Diyelim ki bir yarışma programındasın,
ilk turdasın, 1000 dolar kazandın
ve ödül aşamasına ulaştın.
Burada bir seçim yapman gerekli;
ya garanti olan 500 doları alacaksın
veya yazı tura isteyeceksin.
Eğer tura gelirse 1000 dolar ödül alacak
ama yazı gelirse hiç ödül almayacaksın.
İkinci turdasın, 2000 dolar kazandın
ve ceza bölgesindesin.
Şimdi başka bir seçim yapman gerekli
ya 500 dolar cezaya razı olacaksın
veya yine yazı tura isteyeceksin.
Tura gelirse hiçbir kaybın olmayacak
ama yazı gelirse 1000 dolar kaybedeceksin.
Eğer çoğu kişi gibiysen
ilk turda garanti ödülü alırsın
ama ikinci turda yazı tura istersin.
Ama biraz düşünürsen,
bu mantıksızdır.
Turlardaki olasılıklar ve sonuç
tamamen aynıdır.
Peki o zaman neden ikinci tur
daha korkutucu görünüyor?
Cevap, kayıptan kaçınma
olarak bilinen olgu.
Rasyonel ekonomi teorisine göre
kararlarımızı basit matematik
denklemlerine göre veririz,
yani risk seviyesi ile
riske atılan miktarı tartarız.
Ama araştırmalar, çoğu insanda
bir şeyi kaybetmenin yarattığı
olumsuz psikolojik etkinin,
aynı şeyi kazanmanın yarattığı pozitif
etkiden iki kat güçlü olduğunu söylüyor.
Kayıptan kaçınma,
dikkatli analizlerden çok,
eski deneyimler ve sezgilerimize
dayanarak karar verdiğimiz,
bilişsel kestirme çözüm davranışlarıdır.
Ancak bu zihinsel kestirme yollar,
mantıksız kararlar getirebilir,
âşık olmak veya uçurumda
bungee jumping gibi değil de
daha çok, yanlışlığı kolayca
ispatlanan mantık hataları gibi.
Olasılığın işe karıştığı durumlarda
kısa yol davranışı hiç iyi sonuç vermez.
Örneğin; dört yüzü yeşil, iki yüzü kırmızı
bir zarı yirmi kez atmadan önce
bu dizilerden birini seçeceksin
ve eğer sıralamayı tutturabilirsen
25 dolar kazanacaksın.
Hangi diziyi seçerdin?
Bir deneyde, tamamı öğrenci olan
kişilerin %65'i
A dizisi daha kısa ve aslında
B dizisinin içindeki bir dizi olsa da
B dizisini seçti,
yani A olasılığı daha güçlü olsa bile.
Buna çakışma yanılgısı deniyor.
Daha fazla yeşil gelmesini bekliyoruz ve
bu nedenle beynimiz en çok yeşili olan
ancak daha düşük ihtimale yöneliyor.
Kestirme yol davranışı genelde
rakamlar konusunda da çok beceriksizdir.
Bir deneyde öğrenciler
iki gruba bölündü ve birinci gruba
Mahatma Gandi'nin, 9 yaşından önce mi
yoksa sonra mı, öldüğü soruldu.
ikinci gruba ise, 140 yaşından önce mi
yoksa sonra mı, öldüğü soruldu.
Her iki rakamın da çok uçuk olduğu ortada
ama öğrencilerden onun gerçek ölüm
yaşını tahmin etmeleri istendiğinde;
birinci grubun ortalama tahmini 50,
ikinci grubun ortalama tahmini 67 oldu.
İlk sorularda verilen rakamlar apaçık
yanlış ve alakasız olmasına rağmen
öğrencilerin ikinci tahminini etkiledi.
Bu çapalama etkisine bir örnektir
ve bu teknik,
pazarlama ve alışverişlerde insanları
daha yüksek bir fiyat ödemeye
razı etmede sık kullanılır.
Peki, bu kestirme yol davranışı
böyle yanlış kararlar doğuruyorsa
o zaman bunu neden yapıyoruz?
Şey, bu davranış insanlığın geçmişinde
çok işe yaramış olabilir.
Hayatta kalmak için kısıtlı bilgiyle
doğru kararlar vermemiz gerekiyordu
ve bütün olasılıkları değerlendirecek
zamanımız olmadığında,
kestirme yol davranışı bazen
hayatımızı kurtarabiliyordu.
Fakat günümüzdeki yaşam çok daha
karmaşık kararlar vermemizi gerektiriyor
ve bu kararlar düşünmekten çok
içgüdüsel etkenlerle alındığında
bundan sağlığımızdan, eğitime,
parasal konulardan,
suç işlemeye kadar
bütün hayatımız etkileniyor.
Beynimizdeki kestirme yol davranışının
fişini bir anda çekemeyiz
ama bu davranışın farkında olabiliriz.
Eğer rakamların, olasılığın veya
birçok ayrıntının işe karıştığı
bir durumdaysan,
bir an dur
ve içinden geçen cevabın veya kararın
hiç de doğru olmayabileceğini düşün.