Return to Video

Bazı çocukları nasıl üniversiteye hazırlıyoruz — ve diğerlerini de hapse

  • 0:01 - 0:05
    Amerikan çocukların yetişkinliğe
    doğru yolculuğunda
  • 0:05 - 0:09
    iki kurum önemli rol oynar.
  • 0:09 - 0:12
    İlki hepimizin sıkça duyduğu üniversite.
  • 0:12 - 0:15
    Bazılarınız, üniversiteye
    ilk başladığında
  • 0:15 - 0:17
    hissettiği o heyecanı hatırlayacaktır.
  • 0:17 - 0:20
    Bazılarınız şu anda üniversitede olabilir,
  • 0:20 - 0:23
    ve siz bu heyecanı
    şu anda yaşıyorsunuzdur.
  • 0:24 - 0:26
    Üniversitenin bazı kusurları var.
  • 0:26 - 0:29
    Pahalıdır; genç insanları borçlandırır.
  • 0:29 - 0:32
    Ama genel olarak, oldukça iyi bir yol.
  • 0:32 - 0:37
    Gençler, üniversiteden gurur, iyi arkadaşlar
  • 0:37 - 0:39
    ve dünya ile ilgili bir sürü bilgi
    ile ayrılırlar.
  • 0:39 - 0:41
    Belki de en önemlisi
  • 0:41 - 0:46
    iş piyasasında, üniversiteye gelmeden
    öncekinden daha avanatjlı bir konumdadırlar.
  • 0:46 - 0:48
    Ben bugün, ABD'de çocukluktan
    yetişkinliğe geçiş
  • 0:48 - 0:54
    yolculuğunda önemli rol oynayan
    ikinci kurumdan bahsetmek istiyorum.
  • 0:54 - 0:58
    Bu kurum hapishane.
  • 0:59 - 1:03
    Bu yolculuktaki gençler, öğretmenler
    yerine
  • 1:03 - 1:05
    gözaltı memurlarıyla tanışıyorlar.
  • 1:05 - 1:09
    Derslere gitmek yerine, mahkemelere
    gidiyorlar.
  • 1:09 - 1:14
    Yurt dışında okunacak 3. sene yerine,
    ıslah evlerine yolculuk yapıyorlar.
  • 1:14 - 1:17
    Ve 20'li yaşlarından,
  • 1:17 - 1:20
    işletme ve İngilizce dereceleriyle değil
  • 1:20 - 1:22
    suç kayıtlarıyla çıkıyorlar.
  • 1:23 - 1:25
    Bu kurum ayrıca bize çok para harcatıyor.
  • 1:25 - 1:27
    New Jersey'de bir genci
  • 1:27 - 1:31
    hapishaneye yollamak, yılda yaklaşık
    40.000 dolara mal oluyor.
  • 1:31 - 1:34
    Ama burada, vergi ödeyenler masrafları
    üstleniyor,
  • 1:34 - 1:37
    hapishanedeki gençlerse karşılığında
    soğuk bir hapishane hücresi alıyorlar
  • 1:37 - 1:40
    ve eve gelip de iş başvurusu yaptıkları
    zaman
  • 1:40 - 1:43
    karşılaşacakları kalıcı bir yafta.
  • 1:43 - 1:49
    ABD'de yetişkinliğe giden bu yolculukta
    eskisinden çok daha fazla çocuk var
  • 1:49 - 1:51
    çünkü son 40 yılda
  • 1:51 - 1:57
    hapsetme oranımız yüzde 700 arttı.
  • 1:57 - 1:59
    Bu konuşma için bir slaydım var.
  • 1:59 - 2:01
    İşte burada.
  • 2:02 - 2:04
    İşte hapsetme oranımız,
  • 2:04 - 2:10
    toplam nüfusta 100.000 insan başına
    716 kişi.
  • 2:11 - 2:15
    Bu da Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği
    Örgütü'ndeki ülkeler.
  • 2:19 - 2:22
    Dahası, hapse yolladığımız çocukların
    bir çoğu
  • 2:22 - 2:25
    siyahi ve Latin topluluklardan
    gelmiş fakir çocuklar;
  • 2:25 - 2:30
    böylece hapishane, başarmaya çalışan genç
    insanlarla, Amerikan Rüyası'nın
  • 2:30 - 2:33
    gerçekleşmesi arasında kalın bir
    duvar olarak duruyor.
