Akıllı telefonunuz bir insan hakları meselesidir

Kullandığınız akıllı telefonlar, kişisel zevklerinizden daha fazlasını yansıtıyor... aynı zamanda, ne kadar yakından izlenebileceğinizi de belirleyebiliyor. Özel yaşam uzmanı ve TED Burslusu Christopher Soghoian, Apple ve Android cihazlarda kullanılan şifrelemeler arasındaki göz kamaştırıcı farkı ayrıntılı bir biçimde anlatıyor ve bizleri, gitgide büyüyen dijital güvenlik parçalanmasına dikkat etmeye sevk ediyor. "Eğer kendilerini devletin bakışlarından koruyabilen kişiler yalnızca zenginler ve güçlüler ise, bu bir sorundur" diyor. "Bu, yalnızca bir siber-güvenlik sorunu değildir - aynı zamanda, bir insan hakları sorunudur."

2016'nın ilkbaharında,

Apple ve Federal Soruşturma
Bürosu (FBI) arasındaki yasal bir savaş,

tüm dünyanın dikkatini çekti.

Apple, mobil ürünlerine,
cihazlardaki veriyi, sahibi hariç

herkesten koruyan
güvenlik özellikleri getirmişti.

Bu da suçluların, korsanların
ve evet, devletlerin bile kapı dışarı

edildiği anlamına gelir.

Apple müşterileri için bu muhteşem.

Fakat devletler çok da mutlu değiller.

Görüyorsunuz ki,
Apple, gözetim işinden çıkarak

bilinçli bir karar vermişti.

Apple, devletler ve diğer tüm
aktörler için gözetimi olabildiğince

zor hâle getirmeyi denedi.

Dünya çapında akıllı telefon pazarında

iki akıllı telefon işletim sistemi var:

iOS ve Android.

iOS'u Apple üretti. Android'i ise Google.

Apple, ürünlerinin
olabildiğince güvenli olduğundan

emin olmak için çok fazla
zaman ve para harcadı.

Apple, iPhone'larda saklanan
tüm verileri varsayılan olarak şifreliyor

ve bir Apple kullanıcısından diğer Apple
kullanıcısına gönderilen kısa mesajlar da

varsayılan olarak şifreleniyor

ve kullanıcının bir şey
yapmasına gerek kalmıyor.

Bu, şu anlama geliyor;

polis, şifresi olan
bir iPhone'a el koyarsa,

ondan herhangi bir
veriyi almakta zorlanacaktır,

eğer yapabilirlerse.

Buna karşın, Android'in
güvenliği gerçekten o kadar da iyi değil.

Müşterilere satılmış Android
telefonlar ya da en azından

çoğu Android telefon,

varsayılan olarak cihazda
saklanan verileri şifrelemiyor

ve Android'de bulunan mesajlaşma
uygulaması da şifreleme kullanmıyor.

Yani, polis bir Android
telefona el koyarsa,

o cihazdan istedikleri tüm veriyi

alabilme şansları var.

Dünyanın en büyük

iki şirketinden iki akıllı telefon;

bir tanesi verileri koruyor,

diğeri korumuyor.

Apple, lüks mallar satıyor.

Piyasanın üst ucuna hükmediyor.

Bizler de lüks mallar satan bir
imalatçının ürünlerinde daha fazla

özellik olmasını bekleyebiliriz.

Fakat herkes iPhone satın alamıyor.

Bu noktada da, gerçekten
Android devreye giriyor:

Piyasanın orta ve alt ucunda,

bir telefona 600 dolar
vermeyen ya da veremeyen

bir buçuk milyar insan için

akıllı telefonlar.

Fakat Android'in hakimiyeti, "dijital
güvenlik parçalanması" adını verdiğim

şeye yol açtı.

Yani, verileri varsayılan olarak
koruyan cihazları almaya gücü

yeten zenginler ile cihazları onları
korumak için varsayılan olarak çok az

şey yapan fakirlerin mahremiyeti

ve güvenliği arasında

gitgide büyüyen bir uçurum var.

Yani, ortalama bir
Apple müşterisini düşünün:

Bir bankacı, bir avukat,
bir doktor, bir politikacı.

Bu bireylerin ceplerinde, bugünlerde
aramalarını, metin mesajlarını

ve cihazlarındaki tüm veriyi,
onların hiçbir şey yapmalarına

gerek kalmadan,

bilgilerinin güvende kalması için
şifreleyen akıllı telefonları var.

Buna karşın, fakirler ve toplumumuzdaki
en zayıf kişiler, onları gözetime karşı

tamamen zayıf kılan
cihazlar kullanmaktadırlar.

