Doğrusu, Beyaz Saray'dan ayrıldıktan sonraki kariyerimi düşünmeye çalışıyordum, bence buna en iyi örnek birkaç sene önce The New Yorker'da çıkan bir karikatür. Küçük çocuk babasına bakar ve şöyle der, "Babacığım, büyüyünce eski Başkan olmak istiyorum." (Gülüşmeler) Eski bir başkan olarak büyük lütuflara sahip oldum. Çünkü dünyanın dört bir yanındaki pek çok insanı tanımamı sağlayan, dünyada çok az insanın sahip olduğu bir imkâna sahiptim. Sadece Birleşik Devletlerdeki 50 eyaleti tanımakla kalmadım, aynı zamanda ben ve eşim 145'ten fazla ülkeyi ziyaret ettik. Carter Merkezi'ninn dünya çapında 80 ülkede tam zamanlı programı vardı. Bir ülkeye gittiğimizde çoğu zaman sadece kral veya başkanla buluşmakla kalmadık, Afrika'nın en ücra köşelerinde yaşayan köylülerle de tanıştık. Yani Carter Center'da tüm çabamız insan haklarını desteklemek üzerine; ve dünyayı bildiğim kadarıyla, size hiç çekinmeden diyebilirim ki dünyadaki bir numaralı insan hakları ihlali, tuhaf şekilde çok fazla ele alınmasa da, kadınlara ve kızlara kötü davranılması. (Alkış) Öncelikle, bahsedeceğim gibi bunun birkaç nedeni var. İlki, dinî kitapların, kutsal yazıların, İncil'in, Eski Ahit'in, Yeni Ahit'in, Kuran'ın ve diğerlerinin yanlış şekilde yorumlanması. Bunlar, sinagoglarda, kiliselerde ve camilerde şu an etkin pozisyonlarda bulunan erkekler tarafından yanlış yorumlanmaktalar. Bu kuralları, kadınların erkeklere nazaran Tanrı'nın gözünde normalde ikincil pozisyona inmesini sağlamak üzere yorumluyorlar. Bu çok ciddi bir sorun. Normalde ele alınmıyor. Yıllar önce, 2000 yılında, ben bir Baptist'tim, 70 yıllık Güneyli bir Baptist --inanın bana, hala her pazar Pazar Okulu'nda ders veriyorum bu pazar günü de ders vereceğim -- ancak 2000 yılında Güneyli Baptist Konvansiyonu kadınların ikincil, erkeklere itaat ettikleri bir pozisyon üstlenmeleri gerektiğine karar verdi. Böylece kadınların kilisede rahip, papaz, diyakoz veya orduda vaiz olmasını engelleyen bir emri yürürlüğe koydular. Bir kadın bir Güneyli Baptist okulundaki bir sınıfta ders verdiğinde, sınıfta bir erkek varsa ders veremez. Çünkü İncil'de ayetler bulabilirsiniz; İncil'de 30.000'in üzerinde, bir kadının bir erkeği eğitmemesini söyleyen ve buna benzer ayet var. Ancak temel nokta, kutsal yazıların erkekleri üstün pozisyonda tutmak üzere yanlış şekilde yorumlanması. Bu çok yaygın bir sorun. Çünkü erkekler bu gücü kullanabilir ve eğer istismarcı bir koca veya işveren, örnek olarak, kadınları aldatmak isterse, eğer kadınlar Tanrı'nın nazarında eşit değilse, ben neden eşit davranayım diyebilir. Neden aynı çeşit işi yapmak için eşit ücret ödeyeyim? Bu soruna yol açan diğer bir ciddi felaket ise, aşırı derecede şiddete başvurulması ve bu, dünya çapında muazzam şekilde artmakta. Örneğin, Amerika Birleşik Devletlerinde, çoğunlukla siyahi ve azınlık olan yoksul kişilerin hapse konarak istismar edilmesinde çok büyük bir artış oldu. Ben Georgia valisi olarak görevdeyken, her 1.000 Amerikalıdan biri hapisteydi. Bugünlerde ise, her 1.000 kişiden 7,3'ü hapiste. Bu yedi katı kadar bir artış. Ben Beyaz Saray'dan ayrıldığımdan beri, hapisteki siyahi kadınların sayısında yüzde 800 artış oldu. Aynı zamanda dünyada gelişmiş bir ülke olarak ölüm cezası olan tek ülkeyiz. Ölüm cezasını