Return to Video

İyi bir kitap neden gizli bir kapıdır

  • 0:00 - 0:03
    Merhabalar, ben Mac.
  • 0:03 - 0:07
    Benim işim çocuklara yalan söylemek
  • 0:07 - 0:09
    ama dürüst yalanlar.
  • 0:09 - 0:10
    Çocuk kitapları yazıyorum
  • 0:10 - 0:14
    ve Pablo Picasso'nun bir sözünü görüyorsunuz:
  • 0:14 - 0:17
    "Sanatın hakikat olmadığını hepimiz biliyoruz.
  • 0:17 - 0:20
    Sanat hakikati, en azından önümüze
    hakikat diye konan şeyi
  • 0:20 - 0:23
    fark etmemizi sağlayan bir yalandır.
  • 0:23 - 0:25
    Sanatçı kendi yalanlarının hakikatine
  • 0:25 - 0:30
    başkalarını nasıl inandıracağını
    bilmek durumundadır."
  • 0:30 - 0:33
    Bu sözü ilk defa küçükken duymuştum
  • 0:33 - 0:35
    ve çok sevmiştim
  • 0:35 - 0:37
    ama anlamı hakkında
    en ufak bir fikrim bile yoktu.
  • 0:37 - 0:39
    (Gülüşmeler)
  • 0:39 - 0:41
    Ben de düşündüm ki, bugün sizinle
  • 0:41 - 0:43
    bunları konuşmak için buradayım;
  • 0:43 - 0:45
    hakikat ve yalan, hikaye ve gerçek.
  • 0:45 - 0:47
    Bu birbirine karışmış
  • 0:47 - 0:49
    cümleleri nasıl birbirinden ayırabilirim?
  • 0:49 - 0:53
    Dedim ki, PowerPoint var.
    Bir Venn şeması yapalım.
  • 0:53 - 0:55
    ["Hakikat. Yalan."]
    (Gülüşmeler)
  • 0:55 - 0:57
    İşte, görüyorsunuz.
  • 0:57 - 0:58
    Hakikat var ve gerçek var.
  • 0:58 - 1:00
    Tam ortalarında da
  • 1:00 - 1:01
    küçük bir yer var.
  • 1:01 - 1:08
    O belli belirsiz yer de, sanat.
  • 1:08 - 1:13
    Pekala. Venn şeması. (Gülüşmeler) (Alkış)
  • 1:13 - 1:16
    Aslında bunun da pek yardımı dokunmuyor.
  • 1:16 - 1:20
    Bu sözü ve sanatın,
  • 1:20 - 1:23
    en azından hikaye sanatının, ne olduğunu
  • 1:23 - 1:25
    anlamama yardımcı olan şey
  • 1:25 - 1:26
    çocuklarla çalışmaktı.
  • 1:26 - 1:29
    Üniversitede okurken
  • 1:29 - 1:31
    yaz kampı danışmanlığı yapıyordum
  • 1:31 - 1:34
    ve işimi seviyordum.
  • 1:34 - 1:36
    Dört-altı yaş grubundaki çocuklar için
  • 1:36 - 1:38
    bir yaz spor kampıydı.
  • 1:38 - 1:40
    Ben 4 dört yaş grubundan sorumluydum.
  • 1:40 - 1:41
    Bence bu oldukça güzeldi.
  • 1:41 - 1:45
    Çünkü dört yaşındakiler spor
    yapamıyordu, benim gibi.
  • 1:45 - 1:46
    (Gülüşmeler)
  • 1:46 - 1:49
    Ben de dört yaşındaki bir çocuk
    kadar spor yapabiliyorum.
  • 1:49 - 1:53
    Çocuklar kukaların etrafında top sürerlerdi
  • 1:53 - 1:55
    sonra sıcaklayıp,
  • 1:55 - 1:57
    bir ağacın altına otururlardı.
  • 1:57 - 2:00
    Bense çoktan o ağacın
    altında oturuyor olurdum
  • 2:00 - 2:02
    ve onlara hikayeler uydururdum ya da
  • 2:02 - 2:04
    hayatım hakkında hikayeler anlatırdım.
