Return to Video

Bozuk bir okulu nasıl düzeltirsiniz? Korkusuzca yönetin, çok sevin

  • 0:01 - 0:05
    1 Kasım 2002'de
  • 0:06 - 0:09
    okul müdiresi olarak ilk günümdü,
  • 0:10 - 0:14
    ancak Philadelphia'daki okul sistemi
    içinde aslında ilk günüm değildi.
  • 0:15 - 0:18
    Philadelphia'daki devlet
    okullarından mezun oldum
  • 0:19 - 0:22
    ve Kuzey Philadelphia'daki düşük gelirli,
    düşük performans gösteren
  • 0:23 - 0:26
    bir okulda, suçun yaygın olduğu
  • 0:26 - 0:28
    ve derin yoksulluğun
  • 0:28 - 0:30
    ülkede en fazla olduğu
  • 0:30 - 0:35
    yerlerden birinde 20 yıl
    özel eğitim vermeye devam ettim.
  • 0:35 - 0:39
    Yeni okuluma adım attıktan
    kısa bir süre sonra,
  • 0:39 - 0:42
    kızlar arasında büyük bir kavga koptu.
  • 0:44 - 0:47
    İşler kısa sürede kontrol
    altına alındıktan sonra,
  • 0:48 - 0:51
    okulun yeni müdiresi olarak kendimi
  • 0:51 - 0:53
    tanıtmak üzere derhal okulun
  • 0:53 - 0:57
    konferans salonunda bir
    toplantı çağrısı yaptım.
  • 0:57 - 1:00
    (Alkış)
  • 1:00 - 1:02
    Öfkeli bir şekilde içeri girdim,
  • 1:03 - 1:05
    biraz da endişeli --
  • 1:05 - 1:06
    (Gülüşmeler) --
  • 1:06 - 1:07
    ancak yeni öğrencilerim için
  • 1:08 - 1:10
    şartları belirlemeye kararlıydım.
  • 1:11 - 1:15
    Yapabildiğim en güçlü şekilde,
  • 1:15 - 1:18
    davranışları konusunda beklentilerimi
  • 1:18 - 1:22
    ve okulda ne öğrenecekleri konusunda
    beklentilerimi sıralamaya başladım.
  • 1:23 - 1:24
    Birdenbire salonun
  • 1:25 - 1:28
    en arkalarında bir kız çocuğu
  • 1:29 - 1:30
    ayağa kalkıp,
  • 1:31 - 1:33
    "Bayan! Bayan!"
  • 1:34 - 1:35
    dediğinde,
  • 1:36 - 1:40
    göz göze geldiğimizde,
  • 1:40 - 1:44
    "Buraya neden okul deyip
    duruyorsunuz?" dedi.
  • 1:45 - 1:47
    "Bu bir okul değil."
  • 1:49 - 1:50
    Ashley birdenbire patlayarak,
  • 1:51 - 1:55
    çok yıllar önce
  • 1:55 - 1:58
    aynı mahallede düşük performans gösteren
  • 1:58 - 2:03
    bir okula gittiğimde yaşadığım
    deneyimle ilgili hissettiğim
  • 2:03 - 2:07
    ve şimdiye kadar tam olarak ifade
    edemediğim şeyi söyledi.
  • 2:08 - 2:12
    O okul kesinlikle bir okul değildi.
  • 2:13 - 2:18
    On yıl ileri sarıp 2012'ye gelince,
  • 2:19 - 2:24
    okul müdiresi olarak üçüncü düşük
    performans gösteren okuluma başlıyordum.
  • 2:25 - 2:30
    Dört yılda Strawberry Mansion'ın dördüncü
    okul müdürü olacaktım.
  • 2:31 - 2:35
    Düşük test sonuçları,
    yüksek sayıda silah,
  • 2:36 - 2:39
    uyuşturucu, saldırılar
    ve gözaltılar yüzünden
  • 2:39 - 2:41
    "düşük performanslı ve ısrarla tehlikeli"
  • 2:41 - 2:44
    olarak sınıflandırılıyordu.
  • 2:46 - 2:50
    Çok geçmeden yeni okulumun
    kapısına yaklaşıp
  • 2:50 - 2:52
    içeri girmeye çalıştığımda
  • 2:52 - 2:55
    ve kapının zincirlerle
    kilitlendiğini gördüğümde,
  • 2:55 - 2:59
    Ashley'nin sesini kulaklarımda
  • 2:59 - 3:02
    duyabiliyordum, "Bayan! Bayan!
