Return to Video

Otizmin unutulmuş tarihi

  • 0:01 - 0:03
    Geçen yıl Noel’den hemen sonra,
  • 0:03 - 0:07
    Kaliforniya’da 132 çocuk, ya Disneyland'ı
  • 0:07 - 0:09
    ziyaret ettikleri ya da orada
    bulunmuş biriyle
  • 0:09 - 0:12
    temasa geçtikleri için kızamığa yakalandı.
  • 0:12 - 0:15
    Virüs daha sonra Kanada sınırını geçip
  • 0:15 - 0:19
    Quebec'te 100'den fazla çocuğa bulaştı.
  • 0:19 - 0:22
    Bu salgınla alakalı trajik şeylerden biri,
  • 0:22 - 0:27
    dünyada tedavisi en kolay hastalıklardan
    biri olan kızamığın
  • 0:27 - 0:31
    bağışıklık sistemi zayıf olan bir çocuk
    için öldürücü olabilmesidir.
  • 0:31 - 0:33
    Bu hastalığı durdurabilecek etkili bir aşı
  • 0:33 - 0:37
    yarım asrı aşkın süredir mevcut,
  • 0:37 - 0:39
    fakat Disneyland'de bu salgına yakalanan
  • 0:39 - 0:42
    çocukların birçoğuna aşı yapılmamıştı,
  • 0:42 - 0:45
    çünkü aileleri bunun sözde
    daha kötü bir şeye
  • 0:45 - 0:47
    yol açabileceğinden korkmuşlardı:
  • 0:47 - 0:49
    Otizme.
  • 0:49 - 0:53
    Fakat durun-- İngiliz Tıp Dergisi
    tarafından yayınlanmış,
  • 0:53 - 0:55
    otizm ve aşılar hakkında
    tartışmayı alevlendiren,
  • 0:55 - 0:57
    foyası meydana çıkan
  • 0:57 - 0:58
    ve ardından geri çekilen ve
  • 0:58 - 1:01
    kasten dolandıran o makale
    değil miydi?
  • 1:01 - 1:03
    Bilim meraklısı çoğu insan,
  • 1:03 - 1:08
    aşının otizme yol açtığı teorisinin bir
    saçmalık olduğundan bihaber mi?
  • 1:08 - 1:09
    Bence çoğunuz biliyorsunuz bunu,
  • 1:09 - 1:12
    fakat dünyadaki milyonlarca ebeveyn,
  • 1:12 - 1:17
    aşının çocuklarını otizm riskine
    atacağından korkmaya devam ediyor.
  • 1:17 - 1:18
    Neden?
  • 1:19 - 1:20
    İşte sebebi.
  • 1:20 - 1:25
    Bu zamanla yükseldiği değerlendirilen
    otizmin yayılma grafiği.
  • 1:25 - 1:28
    Otizm 20. yüzyılda çok nadir görülen bir
  • 1:28 - 1:31
    durum olarak nitelendiriliyordu.
  • 1:31 - 1:34
    Otizmi daha önce duymuş olan az sayıda
  • 1:34 - 1:36
    psikolog ve çocuk doktoru,
  • 1:36 - 1:40
    kariyerlerini böyle bir vaka görmeden
    tamamlayacaklarını düşünüyorlardı.
  • 1:40 - 1:45
    Onlarca yıl, yaygınlık derecesi
    10 bin çocukta sadece
  • 1:45 - 1:47
    3 ila 4 arasında sabit kaldı.
  • 1:47 - 1:49
    Fakat sonra, 1990'larda,
  • 1:49 - 1:51
    değerler birdenbire artmaya başladı.
  • 1:51 - 1:55
    Otizm Konuşuyor gibi yardım kuruluşları
  • 1:55 - 1:58
    otizmi tekrar tekrar,
    Disneyland'daki başka bir
  • 1:58 - 2:01
    çocuktan kapılabilecek bir salgınmış gibi
    değerlendiriyorlar.
  • 2:01 - 2:03
    Peki ya neler oluyor?
  • 2:03 - 2:06
    Eğer sorun aşılar değilse, ne o zaman?
  • 2:06 - 2:10
    Atlanta'daki Hastalık Kontrol
    Merkezi'ndeki insanlara,
  • 2:10 - 2:11
    ne olduğunu sorarsanız,
  • 2:11 - 2:14
    bu hızla yükselen değerleri açıklamak için
  • 2:14 - 2:19
    “genişletilmiş tanı kriterleri” ve
    “daha iyi vaka saptanması”
  • 2:19 - 2:21
    gibi ifadeler kullanmaya meyilliler.
