Gelecekte neler olacağını
bilmek ister miydiniz?
Yarın, gelecek yıl veyahut bin yıl
sonrası bizlere nasıl kapılar açacak?
Yalnız değilsiniz.
Hükümetten orduya ve sanayi liderlerine
varana kadar herkes bunu merak ediyor
ve hepsi geleceği tahmin etmeye çalışan,
gelecek bilimcisi denilen
insanları işe alıyorlar.
Bazıları şaşırtıcı bir şekilde
doğru tahminlerde bulunuyorlar.
20. yüzyılın ortasında,
RAND Corporation adlı bir düşünce kuruluşu
birçok gelecek bilimcisi
ve bilim insanı ile çalıştılar
ve hep beraber, günümüzde
doğal karşıladığımız
teknolojinin birçok nimetini öngördüler;
yapay organlar,
doğum kontrol hapları
ve araştırma materyallerin bulunabildiği
arama programlı kütüphaneler gibi.
Gelecek bilimcilerinin tahminde
bulunmalarının bir yolu,
toplumdaki akım ve eğilimleri inceleyerek
bunların gelecekte izleyeceği
yolları, çeşitli olasılıklarla
belirlemekten geçiyor.
Çalışmaları, politikacıların ve dünya
liderlerinin kararlarını etkiler,
bu da normalde bu kadar
derinlemesine ve detaylı şekilde
tahminde bulunmaları imkânsızken, gelecek
için olasılıkları tartmalarını sağlar.
Elbette gelecek hakkında fikir sahibi
olabilmenin de limitleri vardır.
Her zaman, o anda kişiye
tamamen anlamsız gelecek,
tahmin edilmesi imkânsız
keşifler de pek tabii bulunur.
Farzet ki,
bir fizikçiyi 19. yüzyılın ortasından
21. yüzyıla ışınlıyorsun.
Ona, Uranyum-235 adlı tuhaf
bir maddenin varlığından bahsediyor
ve tek başına, bütün bir şehre enerji
verecek güce sahip olduğunu
veya tek bir hamleyle yerin
dibine sokacağını söylüyorsun.
''Böyle bir enerji nasıl yoktan var
olabilir ki?'' sorusuna cevap arayacaktır.
''Bu bilim değil, büyücülük.''
Her hâlükârda haklı olacaktır.
19. yüzyıl bilim anlayışında,
radyoaktiviteye veya
nükleer fiziğe yer yok.
Onun zamanında hiçbir
gelecek bilimci, X ışınlarını
veya atom bombasını
hele ki görelilik kuramını
veya kuantum mekaniğini tahmin edemezdi.
Clarke'ın da söylediği gibi,
''Yeterince gelişmiş bir teknoloji,
sihirden farksızdır.''
19. yüzyıl insanının şu anda
göreceği bu büyülü devri,
kendimiz gelecek adına
nasıl yaratabiliriz?
Sahip olduğumuz modern teknoloji
ve gelişmiş veri analiz tekniği ile
geleceği tahmin etme hususunda,
19. yüzyıldaki ahbabımızdan
daha doğru sonuçlar elde edeceğimizi
haklı olarak zannedebiliriz.
Teknolojide yaşanılan gelişmelerin
beraberinde çetin ve öngörülemez
zorluklar çıkardığı da aşikâr.
Gelecek nesillerin tahmin
edilemezi tahmin etme olasılığı,
hiç olmadığı kadar yüksek.
Soru cevapsız kalıyor:
bunu nasıl başarıyoruz?
Ümit vadeden bir cevap
aslında 19. yüzyıldan beri,
modern dünyanın temellerini atan
Sanayi Devriminden beri yanı başımızda.
Patlayıcı gelişmelerin ve icatların
yaşandığı bu dönemde,
yeni bir tür olan bilim kurgu
edebiyatı da ortaya çıktı.
Dönemin yeniliklerinden ilham
alan Jules Verne, H.G. Wells
ve diğer üretken düşünürler,
insan çabasının yeni hudutlarını çizdiği
fantastik senaryolar düşlediler.
20. yüzyıl boyunca ve 21. yüzyıla doğru,
hikâyeciler geleceğe dair görüşlerini
aktarmaya devam ettiler
ve yıllar sonra, günümüz dünyasının
birçok yönünü bire bir tahmin edebildiler.
''Cesur Yeni Dünya''da,
Aldous Huxley 1932'de, popüler
olmalarının çok öncesinde
antidepresan kullanımını tahmin edebildi.
1953'te, Ray Bradbury'nin
''Fahrenheit 451''inde,
''yüksük radyosu'' derken
kulaklığı öngörmüştü.
''2001: A Space Odyssey''de,
Arthur C. Clarke 1968'de; taşınabilir,
düz ekranlı haber cihazını betimliyordu.
Eğlence ile toplum eleştirisinin
harmanlandığı eserlerde,
bizimkine benzer ve oturmuş sistemler
içindeki kuşkularımızı bir kenara bırakıp
çarpıcı değişimlerin sonuçlarını
değerlendirmeye davet ediliyoruz.
Bu bağlamda,
en iyi bilim kurgu eseri, filozof
Michel Foucault'un sözlerini tutandır:
"Peygamber değilim. Benim işim, öncesinde
duvar olan yerlere pencereler açmaktır."
Günümüzün kelepçelerinden ve imkânsız
olduğunu düşündüğümüz tahminlerden ırakta,
bilim kurgu, alışılmışın dışında düşünmeye
katkı sağlayan bir araç haline geliyor.
Çoğu gelecek bilimci bunun bilincinde
ve bazıları bilim kurgu yazarlarını
takımlarına işe almaya başlamakta.
Geçtiğimiz günlerde, iKnow adlı
bir proje, bilim kurgu hikâyelerini
fazlasıyla andıran tasarılarını sundu.
Uzaylı medeniyetinin keşfi,
hayvan ve insanların
kusursuz bir şekilde iletişim kurmasına
yarayan gelişmeler
ve ömür uzatma gibi temalar içeriyor.
Gelecek neler getirecek?
Kesin olarak elbette ki bilemeyiz,
ama bilim kurgu bizlere seçenekler sunar.
Nihayetinde, hangi birini
gerçekliğe sürükleyeceğimize
karar verecek olan da bizleriz.