Return to Video

"Watson, Riziko! ve ben", modası geçmiş "herşeyi bilen" adam...

  • 0:00 - 0:03
    İki hafta içinde, o kutsal
    "Riziko!"(Jeopardy) yarışması
  • 0:03 - 0:07
    sahnesine adım atmamın
    dokuzuncu yıl dönümü olacak.
  • 0:07 - 0:09
    Dokuz yıl uzun bir zaman süresi.
  • 0:09 - 0:11
    Ve "Riziko'nun" ortalama
    demografiklerine bakıldığında,
  • 0:11 - 0:12
    düşünüyorum ki, bu beni izleyen çoğu insanın...
  • 0:12 - 0:16
    artık ölmüş olduğu anlamına geliyor.
  • 0:16 - 0:18
    (Gülüşmeler)
  • 0:18 - 0:19
    Ama hepsi değil, bir kısmı hala hayatta.
  • 0:19 - 0:22
    Bazı zamanlar, alışveriş merkezlerinde
    falan tanındığım oluyor.
  • 0:22 - 0:24
    Ve tanındığım zaman, beni bir çeşit
    "herşeyi bilen" tarzında tanıyorlar.
  • 0:24 - 0:27
    Bana göre, o gemi çoktan limanı terketti,
    benim için çok geç artık.
  • 0:27 - 0:29
    Ama iyi ya da kötü, ben öyle biliniyor olacağım,
  • 0:29 - 0:32
    bütün garip şeyleri bilen adam olarak.
  • 0:32 - 0:35
    Ve bunu şikayet edemem.
  • 0:35 - 0:37
    Her zaman bunu kaderim olarak hissettim,
  • 0:37 - 0:41
    her ne kadar, yıllarca genel kültür alanıyla
    gizlice ilgilenmiş olmama rağmen.
  • 0:41 - 0:43
    Her şey bir yana, bir genç olarak
    çabucak farkediyorsunuz ki,
  • 0:43 - 0:46
    Kaptan Kirk'in göbek adını bilerek
    kızlara asılamazsınız.
  • 0:46 - 0:48
    (Gülüşmeler)
  • 0:48 - 0:52
    Ve sonuçta, bir nevi "herşeyi bilen"
    sıfatımı insanlardan gizlemiştim
  • 0:52 - 0:55
    Ama geriye dönüp baktığınızda,
    herşey ortada.
  • 0:55 - 0:58
    Annesini ve babasını, sürekli okuduğu
    muhteşem gerçeklerle...
  • 0:58 - 1:01
    rahatsız eden bir çocuktum--
  • 1:01 - 1:03
    Halley kuyruklu yıldızı veya
    devasa kalamarlar
  • 1:03 - 1:07
    veya dünyadaki en büyük balkabağı turtasının
    büyüklüğü veya başka şeyler.
  • 1:07 - 1:10
    Şimdi de benim aynım olan
    10 yaşında bir çocuğum var.
  • 1:10 - 1:14
    Ve bunun ne kadar gıcık olduğunu
    biliyorum, yani karma çalışıyor.
  • 1:14 - 1:16
    (Gülüşmeler)
  • 1:16 - 1:18
    Ve bilgi yarışmalarını çok severdim,
    büyülenirdim...
  • 1:18 - 1:22
    Anaokulunun ilk gününde
    ağladığımı hatırlıyorum, yıl 1979
  • 1:22 - 1:24
    çünkü her ne kadar okula gitmeyi
    isteseydim de,
  • 1:24 - 1:28
    "Hollywood Kareleri"ni ve "Aileler Yarışıyor"u özleyeceğimi farketmiştim.
  • 1:28 - 1:32
    Bilgi yarışmalarımı özleyecektim.
  • 1:32 - 1:34
    Ve daha sonra 80'lerin ortasında,
  • 1:34 - 1:35
    "Riziko!" tekrar yayınlanmaya başladığında,
  • 1:35 - 1:39
    programı izlemek için okuldan
    eve koştuğumu hatırlıyorum.
  • 1:39 - 1:45
    Benim en sevdiğim televizyon programıydı,
    evimin parasını vermeden önce bile.
  • 1:45 - 1:47
    Ve yurtdışında yaşıyorduk, babamın
    çalıştığı yerde, Güney Kore'de.
  • 1:47 - 1:50
    Orada bir tek İngilizce kanalı vardı.
  • 1:50 - 1:51
    Silahlı Kuvvetler kanalı,
  • 1:51 - 1:53
    ve Korece konuşmuyorsanız,
    izleyeceğiniz kanal oydu.
  • 1:53 - 1:56
    Yani, ben ve arkadaşlarım her gün
    eve koşup "Riziko!"yu izliyorduk.
  • 1:56 - 1:59
    Ben her zaman o genel kültüre
    takıntılı bir çocuk olmuşumdur.
  • 1:59 - 2:05
    80'lerde,oyunun meşhur olduğu zamanlar.
  • 2:05 - 2:07
    kendi başıma aileme karşı
    Trivial Pursuit oynardım.
