Evelyn Glennie nasıl dinlenir gösteriyor
-
0:00 - 0:04Sabahın dokuzu gibi bir saatte bir trampet görmek
-
0:04 - 0:08isteyip istemediğimden pek de emin değilim.
-
0:08 - 0:12Ama her neyse, böylesi dolu bir salon görmek harika,
-
0:12 - 0:14ve gerçekten Herbie Hancock ve meslektaşlarına
-
0:14 - 0:18böyle harika bir sunum yaptıkları için teşekkür etmeliyim.
-
0:18 - 0:22İlginç şeylerden biri, tabii ki
-
0:22 - 0:28o enstrüman üzerindeki saf elin teknoloji ile kombinasyonuydu
-
0:28 - 0:35ve elbette genç insanlarımızı dinlemek hakkında soyledikleri.
-
0:35 - 0:40Tabii ki, benim işim tamamen dinlemekle ilgili,
-
0:40 - 0:46ve amacım da, gerçekten, dünyaya dinlemeyi öğretmek.
-
0:46 - 0:50Bu benim hayattaki tek gerçek hedefim.
-
0:50 - 0:56Ve kulağa çok basit gibi geliyor ama, aslında bu çok çok büyük bir iş.
-
0:56 - 1:02Çünkü biliyorsunuz, bir parça müziğe baktığınızda -- örneğin,
-
1:02 - 1:10eğer sadece şu küçük motorsiklet çantamı açabilirsem -- buradaki, umarım,
-
1:10 - 1:16üzeri küçük siyah noktalarla dolu sayfanın üzerinde bir parça müzik var.
-
1:16 - 1:24Ve biliyorsunuz, biz onu açarız ve ben müziği okurum.
-
1:24 - 1:29Yani teknik olarak, ben bunu hakikaten okuyabilirim.
-
1:29 - 1:33Açıklamaları takip ederim, tempo işaretlerini, dinamiğini
-
1:33 - 1:38Bana söylenenleri aynen yaparım.
-
1:38 - 1:41Ve bu yüzden, zaman kısa olduğu için,
-
1:41 - 1:50Eğer size yalnızca olduğu gibi ilk belki iki satırı falan çalarsam. Bu çok basit.
-
1:50 - 1:51Bu eserin zor olan hiç bir tarafı yok.
-
1:51 - 1:55Fakat burada bana bu müzik parçasının oldukça hızlı olduğu söyleniyor.
-
1:55 - 1:59Çalarken trampetin neresini kullanacağım söyleniyor.
-
1:59 - 2:04Sopaların hangi kısmını kullanacağım söyleniyor.
-
2:04 - 2:06Ve bana dinamiği söyleniyor.
-
2:06 - 2:11Ve ayrıca bana trampetin kirişsiz olacağı da söyleniyor.
-
2:11 - 2:14Kirişler takılı, kirişler çıkık
-
2:14 - 2:23O halde, eğer bu parçayı tercüme edersem, şöyle bir fikir ortaya çıkar.
-
2:53 - 2:59Gibi. Muhtemelen kariyerim beş yıl kadar sürerdi.
-
2:59 - 3:07Fakat, bir müzisyen olarak benim yapmam gereken, notada yazılı olmayan herşeydir.
-
3:07 - 3:13Bir öğretmenden öğrenmeye zaman olmayan herşeyi,
-
3:13 - 3:16bir öğretmenle konuşmaya bile fırsat olmayacak herşeyi yapmaktır.
-
3:16 - 3:21Esas enstrümanınızla birlikte değilken farkettiğiniz birtakım şeyler
-
3:21 - 3:26inanılmaz ilginç ve trampetin bu küçücük yüzeyi aracılığıyla
-
3:26 - 3:30keşfetmek isteyeceğiniz şeylere dönüşüyor.
-
3:30 - 3:36Ve işte, tercümenin deneyimine vardık. Şimdi de yorumu tecrübe edeceğiz.
-
4:25 - 4:33Şimdi kariyerim birazcık daha uzun sürebilir.
-
4:33 - 4:38Fakat, bir şekilde, siz de biliyorsunuz, bu benim size bakıp pembe bir bluz giymiş
-
4:38 - 4:41hoş zeki bir hanımefendi görmemle aynı şey.
