Return to Video

Mücadelenize Güvenin | Zain Asher | TEDxEuston

  • 0:14 - 0:16
    Herkese merhaba.
  • 0:16 - 0:20
    Adım Zain Asher,
    CNN International'da sunuculuk yapıyorum.
  • 0:20 - 0:23
    Hayalimdeki işi yaptığımı
    sizlere söylemekten müthiş gururluyum.
  • 0:23 - 0:27
    Her gün yataktan kalkıp
    heyecanla işime gidiyorum.
  • 0:27 - 0:29
    Hayatım hep böyle olmadı tabii,
  • 0:29 - 0:32
    bununla ilgili olarak
    sizlerle paylaşmak istediklerim var,
  • 0:32 - 0:35
    umarım bazılarınıza yol gösterir,
    hatta motive edip ilham olur.
  • 0:35 - 0:38
    Şimdi CNN International'da sunucuyum
  • 0:38 - 0:41
    fakat dört, dört buçuk yıl önce
  • 0:41 - 0:43
    resepsiyonist olarak çalışıyordum.
  • 0:43 - 0:46
    Bunu sizlerle paylaşmamın nedeni,
    başarının asla düz bir çizgi
  • 0:46 - 0:48
    takip etmediğini söylemek için.
  • 0:48 - 0:51
    Bu yolda her zaman tümsekler
    karşınıza çıkacaktır.
  • 0:51 - 0:53
    Hayatımda çok uzun bir süre
  • 0:53 - 0:56
    sıkı çalışmanın başarıya giden
    yol olduğuna inandım.
  • 0:56 - 0:58
    Şöyle derdim "Biliyor musun ?
    Çok çalışırsan
  • 0:58 - 1:00
    tabii ki başarılı olursun."
  • 1:00 - 1:03
    Fakat şu anda farkediyorum ki,
    hikayede çok daha fazlası var.
  • 1:03 - 1:05
    Çok çalışan sayısız insan var,
  • 1:05 - 1:08
    hala istedikleri işlerde çalışmayan.
  • 1:08 - 1:12
    Olğanüstü yetenekli birçok insan var
  • 1:12 - 1:14
    hatta doğru insanları tanıyorlar,
    iyi eğitimliler fakat
  • 1:14 - 1:16
    hala istedikleri yerde değiller.
  • 1:16 - 1:19
    Peki, çok çalışmak değilse eğer başarıyı
  • 1:19 - 1:21
    belirleyen şey neydi ?
  • 1:21 - 1:23
    Bu soruyu cevaplamaya çalışırken
  • 1:23 - 1:26
    sizlerle kendi hayatımdan
    kesitler paylaşacağım.
  • 1:26 - 1:29
    Londra'da doğdum ve büyüdüm.
  • 1:29 - 1:32
    Ailem ve ben köken olarak
    Nijerya'dan geliyoruz.
  • 1:32 - 1:34
    Hayatımın en kötü ve en zor günü
  • 1:34 - 1:37
    3 Eylül 1988'di.
  • 1:37 - 1:39
    Beş yaşlarındaydım.
  • 1:39 - 1:42
    Annemle birlikte Londra'daki
    evimizin mutfağındaydık.
  • 1:42 - 1:45
    Nijerya'da bir düğünden henüz dönmüştük.
  • 1:45 - 1:48
    Babam ve ağabeyim hala Nijerya'dalardı,
  • 1:48 - 1:50
    düğünden birkaç gün sonra baba-oğul
  • 1:50 - 1:52
    birlikte seyahat edeceklerdi.
  • 1:52 - 1:55
    3 Eylül 1988 günü eve geleceklerdi.
  • 1:55 - 1:58
    Biz de onları havaalanından alacaktık.
  • 1:58 - 1:59
    Bekledik, bekledik, bekledik..
  • 1:59 - 2:01
    Herhalde uçağı kaçırdılar diye düşündük.
  • 2:01 - 2:04
    Beklemeye devam ettik.
    Hiçbir haber yoktu.