  • 2:04 - 2:06
    Haftasonları eve gidip,
  • 2:06 - 2:09
    İngiltere Kraliçesi için casusluk
    yaptığımı anlatırdım.
  • 2:09 - 2:12
    Bir süre sonra
  • 2:12 - 2:14
    benim grubumdan olmayan çocuklar
  • 2:14 - 2:16
    yanıma gelip şöyle derlerdi;
  • 2:16 - 2:18
    "Sen Mac Barnett'sin, değil mi?"
  • 2:18 - 2:21
    "İngiltere Kraliçesi için
    casusluk yapan adam?"
  • 2:21 - 2:24
    Hayatım boyunca tanımadığım
    insanların yanıma gelerek
  • 2:24 - 2:26
    bana bu soruyu sormalarını beklemiştim.
  • 2:26 - 2:29
    Tabi ki hayallerimde, bu insanlar
  • 2:29 - 2:30
    zarif, Rus kadınlardı ama
  • 2:30 - 2:35
    Berkeley, California'da elinizde
    ne varsa onunla yetinmeniz gerekiyor.
  • 2:35 - 2:39
    Sonra şunu fark ettim ki
    anlattığım hikayeler,
  • 2:39 - 2:42
    bana tanıdık geliyordu, gerçekti
  • 2:42 - 2:44
    ve beni heyecanlandırıyordu.
  • 2:44 - 2:46
    Sanırım bu konuda yaşadığım
    en ilginç şey -hiç unutmam -
  • 2:46 - 2:49
    Riley adında küçük bir
    kız vardı. Minicikti,
  • 2:49 - 2:51
    her gün yemeğini çıkarırdı
  • 2:51 - 2:53
    ve meyvesini fırlatıp atardı.
  • 2:53 - 2:55
    Her gün, annesinin koyduğu
  • 2:55 - 2:56
    kavunu eline alır,
  • 2:56 - 2:58
    sarmaşıkların arasına fırlatırdı.
  • 2:58 - 3:00
    Sonra da meyveli jelibon ve
    puding falan yerdi.
  • 3:00 - 3:03
    Ben de şöyle dedim, "Riley,
  • 3:03 - 3:06
    böyle yapmamalısın,
    meyvelerini yemen lazım."
  • 3:06 - 3:08
    O da, "Niye?" dedi.
  • 3:08 - 3:09
    Ben de, "Meyveyi sarmaşıklara atarsan,
  • 3:09 - 3:13
    yakında her yer kavunlarla
    kaplanacak." dedim
  • 3:13 - 3:15
    Sanırım bu yüzden,
  • 3:15 - 3:21
    çocuk beslenme uzmanı olmak yerine
    çocuklara hikaye anlatıyorum.
  • 3:21 - 3:23
    Riley, "Böyle bir şey olmaz."
  • 3:23 - 3:24
    "Öyle olmayacak." dedi.
  • 3:24 - 3:27
    Ben de, kampın son gününde
  • 3:27 - 3:29
    erken kalktım ve marketten
  • 3:29 - 3:31
    büyük bir kavun aldım.
  • 3:31 - 3:33
    Kavunu sarmaşıkların arasına sakladım ve
  • 3:33 - 3:35
    yemek arasında şöyle dedim,
  • 3:35 - 3:38
    "Riley, neden şuraya gidip
    ne yaptığına bakmıyorsun?"
  • 3:38 - 3:41
    ve - (Gülüşmeler)-
  • 3:41 - 3:43
    zar zor sarmaşıkların arasına
    girdi ve gözleri faltaşı gibi
  • 3:43 - 3:46
    açılmış bir şekilde kafasından bile
  • 3:46 - 3:48
    büyük olan kavunu çıkardı.
  • 3:48 - 3:51
    Sonra bütün çocuklar
    koşarak etrafına toplandı.
  • 3:51 - 3:52
    Çocuklardan biri şöyle dedi,
  • 3:52 - 3:54
    "Hey, bunun üstünde niye etiket var?"
