Return to Video

Dünya Gezegenin Birçok Tanrısı: Betsy Quammen, TEDxBozeman

  • 0:10 - 0:13
    Benim için gospel müziği (kilise müziği) ile başladı.
  • 0:13 - 0:17
    Bir grup Afro-Amerikan kadın
  • 0:17 - 0:19
    astım olan çocukları
  • 0:19 - 0:24
    ve kanser olan komşuları için şarkı söylüyordu.
  • 0:24 - 0:26
    Garip bir görüntüydü: Bu kadınlar
  • 0:26 - 0:29
    zehirli gazlar yayan
  • 0:29 - 0:33
    devasa bacaların önünde duruyorlardı.
  • 0:33 - 0:39
    Aldatıcıydı, çünkü ince çizgi halindeki beyaz duman çok masum görünüyordu,
  • 0:39 - 0:42
    ancak geceleyin, karanlık basınca
  • 0:42 - 0:46
    duman tamamen salınıyordu, kapkara ve yoğundu.
  • 0:46 - 0:48
    Bu kadınlar ilginç bir şey yaptılar,
  • 0:48 - 0:51
    bir konservasyon yanlısı olarak bana ilginç geliyor.
  • 0:51 - 0:56
    Bu konservasyon kampanyasını kiliseleri aracılığıyla başlattılar.
  • 0:56 - 1:02
    Bildikleri geleneklere başvurdular:
    Gospel müzik, Tanrı ve tutku.
  • 1:02 - 1:06
    Sonra, Güney Lousiana'da bulunan, bacalarında gözetim olmayan
  • 1:06 - 1:11
    bu rafineriye karşı çıktılar ve kazandılar.
  • 1:11 - 1:16
    Baca emisyonu nihayet denetlendi.
  • 1:16 - 1:20
    Konservasyona dini dâhil etme fikrini
  • 1:20 - 1:23
    daha önce hiç düşünmemiştim.
  • 1:23 - 1:27
    Konservasyon alanında uzun yıllardır çalışıyordum
  • 1:27 - 1:30
    ve bu yeni bir fikirdi.
  • 1:30 - 1:33
    Bu olay olduktan altı yıl sonra,
  • 1:33 - 1:38
    Güney Louisiana'ya tekrar gidiyordum
  • 1:38 - 1:42
    ve o sırada rahipler yiyecek karnelerini dağıtıyorlardı
  • 1:42 - 1:46
    ve Deepwater Horizon patlaması sırasında
  • 1:46 - 1:51
    mahvolan balıkçı ailelerine göz kulan olan intihar
  • 1:51 - 1:54
    gözlemcilerine rehberlik ediyorlardı.
  • 1:54 - 1:59
    Endüstriyi gerçekten çok etkilemişti ve bu aileler çaresizdi.
  • 1:59 - 2:01
    Kriz zamanında yaptıkları şey,
  • 2:01 - 2:05
    geleneklerine, inançlarına
  • 2:05 - 2:08
    ve dini liderlerine dönmekti.
  • 2:08 - 2:10
    Evet,
  • 2:11 - 2:18
    konservasyon sadece radyo tasmaları ve etiketleme ile yapılamaz,
  • 2:18 - 2:23
    incelemeler ve veri öbekleriyle yapılamaz.
  • 2:23 - 2:26
    Konservasyonun başarılı olması için,
  • 2:26 - 2:29
    meselenin içinde ve çevresinde, vahşi doğada,
  • 2:29 - 2:33
    habitatta yaşayan, yaban hayatına kutsal bir değer olarak
  • 2:33 - 2:38
    önem veren bir topluluk olmalı.
  • 2:38 - 2:42
    Böylece, dini liderlere gidip
  • 2:42 - 2:43
    onlarla konuşmam gerektiğini anladım,
  • 2:43 - 2:51
    işte o zaman Dünya gezegeninin birçok Tanrısı ile karşılaştım.
  • 2:51 - 2:56
    2002'de bir balıkçılık konservasyon projesi için,
  • 2:56 - 3:00
    bir ekibin üyesi olarak Moğolistan'a gittim.
  • 3:00 - 3:03
    Bu bölge Siberya sınırındaydı
  • 3:03 - 3:06
    ve burada Üür Nehri kıyısında yaşayan
  • 3:06 - 3:10
    göçebe halk oturuyordu.
