Return to Video

Güneş Kalbe İyi Gelebilir mi?

  • 0:00 - 0:03
    Dermatolog olmadan önce
  • 0:03 - 0:05
    genel tıpla işe başladım,
  • 0:05 - 0:08
    Britanya'daki çoğu dermatoloğun
    yaptığı gibi.
  • 0:08 - 0:10
    Bu sürecin ardından Avustralya'ya gittim
  • 0:10 - 0:11
    yaklaşık 20 sene önce.
  • 0:11 - 0:14
    Avustralya'ya gidince öğrendiğiniz şey
  • 0:14 - 0:16
    Avustralyalıların çok
    rekabetçi olduklarıdır.
  • 0:16 - 0:18
    Zafer karşısında alçak gönüllü değiller.
  • 0:18 - 0:20
    Şu çok olur:
  • 0:20 - 0:23
    "Siz İngilizler, İskoçlar yok mu,
  • 0:23 - 0:25
    kriket, ragbi oynayamıyorsunuz."
  • 0:25 - 0:27
    Bunu kabul edebilirdim.
  • 0:27 - 0:29
    Ama işe dönecek olursak--
  • 0:29 - 0:31
    her hafta dergi kulübümüz olurdu,
  • 0:31 - 0:33
    diğer doktorlarla oturur
  • 0:33 - 0:37
    ve tıpla ilgili bilimsel
    bir makale üzerinde çalışırdık.
  • 0:37 - 0:40
    Ve ilk haftadan sonra,
    konu kalp ve damarla ilgili ölüm oranıydı,
  • 0:40 - 0:43
    yavan bir konu --
    kaç kişi kalp rahatsızlığından ölüyor,
  • 0:43 - 0:44

    oranlar nedir.
  • 0:44 - 0:46
    Ve bu konu hakkında da yarışırlardı;
  • 0:46 - 0:49
    "Britanya halkı yok mu, sizdeki
    kalp rahatsızlığı oranı şok edici."
  • 0:49 - 0:51
    Ve evet, haklıydılar.
  • 0:51 - 0:55
    Avustralyalılar bizden 3 kat
    daha az kalp rahatsızlığı oranına sahip.
  • 0:55 - 0:59
    Daha az kalp krizi kaynaklı ölüm,
    kalp yetmezliği, daha az inme,
  • 0:59 - 1:01
    genel olarak daha sağlıklı bir gruplar.
  • 1:01 - 1:03
    Ve tabii ki bunu dediler,
  • 1:03 - 1:05
    çünkü iyi bir ahlaki duruşa,
    egzersize sahipler,
  • 1:05 - 1:09
    çünkü onlar Avustralyalı ve biz
    kırmızı yanaklı Britanya halkıyız, falan.
  • 1:09 - 1:14
    Ama sağlığı Britanya'dan daha iyi
    olan yalnızca Avustralya değil.
  • 1:14 - 1:17
    Britanya içinde,
    dereceli bir sağlık durumu var
  • 1:17 - 1:20
    ve buna standartlaştırılmış
    ölüm oranı deniyor,
  • 1:20 - 1:21
    esasen sizin ölme ihtimaliniz.
  • 1:21 - 1:25
    Bu baktığımız raporun verileri
    yaklaşık 20 sene öncesine aittir
  • 1:25 - 1:26
    ama bugün de doğru.
  • 1:26 - 1:29
    50 derece kuzeydeki ölüm
    oranlarına kıyasla
  • 1:29 - 1:31
    burası Güney bölgesi, Londra ve çevresi --
  • 1:31 - 1:35
    enlemle 55 derece--
  • 1:35 - 1:37
    kötü haber burası, Glasgow.
  • 1:37 - 1:40
    Ben Edinburgh'danım. Daha kötü haber,
    orası aynı zamanda Edinburgh.
