Return to Video

Esaret altında geçen altı senenin korku ve inanç hakkında bana öğrettikleri

  • 0:02 - 0:05
    Hayatımda ilk kez korktuğumda
  • 0:06 - 0:08
    kırk bir yaşındaydım.
  • 0:09 - 0:11
    Sürekli bana çok cesur
    olduğumu söylerlerdi.
  • 0:12 - 0:14
    Küçüklüğümden beri
    yüksek yüksek ağaçlara tırmanır
  • 0:14 - 0:17
    her hayvana hiç korkmadan yaklaşırım.
  • 0:18 - 0:20
    Bir şeylere kafa tutmayı severdim.
  • 0:20 - 0:22
    Babam hep şöyle derdi:
  • 0:23 - 0:27
    "Çeliğin sağlamı
    her türlü ateşe dayanandır."
  • 0:28 - 0:32
    Ben de Kolombiya siyasetine atıldığımda
  • 0:32 - 0:35
    her türlü ateşe dayabileceğimi sanmıştım.
  • 0:35 - 0:37
    Ülkedeki yolsuzluğun
  • 0:37 - 0:41
    ve devlet-uyuşturucu mafyası arasındaki
    ilişkinin kökünü kurutmayı istiyordum.
  • 0:41 - 0:44
    Dokunulamaz denilen
    siyasetçilerin yaptıkları yolsuzlukları
  • 0:44 - 0:49
    direk isimleriyle ifşa ettim
    diye olsa gerek
  • 0:49 - 0:50
    ilk kez seçilmiştim.
  • 0:50 - 0:53
    Uyuşturucu mafyalarıyla
    olan bağlarından ötürü
  • 0:54 - 0:57
    Cumhurbaşkanıyla da hesaplaştım.
  • 0:58 - 1:01
    Tam da bundan olsa gerek
    artık ölüm tehditleri almaya başladım.
  • 1:01 - 1:03
    Daha ufacık çocuklarımı
  • 1:04 - 1:06
    bir sabah gizlice uçağa binmeleri için
  • 1:06 - 1:10
    Fransız büyükelçisinin zırhlı aracıyla
    kaçırmak zorunda kaldım.
  • 1:11 - 1:12
    Yetmedi saldırıya uğradım.
  • 1:13 - 1:16
    Neyse ki kıl payı atlattım.
  • 1:17 - 1:18
    Bir sonraki sene
  • 1:19 - 1:23
    Kolombiya halkı büyük bir oy çoğunluğuyla
    beni senatör olarak seçti.
  • 1:24 - 1:27
    Cesaretim için beni
    ödüllendirdiklerini düşünmüştüm.
  • 1:28 - 1:31
    Ben de cesur olduğumu düşünmüyor değildim
  • 1:31 - 1:33
    ama öyle değildi.
  • 1:35 - 1:38
    Aslında gerçek korku nedir
  • 1:39 - 1:41
    hiç görmemiş ve yaşamamıştım.
  • 1:43 - 1:44
    Bu devran,
  • 1:45 - 1:48
    23 Şubat 2002'de değişti.
  • 1:49 - 1:53
    O sıralar Cumhurbaşkanı adayıydım
  • 1:53 - 1:57
    ve seçim kampanyamızı yürütüyorduk
  • 1:57 - 2:00
    ta ki bir grup silahlı
  • 2:00 - 2:02
    ve askeri üniformalı adam
  • 2:02 - 2:04
    bizi gözaltına alana kadar.
  • 2:05 - 2:07
    Botlarına baktım, kauçuktandı.
  • 2:07 - 2:11
    Halbuki Kolombiya ordusu deri bot giyerdi.
  • 2:12 - 2:16
    Onların FARC gerillaları
    olduklarını anlamıştım.
  • 2:16 - 2:19
    Her şey göz açıp kapayıncaya kadar
    bir anda oluverdi.
  • 2:22 - 2:25
    Komutan arabayı durdurun dedi.
  • 2:26 - 2:30
    Demeye kalmadan
    adamlarından biri mayına basıp
  • 2:31 - 2:33
    havaya uçtu
  • 2:34 - 2:38
    ve tam da önüme
    oturur vaziyette düşüverdi.