desteklemede, insan haklarının her maddesinde en kötü olan ülkelerin tam yanında yer alıyoruz. Şu an Kaliforniya'dayız ve geçen gün Kaliforniya'nın 13 kişiyi ölüm cezasına mahkûm ederek dört milyar dolar harcadığını hesapladım. Hesaplarsanız, bir kişiyi infaza göndermenin Kaliforniya'ya maliyeti 307 milyon dolar eder. Nebraska bu hafta ölüm cezasını kaldıran bir kanun çıkardı, çünkü çok pahalıya mal oluyordu. (Alkış) Yani yoksul kişilere ve çaresiz kişilere karşı şiddete ve kötü davranışa başvurmak, kadın istismarının artmasının diğer bir nedeni. Kadınlara yönelik istismarlardan beni en çok endişelendiren birkaçına değineceğim ve oldukça kısa tutacağım, çünkü bildiğiniz gibi, kısa bir sürem var. Birincisi kadın sünneti. Kadın sünneti korkunç ve Amerikalı kadınlar tarafından bilinmiyor; ancak bazı ülkelerde, birçok ülkede, bir kız çocuğu doğduğunda, yaşamının erken evresinde, genital organları jileti olan sözüm ona bir bıçakla, sterilize olmayan bir şekilde tamamen kesiliyor, kadının genital organlarının dış kısımlarını kesiyorlar. Bazen daha uç vakalarda, ancak çok da nadir değil, açıklığı dikiyorlar ki kız sadece idrar yapabilsin veya regl olabilsin. Sonra evlendiğinde aynı bıçak tekrar kanalı açar ki cinsel ilişkiye girebilsin. Birçok ülkede kanun dışı olsa da bu çok nadir bir şey değil. Örneğin Mısır'da, bugün Mısır'da yaşayan kadınların yüzde 91'i bu şekilde kadın sünneti olmuşlardır. Bazı ülkelerde, ergenliğe erişmeden bu şekilde kesilen kadınlar yüzde 98'den fazladır. Bu durum, o ülkelerde yaşayan tüm kadınlar için çok korkunç bir ızdırap. Diğer bir ciddi konu ise, namus cinayetleri, bir ailenin kutsal yazıları yine yanlış yorumlayarak -- Kuran'da bunu zorunlu kılan bir şey yoktur -- ailesindeki bir kızı infaz etmeleridir, eğer kız tecavüze uğradıysa veya babasının onaylamadığı bir adamla evlendiyse veya bazen sadece uygunsuz kıyafetler giydiyse. Bu kendi ailesinin üyeleri tarafından yapılmaktadır, yani kız aileye sözüm ona utanç getirirse aile cinayet işler. Kısa zaman önce Mısır'da Birleşmiş Millet ler tarafından bir analiz yapıldı ve bu, kızların cinayetlerinin yüzde 75'inin babası, amcası veya erkek kardeşi tarafından işlendiğini gösterdi; lakin cinayetlerin yüzde 25'i kadınlar tarafından işlenmiş. Dünyada, kadınlarla yönelik diğer bir sorun ise kölelik veya bugünlerde söylenen şekliyle insan ticareti. 19. yüzyıl ve 18. yüzyılda Afrika'dan Yeni Dünya'ya kölelik için satılan yaklaşık 12,5 milyon insan vardı. Bugün köle olarak yaşayan 30 milyon insan var. Birleşik Devletler Dışişleri Bakanlığı'nın Kongre'ye her sene rapor verme zorunluluğu var ve Dışişleri Bakanlığı her sene uluslararası sınırlarda 800.000 insanın kölelik için satıldığını ediyor. Bu satılanların yüzde 80'i cinsel kölelik için satılan kadınlar. Birleşik Devletler'de şu an 60.000 insan esareti veya kölelik altında yaşıyor. Carter Center'in ve eğitim verdiğim Emory Üniversitesi'nin bulunduğu Atlanta, Georgia'da her ay 200 ila 300 kadın kölelik için satılıyor. Bu sebepten dolayı ülkede ilk sıradadır. Atlanta, dünyadaki en yoğun havaalanına sahip ve Güney Yarımküre'den gelen çok fazla yolcu da var. Bir genelev sahibi, kahverengi veya siyah derili bir kız almak isterse, bunu 1.000 dolara yapabilir. Beyaz derili bir kadın bunun