  • 3:54 - 3:57
    (Gülüşmeler)
  • 3:57 - 4:00
    Ben de, "İşte yine bu yüzden
  • 4:00 - 4:03
    etiketlerinizi sarmaşıkların
    arasına atmayın diyorum.
  • 4:03 - 4:08
    Çöpe atın. Buraya attığınızda
    doğaya zarar veriyorsunuz." dedim.
  • 4:08 - 4:14
    Riley kavunu gün boyunca yanında taşıdı
  • 4:14 - 4:16
    ve o kadar gururluydu ki.
  • 4:16 - 4:21
    Ve Riley yedi günde kavun
    yetiştirmediğini biliyordu
  • 4:21 - 4:23
    ama yetiştirdiğini de biliyordu.
  • 4:23 - 4:26
    Burası garip bir yer
  • 4:26 - 4:28
    ama sadece çocukların
    gidebileceği bir yer değil.
  • 4:28 - 4:32
    Herhangi bir şey olabilir.
    Sanat, bizi bu yere götürebilir.
  • 4:32 - 4:34
    Riley tam da ortadaki yerdeydi,
  • 4:34 - 4:37
    sanat ya da hikaye diyebileceğiniz yerde.
  • 4:37 - 4:39
    Ben bu yere merak diyeceğim.
  • 4:39 - 4:42
    Coleridge de böyle demişti.
    İnanmamanın kasıtlı bir şekilde
  • 4:42 - 4:44
    durdurulması ya da şiirsel inanç,
  • 4:44 - 4:46
    ne kadar garip olursa olsun, bir hikayenin
  • 4:46 - 4:48
    gerçeği andırması
  • 4:48 - 4:50
    ve sizin, buna inanabiliyor olmanız.
  • 4:50 - 4:52
    Bunu yapan sadece çocuklar değil.
  • 4:52 - 4:54
    Yetişkinler de yapabilir, okuyarak.
  • 4:54 - 4:57
    İki gün sonra insanlar Dublin'de,
  • 4:57 - 5:00
    Bloom Günü'nde yürüyüş turu yaparak,
  • 5:00 - 5:06
    "Ulysses"te gerçekleşen her şeyi görecekler,
  • 5:06 - 5:08
    bu şeylerin hiçbiri
    gerçekleşmemiş olsa bile.
  • 5:08 - 5:10
    Ya da Sherlock Holmes'un
    apartmanını görmek için
  • 5:10 - 5:12
    Londra, Baker Caddesi'ne
  • 5:12 - 5:14
    gidecekler. 221B numarası,
  • 5:14 - 5:17
    o adrese sahip bile olmayan
    bir bina üzerine yazılmış olsa bile.
  • 5:17 - 5:19
    Bu karakterlerin gerçek
    olmadığını biliyoruz
  • 5:19 - 5:21
    fakat onlarla ilgili olan hislerimiz
    gerçek ve bu hislere
  • 5:21 - 5:22
    sahip olmak elimizde.
  • 5:22 - 5:24
    Bu karakterlerin gerçek
    olmadığını biliyoruz.
  • 5:24 - 5:28
    Bununla birlikte gerçek
    olduklarını da biliyoruz.
  • 5:28 - 5:31
    Çocuklar bu noktaya yetişkinlerden
    daha kolay bir şekilde ulaşıyor.
  • 5:31 - 5:33
    İşte bu yüzden çocuklar için yazmayı
  • 5:33 - 5:35
    seviyorum. Bence çocuklar, edebi kurgu
  • 5:35 - 5:39
    için en iyi okuyucu kitlesi.
  • 5:39 - 5:42
    Ben çocukken
  • 5:42 - 5:45
    içinde gizli kapılar olan
    romanlara kafayı takmıştım,
  • 5:45 - 5:46
    "Narnia" gibi
  • 5:46 - 5:50
    bir gardırobun kapağını açıp, büyülü
    bir ülkeye gittiğiniz türden romanlara.
  • 5:50 - 5:52
    Gizli kapıların gerçekten var
    olduğuna inanıyordum ve bu
  • 5:52 - 5:54
    kapıları arayarak içinden
    geçmeye çalışırdım.
  • 5:54 - 5:58
    O hayali dünyaya gidip,
    orada yaşamak isterdim.
