Herkese teşekkürler!
Bu motive edici bir konuşma olacak.
Çünkü-- düşünün yani
bu güçlü ve sağlıklı kalabalıkla
öğle yemeği arasındaki
şey bu motivasyon.
(Gülüşmeler)
Evet--
Twitter'daki hesabım @Falkvinge.
Unutulmaz, aptalca, komik bir şey
söylersem, alıntı yapmaktan çekinmeyin.
Twitter'da adımı görmeyi seviyorum.
Öyleyse...
Merhaba! Ben Rick.
Politikacıyım.
Özür dilerim.
Daha önce kaç kişi
İsveç Korsan Partisi'ni duydu?
Elleri görelim.
Pekâlâ, neredeyse herkes.
Muhtemelen bunun nedeni
İsveç'in komşumuz olmasıdır.
Sıklıkla başka bir siyasi partiyi
kaç kişinin duyduğunu sorarım
ve seyircilerin daha seyrek
el kaldırdığını görüyorum,
ilk soruyla karşılaştırdığımızda
yarısı ile üçte ikisi arasında.
Aslında birbiriyle uyuşmaması bir ilk.
Neredeyse herkes duymuş.
Pekâlâ, bizi duymamış olanlar için:
Korsan Partisi olarak,
İnternet'e bayılıyoruz.
Kopyalamayı, paylaşmayı ve
insan haklarını seviyoruz.
İşte bu yüzden, bazı insanlar
bize korsan diyor.
Muhtemelen başımızı eğdirip
utanç duydurtmaya çalışıyorlar.
Ama pek işe yaramadı.
Onun yerine dik durmaya karar verdik.
Ve bu yüzden ben 2006'da yeni
bir siyasi parti kurdum.
İlk beş yıl başında bulundum.
Avrupa seçimlerinde,
son Avrupa seçimlerinde,
en geniş ve otuz yaşın altındaki
genç nüfusuyla en çok
gıpta edilen parti olduk.
Ve ilginç olan şey,
bunu rekabet bütçesinin yüzde
birinden azıyla yaptık.
Toplam 50.000 euro
kampanya bütçemiz vardı.
Aralarında altı milyon kişi vardı
ve biz onları patakladık.
Bu bize 100 kattan fazla
maliyet etkinliği avantajı sağladı.
Bunu nasıl yaptığımın gizli
yöntemini paylaşacağım.
Sürü metodolojileri geliştirdik.
Herhangi bir ticari veya sosyal
amaca uygulanabilirler.
Yani, neredeyse her şeye,
sonunda küçük bir yıldız işareti var
ve buna birazdan değineceğim.
Ama bunları uygulamak--
ve bunu onlarca kez yaptığımız için
işe yaradığını biliyoruz.
İki kişiyi Avrupa Parlamentosu'na koyduk
çeşitli Alman eyalet
parlamentolarında 45 kişiyiz,
İzlanda parlamentosunda,
Çek senatosunda biz varız,
Çok, çok, çok daha fazla
yerel meclisler --
ve dediğim gibi, 70 ülkeye
yayılmış durumdayız.
Ve bu, on yaşını bile doldurmamış
bir siyaset hareketi için hiç fena değil.
Bugün konuşacağımız konu --
insanların değişimin bir parçası olmak,
kendilerinden daha büyük bir şeyin
parçası olmak için nasıl motive oldukları
ve bunu dünyayı daha iyi bir yer hâline
getirmek isteyen bu büyük gücü
kullanan bir organizasyona
nasıl kanalize edebileceğiniz olacak.
Sonunda, daha iyi yayılıyoruz.
İş adamlarıyla konuşurken
onlarla ters düşüp
hayır, çalışanlarınız sizin
en değerli varlığınız değil dediğimde
onları çoğu zaman çok üzüyorum.
En değerli varlığınız,
sizin için ücretsiz çalışmak
isteyen binlerce insandır.
Siz, buna izin vermiyorsunuz
Buna çok üzülüyorlar.
Sürü, kendi iradeleriyle ortak bir
amaç için birleşmeyi seçen
on binlerce gönüllüden oluşan
bir topluluktur.
Bu "Futurama"da şöyle geçiyor:
"Bıçak kemiğe dayandığında,
sevdiğin şeyi yapmalısın--
iyi bir fikir olmasa bile."
(Gülüşmeler)
Yani, hakikaten, nasıl bir ahmak
siyasi bir parti kurarak
dünyayı değiştirebileceğini
düşünebilir ki?
(Gülüşmeler)
Galiba, böyle bir ahmak.
Ama işe yarıyor!