  • 2:33 - 2:36
    Aslında sorun bundan biraz daha kötü
  • 2:36 - 2:39
    çünkü fakir çocukları yalnızca hapse
    yollamıyoruz,
  • 2:39 - 2:42
    fakir çocuklara mahkeme masrafları,
  • 2:42 - 2:44
    gözaltı ve şartlı tahliyeler,
  • 2:44 - 2:46
    düşük seviye suç hükümlerle
    yüklüyoruz.
  • 2:46 - 2:50
    Onlardan ev hapsinde veya rehabilitasyon
    merkezlerinde yaşamalarını istiyoruz
  • 2:50 - 2:53
    ve onlardan kamu güvenliği için değil,
  • 2:53 - 2:56
    tutuklamalar yaparak
    şehir hazinesini doldurmak
  • 2:56 - 2:59
    için siyahi mahallelere giren
  • 2:59 - 3:03
    bir polis teşkilatıyla
    tartışmalarını bekliyoruz.
  • 3:07 - 3:11
    Bu, tarihi ceza deneyimizin gizlenmiş
    alt yüzü:
  • 3:11 - 3:16
    gençler her an durdurulup aranacaklarından
    ve götürüleceklerinden endişelilerdi.
  • 3:17 - 3:19
    Sadece sokaklarda değil,
    evlerinde,
  • 3:19 - 3:22
    okulda ve iş yerlerinde.
  • 3:23 - 3:26
    Ben, yetişkinliğe giden
    bu diğer yola
  • 3:26 - 3:28
    2000'lerin başında
  • 3:28 - 3:30
    Pennsylvania Üniversite'sinde
  • 3:30 - 3:32
    bir öğrenciyken merak saldım.
  • 3:32 - 3:36
    Penn, tarihi bir Afro-Amerikan
    mahallesinin üstüne kurulu.
  • 3:36 - 3:41
    Böylece bu iki paralel yolculuk
    aynı anda gerçekleşiyor:
  • 3:41 - 3:44
    bu elit, özel üniversitede
    okuyan çocuklar
  • 3:44 - 3:47
    ve bazıları üniversiteye giden,
  • 3:47 - 3:49
    bir çoğu da hapse yollanan
  • 3:49 - 3:52
    karşı mahalledeki çocuklar.
  • 3:53 - 3:57
    Üniversitedeki ikinci yılımda,
    üniversiteden 10 dakika uzakta
  • 3:57 - 4:00
    yaşayan liseli bir genç kadına
    özel dersler vermeye başladım.
  • 4:00 - 4:04
    Kısa sürede, kuzeni bir çocuk
    ıslah evinden eve döndü.
  • 4:04 - 4:07
    15 yaşındaydı, liseye yeni başlamıştı.
  • 4:07 - 4:10
    Onu, arkadaşlarını ve ailesini
    tanımaya başladım
  • 4:10 - 4:14
    ve ona üniversite son sınıf tezim olarak
    onun hayatı ile ilgili
  • 4:14 - 4:16
    yazmam hakkında ne düşündüğünü
    sordum.
  • 4:16 - 4:20
    Bu son sınıf tezi Princeton'da
    bir doktora tezi haline geldi,
  • 4:20 - 4:22
    ve şimdi de bir kitap.
  • 4:22 - 4:24
    Üniversite ikinci sınıfın sonunda
  • 4:24 - 4:27
    o mahalleye taşındım ve
    gelecek altı yılı genç insanların
  • 4:27 - 4:31
    olgunlaşırken nelerle karşılaştıklarını
    anlamaya çalışarak geçirdim.
  • 4:32 - 4:34
    Bu mahallede geçirdiğim
    ilk hafta
  • 4:34 - 4:37
    beş ve yedi yaşlarında, büyüğün
    küçüğün arkasından
  • 4:37 - 4:38
    koştuğu bir kovalamaca oyunu
  • 4:38 - 4:41
    oynayan iki oğlan çocuğu gördüm.
  • 4:41 - 4:43
    Büyük olan polisi oynuyordu.
  • 4:43 - 4:45
    Polis küçük çocuğu
    yakaladığında,
  • 4:45 - 4:46
    onu yere itti,
  • 4:46 - 4:49
    hayali kelepçelerle onu kelepçeledi,
  • 4:49 - 4:51
    çocuğun cebinden bir
    çeyreklik çıkardı ve
  • 4:51 - 4:55
    "Bunu alıyorum" dedi.
