Return to Video

END:CIV - Diren ya da Öl - WWW.ENDCIV.COM

  • 0:50 - 0:53
    Qwatsinas'ın anısına
  • 0:53 - 0:56
    subMedia sunar
  • 0:59 - 1:02
    bir Franklin López filmi
  • 1:02 - 1:05
    Derrick Jensen'in "Endgame" kitabýnýn 1.
    ve 2. ciltlerinden esinlenerek hazýrlanmýţtýr.
  • 1:05 - 1:10
    END:CIV
    (SON:UYGARLIK)
  • 1:12 - 1:16
    Ýnsanlar, sýk sýk dođaya karţý bir savaţ olduđunu ...
  • 1:16 - 1:20
    ve bunun 3. Dünya Savaţý olduđunu söylerler ...
  • 1:20 - 1:24
    ve bu savaţ gittikçe daha ţiddetli ...
  • 1:24 - 1:26
    ve kötü bir hal almaya baţladý.
    Türlerin yok oluţu
  • 1:30 - 1:33
    ve tekno-kültürü tartýţalým tartýţmayalým,
    deđiţim daha da hýzlanýyor.
  • 1:33 - 1:37
    Açýkçasý, Dünya ţu an çok korkutucu.
  • 1:38 - 1:41
    Endüstriyel uygarlýk
    için söyleyebileceđim ţey,
  • 1:41 - 1:43
    onun fevkalede medeniyetsiz olduđu,
  • 1:43 - 1:46
    aslýnda son derece vahţi olduđudur.
  • 1:50 - 1:54
    Ekolojik bir kýyameti yaţadýđýmýzý söylemek,
  • 1:54 - 1:57
    abartý olmaz.
  • 1:57 - 2:00
    1980 ve 2045 yýllarý arasýnda,
  • 2:00 - 2:03
    son 65 milyon yýlda kaybettiđimizden
  • 2:04 - 2:07
    daha fazla hayvan ve bitki türü kaybedeceđiz.
  • 2:07 - 2:10
    Çođumuzun gerçekleţtirdiđinden çok daha fazlasýný,
  • 2:10 - 2:13
    bir an önce hayata geçirmemiz gerektiđini
    gösteren iki acil durum var.
  • 2:13 - 2:15
    Bunlardan birisi petrolün tepe noktasý
    veya enerjinin çöküţü,
  • 2:15 - 2:17
    diđeri de iklim deđiţikliđi,
    veyahut kontrolden çýkmýţ küresel ýsýnma.
  • 2:17 - 2:19
    - Bir çok insanýn, biliminsanýnýn dahi,
  • 2:20 - 2:23
    zaten gidiyor olduđumuz iklimsel kýyamet yoluna
  • 2:23 - 2:27
    ne kadar yakýn olduđumuzu azýmsamaya
  • 2:28 - 2:30
    devam ettiklerini düţünüyorum.
  • 2:30 - 2:32
    Ekseriyetle, bizler buna karţý ihmalkarýz,
  • 2:32 - 2:35
    bunun hakkýnda, bir ţey bilmek ve hatta
    duymak istemiyoruz.
  • 2:36 - 2:39
    - En çok korktuđum ţey ise
  • 2:39 - 2:42
    sürdürülemez olaný sürdürmek için
    büyük bir kampanya baţlatacađýmýz.
  • 2:42 - 2:44
    Bu noktada, biliminsanlarý
    yeryüzünün ýsýsýnýn, 10 derece
  • 2:44 - 2:47
    daha ýsýnacađýný söylüyorlar.
  • 2:47 - 2:50
    O noktaya kadar,
    bakteri bile kalmayabilir.
  • 2:52 - 2:54
    - Petrol gerçekten suyunu çekmeye baţladýđýnda,
  • 2:54 - 2:57
    ve iktidardakiler, kaynaklar gitgide
    azaldýđýnda
  • 2:57 - 2:59
    iktidarlarýný savunmak zorunda
    kaldýklarýnda,
  • 2:59 - 3:01
    iţte o zaman iktidarlarýný zorla
    kabul ettirmek için
  • 3:09 - 3:13
    daha kör ve gaddarca metotlara
    baţvuracaklar.
  • 3:19 - 3:22
    - Tüm iklim deđiţiyor: rüzgarlar,
  • 3:30 - 3:33
    okyanus akýmlarý,
    fýrtýna modelleri,
  • 3:42 - 3:46
    kar yýđýnlarý, karlarýn erimesi,
  • 3:48 - 3:51
    sel ve kuraklýk.
  • 3:51 - 3:55
    GAME OVER (OYUNUN SONU)
  • 3:55 - 3:59
    Kuzey California'da bir yer
  • 3:59 - 4:04
    - Yýkýmýn böyle hýzlý ilerleyiţi
    hayret verici bir ţey.
  • 4:04 - 4:07
    Geçen her gün,
    dünya daha berbat bir biçim alýyor.
  • 4:20 - 4:24
    'Ekranda gördüđünüz mutsuz
    adam Derrick Jensen'dir.
  • 4:24 - 4:27
    Jensen, "Kelimelerden de Eski Dil"
    ve "Sahte Kültür" gibi
  • 4:27 - 4:31
    birkaç kurgu dýţý kitabýn yazarýdýr.
  • 4:31 - 4:35
    Kitaplarýnda, gözetim, çocuk sömürüsü,
    çevre gibi baţlýklara ve "uygarlýk"
  • 4:37 - 4:41
    diye tabir ettiđi ţeye deđinmektedir.
  • 4:41 - 4:44
    Ancak bu gibi ifadeler onu
    daha da tartýţmalý kýlýyor:
  • 4:46 - 4:52
    California'da Shasta barajýný
    yükseltmeyi düţünüyorlar,
  • 4:53 - 4:57
    ve bunun sebebi
    Senatör Feinstein'in...
  • 5:03 - 5:05
    "California'lýlarýn çimenliklerini sulamalarý
    Tanrý vergisi bir haktýr." demesidir.
  • 5:05 - 5:08
    Bilirsiniz bununla münazara etmek
    mümkün deđildir...
  • 5:08 - 5:10
    ...patlayýcýlar olmadan.
  • 5:10 - 5:13
    'Bunu 2006 yýlýnda söyleyen Bay Jensen'di, ayný yýl
    "Endgame (Oyun Sonu)" adlý iki ciltlik bir set yayýnladý.'
  • 5:13 - 5:15
    'Endgame'de, uygarlýđýn acilen yýkýlmasý
    gerektiđini iddia ediyor.'
  • 5:15 - 5:19
    - Ţayet insanlar uygarlýđý
    yüz yýl önce yýkmýţ olsalardý
  • 5:19 - 5:23
    Pasifik Kuzeybatýdaki insanlar
    halen sombalýđý yiyor olurlardý.
  • 5:23 - 5:26
    Bundan elli yýl sonra Columbia yakýnýnda
    oturan ve tek bir ţey yüzünden
  • 5:29 - 5:31
    öfkeli insanlar olacak-
    açlýktan ölmek üzereyken
  • 5:31 - 5:35
    aynen ţöyle söyleyecekler,
  • 5:37 - 5:39
    "Açlýktan ölüyorum çünkü
    som balýklarýný öldüren,
  • 5:39 - 5:42
    bira kutularýnýn üretimi için alüminyum
    maden fabrikalarý, dalýţ ve elektrik
  • 5:42 - 5:44
    için kullanýlan barajlarý
    yerinden sökmediniz.
  • 5:44 - 5:46
    Allah belanýzý versin."
  • 5:46 - 5:49
    Uygarlýkla olan meselesini
    20 ana maddeyle sýralayarak ortaya seriyor.
  • 5:50 - 5:53
    Zaman kýsýtlamasýndan ve çođu insanýn
  • 5:53 - 5:55
    20 saatlik bir filme tahammül etmesi
    mümkün olmadýđýndan,
  • 5:56 - 6:00
    bu maddelerin dördünü inceleyecek
    ve bu maddeleri gerçek yaţamdan
  • 6:00 - 6:03
    kesitler sunarak anlatmaya çalýţacađýz.
  • 6:06 - 6:10
    Madde I
  • 6:11 - 6:15
    Endüstriyel uygarlýk...
    Esasen bütün uygarlýk, ama özellikle endüstriyel uygarlýk
  • 6:16 - 6:20
    sürdürülebilir deđildir
    ve asla da olamaz.
  • 6:20 - 6:22
    Yenilenemez kaynaklarýn kullanýmýna
    dayanan bir yaţam biçiminin
  • 6:22 - 6:24
    ebediyen sürmeyeceđini bilmek için
    profesör olmak gerekmez..
  • 6:24 - 6:26
    Peki uygarlýk nedir?
  • 6:26 - 6:28
    Uygarlýk ţehirlerin büyümesiyle
    kendini belli eden bir yaţam biçimidir.
  • 6:29 - 6:31
    - Belli bir nüfusa sahip bir grup insanýnýz var diyelim...
  • 6:31 - 6:34
    ve yaţadýklarý toprak parçasý onlarý
    taţýyacak kapasitede deđil.
  • 6:55 - 6:58
    Bu, temel ihtiyaçlarýnýzý baţka yerlerden
  • 6:58 - 7:01
    tedarik etmeniz gerektiđi
    anlamýna gelir...
  • 7:13 - 7:15
    çünkü yaţadýđýnýz yerdeki
    kaynaklarý bitirmiţsinizdir.
  • 7:15 - 7:19
    Bu yüzden kýrsal alanlara gidiyor...
  • 7:19 - 7:21
    ve istediklerinizi alýp buraya getiriyorsunuz.
  • 7:21 - 7:23
    Kaynaklarýn baţka bir yerden tedarikine
    gereksinim duyuyorsanýz,
  • 7:25 - 7:30
    bu o belirli kaynađýn tabiatýný
    çýplaklaţtýrýyorsunuz anlamýna gelir.
  • 7:30 - 7:32
    Manhattan Island dolaylarý 1609
  • 7:32 - 7:35
    Manhattan Island'ýn bugünü
  • 7:35 - 7:37
    Manhattan'ýn bugünü Manhattan 1609
  • 7:37 - 7:39
    - Uzun vadede hayatta kalmak için ihtiyaç
    duyduđunuz toprađý
  • 7:39 - 7:41
    veya içmek için ihtiyaç duyduđunuz suyu
    yok etmeye devam edip
  • 7:41 - 7:43
    yaţamaya devam etmeyi ummak imkansýzdýr.
  • 7:43 - 7:46
    - Endüstriyel uygarlýđýn, kendisini ölümsüzleţtirmek,
  • 7:46 - 7:49
    sürekli büyümeye devam etmek ve kendisini geçindirmek için
  • 7:49 - 7:53
    sürekli yükselen oranlarda enerjiye,
  • 7:53 - 7:56
    sürekli yükselen oranlarda toprađa
  • 8:12 - 8:15
    ve sürekli yükselen oranlarda
    her türden kaynađa gereksinimi vardýr.
  • 8:15 - 8:19
    Ve bizler kaynaklarý belli olan bir
    gezegende yaţýyoruz,
  • 8:22 - 8:26
    ve gezegen bu ihtiyaçlarý karţýlayamaz.
  • 8:26 - 8:30
    Bize ve yaţayan pek çok canlýya yazýk ki,
  • 8:30 - 8:31
    bu kültür, tüketebileceđi kadarýný tüketmeden durmayacak;
  • 8:32 - 8:35
    elbette biz onu durdurmadýđýmýz sürece.
  • 8:35 - 8:37
    - Eđer bir ţeye sýnýrlý miktarda sahipseniz
  • 8:38 - 8:40
    ve onu kullanmaya baţlarsanýz,
    nihayetinde onu tüketirsiniz.
  • 8:40 - 8:42
    Yani kültürünüzün tamamý bir tek ţeye dayanýyorsa...
  • 8:42 - 8:44
    Ne bileyim, rastgele bir kaynak seçelim...
  • 8:44 - 8:46
    petrol...
  • 8:46 - 8:48
    Petrol tükendiđinde ne olacađýný düţünmelisiniz.
  • 8:49 - 8:52
    - Sabýk kültürlerin
  • 8:52 - 8:54
    çok daha çabuk yüzleţmek zorunda olduđu
  • 8:54 - 8:56
    bazý sýnýrlardan kaçmamýzý sađlayan
  • 8:56 - 8:58
    enerji kaynaklarý bulduk.
  • 8:58 - 9:01
    Bu toplumlar çöküyorlardý
  • 9:01 - 9:04
    çünkü kolayca eriţilebilecek kaynaklar bir noktadan sonra tükeniyordu .
  • 9:04 - 9:06
    Menzil at ve diđer binek hayvanlarýyla
  • 9:06 - 9:09
    gidilebilecek mesafeyle sýnýrlýydý.
  • 9:10 - 9:13
    Bu, fosil yakýt çađýnýn
  • 9:13 - 9:16
    baţlangýcýyla sona erdi.
  • 9:16 - 9:18
    Ţimdi tüm gezegeni dolaţabilir ve istediklerini alabilirler.
  • 9:18 - 9:21
    Yani, küreselleţme bu olađanüstü yýkýcý süreci hýzlandýrdý.
  • 9:21 - 9:26
    - Bizler geleceđi olmayan
    gündelik hayatlarýmýz için
  • 9:26 - 9:30
    bir altyapý inţaa edeceđiz diye,
  • 9:35 - 9:38
    tüm zenginliđimizi akýttýk.
  • 9:38 - 9:40
    Petrol sorununun gelecek 3-5 yýl içerisinde,
  • 9:40 - 9:42
    belki de daha erken bir zamanda ţiddetleneceđini zannediyorum.
  • 9:42 - 9:45
    Sayýsal veriler küresel üretimde muhtemelen
    zirveye ulaţtýđýmýzý gösteriyor.
  • 9:45 - 9:48
    - Bundan nasýl kurtulacađýz?
  • 9:48 - 9:51
    Tüm bunlar, engel tanýmadan ilerleyen koca bir makine
  • 9:51 - 9:53
    yahut bir bütünlük.
  • 9:53 - 9:56
    Örneđin teknoloji asla geri adým atmaz.
  • 9:57 - 9:59
    Bu ţey týpký kanser gibi yayýlmaya devam eder.
  • 9:59 - 10:01
    - Sürdürülebilmiţ herhangi bir
    uygarlýđa dair bilgim yok.
  • 10:01 - 10:03
    Öyle bir ţeyin asla var olmadýđýný düţünüyorum.
  • 10:03 - 10:06
    Teknoloji, özünde, kültürümüzün
  • 10:11 - 10:14
    belli felsefi ve tarihi kaynaklardan geliţmiţ
  • 10:14 - 10:17
    kararlýlýđýdýr.
  • 10:17 - 10:20
    Bu karara göre,
  • 10:20 - 10:25
    durmadan daha insafsýzca
    teknolojikleţmek bizim kaderimiz.
  • 10:25 - 10:28
    - Endüstrileţmiţ toplumlarda alýţýk olduđumuz
  • 10:28 - 10:32
    yaţam tarzý içinde,
  • 10:32 - 10:34
    temiz ve yeţil bir yola yer yok
    Bu yaţam artýk BÝTTÝ.
  • 10:34 - 10:37
    - Uygarlýklar çođu zaman,
    çok açýk ve görünür biçimde
  • 10:37 - 10:40
    kendi gýrtlaklarýný keserler; ama bunu yapmaya devam ederler.
  • 10:40 - 10:42
    - Her uygarlýk kibriyle tanýmlanýr.
  • 10:42 - 10:45
    Dođal bir dünyada yaţadýđýný
    reddetmesiyle tanýmlanýr.
  • 10:53 - 10:58
    Gerçek ţu ki, her
    uygarlýk, kuruluţunda
  • 11:00 - 11:04
    kendisini dođanýn üstünde tanýmlar,
  • 11:04 - 11:06
    ve tüm dünyanýn yöneticisi
    olduđunu iddia eder.
  • 11:06 - 11:09
    Örnek I
  • 11:09 - 11:11
    - Bu kültürün ilk yazýlý miti
  • 11:11 - 11:13
    Irak ovalarýný ve dađ eteklerini ormansýzlaţtýran Gýlgamýţ'týr.
    Ýnsanlar Irak'ý düţündüklerinde,
  • 11:13 - 11:18
    normal olarak ilk düţünecekleri
    ţey nedir? Güneţ ýţýnlarýnýn
  • 12:09 - 12:14
    yere bile deđmediđi
    sýký sedir ormanlarý mý?
  • 12:14 - 12:18
    Bu kültürün ortaya çýkýţýna kadar,
    durum böyleydi.