-
4:41 - 4:45Oyuncak bir ayıya sıkıca sarılmış olduğunuzu görmemle, vesaire vesaire.
-
4:45 - 4:50Böylece hakkınızda az çok bir fikre sahip olurum, neleri sevebileceğiniz
-
4:50 - 4:55nasıl bir işle meşgul olabileceğiniz, vesaire vesaire.
-
4:55 - 5:01Ancak, bu sadece, biliyorsunuz, gerçekten baktığımız zaman hepimizin edindiği
-
5:01 - 5:04bir ilk izlenimdir. Ve biz bunu yorumlamaya çalışırız,
-
5:04 - 5:06fakat aslında bu inanılmaz derecede yüzeyseldir.
-
5:06 - 5:09Aynı şekilde, müziğe bakarım, temel bir fikir edinirim,
-
5:09 - 5:14Teknik olarak neyin zor olabileceğini düşünürüm, yada bilirsiniz işte, ne yapmak istediğimi.
-
5:14 - 5:16Sedece o temel duyguyu.
-
5:16 - 5:18Ancak, bu tek başına yeterli değildir.
-
5:18 - 5:22Ve Herbie' nin dediğini düşünürüm -- lütfen dinle, dinle.
-
5:22 - 5:26Kendimizi dinlemeliyiz, her şeyden önce.
-
5:26 - 5:36Eğer çalarsam, örneğin, bageti tutarak -- tam anlamıyla bageti bırakmadan tuttuğumda--
-
5:36 - 5:40kolunuzdan yukarı gelen şiddetli bir sarsıntıyı hissedersiniz.
-
5:40 - 5:42Ve kendinizi, ister inanın ister inanmayın,
-
5:42 - 5:45hem enstrümandan hem de bagetten oldukça kopuk hissedersiniz
-
5:45 - 5:51aslında bageti oldukça sıkıca tutuyor olmama rağmen.
-
5:51 - 5:55Bageti sıkıca tutarak, garip bir şekilde daha kopuk hissediyorum.
-
5:55 - 6:02Eğer sadece basitçe bırakırsam ve elimin, kolumun daha çok bir destek sistemi olmasına izin verirsem
-
6:02 - 6:11birdenbire daha az çabayla daha fazla dinamiğe sahip oluyorum. Çok daha fazla.
-
6:11 - 6:16Ve kendimi, en sonunda, bagetle ve trampetle bir hissediyorum.
-
6:16 - 6:18Ve çok çok daha az şey yapıyorum.
-
6:18 - 6:21Aynı bu enstrümanla zaman geçirmeye ihtiyacım olduğu gibi,
-
6:21 - 6:27insanları yorumlayabilmek için de onlarla zaman geçirmeye ihtiyacım var.
-
6:27 - 6:29Onları sadece tercüme etmek değil ama yorumlamak için.
-
6:29 - 6:37Eğer, örneğin, bir müzik parçasının bir kaç mezurunu çalarsam
-
6:37 - 6:42kendimi bir teknisyen gibi hissederek --
-
6:42 - 6:47yani, sadece vurmalı çalgı çalan biri...
-
6:59 - 7:03ve bunun gibi. Eğer kendimi bir müzisyen olarak düşünürsem...
-
7:25 - 7:32ve bunun benzeri. Burda üzerinde düşünülmeye değer küçük bir -- (Alkışlar)
-
7:32 - 7:34-- fark var.
-
7:34 - 7:37Ve hatırlıyorum 12 yaşındaydım
-
7:37 - 7:43ve timpani ve perküsyon çalmaya başlamıştım, ve öğretmenim dedi ki,
-
7:43 - 7:49"Peki, bunu nasıl yapacağız? Biliyorsun, müzik tamamen dinlemekle ilgili."
-
7:49 - 7:53"Evet, buna katılıyorum. Öyleyse sorun ne?"
-
7:53 - 7:58Ve o dedi ki, "Peki, sen bunu nasıl duyacaksın? Şunu nasıl duyacaksın?
-
7:58 - 8:00Ve ben de dedim ki, "Peki sen nasıl duyuyorsun?"