  • 1:40 - 1:44
    (Kahkahalar)
  • 1:44 - 1:48
    Peki buradaki bu korkunç aralığın
    açıklaması ne,
  • 1:48 - 1:50
    Güney İskoçya'da bulunan bizler
  • 1:50 - 1:51
    ve Güney arasındaki?
  • 1:51 - 1:53
    Şimdi, sigara hakkında
    bir şeyler biliyoruz
  • 1:53 - 1:56
    ve yağda kızartılmış Mars'lar, patates
    kızartmaları--Glasgow diyeti.
  • 1:56 - 1:57
    Bunların hepsi.
  • 1:57 - 1:59
    Ancak bu grafiğin hazırlanması,
  • 1:59 - 2:01
    bütün bu bilinen risk
    faktörleri içine alıyor.
  • 2:01 - 2:05
    Burada görünen, sigara, sosyal sınıf,
    yeme alışkanlığı,
  • 2:05 - 2:08
    bütün bu diğer risk faktörleri
    göz önüne alındıktan sonra.
  • 2:08 - 2:09
    Kuzeye doğru gittikçe artan ölümlerin
  • 2:09 - 2:13
    bu bilinmeyen farkıyla karşı karşıyayız.
  • 2:13 - 2:15
    Şimdi, güneş ışığı tabii,
    burada devreye giriyor.
  • 2:15 - 2:18
    D vitamini basında büyük
    bir yankı uyandırıyor
  • 2:18 - 2:20
    ve birçok insan bununla ilgili endişede.
  • 2:20 - 2:24
    D vitaminine bizim de
    çocukların da ihtiyacı var.
  • 2:24 - 2:26
    Büyükannem Glasgow'da büyüdü,
  • 2:26 - 2:29
    1920'lerin sonlarında ve 30'larda,
    raşitizmin ciddi bir problem olduğu
  • 2:29 - 2:32
    ve balık yağının satıldığı zamanlarda.
  • 2:32 - 2:36
    Bu şehirde eskiden yaygın olan
    hastalık gerçekten önlendi.
  • 2:36 - 2:39
    Bir çocuk olarak büyükannem
    tarafından balık yağıyla beslendim.
  • 2:39 - 2:42
    Ben başta olmak üzere--
    kimse balık yağını unutamaz.
  • 2:42 - 2:47
    Ama bir kuruluş ;"İnsan kanındaki
    D vitamini oranı ne kadar fazlaysa ;
  • 2:47 - 2:51
    kalp hastalığına, kansere
    o kadar az yakalanılır." dedi.
  • 2:51 - 2:54
    Birçok veri D vitamininin
    sizin için çok iyi olduğunu söylüyor.
  • 2:54 - 2:57
    Raşitizmi önlemek için ve benzeri.
  • 2:57 - 2:59
    Fakat insanlara D vitamini
    takviyesi yaptığınızda
  • 2:59 - 3:03
    yüksek orandaki kalp hastalığını
    değiştiremiyorsunuz.
  • 3:03 - 3:07
    Kanseri önlemede iyi olmadığının kanıtı.
  • 3:07 - 3:11
    D vitamininin sadece bir şehir
    efsanesi olmadığını düşünüyorum.
  • 3:11 - 3:15
    Tek sebebi kalp hastalığını önleme değil.
  • 3:15 - 3:19
    Yüksek D vitamini oranı, bence, güneş
    ışığına maruz kalmanın göstergesidir,
  • 3:19 - 3:22
    güneş ışığına maruz kalma durumunu,
    size metodlarda göstereceğim,
  • 3:22 - 3:25
    kalp hastalığına iyi geliyor.
  • 3:25 - 3:27
    Neyse, Avustralya'ya geri döndüm,
  • 3:27 - 3:30
    sağlığım için apaçık risklere
    rağmen, Aberdeen'e geldim.
  • 3:30 - 3:33
    (Gülüşmeler)
  • 3:33 - 3:36
    Aberdeen'de dermatoloji
    eğitimime başladım.
  • 3:36 - 3:38
    Ama ayrıca araştırmaya da ilgi duydum.