  • 12:18 - 12:21
    Ormanlarýn Traţlanmasý
  • 12:21 - 12:25
    Uzun süredir bir çevre aktivisti olarak
  • 12:25 - 12:28
    ve uygarlýđýn hezimete uđratan son oyununda
    yaţayan bir yaratýk olarak,
  • 12:28 - 12:30
    zayiat manzaralarýna çok
    yakýndan ţahidim
  • 12:30 - 12:34
    ve ümitsizliđin gündelik ađýrlýđýný
    taţýmaya alýţtým.
  • 12:34 - 12:37
    Dađlarý sarmalayan ve vadilere düţen
  • 12:37 - 12:40
    ormansýzlaţtýrýlmýţ alanlarý gezdim
  • 12:40 - 12:42
    ve havza havza parçalara bölünmüţ
    dađ sýrtlarýný týrmandým
  • 12:42 - 12:45
    ve iki nesil önce evlerine,
  • 12:45 - 12:47
    yumurtlamak ve ölmek için gelen
    sayýsýz som balýđýnýn
  • 12:47 - 12:50
    masumiyetine saldýrýlmýţ boţ derelerin
    önünde sessizce oturdum.
  • 12:50 - 12:53
    - Burada, Britanya Kolumbiyasý'nda(BC) ve Kuzey Amerika çapýnda,
  • 12:53 - 12:56
    endüstriyel kerestecilik yaptýklarýnda
    tüm ađaçlarý resmen yok ediyorlar.
  • 12:56 - 12:58
    Onlar geride hiçbir ţey býrakmadan
    her ţeyi düzleţtiriyorlar,
  • 12:58 - 13:01
    geriye sadece ađaç kökleri
    ve harap olmuţ kazýklar kalýyor.
  • 13:01 - 13:03
    Harap olmuţ ađaç atýklarýný yakarak
    tüm keresteleri alýyorlar
  • 13:14 - 13:17
    ve geride çorak bir arazi býrakýyorlar.
  • 13:17 - 13:19
    Bu tüm bir yađmur ormanýný alýp
    yerine bir çöl koymak gibi bir ţey.
  • 13:19 - 13:22
    Ýţte bu ormanýn traţlanmasýdýr.
  • 13:22 - 13:25
    Bu keresteleri kađýt hamuru
    için kullanýyorlar
  • 13:25 - 13:28
    ve hepsini ABD ve Japonya'ya ihraç ediyorlar.
  • 13:28 - 13:31
    BC'de artýk çok fazla
    öđütme iţi yok.
  • 13:33 - 13:37
    Kereste artýk sadece kađýt hamuru, kađýt,
    elyaf levhasý, kontraplak
  • 13:38 - 13:41
    ve baţka her ne varsa onun için ihraç ediliyor.
  • 13:41 - 13:45
    Bundan çok fazla kazanç sađlamýyorlar.
  • 13:45 - 13:47
    Bu ađaç kesilmek için seçildi.
  • 13:47 - 13:50
    Genelde ţirket genel kesim yapar;
  • 13:50 - 13:53
    ama bu ađaç onlarýn deyiţiyle
    "dere kenarý özel bölgesinde" bulunuyor.
  • 13:53 - 13:55
    Bu ađacý maviye boyamýţlar çünkü bu bölge özel bir bölge.
  • 13:55 - 13:58
    Traţlamada kesilecek ađaçlarý boyamazlar.
  • 14:15 - 14:18
    Sadece kesmeyecekleri ađaçlarý boyarlar.
  • 14:18 - 14:21
    - Halen toplayabildikleri kadar fazla
    kýrmýzý sediri toplamak için
  • 14:21 - 14:24
    yođun bir çaba mevcut.
  • 14:24 - 14:27
    Bunu yapabilmek için devasa
    helikopterler getiriyorlar.
  • 14:27 - 14:31
    Ve onlar sadece gerçekten verimli olan,
  • 14:31 - 14:33
    yüksek kalitede keresteleri seçip
  • 14:34 - 14:36
    kullanýlmayacak olanlarý
    bir yýđýn halinde býrakýyorlar.
  • 14:38 - 14:41
    Ýţte bu yüzden karţý saldýrýda
    bulunmaya devam ediyoruz
  • 14:41 - 14:43
    Sanýrým bardađý taţýran son damla
  • 14:48 - 14:51
    halkýmýz için tarihi ve manevi deđeri
    büyük olan Ista Vadisi'ndeki
  • 14:52 - 14:54
    ađaçlarý kesmek istemeleriydi.
  • 14:54 - 14:57
    Ama direniţimize nispet olsun diye,
  • 14:57 - 15:00
    itirazlara veya topraklarýmýzdaki
  • 15:00 - 15:05
    sanayii geliţimine
    verilen zararý göz önüne alarak,
  • 15:05 - 15:07
    genel duruţumuza karţý olmak için ađaçlarý kestiler.
  • 15:07 - 15:09
    - Ţu arkamdaki tepede bulunan
    traţlanmýţ alan gibi
  • 15:09 - 15:12
    bu alanlarýn bir çođunda,
    toprađýn korunmasýz kaldýđýný,
  • 15:12 - 15:14
    ulta viyole ýţýnlarýnýn
    tüm karayosunlarýný,
  • 15:14 - 15:17
    toprađý bir arada tutan
    mantarlarý öldürdüđünü göreceksiniz.
  • 15:17 - 15:20
    Ađaç kökleri çürüdüđünde
    ve kökler öldüklerinde,
  • 15:24 - 15:27
    iţte o zaman yamaçtaki toprak kayacak,
  • 15:27 - 15:31
    ve çođunlukla orman yeniden yetiţmez,
    orman için yeniden canlanmak diye bir ţey yoktur.
  • 15:31 - 15:35
    Bazen yeniden ađaçlandýrmaya çalýţýyorlar --
  • 15:35 - 15:39
    bu her zaman iţe yaramýyor
    çünkü artýk orada toprak bitmiţ durumda oluyor:
  • 15:39 - 15:42
    derelere akýyor,
    som balýklarýný öldürüyor,
  • 15:42 - 15:44
    su haznelerini doldurup
  • 15:44 - 15:47
    her türden sel akýntý boyunca zarar veriyor.
  • 15:47 - 15:49
    - Ýţte terör budur.
    Tüm ađaçlarý soymak,
  • 15:49 - 15:52
    ormandaki tüm ađaçlarý
    sökmek...
  • 15:52 - 15:54
    ...ve ţimdi bakýr ve altýn
    aramak için
  • 15:54 - 15:56
    toprađýn bađýrsaklarýný söküyorlar.
  • 15:56 - 15:59
    Ve...
  • 16:00 - 16:04
    Bu durum üstüne odaklanmak gerek.
  • 16:04 - 16:07
    Halkýmýza, toprađa,
  • 16:07 - 16:10
    suya, yaban hayatýna, su altýna ve
    som balýklarýnýn hayatýna
  • 16:10 - 16:12
    yapýlan haksýzlýđý ortadan kaldýrmak için.
  • 16:12 - 16:15
    Ve de bu duruma ayaklanan insanlara yapýlan haksýzlýđa...
  • 16:16 - 16:17
    Yolu bloke ettiđimizde- bu ađaçlar çok kýymetli
  • 16:19 - 16:22
    ve yasalar tamamen kâr güdümünde,
  • 16:23 - 16:27
    hepsi ţirketler tarafýndan fiţtekleniyor
  • 16:27 - 16:30
    -polis oradaydý;
  • 16:30 - 16:33
    ţirketleri durdurma ve ekosistemi savunma
  • 16:33 - 16:35
    hakkýmýzý desteklemek için deđil.
  • 16:35 - 16:39
    Bunun gibi bakir ormanlar yok olmak üzere.
  • 16:41 - 16:44
    Bu insanlar bedenlerini siper ediyorlar;
  • 16:44 - 16:46
    ormanlarýn, suyun
  • 16:46 - 16:48
    ve hava kalitesinin kurban edilmemesi için
  • 16:48 - 16:50
    çok büyük fedakarlýklar yapmaya hazýrlar
  • 16:50 - 16:53
    Madde II
  • 16:53 - 16:56
    Geleneksel topluluklar çođunlukla
  • 16:56 - 16:59
    topluluklarý yok edilene dek
    kullandýklarý kaynaklarý
  • 16:59 - 17:01
    gönüllü olarak býrakmazlar
  • 17:01 - 17:03
    veya satmazlar.
  • 17:03 - 17:06
    Diđer kaynaklarýn,
    altýn, petrol vs.
  • 17:06 - 17:08
    çýkartýlabilmesi için topraktaki
    köklerine zarar verilmesine
  • 17:08 - 17:11
    gönüllü olarak müsaade etmeyeceklerdir.
  • 17:11 - 17:13
    Bunu kaynaklarý isteyenlerin
    geleneksel topluluklarý
  • 17:13 - 17:15
    yok etmek için ellerinden geleni
    yapmalarý takip eder.
  • 17:28 - 17:35
    - Ýnsanlarýmýz ezelden beridir
    orada yaţýyorlar.
  • 17:46 - 17:48
    - Ýţgal, fetih ve kolonileţtirmeden önce
  • 17:48 - 17:50
    Kuzey Amerika'daki topraklar
  • 17:50 - 17:52
    toprakla son derece
    farklý iliţkileri olan
  • 17:52 - 17:55
    insan topluluklarýný barýndýrýyordu.
  • 17:56 - 17:58
    - Toprakla birlikte ve yeni mevsimin...
  • 17:58 - 18:00
    yeni yaţamýn geliţini kutlamaya ve
  • 18:00 - 18:04
    tüm bunlarý dođrulamaya dair gerçekleţtirdikleri
  • 18:05 - 18:09
    dini törenleri ile yaţadýlar.
  • 18:09 - 18:12
    - Yerli insanlara dair en önemli ţey de
  • 18:18 - 18:23
    her zaman duygusal, fiziksel ve
    ruhsal olarak
  • 18:23 - 18:26
    denge içerisinde yaţamanýz
    gerektiđine dair
  • 18:26 - 18:29
    bir düţünce yapýlarý
  • 18:29 - 18:33
    ve bu yüzden ayný felsefeyi
  • 18:33 - 18:35
    yaţadýklarý dođal dünyaya
    uyguladýlar.
  • 18:35 - 18:37
    - Ţu an yaţadýđým toprađýn
    sahibi olan Tolowa'lar
  • 18:37 - 18:40
    uygar deđillerdi,
    ţehirlerde yaţamadýlar,
  • 18:40 - 18:42
    kaynak ithalatýna gereksinim
    duymadýlar,
  • 18:42 - 18:45
    köylerde ve kamplarda yaţadýlar...
  • 18:45 - 18:48
    ve ţayet bilimin efsanelerine inanýrsanýz
    orada 12,500 yýl yaţadýlar.
  • 18:48 - 18:51
    Tolowa efsanesine inanýrsanýz,
    zamanýn baţlangýcýndan beri oradaydýlar.
  • 18:51 - 18:53
    - Yerli toplumlarda baţýndan beri
  • 18:53 - 18:55
    çevremizdeki dünyaya, yani dođal dünyaya
  • 18:55 - 18:57
    her zaman iyi bir ţekilde davranmanýn
  • 18:57 - 19:00
    neden önemli olduđuna dair
  • 19:00 - 19:03
    aklýselim ve çok pratik
  • 19:05 - 19:08
    yaklaţýmlarý olduđunu düţünüyorum.
  • 19:08 - 19:10
    - Ýnsanlarýmýz asla ihtiyaçlarýndan
    fazlasýný tüketmediler.
  • 19:10 - 19:12
    Toprađa saygý duyuyoruz, hayvanlara saygý duyuyoruz,
  • 19:12 - 19:13
    suya saygý duyuyoruz, havaya saygý duyuyoruz,
  • 19:13 - 19:16
    rüzgara, ateţe, tüm kutsal elementlere saygý duyuyoruz.
  • 19:16 - 19:19
    Ve biz tüm bunlarýn yaţadýđýna,
  • 19:20 - 19:22
    yaţayan ţeyler olduđuna inanýyoruz, bu yüzden
  • 19:22 - 19:25
    yaţam tarzýnýn, beyazlarla temastan önce böyle olduđunu
    zannediyorum.
  • 19:25 - 19:27
    - Birbirimizle, toprakla, ruhani varlýklarla
  • 19:27 - 19:30
    ve tanrýlarla olan iliţkilerimiz
  • 19:30 - 19:32
    hakkýnda bize
  • 19:32 - 19:35
    anlatýlan hikayeler, toprakla
  • 19:36 - 19:39
    iliţkilerimizden çýkarlar.
  • 19:39 - 19:42
    Som balýklarý bizim kýlavuzlarýmýz,
  • 19:42 - 19:44
    bakýcýlarýmýz, yaţamlarýmýzý
    verenler olarak düţünülmüţtür.
  • 19:44 - 19:47
    Onlar bizimle eţittiler, esasýnda
  • 19:47 - 19:50
    elle tutulabilir olan her ţey
    bizimle eţitti.
  • 19:50 - 19:53
    Egemenlik kurmakla uđraţmýyorduk.
  • 19:53 - 19:57
    - Ýţgalden önce insanlarýmýzla
  • 19:58 - 20:00
    alem arasýndaki ruhsal iliţkide,
  • 20:00 - 20:02
    her bir canlýnýn ruhani bir özü
  • 20:02 - 20:05
    ve varlýđý olduđunun farkýnda
  • 20:05 - 20:08
    olmak ve ţayet evrende iyi bir ţekilde
  • 20:08 - 20:10
    yaţamak istiyorsak, tüm alemle
  • 20:10 - 20:12
    saygýlý iliţkileri nasýl
  • 20:12 - 20:17
    sürdüreceđimizi öđrenmiţ olmamýz
  • 20:17 - 20:19
    mutlaka gerekliydi.
  • 20:19 - 20:22
    Bize birçok vaatte bulundular,
  • 20:22 - 20:24
    hatýrlayamacađým kadar fazla,
    hiçbir vaatlerini yerine getirmediler;
  • 20:26 - 20:29
    biri hariç: toprađýmýzý alacaklarýna
    and içtiler ve onu aldýlar. - Red Cloud
  • 20:29 - 20:32
    Avrupalýlar, bu topraklara
  • 20:32 - 20:35
    doymak bilmez
  • 20:35 - 20:38
    bir iţtahla geldiler
  • 20:38 - 20:41
    ve halen doymuţ deđiller.
  • 20:41 - 20:44
    - Hristiyanlýđý getirdiler,
  • 20:44 - 20:47
    kolonizasyonu getirdiler,
  • 20:47 - 20:49
    ve ţüphesiz ki, uygarlýđý getirdiler.
  • 20:49 - 20:51
    Geldiler ve toprađa hakim olma
  • 21:02 - 21:04
    görevinin hissiyle gittiler.
  • 21:04 - 21:07
    Toprak sadece almak için oradaydý.
    Bu insanlar boncuk kolyeleri
  • 21:07 - 21:11
    kabul edebilirlerdi veya sadece
    kenara çekilebilirlerdi.
  • 21:18 - 21:21
    ve ayrýca elbette, o zaman üstün
    ateţ gücüne de sahiptiler.
  • 21:21 - 21:24
    Apar topar, bugün Haiti
    ve Dominik Cumhuriyeti
  • 21:24 - 21:28
    olan Karayip bölgesine
    çýkartma yapan
  • 21:28 - 21:32
    Christopher Columbus ile birlikte,
  • 21:35 - 21:37
    oracýkta hemen Taino ve Arawakslarýn
  • 21:37 - 21:39
    çođunun nüfusunu bitirmiţ olan
  • 21:39 - 21:42
    bir soykýrým gerçekleţtirdiler.
  • 21:43 - 21:46
    O zaman gerçekleţen baţlýca
    olaylardan birisi de,
  • 21:46 - 21:49
    esasýnda biyolojik bir silah olan
    hastalýklarýn kýtaya taţýnmasý oldu.
  • 21:49 - 21:52
    Çiçek hastalýđý, tütün ve
  • 21:52 - 21:56
    yerlilere verilen battaniyelerden,
  • 21:56 - 21:59
    bulaţarak yayýldý.
  • 22:00 - 22:03
    Böylelikle yerlilerin büyük kýsmýnýn
    yok olmasý
  • 22:03 - 22:05
    çok zaman almadý çünkü saftýlar.
  • 22:05 - 22:07
    Ve çiçek hastalýđý korkunçtu,
    hem de ne korkunç.
  • 22:07 - 22:10
    Avrupalýlar geldiklerinde,
    çođunun ilgilendiđi ţey
  • 22:10 - 22:13
    hýzla kaynaklarýn sömürülmesiydi.
  • 22:13 - 22:15
    Yeni dünyadaki tüm
    zenginliđi almak istediler.