  • 2:04 - 2:05
    Daha sonra, aynı gün içinde
  • 2:05 - 2:09
    anneme Nijerya'daki bir aile dostumuzdan
    telefon geldi,
  • 2:09 - 2:12
    ve hattın diğer ucundaki ses şöyle dedi,
  • 2:12 - 2:16
    "Kocan ve oğlun bir araba
    kazası geçirdi.
  • 2:16 - 2:19
    Bir tanesi öldü ama hangisi
    olduğunu bilmiyoruz."
  • 2:19 - 2:22
    Araba kazası Nijerya'da olmuştu
  • 2:22 - 2:24
    ve arabada beş kişiydiler.
  • 2:24 - 2:28
    Arabanın arkasında oturan bir kişi hariç
    herkes kaza anında öldü,
  • 2:28 - 2:30
    babam ve ağabeyim de arkadalardı.
  • 2:30 - 2:32
    Daha sonra öğrendik ki ölen babamdı.
  • 2:32 - 2:34
    Annem o zaman hamileydi.
  • 2:34 - 2:36
    Tabii ki mahvoldu çünkü
  • 2:36 - 2:39
    annemle babam birbirlerine
    gerçekten aşıklardı.
  • 2:39 - 2:41
    Dolayısıyla tek ebeveynli
    bir ailede büyüdüm.
  • 2:41 - 2:45
    Annem beni bir süre Nijerya'da yaşamam
    için anneannemin yanına gönderdi.
  • 2:45 - 2:48
    Dödüğüm zaman, hayatta başarılı
  • 2:48 - 2:52
    olmak için çok çeşitli insanla
    temas edebilmek gerektiğine
  • 2:52 - 2:53
    karar verdi.
  • 2:53 - 2:57
    Beni çok çeşitli okullara gönderdi.
  • 2:57 - 2:58
    Nijerya'da okudum.
  • 2:58 - 3:01
    Londra'nın güneyinde fakir bir
    mahalledeki devlet okuluna gittim,
  • 3:01 - 3:04
    sonra özel bir okula gittim daha
    sonra da yatılı bir okula.
  • 3:04 - 3:06
    Bu tamamen kasıtlı yapılmıştı.
  • 3:06 - 3:10
    Çünkü annem, hayatta kalmak için
    her türlü insanla
  • 3:10 - 3:12
    ilişki kurabilmeyi bilmek
    gerektiğine inanıyordu.
  • 3:12 - 3:16
    Onaltı yaşıma geldiğimde,
    çok sıkı bir Nijeryalı anneye sahiptim.
  • 3:16 - 3:21
    fakat onaltı yaşındayken Oxford'a
    gitmemi istedi.
  • 3:21 - 3:24
    Sonra oturdu ve düşündü,
    "OK. Çocuğumun Oxford'a
  • 3:24 - 3:27
    gitmesini nasıl garanti edebilirim?
    Bunun için ne yapmalıyım ?"
  • 3:27 - 3:31
    Birkaç gün düşündü bu konuda,
    ve sonra bir teklifle geldi,
  • 3:31 - 3:33
    onsekiz ay boyunca
  • 3:33 - 3:36
    bana televizyon izlemeyi
    yasaklayacaktı.
  • 3:36 - 3:37
    (Kahkahalar)
  • 3:37 - 3:42
    Sadece BBC ve CNN International
    izlememe izin vardı.
  • 3:42 - 3:46
    Eğer herhangi birşey izlemek istersem,
    özel olarak izin almam gerekiyordu.
  • 3:46 - 3:50
    Bu televizyon yasağı, telefon, internet
    ve müzik yasağını da kapsamaya başladı.
  • 3:50 - 3:52
    Ders çalışmak dışında yapacak
    birşey kalmamıştı.
  • 3:52 - 3:55
    Sonra annem bana dedi ki,
    "Eğer benim evimde yaşıyorsan,
  • 3:55 - 3:58
    tekrar televizyon izlemenin tek yolu
  • 3:58 - 4:00
    Oxford'a girmekten geçer."
  • 4:00 - 4:01
    (Kahkahalar)
  • 4:01 - 4:03
    Şu anda gülüyorum çünkü çok komik.
  • 4:03 - 4:06
    Ve biliyor musunuz işe yaradı.
