Return to Video

Göçmenlik hayatın bir parçasıdır; korkmak yerine onu düzenleyelim | Zrinka Bralo | TEDxThessaloniki

  • 0:14 - 0:17
    Hiç mülteciler ve göçmenlere ilişkin
    korkularımızın,
  • 0:17 - 0:20
    gerçeklere dayalı olup olmadığını
  • 0:20 - 0:21
    düşündünüz mü?
  • 0:21 - 0:24
    Yoksa bunlar medyanın uydurması mıydı?
  • 0:25 - 0:28
    Sizlerle medya, göç ve korku ile ilgili
  • 0:28 - 0:31
    bazı kişisel anılarımı paylaşayım.
  • 0:31 - 0:33
    Ben ergenlik dönemindeyken,
    ailem ev taşıdı
  • 0:33 - 0:35
    ve ben orayı sevmedim.
  • 0:35 - 0:39
    İçime kapandım, yaptığım tek şey
    evde kalıp kitap okumaktı.
  • 0:40 - 0:44
    Endişeli ebeveynlerim beni, bir radyo
    istasyonunda sunuculuk işi için
  • 0:44 - 0:46
    seçmelere katılmaya ikna etmeye
    çalıştılar.
  • 0:47 - 0:51
    Katıldım, işi aldım ve annemle babam
    yaptıklarına pişman oldular,
  • 0:51 - 0:54
    çünkü o günden beri susmadım.
  • 0:54 - 0:56
    (Gülüşmeler)
  • 0:56 - 1:00
    18 gibi genç bir yaşta,
    canlı yayında olmak
  • 1:00 - 1:02
    çok ürkütücüydü.
  • 1:02 - 1:06
    Hatalarımın birçoğunu halk içinde
    yapmış oldum.
  • 1:07 - 1:11
    Öte yandan bu, karakterimi geliştiren
    ve heyecan verici bir şeydi.
  • 1:11 - 1:14
    Hayat boyu sürecek arkadaşlıklar
    kurdum ve çok şey öğrendim.
  • 1:15 - 1:19
    Editörüm bana doğruluk ve dürüstlüğün
    önemini öğretti --
  • 1:19 - 1:23
    yalnızca bir gazeteci olarak değil,
    bir insan olarak.
  • 1:24 - 1:27
    Radyo gazeteciliği yapmaya bayılıyordum.
  • 1:28 - 1:33
    Neredeyse tam beş yıl sonra,
    güzel bir Nisan gününde,
  • 1:34 - 1:39
    tek bir keskin nişancının bir el ateş
    edişi, hızla silah atışlarına,
  • 1:40 - 1:44
    daha sonra da yoğun bir bombardımana
    dönüştü.
  • 1:44 - 1:48
    Birkaç gün içinde, Saraybosna'ya giriş
    ve çıkış engellenmişti.
  • 1:49 - 1:54
    Kuşatma 1425 gün sürdü.
  • 1:54 - 1:59
    Modern savaş tarihindeki bu tür
    kuşatmaların en uzunu.
  • 2:01 - 2:07
    11.541 Saraybosnalı kardeşim,
  • 2:07 - 2:09
    bu süre içerisinde öldü.
  • 2:11 - 2:13
    Benim hayatımın
  • 2:13 - 2:17
    dağlardan şehrime ateş açan
    Sırp milliyetçileri için,
  • 2:17 - 2:19
    hiçbir değeri yoktu.
  • 2:20 - 2:24
    Ben, onlar için hayali bir tehdittim
  • 2:25 - 2:32
    ve onlar, dengesiz milliyetçilikleri adına
  • 2:33 - 2:37
    benim ve şehrimin
  • 2:37 - 2:40
    var olmaması gerektiğine karar verdiler.
  • 2:40 - 2:46
    Size kuşatma altında bir yaşamın
    ürkütücülüğünü
  • 2:46 - 2:48
    anlatmam çok zor --
  • 2:50 - 2:54
    sürekli nişancı ateşi ve kurşun
    bombardımanı altında,
  • 2:54 - 2:58
    yemeksiz, susuz ve elektriksiz.