  • 2:21 - 2:22
    Fakat bu tarz bir dil,
  • 2:23 - 2:26
    2 yaşındaki çocuğunun göz teması
    kurmasını ümit eden
  • 2:26 - 2:30
    genç bir anneyi sakinleştirmeye yetmez.
  • 2:30 - 2:33
    Tanı kriterleri daha geniş olmalıyken,
  • 2:33 - 2:36
    en başta neden bu kadar sınırlıydılar?
  • 2:36 - 2:38
    Neden 1990'lardan önce
  • 2:38 - 2:41
    otizm vakalarına daha nadir rastlanıyordu?
  • 2:41 - 2:47
    Beş yıl önce, bu soruların cevabını
    ortaya çıkarmaya karar verdim.
  • 2:47 - 2:50
    Olanların yavaş ve tedbirli adımlarla
    ilerleyen bilimdense
  • 2:50 - 2:53
    halk arasındaki söylentilerin gücü ile
  • 2:53 - 2:57
    daha çok alakası olduğunu öğrendim.
  • 2:57 - 2:59
    20. yüzyılın büyük bir kısmında,
  • 2:59 - 3:01
    klinisyenler otizmin ne olduğu
  • 3:01 - 3:03
    ve nasıl keşfedildiği ile alakalı
  • 3:03 - 3:05
    bir hikâye anlattılar,
  • 3:05 - 3:09
    fakat bunun yanlış çıkması ve
    beraberinde getirdiği sonuçları
  • 3:09 - 3:13
    küresel toplum sağlığı üzerinde
    yıkıcı bir etki oluşturuyor.
  • 3:13 - 3:17
    Tıbbi literatürün kıyısında
    köşesinde kalmış,
  • 3:17 - 3:19
    kaybedilmiş ve unutulmuş,
  • 3:19 - 3:22
    otizmi anlatan daha gerçek
    başka bir hikâye vardı.
  • 3:22 - 3:26
    Bu ikinci hikâye, bu noktaya nasıl
    ulaştığımızı ve bir sonraki
  • 3:26 - 3:29
    aşamada nerede olmamız gerekeceği
    hakkında her şeyi anlatıyor.
  • 3:29 - 3:34
    İlk hikâye, Johns Hopkins
    Hastanesi'ndeki çocuk psikiyatristi
  • 3:34 - 3:36
    olan Leo Kanner ile başlıyor.
  • 3:36 - 3:39
    1943'te Kanner kendi dünyasında yaşayan,
  • 3:39 - 3:44
    etrafındakileri, hatta ebeveynlerini
    görmezden gelen
  • 3:44 - 3:47
    11 genç hastayı anlatan
  • 3:47 - 3:48
    bir makale yayınladı.
  • 3:48 - 3:51
    Yüzlerinin önünde ellerini çırparak
  • 3:51 - 3:53
    saatlerce kendilerini
    eğlendirebiliyorlardı,
  • 3:53 - 3:56
    fakat en sevdikleri oyuncakları
    haberleri olmadan
  • 3:56 - 3:58
    her zamanki yerinden alınmış olması gibi
  • 3:58 - 4:01
    küçük şeylerden ise paniğe kapılıyorlardı.
  • 4:01 - 4:04
    Kanner kliniğine getirilen
    hastalardan yola çıkarak
  • 4:04 - 4:07
    otizmin çok nadir olduğunu düşündü.
  • 4:07 - 4:12
    1950'lere kadar, dünyada bu
    konunun öncüsü olarak,
  • 4:12 - 4:16
    Güney Afrika kadar
    uzaklardan yönlendirildiğinde,
  • 4:16 - 4:21
    sadece 150'nin altında gerçek otizm
    vakasına tanık olduğunu açıkladı.
  • 4:21 - 4:24
    Bu aslında şaşılacak bir şey değildi,
  • 4:24 - 4:27
    çünkü Kanner’ın otizm tanısı kriterleri
  • 4:27 - 4:29
    inanılmaz seçiciydi.
  • 4:29 - 4:35
    Örneğin, o nöbet geçiren çocuklara
    bu teşhisin konmasına karşıydı
  • 4:35 - 4:38
    ama bugün biliyoruz ki
    epilepsi otizmde çok yaygındır.