  • 2:07 - 2:09
    Garip bir his oluyor içinizde,
    bir çeşit ustalık hissi,
  • 2:09 - 2:13
    anneniz ve babanızdan daha fazla
    genel kültür bildiğinizde.
  • 2:13 - 2:16
    Babanızın bilmediği küçük bir
    Beatles gerçeği biliyorsunuz.
  • 2:16 - 2:19
    Ve diyorsunuz ki,
    bilgi gerçekten de güçtür--
  • 2:19 - 2:26
    tam yerinde ortaya çıkan,
    gerçek bilgi.
  • 2:26 - 2:28
    Hiçbir zaman bir genel kültür
    bilgisinin gerçek bir...
  • 2:28 - 2:31
    kariyer seçeneği olduğunu
    düşünen bir danışmanım olmadı,
  • 2:31 - 2:33
    genel kültür dalında anadal yapmak,
  • 2:33 - 2:36
    ya da profesyonel bir
    bilgi yarışması katılımcısı olmak.
  • 2:36 - 2:39
    Ve genç bir yaşta bıraktım.
  • 2:39 - 2:40
    Birisinin öyle bir şeyle neler
    yapabileceğini anlamaya uğraşmadım.
  • 2:40 - 2:43
    O zamanlar yaygın olduğu için
    bilgisayar bölümünde okudum,
  • 2:43 - 2:45
    ve programcı oldum--
  • 2:45 - 2:46
    ve çok da iyi olmayan bir programcı,
  • 2:46 - 2:51
    2004 de "Büyük Risk"e katıldığımda
    çok da mutlu olmayan bir programcı.
  • 2:51 - 2:53
    Ama yaptığım iş buydu.
  • 2:53 - 2:56
    Ve bu da durumumu ironik bir hale getirdi--
    bilgisayarlarla olan geçmişim--
  • 2:56 - 3:00
    bir kaç yıl sonra, 2009 civarında
  • 3:00 - 3:02
    "Riziko!"dan bir telefon geldi ve
  • 3:02 - 3:05
    "Daha erken ama, IBM bize...
  • 3:05 - 3:10
    seni yarışmada yenebilecek bir
    süperbilgisayar geliştirdiğini söylüyor,
  • 3:10 - 3:11
    buna hazır mısın? " diye sordular.
  • 3:11 - 3:13
    Bu onu ilk duyduğum andı.
  • 3:13 - 3:16
    Tabi ki de, evet dedim,
    birkaç nedenden dolayı.
  • 3:16 - 3:18
    İlki, "Riziko!"da yarışarak,
    güzel zaman geçiriyordum.
  • 3:18 - 3:21
    Eğlenceliydi, pantolonunuz üstünüzdeyken, yapabileceğiniz en büyük eğlence.
  • 3:21 - 3:23
    (Gülüşmeler)
  • 3:23 - 3:25
    Ve karşılığında hiç bir şey
    almasam bile yapardım.
  • 3:25 - 3:27
    Şansıma onlar bunu bilmiyor,
  • 3:27 - 3:30
    ama geri dönüp "Arby's"
    kuponları için bile oynarım.
  • 3:30 - 3:32
    "Riziko!"yu seviyorum ve
    her zaman sevdim.
  • 3:32 - 3:36
    İkincisi, ben biraz inek biriyim,
    ve bu bana gelecekte olacak gibi geldi.
  • 3:36 - 3:38
    Bilgi yarışmalarında insanların
    bilgisayara karşı yarışması,
  • 3:38 - 3:41
    bu tarz bir şey gelecekte olacak
    diye hep hayal etmişimdir,
  • 3:41 - 3:43
    ve şimdi de bununla
    aynı sahnede olabilirdim.
  • 3:43 - 3:44
    Hayır demeyecektim.
  • 3:44 - 3:45
    Üçüncü neden ise,
  • 3:45 - 3:47
    kazanabileceğimden bayağı emindim.
  • 3:47 - 3:50
    Bazı yapay zeka dersleri almıştım ve
  • 3:50 - 3:54
    biliyordum ki, bilgisayarlar "Riziko!"yu
    kazanmak için gereken şeyi yapamazlardı.
  • 3:54 - 3:57
    İnsanlar o tarz bir programı yazmanın
    ne kadar zor olduğunun farkında değil,
  • 3:57 - 4:01
    "Riziko!"da bir ipucunu İngilizce gibi
    doğal bir dilde okuyup
  • 4:01 - 4:04
    anlamak, bütün yan anlamları,
    mecazları, kelime oyunlarını,
  • 4:04 - 4:07
    ipucununun asıl anlamını çıkarmak.
  • 4:07 - 4:11
    Üç-dört yaşındaki bir çocuğun
    yapabileceği bir şey,
  • 4:11 - 4:14
    bilgisayarlar için çok zordur.
  • 4:14 - 4:17
    Ve düşündüm ki bu bir çocuk oyuncağı olacak.
