Return to Video

Ben Westboro Baptist Kilisesi'nde büyüdüm. İşte neden ayrıldığım...

  • 0:01 - 0:04
    Aileme ilk katıldığım protestoda
  • 0:04 - 0:07
    mavi gözlü, tombul yanaklı,
    beş yaşında bir çocuktum.
  • 0:08 - 0:10
    Annem bebeklerimi minivanda bıraktırmıştı.
  • 0:11 - 0:14
    Kansas'ın yoğun neminde,
  • 0:14 - 0:17
    bir yığın akrabayla çevrelenmiş vaziyette,
  • 0:17 - 0:20
    küçük yumruklarımla henüz okuyamadığım
    bir pankartı tutuyordum:
  • 0:21 - 0:22
    "Eşcinseller ölüme layıktır."
  • 0:23 - 0:24
    Bu başlangıçtı.
  • 0:25 - 0:27
    Protestolarımız yakında
    günlük olmaya başladı
  • 0:27 - 0:29
    ve uluslarlararası bir
    fenomene dönüştü
  • 0:29 - 0:32
    ve Westboro Baptist Kilisesi'nin
    bir üyesi olarak
  • 0:32 - 0:35
    ben de ülke çapındaki protestoların
    bir demirbaşına dönüştüm.
  • 0:35 - 0:37
    Eşcinsel karşıtı protesto kariyerimin
  • 0:37 - 0:39
    ve bildiğim hayatımın sonu,
  • 0:39 - 0:40
    20 yıl sonra geldi;
  • 0:40 - 0:43
    kısmen, bana "öteki"yle
    karşılaşmanın gücünü
  • 0:43 - 0:46
    gösteren Twitter'daki
    yabancılarca tetiklenmişti
  • 0:47 - 0:48
    Yaşam, benim evimde,
  • 0:48 - 0:52
    iyi ve kötü arasında, destansı bir
    ruhani savaş olarak tanımlanmıştı.
  • 0:52 - 0:55
    İyi, benim kilisem ve üyeleriydi
  • 0:55 - 0:57
    ve kötü ise diğer herkesti.
  • 0:58 - 1:00
    Kilisemin tuhaflıkları öyleydi ki
  • 1:00 - 1:02
    dünyayla sürekli
    çatışma halindeydik
  • 1:02 - 1:05
    ve bu bizim ötekiliğimizi
    günbegün güçlendiriyordu.
  • 1:06 - 1:08
    "Temiz ve kirliyi birbirinden ayırın"
  • 1:08 - 1:10
    diyordu ayet;
  • 1:10 - 1:11
    biz de öyle yaptık.
  • 1:11 - 1:13
    Beyzbol maçlarından
    askeri cenazelere kadar
  • 1:13 - 1:17
    ellerimizde fosforlu pankartlarla
    ülkeyi dolaştık,
  • 1:17 - 1:20
    insanlara tam olarak
    ne kadar kirli olduklarını
  • 1:20 - 1:23
    ve tam da neden cehenneme
    doğru gittiklerini söylemek için.
  • 1:23 - 1:26
    Tüm hayatımızın odağı buydu.
  • 1:26 - 1:31
    Şeytanın kucağında oturan bir dünyada
    iyilik yapmanın tek yolu benim için buydu.
  • 1:31 - 1:33
    Ve diğer 10 kardeşim gibi
  • 1:33 - 1:36
    bana öğretilenlere
    tüm kalbimle inandım
  • 1:36 - 1:39
    ve Westboro'nun gündemini
    özel bir hevesle takip ettim.
  • 1:40 - 1:43
    2009'da, bu heves beni Twitter'a getirdi.
  • 1:44 - 1:46
    Başlangıçta, bu platformda
    karşılaştığım insanlar
  • 1:46 - 1:48
    tam da beklediğim gibi
    düşmanca davranıyordu.
  • 1:48 - 1:51
    Çocukluğumdan beri
    protestolarda gördüğüm
  • 1:51 - 1:53
    bağıran kalabalıkların
    dijital versiyonuydular.