  • 2:38 - 2:40
    Onunla göz göze geldik
  • 2:41 - 2:43
    ve tam o anda genç adam
  • 2:44 - 2:49
    kauçuk botun içindeki ayağının
    kopup uzaklara düştüğünü fark etti.
  • 2:49 - 2:52
    (İç çeker)
  • 2:53 - 2:54
    Avaz avaz
  • 2:57 - 2:59
    bağırmaya başladı.
  • 3:01 - 3:02
    İnanın
  • 3:03 - 3:04
    o gün ne hissettiysem
  • 3:04 - 3:06
    şimdi de aynısını hissediyorum
  • 3:06 - 3:09
    çünkü o anda yaşadığım
    duygularım yeniden canlanıyor.
  • 3:09 - 3:13
    O an sanki içimde bir şeyler kırıldı.
  • 3:14 - 3:17
    Onun korkusunun bana da
    bulaştığını hissedebiliyordum.
  • 3:17 - 3:20
    Beynim durmuş
    gözlerimin önüne bir perde inmişti,
  • 3:20 - 3:21
    felç olmuş gibiydim.
  • 3:21 - 3:23
    Şoku atlatır atlatmaz
  • 3:25 - 3:26
    içimden ilk şunu dedim:
  • 3:27 - 3:29
    "Buraya kadarmış, beni öldürecekler.
  • 3:29 - 3:31
    Çocuklarıma bir veda bile edemedim."
  • 3:35 - 3:39
    Beni ormanın derinliklerine
    doğru kaçırırlarken
  • 3:41 - 3:43
    FARC militanları
  • 3:43 - 3:45
    eğer hükümet pazarlığa yanaşmazsa
  • 3:47 - 3:48
    beni öldüreceklerini söylediler.
  • 3:49 - 3:51
    Hükümetin de
  • 3:51 - 3:55
    buna asla yanaşmayacağından emindim.
  • 3:56 - 3:57
    O günden sonra
  • 3:58 - 4:01
    her gece korkarak uyudum.
  • 4:01 - 4:03
    Soğuk soğuk terler akıttım,
  • 4:03 - 4:05
    tir tir titredim,
  • 4:05 - 4:07
    karnıma sancılar girdi,
  • 4:07 - 4:09
    gözüme uyku girmedi...
  • 4:10 - 4:12
    Olan en çok da kafama oldu
  • 4:12 - 4:17
    çünkü hafızamdan
    bildiğim tüm telefon numaraları,
  • 4:17 - 4:19
    tüm adresler,
  • 4:19 - 4:21
    eşin dostun isimleri,
  • 4:21 - 4:23
    hayatımdaki önemli olaylar
  • 4:23 - 4:25
    hepsi silinip gitmişti.
  • 4:26 - 4:32
    Artık akıl sağlığımdan
    şüphe etmeye başlamıştım.
  • 4:33 - 4:36
    Şüphe umutsuzluğu,
  • 4:37 - 4:39
    umutsuzluk da
    depresyonu beraberinde getirmişti.
  • 4:40 - 4:43
    Hal ve hareketlerim değişiyordu,
  • 4:43 - 4:46
    paranoya olmuştum deyip geçmek
    bunun yanında basit kalır.
  • 4:47 - 4:50
    Bu; bir çeşit güvensizlik,
  • 4:51 - 4:52
    nefret
  • 4:53 - 4:55
    ve hatta öldürme isteği gibi bir şeydi.
  • 4:56 - 5:03
    Bunun farkına beni boynumdan
    bir ağaca zincirlediklerinde fark ettim.
  • 5:04 - 5:05
    O gün beni dışarıda,
  • 5:05 - 5:10
    bardaktan boşanırcasına yağan
    tropik yağmurun altında bıraktılar.
  • 5:11 - 5:13
    Çok sıkışmıştım
  • 5:14 - 5:17
    ve bir an önce tuvalete
    gitmem gerekiyordu.
