Return to Video

Ben araştırmaya karar verene kadar bilim çocuklarımın nadir görülen hastalığına deva olmadı

  • 0:00 - 0:04
    Çocuklarımın geçirdiği en iyi Noel,
  • 0:04 - 0:07
    ben ve eşim için, yaşadığımız
    en korkunç Noel'di.
  • 0:08 - 0:10
    Yedi yaşındaki Elizabeth
  • 0:10 - 0:12
    ve beş yaşındaki kardeşi Ian,
  • 0:13 - 0:16
    Noel için istedikleri her şeyi elde
    etmenin şaşkınlığını yaşıyorlardı.
  • 0:17 - 0:20
    Noel Baba'nın elinin bol olmasının sebebi,
  • 0:21 - 0:24
    eşim Pat ve benim
    bildiğim, fakat çocukların
  • 0:24 - 0:26
    idrak edemeyeceği bir şeydi.
  • 0:26 - 0:30
    Yeni aldığımız bir haberden
    dolayıydı, korkmuştuk.
  • 0:32 - 0:34
    Yıl 1994'tü
  • 0:34 - 0:36
    ve hikâye birkaç yıl öncesine dayanıyordu.
  • 0:37 - 0:42
    Birkaç yıl boyunca Elizabeth'in
    boyun kenarlarında isiliğe benzeyen
  • 0:42 - 0:44
    kızarıklar olduğunu fark ettim.
  • 0:45 - 0:49
    Aynı dönemde, babam ve erkek
    kardeşimi kanserden kaybetmiştim
  • 0:50 - 0:52
    ve hastalık konusunda muhtemelen
    fazla hassas davranıyordum.
  • 0:53 - 0:56
    Doktorlar hiçbir sorun olmadığını
    ve endişe etmemem
  • 0:56 - 0:58
    gerektiğini söylediler,
  • 0:58 - 0:59
    ama ben o kadar emin değildim.
  • 1:00 - 1:03
    Başka bir hastaneye sevk
    edilmeden ve cebimden ödeme yaparak,
  • 1:03 - 1:06
    Elizabeth'i cildiyeye götürdüm.
  • 1:07 - 1:09
    Büyük ihtimalle bir şeye alerjisi vardı,
  • 1:09 - 1:13
    ama bu kızarıklıklar, neden sadece
    boyun kenarlarında kendini gösteriyordu?
  • 1:15 - 1:17
    Noel'den iki gün öncesi,
  • 1:17 - 1:18
    1994 yılı
  • 1:19 - 1:23
    ve doktor boynuna şöylece
    bir bakıp şunları söyledi:
  • 1:23 - 1:25
    ''Kızınızda psödoksantoma elastikum var.''
  • 1:26 - 1:29
    Hemen ardından ışıkları
    kapattı ve gözlerine baktı.
  • 1:30 - 1:32
    Şans eseri, bu dermatolog
  • 1:32 - 1:36
    oftalmoloji alanında da eğitim görmüştü.
  • 1:36 - 1:38
    Şanslı günümüzdeydik.
  • 1:39 - 1:41
    Midem bulanmaya başladı.
  • 1:42 - 1:43
    ''OMA?''
  • 1:43 - 1:46
    OMA melanom, lenfoma, kanser
  • 1:46 - 1:47
    gibi bir şey.
  • 1:48 - 1:52
    ''Cilt kızarıklığı için neden
    gözlerini inceliyorsun?''
  • 1:52 - 1:54
    Çığlık attım ve sesim çıkmadı.
  • 1:55 - 1:56
    Durum böyle.
  • 1:57 - 2:00
    Elizabeth'de psödoksantoma elastikum var,
  • 2:01 - 2:03
    kısaca PKE.
  • 2:05 - 2:07
    Sorular korkuyla karıştı
  • 2:07 - 2:09
    ve boğazıma yumruk gibi oturdu.
  • 2:10 - 2:12
    Neden gözlerine bakıyorsun?
  • 2:13 - 2:16
    Bu konuda ne biliyorsun?
    Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?
  • 2:16 - 2:17
    Hastalığın tanısı nedir?
  • 2:18 - 2:22
    Pastoral danışmanlık alanındaki
    eğitimim beni buna hazırlamadı.
