Return to Video

Deniz askerliğinden oyunculuğa olan yolculuğum

  • 0:01 - 0:03
    "1/1 Weapons Company" (bölük)'nin
  • 0:03 - 0:05
    81 timi ile Camp Pendleton, Kaliforniya'da
  • 0:05 - 0:06
    deniz askeriydim.
  • 0:06 - 0:07
    Oorah!
  • 0:07 - 0:08
    Seyirci: Oorah!
  • 0:08 - 0:09
    (Kahkahalar)
  • 0:09 - 0:12
    11 Eylül'den birkaç ay sonra katıldım,
  • 0:12 - 0:15
    sanırım o zamanlar
    ülkedeki çoğu insanda olduğu gibi
  • 0:15 - 0:18
    vatanseverlik ve intikam
    hisleriyle doluydum
  • 0:18 - 0:21
    ve hiçbir şey yapmıyor olduğum
    gerçeğine bağlı olarak,
  • 0:21 - 0:22
    bir şey yapmak istiyordum.
  • 0:22 - 0:26
    17 yaşımdaydım, liseden henüz önceki
    yaz mezun olmuştum,
  • 0:26 - 0:27
    büyüdüğüm Kuzey Indiana'da
  • 0:27 - 0:29
    Mishawaka denilen
    küçük bir kasabada
  • 0:29 - 0:32
    ailemin evinin arka odasında
    kira ödeyerek yaşıyordum.
  • 0:32 - 0:35
    İlgilenenler için bunu
    daha sonra heceleyebilirim.
  • 0:35 - 0:36
    (Kahkahalar)
  • 0:36 - 0:40
    Mishawaka birçok güzel şey olabilir,
    fakat dünyanın kültür merkezi olamaz,
  • 0:40 - 0:43
    bu yüzden benim tiyatro
    ve sinema filmleriyle tek karşılaşmam
  • 0:43 - 0:44
    lisede aldığım sahnelerle ve
  • 0:44 - 0:47
    Blockbuster Video, huzur
    içinde uyusun, ile sınırlıydı.
  • 0:47 - 0:48
    (Kahkahalar)
  • 0:48 - 0:49
    Aktörlük konusunda öylesine ciddiydim ki
  • 0:49 - 0:52
    lisede son sınıftayken Juilliard'da
    mülakatlara katılmıştım,
  • 0:52 - 0:53
    kazanamadım,
  • 0:53 - 0:57
    üniversitenin bana göre olmadığına karar
    verdim ve başka hiçbir yere başvurmadım
  • 0:57 - 0:58
    ki bu dâhiyane bir hareketti.
  • 0:58 - 1:01
    Bunu, hakkında, aktörlerin Los Angeles'a
  • 1:01 - 1:03
    yanlarında sadece yedi
    dolarla falan taşınıp,
  • 1:03 - 1:06
    iş buldukları ve başarılı kariyerler
    yaptıkları gibi hikâyeler duyduğum
  • 1:06 - 1:08
    Hail Mary LA oyunculuk
    efsanesine de yaptım.
  • 1:08 - 1:11
    Arabam bozulmadan önce
    Amarillo, Teksas'a kadar gitmiştim.
  • 1:11 - 1:13
    Bütün paramı onu tamir ettirmeye harcadım,
  • 1:13 - 1:14
    sonunda Santa Monica'daydım --
  • 1:14 - 1:16
    Los Angeles'ta bile değil --
  • 1:16 - 1:18
    basitçe, sahilde boş boş dolaşarak
    48 saat kaldım,
  • 1:18 - 1:20
    arabama bindim, eve sürdüm,
  • 1:20 - 1:22
    böylece oyunculuk
    kariyerim de bitmişti, yani..
  • 1:22 - 1:22
    (Kahkahalar)
  • 1:22 - 1:24
    On yedi, Mishawaka ...
  • 1:24 - 1:27
    ailenin evi, kira ödemek,
    elektrikli süpürge satmak ...
  • 1:27 - 1:29
    tele-pazarlamacılık,
  • 1:29 - 1:32
    yerel 4-H fuar alanlarında çimleri biçmek.
  • 1:32 - 1:34
    Eylül 2001'e girerken dünyam buydu.
  • 1:34 - 1:36
    Ayın 11'inden sonra,
  • 1:36 - 1:38
    aşırı bir görev anlayışı hissederek
  • 1:38 - 1:40
    ve genel anlamda kendime,
    ebeveynlerime, devlete karşı
  • 1:40 - 1:41
    çok sinirli bir hâlde,
  • 1:41 - 1:43
    özgüvensiz, saygıdeğer bir iş olmadan,
  • 1:43 - 1:47
    Kaliforniya'ya gidip gelirken arabada
    götürdüğüm dandik mini buzdolabım --
  • 1:47 - 1:49
    Marine Corps'a katıldım ve orayı
    çok sevdim. Deniz askeri olmayı sevdim.
  • 1:49 - 1:52
    Bu, hayatımda yaptığım ve en çok gurur
    duyduğum şeylerden biri.
  • 1:52 - 1:54
    Silahları ateşlemek havalıydı,
  • 1:54 - 1:56
    pahalı şeyleri sürmek ve
    patlatmak harikaydı.
  • 1:56 - 1:59
    Fakat fark ettim ki,
    Marine Corps'u en çok
  • 1:59 - 2:02
    katıldığım zamanlar en az
    aradığım şeyler için sevmiştim
  • 2:02 - 2:03
    ki onlar insanlardı,
  • 2:03 - 2:05
    bu garip ahbaplarla --
    Birleşik Devletler'in bir kesitinden
  • 2:05 - 2:08
    karakterler grubu--
  • 2:08 - 2:11
    görünüşte hiçbir ortak noktamız yoktu.
