Return to Video

500 mülteciyi taşıyan bir tekne denizde batıyor. Kurtulan iki kişinin hikâyesi | Melissa Fleming | TEDxThessaloniki

  • 0:11 - 0:17
    Her gün, hayatları için tehlikeli
    sınırlarda ve dost olmayan denizlerde
  • 0:17 - 0:21
    göç eden insanların
    üzücü hikâyelerini dinliyorum.
  • 0:22 - 0:26
    Fakat beni geceleri uyutmayan
    bir hikâye var,
  • 0:26 - 0:28
    Doaa'nın hikâyesi.
  • 0:28 - 0:30
    Suriyeli bir mülteci, 19 yaşında,
  • 0:30 - 0:35
    Mısır'da baskıcı bir ortamda yaşıyordu.
  • 0:36 - 0:38
    Günlük yevmiye usulü çalışıyordu.
  • 0:38 - 0:43
    Babası, sürekli Suriye'de bıraktığı
    tam gelişmek üzereyken bombalanan
  • 0:43 - 0:46
    ve parçalara ayrılan işini düşünüyordu.
  • 0:47 - 0:53
    Onları buraya sürükleyen savaş,
    dördüncü yılında hâlâ devam ediyordu.
  • 0:54 - 0:57
    Bir zamanlar kendilerine
    kucak açan toplum
  • 0:57 - 0:59
    artık onlardan bunalmıştı.
  • 1:00 - 1:04
    Bir gün motorsikletli bazı adamlar
    onu kaçırmaya çalıştılar.
  • 1:04 - 1:09
    Bir zamanlar sadece geleceğini
    düşünen bir öğrenciyken,
  • 1:09 - 1:12
    artık her an korkuyla yaşıyordu.
  • 1:14 - 1:16
    Fakat aynı zamanda umut doluydu,
  • 1:16 - 1:21
    çünkü Bassem adında
    Suriyeli bir mülteciye âşıktı.
  • 1:21 - 1:25
    Bassem de Mısır'da zor günler
    yaşıyordu ve Doaa'ya şöyle dedi:
  • 1:25 - 1:29
    "Avrupa'ya gidelim; sığınma
    ve güvenlik isteyelim.
  • 1:29 - 1:34
    Ben çalışırım, sen okursun --
    yeni bir hayat umudu."
  • 1:34 - 1:37
    Babasından evlilik için izin istedi.
  • 1:38 - 1:40
    Babası da, "Evet." dedi.
  • 1:40 - 1:45
    Fakat Avrupa'ya gitmenin,
    Akdeniz'de seyahat ederek
  • 1:46 - 1:50
    ve işledikleri suçlarla tanınan
    kaçakçılara kendilerini
  • 1:50 - 1:55
    teslim ederek hayatlarını
    riske attıklarını biliyorlardı.
  • 1:55 - 1:58
    Doaa sudan çok korkuyordu.
  • 1:59 - 2:02
    Hep korkmuştu. Yüzmeyi
    hiçbir zaman öğrenememişti.
  • 2:04 - 2:08
    O yıl Ağustos ayında, 2.000 kişinin
    Akdeniz'i geçmeye çalışırken ölmesinin
  • 2:08 - 2:11
    üzerinden henüz çok zaman geçmemişti.
  • 2:11 - 2:15
    Fakat Doaa'nın bunu başaran ve
    Kuzey Avrupa'ya ulaşan bir arkadaşı vardı
  • 2:15 - 2:18
    ve "Belki biz de başarabiliriz."
    diye düşündü.
  • 2:18 - 2:21
    Sonunda gidebilmek için
    ailesinden izin istedi
  • 2:21 - 2:25
    ve acı verici bir tartışmanın
    ardından ailesi buna razı oldu.
  • 2:25 - 2:31
    Bassem, tüm birikimini
    kişi başı 2.500 doları olarak
  • 2:31 - 2:32
    kaçakçılara ödedi.
  • 2:33 - 2:36
    Çağrı geldiğinde, bir Cumartesi sabahıydı
  • 2:36 - 2:41
    ve bir otobüsle yüzlerce kişinin
    olduğu bir plaja götürüldüler.
