Herkes iyi bir hayata dair bir şansı hak etmiyor mu?
-
0:01 - 0:02Sizinle son beş yıldır
-
0:02 - 0:05dünyanın en fakir noktalarına
seyahat etme olanağımla -
0:05 - 0:07neler tecrübe ettiğimi
-
0:07 - 0:09paylaşmak istiyorum.
-
0:10 - 0:13Bu görüntü
her yerde karşılaştığım bir şey, -
0:13 - 0:17bu çocuklar
bir akıllı telefona bakıyor -
0:17 - 0:20ve bu telefonlar dünyanın en fakir
ülkelerinde bile büyük etkiler yaratıyor. -
0:21 - 0:23Takımıma dedim ki:
Biliyor musunuz, -
0:23 - 0:26tüm dünyada hayallerin ve beklentilerin
çoğaldığını görüyorum. -
0:27 - 0:30Hatta hayallerin
örtüştüğünü görüyorum. -
0:31 - 0:34Bir grup ekonomistten bunu
araştırmalarını istedim. -
0:34 - 0:36Bu gerçek mi?
-
0:36 - 0:38Yani tüm dünyada
beklentiler örtüşüyor mu? -
0:38 - 0:43Gallup anketleri gibi şeylere bakıp
hayat tatminliğine baktılar -
0:43 - 0:47ve öğrendikleri şu oldu:
Eğer internetiniz varsa, -
0:47 - 0:49tatminlik düzeyiniz artıyor.
-
0:49 - 0:52Ama olan önemli bir husus daha var:
-
0:52 - 0:54kendi gelirinizi kıyaslarken
-
0:54 - 0:57baz aldığınız gelir de
-
0:57 - 0:58yükseliyor.
-
0:58 - 1:02Örneğin, bir toplumun
baz aldığı gelir -
1:02 - 1:03yüzde on kadar yükselirse,
-
1:03 - 1:05yani diğer ülkelerle kıyaslanırken,
-
1:05 - 1:08o zaman ortalama olarak
-
1:08 - 1:11insanların kendi gelirleri de
aynı memnuniyet seviyesine -
1:11 - 1:13ulaşabilmesi için
en az yüzde on kadar yükselmeli. -
1:13 - 1:17Ama daha düşük gelir
yüzdeliklere geldiğinizde, -
1:17 - 1:19referans alınan gelir yüzde 10 artarsa,
-
1:19 - 1:22sizin gelirinizin daha fazla
artıyor olması lazım... -
1:22 - 1:23yüzde 20 kadar daha.
-
1:23 - 1:26Bu artan beklentiler karşısında,
-
1:26 - 1:28sorulması gereken önemli soru şu:
-
1:28 - 1:29Beklentilerin fırsatlarla bağlantılı
-
1:29 - 1:32olduğu dinamik, ekonomik büyümenin
-
1:32 - 1:35benim doğduğum ülke olan Kore'deki gibi
-
1:35 - 1:39bir ortama mı geçeceğiz,
-
1:39 - 1:43yoksa beklentiler hüsrana mı dönüşecek?
-
1:44 - 1:48Bu gerçek bir endişe,
çünkü 2012 ve 2015 yılları arasında -
1:48 - 1:51terörizm olayları yüzde 74 arttı.
-
1:51 - 1:56Terörizmden ölenlerin sayısı
yüzde 150 arttı. -
1:56 - 1:57Bugün yaklaşık iki milyar insan
-
1:58 - 2:00kritik şartlarda, çatışma ve savaş
ortamında yaşıyor -
2:00 - 2:06ve 2030 yılına kadar dünyadaki
fakir kesimin yüzde 60'ı -
2:06 - 2:09bu kritik şartlarda, çatışma ve savaş
altında yaşıyor olacak. -
2:10 - 2:12Peki bu beklentileri karşılamak için
neler yapmaktayız? -
2:13 - 2:14Bu beklentileri karşılamak için
-
2:14 - 2:17yeni düşünme şekilleri var mı?
-
2:17 - 2:20Çünkü eğer bulmazsak,
çok endişeliyim -
2:20 - 2:25İnternet sayesinde beklentiler
hiç olmadığı kadar artmakta. -
2:25 - 2:27Herkes herkesin nerede yaşadığını biliyor.
-
2:27 - 2:30Peki bu beklentileri
karşılama kabiliyetimiz de -
2:30 - 2:32aynı şekilde arttı mı?
-
2:32 - 2:33Bunu daha detaylı aktarabilmek için
-
2:34 - 2:36sizinle kendi hikayemi
paylaşmak istiyorum. -
2:36 - 2:38Bu benim annem değil
-
2:38 - 2:40ama Kore Savaşı esnasında
-
2:40 - 2:42Seul'dan kaçmak için Kore Savaşı boyunca
-
2:42 - 2:44Annem kız kardeşini yükledi,
-
2:44 - 2:47yani küçük kız kardeşini sırtında taşıdı
-
2:47 - 2:49ve yolun en azından bir kısmını yürüdü.
