Bir yer hayal edin, komşularınız
çocuklarınızı isimleriyle selamlıyor,
görkemli manzaraları olan bir yer,
sadece 20 dakika araba sürüp
yelkenli teknenizi
suya koyabileceğiniz bir yer.
Çok baştan çıkarıcı bir yer, değil mi?
Ben orada yaşamıyorum.
(Gülüşmeler)
Amerika'nın en hızlı büyüyen
ve en beyaz bölgelerine
iki yıl boyunca süren 44.000 kilometrelik
bir yolculuk yaptım.
Whitopia (beyaz ütopya) nedir?
Ben Whitopia'yı üç şekilde tanımlıyorum:
İlki, Whitopia 2000'den beri en azından
yüzde 6 oranında nüfus artışı gösterdi.
İkincisi, bu büyümenin çoğunu
beyaz göçmenler oluşturuyor.
Üçüncüsü ise, Whitopia'da
tarifsiz bir cazibe,
hoş bir görüntü ve his,
bir je Ne sais quoi var.
(Gülüşmeler)
Whitopia'ların ne şekilde ve niye
işlediğini öğrenmek için,
her üçünde de birkaç ay
kalıp adapte oldum:
Önce, St. George, Utah;
ikinci olarak, Coeur d'Alene, Idaho
ve üçüncü olarak, Forsyth County, Georgia.
İlk durak, St. George -- doğada kırmızı
kayaların olduğu güzel bir kasaba.
1850'lerde Brigham Young
pamuk yetiştirmeleri için
aileleri St. George'a gönderdi,
çünkü sıcak, kurak bir iklimi vardı.
Bu yüzden oraya Utah Dixie (güney eyaletler)
adını verdiler ve bu isim bu zamana dek geldi.
Her Whitopia'daki zamanımı bir
antropolog gibi geçirdim.
Topluluktaki tüm güç simsarlarının
detaylı çizelgelerini hazırladım,
kimlerle tanışmam lazım,
nerede olmam lazım
ve kendimi zevkle bu
toplulukların içine attım.
Bölgeleme yönetim kurulu
toplantılarına gittim,
Demokratik ve Cumhuriyetçi
klüplere gittim.
Poker gecelerine gittim.
St. George, Entrada'da bir ev kiraladım,
kasabanın birinci sınıf kapalı
sitelerinden biri.
Benim için Motel 6'lar veya
Howard Johnsons'lar yoktu.
Whitopia'nın sakini olarak yaşadım,
bir ziyaretçi gibi değil.
Bu evi kendime telefonda kiraladım.
(Gülüşmeler)
(Alkış)
Golf, çok çekici bir
Whitopia sembolü.
Seyahatime başladığımda,
bir golf sopasını dahi hemen
hemen hiç tutmamıştım.
Ayrıldığım zamansa, haftada en
azından üç kez golf oynuyordum.
(Gülüşmeler)
Golf insanların birbirine
bağlanmalarını sağlıyor.
Seyahatim boyunca yaptığım en iyi
mülakatların çoğu golf sahalarında oldu.
Örneğin, bir risk sermayedarı beni
hiçbir azınlık üyesi olmayan
özel bir klüpte golfe davet etti.
Aynı zamanda balığa gittim.
(Gülüşmeler)
Daha önce hiç balık avlamadığım için,
bu arkadaş bana oltamı nasıl
atacağımı ve hangi yemi kullanacağımı
öğretmek zorunda kaldı.
Her hafta sonu poker de oynadım.
10 dolar bahisle Texas Hold 'em oyunuydu.
Poker arkadaşlarım oynadıkları ellerle
ilgili blöfler yapıyor olabilirlerdi;
ama toplumsal inançlarıyla
ilgili blöfler yapmıyorlardı.
Yolculuğum boyunca
yaşadığım en samimi,
esprili muhabbetlerin
çoğu poker masasındaydı.
Çok hevesli bir eğlendiriciyim.
Yemek pişirmeye bayılırım, pek çok
akşam yemeği partisi düzenledim
ve karşılığında insanlar da beni
akşam yemeği partilerine,
barbekülerine, havuz başı partilerine
ve doğum günü partilerine davet etti.
Ama her zaman eğlence yoktu.
Bu Whitopia'da, göçmenlik büyük
bir sorun hâline geldi.