  • 3:38 - 3:41
    Özellikle şu madde ilgimi çekti,
    nitrik oksit.
  • 3:41 - 3:42
    Hemen şuradaki üç adam:
  • 3:42 - 3:44
    Furchgott, Ignarro ve Murad,
  • 3:44 - 3:47
    1998'in sonlarında
    Nobel Ödülü'nü kazandılar.
  • 3:47 - 3:49
    Onlar bu yeni kimyasal transmitteri
  • 3:49 - 3:53
    nitrik oksidi, tanımlayan ilk insanlar.
  • 3:53 - 3:56
    Nitrik oksit kan damarlarını genişletir,
  • 3:56 - 3:58
    böylece kan basıncını düşürür.
  • 3:58 - 4:02
    Aynı zamanda koroner atar damarları da
    genişletir, anjini önler.
  • 4:02 - 4:03
    Ve ilginç olan şu,
  • 4:03 - 4:07
    geçmişte kimyasal mesajcılar dediğimizde
  • 4:07 - 4:10
    kapsamlı şeyler düşünürdük;
    östrojen, insülin gibi
  • 4:10 - 4:12
    ya da sinir sitemi.
  • 4:12 - 4:15
    Çok karmaşık reseptörlere bağlanan
  • 4:15 - 4:18
    çok karmaşık kimyasallarla
    çok karmaşık süreçler.
  • 4:18 - 4:20
    Ve bu inanılmaz basit molekül,
  • 4:20 - 4:23
    bir azot ve bir oksijen,
    birbirine yapışmış,
  • 4:23 - 4:28
    ancak bunlar düşük kan basıncımız
    için muazzam önemli,
  • 4:28 - 4:30
    nörotransmisyon için ve
    çok fazla şey için,
  • 4:30 - 4:34
    ama özellikle kardiyovasküler sağlık için.
  • 4:34 - 4:37
    Ve büyük bir heyecanla,
    araştırma yapmaya başladım,
  • 4:37 - 4:40
    derinin nitrik oksit ürettiğini bulduk.
  • 4:40 - 4:43
    Yani sadece kardiyovasküler
    sistemde artmıyor.
  • 4:43 - 4:45
    Deride de artıyor.
  • 4:45 - 4:46
    Pekâlâ, bunu bulduk, yayınladık,
  • 4:46 - 4:48
    düşündüm ki, bu ne yapıyor?
  • 4:48 - 4:50
    Deride nasıl düşük kan basıncı olacak?
  • 4:50 - 4:52
    Kalp değil ki? Ne yapacaksınız?
  • 4:52 - 4:56
    Araştırma yapacak çoğu insan gibi,
    Amerika'ya gittim.
  • 4:56 - 5:00
    Pittsburgh'da birkaç sene geçirdim.
    Burası Pittsburgh.
  • 5:00 - 5:02
    Bu kompleks sistemi merak ediyordum.
  • 5:02 - 5:06
    Düşündük ki, belki nitrik oksit
    hücre ölümüne etki ediyordu,
  • 5:06 - 5:10
    hücrenin hayatta kalmasını ve diğer
    şeylere karşı dayanıklılıklarını.
  • 5:10 - 5:13
    İlk olarak hücre kültürü üzerinde
    çalışmaya başladım, hücreleri büyüttüm.
  • 5:13 - 5:15
    Sonra kıyaslamalı
    fare modelleri kullandım,
  • 5:15 - 5:17
    gen üretemeyen fareleri.
  • 5:17 - 5:21
    Hücrenin hayatta kalmasına NO'nun
    yardım etmesi üzerine çalıştık.
  • 5:21 - 5:24
    Sonra Edinburgh'a geri döndüm.
  • 5:24 - 5:27
    Edinburgh'da kullandığımız
    deney hayvanı tıp öğrencileriydi.
