O halde bu, bizi hangi noktaya getirir? Sosyolojik hayal gücüne sahip olmak yeterli midir? Şahsi ve toplumsal hayat arasında bağ kurabilmek yeterli midir? Bana sorarsanız, cevap kesinlikle "Hayır"dır. Bu bizim için iyi bir başlangıç noktasıdır ama yalnızca başlangıçtan ibarettir. Amerika'daki bir çok kişi, Mills'in teorisini kaleme aldığı zamana kıyasla, belki de daha fazla sosyolojik hayal gücüne sahip. Bence, bize diğer insanların nasıl yaşadığını ve dünyanın diğer kısımlarında neler olduğunu gösteren kitle iletişimi, bize en azından bilgi verme gücü ve hayatlarımızın ufak parçalarının, daha büyük yaşam durumlaryla bağ kurma şansı sağlamaktadır. Sanırım, şu anda evlerini kaybeden kişilerden çok azı, dışarıda büyük bir mortgage krizi yaşandığınından habersizdir çünkü onlar bu krizden etkilenmektedirler. Ancak medyada hatalı olarak sunulan bir çok bilgi de vardır. Bizim sosyologlar ve sosyolojik olarak düşünen insanlar olarak işimiz, elimizin altındaki bilgileri elekten geçirmektir. Sosyoloji alanının sağladığı teoretik ve kavramsal araçları kullanmaya çalışmaktır. Sonrasında da, bilgileri, gerçekten ne olduğunu anlayabileceğimiz bir bakış açısına sokabilmektir. Ve bunun bir kısmı metodiktir.