  • 2:11 - 2:12
    Ve zamanla,
  • 2:12 - 2:14
    beni askeriyeye yönelten
  • 2:14 - 2:16
    tüm o politik ve kişisel
    gösterişler son buldu
  • 2:16 - 2:20
    ve benim için, Marine Corps
    arkadaşlarımla eş anlamlı oldu.
  • 2:20 - 2:22
    Sonra, hizmetimden birkaç yıl
  • 2:22 - 2:24
    ve Irak'a konuşlandırılmadansa
    aylar sonra,
  • 2:24 - 2:27
    bir dağ bisikleti kazasında göğüs
    kafesimi yerinden çıkarttım
  • 2:27 - 2:29
    ve tıbben ayrılmak zorundaydım.
  • 2:29 - 2:31
    Askeriyede hiç bulunmamış olanlar
    bunu anlamakta zorlanabilir,
  • 2:31 - 2:35
    fakat Irak'a ya da Afganistan'a
    konuşlandırılmayacağımın söylenmesi
  • 2:35 - 2:36
    benim için oldukça yıkıcı oldu.
  • 2:36 - 2:39
    Askerî hastaneden bir sedyenin üzerinde
    çıkışım ve bütün timimin dışarıda
  • 2:39 - 2:43
    iyi olup olmadığımı görmek için bekleyişi
    çok net bir şekilde gözlerimin önünde.
  • 2:43 - 2:45
    Ve sonrasında, aniden,
    tekrar bir sivil olmuştum.
  • 2:45 - 2:48
    Oyunculuğa bir şans daha vermek
    istediğimi biliyordum,
  • 2:48 - 2:49
    çünkü --yineliyorum, bu benim--
  • 2:49 - 2:53
    bana göre askeriyeyle karşılaştırıldığında
    sivil problemleri hafifti.
  • 2:53 - 2:56
    Demek istediğim, şu an cidden
    neyden şikâyet edebilirsiniz ki?
  • 2:56 - 2:57
    "Burası çok sıcak,
  • 2:57 - 2:59
    birisi klimayı çalıştırmalı."
  • 2:59 - 3:01
    "Kahve kuyruğu fazla uzun."
  • 3:01 - 3:03
    Ben bir deniz askeriydim,
  • 3:03 - 3:05
    nasıl hayatta kalınabileceğini biliyordum.
  • 3:05 - 3:06
    New York'a gidecek ve aktör olacaktım.
  • 3:06 - 3:09
    Eğer hiçbir şey işe yaramazsa,
    Central Park'ta yaşayacak ve
  • 3:09 - 3:11
    Panera Bread'in arkasında
    çöpten eşya toplayacaktım.
  • 3:11 - 3:14
    Juilliard için tekrar mülakata katıldım
    ve bu sefer şanslıydım, alındım.
  • 3:14 - 3:18
    Fakat askeriyeden sivilliğe olan
    geçişin bu kadar karmaşık oluşu
  • 3:18 - 3:19
    beni şaşırtmıştı.
  • 3:19 - 3:22
    Görece sağlıklıydım; zihinsel ya da
    fiziksel yaralanmaya ek olarak
  • 3:22 - 3:24
    o süreçten geçmeyi hayal bile edemiyorum.
  • 3:24 - 3:25
    Ama ne olursa olsun, zordu.
  • 3:25 - 3:28
    Kısmen sebebi, oyunculuk okulundaydım --
  • 3:28 - 3:31
    Arkadaşlarım deniz aşırı yerlerde
    bensiz hizmet ederken,
  • 3:31 - 3:34
    ses ve konuşma derslerine girmeyi, odanın
    gerisine hayali enerji topları fırlatmayı,
  • 3:34 - 3:37
    kendimi dünyaya getirdiğim oyunculuk
    egzersizlerini yapmayı --
  • 3:37 - 3:39
    (Kahkahalar)
  • 3:39 - 3:40
    doğru bulamıyordum.
  • 3:40 - 3:43
    Fakat aynı zamanda, kısmen de
    askeriyede öğrendiğim şeyleri
  • 3:43 - 3:45
    sivil durumlara nasıl
    uygulayacağımı bilmiyordum.
  • 3:45 - 3:48
    Demek istediğim hem pratikte
    hem de duygusal olarak.
  • 3:48 - 3:50
    Pratikte, bir iş edinmek zorundaydım.
  • 3:50 - 3:52
    Ve ben bir piyade deniz askeriydim,
  • 3:52 - 3:55
    makineli silahları ateşlediğiniz ve
    havan topları fırlattığınız bir yer.
  • 3:55 - 3:58
    Bu becerileri sivil dünyasına
    geçirebileceğiniz çok fazla yer yok.
  • 3:58 - 4:01
    Duygusal olarak,
    anlamı bulmakta zorlandım.
  • 4:01 - 4:03
    Askeriyede, her şeyin bir anlamı vardı.
  • 4:03 - 4:05
    Yaptığınız her şey ya
    geleneklerle demlenmiş,
  • 4:05 - 4:07
    ya da pratik bir amaç taşımaktaydı.
  • 4:07 - 4:08
    Sahrada sigara içemezsiniz,
  • 4:08 - 4:10
    çünkü pozisyonunuzu belli
    etmek istemezsiniz.