  • 1:53 - 1:56
    Fakat bu dijital hırgürünün içinde
  • 1:56 - 1:58
    tuhaf bir şablon oluşmaya başladı.
  • 1:58 - 2:03
    Biri, her zamanki o öfke ve
    küçümsemeyle profilime ulaşırdı;
  • 2:03 - 2:07
    ben de İncil ayetleri, pop kültür
    referansları ve gülen suratlardan oluşan
  • 2:07 - 2:09
    bir karışımla cevap verirdim.
  • 2:09 - 2:14
    Anlaşılır biçimde kafaları karışırdı
    ve hazırlıksız yakalanırlardı
  • 2:14 - 2:16
    ve peşinden bir sohbet doğardı.
  • 2:16 - 2:17
    Ve bu sohbet medeniydi,
  • 2:17 - 2:20
    iki taraf da samimi
    bir merakla dolu olurdu.
  • 2:20 - 2:24
    Öteki kişi, dünyayla ilgili nasıl
    böylesi aşırı sonuçlara varmıştı?
  • 2:25 - 2:28
    Hatta bazen sohbet
    gerçek hayata kayardı.
  • 2:28 - 2:30
    Twitter'da tartıştığım insanlar
  • 2:30 - 2:32
    şehirlerinde protestoya geldiysem
  • 2:32 - 2:34
    beni görmek için gelirlerdi.
  • 2:35 - 2:37
    David de onlardan biriydi.
  • 2:38 - 2:40
    "Jewlicious" diye bir blogu vardı.
  • 2:41 - 2:44
    Hararetli fakat arkadaşça
    tartışmalarla geçen birkaç aydan sonra
  • 2:44 - 2:47
    New Orleans'taki bir protestoda
    beni görmeye geldi.
  • 2:47 - 2:51
    Bana yaşadığı Kudüs'ten bir
    Ortadoğu yemeği getirdi;
  • 2:51 - 2:53
    ben de ona koşer çikolata getirdim
  • 2:53 - 2:56
    ve "Tanrı Yahudilerden nefret ediyor"
    pankartı tuttum.
  • 2:56 - 2:57
    (Gülüşmeler)
  • 2:57 - 2:59
    Pozisyonlarımıza dair
    bir kafa karışıklığı yoktu
  • 2:59 - 3:02
    fakat arkadaş ve hasım
    arasındaki çizgi muğlaklaşıyordu.
  • 3:03 - 3:05
    Birbirimizi insan olarak
    görmeye başlamıştık
  • 3:05 - 3:08
    ve bu birbirimizle nasıl
    konuştuğumuzu değiştirdi.
  • 3:08 - 3:09
    Zaman aldı fakat
  • 3:10 - 3:13
    bu konuşmalar sonunda içime
    şüphe tohumları ekti.
  • 3:13 - 3:17
    Twitter arkadaşlarım Westboro'nun
    öğretilerini anlamak için çaba gösterdiler
  • 3:17 - 3:18
    ve bunu yaparak
  • 3:18 - 3:21
    benim hayatım boyunca fark edemediğim
    tutarsızlıkları bulabildiler.
  • 3:22 - 3:25
    İsa, "Aranızdan günahsız olan kimse
    ilk taşı o atsın!" dediği halde
  • 3:25 - 3:29
    neden eşcinsellere idamı savunduk?
  • 3:29 - 3:32
    Tanrıya komşumuzu yok etmesi
    için dua ederken
  • 3:32 - 3:34
    aynı zamanda onu sevdiğimizi
    nasıl iddia edecektik?
  • 3:36 - 3:40
    Gerçek şu ki internetteki
    bu yabancılar tarafından
  • 3:40 - 3:42
    bana gösterilen özenin
    kendisi bir çelişkiydi;
  • 3:42 - 3:43
    diğer taraftaki insanların
  • 3:43 - 3:47
    inanmam istenen şeytanlar olmadıklarına
    dair kanıtları arttırıyordu.