Yapmanız gereken ilk adımı atmaktır.
Hedefinizi duyurmanız gerek.
Sadece "Bunu başarmak istiyorum." deyin.
Bunu yapacağım.
Çok maliyetli olmasına da gerek yok.
Benim duyurum bir sohbet kanalında
sadece iki satırdı.
"Hey, bakın, Korsa Partisi'nin
websitesi yeni yılda açılıyor."
Websitesinin adresi.
Yaptığım tüm reklam buydu.
Ve sonrasında, bizimle çalışmak isteyen
yüzlerce aktivist vardı.
Böyle bir odak noktası sağladığınızda,
sürü istihbaratı ortaya çıkıyor.
İnsanlar bir bayrak altında toplandığında.
Bu size 100 kat fazla
maliyet etkinliği sağlar.
Bu büyük bir avantaj --
bütün bağış organizasyonlarının
gölgede bırakıyorsunuz.
Bunun çalışabilmesi için
amacınızda yerine getirilmesi
gereken dört hedef var.
Amacınızdaki bu dört kriter şunlar olmalı:
Somut, muteber, kapsayıcı ve hamasi.
Bunlara bir bakalım:
Somut olmalı.
Birçok insan,
"Dünyayı iyi bir yer hâline getirmeliyiz,"
ya da, "Evet, hepimiz iyi
hissetmeliyiz." der.
İşe yaramayacak.
İkiliye ihtiyacın var.
Şu an orada mıyız ya da şu an
orada değil miyiz?
İnanılır olmalı.
Gönderdiğiniz proje planını gören biri:
"Evet, bu proje planı bizi
bulunduğumuz yerden
gitmek istediğimiz yere
götürecek." diyebilmeli.
Bunu, her biri kendi başına
yapılabilir olan alt hedeflere bölmeli
ve alt hedefleri bir araya
getirdiğinizde,
istediğimiz yere gitmiş olmalıyız.
Olması gereken--
ve sürü gibi çalışma açısından
işler heyecan verici olmaya başlıyor.
Kapsayıcı olmalı.
Bu proje planını gören herkes
anında şöyle demeli:
"Bunu yapmak istiyorum--
ve benim yerim orası!"
Ve onlar projeye doğru
atlayıp başkalarının
iznini almadan üzerinde
çalışmaya başlayabilecekler.
İşte olacak olan şey tam olarak budur.
Ve en önemlisi de hamasi olmalı.
İnsanlara enerji vermesi gerekir.
İnsanları heyecanlandırması gerekir.
Hedefiniz Ay olsun!
Düşündüm de, Ay olmasın,
zaten oraya gittik.
Hedefiniz Mars olsun
(Gülüşmeler)
Bunun aksine,
en doğru vergi denetiminin yapılmasına
yönelik olarak gönüllü bir
grup oluşturamazsınız.
İnsanları heyecanlandırmaz.
Mars'a git.
Birçok insan engellerden kaçınıyor.
Kocaman bir dağa tırmanacağız.
Peki, insanları nasıl motive edersiniz?
Meğer problem engeller değilmiş.
Problem engelleri bilmemek.
Dağın yüksekliğini biliyorsanız, onu
ölçmek için ne gerektiğini de
biliyorsunuz demektir.
Mars'ın ne kadar uzakta olduğunu
ve oraya nasıl gideceğimizi biliyoruz.
Bunu bir proje gibi planlayabilirseniz,
gerekli kaynakları da planlayabilirsiniz
ve aynen bir proje gibi yürütebilirsiniz.
Bakalım: Mars'a gidiyoruz,
iki düzine gönüllü roket bilimciye,
bir düzine gönüllü metalürji uzmanına,
arka bahçesinde roket yakıtını
karıştıran bazı deli dostlara
ihtiyacımız var.
Kaynakları listeleyebilirseniz oraya
gitmek için ne gerektiğini bilirsiniz.
Ne gerektiğini öğrendiğinizde,
oraya gidebilirsiniz.
Bir sonraki şey, sürü zekâsının
gelişimini desteklemek
ki işte burada maliyet etkinliği
devreye giriyor.
Para için çalışıyor olduğumuzu çürüten
motivasyonu üzerine bir TED Konuşması var
ve kendimizden daha büyük
bir şey için çalışırken, daha büyük
yaratıcı görevler açısından,
şu üç şeyin bizi nasıl motive ettiğini
bilimsel olarak sunuyor.
Özerklik, ustalık ve amaç için
çalışıyoruz.
Amaç kısmını zaten konuştuk.
Daha büyük, somut, inanılır, kapsayıcı
ve hamasi bir şey için çalışmak.