birkaç katı getirebilir ve ortalama bir genelev sahibi şu an Atlanta ve Birleşik Devletlerde köle başına yaklaşık 35.000 dolar kazanabilir. Atlanta, Georgia'daki seks ticareti, toplam uyuşturucu ticaretini geçiyor. Yani bu durum, başka bir ciddi problem ve buradaki temel sorun fuhuş. Çünkü Amerika'da yerel yönetimler, yerel polisler, polis şefi, belediye başkanı ve benzerleri tarafından bilinmeyen bir genelev yok. Bu durum, en kötü sorunlardan birine sebep oluyor, dünyadaki tüm ülkelerde giderek daha fazla kadının alınıp cinsel köle olarak kullanılıyor olmaları. İsveç'in buna güzel bir yaklaşımı var. Yaklaşık 15-20 yıl önce, İsveç kanunu değiştirmeye karar verdi; buna göre artık kadınlar cinsel kölelik içindelerse suçlanıp dava edimiyorlar; bunun yerine genelev sahipleri, satıcılar ve erkek müşteriler mahkemeye çıkıyor. ve -- (Alkış) -- fuhuş azaldı. Birleşik Devletlerde, tam tersi bir yaklaşımı benimsiyoruz. Amerika Birleşik Devletlerinde yasa dışı seks ticareti için yakalanan her erkeğe karşılık, 25 kadın yakalanmaktadır. Kanada, İrlanda, söylediğim gibi İsveç, Fransa ve diğer ülkeler İsveç modeli denen modele doğru yönelmektedir. Bu yapılabilecek diğer bir şey. Bu ülkede hepimizin takdir ettiği iki büyük kurum bulunmaktadır: ordumuz ve büyük üniversite sistemimiz. Orduda kaç cinsel taciz vakası olduğu artık analiz ediliyor. Aldığım son rapora göre, orduda 26.000 cinsel taciz meydana gelmiş -- 26.000. Mahkemeye çıkarılanlar ise sadece 3.000'i, yani yüzde birinden fazlası değil ve nedeni ise herhangi bir örgütün komutanının -- benim denizaltım gibi bir gemi veya Kara Kuvvetleri'nde bir tabur veya Deniz Kuvvetleri'nde tayfa -- bu komutan, yasalara göre taciz edene dava açılıp açılmayacağına karar verme hakkına sahiptir ve elbette kendi komutaları altında cinsel tacizlerin gerçekleştiği, başkalarının bilmesini istedikleri son şey, bu yüzden yapmıyorlar. Bu kanunun değişmesi lazım. Amerikan üniversitelerine giren her dört kadından yaklaşık biri, mezun olmadan önce cinsel tacize uğruyor ve buna artık çokça dikkat çekiliyor, kısmen benim kitabım ve diğer şeyler sayesinde. Sonuçta, Amerika'da 89 üniversite Eğitim Bakanlığı tarafından 9. başlık altında suçlular, çünkü üniversitelerin yetkilileri kadınları cinsel tacizden korumak için özen göstermiyorlar. Adalet Bakanlığı, üniversite kampüslerinde gerçekleşen tacizlerin yarısından fazlasının seri tecavüzcüler tarafından gerçekleştiğini söylüyor, çünkü üniversite sistemi dışında, eğer birini taciz ederlerse, mahkemeye verillirler; ama üniversite kampüslerine girdikle rinde ceza almadan tecavüz edebiliyorlar. Soruşturma açılmıyor. Bunlar toplumumuzda meydana gelen türde şeyler. Kadınların ve kızların istismar edilmesiyle ilgili bir diğer ciddi şey, eşit işe eşit ücret olmaması, bildiğiniz gibi. (Alkış) Bu bazen yanlış yorumlanıyor; ancak tam zamanlı işlerde, Birleşik Devletlerde bir kadın bir erkekten yüzde 23 daha az alıyor. Başkan olduğumda, fark yüzde 39'du. Yani biraz ilerleme kaydettik, biraz da ben Başkan olduğum için; falan filan- (Alkış) (Gülüşmeler) -- ancak son 15 yıldır fazla ilerleme kaydedilmedi, yani son 15 yıldır yaklaşık yüzde 23 veya 24 kadar fark var. Bunun gibi şeyler meydana geliyor. Eğer Fortune 500 şirketlerini ele alırsanız, 