  • 4:17 - 4:22
    Evet, bilgisayarları yenecek ve
    türümü savunacaktım.
  • 4:22 - 4:24
    (Gülüşmeler)
  • 4:24 - 4:25
    Ama, yıllar geçtikçe,
  • 4:25 - 4:29
    IBM bu iş için para, insan gücü ve
    işlemci hızı ortaya koyduğunda,
  • 4:29 - 4:31
    onlardan bazı güncel bilgiler
    almaya ve...
  • 4:31 - 4:33
    ...endişelenmeye başladım.
  • 4:33 - 4:39
    Bu soru cevaplayan yazılım hakkında,
    okuduğum bir makaleyi hatırladım.
  • 4:39 - 4:43
    Bir nokta grafiği vardı, "Riziko!"da yarışmacı performanslarını gösteren,
  • 4:43 - 4:47
    En tepede "Riziko!"yu kazananları
    ifade eden binlerce nokta...
  • 4:47 - 4:49
    ve performansları-- cevapladıkları sorular üzerine diyecektim
  • 4:49 - 4:53
    ama soruladıkları cevaplar demek
    daha doğru olur--
  • 4:53 - 4:55
    cevap verilen ipuçları-- denk geliyordu.
  • 4:55 - 4:57
    Grafik, performansları, cevapların
    doğruluğuyla karşılaştırıyordu.
  • 4:57 - 5:01
    Yani, bilgisayarın erişmesi gereken
    belli bir seviye vardı.
  • 5:01 - 5:02
    Ve en başta bu çok düşüktü.
  • 5:02 - 5:06
    Bu tip bir alanda yarışabilecek bir yazılım yoktu.
  • 5:06 - 5:08
    Ama daha sonra bu çizginin yukarı doğru
    gitmeye başladığını görüyordunuz.
  • 5:08 - 5:10
    Ve bizim şampiyonlar bulutu dediğimiz
    kümeye çok yaklaşmıştı.
  • 5:10 - 5:12
    Ve grafiğin üst sağ köşesinde,
    diğerlerinden daha koyu, kimi siyah...
  • 5:12 - 5:18
    bir kaç değişik renkte
    nokta fark ettim.
  • 5:18 - 5:20
    Ve düşündüm ki bunlar ne ?
  • 5:20 - 5:24
    "Sağ üst köşedeki siyah noktalar, yarışmayı 74 kere kazanan Ken Jennings'i temsil ediyor."
  • 5:24 - 5:26
    Ve gördüm ki, bu çizgi bana doğru geliyor.
  • 5:26 - 5:27
    Fark ettim ki, durum ortada.
  • 5:27 - 5:29
    Gelecek size doğru geldiğinde
    tablo budur.
  • 5:29 - 5:31
    (Gülüşmeler)
  • 5:31 - 5:33
    Terminatör' ün silah görüşü değil;
  • 5:33 - 5:37
    senin yapabildiğine gün gittikçe
    yaklaşan o ince çizgi,
  • 5:37 - 5:40
    seni özel kılan tek şeye,
    en iyi yaptığın şeye.
  • 5:40 - 5:45
    Er ya da geç, bir yıl sonra kadar,
    yarışma yapıldığında,
  • 5:45 - 5:48
    benim katıldığım "Riziko!"
    programlarından daha farklıydı.
  • 5:48 - 5:51
    Los Angeles'ta bildiğimiz
    "Riziko!"yu oynamıyorduk.
  • 5:51 - 5:53
    "Watson" (IBM'in süperbilgisayarı)
    seyahat etmez.
  • 5:53 - 5:54
    "Watson" aslında çok büyük.
  • 5:54 - 5:58
    Binlerce işlemci, bir terabayt hafıza,
  • 5:58 - 6:00
    milyarlarca bayttan oluşan bir hafıza.
  • 6:00 - 6:02
    Watson'ın klima kotrollü sunucu
    odasının içinden geçip, yürüdük.
  • 6:02 - 6:06
    Şu güne kadar içine girdiğim
    tek "Riziko!" yarışmacısı. (gülüşmeler)
  • 6:06 - 6:09
    Anlaşıldığı üzere, Watson seyehat etmez.
  • 6:09 - 6:13
    Sizin ona gitmeniz lazım;
    bu lütufta bulunmanız lazım.
  • 6:13 - 6:15
    Böylece, ben ve diğer yarışmacı kişi
  • 6:15 - 6:19
    Westchester vilayetindeki,
    karlı ormanlar arasındaki...
  • 6:19 - 6:21
    gizli IBM araştırma laboratuvarına gittik,
  • 6:21 - 6:23
    bilgisayara karşı yarışmak için.
  • 6:23 - 6:25
    Ve o an fark ettik ki,
  • 6:25 - 6:28
    bilgisayarın büyük bir saha avantajı vardı.
  • 6:28 - 6:30
    Sahnenin ortasında kocaman
    bir "Watson" logosu vardı.
