Return to Video

Jehane Noujaim küresel bir film günü üzerine

  • 0:00 - 0:04
    Bunun hakkında düşünmekten kendimi alamıyorum,hani çocukken
  • 0:04 - 0:07
    bütün arkadaşlarınız sorarlar --sanki bir cin dile benden ne dilersen
  • 0:07 - 0:10
    demiş gibi-- bir dilek hakkın olsa bu ne olurdu?
  • 0:10 - 0:14
    ve ben hep, "hmm, tam anlamıyla ne dilemem gerektiğini
  • 0:14 - 0:17
    bilmek isterdim." diye cevaplardım. Böylelikle
  • 0:17 - 0:19
    çuvallamış olurdunuz çünkü ne dileyeceğinizi bilirdiniz ama
  • 0:19 - 0:21
    dilek hakkınızı tüketmiş olurdunuz.
  • 0:21 - 0:24
    Şimdi, madem tek dilek hakkımız var -- geçen yıl üç hakları olmalarına rağmen --
  • 0:24 - 0:26
    ben bu dilekte bulunmayacağım.
  • 0:26 - 0:31
    O halde ne istediğime gelelim, "dünya barışı".
  • 0:31 - 0:33
    Ne düşündüğünüzü biliyorum. Diyorsunuz ki,
  • 0:33 - 0:35
    zavallı kız, çıkmış oraya kendini
  • 0:35 - 0:37
    güzellik yarışmasında sanıyor.
  • 0:37 - 0:40
    Ama değil, aslında TED Prize da.
  • 0:40 - 0:45
    Ama ben --yani-- ben gerçekten bunun mantıklı olduğunu
  • 0:45 - 0:49
    düşünüyorum ve bence dünya barışı için ilk adım, insanların birbirleriyle tanışması.
  • 0:49 - 0:52
    Yıllar boyunca çok farklı insanlarla tanıştım
  • 0:52 - 0:54
    ve bazılarının filmini yaptım --
  • 0:54 - 0:58
    New York'ta dünyaya egemen olmak isteyen bir internet şirketi yöneticisinden
  • 0:58 - 1:01
    Katar'da dünyayı devralmayı tercih etmeyen
  • 1:01 - 1:03
    askeri basın sözcüsüne kadar.
  • 1:03 - 1:06
    Eğer yayınlanan "Control Room" filmini gördüyseniz,
  • 1:06 - 1:08
    neden olduğunu biraz anlarsınız. Teşekkürler.
  • 1:08 - 1:09
    (Alkışlar)
  • 1:09 - 1:11
    Vav! Bazılarınız izlemiş.
  • 1:11 - 1:13
    Çok iyi. Harika.
  • 1:13 - 1:18
    Yani esasen bugün bir seyahat etme yolu
  • 1:18 - 1:21
    üzerine konuşmak istiyorum,
  • 1:21 - 1:25
    insanlarla farklı bir şekilde buluşma yolu,
  • 1:25 - 1:28
    çünkü aynı zamanda bütün dünyayı dolaşamazsın.
  • 1:28 - 1:33
    Uzun zaman önce --aslında, yaklaşık 40 yıl önce,
  • 1:33 - 1:37
    annemin bir değişim öğrencisi vardı.
  • 1:37 - 1:39
    Ve ben size bu değişim öğrencisinin slaytını göstereceğim.
  • 1:39 - 1:41
    Bu Donna.
  • 1:41 - 1:44
    Burda Donna Özgürlük Anıtı'nda.
  • 1:44 - 1:48
    Burda, annem ve teyzem Donna'ya bisiklete binmeyi öğretiyorlar.
  • 1:48 - 1:51
    Burda Donna dondurma yiyor.
  • 1:51 - 1:58
    Ve burda Donna, teyzeme nasıl Filipin dansı yapacağını öğretiyor.
  • 1:58 - 2:00
    Şimdi ben gerçekten, dünya küçüldükçe birbirimizin
  • 2:00 - 2:03
    danslarını öğrenmemizin, birbirimizle tanışmamızın, birbirimizi tanımamızın
  • 2:03 - 2:05
    gittikçe önemli olduğunu, böylelikle sınırları aşmanın
  • 2:05 - 2:09
    bir yolunu bulacağımızı, birbirimizi anlayacağımızı,
  • 2:09 - 2:12
    insanların umutlarını hayallerini, onları neyin güldürdüğünü neyin
  • 2:12 - 2:14
    ağlattığını anlayacağımızı düşünüyorum.
  • 2:14 - 2:17
    Ve biliyorum ki hepimiz değişim programına katılamayız,
  • 2:17 - 2:19
    ve ben herkesi seyahate zorlayamam.
  • 2:19 - 2:21
    Zaten, Chris ve Amy ile bununla ilgili konuştum
  • 2:21 - 2:23
    ve onlar burda bir problem var, özgür iradeli
  • 2:23 - 2:26
    insanları zorlayamazsın, ve ben buna tamamen katılıyorum.
  • 2:26 - 2:28
    Dolayısıyla, biz insanları seyahate zorlamıyoruz.
  • 2:28 - 2:30
    Ben seyahatın farklı bir yolu hakkında konuşmak istiyorum
  • 2:30 - 2:34
    öyle ki, bu gemi veya uçak gerektirmiyor
  • 2:34 - 2:39
    sadece bir kamera, projetör ve ekran gerektiriyor.
  • 2:39 - 2:44
    İşte bugün size hakkında konuşacağım şey bu.
