 - 12:20
    Yüzde 100'ü harekete geçirin
  • 12:20 - 12:22
    ve bir gecede alın size devrim.
  • 12:23 - 12:27
    Bir gecede, bu ülkenin siyasi öncelikleri
    dramatik bir şekilde değişir
  • 12:27 - 12:31
    ve her hükûmet düzeyi
    radikal olarak tüm insanlara
  • 12:31 - 12:32
    daha duyarlı hâle gelir.
  • 12:33 - 12:36
    Yüzde 100'ü harekete geçirmek için
    ne gerekli?
  • 12:36 - 12:39
    Oy vermeyi zorlaştırmak için
    ülkenin dört bir yanında
  • 12:39 - 12:41
    çaba gösterenleri hemen
  • 12:41 - 12:42
    geri püskürtmek zorundayız.
  • 12:42 - 12:44
    Fakat aynı zamanda,
  • 12:44 - 12:47
    aktif bir şekilde insanların
    ait olmak, parçası olmak
  • 12:47 - 12:49
    ve birlikte deneyim edinmek isteyeceği,
  • 12:49 - 12:51
    olumlu bir oy verme kültürü yaratmalıyız.
  • 12:51 - 12:53
    Bunu amaç yapmak zorundayız.
  • 12:53 - 12:55
    Bunu keyifli yapmak zorundayız.
  • 12:55 - 12:58
    Yani evet, hadi bu devrimi yapalım,
  • 12:58 - 13:00
    bir ruh ve fikir,
  • 13:00 - 13:02
    politika ve katılım devrimi,
  • 13:02 - 13:05
    kinizme karşı bir devrim,
  • 13:05 - 13:08
    kendinden menkul
    güçsüzlük hissine karşı bir devrim.
  • 13:09 - 13:12
    Hadi bu devrimi oy vererek
    gerçekleştirelim
  • 13:12 - 13:13
    ve bunu yaşarken
  • 13:13 - 13:15
    biraz eğlenelim.
  • 13:15 - 13:16
    Çok teşekkür ederim.
  • 13:16 - 13:18
    (Alkışlar)
Title:
Oy vermemek diye bir şey yoktur
Speaker:
Eric Liu
Description:

Birçok kişi oylamanın ne kadar önemli olduğu, bir yetişkin olarak bunun yurttaşlık görev ve sorumluluklarımızdan olduğu hakkında konuşmayı sever. Eric Liu, bununla hemfikir, ancak ayrıca seçim sandığına sevinç katmanın da tam zamanı olduğunu düşünüyor. Eski siyasi metin yazarı, 2016 ABD seçimlerinde kendi ekibinin oy verme kültürünü nasıl güçlendirdiğinin ayrıntılarını paylaşıyor ve herkesin neden seçime katılması gerektiğini güçlü bir şekilde analiz ediyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
13:33

Turkish subtitles

Revisions