  • 5:58 - 6:04
    Bunun için de insanların gardıroplarını
    açıp dururdum. (Gülüşmeler)
  • 6:04 - 6:07
    Annemin erkek arkadaşının
    gardırobunun içini incelerdim,
  • 6:07 - 6:09
    orada gizli ve büyülü bir ülke falan yoktu.
  • 6:09 - 6:11
    Annemin bilmesi gereken
    başka garip şeyler vardı.
  • 6:11 - 6:13
    (Gülüşmeler)
  • 6:13 - 6:17
    Bunlardan anneme
    bahsetmekten de gayet mutluydum.
  • 6:20 - 6:24
    Üniversiteden sonraki ilk işimde
  • 6:24 - 6:26
    böyle bir gizli kapı arkasında çalıştım.
  • 6:26 - 6:28
    826 Valencia adında bir yerdi.
  • 6:28 - 6:30
    Valencia Sokağı, 826 numaradaydı,
  • 6:30 - 6:33
    San Francisco'da Mission bölgesinde.
  • 6:33 - 6:35
    Ben çalışırken 826 Valencia'da, kâr amacı
  • 6:35 - 6:37
    gütmeyen bir yayınevi olan McSweeney's'in
  • 6:37 - 6:41
    merkezi vardı.
  • 6:41 - 6:43
    Fakat ön tarafında
  • 6:43 - 6:44
    değişik bir dükkan vardı.
  • 6:44 - 6:46
    Burası perakende satış için
  • 6:46 - 6:49
    ayrılmış bir bölge ve bize
    değişiklik izni vermeyeceklerdi.
  • 6:49 - 6:52
    Mekanın sahibi olan yazar Dave Eggers da
  • 6:52 - 6:54
    kanuna karşı gelmemek için şöyle dedi,
  • 6:54 - 6:59
    "Peki, o zaman ben de korsanlar
    için bir malzeme dükkanı yaparım."
  • 6:59 - 7:02
    Nitekim öyle de yaptı. (Gülüşmeler)
  • 7:02 - 7:04
    Çok da güzel bir yer. Tamamen ahşap.
  • 7:04 - 7:05
    Çekmeceleri açıp, limon alıyorsunuz;
  • 7:05 - 7:08
    iskorbit olmayasınız diye.
  • 7:08 - 7:11
    Birçok renkte göz bandı var.
  • 7:11 - 7:13
    Çünkü bahar zamanı korsanlar
    zıvanadan çıkmak istiyorlar.
  • 7:13 - 7:18
    Kesinlikle! Siyah sıkıcıdır.
    Pastel renkler de vardı.
  • 7:18 - 7:20
    Ya da yine birçok renkte göz vardı.
  • 7:20 - 7:21
    Bildiğimiz cam gözler,
  • 7:21 - 7:25
    o anda nasıl bir şey isterseniz.
  • 7:25 - 7:28
    İlginç olan şey de, insanlar
  • 7:28 - 7:32
    dükkana gelip bir şeyler alıyorlardı.
  • 7:32 - 7:34
    Bu sayede de gerçekteki
  • 7:34 - 7:36
    eğitim merkezinin kirası çıkıyordu.
  • 7:36 - 7:39
    Ama benim için önemli olan şey
  • 7:39 - 7:42
    yaptığınız işin kalitesidir.
  • 7:42 - 7:44
    Çocuklar gelerek, yazma
    konusunda eğitim alıyorlardı
  • 7:44 - 7:49
    ve eğer yazmak için bu garip, küçük,
    kurmaca yerden geçmek zorundaysanız;
  • 7:49 - 7:52
    yapacağınız işi mutlaka etkileyecektir.
  • 7:52 - 7:55
    İçinden geçebileceğiniz
    bir gizli kapı işte.
  • 7:55 - 7:57
    Los Angeles'taki 826'yı ben işletiyordum
  • 7:57 - 8:01
    ve aşağıdaki dükkanı da
    inşa etmek benim işimdi.
  • 8:01 - 8:04
    Bir de The Echo Park
    Time Travel Mart'ımız var.