  • 2:24 - 2:28
    Dr. Bercovitch, PKE hakkında
    bildiği her şeyi bizimle paylaştı.
  • 2:29 - 2:31
    Nadir görülen bir kalıtsal bozukluk,
  • 2:32 - 2:33
    sistemle alakalı,
  • 2:34 - 2:38
    yavaş ilerleyen, erken yaşlanma hastalığı.
  • 2:39 - 2:42
    Fleksör bölgelerde sarkık,
    kırışmış deriye sebep oluyor.
  • 2:44 - 2:46
    Sarı nokta hastalığı gibi
  • 2:46 - 2:48
    yasal körlüğe ve beraberinde
  • 2:48 - 2:51
    birçok kardiyovasküler
    problemlere yol açıyor.
  • 2:52 - 2:54
    Bu hastalık hakkında pek fazla bilgi yok
  • 2:55 - 2:57
    ve o dönemin bulgularına göre
  • 2:57 - 3:00
    bazı insanlar 30'larında
    hayatlarını kaybediyor.
  • 3:01 - 3:05
    Doktor oğluma göz ucuyla bakıp
  • 3:06 - 3:08
    ''Onda da var'' dedi.
  • 3:09 - 3:14
    Her şeyin normal olduğu
    zamanlara ışınlanmak istedik.
  • 3:19 - 3:20
    Noel'den iki gün sonra,
  • 3:20 - 3:23
    Boston'daki bir üniversiteden
    araştırmacılar geldi,
  • 3:23 - 3:26
    hastalık genini belirlemeye
    yönelik araştırma
  • 3:26 - 3:29
    projesi için bizden ve
    çocuklardan kan örneği aldılar.
  • 3:29 - 3:31
    Birkaç gün sonra, New York
  • 3:31 - 3:33
    tıp merkezinden araştırmacılar geldi
  • 3:33 - 3:35
    ve yine kan istediler.
  • 3:36 - 3:37
    ''Bunlar daha çocuk.
  • 3:38 - 3:40
    Yedi ve beş yaşındalar.
  • 3:40 - 3:42
    İkinci kez iğneye maruz bırakmayın.
  • 3:42 - 3:45
    Gidin diğer araştırmacılardan
    örneği paylaşın.''
  • 3:46 - 3:49
    Şaşkınlık içinde gülmeye başladılar.
  • 3:49 - 3:50
    ''Paylaşalım?''
  • 3:51 - 3:56
    Biyomedikal araştırmalarda, çok az bilgi
    paylaşımı olduğunu o zaman öğrendim.
  • 3:57 - 3:59
    En çok işte tam o anda,
  • 3:59 - 4:02
    eşim Pat ve benim eteklerimiz tutuştu.
  • 4:04 - 4:06
    Pat'le beraber tıp bölümü
    kütüphanesine gittik
  • 4:06 - 4:09
    ve PKE hakkında bulabildiğimiz
    her makalenin örneğini aldık.
  • 4:10 - 4:12
    Hiçbir şey anlamadık.
  • 4:13 - 4:16
    Tıp terimler sözlüğü ve
    bilimsel ders kitapları aldık
  • 4:16 - 4:18
    ve elimize geçen bütün her şeyi okuduk.
  • 4:19 - 4:20
    Yine de anlayamıyorduk,
  • 4:20 - 4:22
    belli dizinler görebiliyorduk
  • 4:22 - 4:26
    ve bir ay içerisinde anladık ki
  • 4:26 - 4:30
    PKE'yi anlamak için gerçekleştireceğimiz
    belirli bir çalışma düzeni yoktu.
  • 4:31 - 4:32
    Üstüne üstlük,
  • 4:32 - 4:35
    gördüğümüz bu paylaşımsızlık,
    bizi çepeçevre sarıyordu.
  • 4:36 - 4:39
    Araştırmacılar birbirleriyle yarışıyorlar,
  • 4:40 - 4:44
    çünkü bu ekosistem rekabeti
    ödüllendirmek için tasarlanmıştı,
  • 4:45 - 4:47
    ızdıraba ve yüreklere su serpmeye değil.
  • 4:48 - 4:53
    Kendimize ve bizler gibilere
    çıkış yolu bulabilmek adına,
  • 4:53 - 4:57
    bu işe bizzat el atmamız
    gerektiğini fark ettik.