  • 5:21 - 5:23
    "Tuvalete gitmek istiyorsan
  • 5:25 - 5:27
    karşımda
  • 5:32 - 5:33
    kaşarlık yap"
  • 5:39 - 5:41
    diye bağırdı nöbetçi.
  • 5:49 - 5:50
    Ben
  • 5:53 - 5:56
    işte tam o anda
  • 6:05 - 6:06
    onu öldürmeye karar verdim.
  • 6:10 - 6:13
    Günler boyunca
  • 6:15 - 6:18
    doğru yer ve zamanda
    onu nasıl öldürebilirimi planladım.
  • 6:19 - 6:20
    Nefret köpürüyordum,
  • 6:20 - 6:21
    korkuyordum da.
  • 6:22 - 6:24
    Ta ki bir durup,
  • 6:24 - 6:25
    düşünüp
  • 6:25 - 6:27
    kendime
  • 6:27 - 6:29
    şunu diyene kadar:
  • 6:30 - 6:32
    "Onlara benzemeyeceğim.
  • 6:32 - 6:34
    Onlar gibi katil olmayacağım."
  • 6:35 - 6:37
    En azından
  • 6:37 - 6:42
    hala kim olmak istediğime
  • 6:42 - 6:45
    karar verebiliyordum.
  • 6:48 - 6:50
    Tam o anda
  • 6:52 - 6:54
    korkumla yüzleşmeyi öğrendim.
  • 6:55 - 6:56
    Tüm gücümü,
  • 6:57 - 7:03
    tüm enerjimi toplamaya çalışıyordum.
  • 7:04 - 7:06
    Korkuyla yüzleşip daha güçlü olmak için
  • 7:08 - 7:11
    korkuyu kendime bir basamak yaptım.
  • 7:14 - 7:16
    Şöyle bir dönüp düşündüğümde
  • 7:17 - 7:19
    içime birçok his doluyor
  • 7:21 - 7:26
    ama o gün başarmak için yaptığım
    her şeyi çok iyi hatırlıyorum.
  • 7:26 - 7:30
    Bunların üçünü
    sizlerle paylaşmak istiyorum.
  • 7:30 - 7:32
    Bunların ilki:
  • 7:34 - 7:36
    İlkelerimden şaşmadım
  • 7:36 - 7:38
    çünkü şunu farkettim ki
  • 7:38 - 7:41
    o panik ve şok halinde bile
  • 7:41 - 7:45
    ilkelerimden taviz vermedim.
  • 7:45 - 7:46
    Doğru olan da buydu.
  • 7:48 - 7:52
    İlk gecemi çok iyi hatırlıyorum.
  • 7:52 - 7:57
    Gerillaların ormanın tam ortasında
    yaptığı bir toplama kampındaydık.
  • 7:58 - 8:01
    4 metre yüksekliğinde duvarlar
  • 8:01 - 8:03
    ve üstünde dikenli teller,
  • 8:03 - 8:05
    gözetleme kulesinde bekçiler
  • 8:05 - 8:08
    ve sürekli namlularını bize uzatmış
    silahlı adamlar vardı.
  • 8:09 - 8:12
    Orada uyandığımız ilk sabah
  • 8:13 - 8:16
    birkaç adam bağırarak geldi:
  • 8:16 - 8:17
    "Sağ baştan say, sağ baştan say!"
  • 8:19 - 8:23
    Arkadaşlarım korkuyla uyandılar
  • 8:23 - 8:26
    ve bir bir saymaya başladılar
  • 8:27 - 8:29
    ama sıra bana geldiğinde
  • 8:30 - 8:31
    ben saymadım.
  • 8:32 - 8:33
    "Ingrid Betancourt.
  • 8:33 - 8:36
    Madem yoklama alıyorsunuz
    beni ismimle çağırabilirsiniz" dedim.
  • 8:38 - 8:40
    Arkadaşlarım
  • 8:41 - 8:43
    gerillalardan daha çok kızmıştı bana.
  • 8:44 - 8:47
    Çünkü hepsi çok korkmuştu.
