Ben Goldacre: Doktorların reçete yazarken bilmedikleri şeyler
-
0:01 - 0:03Merhaba. Burada gördüğünüz bu adam,
-
0:03 - 0:06geleceği görebildiğini sanıyor.
-
0:06 - 0:08Her ne kadar Sun gazetesi onu Sean Connery'e
-
0:08 - 0:11epey benzetmiş olsa da, adı Nostradamus. (Gülüşmeler)
-
0:11 - 0:14Ve ben de pek çoğunuz gibi, şüphe duyuyorum
-
0:14 - 0:15insanların geleceği görebileceklerine inanmıyorum.
-
0:15 - 0:18Önsezi denen şeye inanmıyorum. Siz zaman zaman
-
0:18 - 0:21birilerinin, gelecekte olan bir olayı öngörebildiğini duyuyor olabilirsiniz.
-
0:21 - 0:24ama bunun nedeni büyük ihtimalle tamamen rastlantı
-
0:24 - 0:27ve bizler sadece rastlantısal ve acayip olayları duyarız.
-
0:27 - 0:31İnsanların yanlış tahminlerde bulundukları zamanları ise duymayız bile.
-
0:31 - 0:33Şimdi, bizler bu durumun önsezi ile ilgili saçma hikayelerde
-
0:33 - 0:36ortaya çıkmasını bekleriz, ama esas sorun şu,
-
0:36 - 0:40bu sorunun aynısı akademik ortamlarda veya
-
0:40 - 0:44tıp dünyasında da mevcut ve bu ortamlarda görüldüğünde ölümcül olabiliyor.
-
0:44 - 0:48Şimdi ilk önce, sadece önsezi konusuna bakacak olursak,
-
0:48 - 0:50geçen yıl, Daryl Bem isimli bir araştırmacı
-
0:50 - 0:52bir araştırma yayınladı. Bu araştırmada, üniversite öğrencilerinin
-
0:52 - 0:56önsezi yetisi olduğuna ilişkin kanıtlar bulduğunu iddia etti
-
0:56 - 0:58ve araştırmasının sonucu hakemli bilimsel dergilerden birinde yayınlandı.
-
0:58 - 1:00Bu makaleyi okuyan insnaların çoğu, "Tamam,
-
1:00 - 1:03ilginç ama bence bu tamamen rastlantısal, çıkan sonuç tamamen şansa bağlı
-
1:03 - 1:05çünkü ben bir deney yapsam ve üniversite öğrencilerinin
-
1:05 - 1:08önsezi yeteneği olmadığını gösteren bir makale yazsam
-
1:08 - 1:11bu makale muhtemelen bir dergide yayınlanmazdı.
-
1:11 - 1:14Aslında, bunun tam da böyle olduğunu biliyoruz, çünkü
-
1:14 - 1:17birkaç farklı bilim insanı, bu önsezi deneyini tekrar etmek
-
1:17 - 1:20ve bulgularını yayınlamak istediler,
-
1:20 - 1:23ancak, yazdıkları makaleleri, daha önceki çalışmayı yayınlayan dergiye ilettiklerinde
-
1:23 - 1:26dergi "Hayır, biz tekrar edilen çalışmaları yayınlama
-
1:26 - 1:31konusunda istekli değiliz. Herhangi bir şey bulmayan makaleleri yayınlamıyoruz." dedi.
-
1:31 - 1:33İşte bu, akademik yayınlarda, yapılan tüm bilimsel
-
1:33 - 1:38çalışmaların ortak sonucu olan gerçeklerin ne denli
-
1:38 - 1:42saptırılmış ve yanlı olarak gördüğümüzün güzel bir örneği.
-
1:42 - 1:46Ancak, bu sadece sıkıcı bir akademik alan olan psikoloji için geçerli değil.
-
1:46 - 1:51mesela kanser araştırmalarında da bu böyle.