  • 4:58 - 5:00
    İki büyük engel ile yüz yüze geldik.
  • 5:00 - 5:01
    İlki,
  • 5:01 - 5:04
    Pat ve benim bilim geçmişimiz yoktu.
  • 5:05 - 5:08
    O dönemde, yapı şirketinde yöneticiydi
  • 5:08 - 5:12
    ve ben de kolej papazlığı yapmış,
    evde oturan bir anneydim,
  • 5:12 - 5:16
    araştırma dünyasını kasıp
    kavuracak geçmiş değillerdi.
  • 5:17 - 5:20
    İkinci engelse,
  • 5:20 - 5:22
    araştırmacıların paylaşmaması.
  • 5:23 - 5:26
    Kedilere patronluk taslayamazsın, derler.
  • 5:27 - 5:30
    Mamalarını sakla, gayet tabii olabilirsin.
  • 5:30 - 5:32
    (Kahkaha)
  • 5:33 - 5:37
    (Alkış)
  • 5:37 - 5:41
    DNA ve klinik verileri mama oluyor.
  • 5:41 - 5:44
    Kan ve hasta geçmiş verilerini toplayıp
  • 5:44 - 5:48
    bu kaynakları kullanan bütün bilim
    insanlarının, sonuçları birbirleri
  • 5:48 - 5:51
    ve bağış yapan insanlarla
    paylaşmalarını zorunlu kılacaktık.
  • 5:53 - 5:55
    İnternet bu kadar popüler olmadan önce,
  • 5:55 - 5:58
    Pat ve ben Uluslararası PKE'yi kurduk;
  • 5:58 - 6:03
    PKE odaklı araştırmalar yapmayı
    ve düzenlemeyi amaç edinmiş,
  • 6:03 - 6:07
    bu hastalığa sahip bireyleri destekleyen,
    kâr amacı gütmeyen bir kuruluş.
  • 6:08 - 6:09
    Klasik medyayı kullanarak
  • 6:09 - 6:14
    dünyanın farklı yerlerindeki
    100-150 insandan,
  • 6:14 - 6:16
    kan ile doku örneği
  • 6:16 - 6:18
    ve hasta geçmişlerini,
  • 6:18 - 6:20
    tıbbi kayıtlarını istedik
  • 6:20 - 6:22
    ve bütün bulguları bir araya getirdik.
  • 6:23 - 6:27
    Bu ortak kaynağın yeterli
    olmayacağının farkına vardık
  • 6:28 - 6:33
    ve ölümüne, tezgâh çalışmaları ile
    araştırmalarına başlamak zorunda
  • 6:33 - 6:35
    olduğumuza karar verdik.
  • 6:35 - 6:38
    Harvard'daki laboratuvardan
    düzenek ödünç aldık.
  • 6:38 - 6:41
    Harika bir komşum,
    haftada birkaç kez gelip
  • 6:41 - 6:45
    Pat ve ben DNA verileri ayıklayıp,
  • 6:45 - 6:47
    test yapıp, jel hesaplayıp,
  • 6:47 - 6:49
    geni ararken, çocuklarla akşam 8'den
  • 6:49 - 6:51
    gece 2'ye kadar ilgilendi.
  • 6:51 - 6:54
    Bu yolda, cömert doktora
    sonrası araştırmacılardan
  • 6:55 - 6:57
    ders aldık ve birkaç yıl
    içinde geni saptadık.
  • 6:57 - 7:00
    Herkese açık olsun diye patentini aldık.
  • 7:00 - 7:02
    Teşhis testi geliştirdik.
  • 7:02 - 7:05
    Bir araştırma birliği oluşturduk.
  • 7:06 - 7:09
    Araştırma toplantıları düzenledik
    ve bir mükemmelik merkezi açtık.
  • 7:09 - 7:15
    Dünya çapında, 4000'den
    fazla PKE'li insana ulaştık
  • 7:15 - 7:17
    ve hasta toplantıları düzenleyip
  • 7:17 - 7:20
    klinik araştırma ve çalışmaları yaptık.
  • 7:21 - 7:22
    Her anımızda,
  • 7:22 - 7:24
    korkuyla yaşadık.
  • 7:25 - 7:28
    Hastalığın korkusu tepemize binmişti
  • 7:29 - 7:31
    ve zaman azalıyordu.