  • 2:44 - 2:46
    Öncelikle benden, nereden geldiğim
  • 2:46 - 2:48
    hakkında biraz konuşmam istendi,
  • 2:48 - 2:51
    Cameron, bundan nasıl kurtulmayı becereceksin bilmiyorum,
  • 2:51 - 2:56
    ama bence bu köprüler kurma meselesi, kökenlerimden
  • 2:56 - 2:58
    dolayı benim için önemli.
  • 2:58 - 3:01
    Ben bir Amerikan annenin ve
  • 3:01 - 3:04
    Mısırlı, Lübnanlı, Suriyeli babanın kızıyım.
  • 3:04 - 3:09
    Böylece, iki kültürün buluşmasının canlı bir ürünüyüm.
  • 3:09 - 3:10
    Kelime oyunu tasarlamadım.
  • 3:10 - 3:11
    Ayrıca şöyle de adlandırıldım --
  • 3:11 - 3:15
    Farçsa isimli, Mısırlı Lübnanlı Suriyeli Amerikalı olarak --
  • 3:15 - 3:17
    "Orta Doğu Barış Krizi".
  • 3:17 - 3:21
    Belki fotoğraf çekmeye başlamam, ailemin iki
  • 3:21 - 3:25
    tarafını bir araya getirmenin bir çeşit yolu,
  • 3:25 - 3:29
    dünyaları kendime getirmenin, hikayeleri görülebilir kılmanın bir yoluydu.
  • 3:30 - 3:32
    Tamamen buna benzer şekilde başladı,
  • 3:32 - 3:35
    ama bence, görüntünün gücünü asıl farketmem
  • 3:35 - 3:39
    Mısır'da çöp toplama köyüne ilk gittiğimde oldu.
  • 3:39 - 3:43
    16 yaşlarındayken, annem beni oraya götürdü.
  • 3:44 - 3:46
    Kamu yararına hizmete kuvvetle inanan biridir,
  • 3:46 - 3:48
    bunun benim ihtiyacım olan bir şey olduğuna karar verdi
  • 3:48 - 3:53
    böylece oraya gittim ve orada inanılmaz kadınlarla tanıştım.
  • 3:53 - 3:56
    Orada bir merkez vardı, insanlara
  • 3:56 - 3:58
    nasıl okuyacakları, yazacakları öğretiliyordu
  • 3:59 - 4:01
    ve birçok hastalığa karşı aşılanıyorlardı
  • 4:01 - 4:03
    çöpleri ayrıştırırken kapabileceklerinize karşı.
  • 4:03 - 4:05
    Ve ben orda öğretmeye başladım.
  • 4:05 - 4:08
    İngilizce öğrettim ve olağanüstü bazı kadınla tanıştım.
  • 4:08 - 4:13
    Yedi kişinin bir odada yaşadığı insanlarla tanıştım,
  • 4:13 - 4:15
    akşam yemeklerine zorlukla güç yetiriyor,
  • 4:15 - 4:18
    yine de bu ruhsal güçleri ve mizah yetenekleriyle yaşıyorlardı.
  • 4:18 - 4:21
    ve sadece inanılmaz nitelikleriyle.
  • 4:21 - 4:25
    Bu topluluğun içine çekildim ve resim çekmeye başladım.
  • 4:25 - 4:32
    Düğünlerin ve yaşlı aile üyelerinin resimlerini çektim,
  • 4:32 - 4:34
    hatıra kalmasını istedikleri şeyleri çektim.
  • 4:35 - 4:38
    Bu resimleri çekmeye başladıktan yaklaşık iki yıl sonra,
  • 4:39 - 4:43
    Kahire Konferansı -- BM Nüfus ve Kalkınma Konferansı
  • 4:43 - 4:46
    benden resimleri konferansta göstermemi istedi.
  • 4:46 - 4:49
    18 yaşındaydım, çok heyecanlıydım.
  • 4:49 - 4:54
    Benim ilk fotoğraf sergimdi ve hepsi oraya çıkarılmıştı,
  • 4:54 - 5:00
    yaklaşık iki gün sonra, üçü dışında hepsi indirildi.
  • 5:00 - 5:03
    İnsanlar çok üzgün, çok sinirliydi
  • 5:03 - 5:06
    Kahire'nin bu kirli taraflarını gösterdiğim için,
  • 5:06 - 5:10
    ve neden ölü eşeği çerçeveden çıkarmamıştım ?
  • 5:10 - 5:12
    Ve orada oturduğum gibi, moralim çok bozuldu.
  • 5:12 - 5:16
    Bu büyük boşalmış duvara baktım, bilirsiniz,
  • 5:16 - 5:18
    üç tane yalnız fotoğraf ordaydı, bilirsiniz,
  • 5:18 - 5:24
    çok hoş fotoğraflar ve ben sanki başarısız olmuş gibiydim.
  • 5:24 - 5:30
    Ama ben buna yoğun duygularla ve yoğun hislerle bakıyordum
  • 5:30 - 5:33
    sadece bu fotoğraflara bakarak meydana çıkan hislerle.
  • 5:33 - 5:36
    Demek istediğim, orda, bu 18 yaşındaki kimsenin dinlemediği bacaksız
  • 5:36 - 5:39
    birdenbire bu fotoğrafları duvara asmış ve
  • 5:39 - 5:41
    tartışmalar çıkmış, ve duvardan indirilmişlerdi.
  • 5:41 - 5:43
    Böylece ben imgenin gücünü gördüm.