  • 3:10 - 3:13
    Üür Nehri, taimen (Siberya somonu) balığının yuvasıydı,
  • 3:13 - 3:18
    bu balık 180 libreye ve altı fit uzunluğa erişebilen,
  • 3:18 - 3:20
    bu sebeple buraya uçurma balıkçılığıyla
  • 3:20 - 3:23
    balıkları avlayıp serbest bırakmaya gelen balıkçıları fazlasıyla cezbediyordu.
  • 3:23 - 3:25
    O sırada bu balıklar için pek çok baskı söz konusuydu
  • 3:25 - 3:31
    ve bütün gücümüzle bir çeşit toplumsal dayanışma
  • 3:31 - 3:33
    başlatmayı gerçekten istiyorduk.
  • 3:33 - 3:36
    Balıkları etiketleyip hareketlerini izleyen
  • 3:36 - 3:40
    su ürünleri biyologlarımız vardı.
  • 3:40 - 3:43
    Ancak bu ekiple yapmak istediğim ilk şey,
  • 3:43 - 3:48
    gidip aileleri ziyaret etmek ve hikâyelerini dinlemekti:
  • 3:48 - 3:51
    Bu kültürün nasıl olduğunu. Neye saygı duyuyorlardı?
  • 3:51 - 3:53
    Neye değer veriyorlardı?
  • 3:53 - 3:55
    Birkaç şey öğrendim.
  • 3:55 - 4:02
    Birincisi, Moğollar uzun zaman önce bir kurt ile bir karacanın birlikteliğinden meydana gelmişti.
  • 4:02 - 4:06
    İkincisi, bu vadide uzun zaman önce
  • 4:06 - 4:09
    kötü bir şaman insanların üzerine korku salmıştı,
  • 4:09 - 4:14
    ancak sonra Budizm'i kabul etmişti, ardında da bu vadideki halk.
  • 4:14 - 4:18
    Ve üçüncüsü, bir taimen balığının ölümü
  • 4:18 - 4:22
    999 insan ruhunun acı çekmesine eşdeğerdi.
  • 4:22 - 4:25
    Kampanyayı bunun üzerine planlayacaktık.
  • 4:25 - 4:28
    Aslında dolambaçlı bir yoldu.
  • 4:28 - 4:30
    Bir Budist manastırını yeniden inşa ettik,
  • 4:30 - 4:35
    burası Budizm ve konservasyon diyaloğu için bir mekân haline geldi.
  • 4:35 - 4:39
    Çocuklar için bir yaz kampı başlattık, ücretsiz bir kamp,
  • 4:39 - 4:41
    burada konservasyon meselelerini öğreneceklerdi,
  • 4:41 - 4:44
    konservasyon politikaları, doğa hakkında bilgi edineceklerdi,
  • 4:44 - 4:49
    aynı zamanda su kalitesi ve balıkçılık hakkında da bilgi edineceklerdi.
  • 4:49 - 4:54
    Gidip yapabildik, pardon,
  • 4:54 - 4:56
    yerel gelenekleri ve buna benzer şeyleri içeren
  • 4:56 - 4:59
    festivalleri yapabildik.
  • 4:59 - 5:02
    Ve şunu söylemek istiyorum, bugün
  • 5:02 - 5:04
    taimen popülasyonu bu bölgede istikrarlı durumda,
  • 5:04 - 5:07
    projeye 2004'te başladık
  • 5:07 - 5:11
    ve burası dünyada bu iddiada bulunabilecek nadir yerlerden biri.
  • 5:11 - 5:15
    Dinlere ve kültürlere bakmaya başladığımda,
  • 5:15 - 5:21
    her dinin, her kültürün ekoloji,
  • 5:21 - 5:23
    doğa ve onun önemi hakkında mesajı vardı.
  • 5:23 - 5:27
    Örneğin, Hinduizm'in kutsal metni olan Bhagavad Gita'da
  • 5:27 - 5:30
    şöyle bir ifade var,
  • 5:30 - 5:37
    "Tüm yaşayan canlılara karşı şiddetten kaçınan kişi sevilendir."
  • 5:37 - 5:43
    Ve sonra, daha ziyade onaylamayan bir not,
  • 5:43 - 5:46
    Vahiy Kitabı'nda, Hristiyan İncil'nde şöyle der,
  • 5:46 - 5:50