-
1:51 - 1:55Mart 2012'de, bundan yaklaşık bir ay önce,
-
1:55 - 1:58bazı araştırmacılar Nature dergisinde bir makale yayınlayarak,
-
1:58 - 2:01kanser hastalığının potansiyel tedavi hedeflerine ilişkin
-
2:01 - 2:0553 adet basit bilimsel çalışmayı tekrar etmeye çalıştıklarını aktardılar.
-
2:05 - 2:08Bu 53 çalışmadan sadece 6 tanesini başarılı bir şekilde
-
2:08 - 2:11tekrar edebildiler.
-
2:11 - 2:1553 çalışmadan 47 tanesi tekrar edilemedi.
-
2:15 - 2:19Bu durumun, muhtemelen sadece beklenmeyen, anormal bulgu
-
2:19 - 2:22veren çalışmaların yayınlanması ile açıklanabildiğini aktarıyorlar.
-
2:22 - 2:24İnsanlar pek çok farklı araştırmalar yapıyorlar,
-
2:24 - 2:26yaptıkları çalışmadan bir sonuç çıkıyor, işe yarıyorsa yayınlanıyor,
-
2:26 - 2:27sonuç çıkmayanlar ise yayınlanmıyor.
-
2:27 - 2:31Bu durumu ne şekilde düzelteceğimize ilişkin önerileri ise,
-
2:31 - 2:35çünkü bu bir sorun ve bu sorun bizi çıkmaz sokaklara sürüklüyor,
-
2:35 - 2:36onların bu sorunu çözmek için getirdikleri öneri
-
2:36 - 2:40bilim dünyasında negatif sonuç veren çalışmalarının yayınlanmasını kolaylaştırmak,
-
2:40 - 2:43ve bilim adamlarını motive eden dürtüyü değiştirerek
-
2:43 - 2:47sonuç vermeyen çalışmalarının da kamuya açıklanmasını sağlamak.
-
2:47 - 2:51Ancak bu, sadece kanser araştırmalarının klinik öncesi
-
2:51 - 2:55olan bu sıkıcı türlerinde olan bir durum değil.
-
2:55 - 2:58Aynı zamanda, gerçek hayatta, kanlı canlı
-
2:58 - 3:02akademik tıp dünyasında da karşımıza çıkıyor. 1980 yılında
-
3:02 - 3:05bir grup araştırmacı, lorcainide isimli bir ilaç üzerinde inceleme yaptı,
-
3:05 - 3:07bu bir anti-aritmi ilacı,
-
3:07 - 3:10yani anormal kalp ritmlerini baskılayan bir ilaç,
-
3:10 - 3:12insanlar kalp krizi geçirdikten sonra sıklıkla,
-
3:12 - 3:13kalplerinde tehlikeli ritm bozuklukları başlayabiliyor,
-
3:13 - 3:16eğer biz bu bozuk ritmleri baskılayan bir ilaç verirsek
-
3:16 - 3:19bu, hastaların hayatta kalma ihtimalini arttıracaktır.
-
3:19 - 3:22İlacın geliştirme sürecinin başında, çok küçük bir deney yapmışlar,
-
3:22 - 3:24100 hastadan az katılımla.
-
3:24 - 3:2850 hasta lorcainide almış ve bunlardan 10 tanesi ölmüş.
-
3:28 - 3:31diğer 50 hasta, içinde etken madde olmayan bir şeker tableti,
-
3:31 - 3:34bir plasebo ilacı almışlar, sadece bir tane hasta ölmüş.
-
3:34 - 3:36Bu nedenle, haklı olarak bu ilacın bir fiyasko olduğunu düşünmüşler
-
3:36 - 3:39ve ilacın ticari üretimi durdurulmuş, ticari üretimi
-
3:39 - 3:44durdurulduğu için de bu deney hiç bir yayında çıkmamış.
-
3:44 - 3:49Ne yazık ki, bunu izleyen 5 - 10 yıl içinde
-
3:49 - 3:53diğer firmalar da kalp krizi geçiren hastaların kalbinde
-
3:53 - 3:55meydana gelen ritm bozukluğunu düzeltmek için ilaçlar geliştirmişler.