  • 4:06 - 4:10
    Çok sıkı çalıştım, tüm notlarım A idi
    ve Oxford'a gittim.
  • 4:10 - 4:13
    Genelde baktığımızda çok da
    kolay bir çocukluk yaşamadım.
  • 4:13 - 4:16
    Tek ebeveynle büyüdüm,
    fazla paramız yoktu.
  • 4:16 - 4:18
    Devamlı okul değiştiriyordum,
  • 4:18 - 4:20
    ve bu sebeple çok zor
    arkadaş ediniyordum.
  • 4:20 - 4:23
    Çok kolay bir çocukluk değildi evet,
    ama her dakikasını sevdim
  • 4:23 - 4:26
    çünkü beni gerçek hayata hazırladı.
  • 4:26 - 4:29
    Bahsettiğim gibi,
    özellikle Oxford'a gittikten sonra
  • 4:29 - 4:32
    New York, Kolombiya'da yüksek
    lisansımı yaptım.
  • 4:32 - 4:34
    Bu noktaya gelene kadar sıkı
  • 4:34 - 4:36
    çalışmanın başarının anahtarı
    olduğuna inandım.
  • 4:36 - 4:38
    Şimdi farkediyorum ki olay
    bu kadar değil.
  • 4:38 - 4:41
    Hikayenin daha önemli
    kısmını ise şimdi paylaşacağım.
  • 4:41 - 4:45
    İlk inandığım şey şu;
    mücadelenize güvenin.
  • 4:45 - 4:48
    Bu çok fazla duyduğum bir söz;
    "Mücadelenize güvenin."
  • 4:48 - 4:50
    Anlamı ise,
    hayatta karşılaşacağınız
  • 4:50 - 4:53
    her zorluğa rağmen,
  • 4:53 - 4:57
    sonucun iyi olacağına dair
    inancınızı koruyun.
  • 4:57 - 4:59
    Bahsettiğim, dört,
    dört buçuk yıl önce
  • 4:59 - 5:01
    resepsiyonist olarak çalışıyordum,
  • 5:01 - 5:04
    California'da bir üretim firmasında.
  • 5:04 - 5:07
    Resepsiyonisttim ve
    şirket içinde bir yükselme
  • 5:07 - 5:08
    istiyordum.
  • 5:08 - 5:11
    Fakat ne kadar da çabalasam
    terfi alamıyordum.
  • 5:11 - 5:15
    Ne kadar uzun saatler çalışsam da
    veya haftasonları gelsem de,
  • 5:15 - 5:18
    patronumun beni farkedip
    terfi ettireceğini umuyordum,
  • 5:18 - 5:20
    bu hiçbir zaman gerçekleşmedi.
  • 5:20 - 5:23
    Ve benim istediğim pozisyon için
  • 5:23 - 5:25
    dışardan adaylara bakmaya
    başlamışlardı bile.
  • 5:25 - 5:28
    Benzer şeyler yaşamış
    olanlarınız bilir nasıl hissettiğimi.
  • 5:28 - 5:32
    Resepsiyonist olduğumdan dolayı,
    görevim mülakat için gelenlere
  • 5:32 - 5:36
    su servis etmekti.
  • 5:36 - 5:38
    (Kahkahalar)
    Evet, hiç kolay değildi.
  • 5:38 - 5:42
    Ben de bu durumla ilgili
    kendimden çok hoşnut değildim.
  • 5:42 - 5:44
    Biraz içime döndüm ve
    kendime sordum,
  • 5:44 - 5:46
    "Gerçekten ne yapmak istiyorsun?
  • 5:46 - 5:49
    Bu sana kasten yapılmadı.
    Ne yapmak istiyorsun ?"
  • 5:49 - 5:52
    Ben her zaman canlı yayın
    muhabirliğine tutkun olmuşumdur.
  • 5:52 - 5:55
    New York'ta bir televizyon
    kanalını aradım,
  • 5:55 - 5:56
    lokal bir haber kanalını,
  • 5:56 - 6:01
    ve sordum "Sizinle çalışmak için
    ne yapmalıyım?"
  • 6:01 - 6:04
    Ne yazık ki, hiç tecrübem yoktu.