  • 4:38 - 4:41
    Bir defasında başka
    klinisyenler tarafından
  • 4:41 - 4:44
    otizm teşhisi konan 10 çocuktan dokuzunun
  • 4:44 - 4:48
    otistik olduğunu reddettiği için
    havalara girmişti.
  • 4:48 - 4:50
    Kanner zeki biriydi,
  • 4:50 - 4:53
    ama teorilerinden
    birkaçı başarılı olamadı.
  • 4:53 - 4:57
    O, otizmi soğuk ve sevgisiz
    ebeveynlerin neden olduğu
  • 4:57 - 5:00
    bir çocuk psikozu olarak sınıflandırdı.
  • 5:01 - 5:05
    Bu çocuklar buzdolabında düzgün
    bir şekilde tutulmuşlar
  • 5:05 - 5:07
    ve erimemişler dedi.
  • 5:07 - 5:09
    Fakat aynı zamanda Kanner,
  • 5:09 - 5:12
    bazı genç hastalarının müzik,
    matematik ve hafıza gibi
  • 5:12 - 5:15
    bazı belli başlı alanlarda yoğunlaşan
  • 5:15 - 5:19
    özel yeteneklerinin olduğunu fark etti.
  • 5:19 - 5:21
    Kliniğindeki bir erkek çocuk
  • 5:21 - 5:26
    daha 2 yaşına girmeden 18 senfoniyi
    birbirinden ayırt edebiliyordu.
  • 5:26 - 5:29
    Annesi onun en sevdiği
    plaklardan birini koyduğunda
  • 5:29 - 5:32
    doğru bir şekilde “Beethoven” diyordu.
  • 5:32 - 5:34
    Fakat Kanner ebeveynlerinin onayını almada
  • 5:34 - 5:38
    umutsuz olan bu çocukların
    şatafatlı ebeveynlerden
  • 5:38 - 5:41
    duydukları şeyleri
    kustuklarını iddia ederek
  • 5:41 - 5:43
    bu yeteneklere karşı karamsar
    bir görüşe sahipti.
  • 5:43 - 5:49
    Sonuç olarak, otizm aileler için bir
    leke ve utanç kaynağı oldu
  • 5:49 - 5:51
    ve dünyanın çoğu için görünmez olarak,
  • 5:51 - 5:54
    otistik çocukların iki nesli
  • 5:54 - 5:58
    kendi iyilikleri için bazı
    kurumlara yollandılar.
  • 5:58 - 6:02
    İlginç bir şekilde, araştırmacılar
    1970’lere kadar
  • 6:02 - 6:07
    Kanner’ın otizmin nadir olduğu
    teorisini test etmeye başlamadılar.
  • 6:08 - 6:12
    Bana söylediği gibi Kanner’ın
    buzdolabı ebeveynliği teorisinin
  • 6:12 - 6:15
    "tam bir aptallık” olduğunu
    düşünen Lorna Wing,
  • 6:15 - 6:17
    Londra’da bir bilişsel psikologtu.
  • 6:18 - 6:21
    O ve kocası John, sıcakkanlı
    ve şefkatli insanlardı,
  • 6:21 - 6:25
    fakat Susie adında son derece
    otistik bir kızları vardı.
  • 6:25 - 6:29
    Lorna ve John, bir tanı olmadan
    ulaşılamayacak olan
  • 6:29 - 6:31
    destek hizmetleri,
  • 6:31 - 6:34
    özel eğitim ve diğer kaynaklar olmadan
  • 6:34 - 6:37
    Susie gibi bir çocuğu büyütmenin
    ne kadar zor olduğunu biliyorlardı.
  • 6:38 - 6:40
    Lorna ve meslektaşı Judith Gould,
  • 6:40 - 6:45
    otistik çocuklar ve aileleri için
    daha fazla kaynak gerektiği konusunu
  • 6:45 - 6:48
    Sağlık Bakanlığı’na taşımak için
  • 6:48 - 6:52
    aslında 30 yıl önce yapılmış olması
    gereken bir şeyi yapmaya karar verdiler.
  • 6:52 - 6:57
    Onlar, toplum genelinde otizmin
    yaygınlığı çalışmasını başlattılar.
  • 6:57 - 7:00
    Onlar toplumdaki otistik
    çocukları bulmak için
  • 7:00 - 7:05
    Londra’nın Camberwell adlı banliyosunda
    kaldırımları mesken tuttular.
