Biliyor musunuz, baba olmanın en sevdiğim kısmı
izleyebildiğim filmler.
En sevdiğim filmleri çocuklarımla paylaşmaya bayılıyorum
ve kızım dört yaşındayken
"Oz Büyücüsü"'nü birlikte izledik.
Onun hayal gücüne aylarca hükmetti.
En sevdiği karakter Glinda idi tabii ki.
Parlak elbiseler giymesi için ve sihirli değnek
taşıması için harika bir mazeret oldu.
Ama filmi yeteri kadar izlerseniz,
ne kadar olağandışı olduğunu farkediyorsunuz.
Günümüzde çocuklarımızı bir tür
muhteşem bir fantazi-endüstriyel-kompleksinde yetiştiriyoruz.
Ama "Oz Büyücüsü" tek başına duruyor.
Bu eğilimi o başlatmadı.
Kırk sene sonra bu eğilimin tutulması,
başka bir film ile oldu, ilginçtir ki
bu filmde de metal bir adam
ve türlü bir adam
düşmanın nöbetçisi olarak giyinmiş bir kızı kurtarıyordu.
Neden bahsettiğimi biliyor musunuz? (Kahkaha)
Evet.
Şimdi, bu iki filmin arasında büyük bir fark var.
"Oz Büyücüsü" ve bugünlerde izlediğimiz filmler arasında
birkaç büyük fark var.
Bunlardan biri "Oz Büyücüsü"nde çok az şiddet olması.
Maymunlar biraz agresif, elma ağaçları da.
Ama eğer "Oz Büyücüsü" bugün yapılsaydı,
bence büyücü derdi ki "Dorothy, sen kehanetin öngördüğü
kurtarıcısın.
Sihirli ayakkabılarını Kötü Cadı'nın bilgisayarla yaratılmış
ordularını yenmek için kullan."
Ama böyle olmuyor.
"Oz Büyücüsü"nü eşsiz yapan başka birşey de bence
bütün görkemli ve bilge hatta
kötü karakterlerin
kadın olması.
Bunu farketmeye
kızıma "Yıldız Savaşları"nı gösterirken başladım
yıllar sonra ve durum çok farkıydı.
Artık bir de oğlum vardı.
O sadece üç yaşındaydı.
Aslında filmi izlemeye davetli değildi, daha çok küçüktü.
Ama ikinci çocuktu,
denetim seviyesi de dibe vurmuştu. (Kahkaha)
Böylece içeri girdi,
ve film onun üzerinde sıkı bir iz bıraktı
anne ördeğin yavrusunda bıraktığı etki gibi
ve onun filmde neler olduğunu anladığını sanmıyorum,
ama kesinlikle içine çekiyordu.
Ve neye daldığını merak ediyorum.
Cesaret ve azim ve
sadakat temalarını farkediyor mu?
Luke'un hükümeti devirmek isteyen
orduya katıldığını anlıyor mu?
Yoksa Beru Teyze ve
havalı ama bütün bir film boyunca
sadece bekleyip filmin sonunda
doğduğu sihir ile evreni kurtaran kahramana teşekkür
etmek için onu bir madalya ile
ödüllendirip ona göz kırpan bir prenses
dışında sadece erkeklerin olduğu bir evren mi görüyor?
Bunu 1939'un "Oz Büyücüsü" ile karşılaştıralım.
Dorothy filmde nasıl kazanıyor?
Herkesle arkadaş olarak,
ve bir lider olarak.
Ben çocuklarımı böyle bir dünyada yetiştirmeyi tercih ederim
Oz, değil mi? Erkeklerin savaştığı bir dünyada değil
şu anda içinde olmak zorunda olduğumuz gibi.
Neden bu kadar Güç var -- büyük G ile Güç --
çocuklarımızın izlediği filmlerde
ve bu kadar az sarı tuğlalı yol?
Erkek-şiddetli filmlerin kızlar üzerindeki etkileri
hakkında bir sürü iyi makale var
ve onları okumalısınız. Çok iyiler.
Erkek çocukların bu filmlerden nasıl etkilendiklerine dair
fazla birşey okumadım. Kendi deneyimimden biliyorum ki
Prenses Leia yetişkin dünyasında kullanabileceğim
yeterli bir bağlam sağlamadı.
bu karma eğitimli yetişkin dünyasında. (Kahkaha)
Sanırım bir ilk-öpücük sahnesi vardı
jeneriklerin çıkmasını bekledim
çünkü film bitmişti, değil mi?