  • 3:03 - 3:05
    Bu bir okul değil."
  • 3:06 - 3:09
    Koridorlar kötü ışıklandırmadan
    dolayı loş ve karanlıktı.
  • 3:10 - 3:13
    Sınıflarda tonlarca kırık, eski mobilya
  • 3:13 - 3:15
    ve sıra yığını vardı,
  • 3:15 - 3:20
    binlerce kullanılmamış
    materyal ve kaynak vardı.
  • 3:21 - 3:23
    Bu bir okul değildi.
  • 3:24 - 3:26
    Günler geçtikçe,
  • 3:27 - 3:31
    sınıfların neredeyse bomboş
    olduğunu fark ettim.
  • 3:32 - 3:34
    Öğrenciler yalnızca korkuyorlardı.
  • 3:35 - 3:39
    Bir şey olacak diye çekinerek
    sıralarda oturmaktan korkuyorlardı.
  • 3:40 - 3:44
    Kafeteryada ücretsiz yemek yemelerinden dolayı
    sıklıkla sataşıldığı için korkuyorlardı.
  • 3:45 - 3:49
    Bütün o kavgalardan ve bütün
    o zorbalıktan korkuyorlardı.
  • 3:50 - 3:53
    Bu bir okul değildi.
  • 3:55 - 3:58
    Ve sonra öğretmenler vardı,
  • 3:58 - 4:02
    kendi güvenlikleriyle ilgili
    son derece tedirgindiler,
  • 4:03 - 4:08
    bu yüzden hem öğrencileri, hem de
    kendileri için düşük beklentileri vardı
  • 4:08 - 4:12
    ve okulun kültürünün bozulmasındaki
  • 4:12 - 4:14
    rollerinden tamamen habersizdiler.
  • 4:14 - 4:18
    Bu hepsinden daha büyük sıkıntıydı.
  • 4:19 - 4:22
    Görüyorsunuz ki, Ashley haklıydı
  • 4:23 - 4:25
    ve sadece kendi okulu için değil.
  • 4:26 - 4:28
    Çok fazla sayıda okulda,
  • 4:28 - 4:30
    yoksulluk içinde yaşayan çocuklar için,
  • 4:30 - 4:33
    okulları gerçekten de okul değil.
  • 4:34 - 4:35
    Ancak bu değişebilir.
  • 4:36 - 4:41
    Bunun Strawberry Mansion Lisesi'nde
    nasıl yapıldığını size anlatayım.
  • 4:42 - 4:45
    Benimle daha önce
    çalışmış biri size
  • 4:46 - 4:48
    sloganlarımla bilindiğimi söyleyecektir.
  • 4:49 - 4:50
    (Gülüşmeler)
  • 4:50 - 4:54
    O zaman bugün değişim arayışımızda
  • 4:54 - 4:57
    çok önemli olan üç tanesini kullanacağım.
  • 4:58 - 5:00
    İlk sloganım:
  • 5:00 - 5:03
    Eğer liderlik edeceksen, et.
  • 5:04 - 5:06
    Bir okulda ne oluyorsa
  • 5:06 - 5:10
    ve bir okulda ne olmuyorsa
    bunun hep okul müdürüne
  • 5:10 - 5:11
    bağlı olduğuna inandım.
  • 5:12 - 5:13
    Okul müdürü benim
  • 5:14 - 5:17
    ve o ünvana sahip olmak liderlik
    yapmamı gerektiriyor.
  • 5:18 - 5:21
    Ofisimde oturmayacaktım,
  • 5:21 - 5:24
    işlerimi havale etmeyecektim
  • 5:24 - 5:27
    ve çocuklar için iyi olmayan
    herhangi bir şeyin
  • 5:27 - 5:29
    üzerine gitmekten korkmayacaktım,
  • 5:29 - 5:32
    sevilmemi sağlasın veya sağlamasın.
  • 5:33 - 5:35
    Ben bir liderim,
  • 5:35 - 5:38
    o yüzden tek başıma hiçbir şey
    yapamayacağımı biliyorum.
