Biraz hüzünlü bir konu ile başlayacağım.
Yıl 2007, bundan 5 yıl önce
eşime meme kanseri teşhisi kondu.
Evre IIB.
Geriye dönüp bakınca
bu deneyimin en korkunç kısmı,
sadece hastaneye gitmek değildi,
ki bu eşim için oldukça acı vericiydi.
Hatta ailesinde herhangi bir kanser
öyküsü olmamasına rağmen,
daha 39 yaşında kansere yakalanmasının
şoku da o kadar korkutucu değildi.
Bütün bu deneyimin en korkutucu
ve ızdırap verici yanı,
bizim karar üstüne karar alıyor olmamız
ve bu kararları
bizim almamız gerektiğiydi.
Memesi tamamen mi alınmalıydı
yoksa sadece kanserli kitle mi?
Kanser IIB evresinde olduğuna göre
daha agresif bir tedavi mi almalıydı?
Bütün yan etkilerle birlikte.
Yoksa daha az agresif
bir tedavi mi almalıydı?
Bütün bu kararlar, doktorlar
tarafından bize bırakılıyordu.
Şimdi şu soruyu soruyor olabilirsiniz:
Doktorlar neden böyle yapıyordu?
Basit cevap şu olabilir;
doktorlar bunu yapıyor
çünkü kendilerini yasal olarak
korumak istiyorlar.
Bence bu fazla basit bir yaklaşım.
Bunlar iyi niyetli doktorlar,
hatta bir kısmıyla sonrasında
çok iyi arkadaş olduk.
Doktorlar muhtemelen
yüzyıllardır süregelen,
şu öğretiyi takip ediyorlardı:
Bir karar verirken,
özellikle önemli kararlar verirken,
en iyisi işin başında olmak,
kontrolü elinde tutmak,
şoför koltuğunda oturmaktır
ve biz de tam olarak
şoför koltuğunda oturuyor,
bütün bu kararları veriyorduk ve emin olun
eğer bazılarınız
bu aşamalardan geçtiyse bilecektir,
bu çok ızdıraplı ve üzücü bir deneyimdi.
Bu da beni düşünmeye sevk etti.
Dedim ki, acaba bu öğretinin
bir anlamı, bir geçerliliği var mı?
Bir karar alırken
en iyisi şoför koltuğunda olmak,
sorumluluğu ve kontrolü ele almak mıdır?
Yoksa bazı durumlarda en iyisi sadece
yolcu koltuğuna oturup
başka birinin sürmesine izin vermek mi?
Örneğin; finansal konularda
güvenilir bir finans danışmanına,
tıbbi konularda güvenilir
bir doktora kararı bırakmak?
Ben de insanların karar alma
süreçlerini incelediğimden,
bazı cevaplar bulmak için
çalışmalar yapmaya karar verdim
ve bugün sizlerle, bu çalışmalardan
birini paylaşacağım.
Şimdi, hepinizin bu çalışmada
katılımcı olduğunuzu düşünün.
Bu çalışmada yapacağınız şeyi söyleyeyim,
bir fincan çay içeceksiniz.
Eğer nedenini merak ediyorsanız, birkaç
saniye içinde sebebini açıklayacağım.
Bir dizi bulmaca çözeceksiniz
ve birazdan size bu bulmacalardan
örnekler göstereceğim.
Ne kadar çok bulmaca çözerseniz,
ödül kazanma şansınız o kadar yükselecek.
Peki neden çay içmek zorundasınız?
Neden çünkü bu çok mantıklı.
Bulmacaları doğru çözebilmek için,
zihninizin aynı anda iki farklı
durumda olması gerekiyor, değil mi?
Zinde olmalıdır
ve bunun için kafein çok iyidir.
Zihniniz aynı anda sakin de olmalı
telaşlı değil, sakin.
Bunun için de papatya çok iyidir.
Şimdi de sıra denekler arası tasarımda,
AB tasarımı, AB testi.
Şimdi sizi rastgele
bu gruplardan birine koyacağım.