  • 2:41 - 2:45
    Küçük botlar ile eski bir balıkçı
    teknesine götürüldüler.
  • 2:45 - 2:48
    500'ü o tekneye sıkıştırıldı,
  • 2:48 - 2:51
    300 aşağıda, 500 yukarıda.
  • 2:51 - 2:56
    Suriyeli, Filistinli, Afrikalı,
    Müslüman ve Hristiyan.
  • 2:56 - 3:04
    100 çocuk, aralarında Sandra
    -- 6 yaşındaki küçük Sandra --
  • 3:04 - 3:07
    ve 18 aylık Masa vardı.
  • 3:08 - 3:11
    Teknede omuz omuza,
    vücut vücuda sıkışmış hâlde
  • 3:11 - 3:13
    aileler vardı.
  • 3:13 - 3:19
    Doaa, bacaklarına sarılmış
    bir hâlde oturuyordu ve
  • 3:19 - 3:21
    Baseem'in elini tutuyordu.
  • 3:22 - 3:25
    Sudaki ikinci günlerinde
    rahatsızlandılar
  • 3:25 - 3:28
    ve açık deniz yüzünden
    mide bulantıları yaşadılar.
  • 3:29 - 3:32
    Üçüncü gün, Doaa'nın
    içine kötü bir his doğdu.
  • 3:33 - 3:37
    Bassem'e dedi,
    "Korkarım ki başaramayacağız.
  • 3:37 - 3:40
    Korkarım ki bu tekne batacak."
  • 3:40 - 3:43
    Bassem ise ona: "Lütfen sabırlı ol.
  • 3:43 - 3:46
    İsveç'e gideceğiz, evleneceğiz
  • 3:46 - 3:49
    ve bir geleceğimiz olacak." dedi.
  • 3:50 - 3:54
    Dördüncü gün, yolcular
    tedirgin olmaya başladı.
  • 3:54 - 3:57
    Kaptana "Ne zaman varacağız?"
    diye sordular.
  • 3:57 - 4:00
    Kaptan onlara susmalarını söyleyerek
    hakaretler yağdırdı.
  • 4:01 - 4:05
    "16 saat içinde İtalya kıyılarına
    ulaşacağız." dedi.
  • 4:05 - 4:08
    Zayıf ve yorgunlardı.
  • 4:08 - 4:12
    Sonra yaklaşan küçük bir tekne gördüler,
    içinde 10 adam vardı.
  • 4:12 - 4:15
    Adamlar onlara bağırmaya,
    hakaret etmeye başladılar,
  • 4:15 - 4:20
    sopalar fırlatıyor,
    tekneden atlamalarını
  • 4:20 - 4:24
    ve bu küçük tekneye
    geçmelerini söylüyorlardı.
  • 4:24 - 4:27
    Ebeveynler çocukları için korkmuşlardı
  • 4:27 - 4:32
    ve birlik olup
    tekneden inmeyi reddettiler.
  • 4:32 - 4:35
    Bunun üzerine diğer tekne uzaklaştı
  • 4:35 - 4:39
    ve yarım saat sonra geri dönerek
  • 4:40 - 4:45
    Doaa'nın teknesinin kenarında
    kasten delik açmaya başladılar.
  • 4:46 - 4:49
    Tam da onun ve Bassem'in
    oturduğu yerin altına.
  • 4:51 - 4:53
    Adamların bağırışlarını duyuyordu,
  • 4:54 - 4:57
    "Bırakın da balıklar etlerinizi yesin!"
  • 4:58 - 5:05
    Tekne darbe alıp batınca
    gülmeye başladılar.
  • 5:05 - 5:08
    Güvertenin altındaki 300 kişi
    ölüme terk edilmişti.
  • 5:08 - 5:13
    Doaa ise, tekne batarken
    yan tarafa tutunmuştu
  • 5:13 - 5:20
    ve motor pervanesinin paramparça ettiği
    küçük bir çocuğu dehşet içinde izledi.
  • 5:21 - 5:23
    Bassem ona "Lütfen bırak,
  • 5:23 - 5:26
    yoksa pervaneye takılacaksın
    ve seni de öldürecek." diyordu.