  • 22:15 - 22:18
    Ve o zenginliđin peţinden koţarken,
  • 22:18 - 22:22
    yerli insanlarý kaynak arayýţý
  • 22:22 - 22:24
    ve çýkarýmýnda çalýţtýrmalarý için
  • 22:24 - 22:27
    onlarýn toprakla olan iliţkilerini
  • 22:27 - 22:29
    ve geleneksel ekonomilerini
    yavaţ yavaţ
  • 22:30 - 22:33
    yok etmek için yerlilerle
    birlikte çalýţtýlar.
  • 22:33 - 22:37
    Böylelikle zenginliđi elde
    edebileceklerdi.
  • 22:37 - 22:40
    Bu ţeyleri yerlilere
    zorla kabul ettirirken,
  • 22:40 - 22:42
    tabii ki, yerli insanlarý, topluluklarýný ve
  • 22:42 - 22:46
    yaţam biçimlerini yok ettiler.
    Çođunlukla, yerli insanlar
  • 22:46 - 22:49
    Avrupalýlarla girdikleri temas üzerine
  • 22:49 - 22:52
    %90 veya daha fazla nüfus
    azaltýmýndan muzdarip oldular.
  • 22:52 - 22:54
    Bu bir soykýrýmdý, toprak savaţýydý,
  • 22:54 - 22:57
    çünkü Avrupalýlar, kaynaklarý
    almak istediler.
  • 22:58 - 23:00
    - Yerleţimci toplum yaţamak için
  • 23:00 - 23:02
    neye ihtiyaç duyuyorsa onu yok etmek için çalýţtý
  • 23:02 - 23:06
    ve bu intihardýr.
    Bu bir intihar misyonudur.
  • 23:06 - 23:09
    Bunun uzun vadede sürdürülebilir
    olabilecek bir yaný yok.
  • 23:10 - 23:12
    Madde III
  • 23:12 - 23:15
    - Birkaç yýl önce Oregon'da bir konuţma yapmýţtým,
  • 23:15 - 23:18
    ve bu arkadaţ sonra ţunu dedi,
  • 23:18 - 23:22
    "Devamlý bu kültürün ţiddete dayalý olduđundan bahsediyorsun,
    ama ben bunu görmüyorum,
  • 23:22 - 23:25
    ben ţiddet uygulamýyorum".
  • 23:25 - 23:28
    Ben de ona, "Tamam öyleyse,
    öncelikle tiţörtün nerede üretiliyor?" dedim.
  • 23:28 - 23:31
    Baktý ve Bangladeţ'te üretildiđini söyledi. "Ýţte,
    bunu konuţmaya ihtiyacýmýz yok demek ki?" dedim.
  • 23:39 - 23:42
    - Kahrolasý ölü taklidi yapýyor!
  • 23:42 - 23:44
    - Evet, nefes alýyor.
  • 23:44 - 23:46
    - Ölü taklidi yapýyor ţerefsiz!
  • 23:46 - 23:50
    ATEŢ
  • 23:58 - 24:05
    - Ţimdi öldü.
  • 24:06 - 24:08
    - Endüstriyel uygarlýktaki
    yaţam biçimimiz,
  • 24:08 - 24:10
    alabildiđine ţiddete dayanýr,
    ona gereksinim duyar
  • 24:10 - 24:13
    ve ţiddet olmazsa hýzla çökecektir.
  • 24:13 - 24:15
    - Büyük bir patlama! Büyük bir patlama!
  • 24:15 - 24:18
    - Vay canýna!
  • 24:18 - 24:20
    - Ben sadece birkaç yumurta alacađým.
    Sen ne kadar istiyorsun?
  • 24:20 - 24:22
    - Ýki, yeter.
    Tamam. Baţka?
  • 24:22 - 24:24
    - Biraz jambon, domates.
  • 24:24 - 24:26
    - Domates, tamam,
    buna ne dersin?
  • 24:27 - 24:28
    - Tamam, biraz sođan.
    Oo, bir de peynir!
  • 24:29 - 24:31
    - Her ţey, o zaman sen her ţeyi istiyorsun.
    Tamam tamam anladým.
  • 24:31 - 24:34
    Bunu sadece patlatacađýz. Ţimdi izle!
  • 24:34 - 24:37
    Jambon ve sebzeleri dođruyorum,
    peyniri rendeliyorum
  • 24:37 - 24:41
    ve üç saniyede...
  • 24:43 - 24:45
    tüm yumurtalarý çýrpýyorum...
    Verna ve Fred için
  • 24:47 - 24:48
    bu meyve suyunu yapan makina
    omlet de yapabilir.
  • 24:50 - 24:53
    Bu güzel elmas gerdanlýđý almak için
  • 24:53 - 24:55
    50 saniyeden daha fazla zamanýnýz yok. Gillian?
  • 24:55 - 24:57
    - Kesinlikle, John, bu güzel mavi elmas
    gerdanlýđý alabilmek için bize
  • 24:57 - 24:59
    bir telefon etmek isteyeceksin.
  • 24:59 - 25:01
    Bu, 16 beyaz elmas kaplý
  • 25:01 - 25:05
    45.52 ayar bir elmas.
  • 25:05 - 25:08
    Üstünde 46 elmas daha bulunan
    platin bir zinciri var.
  • 25:08 - 25:10
    - Bunlar mangal için 1204 onsluk
  • 25:10 - 25:12
    güney tavuk göđüsleri.
  • 25:12 - 25:14
    Bunlar Stuffin GourmetŽ,
    taze çiftlik tavuk göđüsleri;
  • 25:14 - 25:19
    çiftlikten arka bahçenize geldiler.
  • 25:20 - 25:23
    Mükemmel bir ţekilde terbiye edilmiţ,
    gevrek,
  • 25:23 - 25:25
    sulu ve tümüyle lezzetli olduklarý garantilidir.
  • 25:25 - 25:28
    - O ölçümlere ince ayar yapýn,
    o ölçümleri dosyada tutuyoruz.
  • 25:28 - 25:30
    Kaydedildiler,
    Bilgisayardalar.
  • 25:30 - 25:33
    Bizim için ölçümleri yeniden düzenlediđin
  • 25:33 - 25:35
    ve ince ayar yaptýđýn kýsma geri dön.
  • 25:35 - 25:38
    O zaman daha uygun olacađýna
  • 25:39 - 25:42
    inandýđýmýz baţka bir çift kotu
  • 25:42 - 25:44
    size gönderme ţansýmýz olacaktýr.
  • 25:46 - 25:48
    - 5'ten itibaren geri sayýma
  • 25:48 - 25:51
    baţlýyoruz.
  • 25:51 - 25:54
    Oradaki herkes bana yardým etsin,
  • 25:54 - 25:58
    (patlama)
  • 25:58 - 26:00
    hadi be!
  • 26:00 - 26:02
    Ýţe yaradý!
  • 26:02 - 26:05
    Ýkincisi, ţunu dedim,
    "Peki, kira ödüyor musun?"
  • 26:05 - 26:08
    O da, "Evet..." dedi.
  • 26:08 - 26:10
    "Neden?" diye sordum ona.
  • 26:10 - 26:12
    "Çünkü, bir evim yok." dedi.
  • 26:12 - 26:15
    Ona; "Hayýr, hayýr, eđer kirayý
    ödemezsen ne olur?" diye sordum.
  • 26:17 - 26:20
    O da bana; "O zaman, ţerif gelip
    beni evden çýkaracaktýr." dedi.
  • 26:20 - 26:22
    Ben de, "Bu ne demek yani?
    Ne olurdu?" dedim.
  • 26:22 - 26:24
    O da bana, "Peki, ţerif gelir ve kapýyý çalardý..."
  • 26:24 - 26:25
    Ben de ona, "Tamam güzel,
    kapýyý açtýđýnda ţu olurdu...
  • 26:25 - 26:26
    ...ve sen ţerife, 'Selam! Akţam yemeđimi yapýyordum.
  • 26:26 - 26:27
    Biraz ister misin?' derdin.
  • 26:27 - 26:28
    Ve ţerif oturur, onu zehirlemez,
    karnýný doyurursun.
  • 26:28 - 26:29
    Yemekten sonra ţöyle derdin;
  • 26:29 - 26:30
    "bana eţlik etmenden çok keyif aldým;
    ama aslýnda o kadar da keyif almadým.
  • 26:30 - 26:32
    Ţimdi evimden çýkmaný
    istiyorum." derdin. Ne olurdu?
  • 26:36 - 26:38
    O da, "Ţerif silahýný çýkarýr
    ve ţöyle derdi,
  • 26:49 - 26:51
    'Seni bu evden çýkarmak için buradayým
    çünkü kirayý ödememiţsin.'"
  • 26:52 - 26:54
    Ben de ona, "Ya. O halde kira
    ödemenin sebebi silahlý bir adamýn
  • 26:55 - 26:57
    gelip seni götürmesiymiţ."
    diye cevap verdim.
  • 26:57 - 26:59
    O da bana, "Sanýrým anladým."
    diye karţýlýk verdi.
  • 26:59 - 27:02
    Ben de ona, "Pekala, tekrar deneyelim.
  • 27:02 - 27:04
    Açsanýz ne olur,
    markete gidersiniz
  • 27:04 - 27:06
    ve yemeye baţlarsýnýz.
    Ne olacaktýr?"
  • 27:06 - 27:09
    "Birisi ţerifi arayacaktýr."
  • 27:09 - 27:11
    Ben de, "Ýţte, o silahla gelip
    sizi götürecek olan ayný adam,
  • 27:12 - 27:15
    tam bir dallama, deđil mi?" dedim.
  • 27:15 - 27:17
    Ýţte, çok fazla ţiddet görmememizin
    sebeplerinden birisi de
  • 27:17 - 27:20
    onun ihraç edilmesidir.
    Bir diđer nedeni de ...
  • 27:23 - 27:25
    gezegenden kaçmamýz için "ödemekte"
  • 27:25 - 27:29
    sorun olmadýđýna dair tuhaf
    bir fikre inanýp desteklediđimiz
  • 27:29 - 27:31
    sisteme metabolize olmuţ olduđumuzdur.
  • 27:31 - 27:33
    Bu çok tuhaf.
  • 27:33 - 27:35
    Ve, ţayet ödemezseniz,
    o zaman silahlý adamlar gelir
  • 27:35 - 27:39
    ve size kötü ţeyler olur.
  • 27:39 - 27:42
    Örnek II
  • 27:42 - 27:45
    Birkaç yýl önce
    bir arkadaţýmdan bir telefon aldým.
  • 27:45 - 27:46
    Çevreci bir aktivistti.
  • 27:46 - 27:49
    Ađlýyordu ve ţöyle dedi,
  • 27:49 - 27:51
    "Bu iţler beni öldürüyor,
    kalbim kýrýlýyor."
  • 27:51 - 27:52
    Ben de ona, "Tabii, bilirim. Böyle olur."
  • 27:52 - 27:55
    O da bana;
  • 27:55 - 27:56
    "Egemen kültür her ţeyden
    nefret ediyor, deđil mi?" dedi.
  • 27:56 - 27:58
    Ben de ona, "Evet, eder. Kendisinden bile." dedim.
  • 27:58 - 28:00
    Ölüme aç, deđil mi? dedi.
    Ben, Evet, öyle dedim.
  • 28:00 - 28:02
    Durdurulmadýkça, gezegen üzerindeki her ţeyi öldürecek, deđil mi? dedi.
  • 28:02 - 28:05
    Evet, öyle, durdurulmadýkça.
  • 28:05 - 28:08
    Sonra bana, Onu daha mükemmel,
  • 28:08 - 28:10
    yeni harika bir geleceđe
    dönüţtüremeyeceđiz, deđil mi? dedi.
  • 28:10 - 28:12
    "Yeţil, Paranýn Rengidir"
  • 28:12 - 28:14
    Balta girmemiţ ormanlarýn %98'i yok oldu.
  • 28:14 - 28:19
    Kýrlarýn %99'u yok oldu.
  • 28:29 - 28:31
    Bu gezegen üzerindeki nehirlerin
    %80'i yaţamý artýk beslemiyor.
  • 28:31 - 28:33
    Bizler türlerin dýţýndayýz, toprađýn dýţýndayýz
  • 28:33 - 28:35
    ve zamanýn dýţýndayýz.
  • 28:35 - 28:38
    Ve, birçok çevre hareketinin
  • 28:39 - 28:41
    bize söylediđi,
  • 28:42 - 28:44
    tüm bunlarý, kiţisel,
  • 28:44 - 28:46
    tüketici seçimleri yoluyla durdurmaktýr.
  • 28:46 - 28:48
    Ürünlerimizi basitçe satýn alarak,
  • 28:48 - 28:51
    tüketici daha yeţil bir dünyaya
    küçük ve basit bir adým atabilir.
  • 28:51 - 28:53
    Öyleyse, bir rulo alarak
    ve bir rulo aracýlýđýyla,
  • 28:53 - 28:55
    milyonlarca ađacýn kurtarýlmasýna
    yardýmcý olabilirsiniz.
  • 28:56 - 28:58
    Bizler, çevre hareketinin neden iţlemediđi
  • 28:58 - 29:00
    hakkýnda daha çok ţey söylemesi için tarihine
  • 29:08 - 29:14
    bakabiliriz diye düţünüyorum.
  • 29:18 - 29:21
    Özellikle, 70'ler ve 80'lerde,
    birçok hoţ radikal
  • 29:21 - 29:24
    ve militan çevreci olay vardý.
  • 29:24 - 29:29
    Birçok biçimde, bu, çevrecilik için
    bir doruk noktasýydý.
  • 29:29 - 29:31
    Mesela, Greenpeace kuruldu.
  • 29:31 - 29:33
    Bazý ortamlarda çevreci olmak
    çok olađan bir ţey haline geldi.
  • 29:33 - 29:35
    Ve sonra, ţirketler kendilerine "yeţil" diyerek
  • 29:35 - 29:37
    birçok ţeyi satabileceklerini farkettiklerinde
  • 29:37 - 29:40
    o zamanlarda bir de yön deđiţimi baţladý.
  • 29:40 - 29:42
    Yeţil aklama, ţirketlerin popüler olan
  • 29:43 - 29:45
    ve insanlarýn duyarlýlýđýna hitap eden,
  • 29:45 - 29:48
    çevre ve ekolojiye duyarlýlýk sađlayan
  • 29:48 - 29:50
    aktiviteler üzerine etiketler
    yapýţtýrma giriţimidir.
  • 29:50 - 29:52
    Bugünkü toplum içerisindeki
    insanlarýn büyük çođunluđunda
  • 29:53 - 29:57
    topyekün bir inkar hissi vardýr.
  • 29:57 - 29:59
    Ýyi ve dođru olduđunu düţündükleri
  • 29:59 - 30:01
    ve böylece bir toplum olarak
    veya bir uygarlýk olarak
  • 30:01 - 30:05
    özellikle dođal dünyayla iliţkili olarak
    eylemleri arasýnda bađlantý kurmamaktadýrlar.
  • 30:05 - 30:08
    Ýnsanlarýn ileri sürdükleri bir sürü
    "çözümle" gerçek bir sorunum var.
  • 30:08 - 30:11
    çünkü bu çözümler, neyin gerçek veya gerçek olmadýđý
    konusunda kafa karýţýklýđý yaratýyorlar.
  • 30:11 - 30:13
    Yaptýklarý, endüstriyel ekonomiyi
    dođal bir durum olarak almaktan baţka bir ţey deđil.
  • 30:13 - 30:17
    "Endüstriyel ekonomiyi nasýl kurtarýrýz, aa gerçi,
    bir de gezegenimiz olsa daha iyi olurdu."
  • 30:17 - 30:20
    Kontrolden çýkmýţ bir sera gazý salýnýmý varsa
  • 30:20 - 30:22
    ve gezegen yaţanýlamaz bir yer haline geliyorsa
  • 30:22 - 30:25
    kenevir sabunu alýp almamamýn bir önemi yok.
  • 30:26 - 30:28
    Büyük çevreci örgütlerin
  • 30:28 - 30:33
    modern ana akým çevre hareketi-
  • 30:33 - 30:35
    Greenpeace, ve Sierra Kulübü, ve diđerleri-
  • 30:35 - 30:38
    dođayý kaynak olarak gören,
  • 30:41 - 30:44
    ayný kültürel yalandan köklerini alýr.
  • 30:44 - 30:48
    Dođa kullanýlabilen ve yönetilebilen bir ţeydir.
  • 30:48 - 30:52
    Dođa, filozof Martin Heidegger'in
  • 30:52 - 30:57
    belirttiđi gibi, sýnýrsýzca sömürebileceđimiz
  • 30:57 - 31:00
    büyük bir benzin istasyonudur.
