Return to Video

Tecavüz ve uzlaşma hikâyemiz

  • 0:00 - 0:03
    [Bu konuşma küfür ve cinsel
    şiddet unsurları içermektedir
  • 0:03 - 0:05
    İzleyici dikkatine sunulur]
  • 0:05 - 0:08
    Tom Stranger: 1996'da ben 18 yaşındayken,
  • 0:08 - 0:11
    altın bir fırsat yakalamıştım;
    Uluslararası Öğrenci Değişim Programı.
  • 0:12 - 0:16
    Bir Avustralyalı olarak buz gibi
    havası olan bir yeri istemem ironikti,
  • 0:16 - 0:21
    anne babam ve kardeşlerimle vedalaşıp
    İzlanda uçağına bindikten sonra,
  • 0:21 - 0:24
    hem heyecanlı, hem de hüzünlüydüm.
  • 0:25 - 0:28
    Beni doğa yürüyüşüne çıkaran
    ve ahenkli İzlanda dilini kavramama
  • 0:28 - 0:29
    yardımcı olan,
  • 0:29 - 0:33
    güzel bir İzlanda ailesinin
    yanında kalmaya başladım.
  • 0:33 - 0:36
    Başlangıçta biraz vatan hasreti çektim.
  • 0:36 - 0:38
    Okuldan sonra snowboard yapar
  • 0:38 - 0:40
    ve bol bol uyurdum.
  • 0:40 - 0:44
    Henüz iyi anlamadığınız bir
    dildeki iki saatlik kimya dersi
  • 0:44 - 0:46
    iyi bir sakinleştirici
    etkisi yaratabiliyor.
  • 0:46 - 0:48
    (Kahkaha)
  • 0:48 - 0:51
    Öğretmenim bana okuldaki
    piyesi denememi tavsiye etti,
  • 0:51 - 0:54
    bu beni biraz daha sosyalleştirecekti.
  • 0:54 - 0:57
    Nihayetinde oyunda bir rol alamadım,
  • 0:57 - 0:59
    ama bu sayede Thordis'le tanıştım.
  • 0:59 - 1:02
    Hoş bir gençlik aşkı yaşıyorduk,
  • 1:02 - 1:04
    öğle arasında sadece el ele
    tutuşmak ve beraber eski
  • 1:04 - 1:06
    merkez Reykjavik'de
    turlamak için buluşurduk.
  • 1:07 - 1:10
    Onun sıcakkanlı ailesi ile tanıştım,
    o da benim arkadaşlarımla tanıştı.
  • 1:11 - 1:14
    Okulda Noel Balosu yapıldığında,
    bir aydan uzun süredir
  • 1:14 - 1:17
    filizlenmekte olan bir ilişkimiz vardı.
  • 1:18 - 1:21
    Thordis Elva : 16 yaşındaydım
    ve ilk kez âşık olmuştum.
  • 1:22 - 1:24
    Noel Balosuna birlikte gitmek,
  • 1:24 - 1:26
    ilişkimizi toplum onayına
    açık hâle getiriyordu
  • 1:26 - 1:29
    ve kendimi dünyadaki en şanslı
    kızmışım gibi hissediyordum.
  • 1:29 - 1:32
    Artık bir çocuk değil, genç bir kadındım.
  • 1:33 - 1:35
    Yeni keşfettiğim yetişkinliğimin
  • 1:35 - 1:39
    verdiği cesaretle, o gece hayatımda ilk
    kez rom içmeyi denemek gayet doğaldı.
  • 1:39 - 1:42
    Bu kötü bir fikirdi.
  • 1:42 - 1:43
    Çok kötü oldum,
  • 1:43 - 1:45
    bilinçsel olarak kendimden geçmem
  • 1:45 - 1:48
    ve sarsıcı kusmalarım
    arasında gidip geliyordum.
  • 1:48 - 1:51
    Güvenlik görevlisi bir
    ambulans çağırmak istedi,
  • 1:51 - 1:54
    ama Tom beyaz atlı prensim gibi davrandı
  • 1:54 - 1:56
    ve onlara, beni eve götüreceğini söyledi.
  • 1:57 - 1:58
    Bir peri masalı gibiydi,
  • 1:59 - 2:00
    beni güçlü kolları ile tutuyor
  • 2:00 - 2:03
    ve güven dolu yatağıma yatırıyordu.