    "Tanrı onu harap etti, kim dünyayı harap ettiyse."
  • 5:50 - 5:52
    Evet, bunların çok ilginç olduğunu düşündüm,
  • 5:52 - 5:55
    işe gerçekten başka bir boyut ekliyordu
  • 5:55 - 6:00
    ve dini liderlerle çalışmak
  • 6:00 - 6:02
    benim için fevkalade güzel, yeni bir deneyimdi.
  • 6:02 - 6:04
    Böylece, "Tributary Fund (Tributary Fonu)" adlı organizasyonu kurdum,
  • 6:04 - 6:08
    hep beraber gidip gelenekleri ortaya çıkarıyoruz
  • 6:08 - 6:10
    ya da daha ziyade gelenekleri keşfediyoruz,
  • 6:10 - 6:14
    yaban hayatına değer veren gelenekleri teşvik ediyoruz
  • 6:14 - 6:20
    ve bu gelenekleri ya geri getirmeye çalışıyoruz,
  • 6:20 - 6:25
    ya da toplumsal pratiklerin bir parçası haline getiriyoruz ve türetiyoruz veya buna benzer şeyler.
  • 6:25 - 6:31
    Ve yaptığımız şeylerden birini örnek vermek istiyorum, ki bu bir sonraki basamaktır:
  • 6:31 - 6:34
    Tüm bilinçli canlıların korunması gerektiğine inanan
  • 6:34 - 6:39
    geleneklerden gelen insanları buluyoruz, Budizm buna güzel bir örnek.
  • 6:39 - 6:41
    Bir grup Budist rahibi Amerika Birleşik Devletleri'ne getirdik
  • 6:41 - 6:43
    ve bu, bunu dört yıldır yapıyoruz
  • 6:43 - 6:48
    ve Pallas kedileri üzerinde çalışan bir araştırmacıyı görmeye gittiler.
  • 6:48 - 6:52
    Pallas kedileri, Moğolistan'a özgü bir kedidir.
  • 6:52 - 6:55
    Yaptıkları işte, kediyi sakinleştiriyorlardı,
  • 6:55 - 6:59
    tasma takıyorlardı ve yumurtalarından alıyorlardı.
  • 6:59 - 7:04
    Rahipler bunu görünce, bir sürü tartışma oldu ve
  • 7:04 - 7:08
    belli ki hassas bir noktaya temas etti, dönüp şöyle dediler,
  • 7:08 - 7:12
    "Bakın, bu canlılara zarar verildiğini düşünüyoruz,
  • 7:12 - 7:15
    bunun kabul edilir bir şey olmayacağını düşünüyoruz,
  • 7:15 - 7:17
    özellikle de yumurtalarından alınmasının."
  • 7:17 - 7:22
    Ancak bilim adamları yumurtaların aslında sigorta poliçesi olduklarını söylediler.
  • 7:22 - 7:27
    "Eğer bu hayvanlar yok olmaya yüz tutarsa, elimizde bu genetik materyal var." Ve onlar da şöyle dedi,
  • 7:27 - 7:29
    "Bu araştırmayı kabul ediyoruz,
  • 7:29 - 7:35
    çünkü yok olma fikrinden daha kötü bir şey yok."
  • 7:35 - 7:37
    Gerçekten bizi harekete geçiren bir şey bu,
  • 7:37 - 7:42
    bu inançlar, bu gelenekler,
  • 7:42 - 7:45
    bunları Bhutan'da, Moğolistan'da giderek daha fazla görüyoruz,
  • 7:45 - 7:49
    Amerika Birleşik Devletleri'nde değişik dini gruplarla çalışıyoruz.
  • 7:49 - 7:53
    Bilim, konservasyon sınırlarını anlamak için önemli,
  • 7:53 - 8:00
    ancak inançlar ve hikâye anlatımı, yerel halkların katılımı için önemli.
  • 8:00 - 8:05
    Her ikisi de dünyayı korumak için gerekli.
  • 8:05 - 8:08
    Şanslıyız ki, pek çok tanrı bizim tarafımızda.
  • 8:08 - 8:09
    Teşekkürler.
  • 8:09 - 8:11
    (Alkış)
Title:
Dünya Gezegenin Birçok Tanrısı: Betsy Quammen, TEDxBozeman
Description:

Betsy Gaines Quammen ve kurduğu organizasyon Tributary Fund, canlı türlerini ve gezegenimizi koruyacak değerleri ve gelenekleri saptamak, desteklemek ve hayata geçirmek için dünya kültürlerini araştırıyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDxTalks
Duration:
08:15
  • 7:42'de görüyoruz olarak değişiklik yapabilir misiniz? Teşekkürler.

  • Meriç Hanımdan geri göndermesini rica edip düzeltmeyi yapabilirim. Kolaylıklar dilerim..

  • Arkadaşlar genel olarak güzel bir çeviri olmuş ama konservasyon yerine doğal yaşamı koruma desek daha Türkçe olmaz mı? Ne dersiniz? Bir de 2.10'daki radiocoloring grafiklerle ilgili bir terim sanırım, Türkçe karşılığı radyo tasma değil, bunu araştırır mısınız?

  • Merhabalar, daha once conservation'i yaban hayatini koruma diye cevirmistim, uzun oluyor diye bu sefer konservasyon kullandim. Ancak uzun seklinde kullanmak daha Turkce. Radiocolouring'in de radio-collaring oldugunu dusunuyorum. Tagging (Etiketleme) ve radio-collaring (radyo tasmasi) beraber gectigi icin bana boyle daha mantikli geldi. Radiocolouring-konservasyon konusunda internette pek sonuc bulamadim, radio collaring yaygin bir terim.

  • English subtitles kismina da radio collaring konusunda bir yorum yaptim, belki feedback gelir.

  • Emre bey, bir de Bhutan'in Turkcesi saniyorum Butan (http://www.mfa.gov.tr/butan-kunyesi.tr.mfa). Kolay gelsin, tesekkurler.

  • Kusura bakmayınız, bir süredir seyahatteyim, sık sık giriş yapamıyorum. Konservasyonun Türkçe bir kelime olmadığı aşikar elbette. Fakat çevirenin öyle uygun görmüş olduğunu düşünerek müdahalede bulunmadım. Anlaşılmaz ya da alışılagelmemiş de değil zannederim. Bhutan ile ilgili olarak da; linkini vermiş olduğunuz sitede Bhutan olarak geçen yerler de var. Dışişleri bakanlığı zaman zaman Butan, zaman zaman da Bhutan olarak kayda geçmiş. Ya önemsenmediğinden ya da çok sıkı ilişkilerimiz olmadığındandır sanıyorum. :) Bu düzeltmeyi yaparken izleyenlerin neden bahsedildiğini kolaylıkla anlaması açısından Vikipedi gibi sitelerde genel geçer terimi kullanmanın daha makul olacağını düşündüm. Tabii, eski haline çevrilmesinde bir mahsur yoktur. Yorumlarınız için teşekkür ediyor, kolaylıklar diliyorum.

  • Kusura bakmayınız, bir süredir seyahatteyim, sık sık giriş yapamıyorum. Konservasyonun Türkçe bir kelime olmadığı aşikar elbette. Fakat çevirenin öyle uygun görmüş olduğunu düşünerek müdahalede bulunmadım. Anlaşılmaz ya da alışılagelmemiş de değil zannederim. Bhutan ile ilgili olarak da; linkini vermiş olduğunuz sitede Bhutan olarak geçen yerler de var. Dışişleri bakanlığı zaman zaman Butan, zaman zaman da Bhutan olarak kayda geçmiş. Ya önemsenmediğinden ya da çok sıkı ilişkilerimiz olmadığındandır sanıyorum. :) Bu düzeltmeyi yaparken izleyenlerin neden bahsedildiğini kolaylıkla anlaması açısından Vikipedi gibi sitelerde genel geçer terimi kullanmanın daha makul olacağını düşündüm. Tabii, eski haline çevrilmesinde bir mahsur yoktur. Yorumlarınız için teşekkür ediyor, kolaylıklar diliyorum.