  • 31:02 - 31:07
    Bu hali daha bilgece idare etmemiz gerektiđini söyleyebilirler;
  • 31:07 - 31:10
    ama dünyanýn efendisi olduđumuz
  • 31:10 - 31:14
    ve dünyanýn bizim için metaya dönüţtürmek üzere,
  • 31:14 - 31:20
    alýnýp satýlacak bir kaynak olarak varolduđu düţüncesi devam ettiđi sürece,
  • 31:22 - 31:25
    çevreciliđi bu perpektif içinde muhafaza ettikleri sürece,
  • 31:25 - 31:28
    bu kültürün tuttuđu kendi kendini yok eden yoldan kopamayacaklar.
  • 31:28 - 31:30
    Mayýs 2010'da, 21 kereste ţirketi içlerinde
    Greenpeace ve David Suzuki Vakfý'nýn da olduđu
  • 31:30 - 31:32
    çeţitli büyük çevre örgütleriyle bir anlaţma imzaladý.
  • 31:32 - 31:34
    "Kanada Kutupaltý Ormanlarý Anlaţmasý"
    olarak bilinen anlaţma,
  • 31:34 - 31:37
    kutupaltý ormanlarýndaki kerestecilik faaliyetlerine
    karţý tüm sesleri susturmayý amaçlýyordu.
  • 31:37 - 31:41
    Pazar daha da önemli olacaktýr.
  • 31:41 - 31:44
    Çođu tüketici, Kuzey Ormaný'nda
    bir deđiţimi arzulamaktadýr.
  • 31:44 - 31:47
    Orman Ürünleri Ýţbirliđi ve
  • 31:47 - 31:50
    21 üye ţirketi
  • 31:50 - 31:53
    daha yeţil ürün taleplerine yanýt vermektedir,
  • 31:53 - 31:58
    ve pazar buna yakýn ilgi gösterecektir.
  • 31:58 - 32:01
    Eđer deđiţim gerçekleţmiyorsa,
  • 32:01 - 32:04
    anlaţmanýn bir parçasý olan partilere,
  • 32:04 - 32:07
    çevre örgütlerine,
    orman ürünü ţirketlerine
  • 32:07 - 32:10
    taahüt ettikleri ţeyi yapmalarý için
    baský uygulayacaklardýr.
  • 32:10 - 32:13
    Ve bir ţeyler yerine getirildiđinde
  • 32:13 - 32:17
    ţirketler ödüllendirilecektir
  • 32:17 - 32:20
    ve deđiţim zeminde gerçekleţir.
    Bundan tamamen eminim.
  • 32:20 - 32:25
    Anlaţmanýn bir ilginç parçasý da
  • 32:26 - 32:30
    bizim tarafýmýzdaki Greenpeace,
    David Suzuki, Forest Ethics,
  • 32:30 - 32:34
    Canadian Parks ve
    Wilderness ile ilgilidir.
  • 32:34 - 32:38
    Baţka birisi gelip de bize zorbalýk ettiđinde,
  • 32:38 - 32:41
    anlaţma, fiilen bir araya gelip
  • 32:41 - 32:44
    saldýrýyý birlikte püskürtmemizi gerektirir
  • 32:44 - 32:47
    ve "benimle savaţ, çetemle savaţ" diyebiliriz.
  • 32:47 - 32:49
    Kiţisel olarak büyük, kurumsallaţmýţ
  • 32:49 - 32:51
    çevre örgütlerinden tiksiniyorum;
  • 32:51 - 32:54
    Onlarýn yardým etmekten çok
    sorun yarattýklarýný düţünüyorum.
  • 32:54 - 32:57
    Bu örgütler sadece eko-bürokrasilerdir.
  • 32:57 - 33:00
    Ve isim vermeyeceđim çünkü
  • 33:00 - 33:02
    bu örgütlere sövüp saymayý sevmiyorum.
  • 33:02 - 33:05
    Birisi hariç, o da Greenpeace.
  • 33:05 - 33:08
    Greenpeace'i eleţtirebilmemin
    sebebi de kurucularýndan olmamdýr,
  • 33:08 - 33:11
    ve bu yüzden bazen kendimi
    Dr. Frankenstein gibi hissediyorum.
  • 33:11 - 33:13
    Ve bu örgütün yaratýlmasýna yardým ettiysem,
    eleţtirebilirim diye düţünüyorum.
  • 33:13 - 33:16
    Ve Greenpeace'in ţimdi dünyanýn en büyük
  • 33:16 - 33:19
    "iyi-hisset" örgütüne dönüţtüđünü düţünüyorum.
    Ýnsanlar iyi hissetmek için katýlýyor,
  • 33:19 - 33:23
    "Çözümün bir parçasýyým, sorunun bir parçasý deđilim."
    diye düţünmelerini sađlýyor.
  • 33:23 - 33:26
    Greenpeace bir yýlda
    300 milyon dolara yakýn para elde ediyor;
  • 33:26 - 33:29
    ve bu parayla ne yapýyorlar?
  • 33:29 - 33:32
    Daha fazla para üretiyorlar.
  • 33:32 - 33:35
    Ve ţimdi totemin zirvesinde olanlar,
    çevreciler deđiller
  • 33:35 - 33:38
    onlar fon sađlayýcýlarý, muhasebeciler,
  • 33:38 - 33:41
    hukukçular ve iţ insanlarýdýrlar.
  • 33:41 - 33:44
    Ýnsanlar dolarlarýný kasa tezgahlarýna
    veriyorlar. Bunun sebebi,
  • 33:44 - 33:47
    onlarýn oy vermenin kamuoyunu
    gösterdiđini ve eninde sonunda
  • 33:47 - 33:49
    kar marjlarýna dikkat edeceklerini
  • 33:49 - 33:51
    ve ürünleri satýp satamayacaklarýný bilmeleridir.
  • 33:51 - 33:53
    British Columbia'da çevre hareketiyle ilgili olan ţey
  • 33:53 - 33:55
    onun çýkmazda olduđudur.
  • 33:55 - 33:59
    Büyük liderler orada uzlaţtýlar;
  • 33:59 - 34:03
    gidip yatađa girdiler.
  • 34:03 - 34:05
    Ve bu o hareketi yere serdi.
  • 34:05 - 34:07
    1990'larda Nuxalk Ulusu, Great Bear Yađmur Ormanlarý
    olarak da bilinen geleneksel topraklarýndaki
  • 34:07 - 34:10
    kerestecilik faaliyetlerini durdurmak için
    bir dođrudan eylem kampanyasýnda bulundu.
  • 34:10 - 34:14
    Mücadeleleri, Greenpeace,
    Sierra Club ve Forest Ethics gibi
  • 34:14 - 34:17
    iyi finanse edilmiţ çevre gruplarý tarafýndan
    en sonunda asimile edildi.
  • 34:17 - 34:19
    Dođrudan eylem vardý, blokajlar vardý
  • 34:19 - 34:21
    ve Great Bear yađmur ormanýnda
    kerestecilik yapan
  • 34:21 - 34:24
    ţirketlere yođun baský uygulayan,
  • 34:24 - 34:26
    uluslararasý bir pazar kampanyasý vardý.
  • 34:26 - 34:28
    Ancak sonuç ţöyleydi ki,
    hepsi gerçekten iţe yarayan,
  • 34:29 - 34:31
    dođrudan eylem ve iţleyiţi durduran
  • 34:31 - 34:34
    pazar kampanyalarý yapan bir çok grubun bulunduđu
  • 34:34 - 34:36
    çevreci tarafta baţ müzakereci olarak
    Tzeporah Berman'la yapýlan
  • 34:36 - 34:40
    kapalý kapýlar ardýndaki
  • 34:40 - 34:43
    görüţmelere yem edildi.
  • 34:43 - 34:47
    Kamu gözetimi kaldýrýldý ve
  • 34:47 - 34:53
    Amerika Aborjinleri'yle ve korumacý gruplarla imzalanan
  • 34:53 - 34:55
    protokol anlaţmalarý temel
    olarak bir tarafa saptýrýldý
  • 34:55 - 34:57
    ve böylelikle protokol anlaţmalarý
    delegelere korumanýn
  • 35:19 - 35:21
    yüzde 40'tan yüzde 60'a
  • 35:21 - 35:23
    çýkarýlmasýný müzakere etme emri verdi.
  • 35:23 - 35:25
    ancak olan ţuydu ki
    yüzde 20'ye anlaţmýţlardý.
  • 35:25 - 35:27
    Ýnsanlar bana Greenpeace Kanada'nýn
    eski baţkanýnýn ţimdi
  • 35:27 - 35:29
    kerestecilik endüstrisi için çalýţtýđýný
  • 35:29 - 35:32
    söylediđinde bu bana tuhaf gelmiyor.
  • 35:32 - 35:35
    Greenpeace Avustralya'nýn eski baţkaný
  • 35:35 - 35:38
    ţimdi madencilik endüstrisi için çalýţýyor.
  • 35:38 - 35:41
    Greenpeace Norveç'in eski baţkaný
  • 35:41 - 35:44
    balina endüstrisi için çalýţýyor. Çünkü bu durum zaten
    bir ţirketten baţka bir ţirkete geçmekten ibaret.
  • 35:44 - 35:47
    1975'te Greenpeace,
    balina avcýlýđýna karţý
  • 35:47 - 35:50
    denizlerde avcý filolarona karţý
    bir kampanya baţlattý.
  • 35:50 - 35:52
    2010 Haziran'ýnda, Greenpeace,
    Japonya gibi ülkelerin ticari amaçlarla
  • 35:52 - 35:55
    balina avlamalarýna izin veren
    bir anlaţmayý imzaladý.
  • 35:55 - 35:57
    Sonraki nesiller tarafýndan
  • 35:57 - 36:00
    yargýlanabileceđimiz tek kýstas,
  • 36:00 - 36:03
    toprađýn, suyun ve yeryüzünün sađlýđýdýr.
  • 36:03 - 36:05
    Geri dönüţüm yapýp yapmadýđýmýzý önemsemeyecekler;
  • 36:06 - 36:08
    milletvekillerimize yazýp yazmadýđýmýzý önemsemeyecekler.
  • 36:08 - 36:10
    Ne kadar çok çaba harcadýđýmýzý önemsemeyecekler.
  • 36:10 - 36:12
    Önemseyecekleri tek ţey havayý soluyabilip
    soluyamayacađýmýz ya da suyu içip içemeyeceđimizdir
  • 36:12 - 36:14
    toprađýn onlarý besleyip beslemeyeceđidir
  • 36:14 - 36:16
    Ve onlar bizim ne kadar çabaladýđýmýzý önemsemeyecekler,
  • 36:16 - 36:20
    bunlarýn hiçbirisini önemsemeyecekler
    önemseyecekleri ţey,
  • 36:21 - 36:25
    ...canlý bir gezegen üzerinde yaţýyor muyuz?
  • 36:25 - 36:29
    Örnek III
  • 36:31 - 36:35
    Tamam, peki
  • 36:35 - 36:39
    ...Bilmiyor olabilirsiniz ama
  • 36:44 - 36:46
    Star Wars filminin ilk taslađýný
  • 36:46 - 36:49
    Lucas yazmadý.
  • 36:49 - 36:51
    Ýlk taslađý çevreciler yazdý;
  • 36:51 - 36:54
    ve biraz daha farklýydý.
  • 36:54 - 36:57
    Öncelikle, filmin adý aslýnda
    "Yýldýz Savaţlarý" deđildi.
  • 36:57 - 36:59
    Filmin adý "Yýldýz Ţiddet Karţýtý
    Sivil Ýtaatsizliđi"ydi.
  • 36:59 - 37:02
    Star Wars'un hikayesi ise ţöyle,
    hatýrlamayanlar için biraz anlatayým:
  • 37:02 - 37:04
    Ýmparatorluk "Ölüm Yýldýzý" denen
    dev bir makine yapar.
  • 37:04 - 37:06
    Bu öyle bir makinedir ki, tüm
    bir gezegeni imha edebilir.
  • 37:06 - 37:09
    Filmde isyancýlar Ölüm Yýldýzý'ný yok
    etmenin bir yolunu bulurlar.
  • 37:09 - 37:13
    Sonunda, Luke Skywalker
  • 37:19 - 37:25
    "güç"ü kullanarak savaţ gemilerini
    atlatýr...
  • 37:29 - 37:31
    ve egzoz borusuna bir torpido atýp
  • 37:38 - 37:42
    Ölüm Yýldýzý'ný patlatýr.
  • 37:42 - 37:46
    Oysa filmin, çevrecilerce yazýlan ilk taslađý
  • 37:46 - 37:49
    biraz daha farklýydý:
  • 37:49 - 37:52
    Ýsyancýlar, gerçekten Ölüm Yýldýzý'ný patlatmadýlar.
    Onun yerine
  • 37:52 - 37:55
    imparatorluđun galaksiler arasý ilerleyiţini
    durdurmak için farklý yöntemler kullandýlar.
  • 38:01 - 38:03
    Örneđin imha edilecek gezegenlerdeki canlýlara
    Ölüm Yýldýzý sakinlerine satmak üzere
  • 38:05 - 38:08
    el yapýmý kenevir çanta ve gurme kahve gibi
  • 38:08 - 38:11
    lüks ürünler ürettirdiler.
  • 38:11 - 38:15
    Ýzleyiciler, bir sürü askeri ve imparatorluk
    vatandaţýný
  • 38:15 - 38:19
    bu gezegenlerde ekolojik turlar yaptýrmaya
    yönelik
  • 38:19 - 38:23
    planlar hazýrlandýđýný da görecektirler.
  • 38:23 - 38:25
    Bunun amacý, herkese bu gezegenlerin
    Ýmparatorluk için
  • 38:25 - 38:27
    ekonomik bakýmdan gerekli olduđunu ve yok
    edilmemeleri gerektiđini göstermekti.
  • 38:27 - 38:30
    Ýzleyicilerin ađzýný açýk býrakacak
    bir sürpriz manevra ise
  • 38:30 - 38:33
    diđer isyancý gruplarýn Ýmparatorluđa...
  • 38:35 - 38:37
    Darth Vader'ýn raporunda geçen,
  • 38:37 - 38:39
    "Ekolojiye önemli bir etki oluţmamýţtýr"
    ifadesinin gezegeni
  • 38:39 - 38:43
    patlatmakla çeliţtiđi yönünde dava açmasýydý.
  • 38:43 - 38:47
    Ýzleyiciler, Darth Vader'ýn yönettiđi
    ţirketlerin sattýđý ürünleri
  • 38:47 - 38:51
    boykot planlarýný öđrenirken,
    heyecandan týrnaklarýný yiyecekler.
  • 38:51 - 38:54
    Dođrudan Bay Vader'a gönderilmiţ,
  • 38:54 - 38:56
    kendisinden gezegeni patlatmamasýný rica eden
    çuvallarca mektubu görünce tüm dünyadaki
  • 38:56 - 38:58
    sinemalarda, izleyiciler ayakta
    alkýţ tutmaktan kendilerini alamayacaklar.
  • 38:58 - 39:00
    Tüm bunlarýn Ýmparatorluđu dize
    getirmeye yeteceđi gibi
  • 39:00 - 39:02
    acayip iyi ve heyecanlý bir film yapmaya da
    yeteceđini hepimiz biliyoruz.
  • 39:02 - 39:05
    Sorun ţu ki: bundan fazlasý var.
  • 39:05 - 39:07
    Anaakým isyancýlarýn dalkavukluđundan mutsuz
  • 39:07 - 39:11
    binlerce kaçak isyancý
    en katý yürekli sinema izleyicisinin
  • 39:11 - 39:13
    bile göz yaţlarýný tutamayacađý bir sahnede
  • 39:13 - 39:16
    yok edilecek gezegenlerde kol kola girip
  • 39:16 - 39:19
    "Give Peace a Chance"ý söylemeye
    karar verirler.
  • 39:19 - 39:22
    Bunun dvd'lerini Darth Vader'a
  • 39:22 - 39:24
    ve patronu Grand Moff Tarkin'e
  • 39:24 - 39:26
    kucak dolusu sevgilerle postalarlar.
  • 39:27 - 39:29
    Birkaç isyancý, Ölüm Yýldýzý'na gizlice
  • 39:29 - 39:33
    girip kendilerini ekipmana zincirlerler.
  • 39:33 - 39:35
    Bu sýrada askerlere gönüllü bir biçimde teslim olmak...
  • 39:35 - 39:38
    veya sonuna kadar zincirli kalmak
  • 39:38 - 39:41
    konusunda hararetli tartýţmalar döner.
  • 39:41 - 39:43
    Filmde muhteţem ve cüretkar
    bir orijinallikle,
  • 39:43 - 39:46
    isyancýlar asla fikir birliđine
    varamazlar.
  • 39:46 - 39:49
    Dahasý da var. Ölüm Yýldýzý'na
    girenlerden küçük bir grup,
  • 39:49 - 39:52
    birkaç uzay gemisini yakýp "Galaksi
    Özgürlük Cephesi" yazýlamasý yaparlar.