  • 5:27 - 5:29
    O an yüzemediğini hatırladı.
  • 5:30 - 5:34
    Fakat tutunmayı bıraktı ve elleriyle
    ayaklarını hareket ettirmeye başladı,
  • 5:34 - 5:36
    "Yüzmek budur." diye düşünerek.
  • 5:36 - 5:39
    Mucizevi bir şekilde Bassem
    bir can simidi buldu.
  • 5:40 - 5:43
    Çocukların yüzme havuzlarında
    ve sakin denizlerde
  • 5:43 - 5:46
    oyun oynarken kullandıkları
    simitlerden biriydi.
  • 5:47 - 5:49
    Doaa, kolları ve bacaklarını
  • 5:49 - 5:52
    yan tarafında sarkıtarak
    can simidine tutundu.
  • 5:54 - 5:55
    Bassem iyi bir yüzücüydü.
  • 5:55 - 6:00
    Bu yüzden onun elini tuttu ve suda kaldı.
  • 6:01 - 6:03
    Etraflarında cesetler yüzüyordu.
  • 6:03 - 6:06
    Yaklaşık 100 kişi ilk etapta
    hayatta kalmıştı
  • 6:06 - 6:09
    ve gruplar hâlinde toplanarak,
    kurtulmak için dua etmeye başladılar.
  • 6:10 - 6:15
    Fakat bir gün geçti ve kimse gelmemişti.
  • 6:15 - 6:17
    Bazıları umutlarını yitirdiler.
  • 6:17 - 6:19
    Doaa ile Bassem,
  • 6:19 - 6:25
    insanların can yeleklerini bırakıp
    suda batmalarını izlediler.
  • 6:26 - 6:32
    Bir adam, omuzunda küçük bir
    bebekle onlara yaklaştı,
  • 6:32 - 6:34
    bebek 9 aylıktı -- adı Malek.
  • 6:34 - 6:39
    Adam suyun üstünde kalmak için bir gaz
    bidonuna tutunuyordu ve
  • 6:39 - 6:41
    "Korkarım ki ben başaramayacağım.
  • 6:41 - 6:44
    Çok zayıfım. Artık cesaretim kalmadı."
  • 6:44 - 6:49
    diyerek küçük Malek'i
    Bassem ve Doaa'ya uzattı
  • 6:50 - 6:52
    ve onu kendi can simitlerinin
    içine aldılar.
  • 6:54 - 6:59
    Artık üç kişiydiler,
    Doaa, Bassem ve küçük Malek.
  • 6:59 - 7:02
    Burada hikâyeye küçük bir ara vereceğim
  • 7:02 - 7:05
    ve şu soruyu soracağım:
  • 7:05 - 7:10
    Neden Doaa gibi mülteciler
    bu riskleri alıyor?
  • 7:11 - 7:16
    Milyonlarca mülteci sürgünde
    belirsizlik içinde.
  • 7:17 - 7:22
    Dört yıldır sürmekte olan
    savaştan kaçıp farklı ülkelere
  • 7:22 - 7:24
    sığındılar.
  • 7:26 - 7:29
    Dönmek isteseler de, dönemezler.
  • 7:29 - 7:32
    Evleri, iş yerleri,
  • 7:32 - 7:36
    köyleri ve şehirleri tamamen yıkıldı.
  • 7:36 - 7:38
    Bunu yakın zamanda Suriye'de Humus'a
  • 7:38 - 7:41
    yaptığım bir ziyarette bizzat gördüm.
  • 7:42 - 7:45
    Burası, UNESCO Dünya Mirası'nda
    yer alan bir şehir
  • 7:45 - 7:49
    ve bu da bir zamanlar hareketli olan
    şehrin şimdiki görünümü.
  • 7:50 - 7:55
    Bu yüzden insanlar sınır ötesine
    göç etmeye devam ediyor,
  • 7:55 - 7:57
    komşu ülkelere gidiyorlar
  • 7:57 - 8:01
    ve biz onlar için çölde
    sığınma kampları kuruyoruz.
  • 8:01 - 8:05
    Yüzbinlerce insan bu tür
    kamplarda yaşıyor
  • 8:05 - 8:10
    ve binlerce ve binlerce fazlası,
    milyonlar ise köy ve şehirlerdeler.