  • 6:30 - 6:33
    Hani, Chicago Bulls'a karşı oynarsınız da
  • 6:33 - 6:35
    sahanın ortasında kocaman
    bir logoları olur.
  • 6:35 - 6:38
    Ayrıca, kalabalık tümüyle IBM yöneticileri
    ve programcılarından oluşuyordu,
  • 6:38 - 6:40
    "bir taneleri" için tezahürat yapıyorlardı,
  • 6:40 - 6:42
    bu proje için milyon dolarlar
    harcadıktan sonra
  • 6:42 - 6:45
    ümitsizce istiyorlardı ki,
    insanlar kaybetsin,
  • 6:45 - 6:47
    ve "Haydi Watson"
    tabelaları tutuyorlardı
  • 6:47 - 6:52
    ve çocuklarını destekleyen anneler gibi,
    her doğru cevapta onu alkışlıyorlardı.
  • 6:52 - 6:58
    Galiba, bazıları boyayla karınlarının üstüne
    "W-A-T-S-O-N" yazmışlardı.
  • 6:58 - 7:03
    Eğer göbeklerine "W-A-T-S-O-N" yazmış
    bilgisayar programcılıarını, hayal ederseniz
  • 7:03 - 7:05
    çok da hoş bir görüntü değil.
  • 7:05 - 7:08
    Ama haklıydılar,
    tam olarak haklıydılar.
  • 7:08 - 7:10
    Eğer yarışmayı kaydedip hala izlemediyseniz,
    sizin için sürprizi bozmak istemem...
  • 7:10 - 7:13
    ama Watson üstün bir şekilde kazandı.
  • 7:13 - 7:16
    Hala hatırlarım,
    kürsünün arkasında dururken,
  • 7:16 - 7:19
    böceksi tıklamayı hala duyuyordum.
  • 7:19 - 7:22
    Watson'ın robotsu bir parmağı vardı
    ve zile basıyordu.
  • 7:22 - 7:26
    Ve siz de kısık sesli "tick,tick,tick,tick"
    sesini duyuyordunuz.
  • 7:26 - 7:29
    Hatırlıyorum da, bunun son olduğu düşündüm.
  • 7:29 - 7:31
    Demode olmuş hissettim.
  • 7:31 - 7:34
    80'lerde Detroit'te bir işçi olduğumu hissettim,
  • 7:34 - 7:37
    bir robotun benim bir zamanlar
    yaptığım işi yaptığını.
  • 7:37 - 7:42
    Bilgi yarışması katılımcılığı,
    düşünen bilgisayarlar çağında
  • 7:42 - 7:46
    demode olan ilk işti,
  • 7:46 - 7:48
    Ve sonuncusu da değil.
  • 7:48 - 7:50
    Eğer haberleri seyrediyorsanız,
    görürsünüz ki--
  • 7:50 - 7:52
    ve ben bunu çoğu zaman görüyorum--
  • 7:52 - 7:57
    eczanelerde, ilaçlarınızı,
    eczacının yardımı olmadan,
  • 7:57 - 7:59
    otomatik olarak
    veren makinalar var.
  • 7:59 - 8:01
    Ve çoğu avukatlık bürosu,
    hukuk stajyerlerin işine son veriyor,
  • 8:01 - 8:06
    çünkü, dosyaları okuyup, davaları özetleyen
    ve karar veren yazılımlar var.
  • 8:06 - 8:08
    Artık bunları yapmak için de
    insanlara ihtiyaç yok.
  • 8:08 - 8:11
    Bir gün, bir amerikan futbolu,
  • 8:11 - 8:13
    ya da beyzball maçının skorlarını girince
  • 8:13 - 8:16
    size bir insan yazmış gibi,
    gazete haberi
  • 8:16 - 8:17
    yapan bir yazlım hakkında okudum.
  • 8:17 - 8:21
    Açıkça görülüyor ki,
    yeni teknolojiler yerlerini aldıkları
  • 8:21 - 8:23
    insanlar gibi yaratıcı ve
    zekice işleri yapamazlar
  • 8:23 - 8:26
    ama daha hızlılar ve en önemlisi
    çok ama çok daha ucuzlar.
  • 8:26 - 8:31
    Bu da beni olayın ekonomik etkilerinin
    neler olabilceği üzerine düşündürdü.
  • 8:31 - 8:35
    Ekonomistlerin bu yeni
    teknolojiler sayesinde,
  • 8:35 - 8:37
    lüksün hakim olduğu
    altın çağa gireceğimizi,
  • 8:37 - 8:39
    geçekten yapmak istedğimiz şeylere
    zaman harcayacağımızı, çünkü, yapmak istemedğimiz...
  • 8:39 - 8:46
    işlerin Watson ve onun dijital kardeşleri
    tarafından devrelınacağını söylediğini okudum
  • 8:46 - 8:48
    Ama başkalarının da
    tam tersini söylediği duydum,
  • 8:48 - 8:50
    bunun orta sınıf için başka
    bir seviye olduğunu,
  • 8:50 - 8:55
    yapabildikleri şeyin yeni bir teknoloji
    tarafından ellerinden alınmasının
  • 8:55 - 8:57
    aslında uğursuz bir şey olduğu ve
  • 8:57 - 8:58
    hakkında endişelenmemiz gereken
    bir şey olduğunu söyleyenler...