  • 39:52 - 39:54
    Bu gruptan, birkaç kiţi ayrýlýr
  • 39:54 - 39:58
    ve nihayet Darth Vader'ýn özel
    odasýna girmeyi baţarýrlar.
  • 39:58 - 40:01
    Girince, arkasýna saklanýp
  • 40:01 - 40:03
    yüzüne bir vegan pastayý yapýţtýrýrlar.
  • 40:03 - 40:05
    Yönetmenler, bu sahneyi
    kesmeye karar verdiler çünkü
  • 40:05 - 40:07
    ayný anda geliţtirdikleri
  • 40:07 - 40:09
    bir projeye çok benziyordu:
  • 40:09 - 40:12
    "Hitler'e Pasta Komplosu".
  • 40:12 - 40:14
    Ölüm Yýldýzý tepelerinde açýkça belirince,
  • 40:14 - 40:16
    birkaç isyancý karţý koymak için
    silahlanmayý önerirler.
  • 40:17 - 40:20
    Bu isyancýlar çođunlukla,
  • 40:20 - 40:23
    pasifist isyancýlar tarafýndan öfkeyle karţýlanýr.
  • 40:23 - 40:26
    Onlara göre, "Ölüm Yýldýzý'ný yönetenlere saldýrmak
  • 40:26 - 40:30
    Ýmparatorluđun zararlý felsefesinin,
    arka kapýdan girmesinin
  • 40:30 - 40:33
    bir örneđinden baţka bir ţey deđildir".
  • 40:33 - 40:36
    Derler ki, "Darth Vader'ý deđiţtirmek
    istiyorsak
  • 40:36 - 40:38
    önce kendimiz deđiţimin kendisi olmalýyýz...
  • 40:38 - 40:40
    Darth Vader'ýn yüređini deđiţtirmek için,
  • 40:40 - 40:43
    önce kendimizinkini deđiţtirmeliyiz...
    Her ţeyden önce, Darth Vader'a
  • 40:43 - 40:45
    ţefkat duymalý ve onun da
    bir zamanlar çocuk olduđunu hatýrlamalýyýz."
  • 40:45 - 40:47
    Sonunda, Leia, Luke, Han, Chewbacca ve
  • 40:47 - 40:49
    birkaç robot çýkýp Ölüm Yýldýzý'ný
    yok etmenin bir yolunu
  • 40:49 - 40:51
    bulduklarýný diđerlerine söylerler.
    Diđer isyancýlarýn elbette ödleri kopar.
  • 40:51 - 40:54
    Leia, Luke, Han, Chewbacca, iki robot ve
  • 40:54 - 40:56
    pasifistler arasýnda bir bođuţma yaţanýr.
  • 40:56 - 40:58
    Pasifistler bunlarý odadan ve
    filmden kovarlar.
  • 40:58 - 41:00
    Bu çok da sorun olmaz çünkü zaten
  • 41:00 - 41:02
    kovulanlar minör karakterlerdir.
    Her neyse, film ţöyle biter:
  • 41:02 - 41:04
    Ölüm Yýldýzý yaklaţtýkça yaklaţýr ve...
  • 41:04 - 41:06
    bir Ölüm Yýldýzý'ný görürüz...
    bir gezegeni...
  • 41:06 - 41:08
    bir Ölüm Yýldýzý'ný görürüz...
    bir gezegeni...
  • 41:08 - 41:10
    ve sonra Ölüm Yýldýzý'ndan
    lazerin çýkmaya baţladýđýný görürüz.
  • 41:10 - 41:13
    O pis kýrmýzý parlaklýđý...
    Sonra gezegeni...
  • 41:13 - 41:17
    ve küçük bir ýţýđý görürüz
  • 41:17 - 41:20
    O ýţýk, gezegen patlamadan tüyen çevrecilerdir.
  • 41:20 - 41:23
    Sonra Ölüm Yýldýzý'ný görürüz ve...
  • 41:23 - 41:25
    gezegeni patlatýr.
  • 41:25 - 41:28
    Ardýndan filmin, çevrecilerin zaferini
  • 41:28 - 41:30
    gözler önüne seren son sahnesinde
  • 41:30 - 41:32
    New Empire Times'ýn 43. sayfasýnda, en alt solda
  • 41:32 - 41:34
    gezegenin imhasýna dair üç cümle görürüz:
    "Çevreciler imhayý protesto etti..."
  • 41:34 - 41:36
    Bizimkiler de, "Basýna çýktýk!" falan olurlar.
  • 41:36 - 41:38
    Madde IV
  • 41:38 - 41:40
    Bir bütün olarak kültür
  • 41:40 - 41:42
    ve bu kültürün üyelerinin büyük çođunluđu delidir.
  • 41:42 - 41:45
    Kültür, yaţamý yok etmeye yönelik
  • 41:45 - 41:47
    bir ölüm dürtüsü tarafýndan yönlendirilir.
  • 41:47 - 41:49
    Halkýn gerçekten ţunu anlamaya ihtiyacý var;
  • 41:49 - 41:52
    alternatif mucizevi yakýtlarýn, biyodizelin,
    ethanolün, nükleer veya güneţ enerjisinin,
  • 41:52 - 41:54
    trans yađýn... tüm bunlarýn mutlu,
    iţleyen bir toplumda yaţamamýzla bir alakasý yok
  • 41:54 - 41:56
    Bizler, kolay eriţilebilir enerji kaynaklarýnýn
    hepsini tüketmiţ bulunuyoruz:
  • 41:56 - 41:59
    ve biz özellikle ucuz petrole bađlý olan yaţamýn
    devasal yolunu hali hazýrda inţa ediyoruz.
  • 41:59 - 42:01
    Bilinen anlamýyla dünya,
  • 42:01 - 42:04
    yani petrole bađlý olan dünya
    bir sona dođru yaklaţýyor.
  • 42:04 - 42:07
    Bir kýrýlmaya dođru gidiyoruz.
    Perol tekrardan gelmeyecek.
  • 42:07 - 42:09
    Fort McMurray
    Alberta, Kanada
  • 42:11 - 42:16
    Katranlý kumlar muhtemelen insanlýk
  • 42:19 - 42:22
    tarihinin en büyük sanayi projelerinin biri.
  • 42:22 - 42:28
    Katranlý kumlar, ţu anda, gezegen üzerindeki en büyük,
  • 42:30 - 42:33
    en yýkýcý çevre projesi.
  • 42:33 - 42:38
    Bu, yađ ekstraksiyonu
  • 43:01 - 43:04
    yani, gezegendeki en kirli yađlardan ...
  • 43:04 - 43:09
    Bu, yađ eldesi için çok yüksek miktarda
    enerji gerektiđi anlamýna gelir
  • 43:09 - 43:14
    ve bu yađý çýkarma amacýmýz
    yani bu kirlinin daha kirlisi ...
  • 43:14 - 43:19
    yađý çýkarma amacýmýz
  • 43:20 - 43:24
    ortada daha baţka petrol
    kalmamýţ olmasýndandýr.
  • 43:24 - 43:28
    Katranlý kum aslý itibariyle, petrol deđildir.
  • 43:30 - 43:34
    Etkili bir ţekilde,
  • 43:34 - 43:37
    sentetik süreç boyunca
    madenin iţlenmesi ve
  • 43:38 - 43:42
    kantranlý kumun rafinasyonu
    yürütülen bu iţleme
  • 44:00 - 44:09
    yaklaţýk yüz milyon yýllýk
    bir zaman eklemektedir.
  • 44:16 - 44:19
    Katranlý kumlar, New York'u
    kaplayacak kadar
  • 44:19 - 44:21
    veya Ýngiltere'nin yüz ölçümünden daha
    büyük bir alanda birikmiţ durumdadýr.
  • 44:22 - 44:24
    Bu, insanlýk tarihinin en büyük endüstriyel
    projesi olarak kabul edilir
  • 44:24 - 44:27
    ve aţikar biçimde, baţlamýţ bulunmaktadýr.
  • 44:30 - 44:32
    Katranlý kumdan, su buharý ve ýsýtýlmýţ su ile
  • 44:32 - 44:35
    temel olarak kaynatma yoluyla
    yađ çýkarýmý yapýlýr.
  • 44:35 - 44:38
    Böylece yađ, köpük gibi suyun üstüne çýkar
  • 44:38 - 44:42
    sonra kazýnýr ve zift elde edilir.
  • 44:42 - 44:44
    Bu madencilik süreçleri ve "in-situ" olarak
    adlandýrýlan yerinde iţleme yapýlan süreçlerden
  • 44:44 - 44:47
    her ikisi de kumdan zift eldesinde
  • 44:47 - 44:49
    büyük ölçüde kullanýlan metodlardýr.
  • 44:49 - 44:51
    Bir fýçý petrol eldesi için,
    öncelikle yeri ve
  • 44:51 - 44:53
    yerdeki kýrýk ađaç parçalarýný
  • 44:53 - 44:56
    ve benzeri ţeyleri temizledikten sonra
  • 44:56 - 44:58
    yaklaţýk 200 fit derinlikte bir çukur kazýlýr.
  • 44:58 - 45:00
    Her bir fýçý yađ için 4 fýçý su kullanýlan bu iţlem
  • 45:00 - 45:03
    aslýnda "bulamaçlama"
    olarak adlandýrýlýr ve
  • 45:03 - 45:05
    yüksek vektörel hýzda
  • 45:05 - 45:07
    yüksek sýcaklýktaki su ile döndürülerek
  • 45:09 - 45:12
    karýţtýrma iţleminin yapýldýđý,
    pre-sentetik yađ olan zifti kumun kendisinden
  • 45:12 - 45:15
    ve tüm kil ve silt parçacýklarýndan
    ayýrmak için yapýlan iţlemdir.
  • 45:15 - 45:20
    Fakat, hali hazýrda kazma iţlemi ile birlikte
  • 45:20 - 45:23
    ortaya çýkan yüzlerce ton toprakla
    ne yapýlmalýdýr?
  • 45:24 - 45:28
    Fakat bu iţlem için de nihayetinde
    enerji gerekmektedir,
  • 45:28 - 45:30
    insanlarýn söylediđine göre yaklaţýk olarak;
  • 45:30 - 45:32
    yarým fýçý enerji, sadece bir fýçý yađ
    üretmek için gerekmektedir.
  • 45:33 - 45:36
    böylece her fýçý enerji girdisiyle beraber
  • 45:36 - 45:38
    iki fýçý yađ üretimi yapýlabilmektedir.
  • 45:38 - 45:40
    Oysa, geleneksel yöntemler ile
  • 45:40 - 45:43
    ham petrol elde etmek için girilen
  • 45:43 - 45:45
    enerji açýsýndan çok çok küçüktür.
  • 45:45 - 45:47
    Bu yüzden, üzerinde konuţulmasý
    gereken en önemli
  • 45:47 - 45:49
    noktalardan biri orandýr;
    yani Irak gibi her varil yađdan
  • 45:49 - 45:51
    yaklaţýk, 100 varil geri alabileceđin
    bir oran kullanmayý denemek.
  • 45:51 - 45:54
    Fort Chipewyan
    Alberta, Kanada
  • 45:54 - 45:57
    Bir çok farklý yerli toplumun
    çevresinde yer aldýđý
  • 45:57 - 45:59
    Albertha'nýn kuzeyinde yer alan
    Athabasca Nehri'nin sularý
  • 45:59 - 46:01
    katranlý kumlardan, benzin
    elde etmek üzere çekilmiţtir.
  • 46:03 - 46:07
    Nehrin, gres yađý ve
  • 46:07 - 46:09
    arýtýlmamýţ pis su atýklarý gibi
  • 46:09 - 46:12
    yađ eldesi sýrasýnda
    ortaya çýkan atýklarca
  • 46:12 - 46:14
    ve bazen de kazara
  • 46:14 - 46:16
    toksik kimyasallarýn
  • 46:16 - 46:18
    direkt oalark Athabasca nehrine
  • 46:18 - 46:20
    dökülmesi sebebiyle nehirde
    kirlilik baţ göstermiţtir.
  • 46:20 - 46:23
    Fort Chipewyan topluluđu, yani
  • 46:23 - 46:26
    Mikisew Cree ve Dene Chipewyan'ýn
    her ikisi de
  • 46:26 - 46:30
    neler olduđuyla ilgili olarak
    yükselen tehlikeye karţý
  • 46:30 - 46:34
    bir süredir mücadele ediyorlar
  • 46:38 - 46:43
    ve toplulukta nadir görülen
    kanser vakaalarýndaki artýţ
  • 46:53 - 46:56
    otoimmün hastalýklar
  • 46:56 - 47:00
    topraktaki arsenik miktarý,
    geyik eti ve
  • 47:00 - 47:05
    balýklarda yüksek seviyelerdeki
    ađýr metal birikimi
  • 47:07 - 47:10
    ve civa miktarýndaki artýţ temelde, bütün
    çevrenin kirlenmesine sebep olmaktadýr.
  • 47:10 - 47:13
    Fort Chipewyan insanlarýný
    öldüren bu etmenler
  • 47:13 - 47:16
    kim bilir bizim toplumumuzu
    nasýl etkiliyor.
  • 47:16 - 47:18
    Daha önce de söylediđim gibi bu ađýr iţleyen
    bir endüstriyel soykýrým.
  • 47:18 - 47:20
    Teyzemi bu yüzden toprađa verdim,
  • 47:20 - 47:22
    amcamý da toprađa verdim ve bir
    teyzem bu çevrenin içinde yaţamakta..
  • 47:22 - 47:25
    Ve bu bir savaţtýr, bu
    yaţamlarýmýz için bir savaţtýr
  • 47:27 - 47:29
    çünkü hükümet,
  • 47:29 - 47:32
    Fort Chip'deki insanlarýn
    ölmesine göz yumuyor.
  • 47:32 - 47:34
    Katranlý kumlar, sadece yakýt
    elde etmek için deđil,
  • 47:34 - 47:36
    Amazon Nehri havzasý
    dýţýndaki dünyada
  • 47:36 - 47:39
    en hýzlý ikinci ormansýzlaţtýrma oraný ile
  • 47:39 - 47:43
    Kuzey Amerika'daki iklim deđiţikliđine
  • 47:43 - 47:47
    ikinci en hýzlý katkýyý da sađlamýţ oluyorlar.
  • 47:47 - 47:50
    Ve onlarýn bahsettiđi bu üretimlerin amacý
  • 47:50 - 47:54
    karbondioksit emilimi yapacak.
  • 47:56 - 47:58
    Bu yüzden Kuzey Amerika'daki iklim deđiţikliđinin
  • 47:58 - 48:01
    üstesinden gelmenin tek yolu
  • 48:01 - 48:05
    bütün Kuzey Amerika boyunca
    Alberta'dan Arizona arasýndaki
  • 48:05 - 48:07
    kömür yakýtlý elektrik santrallerini
    birleţtirmek olacaktýr.
  • 48:07 - 48:10
    Hala daha petrolü arzu etmenin
  • 48:10 - 48:13
    absürd olduđunu düţünüyorum,
  • 48:13 - 48:15
    hepimiz gayet iyi biliyoruz ki
  • 48:15 - 48:18
    insanođlunun varlýđý ve devamlýlýđý için
  • 48:18 - 48:20
    temiz su kaynaklarý son derece
    önemli bir paya sahiptir,
  • 48:20 - 48:24
    ve onlar, bu plastik medeniyet içerisinde
  • 48:24 - 48:26
    plastik kültürlerini devam ettirmek için
  • 48:26 - 48:28
    tüm güçlerini bir kaç damla petrol için
  • 48:28 - 48:30
    yaţamakta olduđumuz çevreyi
  • 48:30 - 48:33
    yok etme pahasýna arzu ediyorlar.
  • 48:33 - 48:35
    Ýnsanlar, bunun bir çeţit
    madde bađýmlýlýđý olduđunu
  • 48:35 - 48:38
    söylüyorlar, bir nevi dünyanýn bađýmlýlýđý bu,
  • 48:38 - 48:40
    ve bizi uzunca bir süre daha pis ve
    iđrenç maddeye kendine bađýmlý kýlacak.
  • 48:41 - 48:43
    Bu aslýnda onun ne olduđu ile alakalý.
  • 48:43 - 48:46
    Bu insanlarýn yapmakta olduđu
    en çýlgýnca ţey.
  • 48:47 - 48:49
    Muhtemelen hepimiz, uygarlýđýn
    çökeceđi konusunda
  • 48:49 - 48:52
    hemfikiriz- bu konuda bizim
    yardýmýmýz olsun veya olmasýn.
  • 48:52 - 48:54
    Eđer böyle düţünmüyorsanýz,
    birbirimize söyleyecek hiç bir ţeyimiz
  • 48:54 - 48:56
    yok demektir.