-
8:00 - 8:04Dedi ki "Şey, sanırım buradan duyuyorum."
-
8:04 - 8:09Ve dedim ki, "Yani, sanırım ben de -- ama ben ayrıca ellerimle de duyuyorum,
-
8:09 - 8:16kollarım aracılığıyla da, elmacık kemiklerimle, kafa derimle, midemle, göğsümle, bacaklarımla, vesaire"
-
8:16 - 8:22Ve böylece her seferinde dersimize davulları akort ederek başladık--
-
8:22 - 8:25özellikle de büyük orkestra davulunu ve timpaniyi
-
8:25 - 8:34çok dar bir ses perdesi aralığına, yani bunun gibi...
-
8:34 - 8:41bu kadarlık bir fark. Sonra azar azar... ve azar azar ....
-
8:41 - 8:46ve vücudunuzu bu deneyime açtığınızda hissettikleriniz inanılmaz,
-
8:46 - 8:50ve elinizi açıp titreşimin size ulaşmasına izin verdiğinizde
-
8:50 - 8:54o aslında küçücük olan fark
-
8:54 - 9:00orada, parmağınızın en ufacık parçasıyla bile hissedilebilir.
-
9:00 - 9:04Ve bu nedenle yaptığımız şey, ben müzik odasının duvarının üzerine
-
9:04 - 9:11elimi koyardım ve beraber enstrümanların seslerini dinlerdik,
-
9:11 - 9:14ve gerçekten o seslerle bir bağ kurmaya çalışırdık,
-
9:14 - 9:19sadece kulağa dayanmaktan çok daha kapsamlı bir bağ.
-
9:19 - 9:23Çünkü tabii ki kulak -- demek istediğim, pek çok şeyin etkisi altında kaldığından
-
9:23 - 9:28İçinde bulunduğumuz oda, ses hacminin yükselmesi, enstrümanın kalitesi
-
9:28 - 9:38bagetlerin cinsi, vesaire vesaire.
-
9:38 - 9:46Hepsi farklıdır.
-
9:46 - 9:51Aynı ağırlıkta, fakat farklı ses renkleri.
-
9:51 - 9:53Ve temelde biz de buyuz. Bizler sadece insanız,
-
9:53 - 9:56ama hepimiz kendimize ait küçük ses renklerine sahibiz:
-
9:56 - 9:59bir bakıma bu olağanüstü kişilikleri, karakterleri
-
9:59 - 10:02ilgi alanlarını ve varlıkları da onlar oluşturur.
-
10:02 - 10:08Biraz büyüyünce Londra'daki Royal Academy of Music'in sınavlarına girdim,
-
10:08 - 10:12ve bana dediler ki, "Şey, hayır, sizi kabul etmeyeceğiz, çünkü sizin gibi, biliyorsunuz
-
10:12 - 10:17deyim yerindeyse, 'sağır' bir müzisyenin geleceği hakkında hiçbir fikrimiz yok."
-
10:17 - 10:21Ve ben bunu pek kabul edemezdim.
-
10:21 - 10:28Ve bu nedenle, onlara dedim ki, "Peki, bakın, eğer beni geri çeviriyorsanız
-
10:28 - 10:31eğer beni bu nedenlerden dolayı geri çeviriyorsanız,
-
10:31 - 10:40ses yaratma sanatındaki sunum yeteneğimi, anlayışımı ve sevgimi
-
10:40 - 10:43değerlendirmeksizin
-
10:43 - 10:49o zaman aslında kabul ettiğiniz insanlar hakkında çok ciddi şekilde düşünmeliyiz.
-
10:49 - 10:55Ve sonuç olarak-- bu küçük engeli aştıktan ve ikinci kez sınava girdikten sonra--
-
10:55 - 10:59beni okula kabul ettiler. Ve bununla da kalmadı
-
10:59 - 11:03bu olay Birleşik Krallık genelinde müzik kurumlarının
-
11:03 - 11:07bütün işlevini degiştirdi.