  • 8:58 - 9:00
    Ben ekonomist değilim.
  • 9:00 - 9:03
    Bildiğim tek şey,
    kullanılmaz olmanın verdiği his.
  • 9:03 - 9:06
    Ve o da yüksek derecede demoralize
    eden bir şey. Berbat bir şey.
  • 9:06 - 9:09
    Mesela, benim iyi olduğum bir şey vardı ve
  • 9:09 - 9:13
    IBM yanlızca milyonlarca dolar ve
    en zeki çalışanlarını harcayarak,
  • 9:13 - 9:15
    aynı anda çalışan binlerce
    işlemci kullanarak
  • 9:15 - 9:17
    aynı şeyi yaptılar.
  • 9:17 - 9:21
    Televizyondaki halinden biraz
    daha hızlı ve iyi yapabilirler,
  • 9:21 - 9:23
    ve "Kusura bakma Ken. Sana
    daha fazla ihtiyacımız yok." diyebilirler.
  • 9:23 - 9:27
    Bu da beni düşündürdü,
    bu ne anlama geliyor,
  • 9:27 - 9:29
    eğer işleri makinelere
    vermeye başlayacaksak
  • 9:29 - 9:32
    beyin fonksiyonlarını sadece
    azaltmak anlamına mı geliyor.
  • 9:32 - 9:35
    Eminim ki çoğunuz hatırlarsınız,
    uzun bir zaman önce
  • 9:35 - 9:38
    telefon numaralarını bilmek zorundaydık,
    ya da arkadaşlarımızın numaralarını.
  • 9:38 - 9:40
    Ve birden, bunu yapan
    bir makine ortaya çıktı.
  • 9:40 - 9:42
    ve artık bir daha numara
    ezberlememize gerek kalmadı.
  • 9:42 - 9:44
    Aslında, hipocampus,
    beyinin ilişkileri düzenleyen kısmının
  • 9:44 - 9:48
    Navigasyon cihazı gibi
    aletler kullanan insanlarda
  • 9:48 - 9:50
    fiziksel olarak küçüldüğüne ve
    köreldiğine dair
  • 9:50 - 9:53
    kanıt olduğunu okudum,
  • 9:53 - 9:55
    çünkü artık beynimizin yön verme
    duygusunu çalıştırmıyoruz
  • 9:55 - 9:58
    Sadece, bize nereye gitmemizi
    söyleyen küçük ekrana uyuyoruz.
  • 9:58 - 10:00
    Sonuç olarak da beynimizin
    o tarz işleri yapan kısmı
  • 10:00 - 10:02
    küçülüyor ve salaklaşıyor.
  • 10:02 - 10:06
    Bu da aklıma bazı sorular getiriyor.
    Bilgisayarlar...
  • 10:06 - 10:09
    bir şeyleri bilmede ve hatırlamada
    daha iyi olunca ne olacak?
  • 10:09 - 10:13
    Beynimizin tamamı küçülmeye
    ve körelmeye mi başlayacak ?
  • 10:13 - 10:17
    Toplum olarak bilgiye daha mı
    az değer vermeye başlayacağız ?
  • 10:17 - 10:21
    Bilmeye her zaman
    değer veren birisi olarak,
  • 10:21 - 10:28
    bu fikir benim için korkunçtu.
  • 10:28 - 10:33
    Daha çok düşündükçe,
    farkettim ki, hayır bu hala önemli.
  • 10:33 - 10:35
    Bildiğimiz şeyler hala önemli.
  • 10:35 - 10:38
    Bir şeyleri bilen insanlarlın
  • 10:38 - 10:42
    "Ha, evet, bir dakika, Google'dan
    bakıyorum" diyen insanlara
  • 10:42 - 10:47
    göre iki avantajı
    olduğunu düşünüyorum.
  • 10:47 - 10:50
    Birisi miktar, diğeri ise
    zaman avantajı.
  • 10:50 - 10:51
    Miktarın avantajı,
  • 10:51 - 10:54
    günümüzün dünyasının
    karmaşıklığıyla alakalı.
  • 10:54 - 10:55
    Erişebileceğimiz o kadar
    fazla bilgi var ki.
  • 10:55 - 10:56
    Bir Rönesans adamı
    veya kadını olmak,
  • 10:56 - 10:59
    sadece Rönesans döneminde
    mümkündü.
  • 10:59 - 11:00
    Şu an bildiğimiz her alanda eğitim sahibi
  • 11:00 - 11:03
    olmak pek de mümkün değil.
  • 11:03 - 11:05
    Ortada çok fazla bilgi var.
  • 11:05 - 11:07
    Diyorlar ki, her 18 ay,
  • 11:07 - 11:09
    insanoğlunun bilgisi,
    yani dünyada olan bilgiler
  • 11:09 - 11:12
    iki katına çıkıyor.