Ve bu motivasyon konuşması bittiğinde
cevap vermediği şey,
bu motivasyon gücünden yararlanan bir
organizasyonu nasıl inşa edeceğinizdir.
Ve işte burada sürü gibi çalışmak
devreye giriyor,
burada sürü zekâsı devreye giriyor.
Optimize ettiğiniz üç faktörün
bulunduğu ortaya çıktı:
Ve bunların her biri işletme okulunda
öğrendiklerinizin tam tersidir.
Ama işe yarıyor.
İşe yaradığını biliyoruz.
Birçok parlamentoda bunu
ispatlayacak adamlarımız var.
Bu üç faktör: Hız, güven ve ölçeklenirlik.
Darboğazları döngüden ayırarak
en iyi duruma getiriyoruz,
onları karar döngüsünden çıkarıyoruz.
Bu kendinizi karar döngüsünden
çıkarmak demektir
ki bu zor olabilir.
Ancak vizyonunuzu tutkuyla,
çok güçlü bir şekilde iletmelisiniz
ki herkes amacın ne olduğunu bilsin
ve hareketi bu hedefe biraz daha
yaklaştıracak bir şeyler, bir adım bulsun.
On binlerce insan bunu
haftalık olarak yaparsa,
durdurulamaz bir güç olursunuz.
Organizasyonumuzda
üç kişi kuralımız vardı.
Hareket içindeki üç gönüllü,
hareket için bir şeyin
iyi olduğuna karar verdiyse,
üst kademe onlara, bunu yapmaları
ve organizasyon adına
hareket etmeleri için izin verir,
buna harcama kaynakları da dâhil.
Geleneksel işadamlarına bu tarz
bir yetkilendirmeden bahsettiğinizde,
hayvanat bahçesine
ait olduğunuzu düşünürler.
Ama ne var biliyor musunuz?
Beş yıldır bu organizasyonu yönetiyorum,
50 bin kayıtlı üyesi ve
birçok isimsiz aktivist vardı.
Bir kez bile istismar edilmedi.
Hazine sandığının anahtarı
herkeste vardı.
Bir kez bile istismar edilmedi.
Meğer insanlara kalenin
anahtarını verdikten sonra
gözlerine bakıp: "Sana güveniyorum"
dediğinizde
sorumluluk alıyorlarmış.
Ve bunun olduğunu görmek güzel bir şey.
Tabii ki, her şey planlandığı gibi gitmedi
fakat bu farklı bir olay.
Yanlışlar yaptık. Yanlışlar yapılır.
Eğer bir şeye öncülük ediyorsanız,
bunun anlamı, doğası gereği,
bilinmeyene girişmektir.
Bilinmeyeni denediğinizde,
bazı şeyler planlandığı gibi gitmeyecek.
Bu bilinmeyene girişmenin bir parçasıdır.
En iyiye ulaşmak için,
hataların yapılmasına izin vermelisiniz.
Yani bazı şeylerin pozitif riskli bir
çevre oluşturmak için
yanlış olmasını beklediğimizi
dile getirmelisiniz.
Bu yüzden, yineleme hızını
en iyi hâle getirmeye çalışırız.
Yani deneriz, başarısız oluruz, tekrar
deneriz, daha hızlı başarısız oluruz,
daha çok başarısız oluruz, yine deneriz,
yine daha çok başarısız oluruz.
Belki 15. denemeden sonra
bazı konularda uzmanlaşıyoruz,
bu nedenle 15 kez deneme süresini
en aza indirgemek istiyorsunuz.
Güven üzerinde eniyiliyoruz.
Çeşitliliği destekliyoruz.
Vizyonunuzu o kadar güçlü iletmelisiniz ki
herkes bunu kendi bağlamında çevirmeli,
çünkü dil inanılmaz güçlü bir
kapsayıcı ve ayrımcı sosyal işarettir.
Herkese uyan bir mesaj --
unutun gitsin!
İşletme okulunda size bunu öğretiyorlar --
işe yaramıyor.
Ya da en azından, sürü hâlinde
çalışmanın maliyet uygunluğu
avantajını sağlamıyor.
Hedef için çalışma ile ilgili farklı
metotlar denemiş
bir sürü benzer ve farklı
sosyal gruplarda denenmiş
yaklaşımlara yol açıyor.
Bazısı çalışacak
ama en iyilerini bulmak için,
bu çeşitliliğe ihtiyacınız var.
Ve bu çeşitliliğe olan ihtiyacı
dile getirmelisiniz.