-
11:07 - 11:16Hiçbir koşulda buna benzer bir gerekçe gösterilerek başvurular reddedilemedi
-
11:16 - 11:18bir kimse kolsuz, bacaksız olsun olmasın---
-
11:18 - 11:22muhtemelen yine de, bir dayanakla desteklenirse nefesli bir enstrüman çalabilir.
-
11:22 - 11:29Benzeri hiçbir durum yapılan herhangi bir başvuruyu reddetmek için kullanılmadı.
-
11:29 - 11:34Ve başvuru yapan herkes tek tek dinlenmek, hissedilmek zorundaydı,
-
11:34 - 11:42ve sonrasında müzikal yeteneklerine göre -- sonra o bireyler programa girebilir yada giremezdi.
-
11:42 - 11:48Bu nedenle, böylesi bir değişim bu müzik kurumlarına oldukça ilginç
-
11:48 - 11:52bir grup öğrencinin katılması anlamına geliyordu.
-
11:52 - 11:55Ve söylemeliyim ki oların pek çoğu şimdi
-
11:55 - 11:59dünyanın farklı yerlerinde profesyonel orkestraların bünyesindeler.
-
11:59 - 12:01Bu durumla ilgili bir başka ilginç şey de
-
12:01 - 12:06(Alkışlar)
-
12:06 - 12:12açıkça, insanların müzikle birbirine bağlı olmasının yanı sıra --
-
12:12 - 12:19ki temelde buna hepimiz dahiliz, ve gayet iyi biliyoruz ki müzik gerçekten bizim günlük ilacımızdır.
-
12:19 - 12:22Müzik diyorum ama, aslında kastettiğim ses.
-
12:22 - 12:25Çünkü biliyorsunuz, bir müzisyen olarak yaşadığım o bazı sıradışı şeyler,
-
12:25 - 12:30söz gelimi 15 yaşında genç bir delikanlı
-
12:30 - 12:35en inanılmaz sorunlarla yüzleşmek zorunda olan
-
12:35 - 12:38belki de hareketlerini kontrol edemeyen
-
12:38 - 12:41belki sağır, belki kör, vesaire vesaire
-
12:41 - 12:47Aniden, o genç delikanlı bu enstrümana yakın otursa
-
12:47 - 12:50ve hatta marimbanın altına uzansa
-
12:50 - 12:56ve siz de neredeyse inanılmaz derecede orga benzer bir şeyler çalsanız--
-
12:56 - 12:59Aslında doğru bagetlerim de yok, sanırım
-
12:59 - 13:03ama buna benzer bir şey. İzninizle değiştireyim.
-
13:53 - 13:54Böylesi inanılmayacak kadar basit bir şey --
-
13:54 - 14:00ama o benim hissedemeyeceğim bir şeyi hissediyor olacaktı.
-
14:00 - 14:02çünkü ben sesin tam üstündeyim.
-
14:02 - 14:05Ses bana bu taraftan geliyor.
-
14:05 - 14:08Ona ise ses rezonatörler aracılığı ile geliyor olacak.
-
14:08 - 14:18Eğer üzerinde rezonatörler olmasaydı, biz --
-
14:18 - 14:22yani o delikanlı, öndeki bir kaç sırada oturan sizlerin hissedemediği o
-
14:22 - 14:26ses bütünlüğünü hissederdi: arka bir kaç sırada oturan sizler de bunu hissedemezdiniz.
-
14:26 - 14:29Oturduğumuz yere göre her birimiz
-
14:29 - 14:33bu sesi çok, çok farklı şekillerde algılayacağız.
-
14:33 - 14:36Ve tabii ki, sesi icra eden kişi olarak
-
14:36 - 14:42ve ne çeşit bir ses üretmek istediğim fikrinden yola çıkarak
-
14:42 - 14:45örneğin, bu ses.
-
14:51 - 14:54Her hangi bir şey duyuyor musunuz?
-
14:54 - 14:57Kesinlikle. Çünkü dokunmuyorum bile.
-
14:57 - 15:03Fakat yine de, bir şeylerin olduğu hissine kapılıyoruz.
-
15:03 - 15:05Tıpkı ağaçların hareket ettiğini gördüğümde,
-
15:05 - 15:09ağaçların hışırtı sesi çıkardığını hayal etmem gibi.