  • 8:10 - 8:11
    Toplumlar,
  • 8:11 - 8:14
    bir zamanlar onlara kuçak açan
  • 8:14 - 8:16
    komşu ülkeler
  • 8:16 - 8:17
    artık bunalmış durumdalar.
  • 8:18 - 8:22
    En basitinden, yeterli sayıda okul,
    su, temizleme sistemleri yok.
  • 8:23 - 8:28
    Zengin Avrupa ülkeleri dahi
    büyük yatırımlar olmadan
  • 8:28 - 8:31
    bu tip bir akım ile başa çıkamazlar.
  • 8:33 - 8:38
    Suriye savaşı yaklaşık dört milyon insanı
    sınır dışına sürükledi.
  • 8:38 - 8:43
    Fakat yedi milyondan fazlası ise
    ülke içinde hareket hâlindeler.
  • 8:43 - 8:47
    Bu, Suriye nüfusunun yarısının
  • 8:47 - 8:49
    iltica ettiği anlamına geliyor.
  • 8:49 - 8:54
    Birçoğunu misafir eden komşu
    ülkelere dönelim.
  • 8:55 - 9:00
    Zengin dünyanın, onları desteklemek için
    çok az şey yaptığını düşünüyorlar.
  • 9:01 - 9:05
    Günler aylara, aylar yıllara dönüşüyor.
  • 9:07 - 9:10
    Bir mültecinin konaklamasının
    geçici olması gerekirdi.
  • 9:10 - 9:14
    Sudaki Doaa ve Bassem'e geri dönelim.
  • 9:14 - 9:18
    İkinci günlerinde, Bassem çok
    zayıf düşmeye başladı.
  • 9:19 - 9:23
    Şimdi sıra Doaa'daydı ve
    Bassem'e şöyle dedi:
  • 9:23 - 9:29
    "Sevgilim, lütfen umuda,
    geleceğimize tutun. Başaracağız."
  • 9:30 - 9:32
    Bassem ise Doaa'ya:
  • 9:32 - 9:37
    "Seni bu duruma soktuğum için
    çok üzgünüm sevgilim.
  • 9:37 - 9:42
    Kimseyi seni sevdiğim kadar
    sevmedim." dedi
  • 9:43 - 9:47
    ve kendini suya bıraktı.
  • 9:47 - 9:53
    Doaa, hayatının aşkının gözleri önünde
    boğulmasını izledi.
  • 9:56 - 9:59
    Aynı günün ilerleyen saatlerinde,
  • 9:59 - 10:04
    bir anne kucağında 18 aylık minik
    bebeği Masa ile Doaa'nın yanına geldi.
  • 10:05 - 10:08
    Bu, az önce size resmini gösterdiğim
    can yeleği giymiş
  • 10:08 - 10:10
    küçük kız çocuğuydu.
  • 10:10 - 10:12
    Ablası Sandra boğulmuştu
  • 10:12 - 10:16
    ve anneleri kızını kurtarmak için
    elinden gelen her şeyi yapmak
  • 10:16 - 10:18
    zorunda olduğunu biliyordu.
  • 10:18 - 10:22
    Doaa'ya: "Lütfen bu çocuğu al.
  • 10:22 - 10:26
    O senin bir parçan olsun,
    ben başaramayacağım." dedi.
  • 10:28 - 10:31
    Uzaklaştı ve boğuldu.
  • 10:32 - 10:36
    Doaa, oldum olası sudan korkan
    19 yaşındaki bir mülteci.
  • 10:36 - 10:38
    Yüzme bilmeden,
  • 10:38 - 10:44
    kendini iki küçük bebekten
    sorumlu bir hâlde bulmuştu.
  • 10:44 - 10:48
    Çocuklar susuzdu, açtı ve tedirgindi.
  • 10:48 - 10:50
    Onları neşelendirmek için
    elinden geleni yaptı.
  • 10:50 - 10:54
    Onlara şarkılar söyledi,
    Kuran'dan ayetler okudu.
  • 10:56 - 11:01
    Etraflarında cesetler yüzüyor ve
    siyaha dönüyordu.