-
2:50 - 2:53Bir seri mucizelerle,
-
2:53 - 2:57annem ve babam New York'a
gitmek için burslar kazandılar. -
2:57 - 3:02Aslında New York'ta tanıştılar
ve New York'ta evlendiler. -
3:02 - 3:04Babam da bir mülteciydi.
-
3:04 - 3:0919 Yaşında ailesini
ülkenin kuzeyinde bırakarak -
3:09 - 3:10sınırdan kaçtı
-
3:10 - 3:12ve ailesini bir daha hiç görmedi.
-
3:13 - 3:16New York'ta evlenip
yaşamaya başladıktan sonra -
3:16 - 3:19Babam Patricia Murphy'nin
restoranında garsonluk yaptı. -
3:19 - 3:20Beklentileri yükselmişti.
-
3:21 - 3:251950'lerde New York City gibi
bir yerde yaşamanın -
3:25 - 3:27nasıl bir şey olduğunu anlamıştılar.
-
3:27 - 3:31Erkek kardeşim doğunca,
Kore'ye geri döndüler -
3:31 - 3:35ve hatırladığım kadarıyla
sakin bir hayatımız vardı -
3:35 - 3:37ama o sıralarda Kore
-
3:37 - 3:41dünyanın en fakir ülkelerinden biriydi
-
3:41 - 3:42ve siyasi bir devrim vardı.
-
3:42 - 3:46Evimizin sokağının sonunda hep
protestolar yapılırdı, -
3:46 - 3:50öğrenciler militar devlete karşı
eylemler yapıyorlardı. -
3:51 - 3:52O zamanlar,
-
3:53 - 3:56şu anda yönetmekte olduğum
Dünya Bankası'nın -
3:56 - 3:59Kore hakkında beklentileri
oldukça zayıftı. -
3:59 - 4:03Onlara göre Kore dış yardımlar olmadan
-
4:03 - 4:07halkı için basit gerekleri bile
sunmakta zorluk çekecek bir ülkeydi. -
4:07 - 4:11Dolayısıyla, durum şu:
Kore zor bir durumda -
4:11 - 4:14ve ailem Amerikadaki hayatın nasıl
olduğunu gördüler. -
4:14 - 4:16Orda evlendiler,
kardeşim de orada doğdu. -
4:16 - 4:20Bizlere fırsatlar sunmak
ve bizler için olan -
4:20 - 4:22beklentilerini gerçekleştirmek için
-
4:22 - 4:25yeniden Amerika'ya dönmeleri
gerektiğini düşündüler. -
4:25 - 4:27Böylece geri döndük.
-
4:27 - 4:28İlk önce Dallas'a gittik.
-
4:28 - 4:31Babam dişçilik lisansını yeniden
okumak zorunda kaldı. -
4:31 - 4:34Sonra da o kadar yer arasından
Iowa'ya yerleştik. -
4:34 - 4:36Iowa'da büyüdük.
-
4:36 - 4:38Iowa'da normal bir
hayat sürmeye devam ettik. -
4:38 - 4:41Lise ve üniversiteye gittim.
-
4:41 - 4:46Sonra bir gün,
hiç unutamayacağım bir şey oldu; -
4:46 - 4:51babam üniversitenin ikinci yılında
beni bir gün okuldan aldı -
4:51 - 4:52ve eve sürerken
-
4:52 - 4:54bana dedi ki '' Jim, beklentilerin nedir?
-
4:54 - 4:57Ne okumak istiyorsun?
Ne yapmak istiyorsun?'' -
4:57 - 4:58Ve ben de dedim ki
''Baba --'' -
4:58 - 5:01Annem bir filozoftu
ve bizi fikirlerle doldurmuştu, -
5:01 - 5:03eylemler ve adaletle ilgili.
-
5:04 - 5:07ve dedim ki ''baba ben politika
ve felsefe okuyacağım -
5:07 - 5:10ve bir sosyal hareketin
parçası olacağım.'' -
5:10 - 5:12Koreli bir diş doktoru olan babam
-
5:12 - 5:14yavaşça arabayı kenara çekti
-
5:15 - 5:16(Kahkaha)
-
5:16 - 5:18Bana bakıp dedi ki
-
5:18 - 5:21''Jim, Tıp lisansını aldıktan sonra
istediğin şeyi okuyabilirsin.'' -
5:21 - 5:23(Kahkaha)
-
5:23 - 5:28Bu hikayeyi genellikle
çoğunluğu Asyalı dinleyicilerle paylaştım. -
5:28 - 5:31Genellikle kimse gülmüyor.
Sadece kafalarını sallıyorlar. -
5:31 - 5:32Doğal olarak.
-
5:32 - 5:34(Kahkaha)
-
5:34 - 5:35(Alkışlar)
-
5:35 - 5:40Babamı çok gençken kaybettik,
-
5:40 - 5:4330 yıl önce, 57 yaşındayken,
-
5:43 - 5:45ben de şu an o yaştayım
-
5:45 - 5:48ve babam tıp eğitimimin
ortasında vefat edince... -
5:48 - 5:52Tıp ve Antropolojiyi
birlikte okumayı başarmıştım. -
5:52 - 5:56Her ikisini de doktora seviyesinde okudum.