  • 4:55 - 4:58
    Çocuğa üzerinde uyuşturucu
    bulunup bulunmadığını
  • 4:58 - 5:01
    veya izin belgesi olup olmadığını sordu.
  • 5:01 - 5:03
    Bu oyunun oynandığını bir çok kez gördüm,
  • 5:03 - 5:05
    bazen çocuklar öylece koşmaktan
    vazgeçiyor,
  • 5:05 - 5:07
    elleri başlarının üstünde
  • 5:07 - 5:11
    kendilerini yere atıyor
    veya bir duvara yapışıyorlardı.
  • 5:11 - 5:13
    Çocuklar birbirlerine bağırırlardı:
  • 5:13 - 5:14
    "Seni içeri tıkacağım,
  • 5:14 - 5:17
    seni içeri tıkacağım ve bir daha asla
    eve dönmeyeceksin!"
  • 5:17 - 5:21
    Bir keresinde altı yaşında bir çocuğun
    bir başkasının pantolonunu indirip
  • 5:21 - 5:24
    üstünü aramaya çalıştığını gördüm.
  • 5:25 - 5:28
    Bu mahallede yaşadığım ilk 18 ay boyunca,
  • 5:28 - 5:32
    polisler ve komşum olan bu insanlar
    arasında gördüğüm
  • 5:32 - 5:34
    her irtibatı yazdım.
  • 5:35 - 5:37
    Yani lk 18 ay boyunca,
  • 5:37 - 5:40
    polislerin yayaları veya arabadaki
    insanları durdurduklarını,
  • 5:40 - 5:43
    insanların üstünü aradıklarını,
  • 5:43 - 5:45
    isimlerini aldıklarını, sokakta
    birilerini kovaladıklarını
  • 5:45 - 5:46
    insanları sorguya çektiklerini
  • 5:46 - 5:50
    ve beş durum haricinde her gün
    birini tutukladıklarını gördüm.
  • 5:51 - 5:55
    52 kere polisin kapıları kırmasını
    izledim,
  • 5:55 - 5:57
    evlerin içinde insanları kovalamalarını
  • 5:57 - 6:00
    ya da birisini evinin içinde
    tutuklamalarını.
  • 6:00 - 6:03
    İlk bir buçuk yılda
    14 kere
  • 6:03 - 6:08
    polisin, genç adamları yakaladıktan sonra
    yumruklamasını, tekmelemesini,
  • 6:08 - 6:11
    boğazlamasını veya dövmesini izledim.
  • 6:12 - 6:15
    Yavaş yavaş iki erkek kardeşi
    tanımaya başladım,
  • 6:15 - 6:16
    Chuck ve Tim.
  • 6:16 - 6:19
    Tanıştığımızda Chuck 18 yaşındaydı,
    lisede son sınıf öğrencisi.
  • 6:19 - 6:23
    Basketbol takımında oynuyor
    ve derslerinden B ve C'ler alıyordu.
  • 6:23 - 6:25
    Küçük kardeşi Tim, 10 yaşındaydı.
  • 6:25 - 6:28
    Ve Tim Chuck'ı çok severdi,
    hep onu takip ederdi,
  • 6:28 - 6:30
    Chuck'ı bir akıl hocası olarak görürdü.
  • 6:30 - 6:32
    Anneleri ve dedeleriyle
  • 6:32 - 6:36
    ön bahçesi ve arkada verandası olan
    iki katlı bir evde yaşıyorlardı.
  • 6:36 - 6:39
    Anneleri, çocuklar büyürken
    bağımlılıkla cebelleşiyordu.
  • 6:39 - 6:43
    Hiçbir zaman, uzun süre boyunca
    bir işte çalışamıyordu.
  • 6:43 - 6:46
    Aileyi geçindiren, yemek, kıyafet
    ve çocukların
  • 6:46 - 6:49
    okul malzemelerini karşılamaya
    pek yetmeyen,
  • 6:49 - 6:52
    dedenin emekli maaşıydı.
  • 6:52 - 6:54
    Aile gerçekten çok zor durumdaydı.
  • 6:54 - 6:57
    İşte tanıştığımzda, Chuck
    lisede son sınıftaydı.