  • 3:48 - 3:51
    Bu farkındalıklar
    yaşam değiştirici nitelikteydi.
  • 3:51 - 3:54
    Kutsal gerçekliğin
    nihai hakemleri değil de
  • 3:55 - 3:56
    kusurlu insanlar olduğumuzu görünce
  • 3:56 - 3:58
    öyle değilmiş gibi davranamadım.
  • 3:58 - 4:01
    Eylemlerimizi meşrulaştıramadım;
  • 4:01 - 4:04
    özellikle de cenaze törenlerini
    protesto edip
  • 4:04 - 4:06
    insan trajedisini kutladığımız
    zalim pratiğimizi.
  • 4:08 - 4:09
    Bakışımdaki bu değişimler,
  • 4:09 - 4:12
    kiliseme olan güvenimde daha
    büyük bir erozyona neden oldu
  • 4:12 - 4:15
    ve sonunda benim için
    orada kalmayı imkansız kıldı.
  • 4:17 - 4:21
    Ezici bir yas ve aşırı bir korkuya rağmen
    Westboro'dan 2012'de ayrıldım.
  • 4:23 - 4:25
    Ayrılmamdan hemen sonraki o günlerde
  • 4:25 - 4:28
    saklanma içgüdüsü neredeyse felç ediciydi.
  • 4:28 - 4:31
    Bir daha benimle asla
    konuşmayacaklarından emin olduğum,
  • 4:31 - 4:34
    düşünceleri ve görüşleri
    benim için her şey demek olan
  • 4:34 - 4:36
    ailemin yargısından saklanmak istedim.
  • 4:36 - 4:39
    Bu kadar uzun zamandır reddettiğim
    dünyadan saklanmak istedim,
  • 4:39 - 4:43
    bir ömür boyu düşmanlıktan sonra
    bana ikinci bir şans vermek için
  • 4:43 - 4:44
    hiçbir nedenleri olmayan insanlardan.
  • 4:46 - 4:47
    Ve gene de, inanılmaz bir şekilde
  • 4:47 - 4:49
    o şansı verdiler.
  • 4:49 - 4:52
    Herkes geçmişime ulaşabiliyordu
    çünkü internette her yerdeydi;
  • 4:52 - 4:54
    binlerce twit ve yüzlerce röportaj,
  • 4:54 - 4:58
    yerel TV haberlerinden
    "Howard Stern Show"a kadar,
  • 4:58 - 5:01
    ama çok sayıda insan beni
    açık kollarla gene de kucakladı.
  • 5:02 - 5:04
    Neden olduğum zarar için
    bir özür yazısı yazdım
  • 5:04 - 5:08
    ama bir özrün bunların hiçbirini asla
    telafi edemeyeceğini de biliyordum.
  • 5:08 - 5:11
    Tüm yapabildiğim yeni bir hayat
    kurmaya çalışmak ve
  • 5:11 - 5:14
    zararı kısmen onarmaya çalışmaktı.
  • 5:14 - 5:18
    Samimiyetimden şüphelenmek için
    insanların her türlü sebebi vardı
  • 5:18 - 5:19
    fakat çoğu şüphelenmedi.
  • 5:19 - 5:20
    Ve
  • 5:21 - 5:22
    tarihim hesaba katılırsa
  • 5:22 - 5:24
    bu umabileceğimden fazlasıydı;
  • 5:24 - 5:26
    af ve hüsnüzan.
  • 5:26 - 5:28
    Beni hâlâ şaşırtıyor.
  • 5:29 - 5:31
    Evden ayrı ilk yılımı
  • 5:32 - 5:34
    benimle birlikte ayrılmayı seçen
  • 5:34 - 5:36
    küçük kız kardeşimle yönsüz geçirdim.