-
5:57 - 6:00Ancak işte tam o sıralarda
bu iki kişiyle tanıştım: -
6:00 - 6:01Ophelia Dahl ve Paul Farmer.
-
6:02 - 6:04Paul ile ben aynı programdaydık.
-
6:04 - 6:06Tıp okurken
-
6:06 - 6:08Antropoloji üstüne de doktora yapıyorduk.
-
6:08 - 6:11Dolayısıyla çok önemli
sorular sormaya başladık. -
6:11 - 6:16Tıp ve Antropoloji okuma lüksü
olmayan insanlar arasında -
6:16 - 6:18mülteci bir ailenin oğluydum.
-
6:18 - 6:23Paul ise Florida'da bir bataklıktaki
bir otobüste büyüdü. -
6:23 - 6:25Kendine ''beyaz çöp'' derdi.
-
6:25 - 6:28İşte böyle bir fırsatımız vardı
-
6:28 - 6:29ve kendimize şunu sorduk;
-
6:30 - 6:31yapmamız gereken ne?
-
6:31 - 6:34Böylesine iyi eğitimlerimiz varken
-
6:34 - 6:37dünyaya sorumluluğumuz ne olabilir?
-
6:37 - 6:40Böylece bir dernek kurmaya karar verdik.
-
6:40 - 6:42Sağlık Partnerleri isminde.
-
6:42 - 6:44Bu arada, bunun hakkında bir
film bile yapıldı. -
6:44 - 6:47(Alkış)
-
6:47 - 6:49Bir film yaptılar,
çok da iyi bir film oldu. -
6:49 - 6:51İsmini de ''Ark'ı Bükmek'' koydular.
-
6:51 - 6:54Sundance'de geçtiğimiz
Ocak ayında gösterildi. -
6:54 - 6:55Jeff Skoll da içinde.
-
6:55 - 6:58Jeff aslında bu filmin yapılmasını
sağlayanlardan biri. -
6:58 - 7:03Sonra beklentilerimizin
dünyanın en fakir ülkelerindeki -
7:03 - 7:06insanların beklentileriyle
aynı seviyeye taşımak için -
7:07 - 7:08ne yapmamız gerektiğini sorguladık.
-
7:08 - 7:11Bu benim 1988'te Haiti'ye ilk ziyaretim.
-
7:12 - 7:17Ve 1988'te bir misyon belgesi oluşturduk,
-
7:17 - 7:21yoksullara sağlık konusunda
öncelik hakkı -
7:21 - 7:23tanıyacağımıza dair.
-
7:23 - 7:26Bu çok uzun zaman aldı
ve biz Antropoloji öğrencileriydik. -
7:26 - 7:29Bir yandan Marx'ı
diğer yandan da -
7:29 - 7:31Habermas, Fernand Braudel'i okuyorduk.
-
7:31 - 7:33Biz herşeyi okuyorken çalışmalarmızı
-
7:33 - 7:37nasıl organize edeceğimiz
hakkında bir sonuca varmalıydık. -
7:37 - 7:39Böylece ''F için S'' dedik,
-
7:39 - 7:41fakirler için seçim hakkı.
-
7:42 - 7:45Fakirlere seçim hakkı vermenin
en önemli tarafı, -
7:45 - 7:46önemli olmayan taraflarıdır.
-
7:46 - 7:51Bu sizin kendi kahramanlığınız
için bir seçim hakkı değil. -
7:51 - 7:53Bu sizin fakirleri fakirlikten
nasıl kurtaracağınız -
7:53 - 7:56hakkındaki fikirlerinizin
seçim hakkı da değildir. -
7:56 - 7:59Derneğiniz için de bir
seçim hakkı değildir. -
7:59 - 8:01Ve en zoru da,
-
8:01 - 8:03sizin kendi fakirleriniz
için bir tercih olmaması. -
8:04 - 8:06Bu, fakirlere verilen bir seçim hakkıdır.
-
8:06 - 8:08O zaman ne yaparsınız?
-
8:08 - 8:10Haiti'de biz --
-
8:12 - 8:14Herkes bize en az maliyetli şeyin
-
8:14 - 8:17aşı ve beslenme programlarına
odaklanmak olduğunu söylüyordu. -
8:17 - 8:21Ancak Haitililerin asıl
istediği bir hastaneydi. -
8:21 - 8:22Okullar istiyorlardı.
-
8:22 - 8:26Çocuklarına, Amerika'ya giden
akrabalarından ve başkalarından -
8:26 - 8:29hakkında duydukları
-
8:29 - 8:31fırsatları sunmak istiyorlardı.
-
8:31 - 8:36Benim ebevynlerimin çocukları için
istedikleri fırsatların benzerlerini. -
8:36 - 8:38Bunu anlayabiliyordum.
-
8:38 - 8:40Bu yüzden biz hastaneler inşa ettik.
-
8:40 - 8:42Biz onlara eğitimler sunduk.
-
8:42 - 8:46Onlara fırsatlar sunabilmek için
elimizden gelen her şeyi yaptık. -
8:46 - 8:48Benim tecrübelerim gerçekten
çok yoğunlaştı. -
8:48 - 8:52Lima, Peru'nun kuzey tarafında
Carabayllo topluluğunda -
8:52 - 8:55Sağlık Partnerleri için çalışıyordum.
