Return to Video

Matematiği bu kadar çekici kılan nedir?

  • 0:01 - 0:05
    Fransızlar’ın diğerlerinden daha iyi
    yaptığı şey nedir?
  • 0:06 - 0:08
    Anket yaparsanız
  • 0:08 - 0:10
    ilk üç cevap şöyle olurdu:
  • 0:10 - 0:14
    Aşk, şarap ve mızmızlanma.
  • 0:14 - 0:16
    (Kahkaha)
  • 0:16 - 0:17
    Belki.
  • 0:18 - 0:20
    Dördüncüsünü ben söyleyeyim:
  • 0:20 - 0:21
    Matematik.
  • 0:22 - 0:25
    Paris’te dünyadaki diğer tüm
    şehirlerden daha fazla matematikçi
  • 0:25 - 0:26
    olduğunu biliyor muydunuz?
  • 0:27 - 0:29
    Ve matematikçilerin isimlerinin
    verildiği daha çok cadde.
  • 0:30 - 0:33
    Matematikçilerin Nobel Ödülü denilen,
  • 0:33 - 0:36
    40 yaşın altındaki
    matematikçileri ödüllendiren
  • 0:36 - 0:40
    Fields Madalyası
    istatistiklerine bakarsanız,
  • 0:40 - 0:44
    Fransa’nın diğer ülkelerden
    daha fazla madalyası
  • 0:44 - 0:45
    olduğunu göreceksiniz.
  • 0:46 - 0:49
    Nedir bu matematikte bu kadar çekici olan?
  • 0:50 - 0:53
    Sonuçta sıkıcı ve soyut görünüyor,
  • 0:53 - 0:57
    numaralar, hesaplamalar
    ve uygulanacak kurallar.
  • 0:59 - 1:01
    Matematik soyut olabilir,
  • 1:01 - 1:02
    ama sıkıcı değildir
  • 1:02 - 1:04
    ve hesaplamakla sınırlı değildir.
  • 1:04 - 1:06
    Temel faaliyetimizi düşünme
  • 1:06 - 1:08
    ve kanıtlamayla ilgilidir.
  • 1:09 - 1:10
    Çoğumuzun övdüğü
  • 1:10 - 1:12
    hayal gücüyle ilgilidir.
  • 1:12 - 1:14
    Doğruyu bulmakla ilgilidir.
  • 1:16 - 1:18
    Aylarca kafa yorduktan sonra
  • 1:18 - 1:21
    sorununuzun çözüm yolunu bulmanın
  • 1:21 - 1:24
    verdiği mutluluk gibisi yok.
  • 1:25 - 1:29
    Büyük matematikçi André Weil bunu --
  • 1:29 - 1:30
    şaka yapmıyorum --
  • 1:30 - 1:31
    cinsel hazza benzetmiştir.
  • 1:32 - 1:38
    Ama bu duygunun saatlerce hatta
    günlerce sürebileceğini de eklemiştir.
  • 1:39 - 1:41
    Ödül büyük olabilir.
  • 1:41 - 1:45
    Gizli matematiksel gerçekler
    bütün fiziksel dünyamızın içindeler.
  • 1:46 - 1:48
    Duygularımızla algılayamıyoruz
  • 1:48 - 1:51
    ama matematiksel
    merceklerle görebiliyoruz.
  • 1:52 - 1:54
    Gözlerinizi bir an kapatın
  • 1:54 - 1:57
    ve çevrenizde nelerin olduğunu düşünün.
  • 1:58 - 2:02
    Her saniye milyarlarcası ve
    milyarlarcası size çarpan
  • 2:02 - 2:05
    havadaki görünmez parçacıklar,
  • 2:05 - 2:07
    hepsi de tam bir kaos içinde.
  • 2:07 - 2:08
    Yine de,
  • 2:08 - 2:13
    istatistikleri matematiksel fizikle
    tam olarak bilinebilir.