  • 8:04 - 8:08
    Sloganımız da bu "Hangi zamanda iseniz,
    biz çoktan o zamandayız.
  • 8:08 - 8:11
    (Gülüşmeler)
  • 8:11 - 8:16
    Burası Los Angeles, Sunset
    Bulvarı'nda ve cana yakın
  • 8:16 - 8:18
    çalışanlarımız size yardım etmeye hazırlar.
  • 8:18 - 8:20
    Her çağdan çalışanımız var,
  • 8:20 - 8:24
    1980'ler de dahil ama o sondaki adam
  • 8:24 - 8:26
    çok yakın geçmişten.
  • 8:26 - 8:28
    Ayın Çalışanları tablomuz.
  • 8:28 - 8:31
    Genghis Khan, Charles Dickens da var.
  • 8:31 - 8:34
    Buradan birçok müthiş insan geldi geçti.
  • 8:34 - 8:36
    Burası eczane bölümü gibi bir yer.
  • 8:36 - 8:37
    Hazır ilaçlar var,
  • 8:37 - 8:40
    organlarınız için
    kanopik kavanozlar var.
  • 8:40 - 8:41
    "Bu yıl için sabununuz bu."
  • 8:41 - 8:46
    diyen komunist sabun var.
    (Gülüşmeler)
  • 8:46 - 8:48
    Açılış gecemizde buzlu içecek
  • 8:48 - 8:51
    makinamız bozuldu ve ne
    yapacağımızı bilemedik.
  • 8:51 - 8:53
    Mimarımızın üzeri tamamen
    kırmızı şurup olmuştu.
  • 8:53 - 8:55
    Biraz önce cinayet işlemiş gibi görünüyordu,
  • 8:55 - 8:57
    ki özellikle bu mimar için
  • 8:57 - 8:59
    bu gayet olasıydı ve
  • 8:59 - 9:01
    ne yapacağımızı bilemiyorduk.
  • 9:01 - 9:02
    Dükkanımızın en ilgi
  • 9:02 - 9:03
    çekici olayı olacaktı. Biz de
  • 9:03 - 9:07
    üzerine "Arızalı. Dün tekrar deneyin." yazan
    bir tabela astık. (Gülüşmeler)
  • 9:07 - 9:10
    Bu tabela, buzlu içecek olayından daha
  • 9:10 - 9:14
    komik oldu ve tabelayı hiç indirmedik.
  • 9:14 - 9:18
    Mamut Parçaları. Her
    biri üç kilo ağırlığında.
  • 9:18 - 9:20
    Barbar Kovucu. İçinde salata
  • 9:20 - 9:25
    ve potpori var. Barbarların
    nefret ettiği şeyler yani.
  • 9:25 - 9:27
    Ölü diller.
  • 9:27 - 9:29
    (Gülüşmeler)
  • 9:29 - 9:32
    Sülükler, doğanın minik doktorları.
  • 9:32 - 9:36
    Viking Deodorantı. Birçok çeşidi
    de var: ayak tırnağı,
  • 9:36 - 9:40
    ter, küflenmiş sebze, ölü insan külü.
  • 9:40 - 9:42
    Çünkü Axe Vücut Spreyi'nin
    koltuk altınızda değil, sadece
  • 9:42 - 9:43
    savaş meydanında bulabileceğiniz
  • 9:43 - 9:48
    bir şey olduğuna inanıyoruz.
    (Gülüşmeler)
  • 9:48 - 9:50
    Bunlar da robot duygu çipleri; bunlarla
  • 9:50 - 9:52
    aşkı ya da korkuyu hissedebilecekler.
  • 9:52 - 9:53
    En çok satanımız ise Schadenfreude,
  • 9:53 - 9:55
    hiç beklemiyorduk.
  • 9:55 - 9:56
    (Gülüşmeler)
  • 9:56 - 9:58
    Bunun olmasını beklemiyorduk.
  • 9:58 - 10:01
    Fakat bunun arkasında hiçbir kâr yok
  • 10:01 - 10:02
    ve çocuklar "Sadece Çalışanlar Girebilir"
  • 10:02 - 10:04
    yazan bir kapıdan geçerek
  • 10:04 - 10:06
    buraya gelip ödev yapıyorlar,
  • 10:06 - 10:08
    hikayeler yazıp, film çekiyorlar.