  • 2:58 - 3:03
    Kuşatmanın her geçen günü,
  • 3:03 - 3:07
    birlikte okula gittiğim, çalıştığım,
  • 3:08 - 3:12
    sevdiğim insanlara karşı
    insanlığımdan bir şeyler yitirdim.
  • 3:13 - 3:17
    Hissettiğim korku çok çok
    farklıydı,
  • 3:17 - 3:20
    çünkü güvenli hiçbir yer yoktu.
  • 3:20 - 3:24
    Yani kendin için korkmadığın zaman,
  • 3:24 - 3:29
    ailen ve arkadaşların için
    endişeleniyordun.
  • 3:31 - 3:35
    Bosna'daki savaş sırasında
    100.000 insan öldü.
  • 3:35 - 3:41
    Çok daha fazlası yaralandı, tecavüze
    uğradı ve işkenceye maruz kaldı.
  • 3:43 - 3:50
    Ülkemin yarısı sürgüne gönderildi
    ya da yerinden edildi.
  • 3:52 - 3:55
    Savaşın başlamasından hemen sonra,
  • 3:55 - 3:57
    gazeteci olduğum ve
    İngilizce bildiğim için
  • 3:57 - 4:02
    uluslararası savaş muhabiri olarak
    çalışmaya başladım.
  • 4:02 - 4:06
    İnancım, savaşımızı aktarmanın
  • 4:06 - 4:09
    onu bitirebileceği yönündeydi.
  • 4:10 - 4:13
    Bu cehennemde 18 aydan sonra,
  • 4:13 - 4:16
    Saraybosna'daki kuşatmadan
    kaçmamı sağladılar
  • 4:16 - 4:19
    ve kendimi Londra'da buldum.
  • 4:20 - 4:22
    Şimdi, bir mülteciydim.
  • 4:24 - 4:26
    Hayatta kalmayı başarmıştım.
  • 4:27 - 4:32
    Ama tüm hayatım ve kimliğim
    elimden alınmıştı.
  • 4:33 - 4:37
    Yavaş yavaş hayatımı yeniden kurmaya
    başladım ve iyileştim.
  • 4:38 - 4:44
    Ama Londra gibi çok çeşitli insan
    barındıran bir metropolde bile
  • 4:44 - 4:47
    insanlar -- çok iyi insanlar --
    bana bir mülteci gibi görünmediğimi
  • 4:47 - 4:49
    söylerlerdi.
  • 4:50 - 4:54
    Ben de kibarca onlara sorardım,
    ''Bir mülteci neye benzer?''
  • 4:54 - 4:59
    Onlar da bilmediklerini söylerken
    biraz utanırlardı.
  • 4:59 - 5:03
    Bir mülteci neye benzer?
  • 5:03 - 5:07
    Mülteci gibi görünmek diye bir şey var mı?
  • 5:08 - 5:10
    Eğer bir mülteci veya göçmenle
    bizzat tanıştıysanız,
  • 5:10 - 5:14
    bu deneyim, görüşlerinizi etkileyecektir.
  • 5:14 - 5:17
    Pozitif de olabilir, negatif de.
  • 5:17 - 5:21
    Evet, tüm mülteciler ve göçmenler
    hoş insanlar değiller,
  • 5:21 - 5:24
    bu bir kişilik yarışması değil.
  • 5:24 - 5:31
    Fakat eğer hiçbiriyle bizzat
    tanışmadıysanız
  • 5:31 - 5:35
    ve yalnızca yayımlanan fotoğraflara
    güveniyorsanız,
  • 5:35 - 5:39
    etkisinde bırakıldığınız şey bu:
  • 5:41 - 5:47
    Her geçen gün, olumsuz medya
    imajları sağanağına tutuluyoruz;
  • 5:47 - 5:50
    akıntılara dönüşen sellerce
  • 5:50 - 5:54
    mülteci ve göçmen, buraya işlerimizi,
  • 5:54 - 5:57
    hastane yataklarımızı almaya geliyor.
  • 5:57 - 6:00
    Aman Tanrım! Sınırlarımız
    kontrolden çıkmış!
  • 6:00 - 6:02
    Bizi almaya geliyorlar!
  • 6:03 - 6:06
    Bu, yeni bir olgu değil.