  • 4:10 - 4:13
    Yüzünüze dokunamazsınız --
    Kişisel bir sağlık ve hijyen
  • 4:13 - 4:14
    seviyesi geliştirmelisiniz.
  • 4:14 - 4:18
    "Bayraklar" oynadığında, sizden önce
    giden insanlara karşı saygı duymadan
  • 4:18 - 4:19
    bununla karşılaşıyorsunuz.
  • 4:19 - 4:21
    Böyle yürü, şöyle konuş, bu yüzden.
  • 4:21 - 4:23
    Üniformanızın burgatasına kadar
    bakımı yapılırdı.
  • 4:23 - 4:25
    Bu kurallara ne kadar dikkatli uyduğunuz
  • 4:25 - 4:28
    ne çeşit bir deniz askeri olduğunuzu
    açıkça gösteriyordu.
  • 4:28 - 4:30
    Rütbeniz geçmişiniz ve
    kazandığınız saygı hakkında
  • 4:30 - 4:31
    bir şeyler söylüyordu.
  • 4:31 - 4:33
    Sivillerin dünyasında rütbe yoktu.
  • 4:33 - 4:34
    Burada farklı bir insandınız
  • 4:34 - 4:38
    ve ben sürekli tüm ederimi tekrar
    kanıtlamak zorundaymışım gibi hissettim.
  • 4:38 - 4:40
    Ve ben üniformalıyken sivillerin bana
    gösterdiği saygı,
  • 4:40 - 4:42
    üniformayı çıkarttığımda yok oluyordu.
  • 4:42 - 4:43
    Bir...
  • 4:43 - 4:45
    topluluk anlayışı yok gibi görünüyorken,
  • 4:45 - 4:48
    askeriyede, bu topluluk
    anlayışını hissetmiştim.
  • 4:48 - 4:50
    Sivil dünyasında kaç kez
  • 4:50 - 4:53
    en yakın arkadaşlarınızla beraber
    ölüm-kalım durumlarında kaldınız
  • 4:53 - 4:56
    ve onlar sürekli sizi
    terk etmeyeceklerini kanıtladılar?
  • 4:56 - 4:58
    Ve bu sırada oyunculuk okulunda...
  • 4:58 - 4:59
    (Kahkahalar)
  • 5:01 - 5:02
    Gerçekten, ilk defa,
  • 5:02 - 5:04
    askeriyeyle alakası olmayan,
  • 5:04 - 5:07
    ama bir şekilde askeriye
    tecrübelerimi bana daha önce
  • 5:07 - 5:09
    tanımlanamaz gibi gelen
    bir şekilde yansıtan
  • 5:09 - 5:11
    oyunlar, karakterler ve
    sahneler keşfediyordum.
  • 5:11 - 5:13
    İlk defa duyguları sözlere
    dökebildiğim ve bunun
  • 5:13 - 5:16
    ne kadar değerli bir araç
    olduğunu fark ettiğim için
  • 5:16 - 5:18
    daha az agresif bir
    hâle geldiğimi hissettim.
  • 5:18 - 5:20
    Askeriyedeki zamanlarımı yansıtırken,
  • 5:20 - 5:22
    ilk düşündüğüm şeyler
    basmakalıp talimler
  • 5:22 - 5:25
    ve bunun disiplini ve acısı olmuyordu;
  • 5:25 - 5:28
    daha çok, küçük, samimi insani anlar,
  • 5:28 - 5:29
    harika hislerin hatıraları,
  • 5:29 - 5:32
    ailelerini özlediği için
    asker kaçağı olan arkadaşlar,
  • 5:32 - 5:33
    boşanan arkadaşlar,
  • 5:33 - 5:35
    beraber gülmek beraber ağlamak,
  • 5:35 - 5:38
    hepsi askeriyenin perde arkasında.
  • 5:38 - 5:40
    Arkadaşlarımı bu durumlarla
    boğuşurken gördüm
  • 5:40 - 5:43
    ve bunun hakkındaki duygularımızı
    ifade edemeyerek,
  • 5:43 - 5:46
    bunun onlarda ve kendimde
    yarattığı gerginliği izledim.
  • 5:46 - 5:49
    Askeriye ve tiyatro toplulukları
    aslında çok benzerdir.
  • 5:49 - 5:53
    Kendilerinden daha büyük bir görevi
    başarmaya çalışan bir grup insan var,
  • 5:53 - 5:54
    sizinle alakalı değil.
  • 5:54 - 5:57
    Bir rolünüz var, takım içindeki rolünüzü
    bilmek zorundasınız.
  • 5:57 - 5:59
    Her takımın bir
    lideri ya da yönetmeni var;
  • 5:59 - 6:02
    bazen akıllı olurlar, bazense olmazlar.
  • 6:02 - 6:04
    Kısa bir süre içinde bu tamamen
  • 6:04 - 6:06
    yabancı insanlarla samimiyet
    kurmak zorundasınız;
  • 6:06 - 6:08
    özdisiplin, özbakım.