  • 7:05 - 7:10
    Gördükleri şey Kanner’ın modelinin
    çok sığ olduğunu açığa çıkardı.
  • 7:10 - 7:15
    Halbuki otizm gerçeği daha
    renkli ve çeşitli.
  • 7:15 - 7:17
    Bazı çocuklar neredeyse hiç konuşamıyordu,
  • 7:17 - 7:22
    fakat diğerleri astrofiziğe,
    dinozorlara ve kraliyet ailesinin
  • 7:22 - 7:25
    şeceresine olan cazibeleriyle sanki
    muma dönmüşlerdi.
  • 7:25 - 7:29
    Diğer bir ifadeyle, bu çocuklar güzel
  • 7:29 - 7:32
    ve düzgün kutulara sığmıyorlardı
  • 7:32 - 7:34
    ve onlar orada Kanner’ın tahmin ettiği
  • 7:34 - 7:37
    yekpare modelden çok daha
    fazlasını gördüler.
  • 7:38 - 7:41
    İlk başta ellerindeki veriyi
    anlamlandıramadılar.
  • 7:41 - 7:44
    Bu çocukları daha önce nasıl
    hiç fark eden olmamıştı?
  • 7:44 - 7:47
    Fakat sonra Lorna, Kanner’ın
    makelesinden bir yıl sonra
  • 7:47 - 7:51
    1944’ te Almanya’da
  • 7:51 - 7:52
    yayınlanıp unutulan
  • 7:52 - 7:55
    ve hiç kimsenin hatırlamak ve
    düşünmek bile istemediği
  • 7:55 - 7:57
    korkunç bir zamanın küllerinde gömülmüş
  • 7:57 - 8:00
    bir makaleye atfedilen
    bir belgeye rastladı.
  • 8:01 - 8:03
    Kanner, kendisiyle rekabet eden
    bu makaleyi biliyordu,
  • 8:03 - 8:07
    fakat kendi çalışmasında
    bundan özellikle bahsetmedi.
  • 8:07 - 8:10
    İngilizce’ye bile hiç çevrilmemişti,
  • 8:10 - 8:13
    fakat şans eseri, Lorna’nın
    kocası Almanca biliyordu
  • 8:13 - 8:16
    ve Lora için onu çevirdi.
  • 8:16 - 8:20
    O makale otizmin
    başka bir hikâyesini sunuyordu.
  • 8:20 - 8:23
    Yazarı 1930’larda
    Viyana’da bir yatılı okul
  • 8:23 - 8:26
    ve klinik karışımı bir yeri işleten
  • 8:26 - 8:28
    Hans Asperger adında bir adamdı.
  • 8:28 - 8:32
    Asperger’in öğrenme farklılıkları olan
    çocukların eğitimi hakkındaki fikirleri
  • 8:32 - 8:35
    bugünün çağdaş standartlarının
    bile ilerisindeydi.
  • 8:35 - 8:40
    Klinikte sabahları, müzik besteleme
    çalışmaları ile başlıyordu
  • 8:40 - 8:43
    ve Pazar günü öğleden sonraları
    çocuklar oyun oynuyorlardı.
  • 8:43 - 8:47
    Ebeveynleri otizme neden olmayla
    suçlamak yerine,
  • 8:47 - 8:49
    Asperger, onu birinin tüm yaşamı boyunca
  • 8:49 - 8:53
    konfor ve çeşitli şefkatli destekler
    gerektiren uzun soluklu
  • 8:53 - 8:58
    poligenetik bir yetersizlik
    olarak çerçevelendirmişti.
  • 8:58 - 9:01
    Çocuklara kliniğindeki hastalar gibi
    davranmanın aksine,
  • 9:01 - 9:05
    Asperger onları onun küçük
    profesörleri olarak adlandırdı
  • 9:05 - 9:08
    ve özellikle onlara uygun olan eğitim
    metotlarının geliştirilmesinde
  • 9:08 - 9:10
    onların katkılarını kaydetmişti.
  • 9:11 - 9:16
    Önemli bir şekilde, Asperger otizmi
    yetenekli olmakla engelli olma
  • 9:16 - 9:21
    aralığını kapsayan farklı
    bir süreç olarak görmüştür.