  • 6:07 - 6:11
    Oxford Göçmenlik Gözlemevi,
    iki yıl içerisinde yayımlanmış
  • 6:11 - 6:15
    58.000 gazete yazısını inceledi.
  • 6:15 - 6:17
    Bu, 43 milyon kelime demek.
  • 6:17 - 6:19
    Vardıkları sonuç şuydu:
  • 6:19 - 6:24
    Göçmen kelimesiyle en sık ve yaygın
    olarak ilişkilendirilen kelime,
  • 6:24 - 6:26
    ''yasadışı".
  • 6:27 - 6:30
    2003'te şu başlık, bir ön sayfa haberiydi:
  • 6:32 - 6:36
    ''Mülteciler kuğuları yedi.''
  • 6:36 - 6:39
    Bu olayın ne bir görgü tanığı vardı,
  • 6:39 - 6:41
    ne de olayla ilgili bir polis raporu.
  • 6:41 - 6:47
    Böyle bir haber çıkarmaları
    gerçekten kafa karıştırıcıydı.
  • 6:47 - 6:51
    Fakat basın o kadar yetersiz
    denetlenmekte ki,
  • 6:51 - 6:56
    bu tür yalan haberlerle ilgili şikayette
    bulunmak hasarı düzeltmiyor.
  • 6:56 - 6:59
    Uzun bir şikayet sürecinden sonra,
  • 6:59 - 7:02
    gazetenin özür dilemesi gerekmedi,
  • 7:02 - 7:05
    fakat 41. sayfanın minicik bir köşesinde
  • 7:05 - 7:10
    tekzip yayınlamak zorunda kaldılar.
  • 7:11 - 7:13
    Kuğuların hikayesi epey popüler.
  • 7:13 - 7:16
    Birkaç yılda bir yeniden
    karşımıza çıkıyor.
  • 7:16 - 7:21
    2010 yılında mültecilerin yerini,
  • 7:21 - 7:24
    Doğu Avrupalı göçmenler almıştı.
  • 7:24 - 7:28
    Bu tür olumsuz kalıp yargılar,
  • 7:28 - 7:32
    günlük hayatlarımızın her anında mevcut
  • 7:32 - 7:34
    ve kimse bunlara karşı çıkmıyor.
  • 7:34 - 7:40
    Mülteci ve göçmenlerin sesi hemen
    hemen hiç duyulmuyor
  • 7:40 - 7:44
    ve bu, bir korku iklimi yaratıyor.
  • 7:44 - 7:50
    Toplumumuzdaki her kötülük için
    göçmenleri suçluyoruz.
  • 7:52 - 7:55
    Halkın göçten bu kadar
    korkmasına şaşırmamalı.
  • 7:55 - 7:59
    Üst üste yapılan anketler gösteriyor ki,
    Britanya halkı
  • 7:59 - 8:07
    göçmenlerin sayısını ve toplumdaki
    etkisini gözünde büyütüyor.
  • 8:08 - 8:12
    Tabii bu durumda, politikacılar da
  • 8:13 - 8:17
    insanların yaşadığı bu korkuya
    bir tepki vermek zorunda.
  • 8:17 - 8:23
    Ne yazık ki, ne halkın içini
    rahatlatıyorlar,
  • 8:23 - 8:26
    ne de onlara gerçekleri anlatıyorlar.
  • 8:26 - 8:33
    Aksine, yanıtları ve davranışları
    bu korkuları tetikliyor.
  • 8:33 - 8:37
    Sınırları kontrol etmekten,
  • 8:37 - 8:40
    sayıları azaltmaktan bahsediyorlar.
  • 8:40 - 8:44
    İnsanların haklarını kısıtlayan
    uygulamalar getiriyorlar
  • 8:44 - 8:49
    ve hizmetlere ulaşımı kısıtlıyorlar.
  • 8:49 - 8:50
    Tüm bunlar yalnızca
  • 8:50 - 8:55
    korkuyu gittikçe büyüyecek
    şekilde tetiklemeye yarıyor.