Birleşik Devletler'de, yaşadığım yerde,

genellikle Afrikalı-Amerikalılar,
şüpheli görülüyor

ya da tehdit olarak görülüyorlar

ve devlet de genellikle
onları gözetimle hedef alıyor.

Fakat aynı zamanda,
Afrikalı-Amerikalılar genellikle

kendilerini o gözetimden
korumak için hiçbir şey yapmayan

Android cihazları kullanıyorlar.

Bu, bir sorun.

Gözetimin bir araç olduğunu unutmamalıyız.

Bu, güçlüler tarafından, güçsüz olanlara

karşı kullanılan bir araç.

Apple gibi şirketlerin, insanların kolayca
şifreleme yapabilmesini sağlamasının

muhteşem bir şey olduğunu düşünürken;

eğer kendilerini devletin gözetiminden

koruyabilenler yalnızca

zengin ve güçlülerse,

bu, bir sorundur.

Bu yalnızca bir mahremiyet
ya da siber-güvenlik sorunu değil.

Bu, bir insan hakları sorunu.

Yani; Android cihazlardaki
varsayılan güvenlik eksikliği,

yalnızca bu cihazlara
güvenen fakir ve zayıf insanların

sorunu değildir.

Bu aslında, demokrasimiz
için bir sorundur.

Bunu açıklayacağım.

Siyahların Hayatı Önemlidir,
Arap Baharı

ve Wall Street'i İşgal Et gibi - modern
sosyal hareketler, teknolojiye dayanır.

Bu hareketlerin düzenleyicileri
ve üyeleri, giderek artan bir biçimde

akıllı telefonlar üzerinden
iletişim kuruyor ve bir araya geliyorlar.

Bu hareketleri tehdit olarak
gören devletler de doğal olarak

hem düzenleyicileri hem de
onların akıllı telefonlarını hedef alıyor.

Yani; gelecekte bir Martin Luther King'in

veya Mandela'nın ya da
Gandhi'nin bir iPhone sahibi olması

ve kendisini devletin gözetiminden
koruması gayet mümkündür.

Fakat muhtemelen,

ceplerinde ucuz, 20 dolarlık
bir Android telefon olacaktır.

Yani, bu dijital güvenlik parçalanmasına
hitap eden hiçbir şey yapmazsak,

toplumumuzda herkesin aynı şifrelemeden
faydalandığından ve devletin gözetiminden

kendilerini koruma konusunda

eşit olduklarından emin
olmak için hiçbir şey yapmazsak;

gözetime maruz kalanlar
yalnızca fakirler ve zayıflar olmayacak;

fakat gelecekteki
insan hakları hareketleri de,

tam potansiyeline ulaşamadan
yok edilecekler.

Teşekkürler.

(Alkışlar)

Helen Walters: Chris, çok teşekkürler.

Sana bir sorum var.

Basında, Facebook'tan

Mark Zuckerberg'in kamerasının üstünü
kapattığını ve kulaklık mikrofonunun

jakıyla bir şeyler yaptığını gördük.

Sana kişisel bir soru sormak istiyorum:

Sen de yapıyor musun?

Ayrıca, buradaki herkes adına,
özellikle kendi adıma;

bizler de yapmalı mıyız?

Bizler de bunları kapatmalı mıyız?

Christopher Soghoian: Bir çıkartma
yapıştırmak -- aslında, yara bantlarını

seviyorum, çünkü bir görüşme
ya da Skype araması

yapacağınızda çıkarıp
geri takabiliyorsunuz.

Web kameranızın üzerine çıkartma

yapıştırmak, mahremiyetiniz
için yapılacak en iyi şey,

yapmaya değer.

Aslında gerçekten, web kameranızı
devralabilecek olan kötücül,

kötü niyetli bir yazılım var,

hatta ışık kapalıyken bile devralabiliyor.

Suçlular bunu kullanıyor.
İz sürenler bunu kullanıyor.

19,99 dolara, "Eski kız arkadaş casusluğu"
adında bir program alabilirsiniz.

Bu gerçekten korkunç.

Ayrıca, elbette,
devletler de bunu kullanıyor.

Bunun bir tamamlayıcısı olan,
cinsel bir şiddet de var ve bu da

en etkili olarak kadınlara ve toplumumuzda
utandırılabilecek insanlara karşı

kullanılan türden bir gözetim.

Saklayacak hiçbir şeyinizin
olmadığını düşünseniz bile,

en azından hayatınızda çocuklar,
gençler var;

kameralarının üzerine çıkartma
yapıştırın ve onları koruyun.

HW: Vay. Çok teşekkürler.
CS: Teşekkürler.

HW: Teşekkürler, Chris.

(Alkışlar)