    Ve yine bu çöküţün tam bir kargaţa
  • 48:56 - 48:58
    olacađý konusunda da fikir birliđi içerisindeyiz.
    Biz endüstriyel uygarlýktan bu yana sistematik olarak
  • 48:58 - 49:00
    gezegenin alt yapýsýnýn parçalara
    ayrýlmasý olduđunu biliyoruz.
  • 49:00 - 49:03
    Yakýnda, biz bu çöküţe yardým etsek de
    etmesek de uygarlýk bir ţekilde son bulacak ve
  • 49:03 - 49:05
    daha sonrasýnda insan ve insanýn dýţýndakileri
    destekleyecek çok daha fazla hayat kalacak.
  • 49:05 - 49:07
    Örnek IV
  • 49:07 - 49:10
    "Endgame" kitabýnýn
    ortaya çýkmasýnýn sebebi,
  • 49:12 - 49:14
    direnmek konusunda
    etraftaki insanlarla
  • 49:14 - 49:18
    yaptýđým konuţmalardý.
  • 49:18 - 49:20
    Ve insanlarýn verdiđi yanýt son
    derece öngörülebilir cinstendi.
  • 49:20 - 49:22
    Dinleyici ţayet, ana-akým çevrecilerden,
  • 49:22 - 49:25
    barýţ ve sosyal adalet
    aktivistlerinden oluţuyorsa,
  • 49:31 - 49:33
    sýk sýk, kötü fikirleri kendilerinden
    olabildiđince uzak tutabilmek için,
  • 49:33 - 49:36
    Martin Luther King, Dalai Lama, ve
    Gandhi'nin isimlerini tekrar tekrar söyleyerek
  • 49:36 - 49:39
    "Gandhi kalkaný" olarak tanýmladýđým
    kalkanlarýný havaya kaldýracaklardýr.
  • 49:39 - 49:42
    Ve eđer sýradan insanlardan
    oluţan çevrecilerse,
  • 49:42 - 49:47
    ayný ţeyi yapacaklardýr ancak, sonra
  • 49:47 - 49:49
    yanýma gelip, bana
  • 49:49 - 49:52
    "Bundan bahsettiđin için çok teţekkürler"
    diyeceklerdir.
  • 49:52 - 49:55
    "Direniţi Pasifize Etmek"
  • 49:57 - 50:02
    Özellikle Kuzey Amerika'da, pasifistler
    ve ţiddetsizlik savunucularýnýn,
  • 50:06 - 50:09
    diđer insanlarýn bütün sosyal mücadele
    alanlarýna katýlýmýnýn ne olacađýný
  • 50:09 - 50:12
    belirlemede çok tanýmlayýcý bir rolü vardýr
  • 50:12 - 50:15
    ve hatta bir sansürleme rolü de vardýr.
  • 50:15 - 50:18
    Sosyal mücadelelere olan etkileri,
  • 50:18 - 50:21
    devletin bu mücadeleleri daha kolay
  • 50:21 - 50:23
    kontrol altýna almasýný sađlar.
  • 50:23 - 50:27
    Ţiddetsizlik sosyal mücadeleleri
  • 50:27 - 50:30
    iyileţtirme iţlevi görür,
  • 50:30 - 50:33
    diţlerini söker
  • 50:34 - 50:37
    ve onu tehlikesiz hale getirir.
  • 50:37 - 50:39
    Bu nedenle sadece demokratik çođulculuđun
    foseptiđinde varolabilirler.
  • 50:39 - 50:41
    Ţüphesiz deđiţmeyeceđi kesin olduđunda,
  • 50:41 - 50:44
    bir ţey deđiţmek üzereyken bu çeţit
    bir enerjiye veya idealizme
  • 50:44 - 50:48
    veya inanca ne olur, merak ediyorum.
  • 50:49 - 50:52
    Bizi sisteme bađlý kýlan yanlýţ umutlar neler?
  • 50:52 - 50:56
    Bizi yaţanamaz durumlarla saran
    ve gerçek olasýlýklara karţý
  • 50:56 - 50:58
    körleţtiren yanlýţ umutlar neler?
  • 50:58 - 51:00
    Weyerhauser'a kibarca söylesek ormanlarý kesmeyi
  • 51:00 - 51:04
    býrakacađýný gerçekten düţünen var mý?
    kibarca söylediđimizde, Monsanto'nun
  • 51:04 - 51:07
    Monsantolaţmayý býrakacađýný gerçekten düţünen var mý?
  • 51:07 - 51:10
    Bir kaç yýl önce, baţkentte
    bu kiţiyle konuţuyordum
  • 51:10 - 51:12
    ve "Eđer Beyaz Saray'dan bir Demokrat bulursak,
    durum daha iyi olacak" dedi.
  • 51:12 - 51:15
    Solda, bunun üstesinden gelmek için
  • 51:15 - 51:17
    bizi HARBÝDEN cesaretlendiren bir çift mit var.
  • 51:17 - 51:20
    Birincisi, sosyal deđiţiklik ikna ile gerçekleţir.
  • 51:20 - 51:25
    Aslýnda gerçekleţmez. Baskýyla gerçekleţir.
  • 51:27 - 51:30
    Strateji olarak Ýkna yönteminin problemi;
  • 51:30 - 51:34
    ikna sadece ikna edilebilecek,
  • 51:34 - 51:37
    ve kendi konumuna güvenerek
  • 51:39 - 51:41
    hareket eden daha sonra
  • 51:41 - 51:43
    fikirleri deđiţebilenlerde iţe yarar.
  • 51:43 - 51:46
    ve problem o ki, biz ikna edilebilecek
  • 51:46 - 51:49
    bađýmsýzlarla uđraţmýyoruz.
  • 51:49 - 51:51
    biz çođunlukla, muazzam sayýda
  • 51:51 - 51:54
    insanla yiyiţen sosyopatlarla,
  • 51:54 - 51:56
    büyük, kurumsal, sosyal organizasyon
    ve kurumlarla uđraţýyoruz.
  • 51:56 - 51:59
    Psikopatlarla tartýţamazsýnýz,
    faţistlerle tartýţamazsýnýz
  • 52:01 - 52:03
    Ekonomik sistemden,
  • 52:03 - 52:06
    faydalananlarla tartýţamazsýnýz.
  • 52:06 - 52:09
    Onlarý, güç kullanarak durdurabilirsiniz
  • 52:09 - 52:12
    ve bu güç ţiddetli veya ţiddetsiz olabilir.
  • 52:14 - 52:17
    Ted Bunny'yi barýţçýl araçlarla
    durdurabilir miydiniz?
  • 52:17 - 52:20
    Solun büyük ölçüde bilinçsiz,
  • 52:20 - 52:23
    kendine biçtiđi birincil rol;
  • 52:23 - 52:25
    direniţi zararsýz kýlmaktýr.
  • 52:25 - 52:27
    Devlet, direniţin yok olmayacađýnýn,
  • 52:27 - 52:30
    mücadelenin bitmeyeceđinin,
    farkýna vardý ve geçmiţte
  • 52:30 - 52:32
    mücadeleleri, baskýyla
    bitirmeyi denediler
  • 52:32 - 52:35
    kafalarýný ilk gösterdiklerinde,
    hiç kimseden iz yoktu
  • 52:35 - 52:39
    ve bunun iţe yaramayacađý
    kanýtlanmýţ oldu.
  • 52:39 - 52:43
    Dolayýsýyla, son zamanlarda devlet,
  • 52:45 - 52:48
    çatýţma ve direniţin kaçýnýlmaz
    olduđunu onayladý,
  • 52:48 - 52:50
    ve ţimdi, onu kalýcý olarak
    yönetmeye çalýţýyor.
  • 52:50 - 52:54
    "Yürüyüţe devam edin,
    burada hiçbir ţey olduđu yok!"
  • 52:54 - 52:56
    "Hiçbir ţey olmuyor,
    sadece bir sýra polis..."
  • 52:56 - 52:58
    "...yürüyüţe devam edin!"
  • 52:58 - 53:01
    Kuzey Amerika'da sosyal hareketler
  • 53:04 - 53:07
    pasifist doktrinin içine hapsoldu,
  • 53:07 - 53:09
    kendi davranýţýný dikte eden
  • 53:09 - 53:12
    ve hareketi kontrol etmek isteyen
  • 53:12 - 53:15
    orta sýnýf reformistler, hareketi kilitledi.
  • 53:15 - 53:18
    Ţiddetsizlik yandaţlarýnýn,
  • 53:18 - 53:21
    ki sýkýlýkla iţe yarayacađýný savunurlar,
  • 53:21 - 53:25
    baţlýca örnekleri; Hindistan'da Gandhi ve
    ABD'de Martin Luther King'dir.
  • 53:25 - 53:27
    Bununla ilgili temel problem ise,
  • 53:27 - 53:30
    tarihin korkunç ţekilde örtbas edilmesidir.
  • 53:30 - 53:33
    Hindistan'daki direniţ çok çeţitliydi ve Gandhi
  • 53:33 - 53:36
    mücadele içerisinde çok önemli bir figürdü,
  • 53:36 - 53:39
    fakat direniţ, bütünüyle pasifist
    araçlarla gerçekleţmedi
  • 53:39 - 53:42
    Gandhi, görüţmeleri
    durdurmaya alýţkýndý.
  • 53:42 - 53:45
    Özellikle batýda, Gandhi,
  • 53:46 - 53:49
    dođrudan eylem
    düţüncesini bastýrmak için,
  • 53:49 - 53:53
    neyi ţiddet olarak
    tanýmlayacađýmýzý öđretmek,
  • 53:53 - 53:55
    bir nevi latin direniţinin
    görünenin ötesinde
  • 53:55 - 53:58
    pasifist ve barýţçýl
    araçlarla gerçekleţtiđini
  • 53:58 - 54:01
    göstermek için kullanýlýyordu.
  • 54:04 - 54:07
    Yýllarca, Gandhici mitle yaţadým.
  • 54:07 - 54:09
    Bu mit Birleţik Devletler
  • 54:09 - 54:12
    aktivist hareketinin gýrtlađýna çöktü.
  • 54:12 - 54:15
    Hindistan'da tanýţtýđým bazý insanlardan sonra
  • 54:15 - 54:19
    bu mitten uyandým.
  • 54:19 - 54:21
    Konuţtuđum insanlar
    kesinlikle ona tapmýyordu,
  • 54:21 - 54:23
    pek çođu onu hor görüyordu.
  • 54:23 - 54:27
    Ve onu Ýngilizlerin çalýţabileceđi bir ...
  • 54:28 - 54:31
    ... iţbirlikçi olarak düţünüyorlardý.
  • 54:33 - 54:36
    Gandhi batýda çok iyi bilinir,
    fakat Hindistan'a gittiđinizde
  • 54:36 - 54:38
    Bhagat Singh'in,
    bir özgürlük savaţçýsý
  • 54:38 - 54:41
    ve devrimci bir liderin
    olduđunu öđrenirsiniz
  • 54:41 - 54:43
    O da Gandhi kadar
    iyi bilinen biridir,
  • 54:43 - 54:46
    özgürlük hareketinin bir parçasý,
  • 54:46 - 54:50
    ve özgürlük
    hareketinin lideridir.
  • 54:50 - 54:53
    Fakat batýda, muhtemelen
    pek çok kiţi adýný duymamýţtýr.
  • 54:53 - 54:56
    Bunun sebebi; onun dođrudan eylem
  • 54:56 - 55:00
    taktikleri kullanmasýdýr.
  • 55:00 - 55:03
    Ýngiliz ordusundan
    öldürülen generaller oldu,
  • 55:03 - 55:05
    temelde halkýn dikkatini çekmek için
  • 55:05 - 55:08
    Ýngiltere meclisine
    bombalý saldýrý yapýldý,
  • 55:08 - 55:11
    trenlerden çalýnýp mücadele için
    kullanýlan muhimmatlar vardý.
  • 55:11 - 55:14
    Gandhi ile Hindistan
    Ulusal kongresinde,
  • 55:14 - 55:16
    ýlýmlýlar ve radikaller vardý.
  • 55:20 - 55:22
    Ilýmlýlar yasaldý, anayasal reformlarýn
  • 55:22 - 55:25
    onlarýn tek yöntemleri
    olduđunu söylüyorlardý
  • 55:25 - 55:27
    çok yavaţ, orta sýnýf komitesi,
  • 55:27 - 55:31
    yasal ve özellikle etkisiz
  • 55:31 - 55:33
    olduklarý için eleţtirildiler.
  • 55:33 - 55:36
    Diđer yandan radikaller
    ise çok agresif,
  • 55:36 - 55:40
    çok hýzlý, pervasýz ve
    sorumsuz olmakla suçlandýlar.
  • 55:40 - 55:43
    Gandhi temelde
    uzlaţma gücüne sahipti,
  • 55:43 - 55:45
    buna karţýn mücadele içinde
    Ýngiltere baskýsýný tehdit edecek
  • 55:45 - 55:48
    baţka faktörler vardý.
  • 55:48 - 55:51
    olayýsýyla Ýngiltere Gandhi ile
    diyalogu seçti çünkü, o
  • 55:51 - 55:54
    muhtemelen onlar için, mücadelenin
  • 55:54 - 55:58
    en az tehdit oluţturan faktörüydü.
  • 56:01 - 56:03
    Gandhi aracý oldu.
  • 56:03 - 56:06
    Onun ţiddetsiz,
    pasif direniţ teorisi
  • 56:06 - 56:09
    radikallerle ýlýmlýlar arasýnda
    köprü vazifesi görmüţ gibiydi.
  • 56:09 - 56:11
    Ýngiltere, Ýkinci Dünya Savaţý'ndan sonra
  • 56:11 - 56:15
    çok kan kaybetti ve
    büyük bir savaţ için
  • 56:15 - 56:19
    moralleri kalmadý, onlarla iţbirliđi
  • 56:19 - 56:21
    yapabilecek birini seçtiler.
  • 56:21 - 56:24
    Devrimin yaklaţtýđýný anladýlar ve onu
    olabildiđi kadar köreltmeye çalýţtýlar.
  • 56:24 - 56:28
    Hindistan, sömürge olmaktan,
    neo-sömürge olma yolunda gidiyordu.
  • 56:29 - 56:32
    Ýngiltere, dolaylý da olsa yönetimde
    yeri olan Hindistanlýlar aracýlýđýyla,
  • 56:32 - 56:36
    isteklerini hala yaptýrabiliyordu.
  • 56:36 - 56:39
    Benim problemim,
    ţiddetsiz eylem yapanlarla deđil,
  • 56:39 - 56:42
    hiçbir zaman öyle olmadý.
  • 56:42 - 56:45
    Demek istediđim, her zaman söylediđim
    hepsine ihtiyacýmýz var.
  • 56:45 - 56:48
    Problemim pek çok pasifist,
  • 56:48 - 56:52
    özellikle Birleţik Devletlerde
  • 56:52 - 56:55
    radikal ve militan
  • 56:55 - 56:59
    iţleri desteklemiyor.
  • 56:59 - 57:02
    Problem tartýţýlacak olursa,
    insanlarýn sadece aktif
  • 57:02 - 57:05
    direndiđini ve direniţ için araçlar
  • 57:05 - 57:08
    kullandýđýný varsayamazsýnýz.
  • 57:08 - 57:10
    Ne yaptýklarýný da
    düţünmeniz lazým.
  • 57:10 - 57:14
    Ve bence genellikle problem bu
  • 57:14 - 57:17
    Ýnsanlar eylem yapmaya karar verdiđinde,
  • 57:17 - 57:20
    ve bilirsiniz "yürüyüţlerimiz
    yeterli olmayacak"
  • 57:20 - 57:26
    veya onlar bunu veya
    onu yapmayacak
  • 57:31 - 57:33
    Gandhi çizgisini takip edenlerde
    genelde bu varsayým var,
  • 57:33 - 57:37
    "Aa, onlar sadece bunun
    üzerinde düţünmüyor"
  • 57:37 - 57:39
    Devlet, genellikle benzer
    ţartlarý seçecektir.
  • 57:39 - 57:42
    Direniţin, kolay kontrol edilebilir,
    en kolay iţbirliđi yapýlacak olan
  • 57:42 - 57:46
    ... faktörlerini seçecektir.
  • 57:46 - 57:50
    Onlarla uzlaţýp, gücü eline alacak ve
  • 57:50 - 57:52
    mevcut sistemin devam
    etmesini sađlayacaktýr.
  • 57:54 - 57:57
    Dolayýsýyla yine, devlet
    Gandhi ve Martin Luther King
  • 57:57 - 58:01
    ile yaptýklarýný hala yapýyor.
    Örneđin çevreci hareket...