  • 11:12 - 11:15
    Demek oluyor ki,
    şu an ve 2014 arasında,
  • 11:15 - 11:19
    geçmiş yıllarda insanların bildikleri kadar,
  • 11:19 - 11:23
    bilgi üretmiş olacağız.
  • 11:23 - 11:25
    Her 18 ay, iki katına çıkıyor.
  • 11:25 - 11:28
    Bu korkutucu bir tablo,
    çünkü aldığımız bütün kararlar,
  • 11:28 - 11:31
    farklı alanlarda bildiğimiz
    bilgilerin ustalığını gerektirir.
  • 11:31 - 11:36
    Nerede okuyayım, hangi alanda
    ana dal yapayım gibi kararlar ?
  • 11:36 - 11:38
    Kime oy vereyim ?
  • 11:38 - 11:40
    Bu işi mi seçeyim, şu işi mi ?
  • 11:40 - 11:43
    Bu kararlar, bir çok farklı bilgilerin
  • 11:43 - 11:45
    doğru bir şekilde yargılanmasıyla alınır.
  • 11:45 - 11:47
    Eğer o bilgiler zihninizin ucundaysa,
  • 11:47 - 11:50
    bilerek karar vermek daha kolay olur.
  • 11:50 - 11:53
    Ama, tam tersi, her şeyi
    bir yerden bakmamız gerekirse,
  • 11:53 - 11:54
    başımız belada olabilir.
  • 11:54 - 11:56
    Okuduğum bir National
    Geographic anketinde,
  • 11:56 - 11:59
    Amerikan başkanlık seçimlerinde,
    dış politika gibi konularda
  • 11:59 - 12:03
    oy veren insanların yüzde 80'i,
  • 12:03 - 12:06
    Irak'ı veya Afganistan'ı
    haritada bulamıyorlar.
  • 12:06 - 12:08
    Eğer daha bu ilk adımı beceremiyorsanız,
  • 12:08 - 12:11
    Amerikan dış politikasında ustalaşmak için
  • 12:11 - 12:14
    öğrenmeniz gereken binlerce bilgiyi de araştıracak mısınız?
  • 12:14 - 12:15
    Bu çok da olası değil.
  • 12:15 - 12:17
    Bir noktada, diyeceksin ki,
  • 12:17 - 12:19
    "Boşver, bilinmesi gereken
    çok şey var. Salla gitsin."
  • 12:19 - 12:20
    Ve böylece daha az bilinçli
    bir karar vereceksiniz.
  • 12:20 - 12:24
    Diğer konu ise,eğer her şey
    parmak uçuşlarınızda ise,
  • 12:24 - 12:26
    elinizde olan zaman avantajı.
  • 12:26 - 12:29
    Her zaman Tilly Smith adında
    küçük bir kızın hikayesi aklıma gelir.
  • 12:29 - 12:32
    Surrey, İngiltere'den, 10 yaşında bir kız,
  • 12:32 - 12:35
    ailesiyle bir kaç sene önce
    Phuket,Tayland'da tatile gider.
  • 12:35 - 12:37
    Bir sabah plajda onların yanına koşar,
  • 12:37 - 12:40
    ve der ki "Anne,Baba,
    plajı terk etmemiz lazım."
  • 12:40 - 12:42
    Ailesi sorar " Ne demek ?
    Daha şimdi buraya geldik."
  • 12:42 - 12:45
    Ve kız da der ki "Bay Kearney,
    geçen ay coğrafya sınıfında,
  • 12:45 - 12:48
    bize dalgalar birden denizden
    çekilirse ve uzaklarda
  • 12:48 - 12:50
    sarsılır gibi dursa, bunun
    tsunamiye bir işaret olduğunu
  • 12:50 - 12:54
    ve plajı terketmemiz gerektiğini anlattı.
  • 12:54 - 12:56
    Eğer sizin 10 yaşındaki kızınız size
    böyle bir şeyle gelse, ne yapardınız ?
  • 12:56 - 12:58
    Ailesi bunun hakkında düşündü,
  • 12:58 - 13:00
    ve sonunda ona güvenerek,
    ona inanmaya karar verdiler
  • 13:00 - 13:02
    Can kurtarana haber verdiler,
    ve otele geri döndüler,
  • 13:02 - 13:06
    ve cankurtaran oradaki 100 den
    fazla kişiyi uzaklaştırdı,
  • 13:06 - 13:09
    çünkü o gün 2004 Hint okyanusu
    tsunamisinin olduğu gündü,
  • 13:09 - 13:10
    Noel'den sonraki gün, 2004'te,
  • 13:10 - 13:14
    tsunami Güneydoğu Asya ve Hint Okyanusu
    kıyısında binlerce insanın hayatına mal oldu.
  • 13:14 - 13:17
    Ama o plajdaki, Mai Khao
    plajındaki, insanları değil,
  • 13:17 - 13:22
    çünkü o küçük kız, bir ay önceki coğrafya
    sınıfından bir bilgi hatırladı.