-
15:09 - 15:11Ne dediğimi anlayabiliyor musunuz?
-
15:11 - 15:15Göz herhangi bir şey gördüğünde, her zaman sesin oluştuğu izlenimi doğar.
-
15:15 - 15:19O yüzden, her zaman, her zaman o muazzam
-
15:19 - 15:24yani, esinlenebileceğiniz bir değişkenlik var.
-
15:24 - 15:30Bu yüzden, tüm performanslarım tamamıyla yaşadıklarıma dayanır,
-
15:30 - 15:34bir parça müziği öğrenmeye yada başka birinin yorumunu sahnelemeye değil,
-
15:34 - 15:39ya da belli bir parça müziğin olası bütün CD lerini almaya ve benzeri şeylere.
-
15:39 - 15:45Çünkü tüm bunlar bana bu denli saf ve temel nitelikte
-
15:45 - 15:51ve yolculuğunu adamakıllı tecrübe edebileceğim şekilde bir malzeme vermiyor.
-
15:51 - 16:00Belki de belli müzik salonlarında olan da budur, bu dinamik pekala ise yarayabilir.
-
16:09 - 16:13Belki de başka salonlarda bunu hiçbir şekilde tecrübe edemeyecekler
-
16:13 - 16:16ve bu nedenle, benim yumuşak
-
16:16 - 16:18ve nazik çalışım şu şekilde olabilir -- ♪♫
-
16:43 - 16:50Ne dediğimi anlıyor musunuz? Yani, sese erişim konusundaki bu patlama yüzünden
-
16:50 - 16:52özellikle de işitme engelliler camiasında
-
16:52 - 16:57bu sadece müzik kurumlarının ya da işitme engelliler okullarının
-
16:57 - 17:03sesi nasıl ele aldıkları ile ilgili değil. Ve sadece bir terapi aracı olarak da değil --
-
17:03 - 17:06ki tabii ki, sesin bir katılımcısı olarak,
-
17:06 - 17:09durum tam olarak da bu.
-
17:09 - 17:16Ama anlatılmaya çalışılan, ses bilimcilerin bir araya getirdiği salonlar konusunda
-
17:16 - 17:21fazlasıyla düşünmüş olduklarıdır. İddia ediyorum ki, dünya üzerinde hakikaten
-
17:21 - 17:25çok iyi akustiğe sahip olan çok az salon var.
-
17:25 - 17:31Ama bununla aklınıza gelecek her türlü şeyi yapabileceğiniz bir yer kastediyorum.
-
17:31 - 17:36En ufak, en yumuşak, yumuşacık sesten, çok geniş
-
17:36 - 17:41kocaman ve muhteşem birşeye. Her zaman birşeyler vardır --
-
17:41 - 17:43şu yukarıda kulağa hoş gelir, burada pek birşeye benzemez
-
17:43 - 17:45Belki orada harika ama şu yukarıda berbat.
-
17:45 - 17:49Belki şurada rezalet ama, orada pek de fena değil, vesaire vesaire.
-
17:49 - 17:54Yani gerçek bir müzik salonu bulmak inanılmaz
-
17:54 - 17:58özellikle ne hayal ettiyseniz aynen çalabileceğiniz bir salonu
-
17:58 - 18:01güzel görünsün diye üzerinde oynanmamış bir salonu bulmak.
-
18:01 - 18:08Ve bu nedenle, ses bilimciler aslında işitme engelli kimselerle
-
18:08 - 18:14ve sesin katılımcısı olan bireylerle sürekli iletişim halindedirler.
-
18:14 - 18:16Ve bu oldukça ilginç bir durum.
-
18:16 - 18:22Yani hakikaten size bu salonlar ile ilgili tam olarak ne olduğu konusunda
-
18:22 - 18:28çok detay veremiyorum ama, gidip de bunca yıl hakkında
-
18:28 - 18:32şu sözlerin sarf edildiği bir grup insana
-
18:32 - 18:35"Yani, nasıl olur da onlar sesi duyabilirler? Biliyorsunuz, onlar sağır."
-
18:35 - 18:39Biz sadece--- böyle davranarak, sağır olmanın böyle bir şey olduğunu hayal ederiz.