Eğer bu taraftan birileri bu kişilerin
ne yaptığını anlamazsa
sorun olmaz çünkü birbirimizin daha iyi
bir hareket için çalıştığımızı biliyoruz.
Ve onların sosyal içeriğini
anlamamam normal.
Beklenmiyordu da --
Kendi sosyal içeriğimi anlıyorum.
Bildiğim bir şeyle katkı yapıyorum.
Çeşitliliği insanlara fark ettirin.
Son olarak, ölçeklenirlik.
Ayaklarınız yere bassın.
Yine söylüyorum, işletme okulunda,
yalın şirket kullanmanızı öğretirler.
Unutun gitsin!
Şirketi en başından büyütün.
10.000 boş kutu ve her küçük şehri içeren
kuruluş çizelgesiyle başlayın.
Sürüyü, aktivistleri destekleyen böyle
bir iskelede
çok fazla küçük sorumluluklarınız
olduğunda
kuruluş çizelgesindeki o kutuların
çok çabuk bir şekilde dolduğunu
fark edeceksiniz
ve ufkunuzun ötesinde hiç tanımadığınız
insanlarla dolmaya başlarlar.
Ve böylece bu sürü kuruluşta rol oynamak
için herbiri dağıtılmış emirlerle
çok küçük şeylerle uğraşan on binlerce
insan seviyesine ulaşacak.
Ve bu bir sürü istihbaratı
ortaya çıkınca olacak.
Bu, sizde herkesin ne yapılacağını
bildiği arı kovanı mantığı olduğunda olur.
Herkes kendi çapında
ileriye dönük küçük adımlar atıyor.
Böylece sürü uyumlu bir organizma
gibi hareket etmeye başlıyor.
Ve bunu izlemek harika.
Artık maliyet etkinliği avantajı
kazanımınız rakiplerinize kıyasla
100 kat artmış durumda.
100 katı.
Bu sihirli bir çözümden fazlası.
Peki, biz genel görünüm hakkında bayağı
bir konuşup durduk.
Sürü metodlarını çok şey
için kullanabilirsiniz.
Dünyayı değiştirmek istiyor musunuz?
Bir milyar insana temiz su getirmek
istiyor musunuz?
Üç milyar insana okumayı öğretmeyi?
Belki sosyal değişim içindesiniz;
koşulsuz temel kazancı
tanıtmak istiyorsunuz.
Belki insanlığı Mars'a
taşımak istiyorsunuz.
Bu metodları kullanarak yapabilirsin.
Yapabilirsin.
Bu liderlikle ilgili.
Bu ne yapmak istediğine karar vermek
ve bunu dünyaya anlatmak meselesidir.
Çünkü dünyayı değiştirip
değiştiremeyeceğini düşünsen de,
dünyayı değiştirip
değiştiremeyeceğini düşünsen de,
muhtemelen haklısın.
Peki buradaki herkesin bugün kendisine
sormasını istediğim soru
değişimin kendiliğinden olmadığı, birinin
değişimi mümkün kıldığına dair görüş--
bu kişi olmak ister misiniz?
Bu kişi olmak ister misiniz?
Ve son bir şey daha:
Henüz bahsetmediğim
sürü gibi çalışması gereken
bir bileşen daha var.
Ve bu da eğlencedir.
Bu, işinizden zevk almaktan,
ofisinizde tilt makinesi
olmasından öte bir şey.
Çünkü bir sürüsel senaryo içinde
başarmak için bu gerekli.
Maliyet etkinliğini 100 kat
arttırmayı başarmak için bu gerekli.
Gönüllüleri cezbetmeniz gerektiği için.
Ve insanlar bu açıdan
daha öngörülebilirlerdir.
İnsanlar diğer eğlenen
insanlara gideceklerdir.
Aksine eğlenmeyen insanlardan
uzak durmak için ekstra uğraşacaklardır.
Yani eğlenmek ofiste tilt makinesinin
olmasından daha fazla.
Sizin sürüsel çalıştığınızda elde
ettiğiniz örgütsel ve
işlemsel başarılar için bu kesin ve
kaçınılmaz bir gereklilik.
Yani özetle --
Bu motivasyon yöntemlerini
büyük bir rekabet avantajı ile kullanan
bir sürü şirket için olan yöntem.
Hedefim: Somut, inandırıcı,
kapsayıcı ve epik olmalı.
Kuruluşunuz hız, güven ve ölçülebilirlik
açısından eniyilenmeli.
Keyfinize bakmalısınız.
Ve ödülünüz maliyet etkinliğini
yüz kat artması olacaktır.
Teşekkürler.
(Alkışlar)