  • 8:55 - 8:59
    Bunun hepimize verdiği zararı,
  • 8:59 - 9:05
    en iyi şekilde, en sevdiğim Jedi Ustası
    Yoda'nın sözleri özetler:
  • 9:07 - 9:10
    ''Korku, karanlık tarafa giden yoldur.
  • 9:10 - 9:14
    Korku, öfkeye yol açar.
    Öfke, nefrete sebep olur.
  • 9:14 - 9:17
    Nefret, acıya neden olur.''
  • 9:18 - 9:20
    Bu beni endişelendiriyor.
  • 9:21 - 9:25
    İnsanlığımdan bir şeyler
    eksildiğini hissediyorum.
  • 9:26 - 9:28
    Şu, beni endişelendiriyor:
  • 9:28 - 9:32
    Benim gibi aktivist ve avukatlar,
  • 9:32 - 9:35
    gerçekler hakkında konuşmaya
  • 9:35 - 9:40
    ve insanların neden göç ettiğini
    açıklamaya çalıştığımızda,
  • 9:41 - 9:48
    siyaseten doğrucu, naif ve duygusal diye
    damgalanarak savuşturuluyoruz.
  • 9:49 - 9:55
    Önleyici saldırı olarak,
    bizlere sıklıkla
  • 9:55 - 9:59
    göçmenlik hakkında konuşmanın
    ırkçı olmadığı söyleniyor.
  • 9:59 - 10:01
    Bir kez olsun katılıyorum.
  • 10:01 - 10:04
    Göçmenlik hakkında konuşmak
    ırkçı değildir.
  • 10:04 - 10:06
    Ben bundan hep bahsediyorum.
  • 10:07 - 10:11
    Farkı yaratan şey, mülteciler
    ve göçmenler hakkında
  • 10:11 - 10:14
    nasıl konuştuğumuz.
  • 10:14 - 10:22
    Geçen yıl Nisan'da, İtalyan kıyılarındaki
    kitlesel boğulma olayının ardından,
  • 10:23 - 10:28
    The Sun köşe yazarı,
    başka aşağılayıcı yorumlara ek olarak,
  • 10:28 - 10:33
    insanlardan hamam böcekleri
    diye bahsetti.
  • 10:35 - 10:39
    Bu tür dil bizi neden endişelendirmeli?
  • 10:40 - 10:44
    Konuşma özgürlüğünün
    anlamı tam da bu değil mi?
  • 10:44 - 10:48
    Her tür düşüncenin paylaşılıp
    tartışılabilmesini sağlamak?
  • 10:49 - 10:52
    Bu beni endişelendiriyor çünkü
    insanlıktan çıkarma,
  • 10:52 - 10:56
    soykırıma giden sekiz basamağın üçüncüsü.
  • 10:56 - 11:02
    Bu sınıflandırmayı, Soykırım Nöbeti'nin
    kurucusu Prof. Gregory Stanton yapmış.
  • 11:03 - 11:06
    1. Evre, sınıflandırma:
  • 11:06 - 11:11
    Kendimizi ''biz'' ve ''onlar''
    olarak ikiye ayırıyoruz.
  • 11:11 - 11:15
    2. Evre, simgeleştirme:
  • 11:15 - 11:18
    Farklı gruplara isimler ve
    semboller veriyoruz.
  • 11:18 - 11:24
    Birbirimize Yahudi ve Alman, Tutsi ve
    Hutu, Sırp ve Bosnalı diyoruz.
  • 11:25 - 11:31
    Sınıflandırma ve simgeleştirmenin
    soykırıma yol açması zorunlu değil,
  • 11:32 - 11:38
    eğer insanlıktan çıkarmaya
    yol açmıyorlarsa.
  • 11:39 - 11:43
    Peki tüm bu korku tellallığının,
  • 11:43 - 11:45
    sadece mülteciler ve göçmenler
    için değil,
  • 11:45 - 11:47
    hepimiz için anlamı ne?
  • 11:48 - 11:51
    Bu hayali korkulara odaklanmışken,
  • 11:51 - 11:55
    hakkında konuşmadığımız şeyler neler?
  • 11:56 - 12:00
    Tüm bu sessiz kalışlar demokrasimize
    nasıl etki edecek?
