Gece boyunca uçar,
dünyaya göz kulak olurum,
sessiz bir nöbetçi, dikkatli bir
korumayım, kara şövalye, ben…
Tamam, peki, Batman değilim.
Sadece yarasayım.
Ama ben de Batman gibi,
sık sık yanlış anlaşılırım.
İnsanlar korkunç olduğumu düşünür,
garip ve tehlikeli.
Ama beni bir tanısalardı,
kahramanları olarak görürlerdi.
İnsanlara yarasa deyince,
çoğu, kanlarını emmek isteyen
vampirleri düşünür.
Ama aslında 1200'den fazla
yarasa türünün içinde,
yalnızca üç vampir yarasa türü vardır.
Bu üçü içinde de yalnızca biri,
memelilerin kanını emmeyi tercih eder,
ki bu yarasalar da çoğunlukla
sığırlardan beslenir.
Belki de durum hâlâ
çok iyi gibi gözükmüyor,
ama vampir yarasaların, insanlara
büyük yardımları dokunabilir.
Vampir yarasa salyasında bulunan
"desmoteplase" olarak bilinen bir kimyasal
kan pıhtılarını parçalamaya yardım ediyor
ve felçli hastaları
iyileştirdiği gözlenmiştir.
Geriye kalan 1000'den fazla yarasa türünün
yüzde 70'i böceklerden beslenir.
Bu yarasalar gerçek vampirleri kontrol
etmeye yardımcı olur:
Sivrisinekler, pis ısırıklarıyla sadece
can sıkıcı değiller,
aynı zamanda hastalık da
yayarlar, Batı Nil virüsü gibi.
Tek bir küçük kahverengi yarasa,
her saat 1000 böcek yiyebilir.
Meksika serbest kuyruklu yarasalarının
bir kolonisi, sadece bir gecede
birkaç ton güve yiyebilir.
Sadece Birleşik Devletler'de,
yarasalar çiftçiler için tahminî olarak
3,7 milyar dolar değerinde,
bedava haşereyle mücadele hizmeti verir.
Bu durum, yetiştirdikleri ürünü yiyen
herkes için yarar sağlar.
Büyük boyutlarından ötürü mega yarasalar
olarak da bilinen meyve yarasaları,
bitki polenleşmesindeki rollerinden
dolayı önemlidirler.
Çiçekler arasında gezinip,
nektar ve meyvelerden beslenirken,
bu yarasalar bitkilerin çoğalmalarına
yardımcı olan polen ve çekirdekleri taşır.
Örneğin, Güneydoğu Asya'da,
mağara nektar yarasaları, durian
meyvesinin tek polen taşıyıcılarıdır.
Diğer yarasalar da, şeftali, muz
ve kendisinden tekila yapılan
sabır otu için polen taşırlar.
Yarasalar olmadan,
birçok bitki, keyifle yediğimiz lezzetli
meyvelerini üretemez hâle gelirdi.
Ekosistemin kahramanları olan yarasaların
kendilerine özel alet kemerleri bulunur.
Yarasalar, uçan robotların,
enerji tasarruflu casus uçakların
tasarımına ilham kaynağı oldular.
Bu da gerçek anlamda uçabilen tek memeli
olduklarından dolayı olsa gerek.
Bir tür biyolojik sonar olan ekolokasyon,
yarasaların yön bulmalarını
ve karanlıkta avlarını bulmalarını sağlar.
Yarasaların kör olduğuna dair
yanlış bir kanı söz konusu olsa da,
gerçekte bütün yarasa türleri görür.
Bazıları loş ışıkta daha iyi görebilmek
için büyük gözler adapte etmişlerdir.
Birçok insan yarasalardan hastalık
kapmaktan korkar
ve tıpkı diğer hayvanlar gibi yarasalar da
hastalık taşıyabilir, kuduz gibi.
Ama, gerçekte bütün yarasaların
yüzde 0,5'inden daha azı hastalık taşır.
Bu, bir bozuk paranın havaya atıldığında
arka arkaya sekiz kere aynı sonucu
vermesiyle aynı olasılık dâhilindedir.
Yarasaların sık sık hastalıklı
olduğuna dair algı
hasta yarasalardan geliyor olabilir ki
bu yarasalar gündüz vakti alışılmadık
davranışlar sergiler
ya da uçamazlar,
bunların da insanlarla karşılaşmaları
daha muhtemeldir.
Yani kendinizi korumanın iyi bir yolu da
yarasaları korumaktır,
onları sağlıklı tutarak,
habitatlarını koruyarak
ve hastalık bulaştırma
risklerini azaltarak.
Kuzey Amerika'da yarasalar, yok edici bir
hastalıkla karşı karşıyalar,
adı beyaz burun sendromu.
Bu mantar hastalığı, kış uykusundaki
yarasaların uyanmasına neden oluyor.
Yemek bulamadan,
çok fazla enerji harcıyorlar,
nihayetinde açlıktan ölüyorlar.
Beyaz burun sendromu, mağaraları
dolduran yarasaları yok etti,
ölüm oranı yüzde 90'ndan fazlaydı.
İklim değişikliği ve
habitatlarının yok edilmesi de
yarasaların popülasyonu için
ciddi tehdit oluşturuyor.
Örneğin, 2014 Ocak ayında Avustralya'daki
rekor kıran bir sıcaklık dalgası
100.000'den fazla yarasanın sıcak çarpması
yüzünden ölmesine sebep oldu.
Bazı insanlar sadece dünyanın
yandığını seyretmek ister
ve dünya üzerindeki yarasalar,
bizim ev dediğimiz yerlere verilen
zarar yüzünden tehlikede,
mangrov bataklıkları,
yaşlı ormanlar
ve tabii ki yarasa mağaraları gibi.
Yani hikâyenin kahramanı olsam da,
benim bile kurtarılmaya ihtiyacım var.
Şimdi biz yarasalar hakkındaki
gerçekleri öğrendiğinize göre,
böylesi kahraman hayvanları nasıl
koruyabileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Uygun şekilde tasarlanmış
bir yarasa kutusu kurmak
yarasalara barınak sağlamanın
en kolay yollarından biri.
Yarasalara zarar verebilecek zirai
ilaçların kullanımını bırakın,
zaten kurtulmaya çalıştığınız böcekleri
biz yemeye çalışıyoruz.
Kış uykularında olan yarasaları
rahatsız edebileceğiniz mağaralara
girmekten kaçının
ve her zaman bir mağaraya girdikten
sonra eşyalarınızı temizleyin.
Tavan aranızdaki veya ahırınızdaki
yarasalardan kurtulmak isterseniz,
güvenli ve insancıl bir şekilde
yerimizi değiştirmeleri için
yerel yönetiminizle temasa geçin.
Eğer bir yarasayla karşılaşırsanız,
kendiniz halletmeye çalışmayın,
Hayvan Kontrol Ekibi'ni arayın.
Batman, kimliğini gizlemek isteyebilir;
ama gerçek yarasalara yardım
etmenin güzel bir yolu,
onlar hakkında öğrenmeye devam etmek
ve yarasaların yaptığı güzel işler
çoğu zaman görülmese de,
onların gerçek kahramanlar
olduğunu herkese anlatmaktır.