-
18:39 - 18:41Ya da başka türlü yapar, kör olmanın da böyle bir şey olduğunu hayal ederiz.
-
18:41 - 18:46Tekerlekli sandalyede oturan birini gördüğümüzde, yürüyemediklerini varsayarız.
-
18:46 - 18:53Belkide üç, dört, beş adım yürüyebilirler. Bu, onlar için yürüyebildikleri anlamına gelir.
-
18:53 - 18:57Bir yıl içerisinde, bu fazladan iki adım olabilir.
-
18:57 - 19:00Bir başka yılın sonunda, üç adım daha.
-
19:00 - 19:05Bunlar düşünülmesi gereken son derece önemli noktalar.
-
19:05 - 19:09Öyle ki, birbirimizi dinlediğimiz zaman
-
19:09 - 19:17dinleme yetimizi gerçekten test etmek bizim için inanılmaz derecede önemlidir.
-
19:17 - 19:22Gerçekten vücudumuzu titreşen bir odacık gibi kullanmak. Yargılamayı bırakmak.
-
19:22 - 19:26Benim için, yeni müziğin yüzde 99'u ile uğraşan bir müzisyen olarak
-
19:26 - 19:29Şunları söylemek çok kolay, "Aa evet, bu parçayı sevdim"
-
19:29 - 19:31Yoo hayır, bu parçayı sevmedim." Gibi.
-
19:31 - 19:37Ve biliyor musunuz, anladım ki o parçalara gerçekten zaman ayırmalıyım.
-
19:37 - 19:42Gayet mümkün ki belirli bir müzik parçası ile benim kimyam pek tutmamış olabilir.
-
19:42 - 19:47Fakat bu durum bana o parçanın kötü olduğunu söyleme hakkını vermez.
-
19:47 - 19:52Ve biliyorsunuz, bir müzisyen olmanın harika taraflarından biri de
-
19:52 - 19:56bu konunun inanılmaz derecede değişken olmasıdır.
-
19:56 - 20:00Yani, hiç bir kural yok, doğru ya da yanlış yok, bu şekilde ya da o şekilde
-
20:00 - 20:05Eğer sizden alkışlamanızı istersem -- belki böyle yapabilirim.
-
20:05 - 20:11Eğer sadece "lütfen alkışlayın" dersem. Ve gök gürültüsünün sesini yaratın.
-
20:11 - 20:14Hepimizin gök gürültüsünü bildiğini varsayıyorum.
-
20:14 - 20:16Şimdi, sadece sesi kastetmiyorum,
-
20:16 - 20:21Demek istediğim, hakikaten içinizdeki o gök gürültüsünü dinleyin.
-
20:21 - 20:26Ve lütfen onu alkışlayarak yaratmayı deneyin. Deneyin. Sadece-- lütfen deneyin.
-
20:26 - 20:33(Alkışlar)
-
20:33 - 20:43Çok güzel! Kar. Kar. Siz hiç karın sesini duydunuz mu?
-
20:43 - 20:44İzleyiciler: Hayır.
-
20:44 - 20:50Evelyn Glennie: Eee o zaman, alkışlamayı bırakın. (Kahkahalar) Tekrar deneyin.
-
20:50 - 20:56Tekrar deneyin. Kar.
-
20:56 - 20:58Gördünüz mü, ayıksınız.
-
20:58 - 21:07Yağmur. Hiç fena değil. Hiç fena değil.
-
21:07 - 21:11Biliyor musunuz, burada ilginç olan şey, aslında, çok da uzun olmayan bir süre önce
-
21:11 - 21:15aynı soruyu bir grup öğrenciye sordum.
-
21:15 - 21:19Şimdi -- muazzam hayal gücü, çok teşekkür ederim.
-
21:19 - 21:22Fakat, aranızdan hiç kimse de koltuğundan kalkıp şunu düşünmedi:
-
21:22 - 21:24"Peki! Nasıl alkışlayabilirim? Tamam, belki...
-
21:27 - 21:30-- belki fazladan ses çıkarmak için takılarımı kullanabilirim.