  • 2:14 - 2:17
    Ve şimdi gözlerinizi
  • 2:17 - 2:20
    bu parçacıkların hızlarının
    istatistiklerine bakmak için açın.
  • 2:21 - 2:24
    Ünlü çan şeklindeki Gauss Eğrisi
  • 2:24 - 2:26
    ya da Hataların Kanunu --
  • 2:26 - 2:29
    ortalama davranışa göre sapmalar.
  • 2:30 - 2:34
    Bu eğri bize parçacıkların
    hızının istatistiklerini
  • 2:34 - 2:36
    aynı bir demografik eğrinin
  • 2:36 - 2:40
    bireylerin yaşını
    gösterdiği gibi gösteriyor.
  • 2:41 - 2:44
    Bu eğri en önemli eğrilerden biri.
  • 2:44 - 2:47
    Ve tekrar tekrar biz matematikçiler için
  • 2:47 - 2:50
    çok değerli olan evrenselliğin harika bir
  • 2:50 - 2:53
    örneği olarak birçok teori ve
  • 2:53 - 2:57
    deneyde karşımıza çıkıyor.
  • 2:58 - 2:59
    Bu eğri hakkında,
  • 2:59 - 3:02
    ünlü bilim adamı Francis Galton,
  • 3:02 - 3:07
    “Eğer bilselerdi Yunanlar
    bu eğriyi tanrılaştırırdı.
  • 3:07 - 3:10
    Anlamsızlığın en yüce kanunu” demiştir.
  • 3:12 - 3:18
    Ve bu yüce tanrıçayı somutlaştırmak için
    Galton kutusundan daha iyi bir yol yok.
  • 3:20 - 3:23
    Kutunun içinde küçük topların
  • 3:23 - 3:28
    rastgele aşağı düşeceği dar tüneller var,
  • 3:28 - 3:34
    sağa ya da sola veya sola, vs.
  • 3:34 - 3:37
    Tamamen rastgele ve kaos içinde.
  • 3:38 - 3:44
    Bu rastgele tünellerde
    neler olacağına beraber bakalım.
  • 3:44 - 3:50
    (Kutu sallama)
  • 3:50 - 3:52
    Bu biraz da egzersiz,
  • 3:53 - 3:57
    çünkü birkaç trafik sıkışıklığını
    gidermemiz lazım.
  • 4:00 - 4:01
    İşte.
  • 4:01 - 4:05
    Rastgeleliğin bana sahnede
    oyun oynayacağını düşünüyorsunuz.
  • 4:08 - 4:09
    Tamamdır.
  • 4:10 - 4:13
    Anlamsızlığın en yüce tanrıçası.
  • 4:13 - 4:15
    Gauss Eğrisi,
  • 4:15 - 4:21
    bu saydam kutuda tıpkı
    “Sandman”deki Düş gibi sıkışıp kalmış.
  • 4:23 - 4:25
    Size gösterdim,
  • 4:25 - 4:31
    ama öğrencilerime bunun neden
    başka bir eğri olamayacağını açıklıyorum.
  • 4:31 - 4:34
    Ve bu tanrıçanın gizemine dayanıyor,
  • 4:34 - 4:39
    güzel bir tesadüfü güzel
    bir açıklamayla değiştirerek.
  • 4:39 - 4:41
    Bütün bilimler böyledir.
  • 4:42 - 4:48
    Ve güzelim matematiksel açıklamalar
    sadece kendi tatminimiz için değiller.
  • 4:48 - 4:50
    Aynı zamanda dünya
    görüşümüzü de değiştiriyorlar.
  • 4:51 - 4:52
    Örneğin,
  • 4:52 - 4:53
    Einstein,
  • 4:53 - 4:55
    Perrin,
  • 4:55 - 4:56
    Smoluchowski,
  • 4:56 - 4:59
    rastgele tünellerin
    matematiksel analizlerini
  • 4:59 - 5:01
    ve Gauss Eğrisi’ni kullanarak
  • 5:01 - 5:06
    dünyamızın atomlardan
    oluştuğunu açıkladılar.