  • 5:43 - 5:45
    Ve bu inanılmazdı.
  • 5:45 - 5:48
    Sanırım orda gördüğüm en önemli tepki
  • 5:48 - 5:51
    açıkçası kendileri bu çöplük köyüne gitmemiş insanlardı,
  • 5:51 - 5:55
    bunun gibi zor şartlarda insan ruhunun inkişaf
  • 5:55 - 5:57
    edebildiğini hiç görmemişlerdi.
  • 5:57 - 5:59
    Ve sanırım tam bu noktadaydı ki
  • 5:59 - 6:03
    fotoğrafı ve filmi kullanmaya karar verdim, birşekilde
  • 6:03 - 6:08
    boşluklar, kültürler arasında köprü kurmak, insanları biraraya getirmek, sınırları aşmak için.
  • 6:08 - 6:14
    Yani tam anlamıyla bu beni harekete geçirdi.
  • 6:14 - 6:18
    MTV de bir iş yaptım, Startup.com adında bir film çektim,
  • 6:18 - 6:22
    sonra yaklaşık 2000 de --birkaç muzik filmi çektim--
  • 6:22 - 6:26
    ama 2003 de, Irakta savaş başlamak üzereydi,
  • 6:26 - 6:32
    Hissettim ki -- benim için garip bir histi
  • 6:32 - 6:36
    çünkü savaş başlamadan önce, birçeşit medya savaşı süre gidiyordu.
  • 6:36 - 6:38
    Ve New York'ta televizyon izliyordum
  • 6:38 - 6:40
    ve sadece bir bakış açısı var gibiydi
  • 6:40 - 6:43
    karşılaşılan tek bir bakış açısı, o da --
  • 6:43 - 6:48
    yani içerik ABD Dışişleri Bakanlığından yerleştirilmiş birliklere
  • 6:48 - 6:52
    ve insanların karşılaştıkları -- haberlerde karşılaştıkları
  • 6:52 - 6:56
    temiz bir savaş ve duyarlı bombalamalar olacak,
  • 6:56 - 7:00
    Iraklılar Amerikalıları kurtarıcılar olarak karşılayacaklardı
  • 7:00 - 7:03
    Bağdat sokaklarında ayaklarına çiçekler sereceklerdi.
  • 7:03 - 7:05
    Ve ben biliyordum ki tamamen farklı bir hikaye
  • 7:05 - 7:09
    vuku buluyordu ailemin yaşadığı Orta Doğu'da.
  • 7:09 - 7:12
    Biliyordum ki tamamen farklı bir hikaye anlatılıyordu,
  • 7:12 - 7:15
    düşünüyordum, insanların nasıl birbirleriyle iletişim kurması
  • 7:15 - 7:17
    beklenebilirdi tamamen farklı mesajlar aldıkları ve kimsenin
  • 7:17 - 7:20
    diğerine ne anlatıldığını bilmediği düşünüldüğünde?
  • 7:20 - 7:23
    İnsanlar nasıl ortak bir anlayışa sahip olabilirlerdi ya da
  • 7:23 - 7:26
    nasıl birlikte geleceğe gideceklerini bileceklerdi?
  • 7:26 - 7:28
    Dolayısıyla oraya gitmem gerektiğini biliyordum.
  • 7:28 - 7:30
    Sadece merkezde olmak istiyordum.
  • 7:30 - 7:33
    Hiçbir planım yoktu. Hiçbir kaynağım yoktu.
  • 7:33 - 7:35
    Hatta kameram bile yoktu o zaman.
  • 7:35 - 7:37
    Birisi getirmişti oraya
  • 7:37 - 7:40
    çünkü El Cezire'ye -- George Bush' un favori
  • 7:40 - 7:42
    kanalına-- ulaşmak istiyordum
  • 7:42 - 7:45
    ve benim çok merak ettiğim bir yerdi çünkü
  • 7:45 - 7:49
    Arap dünyasındaki birçok hükümet tarafından sevilmiyordu
  • 7:49 - 7:53
    ayrıca Usama Bin Ladin'in sözcüsü olarak adlandırılıyordu
  • 7:53 - 7:55
    ABD hükümetindeki bazı kişiler tarafından.
  • 7:55 - 7:59
    Düşünüyordum ki, bilirsiniz, bu çok kişi tarafından
  • 7:59 - 8:01
    nefret edilen kanal birşeyleri doğru yapıyor olmalıydı.
  • 8:01 - 8:05
    Gitip ne olup bittiğini görmem gerekiyordu.
  • 8:05 - 8:07
    Ayrıca Merkez Komutanlığını gidip görmek istiyordum,
  • 8:07 - 8:09
    10 dakika uzaklıktaydı, ve böylece
  • 8:09 - 8:13
    bu haberlerin nasıl yaratıldığına ulaşabilecektim
  • 8:14 - 8:16
    Arap tarafında Arap dünyasına erişen,
  • 8:16 - 8:19
    ve ABD ve Batı tarafında ABD'ye erişenlere.
  • 8:19 - 8:21
    Oraya gittiğimde ve oturduğumda
  • 8:21 - 8:24
    merkezdeki kişilerle tanıştım
  • 8:24 - 8:27
    bu kişilerle oturdum,
  • 8:27 - 8:31
    şaşırtıcı, çok karmaşık insanlarla tanıştım.
