Hiç belirli bir zamanda randevunuz olduğu hâlde bir doktorun ofisinde saatlerce oturdunuz mu? Bir otel dolu olduğu için hiç sizin rezervasyonunuzu geri çevirdi mi? Ya da hiç ücretini ödediğiniz hâlde uçağa alınmadığınız oldu mu? Bunlar hep işletmelerin ve kuruluşların kendi tam kapasitelerinin üzerinde satış ve rezervasyon yapma uygulamalarının belirtileri. Müşteri için sinir bozucu olmasına karşın, fazladan yer satma işletmelerin kârını artırdığı ve ayrıca kaynaklarını en iyi şekilde kullanmalarını sağladığı için yapılır. Onlar, bazılarının randevularına, rezervasyonlarına ve uçuşlarına gelmeyeceklerini biliyorlar, bu yüzden gerçekte olduğundan daha fazla yeri müsait gösteriyorlar. Havayolu şirketleri klasik bir örnektir, çünkü bu onlarda çok sık olmaktadır. Her yıl 50 bin kişi bileti olduğu hâlde uçağa alınmamaktadır. Bu rakam tam olarak ne kadar bilet satılacağını belirlemek için istatistikleri kullanan havayolu firmalarını da şaşırtmaktadır. Bu hassas bir işlem. Çok az satsalar, koltuklar boş kalıyor. Çok fazla satsalar ceza yiyorlar: Para, ücretsiz uçuş, otel konaklaması ve kızgın müşteriler. İşte burada onların hesaplarının nasıl çalıştığının basit bir hâli var. Havayolu şirketleri bazı uçuşlara kimin gelip kimin gelmediği hakkında yıllarca bilgi topladılar. Mesela onlar biliyor ki belli bir rotada, her bireysel müşterinin uçuşa zamanında gelme olasılığı %90’dır. Basit olsun diye, her müşterinin aile veya grup olarak değil de bireysel olarak uçtuklarını farz edeceğiz. Sonra, eğer bir uçakta 180 koltuk var ve onlar 180 koltuk satarlarsa, sonuç olarak büyük bir ihtimalle 162 yolcu uçağa binecektir. Fakat, tabii ki bundan daha fazla yolcu da binebilir ya da daha az. Her değer için bu olasılık en iyi ihtimalde doruğa ulaşan binomial değer tarafından verilir. Şimdi, gelin gelire bir bakalım. Havayolu şirketi bilet satın alan herkesten para kazanır ve uçağa alınmayan her yolcu için para kaybeder. Diyelim ki bir bilet 250$ ve bir sonraki uçuşa da değiştirilemiyor. Ve bir yolcuyu uçuşa kabul etmemenin bedeli ise 800$. Bu rakamlar sadece örnek olsun diye verilmiştir. Gerçek oranlar önemli oranda değişiklik gösterir. İşte burada, eğer hiç fazladan bilet satmazsanız 45.000$ kazanırsınız. Eğer 15 adet fazladan bilet satarsanız ve en az 15 kişi uçuşa gelmezse, $48,750 kazanırsınız. Bu en iyi senaryo. En kötü senaryoda ise herkes uçuşa gelir. 15 şanssız yolcu uçuşa kabul edilmez ve gelir sadece 36.750$ olur, ilkin sadece 180 bilet satmış olmandan daha az. Fakat önemli olan sadece parasal açıdan senaryonun iyi veya kötü olması değil, ne kadar olası olduğudur. Her iki senaryonun olma olasılığı ne o zaman? Binomial değeri kullanarak bunu öğrenebiliriz. Bu örnekte, tam olarak 195 yolcunun uçağa binme ihtimali neredeyse %0’dır. 184 yolcunun uçağa gelme ihtimali %1,11’dir ve böyle devam ediyor. Her durum için bu olasılıkları gelirle çarpın ve hepsini toplayın ve 195 satılan biletten elde edilen kazançtan toplamı çıkarın. Böylece 195 bilet satmaktan beklenen geliri elde edersiniz. Bu hesaplamanın fazladan biletlerin çeşitli sayıları için tekrarıyla havayolu şirketi en yüksek gelir elde edebileceği durumu bulabilir. Bu örnekte, 198 biletten, havayolu şirketi belki 48.774$ elde edecek, ki bu fazladan yer satış olmadan yaklaşık 4.000 daha fazla demek. Ve bu sadece bir uçuş için. Bunu her yıl her havayolu şirketi için milyon uçuşla çarpın, ve fazladan yer satma bayağı bir yekûn tutar. Tabii ki, gerçek hesaplama çok daha karmaşık. Hava yolları daha doğu modeller yaratmak için çok sayıda faktör uyguluyor. Peki böyle yapmalılar mı? Bazıları fazladan yer satmanın etik olmadığını savunuyor. Aynı kaynak için iki kişiye para ödetiyorsun. Eğer birisinin gelmeyeceğinden %100 eminseniz, onun koltuğunu başkasına satmak sorun olmaz. Peki sadece %95 eminseniz? %75? Etik olmamaktan pratik olmayı ayıran bir sayı var mı?