  • 5:08 - 5:09
    Bu, matematiğin dünya görüşümüzü
  • 5:09 - 5:13
    kökten değiştirdiği ilk sefer değildi.
  • 5:14 - 5:16
    2.000 yıldan da önce,
  • 5:16 - 5:18
    antik Yunan dönemlerinde,
  • 5:20 - 5:21
    zaten ortaya çıkmıştı.
  • 5:22 - 5:23
    O zamanlar,
  • 5:23 - 5:26
    dünyanın yalnızca
    küçük bir kısmı keşfedilmişti
  • 5:26 - 5:29
    ve Dünya sınırsız görünüyor olabilirdi.
  • 5:30 - 5:32
    Ama dâhi Eratosten,
  • 5:32 - 5:33
    matematiği kullanarak,
  • 5:33 - 5:38
    Dünya’yı yüzde 2’lik
    hata payıyla hesaplayabilmiştir.
  • 5:40 - 5:41
    Başka bir örnek daha.
  • 5:42 - 5:46
    1673’te, Jean Richer
  • 5:46 - 5:53
    Cayenne’de sarkacın Paris’tekinden ufak
    farkla daha yavaş sallandığını fark etti.
  • 5:54 - 5:59
    Sadece bu gözlem ve
    dâhiyane matematikle,
  • 5:59 - 6:01
    Newton, Dünya’nın
  • 6:01 - 6:07
    kutuplardan çok az basık
    olduğu sonucunu çıkardı,
  • 6:07 - 6:08
    yüzde 0.3 kadar --
  • 6:09 - 6:13
    o kadar küçük ki dünyanın gerçek
    görünüşünde fark etmezdiniz bile.
  • 6:14 - 6:18
    Bu hikâyeler matematiğin,
  • 6:18 - 6:23
    sezgilerimizin dışına çıkıp
  • 6:24 - 6:27
    sonsuz görünen Dünya’yı
    hesaplayabildiğini,
  • 6:27 - 6:29
    görünmez atomları görebildiğini
  • 6:29 - 6:33
    veya şeklin algılanamayan çeşitlerini
    keşfedebildiğini gösteriyor.
  • 6:33 - 6:37
    Bu konuşmadan aklınızda
    kalması gereken bir şey varsa,
  • 6:37 - 6:38
    o da şudur:
  • 6:38 - 6:42
    Matematik sezgilerimizin
    ötesine geçmemize
  • 6:42 - 6:46
    ve algımızın ötesindeki bölgeleri
    keşfetmemize olanak sağlar.
  • 6:48 - 6:51
    Hepinizin dâhil olduğu
    modern bir örnek:
  • 6:51 - 6:53
    İnternet’te araştırma yapmak.
  • 6:54 - 6:55
    Dünya Çapında Ağ,
  • 6:55 - 6:57
    bir milyardan fazla internet sitesi --
  • 6:57 - 6:59
    hepsine göz atmak mı istiyorsunuz?
  • 7:00 - 7:01
    Programlama gücü iş görürdü
  • 7:01 - 7:05
    ancak verideki gizli bilgiyi bulmada
    matematiksel modelleme olmadan
  • 7:05 - 7:07
    faydasız olurdu.
  • 7:08 - 7:11
    Basit bir sorunu ele alalım.
  • 7:12 - 7:16
    Bir suç davasında çalışan bir
    dedektif olduğunuzu hayal edin
  • 7:16 - 7:19
    ve birçok insanda gerçeklerin
    kendi versiyonları var.
  • 7:20 - 7:22
    İlk kimle konuşmak istersiniz?
  • 7:23 - 7:25
    Mantıklı yanıt:
  • 7:25 - 7:26
    Birinci görgü tanıkları.