  • 5:37 - 5:38
    Bir boşluğa yürüdük
  • 5:38 - 5:42
    ama bunca zamandır hedef aldığımız
    aynı topluluklarda bir ışık ve
  • 5:42 - 5:45
    ilerleyebileceğimiz bir yol
    bulduğumuza çok şaşırmıştık.
  • 5:46 - 5:47
    David,
  • 5:47 - 5:49
    "Jewlicious" blogu olan
    Twitter arkadaşım
  • 5:49 - 5:52
    bizi Los Angeles'ta bir Yahudi
    topluluğuna davet etti.
  • 5:53 - 5:56
    Hasidik bir haham, eşi ve dört
    çocuğunun
  • 5:56 - 5:57
    evindeki kanepelerde uyuduk.
  • 5:58 - 6:00
    3 sene önce, üzerinde
    "Hahamınız bir orospu."
  • 6:00 - 6:03
    yazan bir pankartla
    protesto ettiğim haham.
  • 6:05 - 6:08
    Koşer mutfaklarında bulaşık
    yıkayıp akşam yemeği için
  • 6:08 - 6:10
    sebze doğrarken teoloji,
  • 6:10 - 6:13
    Yahudilik ve yaşam üzerine
    uzun uzun konuştuk.
  • 6:14 - 6:16
    Bize ailelerindenmişiz gibi davrandılar.
  • 6:16 - 6:18
    Hiçbir şeyi aleyhimizde kullanmadılar;
  • 6:18 - 6:20
    çok şaşırmıştım.
  • 6:21 - 6:22
    O dönem çalkantılarla doluydu
  • 6:22 - 6:25
    fakat sık sık geri dönüp
    düşündüğüm bir nokta,
  • 6:25 - 6:28
    o dönemde kazandığım
    hayret verici şu kavrayıştı:
  • 6:29 - 6:33
    Gördüğüm neredeyse her insanla ilgili
    içgüdüsel olarak aklımdan geçen
  • 6:33 - 6:37
    sert yargılamaları bırakmak
    benim için bir rahatlama ve ayrıcalıktı.
  • 6:38 - 6:40
    Fark ettim ki şimdi,
    öğrenmem gerekiyordu.
  • 6:41 - 6:42
    Dinlemem gerekiyordu.
  • 6:44 - 6:46
    Bu son zamanlarda üzerine
    sık düşündüğüm bir konu
  • 6:46 - 6:50
    çünkü eski kilisemde hüküm süren
    bu yıkıcı etkilerin çoğunun aynısını
  • 6:50 - 6:53
    toplumsal iletişimimizde
    istemesem de görüyorum.
  • 6:54 - 6:57
    Tolerans ve çeşitliliğe
    hiç bu kadar değer vermemiştik
  • 6:58 - 7:00
    ama gene de git gide bölünüyoruz.
  • 7:00 - 7:02
    İyi şeyler istiyoruz,
  • 7:02 - 7:06
    adalet, eşitlik, özgürlük,
    haysiyet, refah...
  • 7:06 - 7:07
    fakat seçtiğimiz yol,
  • 7:07 - 7:10
    benim 4 yıl önce terk ettiğim
    yola o kadar benziyor ki.
  • 7:11 - 7:14
    Dünyayı "biz" ve "onlar" diye böldük;
  • 7:15 - 7:17
    sığınaklarımızdan sadece karşı kampa
  • 7:17 - 7:19
    retorik el bombaları
    atacağımız kadar çıkıyoruz.
  • 7:20 - 7:24
    Ülkenin yarısının üzerini
    hayattan kopuk liberal elitler ya da
  • 7:24 - 7:26
    ırkçı, kadın düşmanı caniler
    diyerek çiziyoruz.
  • 7:26 - 7:30
    Nüans yok, karmaşıklık yok, insanlık yok.
  • 7:30 - 7:34
    Biri, karşı taraf için empati ve
    anlayış talep ettiğinde bile
  • 7:34 - 7:36
    konuşma neredeyse daima
  • 7:36 - 7:40
    kimin daha fazla empati hak
    ettiğine dair bir tartışmaya dönüyor.