  • 12:02 - 12:05
    Gerçeklerle ilgili konuşacak
    çok fazla fırsatım olmuyor,
  • 12:05 - 12:08
    bu yüzden lütfen müsaade edin.
  • 12:08 - 12:09
    Haydi bazı gerçeklere bakalım --
  • 12:09 - 12:12
    hepimizin ve gazetecilerin
  • 12:12 - 12:15
    telefonlarımızdan kolayca bulabileceği
    gerçeklere.
  • 12:16 - 12:22
    Gerçek şu ki, 2015'te,
    244 milyon insan
  • 12:22 - 12:26
    yani dünya nüfusunun
    tam olarak % 3,3'ü,
  • 12:26 - 12:29
    ana vatanlarının dışında yaşadılar.
  • 12:29 - 12:34
    Bu sayı 1995'te, %2,6 idi.
  • 12:35 - 12:41
    Gerçek şu ki, hiçbir ülke göçmenliğin
    kontrolünü kaybetmiş değil --
  • 12:41 - 12:47
    buna şu anda nüfusunun %88'i
    göçmenlerden oluşan Katar da dahil.
  • 12:47 - 12:50
    Gerçek şu ki, şu anda dünyada
    yerinden edilmiş
  • 12:50 - 12:52
    60 milyon insan var
  • 12:52 - 12:56
    ve hayatları için korku
    içinde yaşayanlar onlar.
  • 12:56 - 12:58
    Gerçek şu ki, gelişmekte olan ülkeler,
  • 12:58 - 13:03
    dünyadaki mülteci nüfusunun
    %86'sına ev sahipliği yapıyor.
  • 13:03 - 13:09
    Gerçek şu ki, bu mültecilerin
    yarısından fazlası 18 yaşından küçük.
  • 13:09 - 13:17
    Gerçek şu ki, bu insanların yaklaşık
    üçte ikisi, geri dönme olasılığı olmadan
  • 13:17 - 13:21
    5 yıldan fazla süredir sürgünde yaşıyor.
  • 13:21 - 13:28
    Maalesef, bir diğer güçlü gerçek de şu ki,
    gerçekler sıkıcıdır,
  • 13:30 - 13:32
    özellikle de medya için:
  • 13:32 - 13:36
    Drama yok ve olumlu hikayeler
    pek ilgi çekmiyor.
  • 13:37 - 13:40
    Bir dakikalığına yeniden
    gazeteci olmama izin verin.
  • 13:40 - 13:43
    Yalnızca medyayı suçlayabilir miyiz?
  • 13:43 - 13:44
    Yakın tarihimiz,
  • 13:44 - 13:50
    nefret, dışlama ve insanlıktan çıkarmanın
    nasıl hayal edebileceğimiz
  • 13:50 - 13:54
    en kötü felaketlere yol açabileceğinin
    örnekleriyle dolu:
  • 13:54 - 13:59
    Nazi soykırımı.
    Bosna ve Ruanda'daki soykırımlar.
  • 14:01 - 14:04
    Tarihte daha geriye gidecek olursak,
  • 14:04 - 14:07
    bulunan ilginç örneklerden bir tanesi,
  • 14:07 - 14:10
    çok nadir bulunan dökümanlardan
  • 14:10 - 14:15
    Shakespeare'in el yazısıyla
  • 14:15 - 14:17
    yazılmış bir şeydi.
  • 14:17 - 14:21
    Bu, yakın zamanda Londra'da sergilendi.
  • 14:21 - 14:24
    Shakespeare, bir oyununda
  • 14:24 - 14:27
    Londralıların işlerini çalmakla
    suçlanan mültecilere,
  • 14:27 - 14:30
    insancıl şekilde davranılmasını
  • 14:30 - 14:34
    tutkulu bir biçimde savunan
    bir konuşma yazmış.
  • 14:35 - 14:39
    Bu metnin yazıldığı zaman,
    Fransız Protestanları'nın
  • 14:39 - 14:42
    başkente gelip sığınma aradığı zaman.
  • 14:42 - 14:44
    1600.
