1 99:59:59,999 --> 99:59:59,999 ve yine kendinden ayrı olan bir evren içerisinde var olduğunu anlatır. 2 00:00:16,439 --> 00:00:18,678 Ne zaman bir şeyi anlamak isteseniz, şu veya bu olay niye oluyor, mesela niçin dünyada bir biyoçeşitlilik krizi var, 3 00:00:23,512 --> 00:00:27,278 ya da atmosferi ve çevreyi kirlettiği halde neden sürekli petrol çıkartmak için sondaj yapılıyor, 4 00:00:33,509 --> 00:00:36,663 bunları sorduğunuz zaman, nedenlerin bir kaç katman altına indiğinizde daima altından para çıkıyor. 5 00:00:40,040 --> 00:00:43,746 Evet, her kültürün içerisinde "kişi" olmakla ilgili, "Sen kimsin? İnsan olmak ne ifade ediyor?" sorularını cevaplayan 6 00:00:46,557 --> 00:00:47,953 anlatımları hakkında çokça söz ediyorum. 7 00:00:49,953 --> 00:00:52,006 Genel anlayış, bir kişinin, kendinden ayrı varlıklar arasında yaşayan, ancak tüm onlardan ayrı bir varlık olduğunu, 8 00:00:57,439 --> 00:01:00,044 Mesela, sen ben değilsin, veya ordaki bitki de ben değilim, o benden ayrı bir şey. Ve bu ayrılık temelli kimlik anlayışı 9 00:01:02,141 --> 00:01:06,238 gerçekten dünyamızı yaratır. 10 00:01:07,454 --> 00:01:08,865 Eğer sen ayrı bir kişi isen ve etrafta yine senden ayrı kişiler ve ayrı türler dolaşıyorsa, evren 11 00:01:16,315 --> 00:01:21,957 temelde sana çekimser, hatta belki de düşmanca olarak düşünülebilir ve bu durumda muhakkak 12 00:01:22,972 --> 00:01:26,638 onu kontrol edebilmeyi istersin. Başka varlıklar ve seni herhangi bir zamanda yok edebilecek 13 00:01:26,638 --> 00:01:30,154 keyfî veya kaprisli gözüken doğa güçleri üzerinde 14 00:01:30,154 --> 00:01:33,433 erk sahibi olmak olmak istersin. Ayrılık temelli bu kimlik kurgusu giderek 15 00:01:35,849 --> 00:01:38,577 geçerliliğini yitiriyor, giderek doğruluğunu kaybediyor. 16 00:01:41,624 --> 00:01:44,009 Artık bu kurgu içimizde yankılanmıyor ve aslında kontrol etme yöntemleri 17 00:01:51,621 --> 00:01:55,017 çözümsüz krizler yaratıyor. Bu da bizim kişi olarak ve insanlık olarak kendimizi tanımlayacağımız 18 00:01:55,017 --> 00:01:59,207 yeni bir kurgu oluşturabilmemiz için gerekli alanı yaratıyor. 19 00:02:23,755 --> 00:02:25,520 Para bir mutabakattan ibarettir. Kendi başına bir değeri yoktur. 20 00:02:28,578 --> 00:02:32,374 İnsanlar değeri olduğu konusunda mutabık oldukları için değeri vardır. Ekonomistler size paranın ne YAPTIĞINI anlatırlar 21 00:02:36,525 --> 00:02:38,952 alış verişi kolaylaştıran bir araç olduğunu, bir şeyleri saymak için, bir şeylerin hesabını tutmak için kullanıldığını... 22 00:02:42,652 --> 00:02:44,245 Mesela "çek" adı verilen sihirli bir kağıt parçası üzerine bazı rakamlar yazıp her türlü 23 00:02:53,716 --> 00:02:56,801 eşyanın, her türlü bolluğun evine gelmesini sağlayabilirsin. Hatta, paranın sırlarına en yüksek dereceden üye olanlardan 24 00:02:56,801 --> 00:03:02,067 isen binlerce insanı sefalet içinde bırakabilirsin. Çünkü para sistemi "kıtlık" varsayımı üzerine temellenmiştir. 25 00:03:06,323 --> 00:03:08,657 En basitinden, paranın, "faiz getiren alacak" tanımıyla tedavüle girmesinden dolayı bu böyle. 