  • 7:31 - 7:34
    Yüksek belgeli ve onlar için
  • 7:34 - 7:38
    inşa edilmiş bir dünyada, yer
    edinmiş araştırmacılar korkusu.
  • 7:39 - 7:42
    Yanlış seçimleri yapıyor
    olabilme korkumuz.
  • 7:42 - 7:45
    Bu iş olmaz diyenlerin
    haklı çıkabilme korkusu
  • 7:45 - 7:48
    ve kedilerin yeni mama bulabilme ihtimali.
  • 7:49 - 7:52
    Çocuklarımız ve bu yolda
    tanıştığımız herkes için
  • 7:52 - 7:55
    farklılık yaratma gayretimiz,
    bütün bu korkuları alt ediyordu.
  • 7:56 - 7:57
    Kısa bir süre içerisinde,
  • 7:58 - 8:00
    belli bir hastalık için
    yaptığımız şeyi, her hastalık için
  • 8:00 - 8:02
    yapmamız gerektiğini fark ettik.
  • 8:04 - 8:06
    Destek olduk ve nihayetinde
  • 8:06 - 8:07
    Gen İttifakı'na öncü olduk:
  • 8:07 - 8:10
    Sağlık savunması,
  • 8:10 - 8:11
    hasta savunması
  • 8:11 - 8:13
    araştırma ve sağlık örgütleri ağı.
  • 8:13 - 8:16
    Tüm hastalıklar için, biyobanka
    ve destek rehberiyle
  • 8:16 - 8:18
    kayıt birimi gibi, genişletilebilir
    ve güncellenebilir veri
  • 8:18 - 8:20
    kaynak sistemi oluşturduk.
  • 8:21 - 8:25
    Bütün bu hastalıklar ve hastalık
    toplulukları ile iç içe oldukça,
  • 8:25 - 8:28
    sağlık hizmetlerinde
    beni derinden etkileyen
  • 8:28 - 8:30
    iki sır olduğunu fark ettim.
  • 8:30 - 8:32
    Birincisi,
  • 8:32 - 8:35
    ister sık ister nadir görülen bir durum
    olsun, benim çocuklarım gibilere
  • 8:35 - 8:37
    veya beraber çalıştığım kişilere
  • 8:37 - 8:39
    verilebilecek hazır bir cevap yok.
  • 8:40 - 8:41
    İkinci sır ise,
  • 8:42 - 8:46
    cevapları aslında her birimizin
    içimizde barındırması,
  • 8:46 - 8:47
    veri bağışı yapmak,
  • 8:48 - 8:51
    biyolojik örneklerimizi
  • 8:51 - 8:52
    ve nihayetinde kendimizi.
  • 8:54 - 8:58
    Bu durumu değiştirmek için
    çabalayan kişi sayısında,
  • 8:58 - 9:00
    küçük bir patlama yaşanıyor.
  • 9:00 - 9:03
    İçimizdeki gayriresmî
    bilim insanları, eylemciler
  • 9:03 - 9:06
    ve bilgisayar korsanları, açık
    kaynak ve kendin yap kültürü ile
  • 9:06 - 9:08
    işin seyrini değiştiriyor.
  • 9:09 - 9:12
    Başkan Obama ve başkan vekili Biden bile,
  • 9:13 - 9:14
    insanları ekip çalışmasına
  • 9:14 - 9:17
    itme fikrinde vaiz rolünü üstleniyorlar.
  • 9:18 - 9:20
    Kuruluşumuzun temelleri,
    bu prensibe dayanıyor.
  • 9:21 - 9:23
    Tedaviler ve müdahalelerin
  • 9:23 - 9:26
    keşfi ve geliştirilmesi elbette çok güç.
  • 9:27 - 9:30
    Bilim kolay değil,
  • 9:30 - 9:32
    mevzuat rejimi de zor.
  • 9:33 - 9:36
    Büyük çıkarları olan birçok taraf mevcut
  • 9:36 - 9:40
    ve yayıncılık, terfi ve kadrolandırma gibi
    hizasız mükâfatlandırılmalar söz konusu.
  • 9:41 - 9:45
    Bu yolu seçen bilim
    insanlarını suçlamıyorum,
  • 9:45 - 9:48
    ama onları ve bizleri
    farklılığa davet ediyorum.