  • 11:01 - 11:02
    Gün boyunca güneş yakıyordu.
  • 11:02 - 11:05
    Geceleri ise soğuk ve sisli oluyordu.
  • 11:05 - 11:07
    Çok korkutucuydu.
  • 11:09 - 11:16
    Suda geçen dördüncü günlerinde,
    başka bir adam geldi -
  • 11:16 - 11:19
    işte bu Doaa'nın can simidi
    üzerinde iki bebeğiyle
  • 11:20 - 11:22
    nasıl göründüğüne dair bir sahne.
  • 11:23 - 11:26
    Dördüncü gün, bir kadın yaklaştı
  • 11:26 - 11:29
    ve kendisinden bir çocuğu daha
    almasını rica etti,
  • 11:29 - 11:33
    küçük bir erkek çocuğu, dört yaşındaydı.
  • 11:34 - 11:38
    Doaa küçük oğlan çocuğunu alıp
    annesi boğulduğunda,
  • 11:38 - 11:39
    ağlayan çocuğa:
  • 11:39 - 11:43
    "Annen sana su ve yemek
    bulmak için gitti." dedi.
  • 11:45 - 11:47
    Fakat çocuğun kalbi çok dayanamadı
  • 11:47 - 11:51
    ve Doaa küçük çocuğu suya
    bırakmak zorunda kaldı.
  • 11:52 - 11:54
    O gün ilerleyen saatlerde,
  • 11:54 - 11:57
    umutla gökyüzüne baktı,
  • 11:57 - 12:01
    çünkü iki tane uçak görmüştü.
  • 12:01 - 12:06
    Onu görebilmeleri umuduyla
    ellerini sallamış
  • 12:06 - 12:08
    fakat uçaklar geçip gitmişti.
  • 12:09 - 12:12
    Aynı günün öğleden sonrasında,
    güneş batmak üzereyken
  • 12:12 - 12:15
    bir tekne gördü, ticari bir şilep.
  • 12:16 - 12:20
    "Lütfen, Tanrım, beni kurtarmalarına
    yardım et." diye dua etti.
  • 12:20 - 12:24
    Kollarını salladı ve iki saat boyunca
    bağırmış gibi hissediyordu.
  • 12:24 - 12:28
    Karanlık çökmüştü fakat sonunda
    arama ışıkları onu buldu
  • 12:28 - 12:31
    ve bir ip uzattılar.
  • 12:31 - 12:36
    İki bebeğe sarılmış bir kadın
    onları hayrete düşürmüştü.
  • 12:36 - 12:40
    Onları tekneye çektiler,
    oksijen ve battaniye verdiler.
  • 12:40 - 12:43
    Bir Yunan helikopteri gelerek onları aldı
  • 12:43 - 12:45
    ve Girit adasına götürdü.
  • 12:46 - 12:49
    Doaa aşağı baktı ve
    "Peki ya Malek?" diye sordu.
  • 12:50 - 12:54
    Ona küçük bebeğin
    kurtulamadığını söylediler --
  • 12:54 - 12:57
    son nefesini teknenin revirinde vermişti.
  • 12:58 - 13:04
    Fakat Doaa, onu kurtarma
    botuna aldıkları esnada
  • 13:04 - 13:07
    küçük bebeğin gülümsediğinden emindi.
  • 13:09 - 13:15
    500 kişilik kafileden,
    sadece 11 kişi kurtuldu.
  • 13:16 - 13:21
    Yaşananlara dair hiçbir
    uluslararası soruşturma yapılmadı.
  • 13:21 - 13:25
    Denizde toplu bir cinayetle ilgili
    bazı medya raporları çıktı.
  • 13:25 - 13:26
    Korkunç bir trajedi
  • 13:26 - 13:29
    fakat sadece bir gün sürdü.
  • 13:29 - 13:33
    Sonra haber döngüsü dönmeye devam etti.
  • 13:35 - 13:39
    Bu arada, Girit'te bir pediatri kliniğinde
  • 13:39 - 13:42
    küçük Masa ölümle pençeleşiyordu.
  • 13:44 - 13:47
    Çok susuz kalmıştı.