26 00:03:12,567 --> 00:03:15,112 Yani bir banka kredi verdiği zaman veya Merkez Bankası para tedavüle soktuğu zaman, o para 27 00:03:21,480 --> 00:03:23,972 ilişiğinde bir miktar borç ile birlikte gelir, ve borcun miktarı ilgili faiz yükü yüzünden daima 28 00:03:26,168 --> 00:03:28,671 mevcut para miktarından fazladır. Sonuçta asla yeterli miktarda olamayan para için insanlar birbirleriyle rekabet etmek 29 00:03:30,860 --> 00:03:33,511 zorundadırlar. "Büyüme" yine para sisteminin içerisine tanımlanmış bir kavramdır. Eğer bir banka olsan, 30 00:03:35,765 --> 00:03:38,020 parayı yeni mal ve hizmetler üreterek kar edecek ve 31 00:03:38,020 --> 00:03:40,696 krediyi geri ödeyebilecek olana vermek istersin. Üretim yapmayacak olana vermezsin. 32 00:03:44,142 --> 00:03:47,121 Yani para da onu çoğaltacak olana doğru akar. Ama "ekonomik büyüme"; 33 00:03:49,649 --> 00:03:52,147 bir zamanlar "doğa"ya ait bir şeyi bulup onu ticari bir "mal"a dönüştürmek veya bir zamanlar "armağan" ilişkisi olan 34 00:03:59,545 --> 00:04:01,674 bir şeyi "hizmet" haline getirmek anlamına geliyor. İnsanların bir zamanlar ücret ödemeden alabildikleri veya kendi yaptıkları 35 00:04:05,481 --> 00:04:08,827 veya birbirleri için yaptıkları bir şeyi ellerinden alıp onlara bir şekilde geri satmak anlamına geliyor. Her şeyin 36 00:04:12,231 --> 00:04:17,174 metalaştırılması bizi doğadan koparır. Bir topluma ait olma duygusuna yabancılaştırıldığımız gibi, aynı. Doğaya gözlerimizle 37 00:04:22,838 --> 00:04:26,410 bakarız, ve, sadece bir sürü "şey" (meta) görürüz. Bu da bizi son derece yalnız ve pek çok temel insanlık ihtiyacımız 38 00:04:30,244 --> 00:04:34,079 karşılanmamış halde bırakır. Eğer paran varsa bu açlığı bir şeyler satın alarak ya da paranın kendisini biriktirerek 39 00:04:37,329 --> 00:04:40,579 doyurmaya çalışabilirsin. Tabi, artık sona doğru yaklaşıyoruz. 40 00:04:46,150 --> 00:04:51,721 Gezegenimiz çok daha fazla büyümeyi sürdüremez. Onun için bugün yaşadığımız krizin bir yere gideceği yok. 41 00:05:01,700 --> 00:05:03,887 Çocukken bir şeylerin yanlış olduğuna dair bir duygum vardı. 42 00:05:05,417 --> 00:05:06,948 Sanırım çoğu çocuğun böyle bir duyumsaması vardır, böyle olmaması gerektiğine dair 43 00:05:08,704 --> 00:05:10,461 Mesela, Pazartesi gününden nefret etmenin aslında gerekli olmadığı, 44 00:05:10,461 --> 00:05:17,108 okula gitmek gerekmediği zaman sevinmenin ters bir durum olduğu... Okul sevdiğin bir şey olmalı. 45 00:05:18,360 --> 00:05:19,611 Yaşam sevdiğin bir şey olmalı. 46 00:05:19,611 --> 00:05:26,593 Bizi hayatta tutan veya hayatı güzel yapan şeylerin hiç birini aslında çalışarak hak etmedik. 47 00:05:29,922 --> 00:05:33,250 Havayı kazanmadık. Doğmayı kazanmadık. Cenin olmayı kazanmadık. 48 00:05:35,817 --> 00:05:38,385 Nefes almayı, bize gıda sağlayabilen bir gezegeni, güneşi, çalışmalarımızın sonucunda hak etmedik. 49 00:05:42,599 --> 00:05:46,813 Dolayısiyle bence bir yerde insanlar doğuştan gelen bir şükran duygusuna sahipler. 50 00:05:49,896 --> 00:05:52,978 Çünkü bir yerde bunların hiç birini çabalayarak hak etmediğimizi, yaşamın bize bir armağan olduğunu kavrıyoruz. 