  • 10:08 - 10:10
    Bu da bir kitap partisi.
  • 10:10 - 10:12
    Çocukların yazılarından oluşan
  • 10:12 - 10:13
    üç aylık bir dergi yayımlanıyor.
  • 10:13 - 10:14
    Her gün okuldan sonra
  • 10:14 - 10:16
    geliyorlar, kitap partisi
  • 10:16 - 10:19
    yapıyoruz, pasta yiyip
    ailelerine kitap okuyorlar
  • 10:19 - 10:22
    ve şampanya bardağından süt içiyorlar.
  • 10:22 - 10:25
    Burası çok özel bir yer.
  • 10:25 - 10:28
    Çünkü önden bakıldığında
    garip bir yere benziyor.
  • 10:28 - 10:31
    Bu şaka aslında bir şaka değil.
  • 10:31 - 10:34
    Bir kurguda hata bulamazsınız ve kurgunun
  • 10:34 - 10:37
    bu özelliğini çok severim.
    Gerçek dünyayı koloni haline
  • 10:37 - 10:40
    getiren şey de bu küçücük kurgudur.
  • 10:40 - 10:44
    Ben bunu üç boyutlu bir
    kitap olarak görüyorum.
  • 10:44 - 10:46
    Üstkurmaca denilen bir kavram vardır.
  • 10:46 - 10:50
    Hikayenin hikayesi anlamındadır
  • 10:50 - 10:52
    ve şu an çok revaçta bir kavram.
  • 10:52 - 10:54
    Son revaçta olduğu zaman John Barth ve
  • 10:54 - 10:57
    William Gaddis gibi
    romancıların olduğu 1960'lardı.
  • 10:57 - 10:58
    Fakat hiç kaybolmadı.
  • 10:58 - 11:01
    Neredeyse hikaye anlatıcılığı kadar eski.
  • 11:01 - 11:04
    Bir üstkurmaca tekniği de
  • 11:04 - 11:06
    dördüncü duvarı kırmaktır. Değil mi?
  • 11:06 - 11:09
    Bir aktör seyircilere döner ve şöyle der,
  • 11:09 - 11:10
    "Ben bir aktörüm,
  • 11:10 - 11:13
    bunlar da sadece kirişler."
  • 11:13 - 11:15
    Sözde dürüst olan o anda bile
  • 11:15 - 11:17
    bahse girerim, bir yalan vardır.
  • 11:17 - 11:20
    Fakat o anın asıl amacı kurgunun
  • 11:20 - 11:21
    sahteliğini ön plana çıkarmaktır.
  • 11:21 - 11:23
    Ben tam tersini yapmayı tercih ediyorum.
  • 11:23 - 11:26
    Eğer dördüncü duvarı yıkacaksam,
  • 11:26 - 11:28
    kurgunun kaçıp
  • 11:28 - 11:30
    gerçek dünyaya gelmesini isterim.
  • 11:30 - 11:35
    Bir kitabın gizli bir
    kapı olmasını ve açılarak
  • 11:35 - 11:37
    hikayeleri gerçek
    hayata çıkarmasını isterim.
  • 11:37 - 11:40
    Ben de kitaplarımda bunu yapmaya çalışıyorum.
  • 11:40 - 11:42
    İşte bir örnek.
  • 11:42 - 11:44
    İlk kitabım.
  • 11:44 - 11:47
    İsmi "Billy Twitters ve Mavi Balina Sorunu."
  • 11:47 - 11:49
    Evcil hayvan olarak mavi bir balina alan
  • 11:49 - 11:50
    fakat bu yüzden başına türlü
  • 11:50 - 11:53
    şeyler gelip, hayatı alt üst
    olan bir çocuğu anlatıyor.
  • 11:53 - 11:56
    Balina bir gecede FedUp ile teslim ediliyor.
  • 11:56 - 11:58
    (Gülüşmeler)
  • 11:58 - 12:00
    Balinayı okula götürmek zorunda kalıyor.