  • 5:39 - 5:41
    Bu yüzden bütün çocukların
    potansiyeline inanan
  • 5:41 - 5:45
    birinci sınıf bir liderlik
    ekibi oluşturdum
  • 5:45 - 5:48
    ve birlikte küçük şeylerle ilgilendik,
  • 5:48 - 5:53
    her öğrencinin emniyetli
    bir dolabı olması için
  • 5:53 - 5:56
    her kilitli dolabın şifresini
    tek tek elle resetlemek gibi.
  • 5:57 - 6:00
    O binadaki her duyuru panosunu
  • 6:00 - 6:03
    parlak, renkli ve pozitif
    mesajlarla dekore ettik.
  • 6:03 - 6:07
    Okulun giriş kapısındaki
    zincirleri çıkardık.
  • 6:07 - 6:09
    Ampülleri değiştirdik,
  • 6:09 - 6:12
    ihtiyaç olmayan her, her ders kitabını
  • 6:12 - 6:16
    geri dönüştürerek her sınıfı
    köşe bucak temizledik
  • 6:16 - 6:20
    ve binlerce materyal ve
    mobilyayı elden çıkardık.
  • 6:21 - 6:24
    Günde iki çöp konteyneri kullandık.
  • 6:25 - 6:27
    Ve elbette, elbette
  • 6:27 - 6:29
    büyük şeylerle de uğraştık,
  • 6:30 - 6:34
    tüm okul bütçesini yeniden
    elden geçirmek gibi,
  • 6:34 - 6:39
    ki daha fazla öğretmen ve destek elemanı
    için fonları yeniden tahsis edebilelim.
  • 6:40 - 6:45
    Bütün okul günü çizelgesini
    yeni baştan oluşturduk,
  • 6:45 - 6:49
    çeşitli başlangıç ve bitiş saatleri,
  • 6:49 - 6:53
    iyileştirme, onur listesi kursları,
  • 6:53 - 6:56
    ders dışı aktiviteler
    ve rehberlik ekledik,
  • 6:56 - 6:58
    hepsi okul saatleri içinde.
  • 7:00 - 7:02
    Hepsi okul saatleri içinde.
  • 7:04 - 7:07
    Günün her dakikası her destek elemanı
  • 7:08 - 7:14
    ve polis memurunun nerede olacağına dair
  • 7:14 - 7:16
    bir yerleşim planı yaptık
  • 7:16 - 7:19
    ve günün her saniyesinde gözlemledik.
  • 7:20 - 7:22
    En iyi icadımız ise,
  • 7:22 - 7:26
    "Tartışılamazlar" adında okul çapında
  • 7:26 - 7:28
    bir disiplin programı tasarlamaktı.
  • 7:28 - 7:30
    Bir davranış sistemiydi --
  • 7:32 - 7:37
    her zaman pozitif davranışı
    desteklemek üzere tasarlandı.
  • 7:37 - 7:38
    Sonuçlar?
  • 7:39 - 7:43
    Strawberry Mansion, ilk sene
    Devamlı Olarak Tehlikeli Listesi'nden
  • 7:43 - 7:46
    kaldırıldı --
  • 7:46 - 7:49
    (Alkış) --
  • 7:52 - 7:56
    beş yıl arka arkaya Devamlı Olarak
    Tehlikeli Listesi'nde olduktan sonra.
  • 7:57 - 8:01
    Liderler imkânsız olanı imkân
    dâhilinde yapar.
  • 8:02 - 8:04
    Bu da beni ikinci sloganıma götürüyor:
  • 8:05 - 8:07
    Ne olmuş? Şimdi ne olacak?
  • 8:07 - 8:09
    (Gülüşmeler)
  • 8:09 - 8:13
    (Alkış)
  • 8:13 - 8:15
    Veriye baktığımızda
  • 8:16 - 8:18
    ve personelle görüştüğümüzde,
  • 8:18 - 8:20
    Strawberry Mansion'ın düşük performanslı
  • 8:20 - 8:24
    ve devamlı olarak tehlikeli olması
    ile ilgili pek çok bahane vardı.
  • 8:24 - 8:29
    Çocukların sadece yüzde 68'inin düzenli
    olarak okula geldiğini,
  • 8:29 - 8:32
    yüzde 100'ünün yoksulluk
    içinde yaşadığını,
  • 8:33 - 8:36
    ebeveynlerin sadece yüzde
    birinin katılım gösterdiğini,
  • 8:36 - 8:38
    pek çok çocuğun
  • 8:38 - 8:41
    hapisten ve tek ebeveynli
    evlerden geldiğini,
  • 8:41 - 8:46
    öğrencilerin yüzde 39'unun
    özel ihtiyaçları olduğunu söylediler
  • 8:46 - 8:48
    ve eyalet verileri gösterdi ki,
  • 8:49 - 8:53
    öğrencilerin yüzde 6'sı cebirde
  • 8:53 - 8:56
    ve yüzde 10'u edebiyatta yeterliydi.