51 00:05:55,543 --> 00:05:58,108 Eğer sana bir armağan verildiğini biliyorsan, bunun karşısındaki doğal tepki şükran duygusu ve kendin de bir şey verme 52 00:06:02,700 --> 00:06:07,293 isteği duymaktır. Armağan ekonomisinde insanlar para ekonomisinde olduğu gibi birbirleri ile 53 00:06:11,666 --> 00:06:13,123 rekabet içerisinde değildir. Armağan toplumunda ihtiyacın olandan fazlaya sahip isen 54 00:06:13,123 --> 00:06:19,296 fazlasını ihtiyacı olana verirsin. Bu şekilde itibar kazanırsın. 55 00:06:20,693 --> 00:06:22,090 Güvende olma da bu şekilde sağlanır. 56 00:06:22,090 --> 00:06:26,403 Çünkü insanlarla paylaşarak hem şükranlarını kazanırsın, hem de yarın öbür gün senin ihtiyacın olduğunda onlar da 57 00:06:27,702 --> 00:06:29,002 sana bakarlar. Armağanların olmadığı yerde topluluğa aidiyet de yoktur. 58 00:06:29,002 --> 00:06:34,702 Toplum giderek para eksenli olmaya başladıkça, topluma aidiyet duygusunun, insanlar arası ilişkilerin zayıfladığını 59 00:06:37,693 --> 00:06:40,684 görebiliyoruz. İnsanlar aidiyet duygusunu özlüyorlar, ama bunu para ekseni üzerine kurulmuş bir toplum düzenine bir 60 00:06:44,630 --> 00:06:48,575 eklenti olarak iliştirmek mümkün değildir. İnsanların gerçekten birbirlerine ihtiyaç duymaları gerekir. İnsanlar armağanlarını 61 00:06:48,575 --> 00:06:51,578 hayata geçirme isteğindedirler ve eğer "para"dan özgür olabilseler idi bunu yapabilirlerdi. 62 00:06:52,808 --> 00:06:54,039 Ama çoğu zaman para bir engel teşkil eder. 63 00:06:54,039 --> 00:07:00,754 İnsanlar, "Bunu yapabilmeyi çok isterdim, ama bunu yapabilir miyim ki? Bu pratik mi?" diye düşünürler. 64 00:07:00,754 --> 00:07:06,259 Para engeller. "Hangi güzelliği yapardım? Beni çağıran nedir?" 65 00:07:06,259 --> 00:07:11,263 Evsiz insanların bakımını yapabileceği bahçeler kurmak ve onların doğayla bütünleşmesini sağlamak mı olur? 66 00:07:14,538 --> 00:07:17,812 Zehirli atıkların biriktiği bir yeri arındırmak mı olur? Sen ne yapardın? Hangi güzelliği gerçekleştirirdin? 67 00:07:21,649 --> 00:07:22,928 Bunları yapmak niçin pratik olmasın? Bu faaliyetlerde niye para yok? 68 00:07:34,954 --> 00:07:38,625 Armağan prensiplerini içeren bir ekonomi, "gerçek" üzerine temellenen bir ekonomidir. 69 00:07:42,058 --> 00:07:45,490 Önümüzdeki hedef, parayı armağanlarımızın gerçek ifadesi ile koşut hale getirmektir. 70 00:07:50,007 --> 00:07:51,513 Parayı yaratma ve tedavülde tutma mekanizmasından son derece farklı bir yaklaşım gerekir. 71 00:07:51,513 --> 00:07:56,685 Örneğin, tefeciliğin etkisini tersine çevirecek negatif faiz oranları gibi önlemler alınmalı. 72 00:07:59,146 --> 00:08:01,606 Ya da çevreyi kirletip bunun bedelini bir başkasının ya da gelecek nesillerin ödemesini engellemek için 73 00:08:06,642 --> 00:08:08,321 bedellerin içselleştirilmesi gibi önlemler alınmalı. Sosyal bir kar payı düşünülmeli: ortak hazine olması gereken 74 00:08:11,220 --> 00:08:14,119 toprak, su kaynakları, kültürel miras gibi kaynaklardan gelen bolluğun paylaştırılması gerekir. 75 00:08:14,119 --> 00:08:19,624 Pek çok ekonomik faaliyetin yeniden tanımlanması ve yer değiştirmesi gerekir. 76 00:08:19,624 --> 00:08:25,714 bu da bireyden bireye finansman metodunu ve bireyden bireye devrimini içeriyor. 77 00:08:27,820 --> 00:08:29,926 Mevcut para sisteminden ayrılmak için ne olması gerekir? 