Diyelim ki iki kişi bir caddede yürüyor ve birbirlerine çarpıyorlar. Sadece silkinip yürümeye devam ediyorlar. Bu durum bazen moleküllerde de gerçekleşir. Birbirlerine çarparlar, o kadar. Ama ya iki insan birbirine çarpsaydı, bu çarpışma sırasında birisinin kolu kopsaydı ve diğer kişinin yüzüne nakledilseydi? Bu kulağa çok garip geliyor ama birbirleriyle birçok şekilde tepkimeye giren moleküllere benzer bir şey. İki molekül birleşip bir molekül oluşturabilir. Bir tanesi dağılıp iki tane de oluşturabilir. Moleküller parça değiştirebilirler. Tüm bu değişiklikler kimyasal tepkimelerdir ve bunların etrafımızda olduğunu görebiliriz. Örneğin havai fişekler patladığında, demir paslandığında, süt bozulduğunda, insanlar doğduğunda, yaşlandığında ve öldüğünde sonra da çürüdüğünde kimyasal tepkimeler oluşur. Ama kimyasal tepkimeler mecburen olmaz. Her şey düzgün olmalıdır. İlk olarak, moleküller doğru yönelimle birbirine çarpmak zorundadır. İkincisi, birbirlerine yeterince sert çarpmalıdır. Bir başka deyişle, yeteri kadar enerjiyle. Muhakkak şöyle düşünüyorsunuz, bir tepkime tek bir yönde oluşur ve biter. Bazen bu doğrudur. Örneğin nesneler yandıktan veya patladıktan sonra eski hâline dönemez. Ama çoğu tepkime iki yönde birden gerçekleşir, ileri ve geri yönde. Kol suratlı adamın, kolsuz bir kızla çarpışarak o kolu asıl yerine geri yerleştiremez diye bir şey yok. Biraz konudan uzaklaşalım. Diyelim ki caddede bin tane insan var ve hepsi başlangıçta normal uzuvlara sahipler. Başlarda, A kişisinden bir kolu B kişisinin yüzüne nakletmek için her çarpışma bir şanstır. Yani başlangıçta gitgide fazla insan kendini yüzlerine kol nakledilmiş hâlde veya kayıp kollarla bulur. Ama kol suratlı insanların sayısı ve kayıp kolların sayısı arttıkça bu insanlar arasındaki çarpışmalar daha muhtemel olur. Ve birbirlerine çarptıklarında bilin bakalım ne olur? Normal uzuvlu insanlar çoğalır. Saniyede ileri nakledilen uzuv sayısı yüksek başlayacak ve sonra düşecektir ve saniyede geri nakledilen uzuv sayısı sıfırdan başlayıp yükselecektir. Sonunda bu sayılar eşitlenecek, aynı olacaklar. Bu gerçekleştiğinde insanlar birbirine hâlâ çarpıp uzuv değiş tokuş ediyor olsalar da her bir evredeki insan sayısının değişimi durur. Sizce her bir evrede ne kadar insan var? Yarıya yarıya, değil mi? Hayır ya da belki de. Duruma göre değişir. Yarı yarıya olabilir ama 60'a 40 da olabilir veya 15'e 85, her neyse. Biz kimyagerler moleküllerin gerçek dağılımını çözmek için küçük ve eldivenli ellerimizi kirletmek zorundayız -- laboratuvarda olduğumuz için çok da kirlenmezler aslında. Her bir uzuv nakli, işin içinde olan insanlar için oldukça dramatik olmasına rağmen olaya uzaktan bakarsak nüfusun değişmediğini görürüz. Buna nirvana dengesi diyoruz ve bu sadece kimyasal tepkimelerle meydana gelmiyor. Gen havuzu veya otoyol trafiği gibi şeyler de aynı şablonu gösteriyor. Hâlâ 9 kilometre yüksekte gibi görünüyor ama yerde meydana gelen birçok çılgın olay var, onları görmek için sadece yaklaşmanız gerek.