  • 7:27 - 7:28
    Yani.
  • 7:28 - 7:32
    7 numaralı biri olduğunu varsayın,
  • 7:32 - 7:34
    size bir hikâye anlatıyor,
  • 7:34 - 7:36
    nereden duyduğunu sorunca,
  • 7:36 - 7:39
    kaynak olarak
    3 numaralı kişiyi gösteriyor.
  • 7:39 - 7:41
    Ve belki de 3 numaralı kişi de
  • 7:41 - 7:44
    birincil kaynak olarak
    1 numaralı kişiyi gösteriyor.
  • 7:44 - 7:46
    Şimdi 1 numara birinci görgü tanığı,
  • 7:46 - 7:49
    kesinlikle öncelikle onunla
    konuşmak istiyorum.
  • 7:50 - 7:51
    Ve grafikten
  • 7:51 - 7:55
    4 numaralı kişinin de birinci
    görgü tanığı olduğunu görüyoruz.
  • 7:55 - 7:57
    Ve belki de ilk onunla görüşmek isteriz,
  • 7:57 - 7:59
    çünkü onu işaret eden daha çok insan var.
  • 8:00 - 8:03
    Peki, bu kolaydı.
  • 8:03 - 8:08
    Ya şahitlik eden bir sürü
    insan olsaydı ne yapardınız?
  • 8:09 - 8:10
    Bu grafik
  • 8:10 - 8:16
    karmaşık bir suç
    davasındaki bütün şahitler de olabilir,
  • 8:16 - 8:20
    birbirlerini işaret eden,
    birbirlerini gösteren
  • 8:20 - 8:22
    İnternet sayfaları da olabilir.
  • 8:23 - 8:25
    Hangisi daha güvenilir?
  • 8:26 - 8:27
    Pek açık değil.
  • 8:28 - 8:30
    PageRank’e girin,
  • 8:30 - 8:33
    Google’ın erken mihenk taşlarından biri.
  • 8:33 - 8:38
    Bu algoritma en alakalı internet
    sayfalarını bulmak için
  • 8:38 - 8:41
    Galton Kutusu’nda kullandığımız
    rastgelelikle aynı şekilde
  • 8:41 - 8:47
    matematiksel rastgelelik
    kanunlarını kullanıyor.
  • 8:47 - 8:50
    Bu grafiğe bir kısım küçük,
  • 8:50 - 8:53
    dijital bilye gönderelim
  • 8:53 - 8:56
    ve rastgele gidip gelmelerini izleyelim.
  • 8:56 - 8:58
    Bir sayfaya her geldiklerinde
  • 8:58 - 9:02
    rastgele seçilmiş bir bağlantıyla
    diğerine geçecekler.
  • 9:02 - 9:04
    Tekrar, tekrar ve tekrar.
  • 9:04 - 9:06
    Ve küçük, büyüyen direkler,
  • 9:06 - 9:10
    bir sayfanın bilyeler tarafından
    ne kadar ziyaret edildiğinin
  • 9:10 - 9:12
    kaydını tutacak.
  • 9:12 - 9:13
    Haydi bakalım.
  • 9:13 - 9:15
    Rastgelelik, rastgelelik.
  • 9:16 - 9:17
    Ve zaman içinde,
  • 9:17 - 9:21
    eğlenceyi artırmak için geçişleri
    tamamıyla rastgele yapalım.
  • 9:22 - 9:24
    Şuna bakın:
  • 9:24 - 9:27
    Kaostan bir çözüm ortaya çıkıyor.
  • 9:27 - 9:30
    En yüksek direkler diğerlerinden daha iyi
  • 9:30 - 9:34
    bağlantısı olan ve
    daha fazla işaret edilen
  • 9:34 - 9:36
    sayfaları gösteriyor.
  • 9:36 - 9:38
    Hangi sayfaları
  • 9:38 - 9:41
    ilk önce deneyeceğimizi
    açıkça görüyoruz.