  • 7:40 - 7:42
    Ve aynen benim
    yapmayı öğrendiğim gibi
  • 7:42 - 7:44
    kendi pozisyonumuzdaki
    kusurları ya da
  • 7:44 - 7:47
    karşı tarafın pozisyonundaki değerleri
    görmeyi rutin olarak reddediyoruz.
  • 7:47 - 7:49
    Uzlaşmak lanetlenmiş.
  • 7:50 - 7:54
    Ortak çizgiyi sorguladıklarında kendi
    tarafımızdakileri bile hedef alıyoruz.
  • 7:55 - 7:59
    Bu yol bize zalim, pusucu,
    derinleşen bir kutuplaşma
  • 7:59 - 8:01
    ve hatta şiddet feveranları getirdi.
  • 8:02 - 8:04
    Ben bu yolu hatırlıyorum.
  • 8:04 - 8:06
    Bizi gitmek istediğimiz yere götürmeyecek.
  • 8:07 - 8:10
    Bana umut veren şeyse bununla ilgili
    yapabileceğimiz bir şeyler olması.
  • 8:11 - 8:12
    İyi haber, bunun yalın olması
  • 8:13 - 8:15
    ve kötü haber ise zor olması.
  • 8:15 - 8:19
    Anlaşmadığımız insanlarla konuşmalı
    ve onları dinlemeliyiz.
  • 8:20 - 8:22
    Zor çünkü çoğu zaman
  • 8:22 - 8:25
    karşı tarafın o pozisyona
    nasıl geldiğini anlayamıyoruz.
  • 8:25 - 8:27
    Zor çünkü haklı kızgınlık duygusu,
  • 8:27 - 8:31
    bizimkinin doğru taraf olduğundan
    emin olmanın o hissi
  • 8:31 - 8:32
    o kadar baştan çıkarıcı ki.
  • 8:33 - 8:35
    Zor çünkü empati ve şefkati
  • 8:35 - 8:39
    bize düşmanlık ve aşağılama gösteren
    insanlara genişletmemiz anlamına geliyor.
  • 8:40 - 8:43
    Aynen karşılık vermek
    o kadar çekici ki
  • 8:43 - 8:45
    ama olmak istediğimiz insan bu değil.
  • 8:45 - 8:47
    Direnebiliriz.
  • 8:47 - 8:51
    Bu şekilde davranmak için Twitter'da
    karşılaştığım, görünürde düşmanım
  • 8:51 - 8:55
    ama sonra sevgili arkadaşlarım
    olan bu insanlardan hep esinleneceğim
  • 8:55 - 8:59
    ve özellikle anlayışlı ve gönlü zengin
    bir kişiden bahsedecek olursam,
  • 8:59 - 9:00
    kocamdan.
  • 9:01 - 9:04
    Ona karşılık verme
    biçimimde bir farklılık yoktu.
  • 9:05 - 9:07
    Özel olan, onların yaklaşımıydı.
  • 9:08 - 9:11
    Son birkaç yılda bunun
    üzerine çok düşündüm
  • 9:11 - 9:14
    ve farklı yaptıkları,
  • 9:14 - 9:16
    gerçek diyaloğu mümkün
    kılan dört şey buldum.
  • 9:17 - 9:19
    Bu dört adım küçük fakat güçlüydü
  • 9:19 - 9:21
    ve bunları bugün
    zor konuşmalarda kullanmak için
  • 9:21 - 9:23
    yapabileceğim her şeyi yapıyorum.
  • 9:24 - 9:27
    Birincisi, "Kötü niyet olduğunu varsayma!"
  • 9:28 - 9:30
    Twitter'daki arkadaşlarım
    şunu fark etti ki
  • 9:30 - 9:33
    sözcüklerim agresif ve kırıcı da olsa
  • 9:33 - 9:36
    doğru şeyi yaptığıma
    samimi olarak inanıyordum.