  • 12:00 - 12:01
    San Francisco'da yaşıyor.
  • 12:01 - 12:04
    Bir balinaya sahip
    olmak için zor bir şehir.
  • 12:04 - 12:08
    Çok fazla tepe var, ev
    fiyatları uçmuş durumda.
  • 12:08 - 12:11
    Piyasa çıldırmış durumda, millet.
  • 12:11 - 12:15
    Ama kitap kılıfının içinde bir zarf var.
  • 12:15 - 12:19
    Kitap kapağıın altında
  • 12:19 - 12:20
    bir reklam var.
  • 12:20 - 12:24
    Mavi bir balina için
  • 12:24 - 12:25
    30 günlük risksiz deneme teklifi sunuyor.
  • 12:25 - 12:28
    Kendinden adresli ve
    pullu zarfı gönderiyorsunuz,
  • 12:28 - 12:32
    biz de size bir balina gönderiyoruz.
  • 12:32 - 12:37
    Çocuklar gerçekten de mektup yazıyorlar.
  • 12:37 - 12:40
    Bir mektup şöyle, "Sevgili insanlar,
  • 12:40 - 12:43
    10 dolarına bahse girerim ki bana
    mavi bir balina göndermeyeceksiniz.
  • 12:43 - 12:46
    Eliot Gannon (yaş 6)."
  • 12:46 - 12:49
    (Gülüşmeler) (Alkış)
  • 12:51 - 12:53
    Eliot ve diğer çocuklar gibi mektup
  • 12:53 - 12:55
    gönderenlere biz de
  • 12:55 - 12:58
    Norveçli bir hukuk firmasından
    çok küçük puntolarla yazılmış -
  • 12:58 - 13:02
    (Gülüşmeler) - bir mektup gönderiliyor.
  • 13:02 - 13:06
    Mektupta gümrük kanunlarının
    değişmesi nedeniyle balinanın
  • 13:06 - 13:08
    çok tatlı bir fiyort olan Sognefjord'da
  • 13:08 - 13:09
    kaldığı yazılıyor.
  • 13:09 - 13:11
    Sonra Sognefjord'la ve Norveç
  • 13:11 - 13:13
    yemekleriyle ilgili şeyler
    yazılıyor ve konu değişiyor.
  • 13:13 - 13:15
    (Gülüşmeler)
  • 13:17 - 13:19
    Balinanın sizden haber almaktan çok mutlu
  • 13:19 - 13:21
    olacağı söylenerek mektup bitiriliyor.
  • 13:21 - 13:23
    Balinanın telefon numarası var,
  • 13:23 - 13:28
    arayabiliyor ya da mesaj gönderebiliyorsunuz.
  • 13:28 - 13:30
    Arayıp, mesaj bıraktığınızda
  • 13:30 - 13:32
    giden mesajda balina sesleri ve sonra
  • 13:32 - 13:37
    bip sesi duyuyorsunuz.
  • 13:37 - 13:41
    Gerçekten de balina sesine çok benziyor.
  • 13:41 - 13:43
    Balinanın resmi bile gönderiliyor.
  • 13:43 - 13:45
    Bu Randolph,
  • 13:45 - 13:49
    Randolph'un sahibi Nico.
  • 13:49 - 13:53
    Nico, arama yapan ilk çocuklardan
  • 13:53 - 13:55
    ve size Nico'nun mesajını dinleteceğim.
  • 13:55 - 14:00
    Nico'nun ilk mesajı.
  • 14:00 - 14:02
    (Ses) Nico: Merhaba, ben Nico.
  • 14:02 - 14:06
    Ben senin sahibinim Randolph. Merhaba.
  • 14:06 - 14:09
    Seninle ilk defa şimdi konuşabiliyorum,
  • 14:09 - 14:16
    başka bir gün, tekrar konuşuruz.
    Görüşürüz.
  • 14:16 - 14:18
    Mac Barnett: Nico tekrar
    aradı, bir saat sonra falan.
  • 14:18 - 14:20
    (Gülüşmeler)
  • 14:20 - 14:24
    Bu da Nico'nun başka bir mesajı.