  • 9:48 - 9:52
    Odak noktamızın insanlar
    olduğunu hatırlamaya çağırıyorum.
  • 9:53 - 9:55
    Gen İttifakı,
  • 9:55 - 9:59
    bu katı düzeni değiştirmek
    adına çaba gösteriyor.
  • 10:01 - 10:03
    Sınırlar olmadan çalışmak ana hedefimiz.
  • 10:04 - 10:07
    Kulağa soyut gelebilir,
    ama aslında oldukça işlevsel.
  • 10:09 - 10:16
    Kurumlar veriyi paylaşmayı
    reddettiğinde - enerjisini, zamanını,
  • 10:16 - 10:20
    kanını ve hatta gözyaşını veren
    insanlardan gelen verileri -
  • 10:20 - 10:22
    durup şunu sormamız gerekiyor:
  • 10:22 - 10:24
    ''Paylaşmak mümkünken,
  • 10:24 - 10:26
    paylaşmamak nasıl doğru olabilir?''
  • 10:26 - 10:28
    Biz de bu çarkın parçasıyız.
  • 10:30 - 10:35
    İnsanların fikirlerini özgürce beyan
    etmeleri için ne yapmamız gerekiyor?
  • 10:35 - 10:40
    Bu sayede risk almaktan korkmayıp
    birbirimize daha yakın olabiliriz.
  • 10:41 - 10:45
    Bu, ''Bize karşı onlar
    dağılımına'' sebep oluyor,
  • 10:45 - 10:48
    sadece kuruluşlar için değil,
    aynı zamanda bireyler için de.
  • 10:49 - 10:52
    Kuruluş veya bireylere
    bu standartlara erişmek için
  • 10:52 - 10:54
    çaba göstermelerini isteyeceksem,
  • 10:54 - 10:59
    ben kendimi ve işlerimi
    de irdelemem gerekir.
  • 11:00 - 11:03
    Klinisyen, araştırmacı ve yöneticilerden
  • 11:03 - 11:05
    risk almalarını isteyeceksem,
  • 11:05 - 11:08
    o zaman Sharon olarak
    benim de risk almam gerekiyor.
  • 11:09 - 11:12
    İçimdeki korkularla yüzleşmem gerekiyor.
  • 11:13 - 11:16
    Yeterli etki yaratamama korkumla.
  • 11:17 - 11:20
    İyi yönetememe korkumla.
  • 11:21 - 11:24
    Yeterli olamama korkumla.
  • 11:27 - 11:31
    Gençliklerinden bir adım önce,
    çocuklarımız bu yolda bizleri durdurdu
  • 11:31 - 11:35
    ve ''Farklılık yaratmak, etki yapmak
    adına endişe etmeyi bırakmalısınız
  • 11:35 - 11:37
    ve bunun yerine, bizler gibi,
  • 11:37 - 11:42
    karşı koymak yerine hastalıkla
    yaşamayı öğrenmelisiniz,'' dediler.
  • 11:45 - 11:46
    Sormam gerekiyor,
  • 11:46 - 11:48
    bütün korkularım nereden geliyor?
  • 11:49 - 11:53
    Çocukların bu söylemi,
    bu korkuya ışık tutuyor.
  • 11:54 - 11:57
    Saf sevgiden vücut buluyor.
  • 11:58 - 12:00
    Elizabeth ve Ian'ı seviyorum.
  • 12:02 - 12:04
    PKE'li insanları seviyorum.
  • 12:06 - 12:08
    Hasta insanları seviyorum.
  • 12:09 - 12:10
    Ben insanları seviyorum.
  • 12:13 - 12:17
    Bazı meslektaşlarım, korkumuzun
    ölümden kaynaklanmadığını,
  • 12:17 - 12:20
    sevgimizin muazzamlığından
    doğduğunu söylüyorlar.
  • 12:21 - 12:26
    Bu derin sevgi, kayıpla yüzleştiğimde
  • 12:26 - 12:28
    beni acıya karşı korunmasız yapıyor.
  • 12:29 - 12:31
    Korkumu tanıdıkça,
  • 12:32 - 12:34
    benim ve etrafımdaki herkesin,
  • 12:34 - 12:36
    sevgiye karşı
  • 12:36 - 12:38
    hudutsuz bir yere sahip
    olduğunu görüyorum.