  • 14:45 - 14:47
    Bu hikayede beni etkileyen şey,
  • 14:47 - 14:51
    sadece Shakespeare'in ne kadar
    mükemmel olduğu değil,
  • 14:51 - 14:54
    aynı zamanda onun benim tarafımda olduğu,
  • 14:54 - 14:58
    ama öte yandan, oyunun yazıldığı dönemde
    kargaşaya yol açabileceği korkusuyla
  • 14:58 - 15:01
    sahnelenmemiş olması.
  • 15:03 - 15:09
    Daha yakın bir zamanda, Almanya'da,
    ''Der Spiegel'' ateş altında kaldı
  • 15:09 - 15:12
    çünkü bazı okurları onları
  • 15:12 - 15:17
    hiçbir kanıta dayanmadan,
    mültecilerle ilgili olumlu hikayeler
  • 15:17 - 15:19
    uydurmakla suçladı.
  • 15:19 - 15:25
    Anketçiler, Almanların sadece
    dörtte birinin,
  • 15:25 - 15:29
    medyanın mültecilerin eğitim düzeyi
  • 15:29 - 15:32
    ve aralarındaki kadın ve çocuk
    oranıyla ilgili
  • 15:32 - 15:35
    doğru bilgi aktardığına inandığını
    ortaya çıkardılar.
  • 15:35 - 15:39
    Ee, karanlık tarafa geçtik mi?
  • 15:41 - 15:43
    Ne yapabiliriz?
  • 15:43 - 15:46
    Ben yaptığım şeyi yapıyorum çünkü
    benim umudum var
  • 15:46 - 15:51
    ve umudumun kaynağı körü körüne
    insanlığa inanmam değil.
  • 15:51 - 15:55
    Umudumun kaynağı,
    her gün tanıştığım harika insanlar,
  • 15:55 - 15:57
    mülteciler ve göçmenler, yanı sıra
    vatandaşlar --
  • 15:57 - 16:00
    ki onların küçük iyi niyet gösterileri,
  • 16:00 - 16:04
    bu insanlar için çok büyük
    bir fark yaratıyor.
  • 16:05 - 16:10
    Bir yandan, medyayı bu tarz haberciliği
    değiştirmeye ikna edemezdim.
  • 16:10 - 16:15
    Öte yandan, gerçeklerin işe yaramadığı
    gerçeğiyle yaşayamazdım.
  • 16:15 - 16:18
    Bu yüzden farklı bir şey
    denemeye karar verdim:
  • 16:18 - 16:24
    İş arkadaşlarımla, ''Hareket Halindeki
    Kadınlar Ödülü'''nü kurduk.
  • 16:24 - 16:27
    Her yıl Kraliyet Festival Salonu'nda,
  • 16:27 - 16:32
    inanılmaz mülteci ve göçmen kadın
    liderleri kutluyor,
  • 16:32 - 16:36
    onlara hikayelerini anlatabilmeleri ve
    yaptıkları katkıların fark edilebilmesi
  • 16:36 - 16:40
    için bir platform yaratıyoruz.
  • 16:41 - 16:46
    Diğer güçlü kadınları, güçlerini
    paylaşmaları ve onları desteklemeleri için
  • 16:46 - 16:48
    davet ediyoruz.
  • 16:48 - 16:51
    İşlerini dürüstlükle yapan,
  • 16:51 - 16:55
    insan hikayelerini ve gerçekleri
    aktaran gazetecileri övüyoruz.
  • 16:55 - 16:59
    Ayrıca, şampiyonları, dikkate değer
    insanları da kutluyoruz --
  • 16:59 - 17:01
    küçük iyi niyet gösterileriyle
  • 17:01 - 17:04
    bütünleşmenin günlük hayatta
    işlemesini sağladıkları için.
  • 17:04 - 17:08
    Bu sene bu şampiyonlar zorlu bir
    görev üstlendiler.
  • 17:09 - 17:14
    Mültecileri karşılama sorumluluk
    ve görevleriyle ilgili
  • 17:14 - 17:18
    daha farklı düşünebileceklerine
    karar verdiler.
  • 17:18 - 17:23
    Aslında koruma gücünü içlerinde
    barındırdıklarına
  • 17:23 - 17:27
    ve insanları hoş karşılama hakları
    olduğuna karar verdiler.