-
3:55 - 3:57bu ilaçlar piyasaya çıkmış. Çok fazla sayıda hastaya reçete edilmişler,
-
3:57 - 4:01çünkü kalp krizi oldukça yaygın bir hastalıktır.
-
4:01 - 4:04Ve bizim bu ilaçların aynı zamanda ölüm oranlarını
-
4:04 - 4:07artırdığını bulmamız o kadar uzun sürdü ki,
-
4:07 - 4:10bu ilaçların güvenilirliğine ilişkin bu sinyalleri alana dek,
-
4:10 - 4:16Amerika'da, anti-aritmik ilaçlar yüzünden yüz bin kişi yok yere
-
4:16 - 4:20hayatını kaybetti.
-
4:20 - 4:23Şimdi, bu 1980'de yayınlanan makaleyi yazan
-
4:23 - 4:27bilim insanları, aynı ekip 1993 yılında
-
4:27 - 4:31bilimsel camiaya yönelik bir özür yazısı yayınlayarak
-
4:31 - 4:34"Biz, 1980 yılında ilk araştırmamızı yayınladığımızda,
-
4:34 - 4:36lorcainide kullanan hastalarda bulduğumuz artmış ölüm oranının
-
4:36 - 4:39rastlantısal bir bulgu olduğunu düşünmüştük." dediler.
-
4:39 - 4:41Lorcainide ilacının geliştirilmesi, ticari nedenlerle durmuştu,
-
4:41 - 4:43bu çalışma hiçbir yerde yayınlanmamıştı;
-
4:43 - 4:45Artık bu olay yayınlama sırasında taraf tutma (taraflı yayınlama) için iyi bir örnek teşkil ediyor.
-
4:45 - 4:47"Taraflı yayınlama", çok dikkati çekmeyen, ilginç olmayan
-
4:47 - 4:51verilerin kaybolması, yayınlanmaması anlamına gelen
-
4:51 - 4:55teknik bir terim. Bu makalede, daha önce açıklanan sonuçlar
-
4:55 - 4:59"ileride ortaya çıkacak ciddi sorunların bir habercisi olabilirdi" deniyor.
-
4:59 - 5:03Şimdi, bu hikayeler, temel bilimlerle ilgili hikayeler.
-
5:03 - 5:07Yaklaşık 20-30 yıl önceden gelen olaylar.
-
5:07 - 5:11Artık, akademik yayın dünyası bundan epey farklı.
-
5:11 - 5:14Artık herkese açık akademik yayınlar var. Mesela "Trials" bunlardan biri.
-
5:14 - 5:17Bu yayın, çıkan sonucun pozitif ya da negatif olduğuna bakmaksızın
-
5:17 - 5:20insanlar üzernde yapılan tüm çalışmaları yayınlıyor.
-
5:20 - 5:24Ama bu önlemlere rağmen, ortadan kaybolan bu negatif sonuç veren
-
5:24 - 5:28çalışmaların neden olduğu sorunlar hala mevcut. Hatta o denli
-
5:28 - 5:34yaygın ki, kanıta dayalı tıp uygulamalarına ciddi zarar veriyor.
-
5:34 - 5:37Mesela bu ilaç, reboxetine, ki bu benim de reçete ettiğim
-
5:37 - 5:39bir ilaç. Bu bir depresyon ilacı.
-
5:39 - 5:42Ben biraz tuhaf bir doktor olduğum için, bu ilaçla ilgili
-
5:42 - 5:45tüm çalışmaları okudum. Okuduğum çalışmalardan biri
-
5:45 - 5:48reboxetine'in plasebodan daha etkili olduğunu gösteriyordu,
-
5:48 - 5:50ayrıca yayınlanan üç ayı makaleyi daha okudum, ki bunlar da
-
5:50 - 5:53reboxetine ilacının en az diğer depresyon ilaçları kadar etkili olduğunu gösteriyordu.
-
5:53 - 5:56Bana gelen hasta diğer depresyon ilaçlarını denemiş ve faydasını görmemişti,
-
5:56 - 5:58ben de reboxetine de aynı derecede etkili, bir de onu deneyeyim diye düşündüm.