-
21:30 - 21:34Belki fazladan ses çıkarmak için bedenimin diğer kısımlarını kullanabilirim."
-
21:34 - 21:39İçinizden bir kişi bile, yerinde oturup iki elini kullanarak alkışlamanın dışında
-
21:39 - 21:43azıcık farklı bir şekilde alkışlamayı düşünmedi.
-
21:43 - 21:45Aynı şekilde müzik dinlerken de,
-
21:45 - 21:49onun tamamen buradan bize sunulduğunu varsayarız.
-
21:49 - 21:53Müziği bu şekilde hissederiz. Tabii ki durum böyle değil.
-
21:53 - 21:57Gök gürültüsünü hissederiz--- gök gürültüsü, gök gürültüsü. Düşün düşün düşün.
-
21:57 - 22:04Dinle dinle dinle. Şimdi gök gürültüsü ile ne yapabiliriz?
-
22:04 - 22:09Öğretmenimi hatırlıyorum. İlk başladığımda, ta ilk dersimde,
-
22:09 - 22:13bagetlerimle birlikte, çalmaya hazırım.
-
22:13 - 22:18Ve bana şunu söylemek yerine," Tamam, Evelyn, lütfen. Ayaklar hafifçe aralık,
-
22:18 - 22:24kollar aşağı yukarı 90 derecelik br açıda, bagetler az çok V şeklinde,
-
22:24 - 22:27burada bu kadar mesafeyi koru, vesaire
-
22:27 - 22:29Lütfen sırtını dik tut, vesaire, vesaire, vesaire."
-
22:29 - 22:33Muhtemelen tüm bunlar olurken kaskatı donup kalacaktım,
-
22:33 - 22:35ve trampete vuramayacaktım,
-
22:35 - 22:37çünkü bir sürü başka şeyi düşünüyor olacaktım. Bana dedi ki,
-
22:37 - 22:42"Evelyn, bu trampeti yedi günlüğüne al götür, haftaya görüşürüz."
-
22:42 - 22:47Aman tanrım! Ne yapacaktım? Artık bagetlere ihtiyacım yoktu.
-
22:47 - 22:49Bu bagetleri kullanmaya iznim yoktu.
-
22:49 - 22:53Öncelikle bu trampeti incelemeliydim,
-
22:53 - 22:58nasıl yapıldığına bakıp, şu küçük kulpların ne yaptığına, kapanların ne yaptığına.
-
22:58 - 23:05Baş aşağı çevirdim, dış iskeleti ile oynadım, baş kısmı ile oynadım.
-
23:05 - 23:11Kendi bedenim ile denedim, takılar ile denedim,
-
23:11 - 23:13her türlü şeyle denedim.
-
23:23 - 23:26Ve pek tabii, her türlü yara bere ve morluklar ile geri döndüm --
-
23:26 - 23:31ama yine de, inanılmaz bir deneyim oldu
-
23:31 - 23:36çünkü yani, nasıl olur da herhangi bir parça ile böylesi bir deneyim yaşayabilirsiniz?
-
23:36 - 23:40nasıl olur da bir çalışma kitabıyla bunu yaşayabilirsiniz?
-
23:40 - 23:43O yüzden biz hiçbir zaman çalışma kitaplarıyla uğraşmadık.
-
23:43 - 23:46Yani mesela, perküsyoncu olmaya çalışırken öğrendiğimiz
-
23:46 - 23:52şeylerden biri de, ki bu müzisyenlerden farklıdır,
-
23:52 - 23:56gayet basit tek vuruşlu tremolodur.
-
23:59 - 24:06İşte böyle. Ve sonra bir az daha hızlanıyoruz, biraz daha ve bir az daha hızlı.
-
24:06 - 24:09Vesaire vesaire. Bu parça ne gerektirir?
-
24:09 - 24:17Tek vuruşlu tremololar. Peki ben bunu neden bir parça müziği öğrenirken yapamıyorum?
-
24:17 - 24:20Ve onun yaptığı da aynen buydu.
-
24:20 - 24:25Ve ilginçtir ki, büyüdükçe, bir "müzik kurumu"nda tam zamanlı
-
24:25 - 24:31öğrenci olduğumda, tüm bunlar pencereden uçtu gitti.