  • 9:36 - 9:40
    Kötü niyet olduğunu varsaymak, birinin
    neden öyle davrandığını ve inandığını
  • 9:40 - 9:43
    gerçekten anlamaktan bizi
    neredeyse anında alıkoyuyor.
  • 9:43 - 9:46
    Onların, bir ömür dolusu deneyimle
    akılları biçimlenmiş insan evlatları
  • 9:46 - 9:48
    olduğunu unutuyoruz
  • 9:48 - 9:50
    ve ilk kızgınlık dalgasında
    takılıp kalıyoruz
  • 9:50 - 9:54
    ve konuşma bunun ötesine
    geçmekte çok zorlanıyor
  • 9:55 - 9:57
    ama iyi ya da nötr niyet varsaydığımızda
  • 9:57 - 10:01
    aklımıza diyalog için çok daha güçlü
    bir çerçeve vermiş oluyoruz.
  • 10:02 - 10:05
    İkincisi, "Sorular sor."
  • 10:06 - 10:09
    İdeolojik ayrımların öte tarafındaki
    kişilerle iletişime girdiğimizde
  • 10:09 - 10:12
    soru sormak, farklılaşan
    bakış açılarımız arasındaki
  • 10:12 - 10:14
    kopukluğu belirlememize
    yardımcı oluyor.
  • 10:14 - 10:17
    Bu önemli çünkü karşı tarafın aslında
    nereden geldiğini anlamazsak
  • 10:17 - 10:19
    etkili argümanlar sunamayız
  • 10:20 - 10:22
    ve önemli çünkü onlara da
  • 10:22 - 10:25
    bizim pozisyonumuzdaki
    sorunlara işaret etme fırsatı veriyor.
  • 10:25 - 10:28
    Fakat sorular sormak başka
    bir amaca hizmet ediyor.
  • 10:28 - 10:30
    Bir kişiye duyulduğu mesajını veriyor.
  • 10:31 - 10:33
    Twitter'daki arkadaşlarım
    suçlamayı bırakıp
  • 10:33 - 10:35
    sorular sormaya başladıklarında
  • 10:35 - 10:37
    neredeyse otomatik bir şekilde
    onların yaptığını yaptım.
  • 10:38 - 10:40
    Soruları, konuşmak için bana alan verdi
  • 10:40 - 10:43
    ama aynı zamanda bana,
    onlara soru sorma ve
  • 10:43 - 10:45
    cevaplarını samimiyetle
    dinleme iznini de verdi.
  • 10:46 - 10:49
    Konuşmalarımızın dinamiğini
    kökünden değiştirdi.
  • 10:50 - 10:52
    Üçüncüsü, "Sakin kal."
  • 10:53 - 10:55
    Bu, uygulama ve sabır gerektiriyor
  • 10:55 - 10:56
    fakat çok etkili.
  • 10:57 - 11:01
    Westboro'da konuşma biçimimin başkalarını
    nasıl etkilediğini takmamayı öğrendim.
  • 11:01 - 11:04
    Doğruluğumun, kabalığımı
    meşrulaştırdığını düşündüm.
  • 11:04 - 11:08
    Sert tonlar, yükselmiş sesler,
    hakaretler, söz kesmeler...
  • 11:08 - 11:11
    Ama bu strateji nihayetinde
    amaçlananın tersine hizmet eder.
  • 11:11 - 11:12
    Stresli durumlarda,
  • 11:12 - 11:15
    sesi ve alaycı, aşağılayıcı sert
    tonu yükseltmek doğaldır
  • 11:15 - 11:20
    fakat bu, konuşmayı tatminkâr olmayan,
    patlayıcı bir sona götürmeye neden oluyor.
  • 11:21 - 11:24
    Kocam, henüz sadece
    bir Twitter tanıdığıyken
  • 11:24 - 11:27
    tartışmalarımız sıklıkla
    sertleşir ve keskinleşirdi
  • 11:27 - 11:29
    fakat biz daima
    tırmandırmayı reddederdik;
  • 11:29 - 11:31
    bunun yerine
    konuyu değiştirirdik.