  • 6:57 - 6:59
    Daha yeni 18 olmuştu.
  • 7:00 - 7:03
    O kış, okul bahçesinde bir çocuk
  • 7:03 - 7:06
    Chuck'ın annesine kokain orospusu dedi.
  • 7:06 - 7:09
    Chuck çocuğun yüzünü karın içine itti
  • 7:09 - 7:13
    ve okuldaki polisler onu ağır saldırı
    ile suçladı.
  • 7:13 - 7:14
    Diğer çocuk ertesi gün gayet iyiydi,
  • 7:14 - 7:18
    bence her şeyden çok zedelenen,
    çocuğun gururuydu.
  • 7:18 - 7:20
    Neyse, Chuck 18 olduğu için
  • 7:20 - 7:23
    bu ağır saldırı davası onu
    kuzeydoğu Philadelphia'da
  • 7:23 - 7:25
    State Road'daki
    yetişkin il hapishanesine yolladı.
  • 7:25 - 7:29
    Neredeyse tüm son sınıf boyunca
  • 7:29 - 7:33
    mahkeme tarihleri üst üste gelirken,
  • 7:33 - 7:35
    kefaleti ödemesi imkansız
    bir şekilde orada kaldı.
  • 7:36 - 7:39
    Sonunda, o mevsimin sonuna doğru
  • 7:39 - 7:42
    ağır saldırı davasındaki hakim
    çoğu suçlamayı geri geçti
  • 7:42 - 7:44
    ve Chuck yalnızca
  • 7:44 - 7:48
    birkaç yüz dolarlık mahkeme
    masraflarıyla eve döndü.
  • 7:48 - 7:50
    Tim o gün oldukça mutluydu.
  • 7:50 - 7:53
    Ertesi sonbahar, Chuck son sınıf
    öğrencisi olarak tekrar
  • 7:53 - 7:55
    kayıt olmayı denedi ama okul sekreteri
  • 7:55 - 7:58
    19 yaşında ve yeniden kabul edilmek
    için çok büyük olduğunu söyledi.
  • 7:58 - 8:02
    Sonra ağır saldırı davasındaki
    hakim, dava sonuçlandıktan
  • 8:02 - 8:05
    birkaç hafta sonra ödenmesi gereken
    225 doları ödeyemediği
  • 8:05 - 8:08
    için tutuklama emri çıkardı.
  • 8:08 - 8:13
    Sonra kanundan kaçan
    lise terk biriydi.
  • 8:13 - 8:15
    Tim'in ilk tutuklaması o yıl içerisinde
  • 8:15 - 8:17
    11 yaşına bastıktan sonra geldi.
  • 8:17 - 8:19
    Chuck tutuklama emrini kaldırtmayı
    becermişti
  • 8:19 - 8:22
    ve mahkeme ücretlerini ödemek için bir
    ödeme planındaydı
  • 8:22 - 8:25
    ve kız arkadaşının arabasıyla
    Tim'i okula götürüyordu.
  • 8:25 - 8:28
    Bir polis onları durduyor,
    arabayı kontrol ediyor
  • 8:28 - 8:32
    ve araba California'dan çalınmış çıkıyor.
  • 8:32 - 8:36
    Chuck'ın bu arabanın çalındığından hiç
    haberi yoktu.
  • 8:36 - 8:39
    Kız arkadaşının amcası, kuzeydoğu
    Philadelphia'da bir kullanılmış araba
  • 8:39 - 8:41
    açık artırmasından almıştı.
  • 8:41 - 8:43
    Chuck ve Tim, bırakın California'yı,
  • 8:43 - 8:46
    üçlü eyalet alanından
    dışarı çıkmamışlardı.
  • 8:46 - 8:47
    Her neyse, polisler
  • 8:47 - 8:52
    Chuck'ı çalınmış malı satın almakla
    suçladılar.
  • 8:52 - 8:54
    Sonra bir çocuk hakimi,
    birkaç gün sonra
  • 8:54 - 8:56
    11 yaşındaki Tim'i çalınmış malı
  • 8:56 - 9:00
    satın almaya suç ortaklığıyla suçladı
  • 9:00 - 9:03
    ve üç yıl gözaltına alındı.