  • 9:42 - 9:43
    Bir kez daha,
  • 9:43 - 9:45
    sonuç kaostan ortaya çıkıyor.
  • 9:46 - 9:48
    Elbette o zamandan beri,
  • 9:48 - 9:52
    Google daha karmaşık algoritmalar buldu,
  • 9:52 - 9:54
    ama yine de bu çok güzeldi.
  • 9:55 - 9:56
    Ve hâlâ,
  • 9:56 - 9:58
    bir milyonda yalnızca bir sorun.
  • 9:59 - 10:01
    Dijital alanın ilerleyişiyle,
  • 10:01 - 10:06
    daha fazla sorun
    matematiksel analizle çözüldü,
  • 10:06 - 10:10
    matematikçilerin işi
    daha yararlı hâle geldi,
  • 10:11 - 10:14
    öyle ki birkaç yıl önce,
  • 10:14 - 10:18
    Wall Street Journal tarafından
    2009’da yayınlanan
  • 10:18 - 10:22
    en iyi ve en kötü işler araştırmasında
  • 10:22 - 10:25
    yüzlerce iş arasından
    bir numara gösterildi.
  • 10:25 - 10:27
    Matematikçi --
  • 10:27 - 10:29
    dünyadaki en iyi iş.
  • 10:30 - 10:33
    Bunun nedeni uygulamalar:
  • 10:33 - 10:35
    İletişim teorisi,
  • 10:35 - 10:37
    bilgi teorisi,
  • 10:37 - 10:38
    oyun teorisi,
  • 10:38 - 10:39
    basınçlı algılama,
  • 10:39 - 10:41
    makine öğrenimi,
  • 10:41 - 10:43
    grafik analizi,
  • 10:43 - 10:44
    harmonik analiz
  • 10:44 - 10:47
    ve belki olasılıksal süreçler,
  • 10:47 - 10:49
    doğrusal programlama
  • 10:49 - 10:51
    ya da akışkan simülasyonu.
  • 10:51 - 10:55
    Bu alanların her biri
    muazzam bir endüstriyel uygulama.
  • 10:55 - 10:56
    Bunların vasıtası ile,
  • 10:56 - 10:58
    matematikte çok para var.
  • 10:59 - 11:01
    Kabul etmem gerekir ki
  • 11:01 - 11:04
    iş matematikten para yapmak olunca
  • 11:04 - 11:08
    Amerikalılar açık ara dünya şampiyonu.
  • 11:08 - 11:12
    Dâhi, sembolik milyarderleri,
    inanılmaz, dev şirketleriyle
  • 11:12 - 11:16
    ve hepsi nihayetinde
    iyi algoritmaya dayanıyor.
  • 11:17 - 11:21
    Bütün bu güzellik, fayda ve zenginlikle
  • 11:21 - 11:23
    matematik gerçekten daha
    çekici görünüyor.
  • 11:24 - 11:26
    Ama sakın
  • 11:26 - 11:30
    matematik araştırmacısının hayatının
    kolay olduğunu sanmayın.
  • 11:31 - 11:34
    İçinde karışıklık,
  • 11:34 - 11:35
    hüsran
  • 11:36 - 11:39
    ve kavrayış için umutsuz bir mücadele var.
  • 11:40 - 11:42
    Size şimdi
  • 11:42 - 11:46
    matematik hayatımdaki en
    çarpıcı günlerden birini anlatacağım.
  • 11:47 - 11:48
    Ya da en çarpıcı
  • 11:48 - 11:49
    gecelerden biri mi demeliydim?
  • 11:51 - 11:52
    O zamanlar,
  • 11:52 - 11:55
    Princeton İleri Çalışmalar
    Enstitüsü’nde kalıyordum --
  • 11:55 - 11:57
    uzun yıllar Albert Einstein'ın eviydi
  • 11:57 - 12:02
    ve tartışmalı olarak matematiksel
    araştırmaların kutsal mekânı sayılıyor.