Burada hayali bir çizgi olduğunu düşünün.
Böylece buradaki herkes A grubunda olacak,
buradakiler de B grubunda olacak.
Şimdi şöyle yapacağım:
Size bu iki çayı göstererek
seçmenizi isteyeceğim.
Bu iki çaydan istediğinizi seçebilirsiniz.
Zihinsel durumunuza göre
karar verebilirsiniz.
"Tamam, ben kafeinli çayı seçeceğim."
veya "Ben papatya çayını seçeceğim."
Yani sorumluluk ve kontrol sizde olacak.
Şoför koltuğunda siz oturuyor olacaksınız.
Size gelince ben bu iki çayı göstereceğim
ama bir seçim şansınız yok.
Bu çaylardan birini size ben vereceğim.
Unutmayın ki çaylardan birini seçerken
tamamen rastgele karar vereceğim
ve siz bunu biliyorsunuz.
Bunun uç bir senaryo
olduğunun farkındasınız
çünkü gerçek hayatta
yolcu koltuğunda oturmayı seçtiğinizde
muhtemelen, sürücü
güvendiğiniz biri veya bir uzmandır.
Bu da tam da uç bir senaryo.
Şimdi--
Hepiniz çayı içiyorsunuz.
Hadi, hepinizin çay içtiğini hayal edelim
ve çayınızı bitirmenizi bekleyeceğiz.
Bir beş dakika da içindekilerin
etkisini göstermesini bekleyeceğiz.
Şimdi 15 bulmacayı çözmek için
30 dakikanız olacak.
Çözeceğiniz bulmacanın bir örneği burada.
Aranızda denemek isteyen var mı?
[Seyircilerin biri: Pulpit]
Tamam bu süperdi.
Sizler gibi, bulmacalara
hızlı cevap veren katılımcılar olsaydı
ustalık düzeyinize göre bulmacaların
zorluk derecesini ayarlamış olmalıydık.
Çünkü bu bulmacaların
zor olmasını istiyoruz.
Bunlar aldatıcı bulmacalar,
çünkü içgüdüsel olarak ilk başta
tulip (lale) diyecektiniz.
Fakat daha sonra bu fikirden vazgeçtiniz.
Doğru mu?
Bulmacaların
zor olmasını istediğimiz için,
sizin uzmanlık seviyenize göre ayarlandı.
Birazdan bunun nedenini söyleyeceğim.
Şimdi bu da diğer bir örnek.
Denemek isteyen?
Bu daha zor.
[Seyircilerden biri: Embark]
Evet, harika.
Evet, yine zor olanlardan biri.
"Kamber" diyeceksiniz, sonra "maker"
ve daha sonra bunların
hepsinden uzaklaşacaksınız.
Şimdi bu 15 bulmacayı çözmek için
30 dakikanız var.
Burada sorduğumuz soru,
çözülen bulmaca sayısına göre,
kontrol sendeyken
hangi çayı içeceğini seçerken
veya çözülen bulmaca sayısına göre
daha iyi bir durumda mı olacaksın?
Bir dizi çalışma ile,
sonuç olarak göstereceğimiz şey;
siz, yolcu koltuğunda oturanlar
içtiğiniz çay rastgele seçilmiş olsa da
sürücülerden daha çok
bulmaca çözerek bitirirsiniz.
Ayrıca, başka bir durum
daha gözlemliyoruz ki
bu da sizlerin yalnızca
daha az bulmaca çözmesi değil,
aynı zamanda, işe daha az enerji koymanız
ve daha az ısrarcı olmanız.
Peki bunu biz nasıl biliyoruz?
Bunun için iki nesnel kriterimiz var.
Bunlardan ilki, bulmacayı çözmek için
harcadığınız ortalama süredir.
Sizler, yolcu koltuğunda olanlara
nazaran daha az vakit harcıyorsunuz.
İkincisi ise bu bulmacaları
çözmek için 30 dakikanız var;
bu sürenin hepsini
kullanıyorsunuz musunuz,
yoksa süre dolmadan önce
bırakıyor musunuz?
