İki ay önce, çocuklarımla cep telefonu etrafında toplanmış, Game Awards'ın canlı yayınını izliyorduk. Video oyunları endüstrisi için en önemli gecelerden biri. Etki Yapan Oyun Ödülü adaylarını açıkladılar. Bu ödül, düşünmeye zorlayan, derin bir sosyal mesaj veya anlam içeren oyunlar içindir. Zarfı açtılar ve bizim video oyunumuzun adını okudular. Etki yapan oyun ödülü. Bu neredeyse gülünçtü aslında, çünkü önceleri böyle bir ödül kazanmanın hep hayatıma ne büyük bir etki yapacağını düşünürdüm ancak gerçek tam tersiydi. Büyük geceler, büyük başarılar, hepsi solup gider. Ama hayatımın en zor gecesini hiç unutmadım. Kişiliğime ve yaptığım işe etki eden şey. 2010 yılında 3. oğlum Joel'e nadir ve agresif seyirli beyin tümörü tanısı kondu. O yıl sona ermeden, doktorlar bana ve kocama ona uygulayabildikleri maksimum kemoterapi ve radyasyon tedavisine rağmen tümörün yinelediğini söyledi. O berbat gecede, Joel'in tahmini dört ayı kaldığını öğrendikten sonra, yatakta iki oğluma sarıldım. O zaman biri beş, diğeri üç yaşındaydı ve durumu anladıklarından emin değildim. Bu yüzden onlara bir masal anlatmaya başladım. Onlara Joel adında çok cesur bir şövalyenin maceraya atıldığını ve kanser adında korkunç bir ejderha ile savaştığını anlattım. Onlara her gece aynı masalı anlatmaya devam ettim ama masalın sonuna hiç gelmedim. Onların anlayabilecekleri bir şekle sokmak istiyordum. Dualarımızın karşılık görmesini ve o şövalyenin çok kahramanca savaştığını ancak bunun son savaşı olduğunu ve artık sonsuza kadar huzur bulduğunu anlatmak zorunda kalmamayı ümit ediyordum. Çok şükür, o masalı hiç bitirmek zorunda kalmadım. Çocuklar bununla büyüdü. Joel palyatif tedavilere herkesin beklediğinin ötesinde karşılık vermişti ve birkaç ay yerine ölmekte olan çocuğumuzu bütün kalbimizle sevmeyi öğreten yıllar geçirdik. Bu dönemde, birbirimize azıcık acı vermemek uğruna sevgimizi azıcık saklamanın hissettirdiği utancı kabullenmeyi öğrendik. Nefsimizi korumayı bir kenara ittik, çünkü sevgi bizi mahvedecek olsa bile Joel bu sevgiye değerdi. Ve yaşadığım bu derin çaresizlik beni değiştirdi, hiçbir ödülün yapamayacağı kadar. Joel yaşayabilecekmiş gibi yaşamaya başladık ve "That Dragon, Cancer" (O Ejderha Kanser) adında bir video oyunu yazmaya başladık. Bu, Joel'in hikâyesiydi. Ölümün gölgesindeki umudun hikâyesiydi. İnanç ve şüphenin hikâyesiydi ve şüpheyle mücadele etmenin inancın bir parçası olduğunu anlamanın -- Belki de en büyük parçası. Bu bir mucize ile başlayan ve anma töreniyle biten bir hikâye. (Müzik) (Gülme) (El çırpma) (Müzik) (Video) Baba: Niye zıpladın, hoşuna mı gitti? (Gülme) Nasıl da kıkırdarmış! (Müzik) (Kıkırdama) [Ölümün Gölgesinde Bir Umut Yolculuğu] [That Dragon, Cancer] (O Ejderha Kanser) (Müzik) "That Dragon, Cancer"i oynadığınızda, Joel'in hayatına tanıklık eden birine dönüşürsünüz, duygusal bir yolculuğa çıkarsınız ve bir aile olarak bizim hissettiklerimizi ve yaşadıklarımızı duyumsarsınız. Etkileşimli bir şiiri analiz ediyor gibi hissettirir, çünkü her oyun mekaniği bir metafordur ve oyun severler biz tasarımcıların anlatmak istediklerimizi ve nedenleri sorguladıkça deneyimleri zenginleşir. Joel'in bize öğrettiği bu çaresizliği aldık ve oyunun içine kodladık. Oyun severler video oyunlarında dallanan anlatılar bekler yani verdikleri her karar önemli hissettirir ve oyunun sonucunu değiştirebilir. Oyun tasarımındaki bu kuralı yıktık ve şeçimleri oyun severe yükledik, ki böylece Joel için sonucu değiştirmede yapabilecekleri hiçbir şey olmadığını keşfetsinler. Ve Joel'i kollarımızın arasına alıp inatla kendi elimizde olmayan bir mucize umuduna tutunarak dualar ettiğimiz gecelerde hissettiğimiz