-
8:56 - 8:57Bu toplulukta
-
8:57 - 9:01insanlara giderek evlerini ziyaret
ederek ve onlarla konuşarak -
9:01 - 9:06''ilaca dayanıklı tüberkloz'' salgını
olduğunu fark ettik. -
9:06 - 9:08Bu Melquiades.
-
9:08 - 9:12Melquiades o zamanlar hastamdı,
18 yaşlarındaydı -
9:12 - 9:16ve çok kötü durumda
ilaca dayanıklı tüberkloz geçirmekteydi. -
9:17 - 9:20Dünyadaki tüm sağlık uzmanları,
-
9:20 - 9:25ilaca dayanıklı tüberklozun tedavisinin
çok maliyetli olduğunu söylüyordu. -
9:25 - 9:27Çok karmaşık, çok pahalı.
-
9:27 - 9:30Kimse bunu yapamaz, başaramazdı.
-
9:30 - 9:33Ayrıca bize kızıyorlardı
-
9:33 - 9:34çünkü söyledikleri
-
9:35 - 9:37bu eğer yapılabilecek olsa,
onlar bunu yapmış olacaktılar. -
9:37 - 9:39Siz de kim olduğunuzu düşünüyorsunuz?
-
9:39 - 9:42Savaştığımız insanlar da bu arada,
Dünya Sağlık Örgütü'nün personeliydi -
9:42 - 9:45ve sanırım daha sık savaştığımız
diğer organizasyon ise, -
9:45 - 9:47Dünya Bankası'ydı.
-
9:47 - 9:51Biz elimizden geldiği kadarıyla
-
9:51 - 9:54Melquiades'i ilaçlarını
alması için ikna etmek için çalıştık. -
9:54 - 9:55Çünkü bu çok zor
-
9:55 - 9:59ve Melquiades'ın ailesi
tedavisi boyunca asla şunu düşünmediler: -
9:59 - 10:02''Biliyor musunuz,
aslında Melquiades çok masraflı. -
10:02 - 10:04Neden gidip bir başkasını
tedavi etmiyorsunuz?'' -
10:04 - 10:05(Kahkaha)
-
10:05 - 10:08Melquiades'i 10 yıldır görmemiştim.
-
10:08 - 10:11Lima'da yeniden yıllık
toplantılarımızı yaparken -
10:11 - 10:12birkaç yıl önce,
-
10:12 - 10:15film ekibi onu bulmayı başardı
-
10:15 - 10:17ve gördüğünüz gibi burada birlikteyiz.
-
10:17 - 10:20(Alkış)
-
10:24 - 10:27Artık bir nevi medyatik bir star oldu
çünkü film galalarına gidiyor -
10:27 - 10:29ve seyircilerle iletişim kurabiliyor.
-
10:29 - 10:31(Kahkaha)
-
10:31 - 10:33Ancak kazandığımız an...
-
10:33 - 10:35Çünkü kazandık. Argümanı kazandık.
-
10:35 - 10:39İlaçlara dayanıklı tüberklozu
tedavi etmeniz gerektiği argümanını. -
10:39 - 10:42Aynı argümanları 2000'li yıllarda
HIV hakkında duyuyorduk. -
10:42 - 10:45O sıralar tüm dünya HIV'i fakir ülkelerde
-
10:45 - 10:48tedavi etmenin
imkansız olduğunu söylüyordu. -
10:48 - 10:51Çok masraflı, çok karmaşık ve yapılamaz.
-
10:51 - 10:53İlaca dayanıklı tüberkloza kıyaslanınca
-
10:53 - 10:54aslında bu daha kolay.
-
10:55 - 10:58Bunun gibi hastalar görüyorduk.
-
10:58 - 10:59Joseph Jeune.
-
10:59 - 11:02Joseph Jeune de asla bize masrafsız
olacağını söylememişti. -
11:02 - 11:05Birkaç aylık ilaç tedavisiyle,
böyle görünüyordu. -
11:05 - 11:08(Alkış)
-
11:08 - 11:10Buna HIV'in Lazarus Etkisi diyoruz.
-
11:10 - 11:12Joseline bize geldiğinde böyleydi.
-
11:12 - 11:15Birkaç ay sonraki görünümü ise bu.
-
11:15 - 11:17(Alkış)
-
11:17 - 11:21Artık bizim tezimizn, bizim kavgamızın
bu çalışmaların masraflı -
11:21 - 11:25olduğunu söyleyen organizasyonlarla
olduğunu düşünüyorduk. -
11:25 - 11:26Biz hayır diyorduk,
-
11:27 - 11:30fakirlere tercih hakkı verirken
fakirlerin beklentilerini -
11:30 - 11:34karşılayabilmeleri için bizim de
beklentilerimizi yükseltmeliyiz. -
11:34 - 11:36Ama bunun için dediler ki,
bu iyi bir fikir ama maliyetli. -
11:36 - 11:43Çok akademik bir yaklaşımla,
Sağlık Partnerleri'nde yaptığımız gibi -
11:43 - 11:45Dünya Bankası aleyhine bir kitap yazdık.