  • 2:04 - 2:08
    Elbiselerimi çıkarıp üzerime çıktığında,
    ona karşı hissettiğim şükran
  • 2:08 - 2:13
    çok geçmeden dehşete dönüştü.
  • 2:13 - 2:15
    Kendime gelmiştim,
  • 2:15 - 2:18
    fakat vücudum karşı
    koyamayacak kadar bitkindi
  • 2:18 - 2:20
    ve acı kör ediciydi.
  • 2:21 - 2:23
    Sanki ikiye bölünüyor gibiydim.
  • 2:24 - 2:25
    Aklımı yitirmemek için,
  • 2:25 - 2:29
    sessizce çalar saatin saniyelerini saydım.
  • 2:29 - 2:31
    O geceden beri,
  • 2:31 - 2:37
    iki saatte 7.200 saniye
    olduğunun bilincindeyim.
  • 2:39 - 2:42
    Günlerce topallayarak yürüyüp
    haftalarca ağlamama rağmen,
  • 2:42 - 2:47
    bu olay televizyonda gördüğüm
    tecavüz haberlerine benzemiyordu.
  • 2:47 - 2:49
    Tom silahlı bir psikopat değildi,
  • 2:49 - 2:51
    o benim erkek arkadaşımdı
  • 2:51 - 2:54
    ve bu olay tenha bir sokakta yaşanmamıştı,
  • 2:54 - 2:56
    kendi yatağımda olmuştu.
  • 2:57 - 3:00
    Başıma gelen bu olayın tecavüz
    olduğunu kabullendiğimde,
  • 3:00 - 3:02
    o değişim programını tamamlamıştı
  • 3:02 - 3:04
    ve Avustralya'ya dönmüştü.
  • 3:05 - 3:08
    Bu nedenle kendi kendime,
    olanları düşünmek anlamsız dedim.
  • 3:08 - 3:09
    Ayrıca,
  • 3:09 - 3:12
    bu bir şekilde, benim suçum olmalıydı.
  • 3:12 - 3:15
    Kızlara boşuna tecavüz
    edilmediğini öğreten
  • 3:15 - 3:18
    bir dünyada büyümüştüm.
  • 3:18 - 3:20
    Eteği çok kısaydı,
  • 3:20 - 3:23
    çok fazla gülüyordu,
  • 3:23 - 3:25
    nefesi alkol kokuyordu.
  • 3:26 - 3:29
    Bu üç suçun hepsini işlemiştim,
  • 3:29 - 3:31
    bu nedenle bu benim ayıbımdı.
  • 3:31 - 3:33
    O gece beni tecavüzden
  • 3:33 - 3:37
    kurtarabilecek tek bir şey
    olduğunu anlamam yıllar aldı;
  • 3:37 - 3:39
    eteğimle alakalı değildi,
  • 3:39 - 3:41
    gülmem de değildi,
  • 3:41 - 3:44
    çocuksu, saf güvenim de değildi.
  • 3:44 - 3:48
    O gece beni tecavüzden
    kurtarabilecek tek şey,
  • 3:48 - 3:50
    bana tecavüz eden adamdı,
  • 3:50 - 3:52
    eğer kendine hâkim olsaydı.
  • 3:53 - 3:55
    TS: Ertesi sabaha dair silik
    sahneler vardı aklımda;
  • 3:56 - 3:58
    akşamdan kalma etkileri,
  • 3:58 - 4:01
    bastırmaya çalıştığım
    bir boşluk duygusu,
  • 4:02 - 4:04
    başka hiçbir şey yoktu.
  • 4:04 - 4:07
    Ancak Thordis'in evine gitmedim.
  • 4:07 - 4:09
    Şunu belirtmem önemli,
  • 4:09 - 4:12
    yaptığım şeyin ne olduğunu görmüyordum.
  • 4:13 - 4:16
    "Tecavüz" kelimesi zihnimde
    olması gerektiği gibi canlanmıyordu
  • 4:17 - 4:21
    ve bir gece önce olanları hatırlayarak
    kendime işkence etmiyordum.