-
5:58 - 6:01Ama sonradan yanlış yönlendirildiğim ortaya çıktı.
-
6:01 - 6:04Aslında, reboxetine'i işe yaramayan, şekerden imal edilmiş
-
6:04 - 6:07plasebo tabletlerle karşılaştıran yedi tane çalışma yapılmış.
-
6:07 - 6:09Bunlardan biri olumlu sonuç vermiş ve yayınlanmış, ama
-
6:09 - 6:13kalan altı tanesinin sonuçları negatifmiş ve yayınlanmamışlar.
-
6:13 - 6:15Reboxetine'i diğer antidepresan ilaçlarla karşılaştıran
-
6:15 - 6:17üç çalışma da pozitif sonuç vermiş ve yayınlanmış,
-
6:17 - 6:19ama aslında yayınlanan makaledekilerin
-
6:19 - 6:23üç katı kadar hasta üzerinde çalışma yapılmış ve veri toplanmış,
-
6:23 - 6:25ki bu veriler reboxetine'in diğer tedavi yöntemlerinden
-
6:25 - 6:30daha kötü olduğunu gösteriyormuş, ama bu çalışmalar yayınlanmamış.
-
6:30 - 6:33Kendimi kandırılmış hissettim.
-
6:33 - 6:36Şimdi, bu oldukça sıradışı bir örnek diye düşünebilirsiniz,
-
6:36 - 6:38ben de diğer insanları suçladığım türde bir cımbızlama
-
6:38 - 6:41ve işime gelen veriyi seçme durumunda kalmış gibi
-
6:41 - 6:42görünmek istemem doğrusu.
-
6:42 - 6:44Ancak, görünen o ki, "taraflı yayınlama" olgusu
-
6:44 - 6:46oldukça kapsamlı olarak incelenmiş.
-
6:46 - 6:49Bu konuyu nasıl irdeleyeceğiniz konusunda bir örnek vereyim.
-
6:49 - 6:51Klasik uygulamada, yapıldığını ve tamamlandığını
-
6:51 - 6:53bildiğiniz bir grup çalışmayı alırsınız ve bunların
-
6:53 - 6:55akademik yayın dünyasında herhangi bir yerde
-
6:55 - 6:58yayınlanıp yayınlanmadığına bakarsınız. Bu gördüğünüz
-
6:58 - 7:0015 yıllık süreçte FDA tarafından onaylanmış anti-depresanlar
-
7:00 - 7:04üzerinde yapılan tüm çalışmaları içeriyor.
-
7:04 - 7:08Yani, ilacın onaylanma sürecine ait FDA onay paketi kapsamında bildirilmesi gereken tüm çalışmaları almışlar.
-
7:08 - 7:11Aslında bu gördükleriniz, bu ilaçlarla ilgili yapılan tüm çalışmaları içermiyor
-
7:11 - 7:13çünkü diğerlerine ulaşmamıza imkan yok,
-
7:13 - 7:17sadece ilaçların satışa sürülebilmesi için yapılması zorunlu olan çalışmalar bunlar.
-
7:17 - 7:19Daha sonra, bu çalışmaların kaç tanesinin hakem kurulu olan
-
7:19 - 7:22akademik dergilerde yayınlandığına bakmışlar. Buldukları ise bu gördüğünüz.
-
7:22 - 7:25Neredeyse yarı yarıya. Gerçekte, bu çalışmaların yaklaşık yarısı olumlu,
-
7:25 - 7:28diğer yarısı da olumsuz sonuç vermiş.
-
7:28 - 7:33Ancak bu çalışmaların hakem kurulu olan akademik dergilerdeki yayınlanma oranına
-
7:33 - 7:35baktıklarında çok farklı bir tabloyla karşılaşmışlar.
-
7:35 - 7:40Negatif sonuç veren çalışmalardan sadece üç tanesi yayınlanmış,
-
7:40 - 7:44pozitif (ilacın işe yaradığını gösteren) çalışmalardan ise sadece bir tanesi yayınlanmamış.