  • 13:22 - 13:24
    İşte öyle bilgiler, o tarz
    zamanlarda işinize yarıyor--
  • 13:24 - 13:27
    Bu hikayeyi severim çünkü size
    bilginin gücünü gösterir,
  • 13:27 - 13:32
    doğru zamanda, doğru yerde
    hatırlanmış bir bilgi--
  • 13:32 - 13:34
    normalde bu tarz şeyleri gerçek hayattan ziyade bilgi yarışmalarında görürsünüz.
  • 13:34 - 13:37
    Ama bu durumda, gerçek hayatta oldu.
  • 13:37 - 13:38
    Ve çoğu zaman da olur.
  • 13:38 - 13:40
    Her zaman tsunami değil,
    genellikle sosyal durumlarda.
  • 13:40 - 13:45
    Bir toplantıda, buluşmada
    ya da iş görüşmesinde,
  • 13:45 - 13:47
    veya iki insan ortak bilgiler
    bildiklerini fark edince,
  • 13:47 - 13:50
    ilerleyen bir ilişki.
  • 13:50 - 13:53
    Nereden olduğunu söylersin
    ve ben "Aa,evet." derim,
  • 13:53 - 13:54
    ya da mezun olduğun
    üniversite veya iş,
  • 13:54 - 13:56
    ve ben bunun hakkında
    muhabbet edecek kadar
  • 13:56 - 13:58
    bir şeyler bilirim.
  • 13:58 - 14:00
    İnsanlar o oluşan paylaşılan
    bağlantıyı severler
  • 14:00 - 14:02
    birisi sizin hakkınızda bir şey bilince.
  • 14:02 - 14:06
    Sanki daha önce zaman harcayıp,
    o insanı tanımışsınız gibi.
  • 14:06 - 14:07
    Bu genelde, zaman avantajı.
  • 14:07 - 14:09
    Ayrıca, "Bir dakika, sen Frago,
    Kuzey Dakota'dansın.
  • 14:09 - 14:14
    Ne gelecek bir bakayım,
    Aaa, evet Roger Maris...
  • 14:14 - 14:16
    de Fargo'dandı." demek
    çok da verimli değil.
  • 14:16 - 14:19
    Bu böyle olmaz, bu sadece
    sinir bozucu.
  • 14:19 - 14:22
    (Gülüşmeler)
  • 14:22 - 14:28
    18. yüzyıl İngiliz düşünürü ve
    ilahiyatçısı, Dr.Johnson'ın arkadaşı,
  • 14:28 - 14:34
    Samuel Parr demiş ki " Bir şeyi bilmek,
    her zaman o şeyi bilmemekten iyidir."
  • 14:34 - 14:38
    Ve eğer hayatımı bir söze göre
    yaşadıysam, o söz budur.
  • 14:38 - 14:44
    Her zaman bildiğimiz şeylere inandım--
    bilginin kesinlikle iyi olduğuna,
  • 14:44 - 14:47
    öğrendiğimiz şeyler ve kafamızda
    taşıdığımız şeyler...
  • 14:47 - 14:49
    ...bizi biz yapan şeylerdir,
  • 14:49 - 14:51
    birey ya da insanoğlu olarak.
  • 14:51 - 14:55
    Bilginin değersiz olduğu bir dünyada
    yaşamak istiyor muyum bilmiyorum.
  • 14:55 - 14:59
    Kültürel okur yazarlığın
    (çn.genel kültürün)...
  • 14:59 - 15:01
    özel bir kaç kabiliyetle yer değiştirdiği
    bir dünyada yaşamak istemiyorum,
  • 15:01 - 15:04
    hiç birimizin uygarlığımızı
    birbirine bağlayan
  • 15:04 - 15:07
    ortak birlikteliklerden haberdar
    olmadığımız bir dünyada...
  • 15:07 - 15:09
    Dünyadaki son "herşeyi bilen"
    adam olmak istemiyorum,
  • 15:09 - 15:10
    bir yerde dağın tepesinde,
  • 15:10 - 15:14
    kendi kendine başkentleri ve
    "Simpsons" bölümlerinin isimlerini,
  • 15:14 - 15:18
    ve ABBA şarkılarının sözlerini
    ezberlemek istemiyorum.
  • 15:18 - 15:23
    Bence, uygarlığımız, paylaştığımız
    büyük bir kültürel bir miras olunca,
  • 15:23 - 15:26
    bunu bilince ve bunu teknolojik
    araçlara,arama motorlarına
  • 15:26 - 15:28
    ve telefonlarımıza bırakmayınca, yürüyor.
  • 15:28 - 15:33
    Filmlerde, Watson gibi bilgisayarlar
    düşünmeye başlayınca,
  • 15:33 - 15:36
    işin sonu çoğu zaman iyi bitmez...
  • 15:36 - 15:39
    O filmler, hiç bir zaman
    güzel ütopyalar olmuyor.