  • 4:21 - 4:24
    Bu çok bilinçli bir inkâr değildi;
  • 4:24 - 4:28
    daha çok, bir gerçeği kabullenmeyi
    kendime yasaklamak gibiydi.
  • 4:28 - 4:32
    Yaptığım şeyi tarif ederken Thordis'te
    neden olduğum büyük travmayı
  • 4:32 - 4:35
    kabul etmeyi tamamen reddediyordum.
  • 4:36 - 4:38
    Dürüst olmak gerekirse,
  • 4:38 - 4:42
    daha sonraki günlerde ve
    o suçu işlerken, bütün olayı
  • 4:43 - 4:45
    tamamen inkâr etmiştim.
  • 4:45 - 4:50
    Bunun tecavüz değil, seks olduğu
    düşüncesine tutunarak gerçeği inkâr ettim.
  • 4:51 - 4:55
    Bu içimi kemiren bir yalandı.
  • 4:56 - 4:58
    Birkaç gün sonra Thordis'ten ayrıldım
  • 4:58 - 5:00
    ve İzlanda'da kalışımın
  • 5:00 - 5:02
    geri kalan döneminde onu birkaç kez gördüm
  • 5:02 - 5:05
    ve her seferinde göğsüme bıçak
    saplanıyor gibi hissettim.
  • 5:06 - 5:10
    Derinde bir yerlerde çok kötü
    bir şey yaptığımı biliyordum,
  • 5:11 - 5:14
    ama bu anıyı bilinçsiz bir
    şekilde derinlere gömmmüş
  • 5:14 - 5:17
    ve sonra üzerine de
    ağır bir taş bağlamıştım.
  • 5:18 - 5:20
    Sonraki dokuz yıllık dönemi
  • 5:20 - 5:23
    en iyi anlatan başlık,
    "İnkâr ve Kaçış" olurdu.
  • 5:24 - 5:28
    Neden olduğum ızdırabı fark etme
    şansı yakaladığım anlarda,
  • 5:29 - 5:31
    buna uzun süre katlanamıyordum.
  • 5:32 - 5:34
    Dikkatimi başka şeylere veriyor,
  • 5:34 - 5:36
    madde kullanıyor,
  • 5:36 - 5:37
    heyecan arıyor
  • 5:37 - 5:41
    veya vicdanımın sesini
    bastırmaya çalışıyor,
  • 5:41 - 5:44
    hareketsiz ve sessiz kalamıyordum.
  • 5:45 - 5:46
    Bu ses ile birlikte,
  • 5:46 - 5:49
    hayatımın diğer alanlarını,
    beni ben yapan portreyi
  • 5:49 - 5:52
    oluşturmaya çalışıyordum.
  • 5:52 - 5:54
    Bir sörfçü,
  • 5:54 - 5:56
    sosyal bilimler öğrencisi,
  • 5:56 - 5:58
    iyi insanlara bir dost,
  • 5:58 - 6:00
    sevilen bir oğul ve bir kardeş,
  • 6:00 - 6:02
    açık hava aktivite rehberi,
  • 6:02 - 6:04
    son olaraksa bir gençlik çalışanıydım.
  • 6:04 - 6:08
    Kötü bir insan olmadığım
    fikrine sıkı sıkı tutundum.
  • 6:09 - 6:12
    Kanımda böyle bir şeyin
    olduğunu sanmıyordum,
  • 6:12 - 6:14
    bu benim yapıma uymazdı.
  • 6:14 - 6:16
    Benim yetiştirilme tarzımda,
  • 6:16 - 6:19
    sevecen geniş ailem ve rol modellerim,
  • 6:19 - 6:22
    yakınımdaki insanlar,
    kadınlara olan saygılarında
  • 6:22 - 6:24
    sıcak ve içtendiler.
  • 6:25 - 6:30
    Bu karanlık yanımı alt edip
    ona sorular sormam
  • 6:30 - 6:31
    yıllarımı aldı.
  • 6:34 - 6:36
    TE: O Noel Balosu dansından 9 yıl sonra
  • 6:36 - 6:38
    25 yaşındaydım
  • 6:38 - 6:41
    ve bir sinir krizine doğru
    son sürat gidiyordum.