  • 5:27 - 5:29
    İnsana yakın bir tür,
  • 5:29 - 5:31
    farelere oranla birkaç avantajı var:
  • 5:31 - 5:35
    Bedavalar, onları tıraş etmezsiniz,
    kendileri beslenebilirler
  • 5:35 - 5:37
    ve kimse ofisinize protesto için gelmez.
  • 5:37 - 5:39
    "Laboratuvar tıp öğrencilerini
    koruyun." diye
  • 5:39 - 5:42
    Bu yüzden gerçekten ideal modeller.
  • 5:42 - 5:44
    Ama şunu bulduk ki insanda,
  • 5:44 - 5:49
    farelerden elde ettiğimiz verileri
    üretemiyorduk.
  • 5:49 - 5:52
    Sanki, insan derisinde
  • 5:52 - 5:55
    nitrik oksit üretimini baskılayamıyorduk.
  • 5:55 - 5:58
    Enzimlerin çalışmasını engelleyen
  • 5:58 - 6:02
    kremler sürdük, bazı şeyler enjekte ettik.
    Nitrik oksidi durduramıyorduk.
  • 6:02 - 6:06
    Ve bunun sebebi, gün yüzüne çıktı,
    iki ya da üç yıllık çalışma ardından,
  • 6:06 - 6:10
    derimizde bulunan devasa depo
    nitrik oksit değildi.
  • 6:10 - 6:13
    Çünkü nitrik oksit gazdı
  • 6:13 - 6:16
    ve uçar giderdi --(Poof!) --
    Birkaç saniyede uzaklaşırdı
  • 6:16 - 6:19
    ama nitrik oksidin şu
    formlarına dönüşebiliyordu
  • 6:19 - 6:23
    ... nitrat, NO3; nitrit,
    NO2; nitrosotioller.
  • 6:23 - 6:24
    Bunlar daha kararlıdır.
  • 6:24 - 6:28
    Deriniz gerçekten büyük bir NO deposudur.
  • 6:28 - 6:31
    Sonra kendi kendimize düşündük,
    bu büyük depolarla ilgili.
  • 6:31 - 6:35
    Güneş ışığının bu depoları
    aktive edip edemeyeceğini
  • 6:35 - 6:37
    ve derinin bu depoları
    bırakıp bırakmayacağını merak ettim
  • 6:37 - 6:40
    ki depolar deride sirkülasyonda
    olduğundan 10 kat daha büyüktü.
  • 6:40 - 6:43
    Güneş kan dolaşımındaki
    bu depoları aktive edebilir miydi?
  • 6:43 - 6:48
    Dolaşımdayken kardiyovasküler sistem için
    faydalı olabilir miydi?
  • 6:48 - 6:50
    Ben deneyler yapan bir dermatoloğum,
  • 6:50 - 6:52
    düşündüğümüzü yaptık,
  • 6:52 - 6:55
    deney hayvanlarını güneş ışığına
    maruz bırakmak zorundaydık.
  • 6:55 - 6:59
    Yaptığımız şey bir grup gönüllüyü alıp
  • 6:59 - 7:02
    onları ultraviyole ışığa
    maruz bırakmaktı.
  • 7:02 - 7:04
    Bu bir çeşit güneş ışığıdır.
  • 7:04 - 7:06
    Şimdi dikkat edeceğimiz şey,
  • 7:06 - 7:09
    D vitaminleri ultraviyole B
    ışınları tarafından üretilir
  • 7:09 - 7:13
    ve biz meselemizi, D vitamini meselesinden
    ayrı tutmak istiyorduk.
  • 7:13 - 7:17
    Bu yüzden D vitamini üretmeyen
    ultraviyole A ışınları kullandık.
  • 7:17 - 7:19
    İnsanları lambanın altında tuttuğumuzda,
  • 7:19 - 7:25
    yazın Edinburgh'daki 30 dakikalık
    güneş ışığına eşdeğer bir süre
  • 7:25 - 7:27
    elde ettiğimiz,
  • 7:27 - 7:29
    dolaşımdaki nitrik oksitte bir artıştı.