  • 12:42 - 12:43
    Bu korkuyla yakınlaştıkça,
  • 12:44 - 12:46
    aynı zamanda birçok
  • 12:47 - 12:52
    yeni şeyler öğrenebileceğimi
    ve yollar bulabileceğimi keşfediyorum,
  • 12:52 - 12:56
    pratik çözümler ve
  • 12:56 - 12:59
    iyileşme ve sağlığın
    özüne inme gibi şeylere.
  • 13:03 - 13:07
    Eskiden korktuğum şekilde
    korkudan korkmuyorum.
  • 13:09 - 13:14
    Bütün yoldaş dostlarımdan gelen
    muazzam destekle beraber,
  • 13:14 - 13:17
    geç de olsa, eskiden olduğu şekilde
    bir uyarı olmadığını fark ettim.
  • 13:18 - 13:19
    Bunun yerine,
  • 13:20 - 13:23
    ilerlemeye bir davet olduğunu anladım,
  • 13:23 - 13:26
    çünkü beraberinde sevgiyi
    ve dahasına götürecek yolu barındırıyor.
  • 13:28 - 13:31
    Küçük bir merakla korkuya
    doğru adım atarsam,
  • 13:33 - 13:38
    kendimin ve diğerlerinin içinde
    büyük bir zenginliğe ve hiçbir zaman
  • 13:38 - 13:41
    başaracağımı zannetmediğim
    zaferlere şahit olurum.
  • 13:43 - 13:45
    Bu yolda çocuklarım hâlâ önümdeler.
  • 13:46 - 13:48
    29 ve 27 yaşlarındalar
  • 13:48 - 13:51
    ve PKE'nin göz, deri ve atardamarlarındaki
  • 13:51 - 13:56
    belirtilerine rağmen, mutlu
    ve sağlıklı olduklarını ifade ediyorlar.
  • 13:57 - 14:00
    Sizleri, bizi ve kendimizi,
    korkuyu ardımızda bırakmaya
  • 14:01 - 14:02
    davet ediyorum;
  • 14:02 - 14:05
    bizi korkutan şeyleri sahiplenip
  • 14:05 - 14:07
    içindeki sevgiyi kucaklamaya.
  • 14:07 - 14:09
    Orada yalnızca kendimizi bulmayacağız;
  • 14:09 - 14:13
    aynı zamanda, korktuğumuz
    veya korkuttuğumuz kişiler ile
  • 14:13 - 14:15
    empati kurmuş da olacağız.
  • 14:15 - 14:18
    O korkuya can verirsek
  • 14:19 - 14:23
    ve bize meydan okuyan sistem
    ile kişilere karşı savunmasız olursak,
  • 14:23 - 14:28
    değişimciler olarak
    gücümüz katbekat büyür.
  • 14:28 - 14:30
    Görürüz ki,
  • 14:30 - 14:33
    içimiz üzerine çalışmak, dışarıdaki
    hayat üzerine çalışmak olacak
  • 14:33 - 14:36
    ve ikisi eşitlenecek,
  • 14:36 - 14:38
    hakikate erişeceğiz
  • 14:38 - 14:40
    ve her şeyi halledeceğiz.
  • 14:40 - 14:41
    (Kahkaha)
  • 14:41 - 14:45
    El birliğiyle yapamayacağımız şey yok.
  • 14:45 - 14:46
    Teşekkürler.
  • 14:46 - 14:49
    (Alkış)
Title:
Ben araştırmaya karar verene kadar bilim çocuklarımın nadir görülen hastalığına deva olmadı
Speaker:
Sharon Terry
Description:

Sharon Terry ile tanışın; iki küçük çocuğuna psödoksantoma elastikum teşhisi konulduğunda, tıp araştırma dünyasını kasıp kavuran, öncesinde kolej papazlığı yapmış, evde oturan bir anne. Bu güzel konuşmada Terry, kendisinin ve eşinin PKE geninin ardındakini bulabilmek ve araştırma dünyasını biyolojik örnek paylaşma ve birlikte çalışma zorunluluğu ile tanıştırmak adına, gece gündüz laboratuvarda vardiyalı çalıştığı dönemi paylaşıyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
15:02

Turkish subtitles

Revisions