-
11:45 - 11:48Kısaca, Dünya Bankası'nın ekonomik
gelişime bu kadar -
11:48 - 11:52odaklı çalışmaları varken
-
11:52 - 11:56devletlerin sağlık, eğitim
ve sosyal güvenlik alanlarında -
11:56 - 12:00bütçe kısmalarını beklemesinin
-
12:00 - 12:02çok yanlış olduğunu belirttik.
-
12:02 - 12:04Dünya Bankası'yla tartıştık.
-
12:04 - 12:05Sonra çılgınca bir şey oldu.
-
12:06 - 12:09Obama beni Dünya Bankası
Başkanı olmam için aday gösterdi. -
12:09 - 12:12(Alkış)
-
12:15 - 12:20Obama'nın takımı bu süreç boyunca
''Gelişmek için Ölmek'' isimli kitabımın -
12:20 - 12:23birer kopyasını tutuyorlardı
ve her sayfasını okumuşlardı. -
12:23 - 12:25Dedim ki ''Buraya kadar herhalde?''
-
12:25 - 12:27''beni adaylıktan çıkaracak mısınız?''
-
12:27 - 12:29Obama da dedi ki,
''Hayır, hayır, bu sorun değil.'' -
12:29 - 12:31Ve beni aday gösterdi
-
12:31 - 12:35ve Temmuz 2012'de Dünya Bankası
kapılarından içeri girdim. -
12:35 - 12:40Duvarda yazılı banka misyonumuz
'Hayalimiz fakirliğin olmadığı bir dünya' -
12:40 - 12:43Bunu birkaç ay sonra
bir hedefe dönüştürdük: -
12:43 - 12:442030'a kadar aşırı fakirliği yok etmek
-
12:44 - 12:46ve paylaşılan refahı arttırmak.
-
12:46 - 12:48Dünya Bankası'nda bunu yapıyoruz.
-
12:48 - 12:52Fakirlerin seçim hakkını
Dünya Bankası'na -
12:52 - 12:53getirdiğimi düşünüyorum.
-
12:53 - 12:58(Alkış)
-
12:58 - 13:00Ancak burası TED
-
13:00 - 13:03ve bu yüzden sizinle bazı
endişelerimi paylaşmak istiyorum -
13:03 - 13:05ve sonra da bir teklif yapacağım.
-
13:05 - 13:07Dördüncü Sanayı Devrimiyle igili,
-
13:07 - 13:09bunu siz daha iyi bilirsiniz,
-
13:09 - 13:11beni endişelendiren şey şu.
-
13:11 - 13:13Hepimiz mesleklerin
yok olacağını duyuyoruz. -
13:13 - 13:16Verilerimiz gelişmekte olan ülkelerdeki
-
13:16 - 13:18mesleklerin üçte ikisinin
-
13:18 - 13:20otomasyon yüzünden yok olacağını söylüyor.
-
13:20 - 13:22Bu işleri bir şekilde telafi etmeliyiz.
-
13:22 - 13:24Bu işleri telafi etmenin bir yolu
-
13:24 - 13:28sağlık çalışanlarını
resmi iş gücüne kazandırmakla olur. -
13:28 - 13:29Ve biz bunu yapmak istiyoruz.
-
13:29 - 13:30(Alkış)
-
13:30 - 13:33Rakamların uyuşacağını düşünüyoruz,
-
13:33 - 13:37sağlık neticeleri daha iyi oldukça
ve insanlar iş sahibi oldukça -
13:37 - 13:38onları iletişim ve sosyal beceriler
-
13:38 - 13:41gibi alanlarda eğitebileceğiz
-
13:41 - 13:44ve çalışan olduklarında
bunun büyük etkisi olacak -
13:44 - 13:48ve bu da en çok büyüyen alan olabilir.
-
13:48 - 13:50Ama beni rahatsız eden bir şey daha var:
-
13:50 - 13:54şu anda anladığımız kadarıyla
gelecekteki işler -
13:54 - 13:56dijital gereksinimli olacak
-
13:56 - 14:00ve çocuklarda yetersiz büyüme krizi var.
-
14:00 - 14:04Bunlar Charles Nelson'un
Harvard Tıp Fakültesi'nden -
14:04 - 14:05bizimle paylaştığı resimler.
-
14:05 - 14:10Bu resimlerin sol tarafında gördüğünüz
-
14:10 - 14:14Yetersiz büyümeden muzdarip
3 aylık bir bebek. -
14:14 - 14:17yeterli gıda,
yeterli stimulus almıyor. -
14:17 - 14:19Diğer tarafta ise
normal bir çocuk görüyorsunuz -
14:19 - 14:23ve normal bir çocukta tüm bu nörolojik
bağlantıların olduğunu görüyorsunuz. -
14:23 - 14:25Şimdi bu nöral bağlantılar önemli
-
14:25 - 14:28çünkü bunlar insan iş gücünün tanımıdır.