  • 9:04 - 9:07
    Gözaltı kararı üzerinde asılıyken
  • 9:07 - 9:09
    Chuck küçük kardeşini karşısına aldı
  • 9:09 - 9:13
    ve ona polisten nasıl kaçılacağını
    anlatmaya başladı.
  • 9:13 - 9:15
    Arka verandalarında,
    sokak arasına bakarak
  • 9:15 - 9:17
    yan yana otururlardı
  • 9:17 - 9:21
    ve Chuck Tim'e sivil polis arabaların
    nasıl tespit edeceğini, gece geç saatteki
  • 9:21 - 9:26
    polis baskınını nasıl atlatacağını ve
    nerede ve nasıl saklanacağını anlatırdı.
  • 9:27 - 9:29
    Bir saniye için,
  • 9:29 - 9:31
    çocukların hapse değil de üniversiteye
    gittiği
  • 9:31 - 9:36
    bir mahallede yaşasalardı, Chuck ve Tim'in
    hayatının nasıl olacağını
  • 9:36 - 9:37
    hayal etmenizi istiyorum.
  • 9:38 - 9:41
    Benim içinde büyüdüğüm gibi bir
    mahallle.
  • 9:41 - 9:43
    Diyebilirsiniz ki, tamam.
  • 9:43 - 9:46
    Ama Chuck ve Tim, onlar gibi çocuklar
    suç işliyorlar!
  • 9:46 - 9:48
    Hapiste olmayı hak etmiyorlar mı?
  • 9:48 - 9:52
    Tutuklanma korkusuyla yaşamayı hak
    etmiyorlar mı?
  • 9:52 - 9:55
    Benim cevabım hayır olurdu.
  • 9:55 - 9:56
    Hak etmiyorlar.
  • 9:56 - 9:59
    Ve daha ayrılacıklı
    diğer genç çocukların
  • 9:59 - 10:03
    yapıp cezasız kaldıkları şeyler
    için kesinlikle etmiyorlar.
  • 10:03 - 10:05
    Chuck benim okuluma gitmiş olsaydı,
  • 10:05 - 10:07
    okulun arka bahçesindeki o kavga,
    bir arka bahçe
  • 10:07 - 10:09
    kavgası olarak orada biterdi.
  • 10:09 - 10:12
    Asla bir ağır saldırı davasına dönüşmezdi.
  • 10:13 - 10:16
    Benim birlikte üniversite okuduğum
    hiçbir çocuğun
  • 10:16 - 10:17
    şu anda sabıka kaydı yok.
  • 10:17 - 10:19
    Bir tanesinin bile yok.
  • 10:19 - 10:23
    Ama derse yürürken polis onları durdurup
    uyuşturucu için ceplerini
  • 10:23 - 10:27
    arasaydı kaç tanesinin sabıka kaydı
    olacağını hayal edebiliyor musunuz?
  • 10:27 - 10:31
    Ya da gece yarısı partilerine
    baskınlar yapsalardı?
  • 10:32 - 10:34
    Diyebilirsiniz ki, tamam.
  • 10:34 - 10:36
    Ama yüksek hapsetme oranı
  • 10:36 - 10:38
    çok düşük suç oranımızla sonuçlanmıyor mu?
  • 10:38 - 10:41
    Suç oranı düşük. Bu iyi bir şey.
  • 10:41 - 10:43
    Kesinlikle, bu iyi bir şey.
    Suç oranı düşük.
  • 10:43 - 10:47
    90'larda ve 2000'lerde hızlıca düştü.
  • 10:47 - 10:49
    Ama geçen yıl Ulusal Bilimler
    Akademisi'nde
  • 10:49 - 10:53
    toplanan akademik komiteye göre,
    tarih boyunca yüksek olan
  • 10:53 - 10:57
    hapsetme oranımızla düşük suç
    oranımız arasındaki bağlantı
  • 10:57 - 11:00
    epey şüpheli.
  • 11:00 - 11:05
    Görülen o ki, suç oranımız,
    kaç genç insanı hapse yolladığımızla
  • 11:05 - 11:08
    bağlantısız olarak artıp azalıyor.
  • 11:09 - 11:12
    Adaletle ilgili çok dar düşünme
    eğilimindeyiz:
  • 11:12 - 11:16
    iyi ve kötü, masum ve suçlu.
  • 11:16 - 11:19
    Adaletsizlik, haksızca mahkum edilmektir.