  • 8:47 - 8:49
    Korkmuştuk
  • 8:49 - 8:50
    ve benim yüzümden onlar da
  • 8:50 - 8:52
    cezalandıracaklar sanmışlardı
  • 8:53 - 8:56
    ama benim için kimliğimi savunmak
  • 8:56 - 9:01
    korkudan önce geliyordu
  • 9:01 - 9:04
    ve beni basit bir sayı yerine
    koymalarına izin vermeyecektim.
  • 9:04 - 9:06
    Bu, benim ilkemdi.
  • 9:06 - 9:08
    Aynı zamanda
  • 9:10 - 9:12
    benliğimi ve onurumu da savunuyordum.
  • 9:13 - 9:15
    Gelin görün ki
  • 9:15 - 9:17
    o gerilla bir insan sarrafıydı
  • 9:19 - 9:21
    ve ne yaptığını çok iyi biliyordu,
  • 9:21 - 9:22
    senelerdir adam kaçırıyorlardı
  • 9:22 - 9:26
    ve artık bir teknik geliştirmişlerdi:
  • 9:27 - 9:29
    Bizi birbirimize düşürme
  • 9:29 - 9:30
    ve kırdırma tekniği.
  • 9:31 - 9:35
    Şimdi geldik ikinci aşamaya:
  • 9:36 - 9:39
    Güven ve dayanışmayı sağlayıp
  • 9:39 - 9:42
    birleşmeyi öğrenmeye.
  • 9:43 - 9:47
    Orman bambaşka bir dünyaydı.
  • 9:48 - 9:49
    Böyle...
  • 9:49 - 9:51
    sis, pus,
  • 9:52 - 9:55
    yağmur, nem,
  • 9:56 - 10:01
    majiña karıncası, mermi karınca,
  • 10:01 - 10:03
    eşek arısı, sürüyle haşere...
    Ne ararsanız var.
  • 10:04 - 10:07
    Kendimi kaşımadığım tek bir gün geçmedi.
  • 10:09 - 10:13
    Tarantula mı dersiniz akrep mi
  • 10:13 - 10:14
    anakonda mı...
  • 10:14 - 10:18
    Bir keresinde 8 metrelik
    bir anakondayla karşı karşıya geldik.
  • 10:18 - 10:20
    İstese beni tek lokmada yutabilirdi.
  • 10:20 - 10:22
    Ya jaguarlara ne demeli...
  • 10:22 - 10:24
    Ama gelin görün ki
  • 10:24 - 10:27
    bu hayvanların hiçbiri
  • 10:27 - 10:30
    insanoğlunun verdiği kadar
    zarar vermedi bize.
  • 10:35 - 10:37
    Gerillalar bizi korkuttukları
    yetmezmiş gibi
  • 10:38 - 10:40
    birbirimize de düşürüyordu.
  • 10:40 - 10:45
    Yalan yanlış dedikoduları
    arkadaşlar arasında yayıp
  • 10:45 - 10:51
    kıskançlık, kin
    ve güvensizlik yaratıyorlardı.
  • 10:52 - 10:54
    İlk defa
  • 10:54 - 10:55
    Lucho ile beraber
  • 10:56 - 10:58
    uzun bir süre firar edebildim.
  • 10:58 - 11:01
    Lucho benden iki sene önce kaçırılmıştı.
  • 11:02 - 11:05
    Pirana ve timsah dolu
  • 11:06 - 11:07
    karanlık sularda
  • 11:07 - 11:12
    birbirimizden güç alabilmek için
  • 11:12 - 11:15
    kendimizi birbirimize iple
    bağlamaya karar verdik.
  • 11:16 - 11:21
    Sabahları bataklığa girip saklanıyor,
  • 11:22 - 11:26
    geceleri de nehre girip yol alıyorduk.
  • 11:27 - 11:30
    Bazen yüzüyor bazen de kendimizi
    akıntıya bırakıyorduk.
  • 11:31 - 11:33
    Birçok günümüz böyle geçti.
  • 11:34 - 11:36
    Maalesef Lucho
  • 11:37 - 11:39
    hastalandı.