  • 7:29 - 7:32
    Bununla bağlantılı olarak
  • 7:32 - 7:34
    hastaları UV altına koyduk,
    NO seviyeleri artış yaptı
  • 7:34 - 7:36
    ve kan basınçları düştü.
  • 7:36 - 7:39
    Bireysel seviyede pek değil,
  • 7:39 - 7:41
    fakat tüm popülasyonun
  • 7:41 - 7:45
    kalp hastalıkları oranını değiştirmek için
    popülasyon seviyesinde yeterli.
  • 7:45 - 7:47
    Onlara UV ışınları saçtığımızda
  • 7:47 - 7:51
    ya da onları lambayla
    eşit düzeyde ısıttığımızda,
  • 7:51 - 7:54
    ama ışınların deriye vurmasına
    izin vermedik, aynısı olmadı.
  • 7:54 - 7:58
    Bu, ultraviyole ışınların cilde
    vurmasının bir özelliği gibi görünüyor.
  • 7:58 - 8:00
    Şimdi, hâlâ veri topluyoruz.
  • 8:00 - 8:01
    Burada bazı güzel şeyler var.
  • 8:01 - 8:05
    Yaşlı insanlarda daha belirgin gözleniyor.
  • 8:05 - 8:07
    Ne kadar yaşlı olduklarından
    tam olarak emin değilim.
  • 8:07 - 8:09
    Buradaki deneklerimden biri
    kayınvalidem
  • 8:09 - 8:11
    ve yaşını tam olarak bilmiyorum.
  • 8:11 - 8:14
    Ama kesinlikle eşimden yaşlılar.
  • 8:14 - 8:17
    Daha belirgin etkiler görünüyor.
  • 8:17 - 8:19
    Ve bahsetmem gereken diğer şey,
  • 8:19 - 8:21
    D vitamininde bir değişim yoktu.
  • 8:21 - 8:23
    Bu olay D vitamininden ayrıydı.
  • 8:23 - 8:25
    Evet D vitamini iyidir, raşitizmi önler.
  • 8:25 - 8:27
    Kalsiyum metabolizmasını
    önler, önemli şeyler.
  • 8:27 - 8:30
    Fakat bu D vitamininden
    farklı bir mekanizma.
  • 8:30 - 8:32
    Şimdi, kan basıncında
    gördüğümüz bir problem,
  • 8:32 - 8:34
    kan basıncını sabit tutabilmek için
  • 8:34 - 8:36
    vücudunuz yapabileceği her şeyi yapar.
  • 8:36 - 8:38
    Eğer bacağınız kesilmişse
    ve kan kaybetmişseniz,
  • 8:38 - 8:41
    vücudunuz tedbirli davranır,
    kalp atış hızınız artar,
  • 8:41 - 8:44
    kan basıncını yüksek tutabilmek için
    yapabileceği her şeyi yapar.
  • 8:44 - 8:46
    Bu tamamen temel fizyolojik bir ilke.
  • 8:46 - 8:47
    Bir sonraki adımımız
  • 8:47 - 8:51
    kan damarlarının genişlemesine
    bakarak devam etmekti.
  • 8:51 - 8:52
    Ölçüm yaptık, tekrardan dikkat,
  • 8:52 - 8:57
    kuyruk yok, tüy yok, bu bir tıp öğrencisi.
  • 8:57 - 9:00
    Bir miktar kan içine akarken
    koldaki şişme sayısına göre,
  • 9:00 - 9:03
    kolundan, kanı ölçebilirsiniz.
  • 9:03 - 9:07
    Gösterdiğimiz sahte bir ışınlama,
  • 9:07 - 9:08
    buradaki kalın çizgi
  • 9:08 - 9:11
    bu kolda ışıldayan UV, bu yüzden ısınıyor,
  • 9:11 - 9:13
    fakat kapalı tutulduğu için
    ışınlar cilde vurmuyor.