  • 6:08 - 6:12
    Düşündüm ki, meslekleri göz önüne
    alındığında, askeriyedeyken zorla gittiğim
  • 6:12 - 6:15
    hepsi iyi niyetli fakat biraz
    incitici olaylardı;
  • 6:15 - 6:18
    popüler kültür hakkında bir
    soru cevapladığınız ve
  • 6:18 - 6:21
    eğer doğru bilirseniz
    bir buluşma kazandığınız,
  • 6:21 - 6:25
    ki o da çoktan evlenmiş
    ve hamile amigo kızlarla,
  • 6:25 - 6:27
    amigo kızlara karşı bir
    şey yok onları severim,
  • 6:27 - 6:29
    şaperon eşliğinde
    güverte geçidinde bir yürüyüştü,
  • 6:29 - 6:32
    "Bir San Diego Şarjör Amigosu
    ile Buluşma Kazanın" gibi,
  • 6:32 - 6:34
    zoraki eğlence olaylarından
  • 6:34 - 6:36
    daha düşündürücü şeylerle baş edebilecek,
  • 6:36 - 6:39
    insanları eğlendirebilecek bu iki
    farklı gibi görünen topluluğu kombinleyen
  • 6:39 - 6:41
    bir alan yaratmak ne kadar harika olurdu.
  • 6:41 - 6:45
    Aşağılayıcı olmadan
    ulaşılabilir olan karakterler yoluyla
  • 6:45 - 6:50
    sunulan bir tiyatro olsaydı
    ne kadar harika olurdu, asıl nokta buydu.
  • 6:50 - 6:53
    Bunu yapmaya çalıştığımız,
    Silahlı Güçlerde Sanat'ı
  • 6:53 - 6:57
    bu iki, farklıymış gibi görünen
    topluluğu birleştirmeye çalıştığımız
  • 6:57 - 6:58
    kâr amacı gütmeyen kuruluşu başlattık.
  • 6:58 - 7:02
    Bir oyun ya da çağdaşımız olan ve tıpkı
    askeriye izleyicisi gibi yaş ve ırk olarak
  • 7:02 - 7:06
    ayrı düşen Amerikan oyunlarından
    monologlar seçeriz, bir grup inanılmaz
  • 7:06 - 7:08
    tiyatro eğitimi almış aktörü alırız,
  • 7:08 - 7:10
    onları inanılmaz materyallerle donatırız,
  • 7:10 - 7:13
    üretim maliyetini olabildiği kadar
    düşük tutarız --
  • 7:13 - 7:16
    set yok, kostüm yok,
    ışık yok, sadece okuyoruz --
  • 7:16 - 7:18
    hepsi tüm vurguyu dile yapmak
  • 7:18 - 7:21
    ve tiyatronun her durumda
    yapılabileceğini göstermek için.
  • 7:21 - 7:24
    Tamamen yabancılarla dolu bir odaya girmek
  • 7:24 - 7:27
    ve kendimize insanlığımızı hatırlatmak,
  • 7:27 - 7:28
    bu çok güçlü bir şey
  • 7:28 - 7:30
    ve kendinizi ifade etmek omzunuzdaki
  • 7:30 - 7:31
    tüfek kadar güçlü bir alet.
  • 7:31 - 7:35
    Askeriye gibi kısaltmaların kısaltmalarına
    sahip olmakla gurur duyan
  • 7:35 - 7:37
    bir organizasyon için,
  • 7:37 - 7:40
    iş, ortaklaşa bir deneyimi
    ifade etmeye geldiğinde
  • 7:40 - 7:41
    kendinizi kaybedebilirsiniz.
  • 7:41 - 7:43
    Ve ben, yeni kendini ifade etme yollarıyla
  • 7:43 - 7:45
    donatmak için ülkemizi koruyanlardan
  • 7:45 - 7:47
    daha iyi bir topluluk düşünemiyorum.
  • 7:47 - 7:49
    Tüm Birleşik Devletler'e ve
    tüm dünyaya yayıldık,
  • 7:49 - 7:51
    Bethesda, Maryland'daki Walter Reed'den,
  • 7:51 - 7:54
    Camp Pendleton'a,
    Kuveyt'teki Camp Arifjan'a,
  • 7:54 - 7:55
    USAG Bavaria'ya,
  • 7:55 - 7:57
    ara sıra New York'taki
    Broadway tiyatrolarına.
  • 7:57 - 8:00
    Getirdiğimiz oyun
    sergileyen sanatçılar için,
  • 8:00 - 8:02
    bu, onların başka türlü
    karşılaşamayacakları,
  • 8:02 - 8:03
    kültüre açılan bir pencereydi.
  • 8:03 - 8:05
    Ve askeriye için, birebir aynısıydı.
  • 8:05 - 8:07
    Son altı yıldır bunu yapıyor olduğumdan,
  • 8:07 - 8:10
    hiçbir zaman oyunculuğun birçok
    şey demek olduğunu unutmuyorum.
  • 8:10 - 8:13
    O bir beceri, politik bir eylem,
    o bir iş, o --
  • 8:13 - 8:16
    size en çok uyan sıfat hangisiyse o.
  • 8:16 - 8:17
    Ama aynı zamanda da bir hizmet.
  • 8:17 - 8:19
    Hizmetimi bitirmek zorunda kalmadım,
  • 8:19 - 8:23
    yani ne zaman bu nihai hizmet
    sektörüne, askeriyeye hizmette bulunsam,
  • 8:23 - 8:24
    benim için, yeniden --
  • 8:24 - 8:26
    bundan daha iyi olan pek bir şey yok.
  • 8:26 - 8:28
    Teşekkürler.
  • 8:28 - 8:32
    (Alkışlar)
  • 8:32 - 8:36
    Marco Ramirez'den bir parça
  • 8:36 - 8:39
    olan "Ben Batman Değilim"i
    oynuyor olacağız.
  • 8:39 - 8:41
    İnanılmaz bir aktör, çok iyi bir
    arkadaşım, Jesse Perez
  • 8:41 - 8:43
    okuyor olacak
  • 8:43 - 8:45
    ve birkaç saat önce tanıştığım
    Matt Johnson.