-
7:44 - 7:48Şimdi iki tabloyu karşılaştırmalı olarak incelersek,
-
7:48 - 7:51aralarındaki farkın ne kadar çarpıcı olduğunu görebilirsiniz
-
7:51 - 7:54Bu, doktorların, hastaların, sağlık sektöründe
-
7:54 - 7:57çalışan diğer kişilerin ve akademisyenlerin
-
7:57 - 8:00hakem kurulu olan dergilerde gördükleri ile gerçek hayat arasındaki fark.
-
8:00 - 8:05Yanlış yönlendiriliyoruz ve bu tıp biliminin kalbinde
-
8:05 - 8:08yer alan temel bir kusur.
-
8:08 - 8:11Aslında, "taraflı yayınlama" ile ilgili o kadar çok çalışma yapılmış ki,
-
8:11 - 8:14yüzden fazlası bir araya getirilip, 2010 yılında bir
-
8:14 - 8:17sistematik inceleme olarak yayınlanmış.
-
8:17 - 8:20Yazarlar, bulabildikleri taraflı yayın ile ilgili her makaleyi
-
8:20 - 8:21birleştirerek analiz etmişler.
-
8:21 - 8:24Taraflı yayın, tıbbın her dalını etkileyen bir durum.
-
8:24 - 8:28Yapılan deneme çalışmalarının yaklaşık yarısı ortadan kayboluyor
-
8:28 - 8:31ve olumlu sonuç veren çalışmaların yayınlanma ihtimalinin
-
8:31 - 8:34olumsuz olanların iki katı olduğunu biliyoruz.
-
8:34 - 8:39Bu, kanıta dayalı tıbbın kabinde oturan bir kanser.
-
8:39 - 8:42Eğer, 100 defa yazı tura atsam ve
-
8:42 - 8:46bu 100 atışın yarısının sonuçlarını sizden saklasam
-
8:46 - 8:49elimdeki paranın her zaman tura geldiğine sizi ikna edebilirim.
-
8:49 - 8:51Ama bu elimdeki paranın iki yüzünün de tura olduğu anlamına gelmez.
-
8:51 - 8:53Bu, benim fırsatçının biri olduğumu,
-
8:53 - 8:56sizin de buna izin verdiğiniz için ahmağın biri olduğunuzu gösterir. (Gülüşmeler)
-
8:56 - 8:59Kanıta dayalı tıp alanında olmasına göz yumduğumuz
-
8:59 - 9:03şey bunun bire bir aynısı.
-
9:03 - 9:08Ve bu, bence bir araştırma sahtekarlığı.
-
9:08 - 9:10Eğer bir çalışma yapsam ve bu araştırmada
-
9:10 - 9:13ortaya çıkan sonuçların yarısını saklasam,
-
9:13 - 9:18haklı olarak beni yaptığım araştırmaya hile karıştırmakla suçlardınız.
-
9:18 - 9:21Ama, ne tuhaftır ki, eğer biri 10 ayrı araştırma yapıp,
-
9:21 - 9:25bunlardan sadece istedikleri sonucu gösteren beş tanesini yayınlarsa
-
9:25 - 9:28bunu araştırmaya hile karıştırmak olarak algılamıyoruz.
-
9:28 - 9:31Çünkü o zaman bunun sorumluluğu çok sayıda insana dağılıyor,
-
9:31 - 9:34bir sürü araştırmacı, akademisyen, endüstri sponsorları,
-
9:34 - 9:37dergi editörleri. Bir şekilde bunu
-
9:37 - 9:39daha kabul edilebilir hale getiriyoruz,
-
9:39 - 9:42ama bu durumun hastalar üzerindeki etkisi korkunç.
-
9:42 - 9:48Ve bu, şu anda biz konuşurken dahi devam ediyor.
-
9:48 - 9:50Bu, Tamiflu denen bir ilaç. Dünyanın dört bir yanındaki
-
9:50 - 9:53devletler milyarlarca dolar harcayarak Tamiflu ilacını
-
9:53 - 9:55stokladılar ve biz de panikle Tamiflu stokladık
-
9:55 - 9:59çünkü bu ilacın gribe bağlı
-
9:59 - 10:02görülen ciddi komplikasyonları önleyeceğine inanılıyordu.