-
14:28 - 14:32Şimdi bu rakamları
düşürebilecek şeyleri biliyoruz. -
14:32 - 14:35Çocuklarda yetersiz büyüme seviyesini
hızla azaltabiliriz. -
14:35 - 14:40Eğer yapmazsak, örneğin Hindistan'da
çocukların yüzde 38'inde bu var, -
14:40 - 14:42gelecekteki ekonomi yarışında
nasıl yer alacaklar? -
14:42 - 14:48Eğer yüzde 40 gelecekteki çalışanlar
tüm ülkenin gelişimi için -
14:48 - 14:52eğitim alanında
ve endişe duyduğumuz üzere -
14:52 - 14:55ekonomik alanda başarılı olamazlarsa,
-
14:56 - 14:58biz ne yapacağız?
-
14:59 - 15:0278 trilyon dolar
global ekonomimizin boyutu. -
15:02 - 15:068.55 trilyon negatif faizli
teminatlarda oturuyor. -
15:06 - 15:11Yani bu Alman Merkez bankasına
paranızı verip -
15:11 - 15:13sonra paranızı tutması için
para ödüyorsunuz demek. -
15:13 - 15:15Bu negatif faizli bir teminat.
-
15:15 - 15:1824.4 trilyon dolar çok az
kazandıran devlet hisselerinde. -
15:18 - 15:248 trilyon ise çok zengin
insanların elinde duruyor... -
15:24 - 15:26büyük şiltelerinin altında.
-
15:26 - 15:30Bizim yapmaya çalıştığımız
kendi araçlarımızı kullanarak... -
15:30 - 15:32yani biraz akademik konuşursak,
-
15:32 - 15:34ilk kayıp borç araçlarımızı kullanmaktan,
-
15:34 - 15:37risklerden arınmaktan,
karışık finansmandan, -
15:37 - 15:39siyasi risk sigortası yapmaktan
-
15:39 - 15:41kredi iyileştirmesinden bahsediyorum.
-
15:41 - 15:44Dünya bankasında öğrendiğim şeyler,
-
15:44 - 15:48zengin insanlar her bir günü
daha zengin olmak için kullanırken -
15:48 - 15:51ama bunu bizlerin fakirler için
yeterince agresif bir şekilde -
15:51 - 15:54para akışını sağlamak için kullanmıyoruz.
-
15:54 - 15:56(Alkış)
-
16:00 - 16:02Peki bu nasıl çalışıyor?
-
16:02 - 16:07Özel sektör aktörlerini bir ülkeye getirip
-
16:07 - 16:09gerçekten başarılı olabilir misiniz?
-
16:09 - 16:11Aslında biz bunu birkaç kez yaptık.
-
16:11 - 16:13Burası Zambia, Güneş Enerjisi projesi.
-
16:13 - 16:15Bu Dünya bankasının bir paket çözümü,
-
16:15 - 16:18bizler özel sektör yatırımcıları
çekmek için -
16:18 - 16:20ihtiyaç duyulan şeyleri yapıyoruz.
-
16:20 - 16:24Bu verdiğim örnekte,
Zambia'da elektrik maliyeti -
16:24 - 16:26saati 25 cent kilowatt iken,
-
16:26 - 16:30açık arttırma gibi basit yöntemlerle
-
16:30 - 16:32birkaç politikayı değiştirerek
-
16:32 - 16:35bu maliyeti aşağı çekmeyi başardık.
-
16:35 - 16:36Zambia'da en düşük tarif,
-
16:36 - 16:3825 cent kilowatt mıydı?
-
16:38 - 16:43En düşük ücret saati 4.7 cent kilowatt.
Bu mümkün. -
16:43 - 16:45(Alkış)
-
16:45 - 16:47Ama benim size teklifim şu.
-
16:47 - 16:49Bu Zipline adında bir grup,
-
16:49 - 16:52çok iyi bir şirketler
ve gerçekten de roket bilim insanları. -
16:52 - 16:55Rwanda'da droneları nasıl
kullanabileceklerini çözdüler. -
16:55 - 16:57Burada gördüğünüz ben
Rwanda'da drone havalandırırken -
16:57 - 16:591 saatin altında ülke içinde
-
16:59 - 17:01kan götürebilen bir sistem.
-
17:01 - 17:02Bu şekilde hayat kurtarıyoruz
-
17:02 - 17:04ve bu program hayat kurtardı --
-
17:04 - 17:05(Alkış)
-
17:05 - 17:07Bu program Zipline için
finansman sağladı -
17:07 - 17:11ve Rwanda'ya da çok para tasarruf ettirdi.
-
17:11 - 17:14Yapmanızı istediğimiz şey bu.
-
17:14 - 17:17Aklınızda biraz zaman ayrıp
-
17:17 - 17:20üstüne çalıştığınız teknolojilerin,
-
17:20 - 17:22kurduğunuz şirket ve tasarımlarınızın
-
17:22 - 17:25üzerinde düşünün ve bizimle çalışın,
-
17:25 - 17:29ve bunun gibi iki tarafın da kazandığı
sonuçlar doğurabilelim. -
17:29 - 17:32Sizi bir hikaye ile bırakacağım.