    Böbrekleri iflas etmek üzereydi.
  • 13:47 - 13:49
    Glikoz seviyesi kritik seviyede düşüktü.
  • 13:49 - 13:53
    Doktorlar onu kurtarmak için tüm
    tıbbi güçlerini kullandılar
  • 13:53 - 13:56
    ve Yunan hemşireler
    yanından hiç ayrılmadılar.
  • 13:56 - 13:59
    Onu kucaklarına aldılar,
    sarıldılar, şarkı söylediler.
  • 13:59 - 14:04
    İş arkadaşlarım da onu ziyaret etti
    ve Arapça güzel sözler söylediler.
  • 14:04 - 14:09
    Mucizevi bir şekilde, Masa kurtuldu.
  • 14:09 - 14:15
    Birden Yunan basını dört gün suda
    kaldıktan sonra, yemeden veya içmeden
  • 14:15 - 14:22
    hayatta kalan mucize bebekle
    ilgili haberler yapmaya başladı
  • 14:22 - 14:27
    ve ülkenin dört bir yanından
    evlat edinme teklifleri yağdı.
  • 14:28 - 14:31
    Bu esnada Doaa, Girit'te
    farklı bir hastanede
  • 14:31 - 14:33
    zayıf ve susuz kalmış hâldeydi.
  • 14:34 - 14:40
    Mısırlı bir aile, sürekli yanında kaldı
  • 14:40 - 14:44
    ve hastaneden çıkar çıkmaz
    onu evlerine aldılar.
  • 14:45 - 14:49
    Kısa bir zaman sonra Doaa'nın
    kurtuluş hikâyesi yayılmaya başladı
  • 14:50 - 14:53
    ve Facebook'ta bir
    telefon numarası yayınlandı.
  • 14:54 - 14:56
    Mesajlar gelmeye başladı.
  • 14:57 - 15:02
    "Doaa, erkek kardeşime ne olduğunu
    biliyor musun?
  • 15:02 - 15:09
    Kız kardeşim? Ailem? Arkadaşlarım?
    Kurtulup kurtulmadıklarını biliyor musun?"
  • 15:10 - 15:13
    Bu mesajlardan birinde şöyle diyordu:
  • 15:13 - 15:19
    "Doaa, sanıyorum küçük yeğenimi
    kurtarmışsın, Masa'yı."
  • 15:20 - 15:23
    Bu fotoğrafı göndermişlerdi.
  • 15:24 - 15:27
    Mesaj, Masa'nın amcasındandı,
  • 15:27 - 15:31
    İsveç'e iltica etmeyi başaran bir
    Suriyeli mülteci,
  • 15:31 - 15:34
    ailesi ve Masa'nın ablasıyla beraber.
  • 15:34 - 15:40
    Yakın zamanda umuyoruz ki Masa,
    İsveç'te onunla tekrar buluşacak
  • 15:40 - 15:46
    ve o zamana kadar Atina'da güzel
    bir yetimhanede bakılıyor.
  • 15:47 - 15:53
    Peki ya Doaa? Onun kurtuluş
    hikâyesi de duyulmuştu.
  • 15:54 - 15:57
    Medya bu önemsiz kadın hakkında
    haberler yapmaya başladı.
  • 15:57 - 16:01
    Bunca zaman denizde
    böyle kötü koşullarda
  • 16:01 - 16:04
    nasıl hayatta kaldığına inanamıyorlardı
  • 16:04 - 16:07
    ve buna rağmen başka
    bir hayat da kurtarmıştı.
  • 16:09 - 16:15
    Yunanistan'ın en prestijli kurumlarından
    Atina Akademisi,
  • 16:15 - 16:18
    ona cesaret ödülü verdi.
  • 16:18 - 16:21
    Tüm övgüyü hak ediyor
  • 16:21 - 16:24
    ve ikinci bir şansı da hak ediyor.
  • 16:25 - 16:28
    Fakat hâlâ İsveç'e gitmek istiyor.
  • 16:28 - 16:31
    Ailesiyle orada tekrar beraber
    olmayı istiyor.