  • 12:03 - 12:07
    O gece anlaşılması zor bir
    kanıt üzerinde çalışıyordum
  • 12:07 - 12:08
    ve bitmemişti.
  • 12:09 - 12:12
    Kanıt, elektron kitlesi olan
  • 12:12 - 12:15
    plazmaların paradoksik
    kararlılık özelliğini
  • 12:15 - 12:17
    anlamaya dayalıydı.
  • 12:18 - 12:21
    Plazmanın kusursuz dünyasında,
  • 12:21 - 12:23
    çarpışma yoktur
  • 12:23 - 12:27
    ve alışık olduğumuz kararlılık
    sağlayan sürtünme yoktur.
  • 12:27 - 12:29
    Yine de,
  • 12:29 - 12:32
    bir plazmanın dengesini
    çok az bozarsanız,
  • 12:32 - 12:34
    ortaya çıkan elektrik alanının
  • 12:34 - 12:37
    kendiliğinden ortadan kalktığını
  • 12:37 - 12:39
    ya da gizemli bir sürtünme kuvvetiyle
  • 12:39 - 12:42
    yok olduğunu göreceksiniz.
  • 12:43 - 12:45
    Bu paradoksik etki,
  • 12:45 - 12:46
    Landau sönümlemesi,
  • 12:46 - 12:49
    en önemli plazma bilimlerindendir
  • 12:49 - 12:52
    ve matematiksel fikirler
    sonucu keşfedilmiştir.
  • 12:53 - 12:54
    Ama hâlâ
  • 12:54 - 12:58
    bu etkinin tam bir
    matematiksel açıklaması yoktu.
  • 12:58 - 13:03
    Eski öğrencim ve baş ortağım
    Clément Mouhot ile birlikte,
  • 13:03 - 13:05
    Paris'te,
  • 13:05 - 13:09
    böylesi bir kanıt üzerinde
    aylarca çalıştık.
  • 13:10 - 13:11
    Aslında,
  • 13:11 - 13:16
    yanlışlıkla bunu çözebileceğimizi
    açıklamıştım bile.
  • 13:16 - 13:18
    Ama gerçekte,
  • 13:18 - 13:20
    kanıt işe yaramıyordu.
  • 13:20 - 13:25
    100’lerce sayfa karmaşık,
    matematiksel tartışmalara,
  • 13:25 - 13:26
    bir yığın keşfe ve
  • 13:26 - 13:28
    devasa hesaplamalara rağmen,
  • 13:28 - 13:29
    işe yaramıyordu.
  • 13:29 - 13:31
    O gece Princeton’da,
  • 13:31 - 13:35
    tartışmalar zincirindeki
    mutlak boşluk beni deli ediyordu.
  • 13:36 - 13:40
    Bütün enerjimi, tecrübemi ve
    numaralarımı ortaya koyuyordum,
  • 13:40 - 13:42
    ama hiçbir şey olmuyordu.
  • 13:43 - 13:46
    Gece saat 1, 2, 3.
  • 13:46 - 13:48
    İşe yaramıyordu.
  • 13:49 - 13:53
    Saat 4 civarı, moralim bozuk
    olarak yatağa girdim.
  • 13:54 - 13:56
    Birkaç saat sonra,
  • 13:56 - 13:58
    kalktım ve dedim,
  • 13:58 - 14:01
    “Ah, çocukları okula bırakmam gerek--”
  • 14:01 - 14:02
    O da ne?
  • 14:02 - 14:04
    Yemin ederim ki kafamda bir ses duydum.
  • 14:05 - 14:07
    “İkinci devreyi diğer tarafa koy,
  • 14:07 - 14:09
    Fourier dönüşümü ve L2’yi ters çevir.”
  • 14:09 - 14:10
    (Kahkaha)
  • 14:10 - 14:12
    Kahretsin,
  • 14:12 - 14:14
    çözümün başlangıcı buydu!