  • 58:01 - 58:04
    Devlet, çevreci hareketin
    liderlerini soruţturmalara,
  • 58:04 - 58:07
    hükümet komisyonlarýna, davet ediyor;
  • 58:07 - 58:09
    devlet onlarý "meţru liderleri"
    tanýyor, çünkü
  • 58:09 - 58:12
    hareketin tekrar
    militan direniţ taktiklerini
  • 58:12 - 58:14
    benimsemesini istemiyor.
  • 58:14 - 58:16
    Frederick Douglass'ýn dediđi gibi:
  • 58:16 - 58:18
    "Güçlü, hiçbir zaman mücadele
    etmekten vazgeçmez."
  • 58:18 - 58:22
    "Güç, talep olmadan hiçbir
    ţeyi kabul ettiremez...
  • 58:23 - 58:26
    ..ettirmedi, ve ettirmeyecek"
  • 58:26 - 58:29
    Örnek V
  • 58:29 - 58:32
    Elektriđi, cihazlarý daha verimli
  • 58:32 - 58:36
    kullanýrsak, atmosfere karýţabilecek
  • 58:36 - 58:39
    olan küresel ýsýnma kirlenmesinin
  • 58:42 - 58:44
    büyük kýsmýndan kurtulabiliriz.
  • 58:44 - 58:47
    Verimin bu kadar baţka nihai
    kullanýmlarýný gerçekleţtirirsek,
  • 58:47 - 58:50
    bu kadar yüksek kilometreli
    araçlara sahip olursak,
  • 58:50 - 58:53
    tüm bunlar üst üste binmeye baţlar:
  • 58:53 - 58:57
    diđer taţýma verimleri ,
    yenilenebilir teknoloji.
  • 58:57 - 58:59
    Siyasi iradeyi muhtemelen
    koruyan,
  • 58:59 - 59:04
    ihtiyacýmýz olan herţeye sahibiz.
  • 59:04 - 59:07
    Ama bilir misiniz, Amerika'da
    siyasi irade
  • 59:07 - 59:09
    yenilenebilir bir kaynaktýr.
  • 59:09 - 59:12
    - Çözümleri gördüđümüzde,
    tüm sözde çözümler
  • 59:12 - 59:14
    küresel ýsýnmayý öne sürürler.
  • 59:22 - 59:26
    Hepsinin ortak yaný
    endüstriyel uygarlýđý
  • 59:28 - 59:32
    deđiţmez bir ţey olarak almalarý
  • 59:32 - 59:34
    ve dođal dünyayý, bađýmlý deđiţken
    olarak almalarýdýr.
  • 59:34 - 59:37
    Tüm amaç uygarlýđý kurtarmaktýr.
  • 59:37 - 59:40
    Ve bu olayý tamamen tersten ele almaktýr.
  • 59:40 - 59:43
    Olmasý gereken:
    Gezegendeki yaţamý kurtarmak için
  • 59:43 - 59:46
    ne gerekiyorsa yapmamýzdýr.
  • 59:46 - 59:48
    - Gelecek 40-50 yýlda,
    son 65 milyon yýlda
  • 59:48 - 59:51
    gördüđümüzden
    daha fazla türün yok
  • 59:51 - 59:54
    olduđunu göreceđiz.
  • 59:54 - 59:57
    Bu, bana göre,
    zýrvalamayý kesip yeryüzünü
  • 59:57 - 60:00
    burada ve ţimdi ve
    gelecek nesiller için
  • 60:00 - 60:02
    korumak adýna
    ne gerekiyorsa yapmalarý
  • 60:05 - 60:07
    için bir çađrý niyetine yanan bir
  • 60:07 - 60:09
    kýrmýzý ýţýk veya çalan bir sirendir.
  • 60:09 - 60:11
    Çocuklarýnýzýn bundan
    50-75 yýl sonra
  • 60:11 - 60:14
    eko-savaţlar
    esnasýnda ne yaptýđýnýzý
  • 60:14 - 60:18
    soracaklarý kiţi sizsiniz.
  • 60:18 - 60:20
    Ve o anlamda,
  • 60:20 - 60:22
    Bugün, tam da burada
    her birimiz
  • 60:22 - 60:25
    hayatý atalarýmýza anlatmaktan
  • 60:25 - 60:29
    gurur duyacađýmýz ţeyleri
    yaparak yaţamalýyýz.
  • 60:31 - 60:33
    Yeryüzündeki yaţamý
    kurtarmakta ciddiysek eđer
  • 60:33 - 60:36
    ciddi bir direniţ
    hareketini oluţturmaya
  • 60:36 - 60:38
    gereksinim duymuţ
    olan insanlar gibi
  • 60:38 - 60:41
    karţý koymaya baţlamamýz
    gerekmektedir.
  • 60:41 - 60:45
    - Bir anlamda geleneksel
    bir dünya görüţünü
  • 60:45 - 60:47
    korumuţ olan bir
    çok yerli toplum
  • 60:47 - 60:49
    bilirler ki yerleţimci toplumun
  • 60:49 - 60:52
    bu toprađa dayattýđý yaţam biçimi
  • 60:52 - 60:54
    sürdürülebilir deđildir.
  • 60:54 - 60:56
    Sistem çökene kadar ya da
  • 60:56 - 60:59
    yaptýklarý ţey bitene kadar ya da
  • 60:59 - 61:02
    yoluna devam edemeyecek
  • 61:02 - 61:05
    sýnýra ulaţana kadar
  • 61:05 - 61:08
    adeta beklememiz ve
  • 61:08 - 61:11
    sabýrlý olmamýz gerektiđine dair
  • 61:12 - 61:14
    bir algý ola gelmiţtir.
  • 61:14 - 61:17
    Yemiţim sabrý!
  • 61:17 - 61:21
    Ýktidarýn gerçekten büyük bir
    problem olduđunu düţünüyorum,
  • 61:21 - 61:23
    ve bu, liberallerin
    kafalarýný sarmalayan
  • 61:24 - 61:27
    bir sürü soruna sahip
    olmalarýna neden olur.
  • 61:27 - 61:30
    Ve problem ţu ki, bu kültür
  • 61:30 - 61:34
    açýkça hiyerarţi olarak tanýmlanmýţtýr.
    Ţüphesiz ki,
  • 61:34 - 61:37
    iktidarda olan ve iktidardan
  • 61:37 - 61:39
    gezegeni yok etmekten
  • 61:39 - 61:42
    insanlarý sömürmekten fayda
    sađlayan insanlar vardýr
  • 61:42 - 61:44
    ve bunu uzun
    zamandýr yapýyorlar.
  • 61:44 - 61:46
    Ve kendi iktidarlarý baţka
    her ţeyden daha önemlidir.
  • 61:46 - 61:49
    Gezegenimizin yok edilmesinin
  • 61:49 - 61:51
    ardýnda olan iktidar sistemlerini
  • 61:51 - 61:54
    dađýtacak kiţisel bir tüketici seçimi yoktur.
  • 61:54 - 61:56
    Ýhtiyacýmýz olan
    örgütlü politik bir direniţ.
  • 61:57 - 62:03
    Devlet, sýrf ondan reform veya
  • 62:11 - 62:14
    bazý kazanýmlar ve tavizler istedin diye
    sana vermez,
  • 62:14 - 62:16
    bunu yapmasý için onu zorlaman gerekir.
  • 62:16 - 62:18
    Bu, bozuma uđratmanýn gücüdür.
  • 62:18 - 62:20
    Montreal'in yakýnýnki Oka,
    Quebec'teki
  • 62:20 - 62:23
    Mohawk Yerli Topluluđunda,
    kanlý bir gündü.
  • 62:23 - 62:26
    "Eyalet polisi robokop kýyafetiyle,
  • 62:26 - 62:28
    Mohawk'larýn kurduklarý
    barikatlara baskýn düzenledi.
  • 62:28 - 62:31
    Havada, gözyaţartýcý gaz bulutlarý
    vardý ve mermiler uçuyordu,
  • 62:31 - 62:33
    ve çatýţmanýn ortasýnda
    bir polis öldürüldü.
  • 62:33 - 62:37
    Tüm bunlar, orman kasabasý
  • 62:37 - 62:40
    konseyinin golf sahasýný
    büyütmek için,
  • 62:40 - 62:43
    yerlilerin sahip çýktýklarý
    ormanlýk alana
  • 62:43 - 62:46
    dozerle girmesiyle baţlayan kavga ile
    patlak verdi."
  • 62:46 - 62:49
    "Polis, ansýzýn saldýrdýđý gibi geri çekildi,
  • 62:49 - 62:51
    kruvazörlerini de geride býraktýlar.
  • 62:51 - 62:53
    Ayrýca, Mohawklarýn hemen kendi kullanýmlarýna
  • 62:53 - 62:55
    aldýklarý büyük bir dozeri býraktýlar.
  • 62:55 - 62:57
    Ezilmiţ ve kullanýlamaz hale getirilmiţ
    polis kruvazörleri
  • 62:58 - 63:00
    barikatlara dönüţtürüldü."
  • 63:00 - 63:02
    Bu ađaçlara ve toprađa
    anamýz gibi davranýrýz.
  • 63:02 - 63:04
    Bu insanlar, anamýza tecavüz ediyorlar.
  • 63:04 - 63:06
    Annene tecavüz etseydiler
    ne yapardýn?
  • 63:06 - 63:09
    - Bu politikacýlar sistemin
  • 63:09 - 63:11
    uţaklarýdýrlar; iţleri sistemin
    iţlemesini ve
  • 63:11 - 63:14
    yöneten sýnýfa çýkar sađlamaktýr.
  • 63:14 - 63:17
    Ve onlar hiçbir zaman
  • 63:17 - 63:20
    halkýn ve gezegenin çýkarlarý için
    çalýţmayacaklar.
  • 63:20 - 63:22
    Ne söylediđimiz önemli deđil,
  • 63:22 - 63:24
    yanýt verecekleri tek ţey
  • 63:24 - 63:27
    güç ve sosyal parçalanma tehdididir.
  • 63:27 - 63:29
    Onlarýn, iktidarda kalmalarýna izin verirsek,
  • 63:29 - 63:31
    onlardan elde ettiđimiz kazanýmlarýmýzý
  • 63:31 - 63:33
    geri almak için ellerinden geleni yapacaklardýr.
  • 63:33 - 63:35
    Hiçbir mücadelenin bitmediđini,
  • 63:36 - 63:39
    ki devlet varolmaya devam ettiđi sürece
  • 63:39 - 63:42
    herhangi nihai bir zafer olasýlýđý olmadýđýný
  • 63:42 - 63:45
    kabul etmek gerekir, ancak
  • 63:47 - 63:49
    Mücadele tarihlerinde kesin olarak
    görebileceđimiz gibi,
  • 63:49 - 63:52
    tüm taktiklerin kullanýmýzla kendimizi
  • 63:52 - 63:54
    Ayrýca, güçlendirdiđimiz yollarla
  • 63:54 - 63:57
    küçük kazanýmlar elde edilmiţtir.
  • 63:57 - 64:00
    belirli bir taktiđin gerçekten ţiddet
  • 64:00 - 64:02
    olup olmadýđýný söylemek gerçekten
    önemli deđildir,
  • 64:02 - 64:04
    çünkü, bu eylemi kýsýtlamak anlamýna gelen
  • 64:04 - 64:06
    bir çeţit ahlaki kategoridir.
  • 64:06 - 64:09
    Bence, hangi taktiđin bizi güçlendireceđine
  • 64:09 - 64:11
    özgürleţtireceđine ve kullanýţlý olacađýna
  • 64:11 - 64:13
    bakmak daha önemlidir.
  • 64:13 - 64:15
    Yerüstü araçlar tamamen
  • 64:15 - 64:17
    küresel kapitalizmin geniţlemesine
    olanak sađlamak için tasarlandý.
  • 64:17 - 64:19
    Bunlar, büyük paralar yapan
  • 64:19 - 64:22
    ciddi iktidar yapýlarýdýrlar.
  • 64:22 - 64:24
    Arkalarýnda hayal edebileceđiniz kadar
  • 64:24 - 64:26
    silahlý devlet gücü vardýr.
  • 64:26 - 64:28
    Ordularý onlarýn tarafýnda,
  • 64:28 - 64:30
    kitle medyasýna sahipler, bankalar,
    bütün para onlarýn tarafýnda.
  • 64:30 - 64:33
    Ordumuzun gösterdiđi liderliđe dair,
  • 64:33 - 64:36
    bir ţüphe varsa, bu F-18 savaţçýsýna
  • 64:36 - 64:38
    ve arkasýndaki
  • 64:38 - 64:41
    hafif zýrhlý araca bakmanýz yeterli.
  • 64:41 - 64:43
    Ordu ve donanma birlikleri bu taţýtý
  • 64:43 - 64:46
    biyoyakýt karýţýmýyla test ediyor,
  • 64:46 - 64:48
    ve bu "Yeţil Eţţekarýsý" adý takýlan
  • 64:52 - 64:55
    donanma savaţ jeti,
  • 64:55 - 64:58
    bir kaç gün içerisinde,
  • 64:59 - 65:01
    Dünya Gününde ilk defa uçurulacak.
  • 65:01 - 65:03
    - Crazy Horse bir-sekiz,
    temas için izin istiyor.
  • 65:03 - 65:05
    - Yaralýlarý arabaya mý alýyor?
  • 65:05 - 65:07
    - Evet, temas için izin almaya
    çalýţýyoruz.
  • 65:07 - 65:09
    - Hadi ama ateţ etmemize izin verin!
  • 65:09 - 65:12
    - Bushefendi, Crazy Horse bir-sekiz.
  • 65:12 - 65:15
    - Onu alýyorlar.
  • 65:15 - 65:18
    - Bushefendi, Crazy Horse bir-sekiz.
  • 65:18 - 65:20
    - Konuţan Bushefendi yedi, devam edin.
  • 65:20 - 65:23
    - Anlaţýldý. Cesetleri kaldýran
    siyah bir spor araç ya da bir Bongo
  • 65:24 - 65:26
    kamyonumuz var. Temas için izin istiyoruz.
  • 65:26 - 65:30
    - Bushefendi yedi, roger. Konuţan
    Bushefendi yedi, roger. Saldýr.
  • 65:30 - 65:33
    - Bir-sekiz, saldýr. Temiz.
  • 65:33 - 65:36
    - Hadi!
  • 65:36 - 65:39
    - Temiz.
  • 65:39 - 65:41
    Yasalar, eđer dođru ţeyi yapmazsa,
  • 65:41 - 65:44
    baţka insanlar yapacaktýr
  • 65:44 - 65:46
    ve yasalarý çiđneyerek de olsa,
  • 65:46 - 65:48
    dođru ţeyi yapmalarý gerekecektir.
  • 65:49 - 65:51
    Ve bu örnek, tarih boyunca
  • 65:52 - 65:54
    bir çok kez görülmüţtür:
  • 65:57 - 65:59
    Yahudileri, Alman Nazilerinden
    kurtaran insanlar
  • 66:00 - 66:02
    yüce bir amaç için,
    yasalarý çiđnemiţlerdir.
  • 66:04 - 66:06
    Amerika'da o zamanlar köleleri,
  • 66:06 - 66:10
    köle sahiplerinden ve barbar yasalardan
  • 66:10 - 66:12
    korumak için, yeraltý demiryolu sistemiyle
  • 66:15 - 66:19
    kurtarmýţ olan insanlar da çiđnemiţlerdir.
  • 66:19 - 66:21
    Onlar dođru ţeyi yaptýlar.
    Yüce bir amaç için
  • 66:21 - 66:23
    yasalarý çiđnemiţlerdi.
  • 66:25 - 66:27
    Artýk iţe koyulmamýz ve ...
  • 66:44 - 66:46
    Facebook'ta "Beđen"i týklamanýn ve online
    imza kampanyalarýnýn ötesine geçmemiz gerekiyor.
  • 66:46 - 66:49
    Bizler, gerçek dünyaya
    dönüp karţý koymalýyýz.
  • 66:49 - 66:51
    Kabul etmemiz ve özümsememiz
  • 66:51 - 66:53
    gereken tek ţey,
  • 66:53 - 66:55
    kurumlarýn ve halkýn çođunluđunun
  • 66:55 - 66:57
    asla bizim tarafýmýzda
    olmayacađýdýr.
  • 66:57 - 66:59
    Ve böylece, bireysel aktivistler ve
  • 66:59 - 67:02
    direniţ topluluklarý olarak ve
  • 67:02 - 67:04
    bir direniţ kültürü olarak oturup
  • 67:04 - 67:07
    ţöyle sormalýyýz;
  • 67:07 - 67:10
    "Tamam, peki, bu kültürün gezegeni
    yok etmesini durdurmak neye mal olacak?"
  • 67:10 - 67:13
    Yani, kýsmen cevap açýktýr ki,
  • 67:13 - 67:15
    ikna yöntemi asla iţlemedi ve
  • 67:15 - 67:17
    ... iţlemeyecek de.