  • 6:04 - 6:07
    İki ya da üç yıl tecribeli bir
    muhabir arıyorlardı ve
  • 6:07 - 6:09
    benim tek tecrübem telefonları
  • 6:09 - 6:12
    cevaplayıp faks çekmekti.
  • 6:12 - 6:13
    Tüm bildiğim bunlardı.
  • 6:13 - 6:15
    Peşpeşe bana hayır dediler tabii ki.
  • 6:15 - 6:18
    Bir de üstüne Amerika'da yaşayıp
  • 6:18 - 6:21
    İngiliz aksanına sahiptim,
    bu durum lokal bir haber
  • 6:21 - 6:24
    kanalında çalışmamı çok
    zorlaştırıyordu.
  • 6:24 - 6:26
    Ulusal haberlerde çok daha kolaydı,
  • 6:26 - 6:29
    lokal haberlerde ise doğal olarak
    daha zordu.
  • 6:30 - 6:31
    Ve tabii hayır dediler,
  • 6:31 - 6:34
    fakat ben hayırı bir cevap
    olarak kabul etmemeye karar verdim.
  • 6:34 - 6:37
    İşyerime hasta olduğumu söyledim,
  • 6:37 - 6:43
    oda arkadaşıma, ev arkadaşıma
    birkaç yüz dolar ödedim,
  • 6:43 - 6:48
    onlarda Los Angeles'ta kendimi
    filme çekmeme yardımcı oldular,
  • 6:48 - 6:52
    bir çeşit oyuncu gibi muhabirlik oynadım
    içerde ve dışarda muhabirlik çalıştım.
  • 6:52 - 6:54
    İçerde ve dışarda yaptıkları
    herşeye çalıştım,
  • 6:54 - 6:57
    sonra birkaç bölümü bir araya getirdim
  • 6:57 - 7:00
    çeşitli muhabirleri çalışırken
    öğrendiğim
  • 7:00 - 7:02
    üzerine ses eklenmiş
    parçalardı bu bölümler.
  • 7:02 - 7:06
    Ve bana bir şans vermeleri umuduyla
    haber kanalına gönderdim.
  • 7:06 - 7:08
    Maalesef, bu gibi kanallar
  • 7:08 - 7:11
    binlerce başvuru binlerce kayıt alıyorlar.
  • 7:11 - 7:14
    Dolayısıyla bana geri dönmeleri
    birkaç ayı aldı.
  • 7:14 - 7:17
    Bu arada, ekonomik kriz
    patladı ve işimi kaybettim.
  • 7:17 - 7:20
    Ne bir işim ne de param vardı artık.
  • 7:20 - 7:23
    New York'a taşınmaya karar verdim,
  • 7:23 - 7:27
    bir kanalın en azından bana
    olumlu döneceğini umarak.
  • 7:27 - 7:30
    Bir sürü mesajlaşma ve tırmalama
    sonucunda
  • 7:30 - 7:32
    bana geri dönüş yaptılar.
  • 7:32 - 7:33
    Mülakata çağırdılar,
  • 7:33 - 7:36
    ve hiç tecrübem olmamasına
    rağmen bu kaydı
  • 7:36 - 7:40
    hazırlamış olmamdan çok etkilendiler,
    neler yapabileceğimi gördüler,
  • 7:40 - 7:43
    ve hemen işe alındım.
  • 7:43 - 7:44
    (Alkışlar)
    Teşekkürler
  • 7:44 - 7:48
    İşte bu yüzden
    "Mücadelenize güvenin" diyorum.
  • 7:48 - 7:52
    İkinci inandığım şey ise,
    bu tamamen beklenmeyen birşey,
  • 7:52 - 7:55
    dürüstçe söyleyeyim, rekabete
    inanmıyorum.
  • 7:55 - 7:58
    Kurumlar size hayatta
    başarılı olmak, ilerlemek
  • 7:58 - 8:02
    için rekabetçi olmanızı, başarıya
    doğru hareket etmenizi ve
  • 8:02 - 8:04
    birbirinizle rekabet etmenizi söyler.
  • 8:04 - 8:07
    Ben istediğim için rekabet
    etmeye inanmıyorum.