  • 8:59 - 9:03
    Bize koşulların ve çocukların
    ne kadar kötü
  • 9:03 - 9:07
    olduğuyla ilgili bütün hikâyeleri
    anlatmayı bitirdikten sonra
  • 9:07 - 9:08
    onlara baktım
  • 9:09 - 9:13
    ve şöyle dedim,
    "Ne olmuş? Şimdi ne olacak?
  • 9:13 - 9:15
    Bu konuyla ilgili ne yapacağız?"
  • 9:15 - 9:18
    (Alkış)
  • 9:21 - 9:26
    Her yerdeki bahaneleri gidermek
    benim ana sorumluluğum oldu.
  • 9:27 - 9:30
    Bu bahanelerin her birini
  • 9:30 - 9:32
    zorunlu profesyonel gelişim
    yoluyla ele aldık,
  • 9:32 - 9:37
    böylece öğretme ve öğrenmeye yoğun
    bir şekilde odaklanmanın yolunu açtık.
  • 9:38 - 9:40
    Çokça gözlemden sonra
  • 9:40 - 9:45
    ulaştığımız sonuç, öğretmenlerin
    ne öğreteceklerini bildikleri,
  • 9:45 - 9:48
    ancak nasıl öğreteceklerini
    bilmedikleriydi.
  • 9:48 - 9:51
    Muazzam kabiliyetleriyle çok sayıda çocuk.
  • 9:52 - 9:57
    Bu yüzden eğitim için, sınıftaki her
    öğrencinin kendine has ihtiyaçlarının
  • 9:57 - 10:01
    karşılanmasına olanak sağlayan
  • 10:01 - 10:05
    küçük grupla eğitim üzerine
    odaklanmış olan bir ders verme
  • 10:05 - 10:07
    modeli geliştirdik.
  • 10:07 - 10:08
    Sonuçlar?
  • 10:09 - 10:14
    Bir yıl sonra, eyalet verileri
  • 10:14 - 10:18
    sonuçlarımızın cebirde yüzde 171
  • 10:18 - 10:21
    ve edebiyatta yüzde 107
    arttığını ortaya koydu.
  • 10:21 - 10:24
    (Alkış)
  • 10:25 - 10:28
    Çok uzun bir yolumuz var,
  • 10:28 - 10:30
    çok uzun bir yol, ancak artık
  • 10:31 - 10:37
    her engele "Ne olmuş? Şimdi ne olacak?"
    tavrıyla yaklaşıyoruz.
  • 10:38 - 10:42
    Bu beni üçüncü ve son sloganıma getiriyor.
  • 10:42 - 10:44
    (Gülüşmeler)
  • 10:44 - 10:48
    Eğer bugün hiç kimse
    sizi sevdiğini söylemediyse,
  • 10:49 - 10:52
    bilin ki ben seviyorum
    ve her zaman seveceğim.
  • 10:53 - 10:55
    Öğrencilerimin sorunları var:
  • 10:56 - 11:00
    Hayal bile edemeyeceğiniz
    sosyal, duygusal
  • 11:00 - 11:02
    ve ekonomik sorunlar.
  • 11:03 - 11:05
    Bazılarının kendileri ebeveyn
  • 11:05 - 11:08
    ve bazıları tamamen yalnız.
  • 11:09 - 11:13
    Eğer birisi bana Strawberry Mansion'ı
  • 11:13 - 11:17
    aslında nasıl ileriye götürdüğümün
    gerçek sırrını sorsaydı,
  • 11:17 - 11:21
    öğrencilerimi sevdiğimi
    ve onların potansiyellerine
  • 11:21 - 11:23
    koşulsuz olarak inandığımı
  • 11:23 - 11:25
    söylerdim.
  • 11:26 - 11:28
    Onlara baktığımda
  • 11:28 - 11:31
    onların gerçekten ne
    olabileceklerini görüyorum,
  • 11:32 - 11:36
    çünkü ben de onlardan biriyim.
  • 11:37 - 11:39
    Ben de Kuzey Philadelphia'da
    yoksul olarak büyüdüm.