  • 6:41 - 6:45
    Kendime verdiğim değer, ruhumu
    parçalayan bir sessizliğe yenilmişti
  • 6:45 - 6:48
    ve bu sessizlik beni sevdiğim
    herkesten koparıyordu,
  • 6:48 - 6:51
    kendime yersizce yansıttığım
    nefret ve öfke ile tükeniyor,
  • 6:51 - 6:53
    acısını kendimden çıkarıyordum.
  • 6:54 - 6:56
    Bir gün sevdiğim biriyle kavga edip
  • 6:56 - 6:58
    ağlayarak, öfkeyle çıkıp gittim
  • 6:58 - 7:00
    ve tesadüfen bir kafeye girdikten sonra
  • 7:00 - 7:02
    garsondan bir kalem istedim.
  • 7:02 - 7:04
    Yanımda hep bir not defteri taşırdım,
  • 7:05 - 7:08
    güya ilham gelirse bir
    şeyler karalamak içindi,
  • 7:08 - 7:13
    ama gerçek şuydu ki sürekli bir
    şeylerle meşgul olmak zorundaydım,
  • 7:13 - 7:14
    çünkü hareketsiz kaldığım anlarda,
  • 7:14 - 7:18
    tekrardan saniyeleri saymaya başlıyordum.
  • 7:18 - 7:23
    Ama o gün, kalemimden dökülen
    satırlara hayret içinde bakakaldım,
  • 7:23 - 7:26
    şimdiye kadar yazdığım
    en ehemmiyetli mektuptu
  • 7:26 - 7:28
    ve Tom'a ithaf edilmişti.
  • 7:28 - 7:32
    Beni maruz bıraktığı şiddeti
    anlatmanın yanı sıra,
  • 7:32 - 7:35
    şu kelimeler yüzüme çarpıyordu,
  • 7:35 - 7:37
    "Affetmek istiyorum''
  • 7:37 - 7:39
    ve buna hiç kimse benim kadar şaşıramazdı.
  • 7:40 - 7:44
    Derinlerde bir yerlerde, çektiğim acıdan
    kurtuluş yolumun bu olduğunu fark ettim,
  • 7:44 - 7:48
    çünkü onun bağışlanmayı hak edip
    etmediğini hiç önemsemeden,
  • 7:48 - 7:51
    ben huzuru hak ediyordum.
  • 7:51 - 7:55
    Benim utanç çağım sona ermişti.
  • 7:56 - 7:58
    Mektubu göndermeden önce,
  • 7:58 - 8:00
    kendimi her türlü olumsuz
    cevaba hazırlamıştım
  • 8:00 - 8:04
    veya en olası senaryo
    hiç cevap gelmemesiydi.
  • 8:05 - 8:08
    Kendimi hazırlamadığım tek senaryo ise
  • 8:08 - 8:11
    karşıma çıkan şeydi:
    Uzlaştırmaya yelken tutan
  • 8:11 - 8:15
    pişmanlıkla dolu, Tom'dan
    gelen yazılı bir itiraf.
  • 8:16 - 8:20
    Görünen oydu ki, o da
    sessizliğe mahkûm olmuştu.
  • 8:20 - 8:24
    Aramızdaki sekiz yıl süren
    yazışma böyle başladı
  • 8:24 - 8:27
    ve Tanrı biliyor ya, hiç kolay olmadı
  • 8:27 - 8:29
    ama daima dürüst olduk.
  • 8:29 - 8:33
    Yanlış bir şekilde kendi omuzlarıma
    yüklediğim yükten kurtuldum
  • 8:33 - 8:37
    ve o da, yaptığı şeyin sorumluluğunu
    tüm samimiyetiyle yüklendi.
  • 8:37 - 8:40
    Yazılı iletişimlerimiz, o gecenin
  • 8:40 - 8:42
    sonuçlarının dikkatle
    incelendiği bir platforma
  • 8:42 - 8:45
    ve yürek burkucu bir şeyden,
    kelimelerle anlatılamayan
  • 8:45 - 8:48
    iyileştirici bir mucizeye dönüştü.
  • 8:48 - 8:52
    Yine de, benim için olayın
    kapanmasını sağlamadı.
  • 8:52 - 8:56
    Belki de e-postaların yeterince
    samimi gelmemesinden,
  • 8:56 - 8:58
    belki de dünyanın öbür ucunda,
  • 8:58 - 9:02
    bir klavyenin ardına sığınırken
    cesur olmanın kolay gelmesinden.