  • 11:31 - 11:34
    O bir fıkra anlatırdı ya da
    bir kitap tavsiye ederdi
  • 11:34 - 11:37
    ya da tartışmadan ayrılmak için
    nazikçe izin isterdi.
  • 11:38 - 11:39
    Tartışmanın bitmediğini,
  • 11:39 - 11:43
    bizi sakinliğe döndürmek için sadece
    kısa süreliğine durduğunu bilirdik.
  • 11:44 - 11:47
    Dijital iletişim medeniliğimizi azaltıyor
    diye insanlar sık sık hayıflanıyor
  • 11:47 - 11:51
    fakat bu, online konuşmaların
    yüz yüze olanlara kıyasla bir avantajı.
  • 11:52 - 11:54
    Düşüncelerini yıldırıcı
    bulduğumuz insanlarla
  • 11:54 - 11:58
    bizim aramızda zamansal ve
    mekansal bir tampon var.
  • 11:58 - 12:00
    Bu tamponu kullanabiliriz.
  • 12:00 - 12:04
    Saldırmak yerine
    ara verebilir, nefes alabilir,
  • 12:04 - 12:06
    konuyu değiştirebilir ya da uzaklaşabilir
  • 12:06 - 12:09
    ve sonra hazır olduğumuzda
    geri gelebiliriz.
  • 12:10 - 12:11
    Ve son olarak...
  • 12:13 - 12:15
    "Argümanınızı ortaya koyun."
  • 12:16 - 12:17
    Bu bariz görünebilir
  • 12:17 - 12:20
    ama güçlü inançlara sahip olmanın
    bir yan etkisi şudur ki
  • 12:20 - 12:22
    bazen pozisyonumuzun
    değerinin bariz ve
  • 12:22 - 12:27
    kendini anlatır nitelikte olduğunu
    ya da olması gerektiğini varsayarız,
  • 12:27 - 12:29
    apaçık ki doğru ve iyi oldukları için
  • 12:29 - 12:32
    onları savunmamalıyızdır,
  • 12:32 - 12:35
    birisi anlamıyorsa bu onun problemidir,
  • 12:35 - 12:37
    onları eğitmek benim işim değildir.
  • 12:38 - 12:39
    Ama bu kadar basit olsaydı
  • 12:39 - 12:41
    hepimiz her şeyi aynı şekilde görürdük.
  • 12:41 - 12:44
    Twitter'daki arkadaşlarım
    ne kadar nazik olsa da
  • 12:44 - 12:46
    argümanlarını ortaya koymasalardı
  • 12:46 - 12:50
    dünyayı farklı bir şekilde görmek
    benim için çok daha zor olurdu.
  • 12:51 - 12:53
    Hepimiz yetiştirilişimizin bir ürünüyüz
  • 12:53 - 12:56
    ve inançlarımız
    tecrübelerimizi yansıtıyor.
  • 12:57 - 13:00
    Başkalarından fikirlerini kendiliğinden
    değiştirmelerini bekleyemeyiz.
  • 13:01 - 13:02
    Değişim istiyorsak
  • 13:02 - 13:04
    gerekçelendirmesini yapmalıyız.
  • 13:05 - 13:09
    Twitter'daki arkadaşlarım inançlarından
    ya da prensiplerinden vazgeçmediler,
  • 13:09 - 13:11
    sadece tepeden bakmaktan vazgeçtiler.
  • 13:11 - 13:15
    Her şekilde meşrulaştırılabilecek
    gücenişlerini kanalize ettiler ve
  • 13:15 - 13:19
    bana iyilik ve mizahla sertliği alınmış,
    hedefe yönelik sorularla geldiler.
  • 13:20 - 13:22
    Bana bir insan olarak yaklaştılar
  • 13:22 - 13:24
    ve bu, 20 yıl sürmüş şiddetli tepkilerden,
  • 13:24 - 13:28
    hor görülmeden ve şiddetten
    daha dönüştürücüydü.