  • 11:39 - 11:40
    Diyabetti
  • 11:41 - 11:42
    ve şeker komasına girdi.
  • 11:43 - 11:45
    Öyle olunca da
  • 11:45 - 11:50
    gerillalar bizi yakaladı ama olsun.
  • 11:50 - 11:52
    Lucho'yla yaşadığımız bu maceradan
  • 11:53 - 11:56
    ve korkuyla ikimiz beraber
    yüzleşdikten sonra
  • 11:57 - 11:59
    ne verdikleri cezalar ne de şiddet,
  • 11:59 - 12:00
    hiçbir şey
  • 12:01 - 12:04
    bir daha bizi ayırmayı başaramadı.
  • 12:07 - 12:09
    Şurası kesin:
  • 12:09 - 12:13
    Gerillaların yaptığı onca manipülasyon
    bize epey bir zarar verdi.
  • 12:14 - 12:16
    Bugün bile hala
  • 12:17 - 12:19
    kaçırılan arkadaşlar arasında
  • 12:21 - 12:22
    ta o zamanlardan kalan
  • 12:24 - 12:25
    dargınlık
  • 12:26 - 12:28
    ve küskünlükler var.
  • 12:28 - 12:30
    Bunların hepsi
  • 12:32 - 12:34
    gerillaların eseri.
  • 12:36 - 12:37
    Üçüncü adım ise
  • 12:39 - 12:41
    benim için çok önemli
  • 12:41 - 12:43
    ve bunu sizlere de
    armağan etmek istiyorum.
  • 12:44 - 12:46
    Üçüncü adım
  • 12:46 - 12:49
    inanmayı öğrenmek.
  • 12:51 - 12:55
    Yaşadığım bir örnekten gidelim:
  • 12:56 - 12:57
    Jhon Frank Pinchao
  • 12:58 - 13:00
    bir polis memuruydu.
  • 13:00 - 13:03
    Sekiz seneden fazladır esir tutuluyordu.
  • 13:03 - 13:07
    "Korkak tavuk" olarak
    nam salmıştı aramızda
  • 13:10 - 13:12
    ama Pincho,
  • 13:12 - 13:13
    ben ona öyle diyorum,
  • 13:13 - 13:18
    Pincho kaçmaya karar verdi
  • 13:18 - 13:20
    ve benden yardım etmemi istedi.
  • 13:20 - 13:23
    Ne de olsa ben o sıralar
    kaçmanın kitabını yazmıştım.
  • 13:23 - 13:25
    (Gülüşmeler)
  • 13:25 - 13:26
    Neyse...
  • 13:28 - 13:30
    İşe koyulacağız
    ama bir sıkıntımız vardı.
  • 13:30 - 13:33
    Pincho yüzme bilmiyordu
    ve öğrenmesi lazımdı.
  • 13:33 - 13:36
    Yapacağımız her hazırlığı
  • 13:36 - 13:38
    gizlice yapmamız gerekiyordu.
  • 13:39 - 13:40
    Yaptık da.
  • 13:40 - 13:42
    En sonunda artık kaçmaya hazırdık.
  • 13:42 - 13:47
    Pincho gecenin bir yarısı yanıma yaklaşıp:
  • 13:47 - 13:50
    "Ingrid, diyelim ki ormandayım
  • 13:50 - 13:52
    dönüp dönüp duruyorum
    ama bir türlü çıkışı bulamıyorum
  • 13:52 - 13:54
    Ne yapacağım?" diye sordu.
  • 13:56 - 13:57
    "Pincho,
  • 13:59 - 14:00
    o zaman ellerini açıyor
  • 14:01 - 14:03
    ve yukarıdakinden
    yardım istiyorsun" dedim.
  • 14:04 - 14:05
    "Ingrid,
  • 14:05 - 14:07
    biliyorsun ki Allah'a inanmıyorum" dedi.
  • 14:12 - 14:13
    "Farketmez,
  • 14:13 - 14:15
    yine de Allah sana yardım eder."