  • 9:02 - 9:04
    Ama bir diyaloğa başlamıştık
  • 9:04 - 9:08
    ve sonuna kadar irdelemek
    bana gerekli geliyordu.
  • 9:08 - 9:10
    Ve sekiz yıl yazıştıktan
  • 9:10 - 9:14
    ve o uğursuz geceden yaklaşık
    16 yıl sonra,
  • 9:14 - 9:18
    çılgın bir teklif yapmak üzere
    cesaretimi topladım;
  • 9:18 - 9:20
    şahsen görüşecektik
  • 9:20 - 9:23
    ve geçmişle kesin
    ve son kez yüzleşecektik.
  • 9:25 - 9:29
    TS: İzlanda ve Avustralya coğrafi
    bakımdan böyledir.
  • 9:29 - 9:31
    İkisinin tam ortasında
    Güney Afrika vardır.
  • 9:32 - 9:35
    Cape Town şehrinde uzlaştık
  • 9:35 - 9:38
    ve orada bir hafta boyunca görüştük.
  • 9:38 - 9:42
    Bu şehrin, barışma
    ve bağışlanma arayan biri için
  • 9:42 - 9:45
    şaşırtıcı bir şekilde güçlü
    bir atmosferi vardı.
  • 9:46 - 9:48
    Hiçbir yer, iyileşme ve yeniden
    yön bulma konusunda
  • 9:49 - 9:50
    Güney Afrika kadar test edilmedi.
  • 9:51 - 9:55
    Güney Afrikalılar ulus olarak
    geçmişlerindeki gerçeklerle
  • 9:55 - 9:58
    yaşamayı biliyor ve tarihin
    ayrıntılarına kulak veriyorlar.
  • 9:59 - 10:03
    Bunu bilmek, Cape Town'un
    üzerimizdeki etkisini artırdı.
  • 10:04 - 10:05
    Bu bir hafta boyunca,
  • 10:05 - 10:08
    birbirimizin hayat hikâyesini
    deyim yerindeyse
  • 10:08 - 10:10
    baştan sona dinledik.
  • 10:11 - 10:14
    Bu kendi geçmişimizi
    analiz etmek demekti.
  • 10:16 - 10:18
    Dürüst olmak konusunda
    katı bir tavır takınmıştık
  • 10:18 - 10:21
    ve bu beraberinde, bizi bazı
    konularda incinmeye açık
  • 10:21 - 10:24
    bir hâle de getiriyordu.
  • 10:24 - 10:26
    İçimizi döktüğümüz itiraflar
  • 10:26 - 10:29
    ve diğer kişinin deneyimlerinin
    derinliklerini ölçemediğimiz
  • 10:29 - 10:31
    anlar oluyordu.
  • 10:32 - 10:37
    Cinsel şiddetin artçı etkilerini
    yüz yüze, açık açık konuştuk
  • 10:37 - 10:39
    ve hissettik.
  • 10:40 - 10:41
    Diğer zamanlarda,
  • 10:42 - 10:44
    gittikçe artan berraklığı gördük
  • 10:45 - 10:50
    ve hatta, hiç beklemediğimiz ama
    özgürleştiren kahkahalar attık.
  • 10:51 - 10:53
    Bu anlara ulaştığımızda,
  • 10:53 - 10:57
    birbirimizi dikkatle dinlemek
    için bütün çabayı gösterdik.
  • 10:57 - 11:03
    Bireysel gerçeklerimiz bütün
    saflığı ile ortaya çıkıyor
  • 11:03 - 11:06
    ve bu ruhumuzu aydınlatıyordu.
  • 11:09 - 11:13
    TE: İntikam istemek çok
    insani bir duygu,
  • 11:13 - 11:14
    hatta içgüdüsel bile denebilir.
  • 11:15 - 11:17
    Yıllarca, tıpkı bana yaptığı gibi
  • 11:17 - 11:21
    Tom'un canını sonuna
    kadar yakmak istedim.
  • 11:21 - 11:25
    Ancak bu nefret ve öfkeden
    kurtulamasaydım,
  • 11:25 - 11:28
    şimdi burada olur muydum, bilmiyorum.