-
24:31 - 24:33Çalışma kitaplarından çalışmak zorundaydık.
-
24:33 - 24:37Ve sürekli olarak, şu soru, peki, neden? Neden? Bu ne ile ilgiliydi?
-
24:37 - 24:41Bir parça çalmam gerekiyor. "Eh, işte, bu enstrümana hakim olmana yardım edecek!"
-
24:41 - 24:46Peki, nasıl: Neden bunu öğrenmeliyim? Bunu parça ile ilişkilendirmeye ihtiyacım var.
-
24:46 - 24:49Biliyorsunuz. Bir şey söylemeliyim.
-
24:49 - 24:51Neden dörtlü trampet vuruşları çalışıyorum?
-
24:55 - 25:00Kelimenin tam anlamıyla kontrol için mi, el ve baget kontrolü için mi? Bunu neden yapıyorum?
-
25:00 - 25:03Mantığını anlamam lazım,
-
25:03 - 25:08ve bu mantık da müzik yoluyla bir şeyler anlatmak olmalı.
-
25:08 - 25:13Ve müzikle bir şeyler anlatırken, ki bu temelinde sestir,
-
25:13 - 25:18her çeşit insana ve her türlü şeye ulaşabiliriz.
-
25:18 - 25:21Ancak duygusal yükünüzün sorumluluğunu almak istemem.
-
25:21 - 25:23Bir konser salonundan içeriye girerken, bu size kalmıştır.
-
25:23 - 25:29Çünkü, neyi ne şekilde dinleyeceğimizi bu belirler.
-
25:29 - 25:35Çalarken kendimi hüzünlü hissedebilirim, ya da mutlu, ya da coşkulu, ya da kızgın
-
25:35 - 25:37ama bu illa ki sizin de
-
25:37 - 25:41benimle aynı şeyleri hissetmenizi istediğim anlamına gelmez.
-
25:41 - 25:44O yüzden, lütfen bir daha konsere gittiğinizde,
-
25:44 - 25:51bedeninizin kendisini bu deneyime açmasına, müziğin yankılandığı bir odaya dönüşmesine izin verin.
-
25:51 - 25:56Müzisyenin yaşadığı deneyimin aynısını yaşamayacağınızın farkında olun.
-
25:56 - 26:00Müzisyen asıl sesi duymak için olası en kötü pozisyondadır.
-
26:00 - 26:06Onlar bagetin trampet ile temasını duyarlar,
-
26:06 - 26:10ya da çekicin bir parça ağaca vuruşunu, ya da yayın telin üzerindeki sesini, ve buna benzer sesleri
-
26:10 - 26:14Ya da prinç enstrüman ve soluktan sesi yaratan nefesi
-
26:14 - 26:16Oradaki hamlığı hissederler.
-
26:16 - 26:20Ama yine de inanılmayacak kadar saf bir şeyi hissederler,
-
26:20 - 26:24ses gerçekten oluşmadan var olan bir şeyin deneyimini.
-
26:24 - 26:30Lütfen, sesin ilk vuruşu ya da nefesi takip eden ömrüne dikkat edin.
-
26:30 - 26:37Sadece, sesin bu yolculuğunu hissedin
-
26:37 - 26:41tıpkı benim dün gece gelmek yerine bu özel konferansın
-
26:41 - 26:46tüm sürecini yaşamış olmayı istemem gibi.
-
26:46 - 26:50Umarım, günün ilerleyen saatlerinde belki bir iki şey paylaşabiliriz.
-
26:50 - 26:53Fakat, beni ağırladığınız için çok teşekkür ederim!
-
26:53 - 27:03(Alkışlar)
- Title:
- Evelyn Glennie nasıl dinlenir gösteriyor
- Speaker:
- Evelyn Glennie
- Description:
-
Beklentilerimizin ötesindeki bu sunumda, sağır vurmalı çalgı sanatçısı Evelyn Glennie müzik dinlemenin sadece ses dalgalarının kulak zarımıza çarpmasına izin vermekten çok daha fazlası olduğunu gösteriyor.
- Video Language:
- English
- Team:
- closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 31:51