  • 8:31 - 8:36
    Bu deneyimden biraz paylaşmak isterim sizinle
  • 8:36 - 8:39
    biriyle oturduğunuzda ve filme çektiğinizde, onları dinlediğinizde,
  • 8:39 - 8:42
    ve beş saniyeden fazla konuşma süresi verdiğinizde,
  • 8:43 - 8:48
    insanda ki hayret verici karmaşıklık ortaya çıkıyor.
  • 8:51 - 8:54
    Sameer Khader: İşler her zamanki gibi
  • 8:54 - 8:58
    Irak, ve yine Irak, ve yine Irak.
  • 8:59 - 9:06
    Aramızda kalsın, Fox bir iş teklif ederse, kabul edeceğim.
  • 9:10 - 9:16
    Arap kabusunu Amerikan rüyasına çevirmek için.
  • 9:19 - 9:22
    Hala o rüyayıyı düşlüyorum.
  • 9:22 - 9:26
    Belki hiç yapma imkanım olmayacak.
  • 9:26 - 9:30
    Ama çocuklarım için planlarım var.
  • 9:30 - 9:33
    Liselerini bitirdiklerinde onları Amerika'ya okumaya yollayacağım.
  • 9:33 - 9:36
    Eğitimlerini karşılayacağım.
  • 9:36 - 9:39
    Ve orada kalacaklar.
  • 9:45 - 9:49
    Josh Rushing: Savaş esirlerini ve ölü askerleri gösterdikleri gece --
  • 9:49 - 9:51
    El Cezire onları gösterdi --
  • 9:51 - 9:53
    Çok etkileyiciydi çünkü America bu tarz görüntüleri göstermez.
  • 9:53 - 9:55
    Amerika'daki çoğu haberde gerçekten ürpertici görüntüler gösterilmez
  • 9:55 - 9:59
    ve Amerikan askerlerini üniformalarında yere serilmiş olarak gösterdi,
  • 9:59 - 10:01
    soğuk taş zemine serili.
  • 10:01 - 10:03
    Ve bu tiksindiriciydi.
  • 10:03 - 10:05
    Kesinlikle tiksindiriciydi.
  • 10:05 - 10:07
    Bu midemi bulandırdı.
  • 10:07 - 10:09
    beni sarsan, bir gece önce,
  • 10:09 - 10:12
    Basra'da bir çeşit bomba patlamıştı,
  • 10:12 - 10:18
    ve El Cezire insanların görüntülerini göstermişti.
  • 10:18 - 10:22
    Daha ürkütücü değilse bile en az öncekiler kadar ürkütücüydü.
  • 10:22 - 10:25
    Ve El Cezire ofisinde seyrederken hatırlıyorum
  • 10:25 - 10:28
    kendime dedim ki, "vav, bu iğrenç.
  • 10:28 - 10:31
    Bu çok kötü."
  • 10:31 - 10:34
    Ve sonra çıktım, muhtemelen akşam yemeği falan yedim.
  • 10:34 - 10:37
    Beni çok fazla etkilemedi.
  • 10:37 - 10:40
    Yani --bendeki etkisi, farkettim ki
  • 10:40 - 10:42
    diğer taraftaki insanları gördüm,
  • 10:42 - 10:45
    ve El Cezire ofisindeki insanlar
  • 10:45 - 10:47
    benim o gece hissettiğim gibi hissetmiş olmalılar.
  • 10:47 - 10:50
    Ve bu beni derin bir şekilde üzdü
  • 10:50 - 10:53
    önceki gece beni bu kadar etkilememişti.
  • 10:53 - 10:56
    Bu beni savaştan nefret ettirdi.
  • 10:56 - 10:59
    Ama savaşsız yaşayabileceğimiz bir dünyada olduğumuza beni inandırmadı.
  • 10:59 - 11:02
    Jehane Noujaim: Filmin yansımalarından çok etkilenmiştim,
  • 11:02 - 11:05
    ordan çıkabilip çıkamayacağını bile bilmiyorduk.
  • 11:05 - 11:06
    Hiçbir kaynağımız yoktu.
  • 11:06 - 11:11
    Farkedildiği için inanılmaz derece şanslıydık,
  • 11:11 - 11:15
    ve filmi ABD ve Arap dünyasında gösterdiğimiz zaman
  • 11:16 - 11:18
    son derece harika tepkiler aldık.
  • 11:18 - 11:21
    İnsanların bu filmden dolayı hareketlendiğini görmek inanılmazdı.
  • 11:21 - 11:24
    Arap dünyasında -- ve bu gerçekten filmden dolayı değil,
  • 11:24 - 11:26
    karakterlerden dolayı.
  • 11:26 - 11:30
    Demek istiyorum ki, Josh Rushing müthiş karmaşık bir insandı
  • 11:30 - 11:32
    herşey hakkında düşünüyordu.
  • 11:32 - 11:34
    Ve Orta Doğu'da filmi gösterdiğimde
  • 11:34 - 11:37
    insanlar dedi ki -- onlar Josh'la tanışmak istedi.
  • 11:37 - 11:40
    O sanki bizi Amerikan halkı olarak yeniden tanımlamıştı.
  • 11:40 - 11:45
    O -- insanlar, bilirsiniz, bu adam nerde? diye sormaya başladı.
  • 11:45 - 11:47
    El Cezire ona iş teklif etti.
  • 11:49 - 11:51
    Ve diğer taraftan Sameer, biliyorsunuz,
  • 11:51 - 11:55
    Arap dünyasının görmesi için oldukça ilginç bir karakterdi,
  • 11:55 - 11:58
    çünkü bu sevgi/nefret ilişkisinde ki karmaşıklıkları meydana çıkardı,
  • 11:58 - 12:01
    Arap dünyasının Batı ile arasında olan.