  • 11:28 - 11:32
    Bu, yol boyunca hiç şüphe
    duymadığım anlamına gelmiyor.
  • 11:33 - 11:36
    Uçak Cape Town'daki
    piste indiğinde
  • 11:36 - 11:38
    şöyle düşünüyordum;
  • 11:38 - 11:41
    "Neden bu işi normal bir insan
    gibi bir terapist ve bir şişe votka
  • 11:41 - 11:44
    ile halletmeye çalışmadım ki?"
  • 11:44 - 11:47
    (Kahkaha)
  • 11:47 - 11:51
    Cape Town'daki bu anlama
    çabamız zaman zaman
  • 11:51 - 11:53
    imkânsız bir görev gibi geliyordu
  • 11:53 - 11:55
    ve bu işten vazgeçip evime,
  • 11:55 - 11:57
    sevgili kocam Vidir'e ve oğlumuza
  • 11:57 - 11:59
    dönmek istiyordum.
  • 12:00 - 12:02
    Yaşadığımız zorluklara rağmen,
  • 12:02 - 12:07
    bu yolculuk bir zafer
    duygusuyla sonuçlandı,
  • 12:07 - 12:11
    karanlığı alt eden ışığın zafer hissiydi,
  • 12:11 - 12:15
    yıkıntılardan anlamlı bir şey
    inşa etmenin hissiydi.
  • 12:16 - 12:18
    Bir yerde, gençliğinde yanında
  • 12:18 - 12:22
    olmasını dilediğin kişi olmaya
    çalışmak gerektiğini okumuştum.
  • 12:22 - 12:23
    Ben gençken,
  • 12:23 - 12:27
    bu ayıbın bana ait olmadığını
    ve tecavüzden sonra bir umut
  • 12:27 - 12:30
    olduğunu bilmeye ihtiyacım vardı,
  • 12:30 - 12:31
    hatta bugün kocamla paylaştığım
  • 12:31 - 12:34
    gibi bir mutluluğu
    bulabileceğime inanmalıydım.
  • 12:34 - 12:38
    Bu nedenle Cape Town'dan döndükten
    sonra hummalı bir şekilde yazmaya koyuldum
  • 12:38 - 12:41
    ve sonunda Tom'la
    ortak bir kitap çıkardık,
  • 12:41 - 12:44
    umuyoruz ki her iki taraftaki
    insanlara da yararlı olur;
  • 12:44 - 12:47
    hem fail, hem de kurban için.
  • 12:47 - 12:49
    Hiç bir şey olmasa bile,
  • 12:49 - 12:53
    bu hikâye bizim gençken duymamız
    gereken bir hikâyeydi.
  • 12:54 - 12:57
    Öykümüzün doğası gereği
  • 12:57 - 13:00
    kurban, tecavüzcü gibi kelimelerin
    kaçınılmaz olduğunu
  • 13:00 - 13:02
    biliyorum,
  • 13:02 - 13:05
    etiketler kavramları düzenleme yöntemidir,
  • 13:05 - 13:09
    fakat bu kelimeler, çağrışımları
    nedeniyle canavarlaştırıcı olabilir.
  • 13:09 - 13:12
    Biri kurban olarak etiketlendiğinde,
  • 13:12 - 13:17
    o kişiyi "arızalı, lekelenmiş, aşağı"
    olarak sınıflandırmak
  • 13:17 - 13:19
    çok daha
  • 13:19 - 13:20
    kolaydır.
  • 13:20 - 13:23
    Benzer biçimde, biri tecavüzcü
    olarak yaftalandığında
  • 13:23 - 13:26
    ona "canavar, yaratık, aşağılık" demek
  • 13:27 - 13:28
    çok kolaydır.
  • 13:28 - 13:32
    Ancak bunu yapan kişilerin
    insan olmadığını farz ettiğimizde
  • 13:32 - 13:33
    o zaman, toplumda şiddeti üreten
  • 13:33 - 13:38
    şeyin ne olduğunu nasıl anlayabiliriz?
  • 13:39 - 13:40
    Ve nasıl -
  • 13:40 - 13:42
    (Alkış)
  • 13:42 - 13:47
    Kurbanları aşağılık hissettirirken,
    onlara nasıl güçlendirebiliriz?