  • 8:45 - 8:47
    Onlar ilk kez bunu beraber yapacaklar,
  • 8:47 - 8:48
    bakalım nasıl olacak.
  • 8:48 - 8:50
    Jesse Perez ve Matt Johnson.
  • 8:50 - 8:54
    (Alkışlar)
  • 9:01 - 9:02
    Jesse Perez: Gece yarısı
  • 9:02 - 9:05
    ve gökyüzü deli gibi parlıyor,
    radyoaktif kırmızı.
  • 9:05 - 9:07
    Ve eğer gözlerini kısarsan, tüm şehri,
  • 9:07 - 9:10
    meleklerin içeri girmesine izin vermeyen
    bir böcek ağı gibi kaplayan
  • 9:10 - 9:13
    kalın bir sigara dumanı ve
    uçak egzozu katmanının içinden
  • 9:13 - 9:14
    ayı görebilirsin belki.
  • 9:14 - 9:15
    (Davullar)
  • 9:15 - 9:17
    Ve eğer yeteri kadar yükseğe bakarsan,
  • 9:17 - 9:20
    beni 87 katlı bir binanın çatısında
    duruyorken görebilirsin.
  • 9:20 - 9:24
    Ve orada, çirkin yaratıklar ve belki de
    100 yıldır öylece, ölü gibi duran
  • 9:24 - 9:26
    bozulmuş saat kulelerinin yerinde,
  • 9:26 - 9:28
    orada ben varım.
  • 9:28 - 9:29
    (Davul sesi)
  • 9:29 - 9:31
    Ben çılgın Batman'im!
  • 9:31 - 9:32
    (Davul sesi)
  • 9:32 - 9:34
    Ve ben Batmobil'e, bataranglara
  • 9:34 - 9:37
    ve çılgın yarasa mağaralarına
    sahibim, cidden.
  • 9:37 - 9:38
    Ve tek lazım olan bir kiler
  • 9:38 - 9:40
    ya da bir arka oda
    ya da bir yangın çıkışı
  • 9:40 - 9:43
    ve Danny'nin ikinci el pantolonu gider.
  • 9:43 - 9:46
    Ve benim, üzerimde az çok güzel duran,
    fakat Arturo'lardaki zincirli çitlerde
  • 9:46 - 9:49
    dallara takıldığı için popoma
    yakın bir yerde deliği olan
  • 9:49 - 9:51
    lacivert polo tişörtüm,
    ama bu bir sorun değil,
  • 9:51 - 9:53
    çünkü ben o kısmı içeri sokuyorum
  • 9:53 - 9:55
    ve böylece, her şey harika gibi.
  • 9:55 - 9:57
    Ve o lacivert polo tişört..
    O da gitti!
  • 9:57 - 10:00
    Ve ben.. ben dönüşüyorum.
  • 10:00 - 10:01
    (Davul sesi)
  • 10:01 - 10:05
    Ve hiç kimse ters konuştuğu için
    kemerini çıkarıp, onu Batman'e sallamaz.
  • 10:05 - 10:05
    (Davul sesi)
  • 10:05 - 10:07
    Ya da ters konuşmadığı için..
  • 10:07 - 10:09
    Ve kimse Batman'a saf diyemez
  • 10:09 - 10:11
    ya da aptal
  • 10:11 - 10:13
    ya da cılız.
  • 10:13 - 10:17
    Ve kimse Batman'in kardeşini
    Doğu Taksi Şirketi'nden kovamaz,
  • 10:17 - 10:18
    çünkü onlar da kesinti yapmıyor.
  • 10:18 - 10:20
    Çünkü onların saygı
    dışında hiçbir şeyi yok.
  • 10:20 - 10:22
    Korkudan kaynaklı saygı gibi değil,
  • 10:22 - 10:24
    saygıdan kaynaklı saygı gibi.
  • 10:24 - 10:25
    (Kahkahalar)
  • 10:25 - 10:27
    Çünkü kimse senden korkmuyor.
  • 10:27 - 10:30
    Çünkü Batman kimseye karşı
    tehlike arz etmiyor.
  • 10:30 - 10:31
    (Davul sesi)
  • 10:31 - 10:32
    Asla.
    (Davullar)
  • 10:32 - 10:35
    Çünkü Batman'in tek istediği
    insanları korumak
  • 10:35 - 10:37
    ve belki bir gün büyükannesinin
    faturalarını ödemek
  • 10:37 - 10:38
    ve mutlu ölmek.
  • 10:38 - 10:40
    Ve belki gerçekten süper ünlü olabilmek.
  • 10:40 - 10:41
    (Kahkahalar)
  • 10:41 - 10:42
    Oh... ve Joker'i öldürmek.
  • 10:42 - 10:43
    (Davullar)
  • 10:43 - 10:46
    Bu akşam, çoğu akşam gibi, yalnızım.
  • 10:46 - 10:48
    İzliyorum ve bekliyorum
  • 10:48 - 10:50
    bir kartal gibi
  • 10:50 - 10:51
    ya da bir --
  • 10:51 - 10:53
    yo, evet, bir kartal gibi.
  • 10:53 - 10:54
    (Kahkahalar)
  • 10:54 - 10:57
    Ve pelerinim rüzgârla dalgalanıyor,
    çünkü o çılgın gibi uzun
  • 10:57 - 10:58
    ve benim sivri kulaklarım tetikte
  • 10:58 - 11:01
    ve bu maske de yüzümün
    yarısını kapatıyor
  • 11:01 - 11:04
    ve ben göğsümde de kurşun geçirmez
    bir şey var, böylece kimse beni vuramaz.