Amacıma ulaştım, kızı elde ettim.
Neden hala buradayız?
Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.
Filmler kötü karakteri yenmeye ve ödülünü almaya
çok ama çok odaklı, ve başka ilişkilere ve
başka yolculuklara pek yer yok.
Sanki bir erkek çocuğuysanız
ahmak bir hayvansınız
ve küçük bir kız çocuğuysanız, savaş kostümünüzü getirmelisiniz.
Tabii bir çok istisna var
ve Disney prenseslerini önünüzde savunmaya hazırım.
Ama bunlar erkek çocuklara bir mesaj yolluyor,
onlar aslında hedef izleyici değil.
Kız çocuklarına ataerkliği nasıl yeneceklerini öğretmede
çok iyi bir iş çıkarıyorlar,
ama erkek çocuklarına ataerkliği nasıl yeneceklerini
gösteremiyorlar.
Onların bir örneği yok.
Ve bir de çocuklarımıza yeni hikayeler yazan
müthiş kadınlar var
Hermione ve Katniss her ne kadar enfes
ve üç boyutlu da olsa bunlar hala savaş filmleri.
Tabii ki en başarılı film stüdyolarından biri
klasik üzerine klasik çıkarmaya devam ediyor,
ve bunların hepsi
bir erkeğin - çocuk ya da yetişkin
ya da iki arkadaşın, ya da bir baba-oğulun
veya bir kızı yetiştirmeye çalışan iki adamın yolculukları.
Ta ki bu seneye kadar diye düşünüyorsunuz,
"Cesur" filmi çıkana kadar.
"Cesur"u hepinize tavsiye ediyorum. Şimdi ısmarlama videoda.
Eleştirmenler "Cesur" sinemalara geldiğinde ne dedi hatırlıyor musunuz?
"Ah, Pixar'ın bir prenses filmi yaptığına inanamıyorum."
Sizi durdurmasına izin vermeyin. Film çok iyi.
Şimdi, bu filmlerin neredeyse hiçbiri Bechdel Test'ini geçemedi.
Bilmiyorum bunu duydunuz mu.
Daha moda olmadı ve alev almadı,
ama belki bugün bir hareket başlatabiliriz.
Alison Bechdel bir çizgi roman çizeri,
ve 80'lerin ortasında bir arkadaşıyla izledikleri
filmleri değerlendiren konuşmasını kaydetti.
Ve çok basit. Sormanız gereken sadece üç soru var:
Filmde repliği olan birden fazla
kadın karakter var mı?
Bu standarda ulaşmayı deneyin.
Ve bu kadın karakterler filmde birbiriyle konuşuyorlar mı?
Ve bu konuşma ikisinin de hoşlandığı
bir erkek dışında bir konu hakkında mı? (Kahkaha)
Değil mi? Teşekkürler. (Alkış)
Çok teşekkürler.
Varolan ve birbiriyle birşeyler hakkında konuşan iki kadın.
Bu oluyor. Bunu gördüm
ve yine de bunu bildiğimiz ve sevdiğimiz filmlerde
çok nadiren görüyorum.
Gerçekten, bu hafta çok kaliteli bir film olan
"Argo"yu görmeye gittim.
Değil mi? Oscar söylentisi, sinemada iyi iş yapıyor,
herkesin aklındaki kaliteli bir Hollywood filmi.
Bechdel testinde tamamen sınıfta kalıyor.
Ve bence kalmamalı, çünkü filmin çoğunda,
gördünüz mü bilmiyorum, ama filmin çoğu
bir konsoloslukta çalışan kadın ve erkeklerin saklandığı
bir rehine krizini anlatıyor.
Filmde birkaç sahnede erkekler derin, endişeli
bir şekilde konuşuyorlar saklandıkları yerde
ve aktrislerden birinin en büyük anı kapıdan bakıp
"Hayatım, yatmaya geliyor musun?" demek.
Alın size Hollywood.
Gelin sayılara bakalım.
2011'de, en popüler 100 filmde,
sizce kaçında kadın başroldeydi?
11. Fena değil.
Millet Meclisine seçtiğimiz kadın yüzdesi
kadar değil, bu iyi.