  • 13:48 - 13:51
    Dünyadaki kadın ve çocukların
    hayatlarına yöneltilen
  • 13:52 - 13:55
    tehditleri nasıl tartışabilir ve
    çözüm bulabiliriz,
  • 13:55 - 13:59
    kullandığımız kelimeler
    sorunun bir parçası iken?
  • 14:02 - 14:04
    TS: Benim öğrendiğim,
  • 14:04 - 14:09
    1996'da o gece yaptıklarım
    benmerkezci bir yaklaşımdı.
  • 14:10 - 14:13
    Thordis'in bedenini hak
    ettiğimi düşünüyordum.
  • 14:13 - 14:17
    Temelde olumlu sosyal etkiler almış
  • 14:17 - 14:19
    ve etrafımda eşitlikçi
    davranışlar görmüştüm,
  • 14:20 - 14:21
    ama o anda
  • 14:21 - 14:24
    olumsuz davranışları seçmiştim.
  • 14:24 - 14:27
    Kadınları yaradılış gereği
    daha değersiz gören
  • 14:27 - 14:34
    ve erkeğin kadın bedeni üzerinde zımni
    ve sembolik hakkı var gibi inanışlar.
  • 14:34 - 14:37
    Bahsettiğim bu etkilerden
    uzak olduğumu söylemeliyim.
  • 14:37 - 14:40
    O odada seçim yapan tek kişi bendim,
  • 14:40 - 14:42
    başkası değil.
  • 14:43 - 14:45
    Bir şeyi kabullenip
  • 14:45 - 14:48
    suçluluk içinde iyice köşeye sıkıştığında,
  • 14:48 - 14:51
    şaşırtıcı bir şey olabilir.
  • 14:51 - 14:54
    Buna sahiplenme paradoksu diyorum.
  • 14:55 - 14:58
    Bu ağır sorumluğunun beni
    prangaya mahkûm edeceğini
  • 14:58 - 15:02
    ve sosyal bilimler sertifikamın
    yanacağını zannediyordum;
  • 15:02 - 15:07
    bunun yerine, yaptığım şeyi
    sahiplenme imkânına eriştim
  • 15:07 - 15:11
    ve bu şeyin, benim olduğum kişiyi
    tamamen betimlemediğini fark ettim.
  • 15:11 - 15:13
    Kısaca,
  • 15:13 - 15:18
    yaptığın bir şey, senin
    kişiliğini oluşturmuyor.
  • 15:18 - 15:21
    Kafamın içindeki ses dinmişti.
  • 15:21 - 15:25
    Kolaycı kendine acıma duygusu,
    oksijensiz kalmıştı
  • 15:25 - 15:30
    ve yerine kabullenmenin
    temiz havası gelmişti,
  • 15:31 - 15:35
    yanımda duran bu muhteşem
    insanı incittiğimi kabullenmek
  • 15:35 - 15:41
    ve partnerlerine karşı cinsel şiddet
    uygulayan, büyük ve şaşırtıcı derecede
  • 15:41 - 15:44
    normal gözüken erkek grubunun
    bir parçası olduğumu kabullenmek.
  • 15:45 - 15:48
    Kelimelerin gücünü küçümsemeyin.
  • 15:48 - 15:53
    Thordis'e ona tecavüz ettiğimi
    dile getirmem, onunki kadar
  • 15:53 - 15:55
    benim de kendime bakış açımı değiştirdi.
  • 15:55 - 15:57
    Ama en önemlisi,
  • 15:57 - 16:00
    suç Tordis'ten bana geçti.
  • 16:01 - 16:02
    Hemen her zaman,
  • 16:03 - 16:07
    suç cinsel şiddet mağduru kadına yüklenir,
  • 16:07 - 16:10
    bunu gerçekleştiren adama değil.
  • 16:10 - 16:12
    Çok sıklıklaysa,
  • 16:12 - 16:17
    inkâr etme ve kaçış, tarafları
    gerçeklerden çok uzaklaştırır.
  • 16:19 - 16:22
    Şu anda kesinlikle açık bir
    konuşma gerçekleştiriyoruz
  • 16:22 - 16:25
    ve pek çok insan gibi,
  • 16:25 - 16:27
    bu zor ama önemli tartışmadan
  • 16:27 - 16:30
    kaçmadığımızı görmek bize cesaret veriyor.