  • 8:07 - 8:10
    Ben, istediğimi yaratmaya inanıyorum.
  • 8:10 - 8:14
    Abraham Lincoln'ün de ddiği gibi,
    geleceği tahmin etmenin en iyi yolu
  • 8:14 - 8:15
    onu yaratmaktır.
  • 8:15 - 8:17
    Daha başarılı olmam için,
  • 8:17 - 8:20
    birilerinden herhangi birşeyi
    almam gerektiğine inanmıyorum.
  • 8:20 - 8:23
    Tabii ki kendi benzerlerinize
    bakmanın faydaları olacaktır,
  • 8:23 - 8:27
    özellikle ilham açısından.
  • 8:27 - 8:29
    Fakat rekabetçi bir
    ruha sahip olmak,
  • 8:29 - 8:31
    tek kişinin olacağına inanmak,
  • 8:31 - 8:34
    kendinizi diğer insanlarla devamlı
    olarak karşılaştırmak
  • 8:34 - 8:36
    sizi geri tutan korku ve endişeleri
  • 8:36 - 8:38
    dışarı çıkaracaktır.
  • 8:38 - 8:43
    CNN'de başka bir pozisyon için
    mülakat yaparken
  • 8:43 - 8:45
    anahaber işi,
  • 8:45 - 8:50
    aynı görev için rekabet ettiğim
    bir kızın yanına oturdum,
  • 8:50 - 8:53
    işlerin iyi gitmemesini dilemekten öte
  • 8:53 - 8:56
    onunla saatlerce oturdum ve kıza
    yardım ettim,
  • 8:56 - 8:58
    kendini nasıl geliştireceğini gösterdim,
  • 8:58 - 9:01
    ve o da tıpkı benim gibi işi aldı.
  • 9:01 - 9:04
    Ekran denemesi için ilk ben girdim,
  • 9:04 - 9:08
    çıkınca ona tüm soruları ve
    ona göre hazırlanmasını söyledim.
  • 9:08 - 9:11
    Ben rekabete değil,
    istediğimi yaratmaya inanıyorum.
  • 9:11 - 9:15
    Zaten yaratılmış birşey için
    rekabet etmeye inanmıyorum.
  • 9:15 - 9:18
    Üçüncü inandığım şey ise, vermek;
  • 9:18 - 9:22
    çünkü hayatım boyunca gördüm ki
  • 9:22 - 9:26
    verdikçe daha fazla alıyorsunuz.
  • 9:26 - 9:29
    Bu dersi Kat Cole isimli
    bir hanımdan öğrendim,
  • 9:29 - 9:31
    kendisiyle CNN'de bir röportaj yaptım.
  • 9:31 - 9:34
    Bir kurumda CEO kendisi
  • 9:34 - 9:37
    ve mesleğe Hooters'ta
    garsonluk yaparak başlamış.
  • 9:37 - 9:38
    Şimdi, bilmiyorum-
  • 9:38 - 9:42
    (Kahlahalar) Gülüyorsunuz ama
    Hooters'i bildiğinizi sanmıyorum,
  • 9:42 - 9:44
    İngiltere'de Hooters var mı
    bilmiyorum,
  • 9:44 - 9:46
    Amerika'da bir restoran zinciri,
  • 9:46 - 9:48
    garson kızlar yarı çıplak.
  • 9:48 - 9:50
    O böyle başlamış çalışmaya.
  • 9:50 - 9:52
    Dönüşüm konusunda meraklandım,
  • 9:52 - 9:56
    öyle bir ortamdan sonra-
    özellikle de fakir bir ailede büyümüş
  • 9:56 - 9:59
    annesi her hafta yiyecek için
    on dolar birktirirmiş,
  • 9:59 - 10:01
    ve şimdi CEO olmuş.
  • 10:01 - 10:05
    Özellikle maddi olarak neler yaşadığını
    merak ettim.
  • 10:05 - 10:08
    Parası olmamanın ne demek olduğunu
    bilmediğini söyledi,
  • 10:08 - 10:10
    çok iyi kazanmasına rağmen,
  • 10:10 - 10:13
    çünkü bugün hala parasının büyük
    bölümünü dağıtıyor,
  • 10:13 - 10:17
    çünkü o, ne kadar çok verirse o kadar
    çok alacağını biliyor.