  • Merhabalar Emre bey, Bhutan olarak kalabilir. Radio collaring konusunda asagidaki linke bakabilir misiniz?

    http://www.amara.org/en/videos/5nlsgOA2UPBN/info/the-many-gods-of-planet-earth-betsy-quammen-at-tedxbozeman/?tab=comments

    Bir de Tributary Fund Web sitesinde ayni videoya English (automatic captions) olarak bakarsaniz orada da radio collaring olarak geciyor:

    http://thetributaryfund.org/

    Tesekkurler, iyi calismalar.

  • Emre bey, bir de baslik Dünya Gezegenin Birçok Tanrısı olarak kulaga daha hos geliyor sanki, ama yine de size birakiyorum. Kolay gelsin, tesekkurler.

  • Radio collaring konusuna bir önceki yorumumda değinmeye niyetliydim ama aklımdan çıktı bir an galiba. Konuşmanın 2. dakikasında ( tam olarak 2:10 sanırım) 'radio collaring' derken bir resim görünüyor ekranda. Oradan da tasma olduğu anlaşılıyor. Yani bu şekliyle doğrudur, benim gördüğüm kadarıyla. Bu, İngilizce alt yazıları ekleyenler dinleyerek yazdıklarından, bir hata oluşmuştur diye göz ardı etmiştim zaten ben, sizin çevirinizi gözden geçirirken. Başlık bu haliyle biraz anlam kaymasına yol açıyor gibiydi, fakat artık dördüncü izleyişimden midir, şimdi öyle gelmiyor. :) O sebeple sizin ilk çevirdiğiniz haline geri getirdim. Son cümlede bir değişiklik yaptım. Tanrı sözcüğü, orada özel bir tanrıyı belirtmediğinden ötürü küçük harfle yazdım ve 'pek çok tanrı bizim tarafımızda' anlamını tam yüklemeye gayret ettim. Son olarak her ikinize de, emeğiniz için teşekkür ediyorum. Ben, bu güzel fikir alış-verişi sayesinde buradaki çabalarımızın daha çok anlam kazandığını düşünüyorum. Yaptığımız çalışmalara değer veriliyor olduğunu görmek beni çok mutlu ediyor. Tekrar teşekkür ediyor, esenlikler diliyorum.

  • Arkadaşlar bu kadar ilgili olduğunuz için çok teşekkür ederim. Radiocolor'ın bu çevirideki ilk kullanımını gördükten sonra internette aramıştım, birkaç makale çıktı karşıma, farklı ülkelerdekileri işaretmek gibi düşünmüştüm, ondan öyle bir yorum yaptım. Ama haklısınız tasma daha doğru gibi, translate@ted.com'a göndererek trancript'in düzeltilmesini isteyebilirsiniz. Bhutan/Butan'la ilgili tamamen ilgisiz bir bilgi, ülke olarak gross domestic product yanında gross national happiness gibi bir şey hesaplıyorlar ve bunu yükseltmeye çabalıyorlar. Duyunca çok hoşuma gitmişti, sizinle paylaşmak istedim. Ayrıntılı bilgiye wikipedia'dan ya da 2011 yapımı Happy belgeselinden ulaşabilirsiniz. Neyse, ikinize de ilginiz için çok teşekkür ediyorum, çeviri siz nasıl istiyorsanız öyle olsun.

  • Paylasimlariniz icin ben de sizlere tesekkur ediyorum. Butan'la ilgili bilgiler cok ilginc. Radio collaring konusunda transcript'in duzeltilmesi icin e-mail yollayacagim.

Turkish subtitles

Revisions Compare revisions