  • 9:22 - 9:25
    O, otizmin ve otistik
    özelliklerin yaygın olduğuna
  • 9:25 - 9:27
    ve her zaman var olmuş olduğuna,
  • 9:27 - 9:31
    bu sürecin tuhaf bilim adamı ve
    dalgın profesör gibi
  • 9:31 - 9:34
    popüler kültürden benzer numunelerin
  • 9:34 - 9:37
    yönlerini görerek inanmıştı.
  • 9:37 - 9:39
    Hatta öyle görünüyor ki
  • 9:39 - 9:43
    bilim ve sanatta başarı için
    kişide otizmden
  • 9:43 - 9:46
    bir parça iz gereklidir
    diyecek kadar ileri gitmişti.
  • 9:46 - 9:50
    Lorna and Judith, Kanner’ın ebeveylerin
    otizme neden olduğundan dolayı nadir
  • 9:50 - 9:54
    olduğunu düşündüğü için hatalı
    olduğunu fark ettiler.
  • 9:54 - 9:56
    Sonraki birkaç yıl boyunca,
  • 9:56 - 10:00
    onlar Amerikan Psikiyatri
    Derneği ile tanı kriterlerini
  • 10:00 - 10:03
    genişletmek için “otizm yelpazesi”
    diye adlandırdıkları
  • 10:03 - 10:06
    çeşitliliği sunmak için
    sessizce çalıştılar.
  • 10:06 - 10:09
    1980’lerin sonunda 1990’ların başında,
  • 10:09 - 10:11
    onların değişiklikleri
    Kanner’ın sığ modelini
  • 10:11 - 10:14
    Asperger’in geniş ve kapsamlı modeliyle
  • 10:14 - 10:16
    değiştirerek yürürlüğe girdi.
  • 10:17 - 10:20
    Bu değişiklikler dış dünyadan
    kopuk bir şekilde olmuyordu.
  • 10:20 - 10:23
    Şans eseri, Lorna ve Judith
    gözlerden uzak çalışarak
  • 10:23 - 10:25
    kriterleri geliştirirken,
  • 10:25 - 10:30
    bütün dünyadaki insanlar
    ilk defa otistik yetişkinler görüyorlardı.
  • 10:30 - 10:33
    1988’de “Yağmur Adam” filmi çıkmadan
  • 10:33 - 10:38
    sadece çok az sayıda uzman
    otizmin nasıl bir şey olduğunu biliyordu.
  • 10:38 - 10:43
    Dustin Hoffman’ın Raymond Babbitt
    olarak unutulmaz performansı
  • 10:43 - 10:46
    “Yağmur Adam”a dört Akademi
    Ödülü kazandırdığında,
  • 10:46 - 10:49
    dünyanın her yanındaki çocuk doktorları,
  • 10:49 - 10:53
    psikologlar, öğretmenler ve ebeveynler
    otizmin nasıl bir şey olduğunu öğrendiler.
  • 10:54 - 10:56
    Şans eseri aynı zamanda,
  • 10:56 - 11:02
    otizm tanısı koymada
    kullanımı kolay ilk testler tanıtıldı.
  • 11:02 - 11:05
    Artık sen çocuğunu değerlendirmesi için
    küçük bir uzmanlar sınıfı ile
  • 11:05 - 11:09
    irtibat kurmak zorunda kalmayacaktın.
  • 11:09 - 11:13
    “Yağmur Adam”, kriterlerdeki değişiklikler
  • 11:13 - 11:16
    ve bu testlerin tanıtımının birlikteliği
  • 11:16 - 11:18
    mükemmel bir otizm farkındalığı
  • 11:18 - 11:21
    ve bir ağ etkisi yarattı.
  • 11:21 - 11:24
    Lorna ve Judith’in de tahmin ettiği gibi,
  • 11:24 - 11:27
    aslında umduğu gibi, tanıların
    sayısında bir artış oldu ki
  • 11:27 - 11:30
    bu nihayet hak ettikleri
    destek ve hizmetlerden
  • 11:30 - 11:35
    otistik insanların ve ailelerinin
    faydalanmasına imkân sağlayacaktı.
  • 11:36 - 11:38
    Sonra Andrew Wakefield ortaya çıktı
  • 11:38 - 11:42
    ve tanıların artmasında aşıları suçladı.
  • 11:42 - 11:44
    Bu basit, güçlü
  • 11:44 - 11:47
    ve kışkırtıcı bir şekilde
    inandırıcı hikâye
  • 11:47 - 11:49
    Kanner’ın otizmin nadir olduğu teorisi
  • 11:49 - 11:51
    kadar yanlıştı.