  • 14:17 - 14:20
    (Alkış)
  • 14:24 - 14:26
    O gece hiç durmadan yağmur yağdı
  • 14:27 - 14:29
    ve ertesi sabah,
  • 14:30 - 14:32
    bütün kamp büyük bir sürprizle uyandı,
  • 14:32 - 14:35
    Pincho kaçmıştı.
  • 14:35 - 14:37
    Bizleri gruplara ayırıp
    yürütmeye başladılar
  • 14:38 - 14:39
    ve yürüyüş boyunca
  • 14:40 - 14:45
    çete elebaşları Pincho'nun öldüğünü,
  • 14:45 - 14:47
    bir Anakonda'nın onu yediğini
  • 14:47 - 14:50
    ve cesedinin kalan parçalarını
    bulduklarını söylediler.
  • 14:53 - 14:54
    Tam 17 gün sonra,
  • 14:54 - 14:56
    inanın bana saydım,
  • 14:56 - 15:00
    çünkü benim için bir işkence gibiydi.
  • 15:02 - 15:04
    Tam 17'nci günde kokusu çıktı,
  • 15:06 - 15:08
    radyo haberleri bas bas bağırıyordu:
  • 15:08 - 15:10
    Pincho kaçmıştı
  • 15:10 - 15:11
    ve hayattaydı.
  • 15:12 - 15:16
    Pincho radyoda ilk şunu söyledi:
  • 15:17 - 15:19
    "Arkadaşlarımın beni duyduğunu biliyorum.
  • 15:20 - 15:21
    Ingrid
  • 15:21 - 15:23
    dediğin şeyi yaptım.
  • 15:23 - 15:25
    Yukarıdakinden yardım istedim
  • 15:25 - 15:28
    ve beni ormandan kurtaran
    o ekibi gönderdi."
  • 15:31 - 15:34
    Çok ama çok değişik
    bir duyguydu benim için
  • 15:35 - 15:36
    çünkü
  • 15:36 - 15:38
    korku bulaşıcı olduğu kadar
  • 15:39 - 15:40
    inanç da bulaşıcıydı.
  • 15:40 - 15:43
    İnanç öyle bir şey ki
    ne mantıksal ne duygusal.
  • 15:44 - 15:45
    İnanç
  • 15:46 - 15:49
    bir çeşit irade işi.
  • 15:49 - 15:52
    İrade olmadan olmuyor.
  • 15:52 - 15:55
    Bu da bizim tüm zayıf noktalarımızı
  • 15:55 - 15:56
    ve güçsüz taraflarımızı
  • 15:56 - 15:58
    bizi daha da kuvvetlendiren
  • 15:58 - 16:00
    bir güce çeviriyordu.
  • 16:00 - 16:02
    Bu gerçekten bir dönüşümdü.
  • 16:03 - 16:06
    Bu bize güç veriyor,
  • 16:06 - 16:07
    ayakta tutuyor,
  • 16:08 - 16:10
    korkuyla başa çıkıp
  • 16:11 - 16:12
    bizi bir adım daha öteye taşıyor,
  • 16:12 - 16:14
    daha da uzağı görmemizi sağlıyordu.
  • 16:16 - 16:18
    Umarım sizler de bunu hiç unutmazsınız
  • 16:20 - 16:22
    çünkü şunu biliyorum ki
  • 16:23 - 16:26
    hayatımızın çalkantılı zamanlarında
  • 16:26 - 16:28
    ihtiyacımız olan güç
  • 16:28 - 16:31
    tam da bizde, içimizdedir.
  • 16:31 - 16:36
    Seneler seneler seneler geçti,
  • 16:38 - 16:42
    evimden yurdumdan uzakta...
  • 16:44 - 16:47
    Ama sonunda bizi ormandan kurtarıp
  • 16:47 - 16:50
    ellerimiz kelepçeli helikoptere
    bindirdiler ve kurtardılar.
  • 16:50 - 16:53
    Her şey göz açıp kapayıncaya
    kadar oldu ve bitti.
  • 16:53 - 16:56
    Tıpkı beni kaçırdıkları gün olduğu gibi.