  • 11:04 - 11:06
    Ve hiç kimse -- hiç kimse! --
  • 11:06 - 11:08
    hiç kimse şu iki şeyin
    arasına giremeyecek: Batman..
  • 11:08 - 11:09
    ve adalet.
  • 11:09 - 11:11
    (Davullar)
    (Kahkahalar)
  • 11:11 - 11:13
    Bulunduğum yerden,
  • 11:13 - 11:14
    her şeyi duyabiliyorum.
  • 11:14 - 11:16
    (Sessizlik)
  • 11:16 - 11:18
    Şehirde bir yerde,
  • 11:18 - 11:21
    çöp tenekesinden plastik köpük
    kalıntıları alan yaşlı bir bayan var
  • 11:21 - 11:23
    ve ağzına birinin tükürüp
    attığı susamlı tavuk parçasını
  • 11:23 - 11:24
    koyuyor.
  • 11:24 - 11:28
    Ve bir yerlerde, iğrenç saç şekliyle
    siyah laboratuvar önlüğünün içinde,
  • 11:28 - 11:30
    bir gün hepimizin neslini
    tüketecek olan hastalıklara
  • 11:30 - 11:31
    tedavi bulmaya çalışan
  • 11:31 - 11:32
    bir doktor var.
  • 11:32 - 11:35
    Ve bir yerlerde, hademe
    kıyafetinin içinde,
  • 11:35 - 11:38
    eve doğru sendeleyerek giden,
    maaş çekinin yarısını 1,2 litrelik
  • 11:38 - 11:41
    çevirip açılan bira şişelerine ve
    diğer yarısını da gecenin karanlığında
  • 11:41 - 11:45
    bu şehirde yapmak istedikleri şeyi yapan
    insanlar tarafından tüm ışıkları
  • 11:45 - 11:48
    söndürülmüş bir caddede, bir bayanın
    evinde dört saatlik bir görüşme için
  • 11:48 - 11:49
    harcamış olduğundan
  • 11:49 - 11:51
    sersemlemiş bir adam var.
  • 11:51 - 11:52
    Ve hademe adamdan yarım blok ötede,
  • 11:52 - 11:56
    kendilerinden daha iyisini görmemiş,
    karşılıksız iyilikçiler grubu var,
  • 11:56 - 11:58
    paslı bisiklet zinciri ve
    imitasyon Louisville Sluggers'ları olan
  • 11:58 - 12:00
    hademe adamı bekliyorlar
  • 12:00 - 12:03
    ve eğer onda bir sent bulamazlarsa
    ki bulamayacaklar,
  • 12:03 - 12:05
    kollarındaki kaslar yanmaya
    başlayana kadar,
  • 12:05 - 12:06
    onun dökülecek daha fazla dişi
  • 12:06 - 12:08
    kalmayana kadar dövecekler.
  • 12:08 - 12:09
    Ama beni hesaba katmıyorlar.
  • 12:09 - 12:12
    Midesi tamamen bakkal markası
    makarna ve peynirle
  • 12:12 - 12:14
    ve parçalara ayrılmış Viyana
    sosisiyle dolu
  • 12:14 - 12:16
    Kara Şövalye'yi hesaba katmıyorlar.
  • 12:16 - 12:17
    (Kahkahalar)
  • 12:17 - 12:20
    Çünkü onlar benim var olmadığına
    inanmayı tercih ediyorlar.
  • 12:20 - 12:23
    87 kat yukarıdan, karşılıksız
    iyilikçilerden birinin
  • 12:23 - 12:26
    "Nakitleri ver!" deyişini duyabiliyorum--
    evet bu kadar hızlı.
  • 12:26 - 12:27
    "Ver o lanet nakitleri!"
  • 12:27 - 12:30
    Ve hademe adamın sarhoş sarhoş
    bir şeyler gevelediğini ve
  • 12:30 - 12:33
    solduğunu görüyorum ve
    87 kat yukarıdan,
  • 12:33 - 12:35
    midesinin önlüğünden fırlamaya
    çalıştığını duyabiliyorum.
  • 12:35 - 12:38
    Bir anda iniyorum, deli gibi hızlı,
  • 12:38 - 12:40
    ve karanlık gibiyim, "Huh!"
  • 12:40 - 12:43
    Bir ampüle batarang fırlatıyorum
  • 12:43 - 12:44
    (Zil)
  • 12:44 - 12:46
    Ve hepsi "Noluyo lan!
  • 12:46 - 12:48
    Işıkları kim kapattı?"
  • 12:48 - 12:49
    (Kahkahalar)
  • 12:49 - 12:51
    "Oradaki şey ne?"
    "Noluyor?"
  • 12:51 - 12:52
    "Elindekileri bana ver, moruk!"
  • 12:52 - 12:53
    "Bunu kimse duydu mu?"
  • 12:53 - 12:57
    "Neyi duydu mu? Hiçbir şey yok.
    Hayır, cidden -- hiç yarasa yok!"
  • 12:57 - 12:58
    Ama sonra...
  • 12:58 - 13:02
    karşılıksız iyilikçilerden üç tanesinden
    biri kafasından vuruldu -- pov!
  • 13:02 - 13:05
    Ve iki numara da kara pelerinin
    içinde kör gibi sallandı,
  • 13:05 - 13:07
    onun yumruğu herhangi bir
    şeye vurmadan önce.
  • 13:07 - 13:09
    Bir çöp tenekesi kapağı kaptım ve --
  • 13:09 - 13:10
    tam karnına!