  • 17:28 - 17:33
    Şimdi, daha fazla mülteciyi güvenli
    bir şekilde getirmek
  • 17:33 - 17:38
    ve onlara destek olmak için
    ülke çapında para topluyorlar.
  • 17:38 - 17:43
    Şimdi baştaki soruma geri dönüyorum:
  • 17:43 - 17:46
    Mülteciler ve göçmenlerle ilgili
    fikirlerimizin,
  • 17:46 - 17:50
    gerçeklere dayalı olup olmadığını
    hiç düşündünüz mü?
  • 17:51 - 17:55
    Sizi, sadece gerçekleri görmeye değil,
  • 17:55 - 18:02
    mültecileri ve göçmenleri hareket halinde,
    dirençli bir şekilde sağ kalmış
  • 18:02 - 18:06
    yakında vatandaş olacak insanlar
    olarak görmeye davet ediyorum.
  • 18:06 - 18:09
    Sizi, kendimizi mültecileri
    koruyabilme gücüne
  • 18:09 - 18:12
    ve onları hoş karşılama hakkına sahip
    vatandaşlar olarak
  • 18:12 - 18:15
    görmeye davet ediyorum.
  • 18:15 - 18:22
    Bunu yaptığımızda, göç etmeyi hayatın
    bir gerçeği olarak gördüğümüzde,
  • 18:22 - 18:24
    ondan korkmayı keseceğiz
  • 18:24 - 18:28
    ve onu düzenleyecek öz güveni
    bulacağız.
  • 18:28 - 18:30
    Teşekkür ederim.
  • 18:30 - 18:32
    (Alkışlar)
Title:
Göçmenlik hayatın bir parçasıdır; korkmak yerine onu düzenleyelim | Zrinka Bralo | TEDxThessaloniki
Description:

Zrinka Bralo duygusal bir deneyim paylaşıyor: Savaş bölgesinde yaşamak, yabancı bir ülkede mülteci olmak ama aynı zamanda bu ülkeye gelen diğer mültecilere yardım etmek. Konuşmasında, medyanın mülteciler için olumsuz bir imaj yaratılmasına nasıl katkıda bulunabileceğinden örnekler veriyor ve kadın göçmenlere yardım etmek için girişimini sunuyor. Onlardan korkmayı bırakmak için, kendimizi mültecileri kabul etme ve koruma gücüne sahip olan vatandaşlar olarak görmemizi istiyor.

Zrinka Bralo, göçmen ve mülteciler için organize edilen bir topluluk platformu olan Organize Göçmenler 'in CEO'su. Kendisi, Saraybosna'dan (Bosna Hersek) gelen bir mülteciydi. Bir gazeteciydi ve 90'lı yıllardak kuşatma sırasında önde gelen savaş muhabirleri ile çalışmıştı. Zrinka, “Hareket Halindeki Kadınlar Ödülleri”'nin bir kurucusudur. 2011'de New York'ta Kadın Mülteci Komisyonu'nun, "Cesur Sesler Ödülü"'nü kazandı ve 2012'de onların yönetim kuruluna katıldı. Başarılı bir şekilde, çocukların göçünün engellenmesine karşı bir kampanya yürütmüştü ve halen süresiz göçmenlik engellenmesini sonlandırmak için savaşıyor. 2015 Eylül ayında, Ulusal Mülteci Karşılama Kurulu Kurucu Başkanı oldu. Ayrıca, 90'lı yıllardaki savaşta Kuzey Bosna'da keşfedilen kötü şöhretli toplama kamplarının olduğu kasabaların barışı için çalışan gençleri destekleyen bir uzlaşı vakfı olan Barış Köprüsü'nin kurucu mütevellisi. Zrinka'nın, London School of Economics'den medya ve iletişim alanında yüksek lisansı ve 2014 Churchill Fellow'u var.

Bu konuşma, bir TEDx etkinliğinde TED formatı kullanılarak yapılmıştır fakat bağımsız bir yerel topluluk tarafından organize edilmiştir. Daha fazlası için: http://ted.com/tedx

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDxTalks
Duration:
18:36
  • gözden geçirecek olan kişi başlığı göçmenlik olarak düzeltebilir mi acaba.

Turkish subtitles

Revisions