Saat sabahın 4'ü, ve büyük sınav sekiz saat içinde, akabinde piyano resitali. Günlerdir çalıyorsun ve çalışıyorsun ama hala ikisi için de hazır hissetmiyorsun. Peki, ne yapabilirsin? Bir kahve daha içebilirsin ve sonraki saatleri çalışarak ve pratik yaparak geçirebilirsin, fakat ister inan ister inanma, kitabı kapatıp müziği kenara koyup uyumaya giderek daha iyi olabilirsin. Uyku hayatının yaklaşık üçte birini işgal eder ama çoğumuz ona şaşırtıcı bir şekilde az dikkat ve özen gösteriyoruz. Bu ihmal çoğunlukla büyük bir yanlış anlaşılmadan kaynaklanıyor. Uyku bir vakit kaybı ya da yalnızca bütün önemli işler bittiğinde dinlenmenin bir yolu değildir. Aksine, vücudunun, solunumu etkileyen ve dolaşım sisteminden büyüme ve bağışıklık sistemine kadar her şeyi düzene sokan hayati sistemleri düzenleme ve dengeleme sürecindeki kritik bir fonksiyondur. Bu harika ama bu testten sonra bütün bunlardan endişe edebilirsiniz, değil mi? Peki, ama acele etme. Uykunun beyin için de çok önemli olduğu ortaya çıktı. Siz uykudayken, dolaşım sisteminizdeki kanın beşte biri beyne kanalize edilir. Sen uyurken beyninde olup bitenler hafızamızın çalışma şekli için önemli olan yeniden yapılanmanın yoğun bir aktif sürecidir. İlk bakışta, bir şeyleri hatırlayabilme yeteneğimiz hiç de büyüleyici gözükmez. 19. yüzyıl psikiyatristi Herman Ebbinghaus unutma kavisi olarak bilinen bir olguyla ilk yirmi dakika içerisinde yeni materyallerin 40% 'ını normal olarak unuttuğumuzu kanıtladı. Fakat bu kayıp, çabuk geçen kısa süreli hafızamızdan, daha dayanıklı olan uzun süreli hafızamıza bilgi taşınma süreci olan hafıza takviyesi ile engellenebilir. Bu takviye hippokamp olarak bilinen beynin önemli bir bölümünün yardımı ile gerçekleşir. Bunun uzun süreli hafıza oluşumundaki rolü, 1950'lerde, H.M. diye tanınan bir hastasıyla yaptığı araştırmada Brenda Milner tarafından kanıtlandı. H.M.'nin hippokampı kaldırıldıktan sonra, kısa süreli hafıza oluşum yeteneği zarar gördü ancak tekrar yoluyla fiziksel görevleri öğrenebiliyordu. H.M.'nin hippokampının kaldırılmasından dolayı, onun uzun süreli hafıza oluşum yeteneği de zarar gördü. Bu durumun ortaya çıkardığı şey, diğerlerine nazaran, hippokampın, resital için hakim olman gereken parmak hareketleri gibi prosedürle ile ilgili hafızandan ziyade, test için hatırlaman gereken unsur ve konseptleri, içeren uzun süreli bilgisel hafızanın takviyesi ile doğrudan ilişkili olduğudur. 90'lardaki Eric Kandel'in çalışmalarıyla beraber Milner'in bulguları, bize takviye sürecinin nasıl işlediğine dair mevcut modeli sunmuştur. Duyusal veriler başlangıçta, kısa süreli hafıza olarak geçici bir şekilde nöronlara kopyalanır ve kaydedilir. Buradan, kortikal alandaki nöronları güçlendiren ve geliştiren hippokamplara geçerler. Nöroplastisite sayesinde, nöronlar arasında bağlantıya izin veren ve bilginin uzun süreli hafıza olarak geri döndürüldüğü sinirsel ağları güçlendiren yeni sinaptik tomurcuklar oluşturulur. Öyleyse neden bazı şeyleri hatırlıyorken bazılarını hatırlamıyoruz? Hafızayı korumanın etkililiğini ve boyutunu etkilemenin bir kaç yolu vardır. Örneğin, keyifli ya da stresli anlardaki anılar hippokampın duyguyla olan bağlantısı sayesinde daha iyi kaydedilecektir. Fakat hafıza takviyesine en büyük katkıyı sağlayan faktörlerden birisi tahmin ettiğiniz gibi iyi bir gece uykusudur. Uyku dört aşamadan oluşur, bunların en derinin, yavaş-dalga uykusu ve hızlı göz hareketi olduğu biliniyor. Bu aşamalar süresince insanları gözlemleyen EEG makineleri, hafıza oluşumunun nakil merkezi olarak hizmet eden korteks, talamus,hippokamp ve beyin sapı arasında hareket eden elektriksel dürtüler olduğunu gösterdi. Uykunun farklı aşamalarının, farklı türdeki hafızalara takviye yardımında bulunduğu gösterilmiştir. Hızlı göz hareketi olmayan yavaş-dalga uyku süresince, bilgisel hafıza, hippokampın daha ön bölümündeki geçici bir hafızaya kodlanır. Hippokamp ve korteks arasındaki sürekli diyalog ile, kademeli yeniden dağılımı korteksteki uzun süreli depoya iterken bilgisel hafıza tekrar tekrar aktif hale getirilir. Diğer yandan, REM uykusu, uyanık beyin faaliyetiyle benzerliğinden dolayı işlemsel hafıza takviyesi ile doğrudan alakalıdır. Öyleyse bu araştırmalara dayanarak, formüllerini ezberledikten ve ölçülerini pratik yaptıktan üç saat sonra uyumaya gitmek en ideal seçim olurdu. Bu yüzden umarım artık ihmal edilen uykunun sadece uzun vadeli sağlığa zarar vermeyeceğini aynı zamanda bir önceki geceden edinilen bütün bilgi ve uygulamaları aklında tutma ihtimalini azalttığını görüyorsunuzdur. Tüm bunlar da sadece "sabah ola hayrola" vecizesinin bilgeliğini gösteriyor. Siz uyuklarken gerçekleşen bütün bu içsel yeniden yapılanmaları ve yeni bağlantılarının oluşumunu düşündüğünüz zaman, düzgün uykunun sizi her sabah yüzleşmeyi bekleyen zorluklara hazır bir şekilde yeni ve gelişmiş bir beyinle uyandırmış olacağını bile söyleyebilirsiniz.