Ama bundan daha büyük olan bir sayı var ve
bu, bu salonu yıkacak.
Geçen sene, New York Times hükümetin yaptığı
bir araştırmayı yayınladı,
Sonucu şu.
Amerika'da her beş kadından biri hayatlarının bir kısmında
cinsel saldırıya uğruyor.
Bunun popüler eğlence dünyasının suçu olduğunu düşünmüyorum.
Çocuk filmlerinin bununla ilgisi olduğunu da düşünmüyorum.
Müzik videolarının veya pornografinin bununla
doğrudan bağlantılı olduğunu da düşünmüyorum.
Ama birşeyler ters gidiyor
ve bu istatistikleri duyduğumda,
düşündüğüm şeylerden biri
bu çok fazla sayıda cinsel tacizci demek.
Kim bu erkekler? Ne öğreniyorlar?
Ne öğrenmiyorlar?
Öğrendikleri hikaye erkek kahramının işinin
kötü karakteri şiddet ile yenip,
sonra ödülü olan, arkadaşı olmayan ve konuşmayan
kadını toplamak mı?
Bunu mu öğreniyoruz?
Biliyor musunuz
bir kız yetiştirme ayrıcalığına sahip
bir ebeveyn olarak
- tıpkı sizin de yaptığınız gibi -
bu dünyayı ve bu istatistiği çok endişe verici buluyorum
ve çocuklarımızı hazırlamalıyız.
Elimizde "kız gücü" gibi araçlar var ve
umuyoruz ki bunlar yardım edecek,
ama merak ediyorum "kız gücü" onları koruyacak mı
aynı anda - aktif veya pasif bir şekilde -
oğullarımızı "erkek güç"lerini sürdürmelerini öğretiyorken?
Sanırım Netflix film listesi
önemli işler yapabileceğimiz bir yer
ve burada daha çok babalara sesleniyorum.
Bence oğullarımıza erkekliğin
yeni bir tanımını öğretmeliyiz.
Erkekliğin tanımı şimdiden ters düz olmakta.
Siz de okudunuz, yeni ekonomi bakıcı
ve maaş kazanan rollerini değiştiriyor.
Hepsini yerle bir ediyor.
Oğullarımızın buna adapte olabilmek için, birbirleriyle
yeni ilişkiler kurabilmeleri için bir yola ihtiyaçları var
ve bence gerçekten onlara göstermeliyiz, onlara
nasıl gerçek bir erkeğin kız kardeşlerine
güvenen ve saygı duyan biri olduğunu
ve onlarla aynı takımda olduğunu
ve kadınları kötüye kullanan kötü adamlara
karşı geldiğini göstermeliyiz.
Ve bence bizim görevimiz Netflix sırasında
Bechdel Testini geçen filmleri bulmaya çalışmak,
tabii bulabilirsek, ve gerçek cesaret gösteren
kadın kahramanları aramak - ki oradalar
ve insanları biraraya getiriyorlar -
ve oğullarımızın o kadın kahramanlarla özdeşleşmelerine
ve "Onların takımında olmak istiyorum" demelerine yardım etmek,
çünkü onların takımında olacaklar.
Kızıma "Yıldız Savaşları"'nda en sevdiği karakter kim
diye sorduğumda ne dedi biliyor musunuz?
Obi-Wan.
Obi-Wan Kenobi ve Glinda.
Ortak noktaları ne bu iki karakterin?
Belki sadece ışıltılı kıyafetleri değil.
Bence bu insanlar uzman.
Bence bu filmlerdeki iki karakter
herkesten daha fazla bilgili ve bu bilgiyi
başkalarıyla paylaşmayı seviyorlar ve
başkalarının potansiyellerine ulaşmasına yardım ediyorlar.
Evet, onlar birer lider.
Kızım için böyle bir macerayı destekliyorum
ve oğlum için böyle bir arayışı destekliyorum.
Böyle daha fazla arayış ve macera istiyorum.
Oğluma "Haydi git ve tek başına savaş"
denen daha az macera
ve görevinin bir takıma dahil olup -
belki de bir kadının yönettiği bir takıma -
başkalarının daha iyi olmasına ve daha iyi insanlar olmasına
yardım edeceği daha fazla macera,
tıpkı "Oz Büyücüsü" gibi.
Teşekkürler.