-
10:02 - 10:05Burada komplikasyon, zatürre ve ölüm kavramlarının
-
10:05 - 10:10tıbbi terminolojideki karşılığı (Gülüşmeler)
-
10:10 - 10:13Cochrane Sistematik İnceleme grubu,
-
10:13 - 10:16Tamiflu ile ilgili yapılmış tüm deneyleri toplayarak
-
10:16 - 10:19bu ilacın gerçekten böyle bir etkisi olup olmadığını anlamaya çalıştı
-
10:19 - 10:22ve bu deneylerin bazılarının yayınlanmadığını buldular.
-
10:22 - 10:24Yayınlanmamış çalışmaların sonuçlarına ulaşamadılar.
-
10:24 - 10:28Sonuçları bilinmeyen bu deneylere başka yollarla ulaşmayı denediler
-
10:28 - 10:30Bilgi Alma Kanunu kapsamında bu çalışmaların sonuçlarını talep ettiler,
-
10:30 - 10:35farklı organizasyonlara başvurdular, onları taciz ettiler ve sonunda buldukları sonuçlar tutarsızdı.
-
10:35 - 10:37Klinik çalışmalara ilişkin raporları elde etmeye çalıştılar,
-
10:37 - 10:40aradıkları bilgileri içeren onbinlerce sayfa dokümana
-
10:40 - 10:44ulaşmaya çalıştıklarında, bu dokümanlara
-
10:44 - 10:47ulaşma hakları olmadıkları söylendi onlara.
-
10:47 - 10:49Eğer bu konuda yapılmış tüm yazışmaları görmek ve
-
10:49 - 10:53ilaç firması tarafından bu çalışmaları ibraz etmemek için gösterilen bahane ve gerekçeleri görmek isterseniz
-
10:53 - 10:55hepsi PLoS Medicine dergisinin bu haftaki
-
10:55 - 11:00sayısında mevcut.
-
11:00 - 11:04Bütün bunlar içinde, benim için en çarpıcı olanı,
-
11:04 - 11:07bunun sadece büyük bir sorun olması, bizim bu sorunun
-
11:07 - 11:11farkında olmamızın yanısıra, uyduruktan çözümlerle avunuyor olmamız.
-
11:11 - 11:14Aramızda, bu sorunun çözümlendiğine kendini inandırmış insanlar var.
-
11:14 - 11:16Mesela, araştırma kayıtları var. Herkes dedi ki:
-
11:16 - 11:20"Tamam, herkesin yapacağı araştırmayı kaydetmesini sağlayalım,
-
11:20 - 11:22araştırma yapmak isteyenler, daha başlamadan ne yapacaklarını bildirmek zorunda olsunlar.
-
11:22 - 11:24Böylece, daha sonra geri dönüp hangi araştırmaların gerçekleştiğini,
-
11:24 - 11:26tamamlandığını ve yayınlandığını takip edebiliriz."
-
11:26 - 11:29Ama insanlar bu kayıt kütüklerini kullanmadılar.
-
11:29 - 11:31Ardından Uluslararası Tıbbi Dergi Editörleri Birliği (ICMJE) geldi ve dedi ki
-
11:31 - 11:33"Tamam, bu işe yaramadı. O zaman biz araştırmacıları zorlayalım.
-
11:33 - 11:35Daha araştırmaya başlamadan kütüğe kaydedilmeyen
-
11:35 - 11:38makaleleri, deneyleri yayınlamayalım."
-
11:38 - 11:42Ama dediklerini tutamadılar. 2008 yılında yayınlanan bir çalışma,
-
11:42 - 11:45şunu gösterdi ki, ICMJE üyeleri tarafından editörlüğü yapılan
-
11:45 - 11:47dergilerde yayınlanan makalelerin yarısı
-
11:47 - 11:52düzgün bir şekilde kütüğe kayıt yaptırmamıştı, dörtte birinin ise hiç kaydı yoktu.