  • 15:39 - 15:45
    Bir terminatör veya matrix veya "2001" filminde
    uzay boşluğuna çekilen bir astronot...
  • 15:45 - 15:48
    Olaylar her zaman korkunç
    bir şekilde kötüye gider.
  • 15:48 - 15:50
    Ve hissediyorum ki,
    biz böyle bir noktadayız,
  • 15:50 - 15:54
    nasıl bir gelecekte yaşamak
    istediğimizi seçmemiz gerekiyor.
  • 15:54 - 15:56
    Bu bir liderlik sorunu,
  • 15:56 - 16:00
    çünkü geleceği kim
    yönetecek sorusuna dönüşüyor.
  • 16:00 - 16:06
    Bir tarafta, bilginin daha önce olmadığı kadar
  • 16:06 - 16:09
    evrensel olarak ulaşılabilir olduğu,
  • 16:09 - 16:11
    bilginin ve cevapların her zaman
    parmak uçlarımızda
  • 16:11 - 16:13
    olduğu bir altın çağ ile
  • 16:13 - 16:15
    diğer tarafta,
  • 16:15 - 16:17
    makinaların dünyayı ele geçirdiği,
  • 16:17 - 16:19
    neyi bilip bilmediğimizin önemli
    olmadığına karar verdiğimiz,
  • 16:19 - 16:22
    bilginin önemli olmadığı,
    (çünkü herşey internette)
  • 16:22 - 16:25
    bu yüzden niye birşey öğrenmeyle uğraşalım ki diye düşündüğümüz
  • 16:25 - 16:31
    umutsuz bir distopyada yaşama potansiyeli arasında seçeceğiz.
  • 16:31 - 16:35
    Elimizdeki iki seçenek bu. Ben kendim hangi gelecekte yaşamak istiyorum biliyorum.
  • 16:35 - 16:37
    Ve hepimiz o seçimi yapabiliriz.
  • 16:37 - 16:41
    Bu seçimi, meraklı,öğrenmeye
    açık,sorgulayan,
  • 16:41 - 16:44
    "Zil çalar çalmaz, ders biter,
    öğrenmeme gerek yok." demeyen
  • 16:44 - 16:45
    bireyler olarak yapabiliriz, veya
  • 16:45 - 16:48
    "Tanrıya şükür, diplomamı aldım,
    hayatım boyunca başka
  • 16:48 - 16:50
    şeyler öğrenmeme gerek yok." dememeliyiz.
  • 16:50 - 16:54
    Her gün yeni şeyler
    öğrenmek için çalışmalıyız.
  • 16:54 - 16:58
    Etrafımızdakiler için dindirilemeyen
    bir merakımız olmalı.
  • 16:58 - 17:01
    "Riziko!"da gördüğünüz insanlar
    buralardan geliyor.
  • 17:01 - 17:04
    "Herşeyi bilen" insanlar,
    Yağmur Adam tipi bilginleri değil,
  • 17:04 - 17:06
    evde oturan, telefon rehberlerini
    ezberleyen tipler değil.
  • 17:06 - 17:07
    Çoğuyla tanıştım.
  • 17:07 - 17:09
    Çoğu kısımda, bu insanlar normal insanlar,
  • 17:09 - 17:13
    sadece evrensel olarak çevrelerindeki
    şeylerle fazla ilgilenen insanlar.
  • 17:13 - 17:16
    Bilgi için her zaman aç olan insanlar.
  • 17:16 - 17:19
    Bu iki dünyandan birinde yaşayabilirsiniz...
  • 17:19 - 17:22
    Beynimizin, bildiğimiz şeylerin
    bizi özel yaptığı bir dünya...
  • 17:22 - 17:24
    ya da bütün bilgileri Watson gibi
  • 17:24 - 17:30
    şeytani süperbilgisayarlara kaptırdığımız
    bir dünyada yaşayabiliriz.
  • 17:30 - 17:33
    Bayanlar ve baylar, seçim sizin.
  • 17:33 - 17:35
    Çok teşekkürler.
Title:
"Watson, Riziko! ve ben", modası geçmiş "herşeyi bilen" adam...
Speaker:
Ken Jennings
Description:

Genel kültür dahisi Ken Jennings, gündelik bilgileri sayesinde bir kariyer yaptı; Amerika'daki "Riziko!" (Jeopardy!) yarışmasını en çok kazanan yarışmacı. Ama 2011'de süper bilgisayar Watson'ın meydan okuyuşuna cevap verdi--ve kaybetti. Jennings, usta olduğu alanda bir bilgisayara yenildiğinde neler hissettiğini esprili ve alçak gönüllü bir şekilde anlatırken, eski moda bilginin önemine de parmak basıyor. (TEDxSeattleU da filme alınmıştır.)

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
17:52
  • The turkish version of the quiz show was on air since 1976 and it was called Riziko!

    Most of the sentences are not cut, the upper and lower line lengths should be similar for easier reading... (according to guidance as well)

Turkish subtitles

Revisions