  • 13:10 - 13:13
    Ve bir numaralı uçan tekmeyle geri döndü.
  • 13:13 - 13:16
    Ama ben judo biliyorum ve karate de
    tabii ki, o yüzden aynen şöyleydim.
  • 13:16 - 13:19
    (Davullar)
  • 13:19 - 13:20
    İkinci!
  • 13:20 - 13:21
    (Davullar)
  • 13:21 - 13:22
    (Kahkahalar)
  • 13:22 - 13:23
    (Davullar)
  • 13:23 - 13:25
    Ama ben daha fazla hasar veremeden,
  • 13:25 - 13:28
    ansızın bir ses duyduk "klik-klik"
  • 13:28 - 13:31
    Ve aniden her şey sessizleşti.
  • 13:31 - 13:33
    Bir tane karşılıksız iyilikçi
    ayakta kaldı,
  • 13:33 - 13:35
    silahı tuttu ve yukarı doğrulttu,
  • 13:35 - 13:37
    tıpkı bir İsa heykeli tutar gibi,
  • 13:37 - 13:40
    tıpkı ayda bir delik açmakla
    tehdit ediyormuş gibi.
  • 13:40 - 13:43
    Ve kafasından vurduğum,
    bana uçan tekme atmaya çalışan
  • 13:43 - 13:45
    ve karnından vurduğum
    diğer karşılıksız iyilikçi
  • 13:45 - 13:48
    önlerindeki karanlık şeyden
    tökezleyerek kaçıyorlar.
  • 13:48 - 13:50
    Ve sarhoş adam, hademe adam,
  • 13:50 - 13:53
    bir köşeye saklanmış,
    Aziz Anthony'ye dua ediyor,
  • 13:53 - 13:55
    çünkü hatırlayabildiği tek şey bu.
  • 13:55 - 13:56
    (Çifte davul)
  • 13:56 - 13:57
    Ve işte ben:
  • 13:57 - 13:59
    Gözler bembeyaz parlıyor,
  • 13:59 - 14:01
    pelerin rüzgârda hafif hafif uçuyor.
  • 14:01 - 14:02
    (Davul sesi)
  • 14:02 - 14:03
    Kurşun geçirmez göğüs kabarıyor,
  • 14:03 - 14:06
    içinden kalp atışlarım
    Mors alfabesiyle şöyle diyor:
  • 14:06 - 14:07
    "Benimle dalga geç,
  • 14:07 - 14:08
    sadece bir kere,
  • 14:08 - 14:09
    haydi,
  • 14:09 - 14:10
    sadece dene."
  • 14:10 - 14:13
    Bir tane karşılıksız iyilikçi kaldı,
  • 14:13 - 14:15
    elinde bir silah,
  • 14:15 - 14:16
    evet, gülüyor.
  • 14:16 - 14:17
    Kolunu indiriyor.
  • 14:17 - 14:19
    Bana doğrultuyor
  • 14:19 - 14:20
    ve ayı rahat bırakıyor.
  • 14:20 - 14:22
    Tam sivri kulaklarımın arasına
    doğrultuyor,
  • 14:22 - 14:25
    tıpkı hedef görevleri ve
    özel takımı varmış gibi.
  • 14:25 - 14:28
    Ve hademe adam hâlâ Aziz
    Anthony'yi arıyor,
  • 14:28 - 14:29
    fakat o telefonu açmıyor.
  • 14:29 - 14:32
    Ve bir saniye için,
  • 14:32 - 14:35
    kaybedecekmişim gibi...
  • 14:35 - 14:37
    geliyor.
  • 14:39 - 14:40
    Nah!
  • 14:40 - 14:41
    (Davullar)
  • 14:41 - 14:42
    Ateş! Ateş!
  • 14:42 - 14:44
    "Öldürme beni, adamım!"
  • 14:44 - 14:46
    Tokat! Bilek çatlağı! Boyun! Parçala!
  • 14:46 - 14:49
    Deri asitle karşılaşır:
    "Ahhhhh!"
  • 14:49 - 14:51
    O yerde,
  • 14:51 - 14:52
    bense üzerinde duruyorum
  • 14:52 - 14:54
    ve silah şu an benim ellerimde,
  • 14:54 - 14:57
    ben silahlardan, onları tutmaktan
    nefret ederim, çünkü ben Batman'im.
  • 14:57 - 14:58
    Ve, Asteriks:
  • 14:58 - 14:59
    Batman, silahları sevmez,
  • 14:59 - 15:02
    çünkü ebeveynleri yıllar önce
    silahlar tarafından donduruldu.
  • 15:02 - 15:03
    Ama bir saniyeliğine,
  • 15:03 - 15:05
    gözlerim bembeyaz parladı
  • 15:05 - 15:06
    ve o şeyi tuttum,
  • 15:06 - 15:07
    böylece karşılıksız iyilikçiyle
  • 15:07 - 15:10
    anlayabileceği bir dilden
    konuşabilecektim.
  • 15:10 - 15:11
    Klik-klik!
  • 15:11 - 15:14
    Ve karşılıksız iyilikçiler,
    emekleyip çıktıkları şey
  • 15:14 - 15:17
    artık hangi zehirli, kimyasal maddeyse
    onun pis artığının içinde
  • 15:17 - 15:19
    karşılıksız kaçışçılara dönüştü.
  • 15:19 - 15:21
    Ve artık sadece ben ve hademe
    adam kalmıştık.