-
11:52 - 11:55Sonra FDA İyileştirme Yasası kabul edildi,
-
11:55 - 11:57bu yasa, herhangi bir araştırma yapan kişilerin/ekibin
-
11:57 - 12:01araştırmanın bittiği yıl içinde vardığı sonuçları bildirmesini zorunlu tutuyordu.
-
12:01 - 12:05BMJ'nin Ocak 2012 sayısında, insanların
-
12:05 - 12:08bu yasaya uyup uymadıklarını inceleyen bir makale mevcut.
-
12:08 - 12:11Buna göre, yapılan araştırmaların sadece beşte biri
-
12:11 - 12:14bu yasaya uygun davranmış durumda.
-
12:14 - 12:17Bu tam bir facia.
-
12:17 - 12:21Eğer, tüm bilgiler elimizin altında olmazsa,
-
12:21 - 12:24reçete ettiğimiz ilaçların gerçek etkilerini
-
12:24 - 12:27bilemeyiz.
-
12:27 - 12:31ve bu aslında ortadan kaldırması zor bir sorun da değil.
-
12:31 - 12:36yapılan tüm çalışmaların yayınlanmasını sağlamalıyız.
-
12:36 - 12:39İnsanlarda yapılan tüm çalışmaları, eski çalışmalar da dahil,
-
12:39 - 12:43zira FDA iyileştirme Yasası sadece 2008 yılından sonra yapılan çalışmaların bildirimin zorunlu kılıyor.
-
12:43 - 12:46Bunu neye dayanarak belirledikleri konusunda hiçbir fikrim yok,
-
12:46 - 12:50son iki yılda yapılan çalışmalara bakarak tıp bilimini uygulayamayız.
-
12:50 - 12:53İnsanlar üzerinde yapılan tüm çalışmaları ve sonuçlarını yayınlamalıyız,
-
12:53 - 12:56hala kullanılan ilaçlara yönelik yapılmış eski çalışmalar da dahil.
-
12:56 - 12:59ve siz de tanıdığınız herkese bunun çok ciddi bir sorun olduğunu
-
12:59 - 13:02bu ciddi sorunun hala net bir çözümü olmadığını anlatmalısınız.
-
13:02 - 13:05Teşekkürler. ( Alkışlar)
-
13:05 - 13:08(Alkışlar)
- Title:
- Ben Goldacre: Doktorların reçete yazarken bilmedikleri şeyler
- Speaker:
- Ben Goldacre
- Description:
-
Yeni bir ilaçla ilgili klinik deneyler yapılırken, bu deneylerin sonucu tüm tıp dünyasının erişebileceği şekilde yayınlanmalıdır -- ancak çoğu zaman, olumsuz veya ilacın etkisiz olduğunu gösteren bulgular yayınlanmıyor ve gerek doktorlar gerek diğer araştırmacılar karanlıkta, el yordamıyla yönlerini bulmaya çalışıyorlar. Ben Goldacre, bu etkileyici konuşmasında, raporlanmayan bu negatif verilerin ne denli tehlikeli ve çeldirici olduğunu anlatıyor.
- Video Language:
- English
- Team:
- closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 13:29
Isil Arican commented on Turkish subtitles for What doctors don't know about the drugs they prescribe | ||
Isil Arican commented on Turkish subtitles for What doctors don't know about the drugs they prescribe | ||
Meric Aydonat approved Turkish subtitles for What doctors don't know about the drugs they prescribe | ||
Meric Aydonat commented on Turkish subtitles for What doctors don't know about the drugs they prescribe | ||
Meric Aydonat edited Turkish subtitles for What doctors don't know about the drugs they prescribe | ||
Meric Aydonat edited Turkish subtitles for What doctors don't know about the drugs they prescribe | ||
Fulya Basoglu accepted Turkish subtitles for What doctors don't know about the drugs they prescribe | ||
Fulya Basoglu commented on Turkish subtitles for What doctors don't know about the drugs they prescribe |