  • 10:17 - 10:19
    Bu beni çok etkiledi,
  • 10:19 - 10:21
    CNN'de birçok CEO ile röportaj yaptım
  • 10:21 - 10:24
    birçok teknoloji insanıyla görüştüm,
  • 10:24 - 10:28
    bazıları milyonlarca dolar kazanmışlardı.
  • 10:28 - 10:29
    Genelde söyledikler şey,
  • 10:29 - 10:32
    "Eğer başarılı olmak istiyorsan,
    çevren olmalı, markan olmalı,
  • 10:32 - 10:34
    rakiplerini iyi bilmelisin."
  • 10:34 - 10:36
    Başka güzel tavsiyelerde de bulundu,
  • 10:36 - 10:38
    ama esas hikayenin özü
  • 10:38 - 10:40
    ne kadarçok verirsen o kdar
    çok alacağındı.
  • 10:40 - 10:43
    Size diyebilim ki, bunu denedim
  • 10:43 - 10:47
    almak amacıyla vermeye inanmıyorum,
  • 10:47 - 10:52
    fakat çok haklı, verdikçe alıyorsunuz.
  • 10:52 - 10:53
    Son olarak söyleyeceğim şey ise,
  • 10:53 - 10:56
    çok çalışmakla ilgili değil.
  • 10:56 - 10:59
    Bunu duyduğumda, çok klişe gelmişti
  • 10:59 - 11:01
    büyürken çok duymuştum,
  • 11:01 - 11:05
    o da "Başarı, fırsatın siz hazır
    olduğunuzda gelmesidir."
  • 11:05 - 11:08
    O kadar çok duydum ki,
    artık klişe geliyordu bana
  • 11:08 - 11:10
    ve dikkat bile etmiyordum bu konuya.
  • 11:10 - 11:14
    Şimdi farkediyorum ki çok doğru.
    Size bir örnek vereyim.
  • 11:14 - 11:17
    New York'ta lokal haberlerdeyken
  • 11:17 - 11:20
    uluslararsı haber tarafına
    geçmeyi çok istiyordum.
  • 11:20 - 11:23
    Gençkızlığımdan beri CNN'de
    çalışmayı hep istedim.
  • 11:23 - 11:27
    Farklı muhabirleri incelerken farkettim ki
  • 11:27 - 11:30
    bir özelliğimin olması gerekiyor,
  • 11:30 - 11:31
    bir çeşit uzmanlık,
  • 11:31 - 11:36
    diğerlerindan daha iyi yaptığım birşey.
  • 11:36 - 11:39
    Bu herhangi bir şey olabilir, spor
    muhabirliğinden
  • 11:39 - 11:42
    siyaset muhabirliğine veya
    iş dünyası muhabirliğine.
  • 11:42 - 11:45
    Ben iş dünyasını seviyordum.
  • 11:45 - 11:47
    Lokal haberlerde çalışırken
  • 11:47 - 11:51
    kendi kendime iş dünyası haberleri
    çalışmaya başladım,
  • 11:51 - 11:54
    herhangi bir fırsat olduğundan değil,
  • 11:54 - 11:57
    ya da bir mülakata falan hazırlandığımdan,
  • 11:57 - 12:00
    sadece bir gün o fırsatın bana
    geleceğine inandığımdan
  • 12:00 - 12:02
    hazır olmalıydım.
  • 12:02 - 12:04
    Her haftasonu kütüphaneye gittim,
  • 12:04 - 12:06
    bir haftasonu hisse senetlerini çalıştım,
  • 12:06 - 12:09
    diğer hafta bonoları,
    sonra türev piyasalarını
  • 12:09 - 12:12
    sonra birleşme ve satınalmaları,
    hep kendi kendime.
  • 12:12 - 12:16
    New York Madison 33 numaradaki
    kütüphaneciler
  • 12:16 - 12:18
    artık beni çok iyi tanıdılar
    çünkü çoğunlukla
  • 12:18 - 12:21
    orayı en son terkeden bendim.
