Bir barda ya da klüpte olduğunuzu ve konuşmaya başladığınızı hayal edin ve bir süre sonra bir soru geliyor, "Peki ne iş yapıyorsun ?" Ve siz işinizi ilgi çekiçi bulduğunuz için " Matematikçiyim." diyorsunuz (Gülüşmeler) Konuşma sırasında, kaçınılmaz olarak, şu iki kalıptan biri geliyor, A) "Matematiğim berbattı, fakat bu benim hatam değildi. Bunun sebebi öğretmenin çok kötü olmasıydı." (Gülüşmeler) Ya da B) "Matematik gerçekten ne işe yarar ki ?" (Kahkahalar) Şimdi B olayını ele alacağım. (Kahkahalar) Birisi size matematiğin ne işe yaradığını sorduğunda, size matematiksel bilim uygulamalarını sormaz. Size şunu sorarlar, hayatımda bir sefer daha kullanmayacağım bunca saçmalığı neden öğreniyorum ? Sordukları şey aslında budur. Yani matematikçilere matematiğin ne işe yaradığı sorulduğunda, iki gruba bölünme eğilimi gösterirler: Matematikçilerin %54.51'i karşı saldırı pozisyonuna geçer ve %44.77'si ise savunma pozisyonuna geçer. Kendimi de içine kattığım tuhaf bir %0.8'lik dilim var. Saldıran kişiler kimler ? Saldıran kişiler size sorunun mantıksız olduğunu çünkü matematiğin kendi içinde anlamı olduğunu, kendi mantığıyla beraber muazzam bir şey olduğunu ve tüm uygulamalar için araştırma yapmanın gereksiz olduğunu söyleyen matematikçilerdir. Şiir ne işe yarar ? Aşk ne işe yarar ? Hayatın kendisi ne işe yarar ? Bu nası bir soru ? (Kahkahalar) Örneğin, bu atak tipinin modeli dayanıklıdır. Kendisini savunanlar ise size şöyle söyler, "Dostum en farkında olmasan bile, her şeyin arkasında matematik vardır." (Kahkahalar) O adamlar, sürekli köprülerden ve bilgisayarlardan bahsederler. "Matematik bilmezsen, köprün yıkılıcaktır." (Kahkahalar) Bu doğru, bilgisayarların tüm olayı matematiktir. Aynı zamanda bu adamlar bilgi gizliliğinin ve kredi kartlarının arkasında asal sayıların olduğunu söylemeye başladılar. Bunlar matematik öğretmeninize sorduğunuzda size vereceği cevaplar. O da savunuculardan biri. Peki hangisi haklı ? Matematiğin bir amaca ihtiyacı olmadığını söyleyenler mi yoksa yaptığımız her şeyin arkasında matematik olduğunu söyleyenler mi? Aslında iki taraf da doğru. Ama hatırlayın size başka bir şeyi iddia eden tuhaf bir %0.8'lik dilime ait olduğumu söylemiştim Durmayın, bana matematiğin ne işe yaradığını sorun. Seyirci: Matematik ne işe yarar ? Eduardo Sáenz de Cabezón: Tamam %76.31'iniz soruyu sordu, %23.41'iniz hiçbir şey demedi, ve %0.8'iniz.. O kişilerin ne yaptığından emin değilim. Sevgili %76.31'lik kesimime, matematiğin bir amaca hizmet etmek zorunda olmadığı doğru, onun çok güzel bir yapı, mantıklı ve muhtemelen insan tarihinde elde edilmiş en müşterek çabalardan biri olduğu doğru. Ama şu da doğru ki, bilim adamları ve teknisyenler ilerlemeleri için gerekli olan matematik teorilerini arıyorlar, her şey içine işlemiş olan matematik yapısının içindeler. Bilimin arkasında ne olduğunu görebilmemiz için biraz daha derine inmemiz gerektiği doğru. Bilim adamları bir sezgi üzerinde çalışıyorlar, yaratıcılık. Matematik sezgileri kontrol eder ve yaratıcılığı evcilleştirir. Bunu daha önce duymamış nerdeyse her insan, 0.1 mm kalınlığında bir kağıt parçası ,ki bu normalde kullandığımız kalınlık, yeteri kadar büyük olsaydı, kağıdı 50 kere katladığımızda, kağıdın kalınlığının Dünya'dan Güneş'e olan uzaklık kadar genişleyeceğini duyduğunda şaşırıyor. Sezgileriniz size bunun imkansız olduğunu söyler. Hesabı yapın ve bunun doğru olduğunu görün. İşte matematik bu işe yarar. Bilimin, bilimin her çeşidinin, mantıklı olduğu doğrudur çünkü içinde yaşadığımız bu güzel dünyayı daha iyi anlamamızı sağlarlar. Ve bunu yaparken, içinde yaşadığımız dünyanın görünmez tuzaklarını engellememize yardımcı olurlar. Bize tamamen bu yönde yardımcı olan bilimler var. Örneğin tümör bilimi. Uzaktan, bazen imrenerek baktığımız diğerleri de var ama onları