-
17:33 - 17:35Tanzanya'daydım ve bir sınıftaydım.
-
17:35 - 17:38Burada 11 yaşındaki çocuklarla
bir sınıftayım. -
17:39 - 17:41Onlara her zaman
yaptığım gibi sordum: -
17:41 - 17:43''Büyüyünce ne olmak istiyorsunuz?''
-
17:43 - 17:45İki tanesi elini kaldırdı ve dedi ki:
-
17:45 - 17:47''Ben Dünya Bankası başkanı
olmak istiyorum.'' -
17:47 - 17:49(Kahkaha)
-
17:49 - 17:52Sizin gibi benim takımım
ve öğretmenleri gülmeye başladı. -
17:52 - 17:54Ama ben onları durdurdum.
-
17:54 - 17:56Dedim ki ''Bakın size bir
hikaye anlatayım: -
17:57 - 18:01Ben Güney Kore'de doğduğumda
orası da buraya benziyordu. -
18:01 - 18:03Ben de buralardan geldim.
-
18:03 - 18:05Ben daha üç yaşındayken,
-
18:06 - 18:07ve ana sıfındayken,
-
18:08 - 18:12eğer zamanın Dünya Bankası Başkanı
George David Woods -
18:12 - 18:15Kore'yi ziyaret edip
benim sınıfıma gelseydi, -
18:15 - 18:17geleceğin Dünya Bankası Başkanı'nın
-
18:17 - 18:19o sınıfta oturuyor olduğunu
-
18:19 - 18:20asla düşünmeyecekti.
-
18:20 - 18:22Kimsenin size bir gün
-
18:23 - 18:26Dünya Bankası Başkanı olamayacağınızı
söylemesine izin vermeyin.'' -
18:26 - 18:27Teşekkür ederim.
-
18:27 - 18:28(Alkış)
-
18:28 - 18:30Sizi bir fikirle bırakmama izin verin.
-
18:30 - 18:33Geldiğim ülke eskiden
dünyanın en fakir ülkesiydi. -
18:33 - 18:34Dünya Bankası Başkanıyım.
-
18:35 - 18:38Ardımdan merdiveni itemem ve itmeyeceğim.
-
18:38 - 18:39Bu acil bir konu.
-
18:39 - 18:41Beklentiler yükseliyor.
-
18:41 - 18:43Her yerde beklentiler artıyor.
-
18:43 - 18:46Bu odadaki sizler, bizimle çalışın.
-
18:46 - 18:50Gördüğünüz Zipline gibi çözümler
bulabileceğimizi biliyoruz -
18:50 - 18:53ve fakirlerin daha iyi bir dünyaya
atlamasına yardım edebiliriz -
18:53 - 18:56ama bu biz birlikte çalışmazsak olmayacak.
-
18:56 - 18:59Gelecekteki ''sen',
özellikle de sizin çocuklarını... -
18:59 - 19:01Gelecekteki sen
-
19:01 - 19:04dünyamızdaki tüm çocuklara
-
19:04 - 19:08eşit fırsat yaratmak için
ne kadar duyarlı olabildiğimiz -
19:08 - 19:10ve empati kurabildiğimize bağlı olacak.
-
19:10 - 19:11Çok teşekkür ederim.
-
19:11 - 19:13(Alkış)
-
19:13 - 19:16Teşekkürler. Teşekkürler.
-
19:16 - 19:19(Alkış)
-
19:21 - 19:23Chris Anderson: Sanırım insanlar
-
19:23 - 19:25böyle bir konuşmayı
-
19:25 - 19:27Dünya Bankası başkanından
duymayı beklemiyorlardı. -
19:27 - 19:28Bu çok iyiydi.
-
19:28 - 19:31Ben sizin teklifinizde biraz daha
açık olmanızı rica edeceğim. -
19:31 - 19:36Bu odada bir çok yatırımcı
ve girişimci var. -
19:36 - 19:38Onlarla nasıl partner olacaksınız?
Teklifiniz nedir? -
19:38 - 19:41Jim Yong Kim: Biraz akademik
olabilir miyim? -
19:41 - 19:43CA: Tabii ki
JYK: İşte yaptıklarımız. -
19:43 - 19:46Mesela sigorta şirketleri
gelişen ülkelerde altyapı yatırımı için -
19:46 - 19:49asla yatırım yapmazlar
çünkü bu riski alamazlar. -
19:49 - 19:52Onlar sigorta satın alan insanların
parasını tutuyorlar. -
19:52 - 19:54Bu yüzden
İsveç Uluslarası Kalkınma Ajansı -
19:54 - 19:56bize biraz para verdi,
-
19:56 - 19:59biz de bu parayı biraz daha arttırdık,
yüz milyon kadar yaptık, -
19:59 - 20:02ve ilk zararı biz üstlendik,
yani eğer işler kötü giderse -
20:02 - 20:04yüzde 10'luk zararı sadece biz alacaktık
-
20:04 - 20:06ve geriye kalanlar güvende olacaktı.
-
20:06 - 20:09Bu da yüzde 90'lık bir kısmın kesilerek
-
20:09 - 20:13üçüz B yatırım puanı olması anlamdaydı.