    Baţarýlý olmak istiyorsak,
  • 67:20 - 67:22
    o halde direniţ hareketlerinin
  • 67:22 - 67:27
    geçmiţte ne yaptýklarýna
  • 67:27 - 67:30
    ve kendilerini baţarýlý olmak için
  • 67:31 - 67:33
    savunduklarý farklý safhalarda
  • 67:33 - 67:36
    ne öđrendiklerine bakmamýz gerekir.
  • 67:36 - 67:38
    "Politik bir direniţi örgütleyin"
    dediđimde,
  • 67:38 - 67:40
    iktidarla burun buruna gelmemiz
    gerektiđini ima ediyorum.
  • 67:41 - 67:43
    Ýktidar dediđinde,
  • 67:43 - 67:45
    sorumlu insanlarýn seni susturmak için
  • 67:45 - 67:47
    ellerinden geleni yapacaklarý bir
  • 67:47 - 67:49
    sosyopati olduđunu anlayacaksýn.
  • 67:49 - 67:53
    Daha büyük bir sosyal çatýţma
  • 67:53 - 67:55
    sürecine girdiđinizde,
  • 67:55 - 67:58
    istemeyeceđiniz ţey ţiddetsizlikten
  • 67:58 - 68:01
    bahseden insanlar olacaktýr
    çünkü, ţiddetsizlik insanlarý
  • 68:01 - 68:04
    silahsýzlandýracaktýr, bu insanlarý ...
  • 68:04 - 68:07
    saldýrgan düţman ve katý sosyal ţartlar
  • 68:07 - 68:09
    karţýsýnda silahsýz býrakacaktýr.
  • 68:09 - 68:11
    Onlarýn güçlü bir savaţan ruha
    sahip olmasýný istersiniz
  • 68:11 - 68:14
    çünkü, savaţan bir ruhun yokluđunda,
  • 68:15 - 68:17
    direniţ için gereken irade de olmaz.
  • 68:17 - 68:19
    Nazilerin yaptýđý zekice ţey,
  • 68:19 - 68:21
    her adýmda Yahudilerin akýlcý
    üstün çýkarlarýnýn
  • 68:21 - 68:23
    direnmemek olmasý
    yoluyla gerçekleţti.
  • 68:23 - 68:25
    Bir kimlik kartý almayý mý
    tercih ederdiniz,
  • 68:26 - 68:28
    yoksa direnip
    belki de ölmeyi mi?
  • 68:29 - 68:31
    Bir gettoya taţýnmak mý
    isterdiniz,
  • 68:31 - 68:33
    yoksa direnip
    belki de ölmeyi mi?
  • 68:33 - 68:36
    Bir kađnýya binmeyi mi
    tercih ederdiniz,
  • 68:36 - 68:38
    yoksa direnip
    belki de ölmeyi mi?
  • 68:38 - 68:41
    Banyo yapmayý mý
    tercih ederdiniz,
  • 68:41 - 68:43
    yoksa direnip
    belki de ölmeyi mi?
  • 68:43 - 68:45
    Yolun her adýmýnda,
    direnmemek onlarýn
  • 68:45 - 68:48
    akýlcý kiţisel çýkarlarýydý.
  • 68:48 - 68:50
    Ama size çok önemli bir
    ţey söyleyeyim:
  • 68:50 - 68:52
    Varţova Getto Ayaklanmalarýna
    katýlan Yahudilerin,
  • 68:56 - 68:58
    hayatta kalma oraný uyum
    sađlayanlardan daha yüksekti.
  • 68:58 - 69:00
    Bence, herhangi birimiz ţu an
    Nazi Almanyasýnda hayatta kalsaydýk,
  • 69:00 - 69:02
    bir direniţ hareketinin ne yapmasý
    gerektiđini biliyor olurduk.
  • 69:02 - 69:04
    Endüstriyel uygarlýk kültürünün,
  • 69:04 - 69:06
    bir iţgal kültürü olduđu
  • 69:06 - 69:08
    üzerinde düţünmek gerek,
  • 69:08 - 69:10
    çünkü, uygarlýk bir iţgal kültürüdür.
  • 69:10 - 69:12
    Örnek VI
  • 69:12 - 69:14
    Naziler veya diđer faţistler
    Kuzey Amerika'yý ele geçirselerdi,
  • 69:14 - 69:16
    ... ne olurdu?
  • 69:16 - 69:18
    Peki, Mussolini faţizmini
    uygulasalar ne yapardýk:
  • 69:18 - 69:20
    "Faţizme, Korporatizm demek
    daha uygun olurdu ...
  • 69:20 - 69:22
    çünkü, Korporatizm devlet ve
    ţirketin evliliđidir."
  • 69:23 - 69:25
    Farz edelim ki, bu ülke kendisini
    demokratik olarak tanýmlýyor,
  • 69:25 - 69:28
    ama herkes bilir ki seçimler
  • 69:28 - 69:31
    sadece ayný faţistlerin
    (Mussolini'yi, Ţirketleri takip eden)
  • 69:32 - 69:36
    partinin farklý kanatlarý arasýnda
    seçme hakkýný verir.
  • 69:36 - 69:39
    Farz edelim ki, öncü nazi birlikleri ve gizli polis
    hükümet karţýtý etkinlikleri engelledi?
  • 69:39 - 69:41
    Karţý koyar mýsýnýz?
  • 69:41 - 69:44
    Bir direniţ hareketi varsa,
    ona katýlýr mýsýnýz?
  • 69:44 - 69:47
    Faţistler, kýrsala ýţýnlanýp yiyecek kaynaklarýný
    zehirlediđinde, nehirleri yüzmeye elveriţsiz
  • 69:47 - 69:49
    kýldýklarýnda ve hatta hayal edemeyeceđiniz
    kadar kirleterek su içilemez hale getirdiklerinde,
  • 70:06 - 70:11
    onlara direnecek misiniz?
  • 70:21 - 70:24
    Faţistler, kýtayý sistematik olarak
    ormansýzlaţtýrdýđýnda,
  • 70:27 - 70:29
    ormanlara dođru giden bir yeraltý direniţ
    ordusuna ve oradan toplantý odalarýna,
  • 70:31 - 70:34
    ve ormanlarý yok eden iţgalcileri ve
    özellikle onlara emir verenleri,
  • 70:34 - 70:36
    birbir vurmak için Reichstag
    salonlarýna katýlýr mýydýnýz?
  • 70:36 - 70:38
    Bana bir eţik ver. Nihayetinde tutumunu
    sergileyeceđin belirli bir nokta ver.
  • 70:48 - 70:50
    Eđer, bir eţik veremiyorsan veya
    vermeyeceksen, neden?
  • 70:50 - 70:53
    Franklin Lopez tarafýndan üretildi,
    yönetildi, filme alýndý, düzenlendi...
  • 70:53 - 70:56
    Derrick Jensen'in Endgame kitabýnýn
    1. ve 2. ciltlerinden esinlendi.
  • 70:56 - 70:58
    Ţarký Sözleri:
    Sayfayý gördüđümde, öfkeyi kuţandým,
  • 70:59 - 71:02
    onu silmektense
    kan dolaţýmýma soktum.
  • 71:02 - 71:04
    Bu, meseleyi tüm yönleriyle
    halletmek için esastýr.
  • 71:04 - 71:07
    Hücrede ne söylediđini dikkat et
    takip edeceklerdir.
  • 71:09 - 71:13
    Yýđýlý ambarda en iyisini arama,
  • 71:13 - 71:15
    kamu alanlarýnda
    kamera gözler seni izliyor,
  • 71:15 - 71:17
    ve bundan nefret ediyorum,
    bu yüzden mikrofonu aldým
  • 71:19 - 71:22
    ve bu gibi cümleleri yazdým,
  • 71:22 - 71:25
    ve bacaklarým ve onlar
    adýmlarýmla yürüyorlar
  • 71:25 - 71:28
    insanlar onlarý takip eder,
    parýltýlý ýţýklar ama doruklarý gördüm.
  • 71:28 - 71:31
    Zamanýn boţa gitmedi,
    Gökyüzünü takip ediyorum,
  • 71:37 - 71:39
    Zamanla beynin tüm boţluklarýyla
    buluţmasý için çektiđim
  • 71:39 - 71:41
    tüm esrarý okudum.
  • 71:41 - 71:45
    Bak, sadece yüzleţ,
    bu hayat benim,
  • 71:47 - 71:52
    bunun için bitiţ çizgisine
    dođru koţturmuyorum
  • 71:52 - 71:56
    Zaman gelecek,
    ýţýđýn tasarlandýđý
  • 71:57 - 71:59
    anýn yerini hiçbir ţey tutamaz
  • 71:59 - 72:02
    Böylece zamaný alýp,
    onu öđütecek ve kýracađým,
  • 72:02 - 72:04
    çok iyi yuvarlayacak,
    tutuţturak alev alev yakacađým.
  • 72:04 - 72:07
    duman tüttüren körler,
    hepsini içecekler, iţaretler için
  • 72:07 - 72:09
    eziyet eđitimindeki ahir zaman
  • 72:09 - 72:12
    Yumruđunu gökyüzüne kaldýr.
  • 72:12 - 72:14
    Gözlerindeki ateţi gör.
  • 72:14 - 72:16
    Yap ya da yapma,
    deneme ţansýn yok.
  • 72:16 - 72:18
    Dođruyu bulmak zor,
    bu hayat deđil.
  • 72:18 - 72:21
    Kanatlarýný kýrdýlar,
    nasýl uçacaksýn?
  • 72:21 - 72:23
    Yatacaksýn?
    Öleceksin,
  • 72:23 - 72:25
    Ta ki o güne kadar, denemeye
    devam mý edeceksin?
  • 72:25 - 72:27
    Tek tek artacađýz.
  • 72:27 - 72:30
    Gözler güneţe, ţimdi parlasýn.
  • 72:30 - 72:32
    Ţimdi elini taţýn altýna koy,
  • 72:32 - 72:34
    Tarafýný seç
  • 72:34 - 72:36
    Bunu yapmalýyýz,
  • 72:36 - 72:39
    Ţimdi tam zamaný
  • 72:39 - 72:41
    Ţimdi elini taţýn altýna koy,
  • 72:41 - 72:43
    Ţimdi hayatlarýnýzý deđiţtirin
  • 72:43 - 72:45
    Bunu sadece
    siz yapabilirsiniz
  • 72:45 - 72:47
    Ţimdi tam zamaný
  • 72:47 - 72:49
    Daha fazla kirlilik
    ve yađda kýzaracaksýn,
  • 72:49 - 72:51
    elini taţýn altýna koy,
    yap ya da öl.
  • 72:51 - 72:54
    Eylemsiz, ekiplerin
    fraksiyonlarý bölţünsün,
  • 72:54 - 72:56
    aptal olmalýsýn
    kaçmayý tercih edersen.
  • 72:56 - 72:59
    Tel örgüleri geçemezsin,
    en iyisi tarafýný seç.
  • 72:59 - 73:01
    Ya sana söyleneni yap,
    ya da dođru olaný yap.
  • 73:01 - 73:03
    Yatakta bir o yana bir bu yana
    dönecek misin veya savaţacak mýsýn?
  • 73:03 - 73:06
    Adalet yoksa barýţ da yok,
    savaţ bu gece
  • 73:06 - 73:09
    ve ben bir kötü ruhum,
    bilirsiniz, ţiddetli bir ruh,
  • 73:09 - 73:11
    içerisinde çok fazla ţiddet
    olan bir dünyanýn ürünü.
  • 73:11 - 73:13
    Bir dakikada çok fazla insan, ađaç
    ve hayvan ölüyor.
  • 73:13 - 73:15
    Onlardan durmalarýný talep edemezsin,
    bunu duymaya çalýţmýyorlar.
  • 73:16 - 73:19
    Bizler fiziksele geçmedikçe,
    bundan korkmayacaklardýr.
  • 73:19 - 73:20
    Makinalarla savaţýn,
    onu yok etmeye çalýţýn.
  • 73:20 - 73:23
    O yok olana dek, hergün
    ţiddetli bir gündür.
  • 73:23 - 73:25
    Ve onlar sizin bizler
    ölürken ve çürürken
  • 73:34 - 73:36
    sessizce protesto etmenizi,
    pasifist ve etkisiz olmanýzý beklerler.
  • 73:36 - 73:39
    Ayaklanmalýyýz, kahrolsun dua
    etmek için diz çökmek.
  • 73:39 - 73:41
    Vaizler ve öđretmenler
    bizleri kötü yola sevkediyorlar,
  • 73:41 - 73:44
    politikacýlarm ve polisler
    hep bir ađýzdan bizlere:
  • 73:44 - 73:46
    "Ţirket efendilerinize itaat edin,
    ve ne sunuyorsa onu satýn al." diyorlar.
  • 73:46 - 73:48
    Onlarýn boklarýný satýn almayý býrak,
    onlardan hesap sormaya bak.
  • 73:48 - 73:51
    Onlarýn oyunlarý cehenneme.
    Artýk oynamayacađýz.
  • 73:51 - 73:53
    Onlarla savaţalým ta ki, öldürülene
    veya paket yapýlana dek.
  • 73:53 - 73:56
    Onlara çiçek atmayý býrak,
    Molotof atmaya baţla.
  • 73:56 - 73:59
    Ted Kaczynski'nin yaptýđý gibi
    o piçlere günlerini gösterin.
  • 73:59 - 74:02
    Makineleri sabote et
    ve duvarlara spreyle
  • 74:02 - 74:04
    sadece büyük bir
    çember A ile mesajýný yaz.
  • 74:04 - 74:06
    Elini taţýn altýna koy
  • 74:06 - 74:09
    Tarafýný seç
  • 74:09 - 74:11
    Bunu yapmalýyýz
  • 74:11 - 74:14
    Ţimdi tam zamaný
  • 74:14 - 74:16
    Elini taţýn altýna koy
  • 74:16 - 74:19
    Ţimdi yaţamýný deđiţtir
  • 74:19 - 74:21
    Sadece sen yapabilirsin
  • 74:21 - 74:22
    Şimdi tam zamanı
  • 74:24 - 74:26
    Çeviri : Aforum Kolektif Çeviri - Sosyal Savaş
    www.internationala.info - www.sosyalsavas.org
Title:
END:CIV - Diren ya da Öl - WWW.ENDCIV.COM
Description:

http://endciv.com
END:CIV; kültürümüzün sistematik şiddete ve çevresel sömürüye olan bağımlılığını inceliyor ve sonuçta zehirlenen tabiatı ve savaş bunalımındaki ulusları derinlemesine araştırıyor. Derrick Jensen'in Endgame (Oyun Sonu) adlı kitabına dayanan END:CIV izleyiciye şu soruyu soruyor: "Yaşadığınız topraklar, ormanları kesen, suyu ve havayı kirleten ve besin kaynaklarınızı zehirleyen yaratıklar tarafından işgal edilseydi, direnir miydiniz?"... Uygarlıkların çökmelerinin altında yatan nedenleri genellikle kaynakların aşırı kullanımına dayanır. Bunu yazarken, dünya ekonomik kaos, petrolün zirvesi, iklim değişikliği, çevresel yıkım ve politik karışıklıkla sendeliyor. Hergün, manşetler skandal hikayelerini ve kamu güvensizliğini temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyor. Şu anki küresel sistemin sonuna dair öfkeli taleplerde bulunmamız gerekmiyor - çünkü çok yakında çökecek gibi görünüyor. Ancak, en çok hasar görmüş yerlerde bile cesaret, merhamet ve özgecilik eylemleri kaynıyor. Savaş ve baskının ağır etkilerine maruz kalmış insanların dirençliliğini ve ilerleyen krizle yüzleşmek için öne atılanların kahramanlıklarını belgeleyerek, END:CIV bu herşeyi tüketen çılgınlığın dışında makul bir geleceğe ışık tutar. Jensen'in anlatımı ile desteklenmiş film bizleri bu toprakları gerçekten seviyorsak eyleme geçmeye çağırıyor. Film, küresel ekonomik sistemin çözümlemesini yapmak için müziği, arşivsel metrajı, hareketli grafikleri, animasyonu, güldürüyü ve hicvi de kullanarak enerjik bir tempoda ilerliyor. END:CIV, Jensen'in şiirsel ve sezgisel yaklaşımıyla örtüşen birinci elden fedakarlık ve kahramanlık hikayelerini dikkatle ve duygusal olarak heyecanla yansıtıyor. Taşrada çekilmiş ekran görüntüleri korkunç ama olağan yıkımın traşlama kanıtının yanısıra kesici doğal güzelliğin perde arkasını gözler önüne seriyor.

more » « less
Video Language:
English
Duration:
01:15:51

Turkish subtitles

Revisions