  • 16:31 - 16:35
    Annesini, babasını ve küçük kardeşlerini
    Mısır'dan uzaklaştırmak
  • 16:35 - 16:37
    ve oraya getirmek istiyor.
  • 16:37 - 16:40
    İnanıyorum ki bunu başaracak.
  • 16:40 - 16:43
    Bir avukat veya politikacı olmak istiyor
  • 16:43 - 16:48
    veya adaletsizliğe karşı mücadeleye
    yardımı olabilecek farklı bir şey.
  • 16:48 - 16:51
    O, hayatta kalma konusunda
    olağanüstü bir kişi.
  • 16:52 - 16:55
    Fakat şunu sormalıyım:
  • 16:55 - 16:57
    Peki ya bu riski almak zorunda kalmasaydı?
  • 16:57 - 17:00
    Neden bunları yaşamak zorundaydı?
  • 17:00 - 17:05
    Neden onun için Avrupa'da
    okuyabilmenin yasal bir yolu yoktu?
  • 17:05 - 17:10
    Neden Masa İsveç'e giden
    bir uçağa binemiyordu?
  • 17:10 - 17:12
    Neden Bassem bir iş bulamıyordu?
  • 17:13 - 17:19
    Neden Suriyeli mültecilere, dönemimizin
    en kötü savaşının mağdurlarına
  • 17:19 - 17:22
    yönelik kapsamlı bir yerleşim
    programı yok?
  • 17:23 - 17:28
    Dünya 1970'lerde bunu Vietnamlılar
    için yapmıştı. Neden şimdi yapmıyor?
  • 17:30 - 17:34
    Neden mültecileri konuk eden
    komşu ülkelere yapılan yardımlar
  • 17:34 - 17:37
    bu kadar az?
  • 17:38 - 17:41
    Aslında asıl soru,
  • 17:41 - 17:47
    neden bu kadar insanı
    Avrupa kıyılarına gitmeye zorlayan
  • 17:47 - 17:52
    savaşları, zulmü ve fakirliği önlemek için
  • 17:52 - 17:54
    bu kadar az şey yapılıyor?
  • 17:55 - 17:58
    Bu sorunlar çözülene kadar,
  • 17:58 - 18:01
    insanlar denizlere açılmaya
  • 18:01 - 18:04
    ve güvenlik ile sığınma taleplerine
    devam edecek.
  • 18:05 - 18:07
    Peki sonra ne olacak?
  • 18:07 - 18:10
    Bu, büyük ölçüde Avrupa'nın tercihi.
  • 18:10 - 18:13
    Halkın korkularını anlayabiliyorum.
  • 18:14 - 18:20
    İnsanlar güvenlikleri, ekonomileri ve
    kültür değişimleriyle ilgili endişeliler.
  • 18:21 - 18:25
    Fakat bu insanların hayatını kurtarmaktan
    daha önemli olabilir mi?
  • 18:26 - 18:29
    Çünkü burada diğer her şeyin üstüne
  • 18:29 - 18:31
    temel bir unsur var,
  • 18:31 - 18:35
    o da ortak insan sevgimizdir.
  • 18:36 - 18:40
    Savaştan veya zulümden kaçan hiçbir insan,
  • 18:40 - 18:45
    güvenlik endişesiyle
    denize açılarak ölmemeli.
  • 18:45 - 18:52
    (Alkışlar)
  • 19:02 - 19:03
    Önemli bir şey daha,
  • 19:03 - 19:06
    hiçbir mülteci yerlerindeki
    şartlar uygun olsa,
  • 19:06 - 19:09
    o tehlikeli teknelere binmezdi.
  • 19:09 - 19:12
    Eğer ki kendileri ve çocukları için
    yeterli yiyecekleri olsaydı,
  • 19:12 - 19:16
    hiç kimse o tehlikeli yolculuğa
    çıkmak istemezdi.
  • 19:16 - 19:19
    Eğer ki göç etmenin yasal
    bir yolu olsaydı,
  • 19:19 - 19:21
    hiç kimse tüm birikimini,
  • 19:21 - 19:25
    o malum kaçakçıların ellerine
    teslim etmezdi.