  • 16:31 - 16:35
    Bu tartışmaya kendi katkımı yapmakla
    yükümlü hissediyorum kendimi.
  • 16:38 - 16:43
    TE: Bizim yaptığımız şey, diğer
    insanlara reçete yazmak değil.
  • 16:43 - 16:49
    Hiç kimse bir başkasına en derin acılarını
    ve en büyük dehşetini nasıl yeneceğini
  • 16:49 - 16:51
    söyleme hakkına sahip değildir.
  • 16:51 - 16:54
    Sessizliği kırmak hiç kolay değildir
  • 16:54 - 16:56
    ve dünyada yaşadığın bölgeye göre
  • 16:56 - 16:59
    bir tecavüzü dile getirmek
    ölümcül bile olabilir.
  • 17:00 - 17:04
    Hayatımın en travmatik olayında bile,
  • 17:04 - 17:07
    bir ayrıcalık bahşedildiğinin farkındayım;
  • 17:07 - 17:10
    toplum dışına itilmeden,
    hatta öldürülmeden
  • 17:10 - 17:12
    bunu konuşabiliyorum.
  • 17:12 - 17:15
    Ama bu konuşma
    ayrıcalığına sahip olmak,
  • 17:15 - 17:19
    bunu kullanma sorumluluğunu da getiriyor.
  • 17:19 - 17:24
    Benim gibi konuşamayan kurbanlara,
    en azından bunu borçluyum.
  • 17:25 - 17:28
    Aktardığımız bu hikâye benzersiz
  • 17:28 - 17:33
    ama cinsel şiddetin küresel bir salgın
    hâline gelmesiyle normalleşiyor.
  • 17:33 - 17:35
    Bu şekilde olmak zorunda değil.
  • 17:35 - 17:38
    Kendi iyileşme hikâyemde
    yararlı bulduğum şeylerden biri,
  • 17:39 - 17:41
    kendimi cinsel şiddet konusunda eğitmekti.
  • 17:41 - 17:44
    Bunun sonucunda on yılı aşkın süredir
  • 17:44 - 17:47
    bu konuda okuyor, yazıyor ve konuşuyorum,
  • 17:47 - 17:49
    dünyanın çeşitli yerlerinde
    konferanslara gidiyorum.
  • 17:49 - 17:51
    Deneyimlerime göre,
  • 17:51 - 17:56
    bu tür etkinliklere katılanların neredeyse
    tamamını kadınlar oluşturuyor.
  • 17:57 - 18:04
    Cinsel şiddet sadece kadınların sorunuymuş
    gibi davranmayı bırakmanın zamanı geldi.
  • 18:04 - 18:09
    (Alkış)
  • 18:17 - 18:21
    Kadınlar ve erkeklere uygulanan
    cinsel şiddetin failleri
  • 18:21 - 18:23
    çoğunlukla erkektir,
  • 18:23 - 18:28
    ama onların sesi bu gibi toplantılarda
    acı verici derecede az çıkıyor.
  • 18:29 - 18:33
    Burada herkese ihtiyacımız var.
  • 18:34 - 18:38
    Eğer bu sorunla hep beraber
    yüzleşme cesaretini gösterirsek
  • 18:38 - 18:42
    azaltabileceğimiz acıları düşünün.
  • 18:43 - 18:44
    Teşekkür ederim.
  • 18:44 - 18:48
    (Alkış)
Title:
Tecavüz ve uzlaşma hikâyemiz
Speaker:
Thordis Elva, Tom Stranger
Description:

1996 yılında, Thordis Elva ve Avustralyalı değişim öğrencisi Tom Stranger bir gençlik aşkı yaşamaktadır. Bir okul balosundan sonra Tom Thordis'e tecavüz eder ve uzun yıllar boyunca görüşmezler. Bu olağanüstü konuşmada Elva ve Stranger uzun yıllar boyunca süren utanç ve sessizliği anlatıyor ve küresel bir sorun olan cinsel şiddeti, yeni ve dürüst bir biçimde tartışmamız için davette bulunuyor.

Konuşmacılar ile yapılan Soru&Cevap için: go.ted.com/thordisandtom

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
22:48

Turkish subtitles

Revisions