Baktığınız şey garip bir röntgen değil.
Aslında iki aylık bir
bebek sarı su yosunu cerrah balığı.
Bir de kendi çocukluğunuzun
garip olduğunu düşünüyordunuz.
Ama burada bir yetişkin olarak aynı balık,
Hint ve Pasifik Okyanuslarının
mercan resiflerinin güzel bir sakini
ve tuzlu su akvaryumları için
en popüler esir balıklardan biri.
Bilinen 27.000 balık türünün
dörtte birinden fazlası
Dünya yüzeyinin % 1'inden daha azını
oluşturan mercan resiflerinde yaşıyor.
Ancak bu çeşitli tropik ortama
yerleşmeden önce,
bebek mercan kayalığı balıkları
kendi başlarına büyümek,
sert değişiklikler yapmak
ve ev olarak görecekleri ömürlük resifi
bulmanın yolculuğuyla karşı karşıya.
Bu balıkların çoğunun yaşam döngüsü,
ebeveynleri sperm ve yumurtaları
su sütununa püskürttüğünde başlar.
Bu, türlere bağlı olarak, genellikle ay
veya mevsimsel gelgit modellerini
takip ederek günlük,
mevsimsel veya yıllık olabilir.
Kaderlerine bırakılan
döllenmiş yumurtalar akımlarla sürüklenir
ve milyonlarca
bebek larvaları dünyaya açılır.
İlk ortaya çıktıklarında,
larvalar küçük ve savunmasız.
Bazılarının solungaçları bile yok
ve oksijeni ince dokulu derileri yoluyla
doğrudan sudan emmeli.
Dakikalardan aylara kadar
su sütununda her yerde yüzebilirler
bazen doğdukları resiflerden uzak,
geniş okyanuslara
binlerce mil sürüklenirler.
Yol boyunca yırtıcılardan
başarıyla kaçınmalı, yiyecek almalı
ve uygun bir yetişkin yaşam alanına doğru
yol bulmak için doğru akımlara binmeliler,
bu da okyanusun
geniş samanlıklarında bir iğne olabilir.
Peki, bu başarıyı nasıl yakaladılar?
Yakın zamana kadar deniz biyologları,
larvaları okyanus akıntıları tarafından
uzaklara dağılmış hâlde büyük ölçüde
pasif sürükleyiciler olarak düşünmüşlerdi.
Ancak son 20 yılda, yeni araştırmalar
larvaların göründüğü kadar
çaresiz olmayabileceğini
ve hayatta kalma şansını
maksimuma çıkarmak için
kaderlerini kendi yüzgeçlerine
alabildiklerini gösterdi.
Birçok türün larvaları
beklenmedik şekilde güçlü yüzücüler,
farklı akımlara geçebilmek için su
sütununda dikey olarak hareket edebilirler
ve kendilerini tercihen belli su
kütlelerine atabilirler.
Bu balıklar nihai evlerine giden
en iyi yolları seçiyor olabilir.
Bu evleri ararken,
kanıtlar larvaların hem ses
hem de kokuyu algılayan karmaşık bir
duyusal sistemler
üzerinden geçtiğini göstermekte.
Koku, larvaların farklı ortamları
hatta bitişik resifleri bile
ayırt etmelerine izin vererek
tercihlerindeki yetişkin yaşam alanlarına
yönlendirmelerine yardımcı olur.
Birçoğu, doğum yerlerinden kilometrelerce
uzakta olan uzak bölgelere gidecek.
Bazıları aylarca
larva aşamasında kalsalar bile
doğdukları resiflere geri dönmek için
koku ve diğer
duyusal ipuçlarını kullanacaklar.
Peki, larvalar uygun bir
mercan kayalığı bulduğunda ne olur?
Su sütunundan tek bir sıçramada,
yerleşmek ve yetişkinliğe dönüşmek için
tam olarak doğru yere inmeyi mi umuyorlar?
Tam olarak değil.
Larvaların daha elastik
bir sistemi var gibi görünüyor.
Larva, aşağıdaki resifleri
kontrol etmek için su sütununa düşecek.
Koşullar uygun değilse,
buldukları bir sonraki resifin
daha iyi bir uyum sağlaması için
daha yüksek su kütlelerine atlayabilirler.
Ancak bu, bilgimizin bittiği nokta.
Çoğu tür için bireysel larvaların
coğrafi hareketlerini bilmiyoruz.
Ayrıca evleri bildikleri resiflere gitmek
için hangi çevresel ipuçları
ve davranışları
kullandıklarını da bilmiyoruz.
Fakat biliyoruz ki bu minik yüzücüler,
bilimin bir zamanlar inandığı gibi
kırılgan ve çaresiz yaratıklardan
daha fazlası.
Bebek balıkların bilinmeyen
maceralar anlatan gizli yaşamları
bizim için büyük ölçüde gizemli kalıyor.