Sigorta şirketleri yatırım yaptı. -
20:13 - 20:17Yani bizim yaptığımız,
bankanın parasını alıp -
20:17 - 20:21bazı araçların
riskini azaltmak için kullanıyoruz -
20:21 - 20:23ki dışarıdan da insanları
sürece dahil edebilelim. -
20:23 - 20:26Yani trilyonlarca dolar üzerinde
oturan sizler -
20:26 - 20:27bize gelin, olur mu?
-
20:27 - 20:28(Kahkaha)
-
20:28 - 20:31CA: Yani aslında baktığınız şeyler
gelişmekte olan ülkelerde -
20:31 - 20:34meslekler yaratacak
teklifler arıyorsunuz. -
20:34 - 20:35JYK: Kesinlikle. Kesinlikle.
-
20:35 - 20:39Örneğin bunlar enerji sektörü altyapısı,
-
20:39 - 20:41yollar, köprüler, limanlar.
-
20:41 - 20:44Bu gibi şeyler meslekler
yaratmak için gerekli şeyler -
20:44 - 20:46ama bizim asıl dediğimiz
-
20:46 - 20:49üzerinde çalıştığınız teknoloji
-
20:49 - 20:50veya işletmenin
-
20:50 - 20:54gelişen ülkelerde bir işlevi
olmayabileceğini düşünüyor olabilirsiniz -
20:54 - 20:55ama Zipline projesine bakın.
-
20:55 - 20:57Ve Zipline olayı
kaliteli bir teknolojiden -
20:57 - 20:59kaynaklı olmadı.
-
20:59 - 21:02Bu Rwandalılarla erken
çalışmaya başlamalarından -
21:02 - 21:04ve yapay zekayı kullanmaları
sayesinde oldu. -
21:04 - 21:07Önemli bir detay,
Rwanda'nın internet altyapısı çok iyi -
21:07 - 21:10ama bu şeyler kendi başına uçuyor.
-
21:10 - 21:13Ve biz de bunu yapacağız,
Biz sizleri tanıştıracağız. -
21:13 - 21:14Hatta finansmanı dahi sağlayacağız.
Size bu konuda destek olacağız. -
21:16 - 21:18CA: Dünya Bankası bu gibi projelerden
-
21:18 - 21:20yapmak için ne kadar harcamayı düşünüyor?
-
21:20 - 21:24JYK: Chris sen beni her zaman böyle
bir şey söyletmeye çalışıyorsun. -
21:24 - 21:27CA: Başını belaya koymaya çalışıyorum.
JYK: Yapmaya çalıştığımız şu. -
21:27 - 21:31Fakir ülkelerde yatırım için,
en fakir ülkeler için, -
21:31 - 21:33yıllık 25 milyar ayırıyoruz.
-
21:33 - 21:35Önümüzeki üç yıllık yatırımlarımız,
-
21:35 - 21:36yılda 25 milyar.
-
21:36 - 21:38Bu parayı nasıl daha etkili
-
21:38 - 21:41kullanabileceğimiz hakkında
sizinle düşünmeliyiz -
21:41 - 21:44Size net bir rakam veremiyorum.
Bu tamamen fikirlerinizin kalitesine bağlı -
21:44 - 21:46Bu yüzden bize fikirlerinizi getirin
-
21:46 - 21:51ve finansmanı sağlamanın çok zor
olacağını düşünmüyorum. -
21:51 - 21:54CA: Peki. Bunları en doğru
kişiden duydunuz. -
21:54 - 21:56Jim teşekkürler.
JYK: Teşekkürler. Teşekkürler. -
21:56 - 21:59(Alkışlar)
- Title:
- Herkes iyi bir hayata dair bir şansı hak etmiyor mu?
- Speaker:
- Jim Yong Kim
- Description:
-
Akıllı telefonlar ve internet sayesinde tüm dünyada insanların hayal ve beklentileri artıyor. Peki bu beklentileri fırsatlarla mı yoksa hüsranla mı karşılanacak? Dünya Bankası Grubu Başkanı Jim Yong Kim dünyadaki aşırı fakirliği sona erdirmek ve kolektif refahı teşvik etmek istiyor. Kım, yatırım ve risksiz gelişim desteğiyle dünyanın en fakir ülkelerindeki insanların sağlık ve finansal geleceğini iyileştirmek için kurumun nasıl çalıştığını bizlerle paylaşıyor.
- Video Language:
- English
- Team:
- closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 22:12
Meric Aydonat approved Turkish subtitles for Doesn't everyone deserve a chance at a good life? | ||
Cihan Ekmekçi accepted Turkish subtitles for Doesn't everyone deserve a chance at a good life? | ||
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for Doesn't everyone deserve a chance at a good life? | ||
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for Doesn't everyone deserve a chance at a good life? | ||
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for Doesn't everyone deserve a chance at a good life? | ||
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for Doesn't everyone deserve a chance at a good life? | ||
Gunperi Sisman edited Turkish subtitles for Doesn't everyone deserve a chance at a good life? | ||
Gunperi Sisman edited Turkish subtitles for Doesn't everyone deserve a chance at a good life? |