  • 11:19 - 11:22
    Yani eğer yaptığınız bir şey
    için mahkum edildiyseniz
  • 11:22 - 11:23
    bunun için cezalandırılmalısınız.
  • 11:23 - 11:25
    Masum ve suçlu insanlar var,
  • 11:25 - 11:28
    kurbanlar var
    ve suç işleyenler var.
  • 11:28 - 11:32
    Belki bundan biraz daha
    geniş düşünebiliriz.
  • 11:32 - 11:37
    Şu anda, en dezavantajlı
    mahallelerde yaşayan,
  • 11:37 - 11:39
    en az aile kaynaklarına sahip olan,
  • 11:39 - 11:41
    ülkenin en kötü okullarında okuyan,
  • 11:41 - 11:44
    iş piyasasında en zor zamanı geçiren,
  • 11:44 - 11:48
    şiddetin günlük bir sorun olduğu
    mahallelerde yaşayan çocuklardan
  • 11:48 - 11:52
    mümkün olan en ince çizgide yürümelerini,
  • 11:52 - 11:56
    asla yanlış bir şey
    yapmamalarını istiyoruz.
  • 11:56 - 12:01
    Neden bu zorluklarla yüzleşen çocuklara
    destek sağlamıyoruz?
  • 12:01 - 12:08
    Neden onlara yalnızca kelepçeler, hapis
    cezası ve bu kaçak var oluşu öneriyoruz?
  • 12:08 - 12:11
    Daha iyi bir şey hayal edebiliyor muyuz?
  • 12:11 - 12:15
    Cezalandırmaktansa ıslah etmeyi,
    suç önlemeyi, topluma kazandırmayı
  • 12:15 - 12:17
    önceliklendiren bir ceza adaleti sistemi
  • 12:17 - 12:19
    hayal edebiliyor muyuz?
  • 12:20 - 12:23
    (Alkış)
  • 12:28 - 12:30
    ABD'deki fakir siyahi insanların
    karşılaştığı
  • 12:30 - 12:34
    tarihsel dışlanmanın farkına varıp
    bunu teşvik etmeyen
  • 12:34 - 12:38
    ve devam ettirmeyen bir ceza adaleti
    sistemi.
  • 12:38 - 12:42
    (Alkış)
  • 12:43 - 12:48
    Ve son olarak, siyahi gençlere toplanması
    gereken düşmanlar olarak davranan değil,
  • 12:48 - 12:52
    bunun yerine siyahi gençlere inanan bir
    ceza adaleti sistemi.
  • 12:52 - 12:55
    (Alkış)
  • 12:59 - 13:02
    İyi haber şu ki bu sisteme zaten sahibiz.
  • 13:02 - 13:06
    Birkaç yıl önce, Michelle Alexander
    "The New Jim Crow"u yazdı.
  • 13:07 - 13:11
    Ve Amerikalıların hapsetmeyi
    daha önce görmedikleri şekilde,
  • 13:11 - 13:15
    bir kamu hakkı sorunu
    olarak görmelerini sağladı.
  • 13:15 - 13:19
    Başkan Obama ve Başsavcı Eric Holder
    hüküm giydirmede reform ve
  • 13:19 - 13:21
    hapsetmede ırksal farklılığın
  • 13:21 - 13:25
    üzerinde durulması gerekliliğiyle ilgili
    çok güçlü açıklamalar yaptılar.
  • 13:25 - 13:27
    Eyaletlerin durdurup arama iznini
    kaldırdığını görüyoruz,
  • 13:27 - 13:30
    çünkü bu bir kamu hakkı ihlali.
  • 13:30 - 13:35
    Şehirlerin ve eyaletlerin esrar
    bulundurmayı yasallaştırdığını görüyoruz.
  • 13:35 - 13:37
    New York, New Jersey ve California
  • 13:37 - 13:41
    hapis nüfuslarını düşürüyor,
    hapisleri kapatıyorlar,
  • 13:41 - 13:43
    ayrıca suç oranlarında
    büyük bir düşüş var.
  • 13:43 - 13:45
    Teksas da oyuna dahil oldu,
  • 13:45 - 13:49
    hapishaneleri kapatıyor ve
    eğitime yatırım yapıyor.