  • 13:29 - 13:31
    Bazılarının bu yoğunlukta
    bir iletişim için zamanı
  • 13:31 - 13:34
    ya da enerjisi ya da sabrı
    olmayabileceğini biliyorum
  • 13:34 - 13:36
    fakat ne kadar zor olabilse de
  • 13:36 - 13:38
    anlaşamadığımız birisine ulaşmak
  • 13:38 - 13:41
    hepimizin yararlanabileceği bir imkan.
  • 13:41 - 13:45
    Ve samimi olarak inanıyorum ki
    biz zor şeyleri yapabiliriz,
  • 13:45 - 13:48
    sadece onlar için değil,
    kendimiz için ve geleceğimiz için.
  • 13:48 - 13:51
    Tiksintiyi ve yola gelmez
    çatışmaları tırmandırmak
  • 13:51 - 13:53
    kendimiz için
    istediğimiz bir şey değil,
  • 13:53 - 13:54
    ya da ülkemiz için,
  • 13:54 - 13:56
    ya da gelecek neslimiz için.
  • 13:58 - 14:00
    Westboro'dan ayrılışımdan
    birkaç hafta önce,
  • 14:00 - 14:04
    annem bana bir şey söyledi;
    ailemle kalabilmemin bir yolu olmasını
  • 14:04 - 14:05
    çaresizce umut ederken...
  • 14:07 - 14:09
    okuyamadığı pankartları
    protestolarda tutan
  • 14:09 - 14:13
    5 yaşındaki tombul yanaklı kız
    olmadan önce bile
  • 14:13 - 14:15
    kalbimin her atışıyla
    sevdiğim insanlarla...
  • 14:16 - 14:19
    Dedi ki: "Sadece bir insansın,
  • 14:19 - 14:21
    benim sevgili, tatlı çocuğum"
  • 14:22 - 14:23
    Benden mütevazi olmamı,
  • 14:24 - 14:27
    Tanrı'yı ve büyüklerimi sorgulamamamı,
    onlara güvenmemi istiyordu
  • 14:28 - 14:31
    ama bana göre daha büyük
    resmi kaçırıyordu:
  • 14:32 - 14:33
    Hepimiz sadece insanız
  • 14:34 - 14:37
    bu en temel gerçekle
    yönümüz belirlenmeli
  • 14:37 - 14:40
    ve birbirimize iyi kalple ve
    şefkatle yaklaşmalıyız.
  • 14:40 - 14:43
    Her birimiz oluşturduğumuz topluluklara
  • 14:43 - 14:45
    ve kültürlere ve toplumlara
    katkı yapıyoruz.
  • 14:46 - 14:51
    Bu öfke ve suçlama sarmalının sonu,
    bu yıkıcı ve baştan çıkarıcı itkilere
  • 14:51 - 14:55
    teslim olmayı reddeden
    bir kişiyle başlıyor.
  • 14:56 - 14:59
    Bizimle başlayacağına
    karar vermeliyiz sadece.
  • 14:59 - 15:00
    Teşekkür ederim.
  • 15:00 - 15:05
    (Alkış)
Title:
Ben Westboro Baptist Kilisesi'nde büyüdüm. İşte neden ayrıldığım...
Speaker:
Megan Phelps-Roper
Description:

Kendilerinden başka herkesi şeytanlaştırmakla iftihar eden bir grupta büyümek nasıl bir şeydir? Megan Phelps-Roper, Amerika'nın en tartışmalı kilisesinin içindeki hayatın detaylarını ve kiliseden ayrılmaya karar vermesinde Twitter'da yaşadığı diyalogların nasıl belirleyici olduğunu anlatıyor. Bu sıradışı konuşmada, aşırı kutuplaşmaya dair kişisel deneyimlerini ideolojik sınırları aşmak için başarıyla kullanabileceğimiz bazı etkili yollarla birlikte anlatıyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
15:17

Turkish subtitles

Revisions