  • 12:01 - 12:06
    ABD deyken, bazı motivasyonlar tarafından sürüklendim,
  • 12:06 - 12:09
    bunlar Amerikan halkının filmi izlediklerinde ki
  • 12:09 - 12:11
    olumlu teşvikleriydi.
  • 12:11 - 12:14
    Bilirsiniz, biz dışarıda şöyle hissettiğimiz için eleştiriliyoruz --
  • 12:14 - 12:16
    bir şekilde dünyanın kurtarıcısı olduğumuza inanıyoruz ya,
  • 12:16 - 12:19
    ama işin öbür yüzünde aslında,
  • 12:19 - 12:22
    insanlar dışarıda neler olup bittiğini gördüğünde
  • 12:22 - 12:25
    ve bazı dış politikalarımıza karşı insanların tepkisiyle,
  • 12:25 - 12:27
    ihtiyacımız olan gücü hissettik --
  • 12:27 - 12:29
    yani hissettik ki değişim için bu güce ihtiyacımız var.
  • 12:29 - 12:31
    Ve bunu izleyiciyle gördüm.
  • 12:31 - 12:36
    Gösterimden sonra bu kadın geldi ve dedi ki, "Anlarsınız ya,
  • 12:36 - 12:38
    biliyorum bu delilik, ben bombaların uçağa konulduğunu gördüm,
  • 12:38 - 12:40
    askerlerin savaşa gittiğini gördüm.
  • 12:40 - 12:43
    Ama insanların bize karşı öfkelerini anlamıyorsunuz
  • 12:43 - 12:47
    ta ki hastanelerdeki insanları ve savaş mağdurlarını görene kadar,
  • 12:47 - 12:49
    nasıl bu balonun içinden çıkacağız?
  • 12:49 - 12:53
    Nasıl diğer birinin ne düşündüğünü anlayacağız?"
  • 12:54 - 12:58
    Şimdi, bir film dünyayı değiştirebilir mi bilmiyorum,
  • 12:58 - 13:00
    ama biliyorum ki başlatır -- o gücü biliyorum --
  • 13:00 - 13:04
    insanlara dünya nasıl değişir diye düşündürtmeye başlayacağını biliyorum.
  • 13:04 - 13:06
    Şimdi, ben felsefeci değilim,
  • 13:06 - 13:10
    yani çok derine girmemem gerektiğini hissediyorum ama size göstereceğim --
  • 13:10 - 13:13
    hadi film kendisi konuşsun ve sizi öteki dünyaya götürsün.
  • 13:13 - 13:17
    Çünkü filmin sizi sınırların ötesine götürebilecek vasfı olduğuna inanıyorum.
  • 13:17 - 13:21
    Sizden sadece yaslanmanızı ve birkaç dakikalığına farklı bir dünyaya
  • 13:21 - 13:23
    götürülmeyi deneyimlemenizi istiyorum.
  • 13:23 - 13:26
    Bu birkaç klip sizi bugünlerde yüzyüze
  • 13:26 - 13:30
    olduğumuz en zor iki çatışmanın içine götürecek.
  • 13:39 - 13:43
    Erkek 1: Adaletsizlik olduğu müddetçe, birinin fedakarlıkta bulunması lazım!
  • 13:43 - 13:45
    Kadın 1: Bu fedakarlık değil, bu intikam!
  • 13:45 - 13:51
    Ölürsen, mağdurla işgalci arasında ne fark kalır.
  • 13:51 - 13:58
    Erkek 1: Uçaklarımız olsaydı, şehitlere ihtiyacımız olmazdı, fark bu işte.
  • 13:58 - 14:03
    Kadın: Fark şu ki İsrail ordusu hala daha güçlü.
  • 14:03 - 14:05
    Erkek: O zaman bırak ölümde eşit olalım.
  • 14:05 - 14:07
    Biz hala Cennete sahibiz.
  • 14:07 - 14:11
    Kadın: Cennet diye birşey yok! O sadece senin kafanda var!
  • 14:11 - 14:13
    Erkek: Allah korusun, Allah korusun!
  • 14:13 - 14:15
    Allah seni affetsin.
  • 14:15 - 14:18
    Eğer Ebu Azzam'in kızı olmasaydın ...
  • 14:20 - 14:23
    Neyse, bu cehennemde yaşayacağıma kafamdaki Cenneti tercih ederim!
  • 14:23 - 14:25
    Bu hayatta, nasıl olsa ölüyüz.
  • 14:26 - 14:31
    Erkek: Birisi kötüyü sadece diğer seçeneği daha kötüyse seçer.
  • 14:33 - 14:36
    Kadın: Peki ya biz? Kalanlar ne olacak?
  • 14:36 - 14:38
    Bu şekilde kazanacak mıyız?
  • 14:39 - 14:44
    Görmüyor musun yaptığın şey bizi mahvediyor?
  • 14:45 - 14:48
    İsrail'e devam etmesi için gerekçe veriyorsun?
  • 14:48 - 14:51
    Erkek: Yani hiçbir mazeret olmazsa İsrail duracak mı?
  • 14:51 - 14:55
    Kadın: Belki. Bunu ahlaki bir savaşa dönüştürmeliyiz.
  • 14:55 - 14:57
    Erkek: İsrailde hiç ahlak yokken nasıl?