  • 11:40 - 11:45
    Ben de okul olmayan bir okula gitmenin
    ne demek olduğunu biliyorum.
  • 11:46 - 11:49
    Yoksulluktan kurtulmanın bir yolu
  • 11:49 - 11:53
    olup olmadığını merak etmenin
    nasıl bir duygu olduğunu biliyorum.
  • 11:54 - 11:57
    Harika annem yüzünden,
  • 11:58 - 12:02
    çevremdeki yoksulluğa rağmen
  • 12:02 - 12:04
    hayal etme kabiliyeti edindim.
  • 12:05 - 12:06
    Bu yüzden --
  • 12:06 - 12:09
    (Alkış)
  • 12:09 - 12:14
    eğer öğrencilerimi hayallerine
  • 12:14 - 12:17
    ve hayattaki amaçlarına doğru iteceksem,
  • 12:17 - 12:19
    kim olduklarını bilmek zorundayım.
  • 12:20 - 12:23
    Bu yüzden onlarla zaman geçirmeliyim,
  • 12:23 - 12:25
    bu sebeple her gün
    yemekhaneyi idare ederim.
  • 12:25 - 12:27
    (Gülüşmeler)
  • 12:27 - 12:28
    Oradayken,
  • 12:29 - 12:33
    onlarla derin kişisel konular konuşurum
  • 12:34 - 12:36
    ve doğum günleri olduğunda,
  • 12:36 - 12:38
    "Mutlu Yıllar" şarkısını söylerim,
  • 12:38 - 12:40
    aslında hiç şarkı söyleyemediğim hâlde.
  • 12:40 - 12:42
    (Gülüşmeler)
  • 12:42 - 12:44
    Onlara sık sık sorarım,
  • 12:44 - 12:48
    "Hiç şarkı söyleyemediğim hâlde neden
    şarkı söylememi istiyorsun?"
  • 12:48 - 12:50
    (Gülüşmeler)
  • 12:50 - 12:52
    Onlar da şöyle cevap verir,
  • 12:52 - 12:55
    "Çünkü kendimizi özel
    hissetmeyi seviyoruz."
  • 12:56 - 12:59
    Endişelerini dinlemek,
  • 13:00 - 13:03
    akıllarından geçenleri öğrenmek için
  • 13:03 - 13:06
    belediye binasında
    her ay toplantı yaparız.
  • 13:07 - 13:12
    Bize şöyle sorular sorarlar,
    "Neden kurallara uymak zorundayız?"
  • 13:12 - 13:15
    "Neden bu kadar fazla sonucu var?"
  • 13:15 - 13:18
    "Neden sadece istediğimiz
    şeyleri yapamıyoruz?"
  • 13:18 - 13:20
    (Gülüşmeler)
  • 13:20 - 13:24
    Onlar sorar ve ben de her
    soruyu samimiyetle cevaplarım.
  • 13:25 - 13:31
    Dinlerken yapılan bu değiş tokuş
    herhangi bir yanlış anlamayı giderir.
  • 13:32 - 13:35
    Her an, öğretilebilen bir andır.
  • 13:37 - 13:38
    Benim ödülüm,
  • 13:39 - 13:41
    benim ödülüm,
  • 13:43 - 13:47
    kurallar ve sonuçlar konusunda
    tartışma kabul etmemenin ödülü,
  • 13:48 - 13:50
    onlardan kazandığım saygı.
  • 13:51 - 13:52
    Bunda ısrar ediyorum
  • 13:53 - 13:57
    ve bunun sonucunda,
    hep beraber bir şeyler başarabiliyoruz.
  • 13:58 - 14:02
    Onlardan beklentilerimin farkındalar
  • 14:02 - 14:07
    ve bu beklentilerimi her gün hoparlör
    sistemi üzerinden tekrar ediyorum.
  • 14:08 - 14:09
    Onlara hatırlatıyorum --
  • 14:09 - 14:12
    (Gülüşmeler)
  • 14:12 - 14:15
    Onlara odaklanma, gelenekler, mükemmellik,
  • 14:15 - 14:20
    doğruluk ve sebat gibi temel değerleri
  • 14:20 - 14:23
    hatırlatıyorum
  • 14:23 - 14:26
    ve onlara her gün eğitimin gerçekten
  • 14:26 - 14:29
    hayatlarını nasıl
    değiştirebileceğini hatırlatıyorum.