  • 14:24 - 14:28
    (Ses) Nico: Merhaba Randolph, ben Nico.
  • 14:28 - 14:33
    Uzun süredir konuşmuyoruz
  • 14:33 - 14:38
    ama cumartesi ya da pazar konuşmuştuk.
  • 14:38 - 14:40
    Evet, cumartesi ya da pazar.
  • 14:40 - 14:43
    Merhaba demek için tekrar aradım.
  • 14:43 - 14:48
    Şu an ne yaptığını çok merak ediyorum ve
  • 14:48 - 14:51
    muhtemelen seni tekrar ararım,
  • 14:51 - 14:53
    yarın ya da bugün.
  • 14:53 - 14:57
    Sonra konuşuruz. Görüşürüz.
  • 14:57 - 15:01
    MB: Gerçekten de aynı gün tekrar aradı.
  • 15:01 - 15:05
    Dört yıl boyunca Randolph'a
  • 15:05 - 15:08
    25'ten fazla mesaj bıraktı.
  • 15:08 - 15:10
    Nico hakkında, çok sevdiği
  • 15:10 - 15:12
    anneannesi hakkında, daha az sevdiği
  • 15:12 - 15:14
    babaannesi hakkında
  • 15:14 - 15:16
    (Gülüşmeler) -
  • 15:16 - 15:19
    çözdüğü bulmaca hakkında
    her şeyi öğreniyorsunuz.
  • 15:19 - 15:23
    Bu da, size Nico'nun bir
    mesajını daha dinleteceğim,
  • 15:23 - 15:26
    Nico'nun yılbaşı mesajı.
  • 15:26 - 15:28
    [Bip] (Ses) Nico: Merhaba Randolph.
  • 15:28 - 15:32
    Uzun süredir arayamadığım için üzgünüm.
  • 15:32 - 15:34
    O kadar meşguldüm ki.
  • 15:34 - 15:37
    Çünkü okul başladı
  • 15:37 - 15:40
    ama muhtemelen bilmiyorsundur.
  • 15:40 - 15:44
    Çünkü bir balinasın.
  • 15:44 - 15:48
    Sana mutlu yıllar dilemek
  • 15:48 - 15:52
    için aramıştım.
  • 15:52 - 15:57
    Mutlu Noeller
  • 15:57 - 16:04
    ve görüşürüz Randolph. Hoşçakal.
  • 16:04 - 16:05
    MB: Nico'dan tekrar haber aldım.
  • 16:05 - 16:08
    18 aydır sesi çıkmıyordu ve
  • 16:08 - 16:12
    iki gün önce bir mesaj bıraktı.
  • 16:12 - 16:15
    Sesi tamamen değişmişti,
  • 16:15 - 16:18
    bakıcısını telefona verdi,
  • 16:18 - 16:22
    bakıcısı da Randolph'a karşı çok iyiyidi.
  • 16:22 - 16:27
    Ama Nico dileyebileceğim en iyi okuyucu.
  • 16:27 - 16:30
    Yazdıklarımı okuyan herkesin
  • 16:30 - 16:32
    yarattığım şeyler sayesinde
  • 16:32 - 16:35
    aynı duyguları hissetmesini isterim.
  • 16:35 - 16:38
    Kendimi şanslı hissediyorum.
    Nico gibi çocuklar en iyi okuyucular ve
  • 16:38 - 16:42
    verebileceğimiz en iyi hikayeleri hak ediyorlar.
  • 16:42 - 16:44
    Çok teşekkür ederim.
  • 16:44 - 16:47
    (Alkış)
Title:
İyi bir kitap neden gizli bir kapıdır
Speaker:
Mac Barnett
Description:

Çocuk olmak gerçeküstüdür. Çocuk kitapları neden öyle olmasın? Bu ilgi çekici konuşmada, ödüllü yazar Mac Barnett sayfadan kaçan yazılardan, meraka kapı açan sanattan ve gerçek çocukların hayali bir balinaya ne dediklerinden bahsediyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
16:59

Turkish subtitles

Revisions Compare revisions