  • 16:56 - 16:58
    Bir an,
  • 16:58 - 16:59
    önümde yerde
  • 16:59 - 17:02
    ağzı bağlanmış
  • 17:02 - 17:03
    gerilla elebaşını
  • 17:04 - 17:06
    ve "Biz Kolombiya Ordusuyuz
  • 17:07 - 17:13
    ve sizler artık özgürsünüz!"
  • 17:13 - 17:15
    diye bağıran ekip komutanını gördüm.
  • 17:16 - 17:18
    O gün
  • 17:19 - 17:21
    özgür olduğumuzu duyunca
  • 17:21 - 17:23
    sevinçten attığımız o çığlık,
  • 17:23 - 17:28
    sanki dünmüş gibi
    hala kulağımda yankılanıyor.
  • 17:30 - 17:31
    Artık
  • 17:33 - 17:36
    şunu anladım ki
    herkes ve her şey bizi bölüp
  • 17:36 - 17:38
    yarattığı korkuyla yönetebilir.
  • 17:41 - 17:45
    Kolombiya Barış Referandumundaki
    "hayır" oyu da,
  • 17:45 - 17:47
    Brexit de,
  • 17:47 - 17:51
    Amerika-Meksika sınırına
    duvar örme fikri de,
  • 17:51 - 17:53
    Radikal İslam da...
  • 17:53 - 17:55
    Bunların hepsi
  • 17:55 - 17:57
    bizi bölmek ve ayırmak isteyen
  • 17:58 - 18:01
    siyasi korkutmalardır.
  • 18:02 - 18:04
    Şu anda hepimiz korkuyoruz
  • 18:05 - 18:08
    ama ilkelerimize ve inançlarımıza
  • 18:09 - 18:15
    sıkı sıkıya bağlanırsak
    bizi parmağının ucunda oynatamazlar.
  • 18:16 - 18:19
    Korku tabii ki de insani bir şeydir.
  • 18:19 - 18:23
    Ayrıca hayatta
    kalabilmemiz için de gereklidir
  • 18:23 - 18:25
    ama daha da önemlisi
  • 18:25 - 18:30
    her birimizin kimliğimizi ve kişiliğimizi
  • 18:31 - 18:34
    oluşturmasını sağlayan
    bir çeşit rehberdir.
  • 18:37 - 18:38
    Evet, doğru.
  • 18:38 - 18:44
    İlk kez korktuğumda 41 yaşındaydım
  • 18:44 - 18:47
    ve korkmak benim seçimim değildi
  • 18:48 - 18:53
    ama korkuyla birlikte ne yapacağım
    benim seçimimdi.
  • 18:55 - 19:00
    Korkunun peşinde sürüklenerek
  • 19:00 - 19:02
    yaşamak mümkün
  • 19:03 - 19:05
    ama korkuyu yenip
  • 19:06 - 19:09
    kanatlanarak göğe çıkmak
  • 19:09 - 19:11
    ve yükseğe,
  • 19:11 - 19:15
    yükseğe, daha da yükseğe
  • 19:15 - 19:19
    hepimizin gitmek istediği yıldızlara
    uzanabilmek de mümkün.
  • 19:21 - 19:23
    Teşekkürler.
  • 19:23 - 19:27
    (Alkış)
Title:
Esaret altında geçen altı senenin korku ve inanç hakkında bana öğrettikleri
Speaker:
Ingrid Betancourt
Description:

FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçler) olarak da bilinen Kolombiya terör örgütü, Cumhurbaşkanlığı kampanyasını yürüten Ingrid Betancourt'u kaçırması aslında altı sene sürecek bir esaretin başlangıcıydı. Kolombiya ordusu gelip onları kurtarana kadar, sıtma salgını, açlık, pire ve en çok da insanoğlunun zulmüyle baş başa kalacaklardı. Siyasetçi kökenli yazar Ingrid Betancourt, kalbinin derinliklerinden kopup gelen bu konuşmasında bizlere, kalıcı korkuyla yaşayabilmekten ve inancından nasıl güç bulduğundan bahsediyor.

more » « less
Video Language:
Spanish
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
19:27

Turkish subtitles

Revisions