  • 15:21 - 15:23
    Onu kaldırdım,
  • 15:23 - 15:26
    alnındaki teri ve ucuz parfümü sildim.
  • 15:26 - 15:28
    Ona zarar vermemem için yalvardı
  • 15:28 - 15:30
    ve onu hademe tişörtünün
    yakasından sımsıkı yakaladım,
  • 15:30 - 15:32
    onu yüzüme yaklaştırdım,
  • 15:32 - 15:34
    o benden uzun ama pelerin iş görüyor,
  • 15:34 - 15:37
    böylece o dinliyordu ve
    ben de gözlerinin içine bakıyordum.
  • 15:37 - 15:38
    Ona iki kelime söyledim:
  • 15:38 - 15:40
    "Eve git."
  • 15:41 - 15:43
    Ve gitti,
  • 15:43 - 15:46
    her üç metrede bir omzunun üstünden
    arkasını kontrol ederek.
  • 15:46 - 15:48
    Yolunun üzerinde, bir binadan
    diğerine ilerledim,
  • 15:48 - 15:50
    çünkü nerede yaşadığını biliyorum.
  • 15:50 - 15:52
    Anahtarını çıkarırken ve kapıyı açarken
  • 15:52 - 15:53
    ellerinin titreyişini izliyordum.
  • 15:53 - 15:55
    O daha kapıdan girmeden,
  • 15:55 - 15:58
    ben yatağıma geri dönmüştüm.
  • 15:58 - 15:59
    Musluğu açışını duydum
  • 15:59 - 16:02
    ve kendisine bir bardak ılık
    musluk suyu dolduruşunu.
  • 16:02 - 16:04
    Bardağı tekrar lavaboya koydu.
  • 16:04 - 16:06
    Adımlarını duydum.
  • 16:06 - 16:10
    Odama yaklaştıkça yavaşladı.
  • 16:10 - 16:13
    Kapımı açtı, çılgınca yavaş.
  • 16:13 - 16:16
    İçeri bir adım attı,
  • 16:16 - 16:18
    ki bunu hiç yapmazdı.
  • 16:18 - 16:18
    (Davul sesi)
  • 16:19 - 16:21
    Hiçliğin ortasına gözlerini dikti,
  • 16:21 - 16:24
    yüzü, yazın kaldırımların aldığı renkti.
  • 16:24 - 16:26
    Yeni uyanıyomuşum gibi davrandım
  • 16:26 - 16:28
    ve "Ah, naber, baba?"
  • 16:28 - 16:32
    Hademe bana hiçbir şey demedi.
  • 16:32 - 16:33
    Ama karanlıkta gördüm,
  • 16:33 - 16:35
    kollarının güçsüzleştiğini gördüm
  • 16:35 - 16:37
    ve kafasının geriye, bana doğru döndüğünü.
  • 16:37 - 16:39
    Yüzünü görebilmem için kafasını kaldırdı,
  • 16:39 - 16:41
    böylece gözlerini görebildim.
  • 16:41 - 16:44
    Yanaklarından bir şeyler süzülüyordu
    ama ter değildi.
  • 16:44 - 16:46
    Orada öylece durup nefes alıyordu,
  • 16:46 - 16:48
    gözlerimin beyaz beyaz parlamasını
    hatırlıyormuş gibi,
  • 16:48 - 16:51
    kurşun geçirmez göğsümü
    hatırlıyormuş gibi,
  • 16:51 - 16:56
    onun benim babam olduğunu
    hatırlıyormuş gibi.
  • 16:58 - 17:02
    Uzun bir süre hiçbir şey demedim.
  • 17:03 - 17:05
    Döndü, elini kapı koluna koydu.
  • 17:05 - 17:06
    Bana doğru bakmıyordu,
  • 17:06 - 17:09
    fakat bana iki söz mırıldandığını duydum:
  • 17:10 - 17:13
    "Ben, üzgünüm."
  • 17:13 - 17:18
    Uzandım ve penceremi hafifçe açtım.
  • 17:18 - 17:21
    Eğer yeteri kadar yükseğe bakarsanız,
  • 17:21 - 17:24
    beni görebilirsiniz.
  • 17:24 - 17:25
    Bulunduğum yerden --
  • 17:25 - 17:28
    (Ziller)
  • 17:28 - 17:30
    Her şeyi duyabilirim.
  • 17:32 - 17:35
    (Alkışlar)
  • 17:40 - 17:42
    Teşekkürler.
  • 17:42 - 17:44
    (Alkışlar)
Title:
Deniz askerliğinden oyunculuğa olan yolculuğum
Speaker:
Adam Driver
Description:

Yıldız Savaşları: Güç Uyanıyor'da karanlık ve aydınlık taraf arasındaki galaktik savaşta savaşmadan önce, Adam Driver, "1/1 Weapons Company" (bölük)'de bir Birleşik Devletler deniz askeriydi. Bu uzlaştırıcı konuşmada, nasıl deniz askeri olduğunu anlatıyor, askerlikten sivilliğe karmaşık geçişini tartışıyor ve bizi, askeriyeye tiyatroyu getiren kâr amacı gütmeyen kuruluş Silahlı Güçlerde Sanat hakkında bilgilendiriyor. "Kendini ifade etmek, en az omzunuzdaki tüfek kadar değerli bir alettir." diyor Driver. Devamında ise, Marco Ramirez'in coşkulu performansı olan, Jesse J. Perez ve Matt Johnson'dan "Ben Batman değilim" var. (Yetişkinlere yönelik bir dille)

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
18:02

Turkish subtitles

Revisions Compare revisions