  • 14:58 - 15:00
    Kadın: Dikkatli ol!
  • 15:16 - 15:19
    George: Eşim Ayelet aradı ve dedi ki,
  • 15:19 - 15:22
    "Tel Aviv'de intihar bombası patladı."
  • 15:22 - 15:25
    Ayelet: Kayıplar hakkında ne biliyorsunuz?
  • 15:25 - 15:28
    Üç kızı arıyoruz.
  • 15:28 - 15:30
    George: Hiçbir bilgimiz yok
  • 15:30 - 15:34
    Ayelet: Biri burda yaralı, ama diğer üçü hakkında birşey duymadık.
  • 15:34 - 15:39
    George: "Tamam, bu Bat-Chen, benim kızım." dedim
  • 15:39 - 15:40
    "Öldüğünden emin misiniz?"
  • 15:40 - 15:42
    Evet dediler.
  • 15:50 - 15:53
    Tzvika: O gün, 6:30 sıralarında
  • 15:53 - 15:59
    Eşim ve kızlarımla süpermarkete gidiyorduk.
  • 16:01 - 16:04
    buraya ulaştığımızda ..
  • 16:04 - 16:10
    Yolun kenarına yanaşmış üç İsrail askeri cipini gördük.
  • 16:10 - 16:14
    İlk cipi geçtiğimiz sırada ..
  • 16:14 - 16:16
    bize ateş açtılar.
  • 16:17 - 16:21
    Ve 12 yaşındaki kızım Christine
  • 16:21 - 16:23
    açılan ateşte öldürüldü.
  • 16:34 - 16:36
    Tzvika: Bütün bölümlerin başındayım.
  • 16:36 - 16:39
    George: Ama görevde başka öğretmen var?
  • 16:39 - 16:42
    Tzvika: Evet, asistanlarım var.
  • 16:42 - 16:45
    Ben hep çocuklarla ilgileniyorum.
  • 16:50 - 16:54
    Tzvika: Başta, tuhaf bir fikir diye düşündüm.
  • 16:54 - 16:58
    Ama sonrada akıllıca düşününce,
  • 16:58 - 17:05
    Onlarla buluşmamak için hiçbir sebep bulamadım
  • 17:05 - 17:09
    ve bırakayım acımızı bilsinler dedim.
  • 17:10 - 17:14
    George: Bana dokunan birçok şey vardı.
  • 17:14 - 17:19
    Orada, çocuklarını kaybetmiş, çok acı çeken Filistinliler gördük
  • 17:19 - 17:22
    ve hala barış süreci ve uzlaşmaya inanıyoruz.
  • 17:22 - 17:25
    Eğer biz, en değerlisini kaybetmiş olanlar, konuşabiliyorsak
  • 17:25 - 17:28
    ve daha iyi bir geleceğe bakabiliyorsak
  • 17:28 - 17:32
    diğer herkes de bunu yapmak zorunda.
  • 17:44 - 17:48
    Erkek: Şarkı bizi insanlarla iletişime geçiren birşey
  • 17:48 - 17:52
    aksi taktirde nereden geldiğimiz anlaşılmazdı.
  • 17:52 - 17:55
    Siz onlara uzun politik bir konuşma yapabilirdiniz
  • 17:55 - 17:58
    yine de anlayamayabilirlerdi.
  • 17:58 - 18:01
    Ama size söylüyorum, bu şarkıyı bitirdiğinizde,
  • 18:01 - 18:03
    insanlar şöyle olacaklar, "Kahretsin, siz zencilerin nereden geldiğini biliyorum.
  • 18:03 - 18:05
    Sizin nereden geldiğinizi biliyorum.
  • 18:05 - 18:07
    Irkçılığa ölüm!"
  • 18:09 - 18:12
    Sunucu: Bu özgürleşme çırpınışlarıyla ilgili ..
  • 18:12 - 18:14
    Bu sokakları tutan çocuklarla ilgili,
  • 18:14 - 18:18
    dövüşen, "Nelson Mandela'ya Özgürlük!" diye bağıran,
  • 18:20 - 18:24
    aletlerini yere indiren bu birliklerle ilgili
  • 18:24 - 18:27
    ve özgürlük talep edenlerle.
  • 18:28 - 18:32
    Evet. Evet!
  • 18:34 - 18:36
    Özgürlük!
  • 18:41 - 18:44
    Jehane Noujaim: Bence herkes şunu hissetmiştir, bir sinemada oturmuş,
  • 18:44 - 18:49
    yabancılarla bir karanlık odada, etkileyici bir filmi seyretmiş,
  • 18:49 - 18:52
    o dönüşüm hissini duyumsamıştır.
  • 18:52 - 18:54
    Söylemek istediğim şu ki --
  • 18:54 - 18:58
    bu hissi nasıl kullanabiliriz onun hakkında konuşmak istiyorum
  • 18:58 - 19:01
    nasıl film yoluyla bir akım oluştururuz?
  • 19:03 - 19:05
    Bir konuşma -- Yani, Bazı konferanslardaki konuşmaları
  • 19:05 - 19:09
    dinliyordum, ve dün Robert Wright dedi ki
  • 19:09 - 19:13
    eğer diğer kişinin insanlığının değerini bilirsek,
  • 19:13 - 19:15
    onlar da bizimkinin değerini bileceklerdir.
  • 19:15 - 19:17
    İşte hepsi bununla ilgili.