  • 19:26 - 19:28
    Sonuç olarak, küçük Masa'nın,
  • 19:30 - 19:31
    Doaa'nın,
  • 19:32 - 19:34
    Bassem'in
  • 19:34 - 19:39
    ve onlarla birlikte boğulan
    diğer 500 kişinin nezdinde,
  • 19:39 - 19:42
    bir hiç uğruna ölmediklerine
    emin olabilir miyiz?
  • 19:43 - 19:46
    Olanlardan bir ders alarak,
  • 19:46 - 19:52
    her hayatın değerli olduğu
    bir dünya görüşünü benimseyebilir miyiz?
  • 19:53 - 19:55
    Teşekkür ederim.
  • 19:55 - 20:01
    (Alkışlar)
  • 20:15 - 20:18
    Sunucu: Teşekkürler, Melissa,
    çok teşekkürler.
  • 20:18 - 20:21
    Benimle kalmak istersin diye düşündüm.
  • 20:27 - 20:29
    İnanılmaz bir hikâyeydi.
  • 20:29 - 20:33
    Son birkaç ayda buna benzer kaç
  • 20:33 - 20:35
    olaya şahit olduğunu bilemiyorum.
  • 20:35 - 20:38
    Fakat bu, mutlu bir hikâye.
    Mutlu bir son.
  • 20:40 - 20:45
    En son söylediğine odaklanmamız lazım.
  • 20:45 - 20:48
    Asıl önemli olan insanlığımızdır.
  • 20:48 - 20:51
    Melissa Fleming: Doğru.
  • 20:51 - 20:56
    Hepimiz artan sayılarda çok fazla
    hikâyeler duyuyoruz.
  • 20:56 - 20:59
    Yunanistan'a gelen mülteci sayısında
    %400 oranında artış var.
  • 21:00 - 21:04
    Milyonlarca mülteci, hayatları için
    iltica ediyorlar.
  • 21:04 - 21:07
    Bu sayıların derinliğini ölçmek
    sıradan bir insan için çok zor.
  • 21:08 - 21:10
    Bu yüzden yapmamız gereken,
  • 21:10 - 21:13
    o insani hikâyeyi, bireysel hikâyeyi
  • 21:13 - 21:15
    bulma sorumluluğumuzdur.
  • 21:16 - 21:19
    Tüm mültecilerde şunu görüyorum:
  • 21:19 - 21:23
    İnanılmaz derecede dirençliler.
  • 21:24 - 21:27
    Yaşamayı ve içinde bulunmayı
    hayal dahi edemeyeceğim,
  • 21:27 - 21:30
    hikâyeler duyuyorum ve bu
    hikâyeler yaşanmaya devam ediyor.
  • 21:31 - 21:34
    Tek ihtiyacımız olan, birazcık insanlık
  • 21:34 - 21:36
    ve dünyadan destek.
  • 21:36 - 21:40
    Çünkü onlar buraya
    gönüllü olarak gelmiyor.
  • 21:40 - 21:42
    Kendi evlerinde olmayı tercih ederlerdi.
  • 21:44 - 21:47
    Sunucu : Çok teşekkürler Melissa.
    MF: Beni ağırladığınız için teşekkürler.
  • 21:47 - 21:49
    (Alkışlar)
Title:
500 mülteciyi taşıyan bir tekne denizde batıyor. Kurtulan iki kişinin hikâyesi | Melissa Fleming | TEDxThessaloniki
Description:

500 mülteciyi taşıyan aşırı yüklü bir teknede, genç bir kadın sürpriz bir şekilde bir kahramana dönüşüyor. Birleşmiş Milletler Mülteci Bölümü üyesi olan Melissa Fleming tarafından anlatılan bu yalnız ama güçlü hikâye, daha iyi hayatlar yaşayabilmek için iltica eden çok sayıdaki mültecilerin durumlarına ışık tutuyor... Bu esnada mülteci tekneleri gelmeye devam ediyor.

Bu konuşma, yerel bir topluluk tarafından düzenlenen bağımsız bir etkinlik olan TEDx etkinliğinde, TED konferans formatı kullanılarak yapılmıştır. Daha fazlası için http://ted.com/tedx

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDxTalks
Duration:
21:51

Turkish subtitles

Revisions