Kavramsal bir sanatçı olarak
zorlu sohbetleri teşvik etmek
için sürekli yaratıcı yollar arıyorum.
Bunu resim, heykel, video
ve performans yoluyla yapıyorum.
Şekli ne olursa olsun
en sevdiğim materyallerden
ikisi tarih ve diyalog.
2007'de yedi buçuk fit (2,29 m) çapında,
600 libre (272 kg) camdan
bir lotus tomurcuğu betimlemesi
olan "Lotus"u yarattım.
Budizm'de lotus üstünlüğün,
akıl ve ruh saflığının sembolü.
Ama yakından bakınca,
bu lotusun her yaprağı
bir köle gemisinin kesiti.
Bu sembolik diyagram bir İngiliz
kölelik rehberinden alındı,
sonra da köleliğin kaldırılması
taraftarları tarafından
köleliğin kötülüklerini
göstermek için kullanıldı.
Amerika'da kölelik hakkında
konuşmayı sevmiyoruz,
küresel endüstri olarak da bakmıyoruz.
Ancak bu Budist sembolünü kullanarak,
siyahi Amerika'nın tarihini ve travmasını
yaygınlaştırmayı ve onu aşmayı,
ortak geçmişimizle ilgili tartışmaları
teşvik etmeyi umuyorum.
Lotus'u yaratmak için
6.000'den fazla figür kazıdık.
Bu sonradan, bu tarihten en çok
etkilenen iki grup olan
siyahi ve latin kökenli
öğrenciler için bir okul olan
Eagle Academy for Young Men
(Genç Erkekler için Eagle Akademisi)'de
kalıcı enstalasyon olarak
28 fitlik (8,5 m) çelik versiyonunun
yapılması için New York Belediyesi'nin
verdiği bir siparişe sebep oldu.
Bu iki grup son zamanlarda
olan bir olaydan etkilendi,
ancak bir parantez açacağım.
Dünyanın dört bir yanındaki
turist mağazaları
ve bit pazarlarından tahta
Afrika figürleri topluyorum.
Bunların sahiciliği ve orijinalliği
tamamen tartışılmakla birlikte
insanlar bunların güce ve hatta büyüye
sahip olduğuna inanıyor.
Ancak yakın zamanda bunu çalışmamda
nasıl kullanacağımı anladım.
(Silah sesleri)
2012'den beri dünya, Trayvon Martin,
Michael Brown, Eric Garner,
Sandra Bland, Tamir Rice ve gerçekten
daha sayısız birçok silahsız siyahi
vatandaşın polislerin ellerinde
ölümüne şahit oldu,
ki bunlar çoğu zaman hiçbir
ceza almadan serbest kaldılar.
Bu kurbanları göz önüne alınca
ve yasalara saygılı, seçkin bir
üniversitede profesör olan
ben bile birçok defa
polis tarafından silahla
hedef alındım ve rahatsız edildim.
Bütün bu çalışmayı kısaca "BAM"
olarak adlandırdım.
Bu figürlerin her birinin
kimliğini silmek,
her birini aynı görünen ve dikkate
alınmaması kolay hâle getirmek önemliydi.
Bunu yapmak için, mermileri kullanarak
yeniden şekil verdiğim yer olan
atış poligonuna
götürmeden önce onları yoğun,
kahverengi muma batırdım.
Kocaman silahlarla
ve yüksek hızlı kameralarla
oynamak eğlenceliydi.
Ama bu figürlere karşı saygım aslında
tetiği çekmeme engel oldu,
sanki bir şekilde kendimi
vuruyormuşum gibi.
Sonunda kameramanım Raul ateş etti.
Sonra bunların parçalarını alarak
kalıpları yarattım ve
onları önce muma,
sonunda da burada gördüğünüz
görüntü gibi tunca batırdım,
ki bu sanki savaş yaraları
ve yara izleri gibi
şiddetin yaratılmasının izlerini taşıyor.
Bu çalışmayı yakın zamanda
Miami'de gösterdiğimde,
bir kadın her mermi atışını
ruhunda hissettiğini söyledi.
Ama bu sanat çalışmalarının,
bu katliamların kurbanları ile
ABD tarihindeki diğer ırkçılık şiddeti
kurbanlarını andığını da düşünmüştü.
Ama "Lotus" ve "BAM" yalnızca
ABD tarihinden daha fazlası.
Geçen sene Berlin'de gösterimde
bir felsefe öğrencisi son
katliamların sebebini sordu.
Ona 1900'lerin başından
bir linç edilme kartpostalı göstererek
bu katliamların 500 seneden fazla süredir
devam etmekte olduğunu hatırlattım.
Ancak onunki gibi sorular ve
tarih ve ırk konusunda daha
düşünceli diyaloglar yoluyla
bireysel ve toplumsal
olarak evrilebiliriz.
Umarım benim sanat çalışmam
bu tür bir dürüst değiş tokuş için
güvenli bir alan,
insanların birbirleriyle sahici ve
gerekli sohbetler etmesi için
bir olanak yaratır.
Teşekkürler.
(Alkış)