  • 11:51 - 11:54
    Eğer CDS’nin Amerika’da
  • 11:54 - 11:59
    68 çocukta bir çocuk olan
    mevcut tahmini doğruysa,
  • 11:59 - 12:03
    o zaman otistikler dünyadaki en büyük
    azınlık gruplarından biri oluyorlar.
  • 12:03 - 12:06
    Son yıllarda, otistik insanlar
    kendilerinin bir sonraki
  • 12:06 - 12:09
    tıbbi buluş yoluyla çözülecek
    birer bulmaca
  • 12:09 - 12:13
    oldukları düşüncesini reddetmek için
  • 12:13 - 12:16
    “nöroçeşitlilik” terimini insan bilişinin
    çeşitlerini kutlamak için
  • 12:16 - 12:19
    damgalayarak internette
    bir araya geldiler.
  • 12:19 - 12:22
    Nöroçeşitliliği anlamanın bir yolu
  • 12:22 - 12:25
    insanların işletim sistemleri
    yoluyla düşünmektir.
  • 12:25 - 12:30
    Bir bilgisayar sadece Windows’u
    çalıştırmıyor diye bozuk sayılmaz.
  • 12:30 - 12:34
    Otistik standartlara göre
    normal insan beyni
  • 12:34 - 12:36
    kolayca çeldirilebilir,
  • 12:36 - 12:38
    takıntılı bir şekilde sosyal
  • 12:38 - 12:41
    ve detaylar için dikkat
    eksikliğinden muzdariptir.
  • 12:41 - 12:44
    Tabii ki kendileri için
    uygun olmayan bir dünyada
  • 12:44 - 12:46
    zor bir hayat yaşadıkları kesin.
  • 12:46 - 12:51
    80 yıl sonra, biz hâlâ Asperger’i
    yakalamaya çalışıyoruz ki
  • 12:51 - 12:54
    o otizmin en zor yanlarının “tedavisi”nin
  • 12:54 - 12:57
    anlayışlı öğretmenlerinde,
  • 12:57 - 12:59
    yardımcı işverenlerinde,
  • 12:59 - 13:01
    destek topluluklarında
  • 13:01 - 13:05
    ve çocuklarının potansiyeline inanan
    ebeveynlerinde bulunduğuna inanıyordu.
  • 13:05 - 13:08
    Zosia Zaks adında otistik bir adam
    bir keresinde şöyle demişti:
  • 13:08 - 13:13
    “İnsanlık gemisini yüzdürmek için
    haydi herkes işbaşına!”
  • 13:13 - 13:16
    Belirsiz bir geleceğe doğru
    yelken açarken,
  • 13:16 - 13:20
    toplum olarak karşı karşıya kaldığımız
    zorluklarla mücadele etmek için
  • 13:20 - 13:24
    gezegenimizdeki insan zekâsının
    her çeşidinin birlikte çalışmasına
  • 13:24 - 13:25
    ihtiyacımız var.
  • 13:25 - 13:28
    Bir tane bile zekâyı boşa harcama
    lüksümüz yok.
  • 13:28 - 13:29
    Teşekkür ederim.
  • 13:29 - 13:33
    (Alkış)
Title:
Otizmin unutulmuş tarihi
Speaker:
Steve Silberman
Description:

Onlarca yıl önce çok az sayıda çocuk doktoru otizmi duymuştu. 1975’te, beş binde bir çocukta olduğu tahmin ediliyordu. Bugün 68’de 1’i otizm yelpazesinin içinde yer alıyor. Bu hızlı yükselişe ne neden oldu? Steve Silberman “mükemmel otizm farkındalığı akımı”na- birkaç doktor daha kabul edilebilir bir görüşten, beklenmedik bir popüler kültür anından ve yeni bir klinik testten bahsediyor- işaret ediyor. Fakat bunu gerçekten daha iyi anlamak için 1944’te öncülük eden bir makale yayınlayan Avusturya’lı Hans Asperger’e doğru gitmemiz gerekiyor. Çünkü zamanın içine gömülmüştü ve otizm o zamandan beri yanlış anlaşılıyordu. (Bu konuşma Pop-Up Dergisi’nin düzenlediği bir TED2015 oturumudur: popupmagazine.com veya Twitter'da @popupmag.)

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
13:48

Turkish subtitles

Revisions