Şuna bir bak: Bir ızgara, özel değil sadece basit bir ızgara şekli, çok kareli. Ama ortadaki dikey ve yatay çizgilerin kesiştiği beyaz noktaya daha yakından bak. Çok yakından bak. Bu noktada bir tuhaflık fark ettin mi? Yoo, tuhaflık yok. Ama bakmaya devam et. Tuhafça gözlerini dik hatta. Şimdi, gözlerini bu beyaz noktada sabit tutarak çevresel görüşünde neler olduğuna bak. Diğer noktalar hâlâ beyaz mı? Yoksa garip gri ışıltılar mı gösteriyorlar? Şimdi şu kek pişirme kalıbına bak. Ah, pardon, kaplardan birisi tersmiş. Çökük gözükeceğine kabarık gözüküyor. Hayır bekle, kalıbı çevir. Şimdi de diğer beşi kubbeli gözüküyor? Hangisi olursa olsun, bu kalıp kusurlu. İşte Abraham Lincoln'ün bir fotoğrafı ve bu da ters çevrilmişi. Burada garip bir şey yok. Bekle, ters olanı düze çevir. Abe'e ne yapmışlar öyle? Bunlar sadece üç optik illüzyon, yani bizi kandıran görüntüler. Peki bizi nasıl kandırıyorlar? Görüntülerin kendinde mi büyüleyici bir şeyler oluyor? Bu animasyon ızgaramızın çevresel beyaz noktaları yerine pekâlâ da gri ışıltılar sokuşturabileceğimiz hâlde bunu yapmadığımızı öncelikle belirtelim. Aynı etkiyi alelade bir kağıda basılmış bir ızgarada da görebilirsiniz. Gerçekte, bu ızgara sadece bir ızgara. Ama beyninin görsel sistemi için değil. Beynin ızgara dediğin bu şekli şöyle yorumlar: Beyaz kavşak noktaları, çizgi üzerindeki herhangi bir beyaz noktaya göre dört bir yandan daha fazla beyazlıkla çevrilidir. Retinal ganglion hücrelerin kavşaklarda daha fazla beyaz olduğunu fark eder. Çünkü bu hücreler lateral inhibisyonla kontrastı arttırmak için düzenlenmiştir. Daha iyi kontrast, bir şeyin kenarını görmenin daha kolay olması demektir. Nesneler, gözlerinin ve beyninin görmeye evrildiği şekilde görünür. Retinal ganglion hücrelerin kesişim yerlerine çok tepki vermez. Çünkü yakınlardaki beyaz noktalar için etrafı siyahla çevrilmiş çizgilere göre daha fazla yanal inhibisyon vardır. Bu sadece gözlerinin bir kusuru değil, eğer görme yetin varsa, optik illüzyonlar seni gözlüklerin varken ya da bu kağıtla ya da bilgisayar ekranıyla fark etmez, kandırabilir. Optik illüzyonlar bize, foto reseptörlerimiz ve beynimizin görsel bilgiyi etrafımızdaki üç boyutlu dünyaya nasıl monte ettiğini gösteriyor. Bu dünyada kenarlar ekstra ilgiyi hak ediyor. Çünkü keskin kenarlı şeyler sana yardım edebilir ya da seni öldürebilir. Kek kalıbına tekrar bak. Burada karışıklığa ne sebep oluyor biliyor musun? Beyninin görsel korteksi görüntülerin ışıklandırması üzerine tahminler yapar. Işığın tek bir kaynaktan, yukarıdan gelmesini bekler. Buna göre, bu gölgelenmeler ancak ışığın yukarıdan gelip bir kubbenin konveks yüzeyine ya da bir çukurun dibine çarpmasıyla oluşabilir. Bu gölgelenme şekillerini dikkatlice yeniden çizersek, düz bir parça kâğıtta bile beynimiz refleks olarak üç boyutlu konveks ya da konkav bir şekil yaratır. Şimdi şu ürkütücü ters Lincoln resmine bakalım. Yüzler, beynimizin yüz tanıma için özelleşmiş bölgelerindeki aktiviteyi tetikler. Fusiform yüz alanı ile oksipital ve temporal lobdaki diğer alanlar gibi. Bu da mantıklı, çünkü biz birbirleriyle karmaşık şekillerde etkileşen, çok sosyal hayvanlarız. Bir yüz gördüğümüzde, bunun bir yüz olduğunu ve yüzün hangi duyguyu anlattığını çabucak anlamak zorundayız. Bunu yaparken de en çok gözlere ve ağza odaklanırız. Böylece birinin bize kızgın mı olduğunu, arkadaş mı olmak istediğini anlayabiliriz. Ters olan Lincoln resminde, gözler ve ağız aslında yukarı bakıyor. O yüzden bir gariplik fark etmedin. Ama tüm resmi çevirdiğimizde, yüzün en önemli kısımları, gözler ve ağız, ters dönmüş oldu. Böylece bir bit yeniği olduğunu anladın. Beyninin kısayoldan gittiğini ve bir şeyler kaçırdığını fark ettin. Ama aslında beynin tembellik etmiyor, aksine çok meşgul. Bu yüzden bilişsel enerjisini mümkün olduğunca verimli kullanmaya çalışıyor, düzenlenmiş bir dünya imgesi yaratmak için görsel bilgiyle ilgili tahminler yapıyor. Beyninin hızlıca, düşünmeksizin şu düzenlemeleri bağırdığını düşün: "Tamam, o kareler birer nesne olabilir. Yanal inhibisyonla kenarlardaki siyah-beyaz kontrastını arttıralım. O köşeleri karart! Koyu gri açık gri mi oluyor? Tepedeki gün ışığının eğimli bir yere düştüğünü varsay. Sıradaki! Bu gözler daha önce gördüğüm gözlere benziyor, burada bir gariplik yok." Gördün mü? Bizim görsel yanıltmacalarımız beyninin işini ortaya çıkardı, kafatasının içindeki bir stüdyoda, üç boyutlu bir animasyonun meşgul yönetmeni olarak bilişsel enerjiyi bölüştürüp düşünmeksizin bir dünya inşa ediyor, denenmiş ve genelde -ama her zaman değil- doğru çıkan numaralarıyla.