  • 14:30 - 14:33
    Her anonsumu aynı şekilde bitiriyorum:
  • 14:33 - 14:37
    "Eğer bugün hiç kimse
    sizi sevdiğini söylemediyse,
  • 14:37 - 14:39
    bilin ki ben seviyorum
  • 14:39 - 14:41
    ve her zaman seveceğim."
  • 14:42 - 14:44
    Ashley'nin "Bayan, bayan,
  • 14:45 - 14:48
    bu bir okul değil,"
  • 14:48 - 14:51
    şeklindeki sözleri,
  • 14:51 - 14:54
    kafamda sonsuza dek yer edindi.
  • 14:54 - 15:00
    Eğer yoksulluğu ele almak için
  • 15:00 - 15:02
    gerçekten gelişme kaydedeceksek,
  • 15:02 - 15:04
    o zaman yoksulluk içindeki çocuklara
  • 15:04 - 15:09
    hizmet veren her okulun
  • 15:09 - 15:11
    gerçek bir okul olduğuna emin olmalıyız,
  • 15:11 - 15:14
    bir okul, bir okul --
  • 15:14 - 15:17
    (Alkış) --
  • 15:17 - 15:21
    etraflarındaki dünyayı yönlendirmek için
  • 15:21 - 15:25
    bilgi ve zihinsel eğitim
    sağlayan bir okul.
  • 15:26 - 15:29
    Bütün cevapları bilmiyorum,
  • 15:29 - 15:35
    ancak bildiğim şey, aramızda imtiyazlı
    olanlar ile yoksulluk içindeki
  • 15:36 - 15:41
    çocuklara hizmet veren okullarda yönetim
    sorumluluğuna sahip olanlarımız,
  • 15:41 - 15:43
    gerçek anlamda liderlik yapmalıyız
  • 15:43 - 15:47
    ve inanılmaz sorunlarla karşılaştığımızda,
  • 15:47 - 15:53
    durup kendimize şunu sormalıyız,
    "Ne olmuş? Şimdi ne olacak?
  • 15:53 - 15:55
    Bu konuyla ilgili ne yapacağız?"
  • 15:56 - 15:58
    Liderlik ederken
  • 15:58 - 16:00
    hiçbir şekilde unutmamalıyız ki,
  • 16:01 - 16:04
    öğrencilerimizin her biri
  • 16:04 - 16:06
    sadece birer çocuk,
  • 16:06 - 16:11
    çoğunlukla dünyanın onlara ne olmaları
    gerektiğini söylemelerinden dolayı korkmuş
  • 16:12 - 16:18
    ve dünyanın geri kalanı onlara ne olmaları
    gerektiği hakkında ne söylerse söylesin,
  • 16:18 - 16:21
    onlara her zaman umut,
  • 16:21 - 16:24
    bölünmeyen dikkatimizi,
  • 16:25 - 16:28
    potansiyelleri hakkında sarsılmaz inanç,
  • 16:28 - 16:30
    tutarlı beklentiler sunmalıyız
  • 16:30 - 16:33
    ve onlara sık sık şunu söylemeliyiz,
  • 16:33 - 16:37
    eğer bugün hiç kimse
    onları sevdiğini söylemediyse,
  • 16:37 - 16:40
    bilin ki biz seviyoruz
    ve her zaman seveceğiz.
  • 16:40 - 16:41
    Teşekkürler.
  • 16:41 - 16:44
    (Alkış)
  • 16:52 - 16:53
    Teşekkürler, İsa.
Title:
Bozuk bir okulu nasıl düzeltirsiniz? Korkusuzca yönetin, çok sevin
Speaker:
Linda Cliatt-Wayman
Description:

Linda Cliatt-Wayman, Kuzey Philadelphia'daki başarısız bir liseye okul müdiresi olduğu ilk gün kuralları koymaya kararlıydı. Ancak kısa zaman sonra işin düşündüğünden daha karmaşık olduğunu anladı. Gözle görülür tutkusuyla, "düşük performanslı ve devamlı olarak tehlikeli" olarak sınıflandırılan üç okulu değiştirmesine yardımcı olan üç prensibi paylaşıyor. Liderlik etmek —ve ne olursa olsun öğrencileri sevmek— için gözü pek kararlılığı her alandaki lider için bir model.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
17:07

Turkish subtitles

Revisions