78 00:08:29,926 --> 00:08:35,348 Mevcut para sistemi giderek daha az iyi çalışıyor. Büyüme ancak giderek daha yüksek maliyetlerle 79 00:08:37,843 --> 00:08:40,338 sürdürülebiliyor. En iyi çabalarımız bile sistemin işlemesi için gerektiği kadar hızlı büyümesine 80 00:08:40,384 --> 00:08:46,429 yetmiyor. Bu da artan mutsuzluk anlamına geliyor. 81 00:08:48,084 --> 00:08:49,738 İnsanlar artık tahammül edemez hale geldiler. 82 00:08:49,738 --> 00:08:55,243 En üsttekiler, bu yapay rekabetin kazananları dahi mutlu değiller. 83 00:08:57,182 --> 00:08:59,122 Onlar için bile bu sistem işlemiyor. 84 00:09:02,438 --> 00:09:05,754 Dolayisiyle, her gelenin bir öncekinden beter olduğu, ardarda krizler yaşayacağımızı düşünüyorum. 85 00:09:08,590 --> 00:09:11,427 Her kriz anında kolektif olarak bir seçimimiz olacak. Oyunu bırakıp toplumun bütününe mi dahil olacağız? 86 00:09:15,388 --> 00:09:19,350 Yoksa eski düzene daha da sıkı sıkıya sarılıp bağlı kalacağız? Uyanma vakti ne zaman olacak? Bunu belirlemek 87 00:09:22,042 --> 00:09:24,734 tamamen bize kalmış aslında. 88 00:09:35,137 --> 00:09:38,244 Her şey büyük bir hata mıydı? Bu iyi bir soru, 89 00:09:40,392 --> 00:09:42,540 Dünyamızda olmuş olan ve olmakta olan dehşete 90 00:09:43,624 --> 00:09:44,709 baktığınız zaman gerçekten de büyük bir hataydı gibi duruyor. 91 00:09:44,709 --> 00:09:50,632 Bazı insanlar, "Bunun bir parçası olmak istemiyorum, medeniyet büyük bir hataydı" diye düşünüyor. 92 00:09:54,702 --> 00:09:58,773 Bu ayrılık yolculuğunu bir hata olarak değil ama daha büyük bir sürecin bir parçası olarak görmeye başladım. 93 00:10:01,803 --> 00:10:04,833 1960'lardaki çevreci hareketle ilk defa toplu bilinç içerisinde bir uyanış başladı 94 00:10:08,630 --> 00:10:12,426 Astronotlar uzaya çıkarak ayrılığın zirvesini yaşadılar. 95 00:10:15,630 --> 00:10:18,835 Ve aşağıya yolladıkları fotoğraflar bugün bile içimizde sevgi duygusunu uyandırıyor. 96 00:10:21,229 --> 00:10:23,623 Yani, Dünya gezegenine aşık oluyoruz. Bu yetişkinliğe adım atmamızın bir parçası. 97 00:10:27,106 --> 00:10:30,588 Diğer kısmı da olgunlaşma çilesi, eski dünyanın yıkıldığı, 98 00:10:36,361 --> 00:10:42,134 yeni dünyanın doğduğu. Bir çocuk oyun oynayarak yeteneklerini geliştirir ama o yetenekleri 99 00:10:45,058 --> 00:10:47,981 gerçek amacına yönelik kullanmaya başlamamıştır. İnsanlık da bir anlamda bunu yapıyordu. 100 00:10:51,046 --> 00:10:54,112 Teknoloji ve kültür armağanlarımızla oyuncak gibi oynayıp onları ve yeteneklerimizi geliştirdik 101 00:10:58,304 --> 00:11:02,495 Ama artık yetişkinliğe adım atmak üzereyiz ve bu armağanları ve yetenekleri gerçek amaçlarına yönelik kullanmaya başlamanın 102 00:11:05,936 --> 00:11:07,083 zamanı geldi. Başlangıçta, verilen zararı telafi etmek gerekecek. 103 00:11:10,190 --> 00:11:13,298 İyileştirilmesi gereken, sarılması gereken yara çok, hepsinin şifa bulması neredeyse imkansız. 104 00:11:17,634 --> 00:11:21,970 Aslında işimiz Dünya'da bir mucize gerçekleştirmek 105 00:11:26,560 --> 00:11:31,149 Gerçekliğin önceki anlayışına göre imkansız, ancak yeni bir anlayışla mümkün olan 106 00:11:35,089 --> 00:11:36,402 hatta gerekli olan bir şey. Daha azı denemeye bile değmez.