destekleyenlerin biz olduğumuzu biliyoruz. Tüm basit bilimler onları destekler, matematik dahil. Bilim olan her şey, bilim matematiğin şiddetidir. Şiddet faktörleri vardır çünkü sonuçları sonsuzdur. Bazen size şöyle demiş olabillirler ya da siz şöyle demiş olabilirsiniz, elmaslar sonsuzdur, değil mi? Sonsuzluğu nasıl tanımladığınıza göre değişir ! Gerçekten sonsuz olan bir teorem. (Kahkahalar) Pisagor teoremi hala doğru Pisagor ölmüş olsa da, sizi temin ederim ki, doğru. (Kahkahalar) Dünya enkaz haline gelse bile, Pisagor teoremi hala doğru olurdu. İki üçgen kenarı ve iyi bir hipotenüs nerede bir araya gelirlerse gelsinler (Kahkahaka) Pisagor her zaman devrede olacak. Deli gibi çalışıyor. (Alkış) Biz matematikçiler, kendimizi teorem bulmaya adadık. Sonsuz doğruluklar. Ama sonsuz doğrular, teoremler ve önemsiz varsayımlar arasındaki farkı bilmek her zaman kolay değildir. Kanıta ihtiyacınız var. Örneğin, hadi diyelim benim kocaman, devasa, sonsuz bir alanım varmış. O alanı eşit parçalara bölmek istiyomuşum, ama hiç boşluk kalmadan. Kareler kullanırım, değil mi ? Üçgenler kullanırım. Daireler kullanmam, onlar küçük boşluklar bırakır. Kullanılacak en iyi şekil hangisi ? Aynı alanı kaplayıp, daha küçük kenarlara sahip olan. 300 yılında, İskenderiye'nin Pappus'u, kullanılacak en iyi şeklin altıgen olduğunu söyledi, arıların yaptığı gibi. Ama bunu kanıtlamadı. O, "Altıgenler harika ! Haydı altıgen kullanalım !" dedi. Bunu kanıtlamadı, bu bir varsayım olarak kaldı. "Altıgenler !" Bildiğiniz gibi dünya 1700 yılına kadar Pappusçular ve Pappusçu olmayanlar olarak ikiye ayrılırdı ta ki 1999 yılında, Thomas Hales, Pappus ve arıların haklı olduğunu kanıtlayana kadar-- kullanılacak en iyi şekil altıgendi. Böylece bir teorem oldu, bal peteği teoremi, sonsuza kadar doğru kalacak, sahip olabileceğiniz herhangi bir elmastan daha uzun bir süre. (Kahkahalar) Peki ya 3 boyutumuz olsa ? Boşluğu eşit parçalarla doldurmak istesek, yine hiç aralık kalmadan. Küpler kullanabilirim, değil mi ? Küreler değil, onlar küçük boşluklar bırakır. (Kahkahalar) Kullanılacak en iyi şekil nedir ? Ünlü Kelvin derecelerinin ve dahasının Lord Kelvin'i, tepesi kesilmiş sekizyüzlü kullanmamız gerektiğini söyler. ki o, hepinizin bildiği -- (Kahkahalar) buradaki şey ! (Alkış) Hadi ama. Kim evinde tepesi kesilmiş bir sekizyüzlü bulundurmaz ki ? (Kahkahalar) Hatta plastik bir tane bile. "Tatlım, tepesi kesilmiş sekizyüzlüyü getir, misafirlerimiz var." Herkeste bir tane vardır! (Kahkahalar) Ama Kelvin bunu kanıtlayamadı. Bir varsayım olarak kaldı -- Kelvin'in varsayımı. Bildiğiniz gibi, dünya Kelvinistler ve anti-Kelvinistler olarak ayrılır. (Kahkahalar) ta ki yüzyıl ya da daha sonrasına kadar, birisi daha iyi bir yapı buldu. Weaire ve Phelan, oradaki küçük şeyi buldular. (Kahkahalar) bu yapıya çok zekice bir isim verdiler, "Weaire-Phelan Yapısı." (Kahkahalar) Tuhaf bir nesne gibi görünebilir, ama o kadar da tuhaf değil, doğada da bulunuyor. Bu yapı, geometrik özellikleri sebebiyle Pekin Olimpiyat Oyunları için Su Sporları merkezinin inşaatında kullanıldı. Michael Phelps sekiz altın madalya kazandı ve tüm zamanların en iyi yüzücüsü oldu. Ondan daha iyi birisi çıkana kadar, değil mi ? Tıpkı Weaire-Phelan yapısına olan gibi. Daha iyisi çıkana kadar en iyisi bu. Ama dikkatli olun, bu şeyin yüzyıllık da olsa hatta 1700 yılında bile olsa şansı var, birisinin onun kullanılacak en iyi şekil olduğunu kanıtlama şansı. Sonrasında teoremden gerçeğe dönüşecek, sonsuza kadar Herhangi bir elmastan daha uzun. Eğer birisine onu sonsuza kadar sevdiğinizi söylemek isterseniz ona elmas verebilirsiniz. Ama onları sonsuzluktan da öte sevdiğinizi söylemek isterseniz onlara bir teorem verin ! (Alkış) Ama bir dakika ! Bunu kanıtlamak zorundasınız, böylece aşkınız bir varsayım olarak kalmaz. (Alkış)