  • 19:17 - 19:20
    Film ile insanlar arası bağlantı kurmak,
  • 19:20 - 19:23
    bağımsız sesleri açığa çıkartmak.
  • 19:23 - 19:28
    Aslına bakarsanız Josh Rushing askeriyeden ayrıldı
  • 19:28 - 19:30
    ve El Cezire'yle çalışıyor,
  • 19:30 - 19:35
    öyle hissediyor ki -- El Cezire Uluslararası'nda
  • 19:35 - 19:37
    öyle hissediyor ki medyayı, Doğu ve Batı
  • 19:38 - 19:41
    arasında köprü kurmak için kullanabilir.
  • 19:41 - 19:43
    Bu inanılmaz birşey.
  • 19:43 - 19:46
    Ama ben bu bağımsız seslere güç vermenin
  • 19:46 - 19:49
    yollarını düşünmeye çalışıyordum,
  • 19:49 - 19:51
    yapımcılara kuvvet vermenin,
  • 19:51 - 19:55
    filmi değişim için kullanmaya çalışanlara kuvvet vermenin yollarını.
  • 19:55 - 19:57
    Bunu zaten yapan çok harika
  • 19:57 - 19:59
    organizasyonlar var.
  • 19:59 - 20:02
    Witness var, daha önceden duymuşsunuzdur.
  • 20:02 - 20:05
    Just Vision var, Filistinliler ve İsraillilerle birlikte
  • 20:05 - 20:09
    barış için çalışıyorlar ve bu süreci belgeliyorlar
  • 20:09 - 20:11
    röportajlar yapıyorlar ve bu filmi Kongre'ye götürüp
  • 20:11 - 20:14
    güçlü bir araç olduğunu göstermek için kullanıyorlar,
  • 20:14 - 20:19
    saldırıda kızı öldürülmüş bir kadını göstermek için kullanıyorlar,
  • 20:19 - 20:22
    ve bu kadın bunu çözmek için barışcıl yolların olduğuna inanıyor.
  • 20:22 - 20:26
    Sonra Workin Films ve Current TV var,
  • 20:26 - 20:29
    öyle bir platform ki dünyanın dört bir yanından insanlar
  • 20:29 - 20:33
    seslerini duyurma imkanı -- Evet, gerçekten harika.
  • 20:33 - 20:36
    Seyrettim ve ben sadece --ben çok etkilendim
  • 20:36 - 20:40
    dünyanın heryerinden sesleri getirme potansiyelinden,
  • 20:40 - 20:42
    bağımsız sesleri getirme ve gerçekten demokratik,
  • 20:42 - 20:45
    küresel bir televizyon kurma potansiyelinden etkilendim.
  • 20:45 - 20:49
    Bu organizasyonların platform kurması için ne yapabiliriz?
  • 20:49 - 20:51
    hareket oluşturmak için,
  • 20:51 - 20:55
    bu harekete dünyadan bütün insanları dahil etmek için.
  • 20:56 - 21:03
    Bir saniyeliğine düşünmemizi istiyorum --bir günü hayal edin
  • 21:04 - 21:08
    dünyadaki bütün insanların buluştuğu bir günü.
  • 21:08 - 21:18
    Dünyanın hertarafından kentleri, kasabaları, sinemaları bir araya
  • 21:18 - 21:21
    getiriyorsunuz, karanlıkta oturuyorsunuz,
  • 21:21 - 21:25
    bir müşterek film seyretme deneyimi paylaşıyorsunuz,
  • 21:25 - 21:28
    birlikte. Ya da birkaç film.
  • 21:29 - 21:31
    Yaşamak için, adalet için mücadele eden,
  • 21:31 - 21:35
    basmakalıp yargılara meydan okuyan,
  • 21:35 - 21:37
    şaka yapan, şarkı söyleyen bir karaktere
  • 21:37 - 21:40
    vurgu yapan bir film izlemek.
  • 21:40 - 21:42
    Komedi, belgesel, kısa metraj.
  • 21:42 - 21:45
    Bu inanılmaz güç, insanları dönüştürmek,
  • 21:45 - 21:47
    insanları eklemlemek, sınırları aşmak için
  • 21:47 - 21:51
    topluca bir deneyimi paylaştıklarını hissetmeleri için kullanılabilir.
  • 21:51 - 21:54
    Eğer dünyanın heryerinde sinema salonlarını
  • 21:54 - 21:59
    dünya çapında filmleri yansıttığımız mekanları düşlerseniz.
  • 21:59 - 22:01
    Hayal ederseniz --
  • 22:01 - 22:06
    Times Meydanı'ndan Kahire'de Tahrir Meydanı'na kadar gösteriyoruz,
  • 22:06 - 22:10
    aynı filmi Ramallah'ta, aynı filmi Kudüs'te.
  • 22:10 - 22:13
    Bilirsiniz, hatta -- Arkadaşlarımdan biriyle konuşuyordum
  • 22:13 - 22:15
    Büyük Piramit'in bir yüzünü bile kullanabiliriz.
  • 22:15 - 22:17
    ve Çin Seddini.
  • 22:18 - 22:23
    Yine -- hayal edebileceklerinizin sonu yok
  • 22:23 - 22:25
    nereye filmi yansıtacağız düşünüldüğünde
  • 22:25 - 22:28
    ve nerede bu toplu deneyimi yaşayabileceğiniz düşünüldüğünde.