  • 9:13 - 9:17
    Kan akışında, kan damarlarının
    genişlemesinde değişme yok.
  • 9:17 - 9:19
    Ama aktif ışınlamada,
  • 9:19 - 9:23
    UV saçımı boyunca, bir saat sonrasında,
  • 9:23 - 9:25
    kan damarlarında genişleme saptandı.
  • 9:25 - 9:27
    Bu kan basıncını düşürerek,
  • 9:27 - 9:30
    koroner arterleri genişleterek
  • 9:30 - 9:32
    kanın kalp tarafından sağlanmasına
    izin veren mekanizma.
  • 9:32 - 9:36
    Burada, güneş ışığı olan
    ultraviyole hakkında daha fazla veri.
  • 9:36 - 9:41
    Kan akışı ve kardiyovasküler
    sistem üzerinde faydaları var.
  • 9:41 - 9:43
    Böylece bir modelimiz olduğunu düşündük.
  • 9:43 - 9:49
    Yılın farklı zamanlarında, farklı miktarda
    UV dünyanın farklı kısımlarına çarpar,
  • 9:49 - 9:53
    bu yüzden nitrik oksidin
    depoları üzerinde çalışabilirsiniz.
  • 9:53 - 9:55
    Derideki nitratlar, nitritler,
    nitrosotioller,
  • 9:55 - 9:58
    NO açığa çıkarmak için ikiye ayrılırlar.
  • 9:58 - 10:02
    Işığın farklı dalga boyları
    bu işte farklı etkilere sahiptir.
  • 10:02 - 10:05
    Bunu yapan ışığın
    dalga boylarını görebilirsiniz.
  • 10:05 - 10:08
    Bakabilirsiniz, eğer ekvatorda
    yaşıyorsanız, güneş direkt tepenize gelir,
  • 10:08 - 10:10
    çok ince bir atmosfer boyunca gelir.
  • 10:10 - 10:13
    Kış veya yaz, ışık aynı miktardadır.
  • 10:13 - 10:15
    Burada yaşıyorsanız eğer, yazın
  • 10:15 - 10:18
    güneş doğrudan aşağı gelir.
  • 10:18 - 10:21
    Fakat kışın çok miktarda ışın
    atmosfer boyunca yol alır
  • 10:21 - 10:24
    ve çok miktarda
    ultraviyole ışık ayıklanır
  • 10:24 - 10:27
    ve dünyaya çarpan dalga boylarının çeşidi
  • 10:27 - 10:29
    yazdan kışa farklılık gösterir.
  • 10:29 - 10:31
    Yapabileceğiniz şey;
    verileri çoğaltabilirsiniz,
  • 10:31 - 10:33
    serbest bırakılan bu NO hakkındaki
  • 10:33 - 10:36
    ve deriden kan dolaşıma
    ne kadar nitrik oksidin geçtiğini
  • 10:36 - 10:39
    hesaplayabilirsiniz.
  • 10:39 - 10:41
    Ve, eğer burada Ekvator'daysanız --
  • 10:41 - 10:45
    bu iki çizgi, kırmızı ve mor.
  • 10:45 - 10:49
    Eğrinin altındaki alan
    serbest kalan NO miktarı,
  • 10:49 - 10:51
    bu aralıktaki alandadır.
  • 10:51 - 10:54
    Ekvator'daysanız, Aralık veya
    Haziran ayında,
  • 10:54 - 10:57
    yığınlarca NO deriden ayrılır.
  • 10:57 - 10:59
    Ventura, Güney Kaliforniya'dadır.
  • 10:59 - 11:02
    Yazın, Ekvator'da da olabilirsiniz.
  • 11:02 - 11:04
    Bu muhteşem. Birçok NO serbest kalır.
  • 11:04 - 11:08
    Ventura'da kış ortasında,
    yine uygun miktardadır.
  • 11:08 - 11:12
    Yazın Edinburgh'da
    eğrinin altındaki alan oldukça iyidir.