Siz, sürücü koltuğunda olanlar
süreniz dolmadan bırakmaya
daha yatkınsınız.
Yani daha az çaba sarf ettiğinizde
sonuç daha az çözülen bulmaca oluyor.
Bu da bizi, "Neden böyle oluyor?"
sorusuna götürüyor.
Yolcuların, sürücülerden daha olumlu
ve daha iyi sonuçlar aldığı durumlarla
ne zaman ve hangi koşullar
altında karşılaşıyoruz ?
Bunların hepsi INCA olarak adlandırdığım
durum ile karşılaştığımız zaman oluyor.
INCA her kararınız sonunda
aldığınız geri dönüte
dair bir kısaltmadır.
Şimdi INCA hakkında düşünürsek
ilk olarak, borsa yatırımı
ya da tıbbi durumlar gibi
çok değişken özel "bulmacalarda"
geri dönüt anında gerçekleşir.
Bulmacayı çözsen de
çözmesen de dönütü bilirsin.
Değil mi?
İkincisi, dönüt olumsuzdur.
Bulmacaların zorluk seviyesinden dolayı
her şeyin sizin aleyhinizde
işlediğini unutmayın.
Bu durum tıp alanında da
karşınıza çıkabilir.
Örneğin tedavinin çok erken safhalarında,
her şey düzelmeye başlayana kadar
bütün geri dönütler olumsuz olabilir.
Değil mi?
Bu durum borsada da olabilir.
Oynak piyasa koşullarında,
olumsuz dönütler
ve ani değişkenlikler görülebilir.
Ve bu durumlardaki geri dönütler
somut ve kesindir,
bulmacaları çözüp
çözmediğinizi bilirsiniz.
Bununla birlikte; somut, ani
ve olumsuz oluşunun dışında
şimdi yetkiye sahip olan sizsiniz
ve kendi kararlarınızdan sorumlusunuz.
Bu durumda ne yaparsınız?
Muhtemelen seçmemiş olduğunuz
seçeneğe odaklanırsınız.
Ne düşündüğünüzü söyleyeyim:
"Keşke diğer çayı seçmiş olsaydım."
(Kahkaha)
Bu düşünce kararlarınızı şüphede bırakır,
karar vermedeki öz güveninizi
ve bulmacaları çözmedeki
performansınızı azaltır.
Bu yüzden görevde harcanan daha az çaba
ve çözülen daha az bulmaca ile
yolcu koltuğundakiler daha avantajlıdır.
Düşününce bu durum sağlık
durumunda da olabilir, değil mi?
Sürücü koltuğunda bir hasta mesela.
Bireyin daha az çaba harcaması
kendisini fiziksel olarak daha az yorar,
ki bu da iyileşme sürecini
hızlandırmak için tavsiye edilendir.
Muhtemelen siz böyle yapmazdınız.
Bu yüzden, INCA ile karşıladığınız
ve geri dönütün
ani, olumsuz ve somut olduğu,
ve yetkinin sizde olduğu
vakitler olacaktır.
Bazen, yolcu koltuğuna geçmeniz
ve başka birinin sizin yerinize
aracı sürmesine
izin vermeniz daha iyi olacaktır.
Hüzünlü bir not ile başlamış olsam da
daha neşeli bir notla kapatmak istiyorum.
5 yıl, hatta 5 yıldan daha fazla
zaman geçti.
Tanrıya şükürler olsun ki
hastalık gerilemekte.
Yani her şey yolunda.
Fakat size bahsetmediğim bir şey var.
Tedavinin erken safhasında
eşim ve ben, bu süreçte
yolcu koltuğunda olmaya karar verdik
ve bu durum, iç huzurum için
büyük bir farklılık yarattı.
Böylelikle eşimin tedavisine
daha rahat odaklanabildik.
Doktoraların bizim adımıza karar almasına
ve sürücü koltuğunda olmasına izin verdik.
Teşekkürler.
(Alkış)