  • 22:28 - 22:31
    Ve ben inanıyorum ki bu tek günde, eğer onu yapabilirsek,
  • 22:31 - 22:35
    bu günde bütün bu bağımsız sesler için bir ivme oluşturabiliriz.
  • 22:35 - 22:37
    Böyle bir yer yok --
  • 22:37 - 22:39
    böyle bir organizasyon yok yani bağımsız sesleri
  • 22:39 - 22:42
    açığa vurmak üzere bir araya getiren bir yer
  • 22:42 - 22:44
    oysa bu konferans boyunca şunu duyuyorum
  • 22:44 - 22:48
    gelecekte en büyük tehlike birbirimizi anlama, karşılıklı
  • 22:48 - 22:52
    saygıya sahip olma ve sınırları aşma konusunda [yoksunluğumuzdandır].
  • 22:52 - 22:54
    Eğer film bunu yapabilirse,
  • 22:54 - 22:57
    ve eğer biz dünyayın bu farklı konumlarından filmi izlemek
  • 22:57 - 23:02
    üzere biraraya gelebilirsek, bu inanılmaz bir gün olurdu.
  • 23:02 - 23:07
    Bunun için, biz hali hazırda bir ortaklık kurduk, TED vasıtasıyla --
  • 23:07 - 23:09
    yani TED topluluğundan birileriyle,
  • 23:09 - 23:11
    John Camen, beni Jacob Burns
  • 23:11 - 23:15
    Film Merkezinden Steven Apkon ile tanıştırdı.
  • 23:15 - 23:17
    Ve biz herkesi aramaya başladık.
  • 23:17 - 23:22
    Geçen hafta, bize geri yanıt veren çok fazla kişi oldu
  • 23:22 - 23:27
    Palo Alto kadar yakından Moğolistana ve Hindistana kadar.
  • 23:27 - 23:31
    Bu küresel film gününün bir parçası olmak isteyen çok kişi var,
  • 23:31 - 23:35
    bağımsız fikirlere ve özgür filmlere açığa çıkabilecekleri
  • 23:35 - 23:37
    bir platform sağlayabilmek için.
  • 23:39 - 23:42
    Şimdi, bu gün için bir isim düşündük
  • 23:43 - 23:45
    ve bunu sizinle paylaşmak isterim.
  • 23:45 - 23:47
    Bu sürecin en harika kısmı
  • 23:47 - 23:50
    fikirleri ve dilekleri paylaşmak oldu,
  • 23:50 - 23:54
    ve bende sizi bu günün geleceğe nasıl bir etki bırakacağına
  • 23:54 - 23:57
    dair beyin fırtınası yapmaya davet ediyorum.
  • 23:57 - 24:02
    Bu günün geleceğe etkisi olması için teknolojiyi nasıl kullanırız?,
  • 24:02 - 24:04
    toplumu inşa etmek ve internet
  • 24:04 - 24:08
    üzerinden bu toplulukları birlikte çalıştırmak için nasıl kullanırız?
  • 24:09 - 24:11
    Bir gün -- bir zamanlar, çok uzun yıllar önce,
  • 24:11 - 24:14
    bütün kıtalar birbirlerine kenetliydi.
  • 24:15 - 24:18
    Bu büyük kara parçasına Pangea dedik.
  • 24:18 - 24:23
    Bu yüzden bu güne Pangea Sinema Günü demek istedik.
  • 24:23 - 24:25
    Sadece hayal ederseniz
  • 24:25 - 24:28
    bu şehirlerdeki bütün insanların izliyor olduğunu,
  • 24:28 - 24:32
    bence, işte o zaman gerçekten bir hareket oluşturabiliriz
  • 24:32 - 24:35
    insanların birbirlerini daha iyi anlaması doğrultusunda.
  • 24:35 - 24:38
    Biliyorum insanların kalplerine ve ruhlarına dokunmak tarif edilmez,
  • 24:39 - 24:41
    ancak bunun için tek bildiğim yol,
  • 24:41 - 24:43
    dünya çapında birilerinin kalbine ve ruhuna
  • 24:43 - 24:48
    uzanmanın bildiğim tek yolu onlara bir film göstermek.
  • 24:48 - 24:51
    Ve biliyorum ki bunları gerçekten yapabilecek bağımsız
  • 24:51 - 24:53
    yapımcılar ve filmler var.
  • 24:53 - 24:55
    İşte bu benim dileğim.
  • 24:55 - 25:00
    Sanırım size tek cümlelik dileğimi vermem bekleniyor,
  • 25:00 - 25:03
    ama zamanın çok dışına çıktık.
  • 25:03 - 25:05
    Chris Anderson: Bu inanılmaz bir dilek.
  • 25:05 - 25:08
    Pangea Sinema-- dünyanın bir araya geldiği gün.
  • 25:08 - 25:11
    JN: dünya barışından çok daha akla yatkın, ve kesinlikle daha yakın.
  • 25:11 - 25:17
    Dünyanın film vasıtasıyla, filmin gücüyle biraraya geldiği
  • 25:17 - 25:19
    bir gün olurdu.
  • 25:19 - 25:21
    CA: Bayanlar ve Baylar, Jehane Noujaim.
Title:
Jehane Noujaim küresel bir film günü üzerine
Speaker:
Jehane Noujaim
Description:

Bu ümitvar konuşma da, Jehane Noujaim 2006 TED Prize dileğini açıklıyor "filmin gücüyle, yılda bir gün dünyayı biraraya getirmek."

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
25:21
Yasemin Ak added a translation

Turkish subtitles

Revisions