şeyi hissetsinler. Kazanmayı herkes ister, peki ya kazanamayacağını anladığında, neye değer verirsin o zaman? Video oyunu yazmayı hiç düşünmemiştim ama hayatlarımızı tamamen değiştiren anlar genellikle büyük bir zorluktan kaynaklanır -- mutluluktan değil. Joel'in kurtulabileceğini düşündüğümüz zamanlarda oyunun tasarımını kocama bırakmıştım. Ara sıra işe karışıp bir iki öneri yapıyordum. Fakat Joel'ın öldüğü geceden sonra bu arzu, Joel'in hayatını bir video oyunu yoluyla paylaşma arzusu -- bu karşı koyamadığım bir şeydi. Daha çok yazmaya başladım, tasarım takımı toplantılarına katıldım, daha fazla fikir önerdim ve sahne düzenlemelerde yardım ettim. Gördüm ki; bir video oyunu yazmak bir hikâye anlatmakmış ama tamamen yeni bir dilde. Hayal gücü ve sembolizmin bütün unsurları yine oradaydı ama oyun severin ortaklığı ve sistemin yanıtlarıyla tamamlanıyordu. Zorlayıcı bir iş. Tamamen yeni bir açıdan düşünmem gerekiyor ama bunu sevdim. Joel olmadan bunu anlayamazdım. Ölümcül bir kanser öyküsünü bir video oyunu aracılığı ile paylaşmamız size biraz şaşırtıcı gelebilir. Belki siz de, diğer pek çok kişi gibi, kanserin bir oyun olmadığını düşünüyor da olabilirsiniz. Bunu çocukları kanser olan ve doktor eldiveninden balon, enjektörden roket yapan veya serum askıları ile hastane koridorlarında araba yarıştıran çocukların anne-babalarına söyleyin. Çocuğunuz varsa bilirsiniz; her şey bir oyundur. Küçük çocuğunuz travmatik bir şeyle karşı karşıya kaldığında, onun bunu bir oyun gibi görmesi için daha da fazla uğraşırsınız, çünkü çocuklar doğal olarak dünyayı oyunla öğrenir. Kanser ailelerden pek çok şey alıp götürebilir ama oyunları almamalı. Beni dinliyor ve ölen bir çocuğun etrafında dört dönen bir ailenin durumunu hayal ediyor ve bu resimde neşe olacağını düşünemiyorsanız, o zaman, hikâyemizi sizinle paylaşmakta haklıydık, çünkü hayatımızın bu dönemi zordu. Bu zamanlar; tarifsiz zorluk, ancak aynı zamanda katıksız umut, yürekten sevgi ve öylesini bir daha hiç görmediğim neşe zamanlarıydı. Bizim video oyunumuz o dünyayı yaşamayan insanlarla bunu paylaşma girişimidir, çünkü dünyanız o hâle gelmeden bunu hayal edemiyorsunuz. Bu video oyunu, oynaması zor bir oyun. Hiçbir zaman çok ilgi çekmeyecek. Bunu oynayanlar hikâyeye duygusal yönden bağlanmaya hazır olsun ve üzüleceğini bilsin. Ama kalbimiz kırıldığında iyileşmesi biraz farklı olur. Benim kalbim daha derin bir merhamet bularak iyileşti. Izdırap içindeki insanları oturup dinlemek hikâyelerine kulak vermek ve yardım etmek, onları yalnız bırakmamak istedi. "That Dragon, Cancer" Etki Yapan Oyun Ödülü'nü kazanınca sevindik, güldük ve Joel'dan ve hayatımıza onun yaptığı etkiden bahsettik. Birlikte yaşadığımız zor ve umut dolu gecelerden, kalbimizi nasıl değiştirdiğinden ve bize sevgi, inanç ve amaç konusunda ne kadar çok şey öğrettiğinden bahsettik. Bu ödülün gözümde, oğlumun tek bir fotoğrafı kadar bile değeri yok fakat hayatlarında böyle bir darbe yaşamış insanları, hiç tanışmayacağım insanları temsil ediyor. Bana bazen e-posta atıyorlar. Hiç tanışmamış olsalar da Joel'ı özlediklerini söylüyorlar. Oğlum için döktükleri gözyaşlarını anlatıyorlar. 10 yaşında bir çocuğun YouTube'da oyunu oynadığı görüntüleri paylaşmasını veya uçakta bir doktorun cep telefonunda bu oyunu oynadığını görmek veya bir profesörün birinci sınıf felsefe öğrencilerine Joel'ı tanıtması, kederimi biraz hafifletiyor. Oynanması zor bir oyun yazdık ama bana doğru yaptık gibi geliyor, çünkü hiçbir başarı veya hedef bizi hayatımızdaki zor zamanlar kadar değiştiremez. Bu derin acı, kalbimi gerçekleşebilecek en büyük hayalden bile çok değiştirdi. Teşekkürler. (Alkışlar)