  • 13:49 - 13:53
    Bu ilginç koalisyon hem sağdan hem de
    soldan yükseliyor,
  • 13:53 - 13:56
    eski mahkumlardan ve
    ekonomik muhafazakarlardan,
  • 13:56 - 13:59
    sivil hak aktivistlerinden ve
    özgürlükçülerden
  • 13:59 - 14:03
    silahsız siyahi gençlere karşı
    polis şiddetini protesto etmek için
  • 14:03 - 14:06
    sokaklara çıkan gençlerden
  • 14:06 - 14:08
    ve daha yaşlı, daha zengin
    insanlardan oluşuyor.
  • 14:08 - 14:10
    Bazılarınız burada, seyirciler arasındasınız,
  • 14:10 - 14:14
    topluma kazandırma girişimlerine
    büyük paralar pompalayorsunuz.
  • 14:15 - 14:17
    Oldukça bölünmüş bir Meclis'te
  • 14:17 - 14:20
    ceza adaleti sistemimizin
    düzeltilmesi işi
  • 14:20 - 14:23
    sağ ve solun bir araya gelerek
  • 14:23 - 14:25
    yapması gereken neredeyse tek şey.
  • 14:25 - 14:29
    Ömrüm boyunca bu
    politik ana şahit olacağımı düşünmezdim.
  • 14:29 - 14:33
    Bence tarihsel olarak yüksek olan
    hapsetme oranlarımızın
  • 14:33 - 14:35
    sebep ve sonuçlarıyla ilgili yazmak için
  • 14:35 - 14:37
    usanmadan çalışan
    insanların çoğu
  • 14:37 - 14:41
    ömrümüzde bu anı
    göreceğimizi düşünmezdi.
  • 14:41 - 14:45
    Şimdi bizim için soru şu:
    bundan ne kadar faydalanabiliriz?
  • 14:45 - 14:48
    Ne kadar şey değiştirebiliriz?
  • 14:48 - 14:50
    Gençlere bir seslenişle bitirmek
    istiyorum,
  • 14:50 - 14:52
    üniversitede okuyan gençlere
  • 14:52 - 14:55
    ve hapse girmemek için
    veya hapisten çıkıp eve
  • 14:55 - 14:58
    dönebilmek için uğraşan gençlere.
  • 14:58 - 15:02
    Yetişkinliğe giden bu iki yol birbirinden
    ayrı dünyalar gibi gözükebilir,
  • 15:02 - 15:07
    ama bizi yetişkinliğe götüren bu iki
  • 15:07 - 15:08
    kurumda bulunan gençlerin
  • 15:08 - 15:11
    bir ortak noktası var:
  • 15:11 - 15:16
    Her ikisi de de ceza adaleti sistemimizi
    düzeltmede liderler olabilirler.
  • 15:16 - 15:20
    Genç insanlar, eşit haklar için verilen
    kavgada, daha çok insana değer
  • 15:20 - 15:22
    verilmesi için ve özgürlükte
    bir şans için
  • 15:22 - 15:25
    verilen kavgada hep lider olmuşlardır.
  • 15:25 - 15:27
    Olgunlaşma aşamasındaki genç neslin
  • 15:27 - 15:32
    bu büyük bir değişim anındaki görevi,
    imkan dahilinde,
  • 15:32 - 15:37
    kitlesel hapsetmeyi durdurmak ve yeni bir
    ceza adaleti sistemi kurarak
  • 15:37 - 15:40
    adalet kelimesine vurgu yapmak.
  • 15:40 - 15:42
    Teşekkürler.
  • 15:42 - 15:46
    (Alkış)
Title:
Bazı çocukları nasıl üniversiteye hazırlıyoruz — ve diğerlerini de hapse
Speaker:
Alice Goffman
Description:

Birleşik Devletlerde, yetişkinliğe giden yolda gençlere rehberlik eden iki kurum var: üniversite ve hapishane. Sosyolog Alice Goffman altı yılını sorunlu bir Philadelphia mahallesinde geçirdi ve Afro-Amerikalı ve Latin gençlerinin hapishaneye giden, kimi zaman önemsiz ihlallerle başlayan, yola nasıl sürüklendiklerini bizzat gördü. Coşkulu bir konuşmada şunu soruyor: "Neden yalnızca kelepçe ve hapis cezası öneriyoruz?"

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
16:04

Turkish subtitles

Revisions