  • 14:16 - 14:17
    Görüyorsunuz,
  • 14:17 - 14:19
    biraz dinlendiğimi zannetmiştim,
  • 14:19 - 14:22
    ama beynim çalışmaya devam etti.
  • 14:23 - 14:25
    O anlarda,
  • 14:25 - 14:27
    kariyerinizi ya da iş
    arkadaşlarınızı düşünmüyorsunuz,
  • 14:27 - 14:31
    bu problemle aranızdaki
    tam anlamıyla bir savaş.
  • 14:32 - 14:33
    Bununla beraber,
  • 14:33 - 14:37
    sıkı çalışmanıza ödül olarak
    terfi almanızdan bir zarar gelmez.
  • 14:38 - 14:43
    Landau sönümlemesinin muazzam
    analizini tamamladıktan sonra,
  • 14:43 - 14:45
    şanslıyım ki
  • 14:45 - 14:48
    gıptayla bakılan Fields Madalyası'nı
  • 14:48 - 14:51
    bizzat Hindistan başbakanından
  • 14:51 - 14:54
    Ağustos 2010’da, Haydarabad’da aldım.
  • 14:55 - 14:59
    Matematikçilerin hayal
    bile edemeyeceği bir rüya,
  • 14:59 - 15:01
    yaşadığım sürece unutmayacağım bir gün.
  • 15:02 - 15:04
    O tarz bir durumdayken
  • 15:04 - 15:06
    ne düşünürsünüz?
  • 15:06 - 15:07
    Gurur, değil mi?
  • 15:08 - 15:11
    Ve bunu mümkün kılan
    iş arkadaşlarına minnettarlık.
  • 15:12 - 15:15
    Ortak bir macera olduğundan,
  • 15:15 - 15:19
    bunu paylaşmalısınız,
    yalnızca iş arkadaşlarınızla değil.
  • 15:20 - 15:22
    İnanıyorum ki matematiksel
    bir araştırmanın
  • 15:22 - 15:25
    heyecanını herkes takdir eder
  • 15:25 - 15:30
    ve arkasındaki insanların
    ve fikirlerin hikâyesini paylaşır.
  • 15:30 - 15:35
    Ben de personelimle birlikte
    Institut Henri Poincare’de çalışıyorum,
  • 15:35 - 15:40
    ortaklarla ve dünya çapında
    matematiksel iletişimin sanatçılarıyla
  • 15:40 - 15:45
    ve kendi çok özel matematik
    müzemizi kurma amacıyla.
  • 15:47 - 15:48
    Birkaç yıl içinde,
  • 15:49 - 15:50
    Paris’e geldiğinizde,
  • 15:50 - 15:56
    harika gevrek bageti
    ve bezeyi tattıktan sonra
  • 15:56 - 16:00
    bizi, Institut Henri Poincare’de
    ziyaret edin ve
  • 16:00 - 16:02
    matematik hayalini bizimle paylaşın.
  • 16:02 - 16:04
    Teşekkür ederim.
  • 16:04 - 16:11
    (Alkış)
Title:
Matematiği bu kadar çekici kılan nedir?
Speaker:
Cédric Villani
Description:

Gizli gerçekler hayatımızın içindeler; duyularımızla algılayamıyoruz ama matematik bizim sezgilerimizin dışına çıkıp bu gizemi açığa çıkarmamıza olanak sağlıyor. Matematikteki önemli gelişmelerin bu incelemesinde, Fields Madalyası sahibi Cédric Villani keşfetmenin heyecanından ve matematikçilerin bazen kafa karıştırıcı olabilen yaşantısından bahsediyor."Güzelim matematiksel açıklamalar yalnızca kendi tatminimiz için değildir," diyor. "Dünya görüşümüzü değiştiriyorlar."

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
16:23

Turkish subtitles

Revisions Compare revisions