500 taneden 23'ünün genel müdürü kadın ve bu genel müdürler, size söylememe hiç gerek yok ama, ortalama olarak, diğer genel müdürlere kıyasla, daha az kazanıyorlar. Evet, bunlar ülkemizde olanlar. Birleşik Devletlerle ilgili diğer bir problem de, dünyada en çok savaşan millet olmamız. İkinci Dünya Savaşından bu yana yaklaşık 25 farklı ülkeyle savaşa girmişiz. Bazen karada savaşan askerlerimiz oldu. Bazen de, tepelerinde uçarak insanların üzerlerine bombalar bıraktık. Zaman zaman da, elbette insanlara saldı ran dronlarımız oldu ve bunun gibileri. İkinci Dünya Savaşından beri 25 ya da daha fazla ülkeyle savaş hâlindeyiz. Dört yıl vardı, hangileri olduğunu söylemeyeceğim, o zaman savaşmadık -- (Alkış) -- bomba atmadık, füze fırlatmadık, mermi atmadık. Her hâlükârda, bu tip şeyler, yani şiddete başvurma ve kutsal yazıların yanlış yorumlanması gibi, kadınlara ve kızlara kötü davranmanın sebebi, temel nedeni. Söylememe gerek olmayan bir temel neden daha var ve o da bunun genelde erkeklerin umrunda olmaması. (Alkış) Gerçek bu. Kadınların ve kızların istismarına karşı olduğunu söyleyen ortalama bir erkek, işgal ettiğimiz ayrıcalıklı pozisyonu sessizce kabul eder ve bu çocukken bildiğim, eşit ama ayrı diye bir şeyin var olduğu zamana benziyor. Irk ayrımcılığı, yasal olarak 100 sene var olmuştu, 1865, eyaletler arası savaşın sonu, İç Savaş'tan, ta 1960'lara kadar, Lyndon Johnson eşit haklar için yasa tasarısını geçirinceye dek. Ancak bu zaman boyunca, ırk ayrımcılığının kabul edilebilir olduğunu düşünmeyen birçok beyaz insan vardı; fakat sessiz kaldılar. Çünkü daha iyi işlerin, jüri görevine erişim hakkının, daha iyi okulların ve diğer her şeyin ayrıcalığını sevdiler. Bugün de bunların aynısı var. Çünkü ortalama bir adam umursamıyor. "Kızlara ve kadınlara karşı ayrımcılığa karşıyım", deseler de ayrıcalıklı pozisyonlarının tadını çıkarıyorlar. Üniversite sistemini kontrol eden erkeklerin çoğunluğunu, askerî sistemi kontrol eden erkeklerin çoğunluğunu, dünyadaki hükümetleri kontrol eden erkeklerin çoğunluğunu ve büyük dinleri kontrol eden erkeklerin çoğunluğunu elde etmek de epey zor. Peki bugün yapmamız gereken temel şey ne? Bence bugün yapabileceğimiz en iyi şey , ABD gibi güçlü ülkeler ve sizin geldiğiniz Avrupa ve benzeri yerlerdeki, etkisi olan, konuşma ve eylem özgürlüğü olan kadınların kendi sorumluluklarını alarak tüm dünyadaki kızlara ve kadınlara karşı ırk ayrımcılığının bitmesini talep etmede daha ısrarcı olmaları. Mısır'daki ortalama bir kadının, kızlarının kadın sünneti olması konusunda pek söyleyebileceği bir şey yok. Bunlar hakkkında detaylara dahi girmiyorum. Ancak umarım ki bu konferanstan sonra, buradaki her kadın kendi eşinin üniversite kampüslerinde, orduda ve benzeri yerlerde, gelecekteki iş hayatlarında kızlarını ve torunlarını bu istismarlardan korumaları gerektiğini fark etmelerini sağlar. 12 torunum, 4 çocuğum var, 10 tane de torunumun çocuğu. Sıklıkla onları ve Amerika'da eşit haklara sahip olmak için karşı karşıya kalacakları zor mücadeleyi düşünürüm; illaki Mısır veya yabancı bir ülkede yaşamaları gerekmiyor ve umarım dünyanın dört bir yanındaki kadınların ve kızların destekçisi olmak ve onların insan haklarını korumak için hepiniz bana katılırsınız. Çok teşekkürler. (Alkış)