  • 12:21 - 12:23
    Bunu birkaç yıl boyunca yapınca
  • 12:23 - 12:27
    sonunda bir fırsat oldu ve CNN'de bir
    yöneticiyle tanıştım
  • 12:27 - 12:30
    ve ona hangi bölümlerde çalıştığını sordum.
  • 12:30 - 12:34
    İş dünyası haberlerini yönettiğini ve
    muhabir aradığını söyledi.
  • 12:34 - 12:37
    Bana iki hafta süre verdi,
  • 12:37 - 12:43
    ekran testi ve finansal haber testi için.
  • 12:43 - 12:45
    Kendince suçluluk hissetti,
  • 12:45 - 12:47
    iki hafta gibi az bir süre verdiği için
  • 12:47 - 12:53
    fakat ben yıllardır hazırlanıyordum.
  • 12:53 - 12:57
    Bu da benim ağabeyimden
    öğrendiğim bir hayat dersi.
  • 12:57 - 12:59
    Bazılarınız bana onunla ilgili geldiler,
  • 12:59 - 13:01
    ağabeyim oyuncu,
  • 13:01 - 13:04
    geçen yıl vizyona giren bir filmde oynadı,
  • 13:04 - 13:06
    ismi "Twelve Years a Slave"
    ("12 yıllık Esaret").
  • 13:06 - 13:08
    En iyi erkek oyuncu dalında
    Oscar adayı
  • 13:08 - 13:10
    bu dersi ondan öğrendim.
  • 13:10 - 13:12
    Müthiş bir hazırlanıcıdır kendisi.
  • 13:12 - 13:16
    13 yaşındayken kendini odaya kilitler
  • 13:16 - 13:18
    duvarlara Shakespeare yazardı,
  • 13:18 - 13:22
    oyunlara çalışır ezberlerdi,
    Measure for Measure,
  • 13:22 - 13:26
    Twelfth Night, Richard III
  • 13:26 - 13:29
    gibi oyunlara, seçmeler olduğundan değil
  • 13:29 - 13:33
    bir gün seçme olursa
  • 13:33 - 13:34
    hazır olmak için.
  • 13:34 - 13:37
    Kaç kere yaptğının önemi yok;
  • 13:37 - 13:42
    bir daha bir daha bir daha yaptı
    ve becerdi.
  • 13:42 - 13:46
    Bir sürü insan mülakat için aranmayı
    bekler
  • 13:46 - 13:48
    ondan sonra hazırlanır
  • 13:48 - 13:51
    ya da oyuncu seçmesi bekler
  • 13:51 - 13:53
    sonra prova yapar.
  • 13:53 - 13:57
    Benim ağabeyim bana öce hazırlanmayı
    öğretti.
  • 13:57 - 14:02
    Toparlarsam, mücadelenize güvenin,
  • 14:02 - 14:05
    ne kadar zorluk da yaşasanız
  • 14:05 - 14:08
    bu sizin faydanıza olacaktır.
  • 14:08 - 14:13
    Rekabete inanmıyorum,
  • 14:13 - 14:18
    Vermeye inanıyorum,
    fıratın bir gün karşınıza
  • 14:18 - 14:20
    geleceğine inanaya ve bilmeye.
  • 14:20 - 14:22
    Sadece hazır olmalısınız.
  • 14:22 - 14:23
    Teşekkürler.
  • 14:23 - 14:25
    (Alkışlar)
Title:
Mücadelenize Güvenin | Zain Asher | TEDxEuston
Description:

Bu konuşma, bağımsız TED Konferansları kapsamında, lokal bir TEDx organizasyonunda yapılmıştır.

Zain Asher Londra'da doğmu ve büyümüş. Oxford Üniversitesi'nden mezun olmuş. CNN'de iş dünyası ve kişisel finans muhabirliği yapıyor, para ve ekonomi hakkındaki en son haberlerin yer aldığı platformlarda bulunuyor. Bu ilham verici konuşmasında, hayata ne kadar verirseniz o kadar aldığınıza ve istediğiniz şeyi başkalarıyla rekabet etmeden kendi kendinizin yaratacağına neden inandığını anlatıyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDxTalks
Duration:
14:39

Turkish subtitles

Revisions