  • 11:12 - 11:16
    Ama Edinburgh'da kışın
    serbest kalabilen NO miktarı
  • 11:16 - 11:20
    yok gibi, çok az miktarda.
  • 11:20 - 11:21
    Öyleyse, ne düşünüyoruz?
  • 11:21 - 11:23
    Hâlâ bu olay üzerinde çalışıyoruz,
  • 11:23 - 11:25
    hâlâ geliştiriyoruz, genişletiyoruz.
  • 11:25 - 11:27
    Çok önemli olduğunu düşünüyoruz.

  • 11:27 - 11:31
    Britanya'daki kuzey ve güney sağlığı
    arasındaki birçok farklılığın olası
  • 11:31 - 11:33
    açıklaması olduğunu düşünüyoruz.
    Bu bizimle alakalı.
  • 11:33 - 11:34
    Cildi düşünüyoruz.
  • 11:34 - 11:37
    Cildin değişik formlarda olmak üzere
    geniş nitrik oksit depoları
  • 11:37 - 11:39
    barındırdığını biliyoruz.
  • 11:39 - 11:42
    Bunların çoğunun yeme alışkanlığından
    geldiğini düşünüyoruz,
  • 11:42 - 11:44
    yeşil yapraklı sebzeler,
    pancar kökü, marul
  • 11:44 - 11:47
    deriye gittiğini düşündüğümüz
    birçok nitrik oksit barındırıyor.
  • 11:47 - 11:49
    Bunların sonradan deride depolandığını
  • 11:49 - 11:51
    ve güneş ışığının onların salınımını
  • 11:51 - 11:53
    sağladığını ve faydalı etkileri
    olduğunu düşünüyoruz.
  • 11:53 - 11:56
    Bu devam eden bir çalışma
    ama dermatologlar --
  • 11:56 - 11:58
    Yani, ben bir dermatoloğum.
  • 11:58 - 12:01
    Benim günlük işim insanlara
    şunları söylemek, "Cilt kanserisiniz,
  • 12:01 - 12:03
    buna güneş sebep olur,
    güneşe çıkmayın."
  • 12:03 - 12:05
    Aslında çok daha önemli bir mesaj;
  • 12:05 - 12:08
    güneş ışığının riskleri kadar
    yararları olduğudur.
  • 12:08 - 12:14
    Evet, güneş ışığı, cilt kanserini
    değiştirebilen başlıca risk faktörüdür,
  • 12:14 - 12:17
    fakat kalp hastalığı ölümleri,
    cilt kanseri ölümlerinden
  • 12:17 - 12:19
    100 kat daha fazladır.
  • 12:19 - 12:21
    Daha dikkatli olmamızı
    ve fayda-zarar dengesini
  • 12:21 - 12:23
    bulmamız gerektiğini düşünüyorum.
  • 12:23 - 12:25
    Ne kadar güneş ışığı güvenli
  • 12:25 - 12:29
    ve genel sağlığımız için
    en iyisini bulmayı nasıl becerebiliriz?
  • 12:29 - 12:31
    Gerçekten çok teşekkür ederim.
  • 12:31 - 12:38
    (Alkış)
Title:
Güneş Kalbe İyi Gelebilir mi?
Speaker:
Richard Weller
Description:

Vücudumuz güneşle D vitamini üretir, ama bir dermatolog olarak Richard Weller güneş ışığının bambaşka şaşırtıcı yararlarının da olduğunu öne sürüyor. Onun takımınca yapılan yeni araştırmalar gösteriyor ki nitrik oksit, deride devasa depoları bulunan, UV ışınlarınca serbest kalabilen, kan basıncı ve kardiyovasküler sistem için büyük faydaları bulunan kimyasal bir iletici. Bunun anlamı ne? Pekâlâ, bu İskoçların neden Avustralyalılar'dan daha sık hastalığa yakalandığını açıklamaya başlayabilir...

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
12:59

Turkish subtitles

Revisions