Yasa dışı göçmenlik üzerine
St. George Vatandaşları Konseyi,
düzenli ve aktif olarak göçmenlik
karşıtı gösteriler yaptı
ve benim bu Whitopia'dan anladığım,
bunun sıcak bir konu hâline geleceğiydi.
Gerçek zamanlı bir izlenimdi
ve böylece bu hâle geldi.
Bir sonraki durak: Neredeyse bir cennet,
Coeur d'Alene'de kendime
bir kabin kiraladım, güzel
Kuzey Idaho sınırı uzantısında.
Bu yeri de kendime telefonla kiraladım.
(Gülüşmeler)
Coeur d'Alene, "Ölmeden Önce Görmeniz
Gereken Bin Yer" adlı kitabın listesinde --
avcılar, botçular ve balıkçılar
için harika bir cennet.
Coeur d'Alene'de, gelişmekte olan
golf yeteneğim işe yaradı.
Emekli LAPD polisleriyle golf oynadım.
1993'te L.A. ırkçılık karışıklığı
sonrası, 11.000 civarında
aile ve polis Los Angeles'tan
Kuzey Idaho'ya kaçtı
ve gurbetçi bir topluluk kurdular.
Bu polislerin muhafazakârlığı
söz konusu olunca,
Kuzey Idaho'nun güçlü bir silah kültürü
olması sürpriz değil.
Aslında Kuzey Idaho'da benzin istasyonlarından
daha fazla silah satıcısı olduğu söyleniyor.
Orada oturan biri uyum
sağlamak için ne yapabilir?
Silah klübüne gittim.
Silah kiraladığımda, tezgâhın
arkasındaki beyefendi
tamamen sevimli ve nazikti,
ta ki ona New York şehrinin sürücü
belgesini gösterinceye dek.
O zaman endişelendi.
Düşündüğüm kadar kötü bir
atışçı olmayabilirim.
Kuzey Idaho'da öğrendiğim şey,
bu kadar çok polis ve silah etraftayken
topluma nüfus eden tuhaf
bir paranoyak tutum.
Kuzey Idaho'da kırmızı kamyonetimde
bir not defteri bulundurdum.
O not defterinde siyahi insanlardan daha
fazla müttefik bayrağı saydım.
Kuzey İdaho'da, müttefik bayraklarını
anahtarlıklarda, cep
telefonu araç gereçlerinde
ve arabalarda gördüm.
Saklı göl kabinimden
yaklaşık yedi dakika uzakta,
beyaz üstünlükçü grup
Aryan Ulusu'nun yerleşkesi vardı.
Ziyaretim esnasında Aryan Ulusu'nun
dinle ilgili kolu
America's Promise Ministries'ın
üç günlük toplantısı vardı.
Ben de davetsiz katılmaya
karar verdim.
(Gülüşmeler)
Bunu yapan Aryan olmayan tek gazeteci
olduğumu sanıyorum.
(Gülüşmeler)
O toplantının pek çok
unutulmaz olayı arasında...
(Gülüşmeler)
...bir Aryan olan Abe'in
yanıma yanaşması vardı.
Dizime vurdu ve şöyle dedi, "Hey Rich,
sadece bir şeyi bilmeni istiyorum.
Biz beyaz üstünlükçü değiliz.
Biz beyaz ayrılıkçıyız.
Biz sizden iyi olduğumuzu düşünmüyoruz,
sadece sizden uzak olmak istiyoruz."
(Gülüşmeler)
Elbette, Whitopia'daki çoğu beyaz kişi
ne beyaz üstünlükçü,
ne de beyaz ayrılıkçı;
aslında orada hiç de ırkçı
nedenlerle bulunmuyorlar.
Oraya samimiyet, rahatlık,
güvenlik, emniyet için göç ediyorlar --
tamamen beyazlıkla
bağdaştırdıkları sebepler.
Bir sonraki durak Georgia'ydı.
Georgia'da Atlanta'nın kuzeyinde
şehir dışında lüks bir yerde kaldım.
Utah'da pokeri buldum,
Idaho'da silahları buldum,
Georgia'da Tanrı'yı buldum.
(Gülüşmeler)
Bu Whitopia'ya kendimi
kanalize etme yolum,
kampüsündeki birçok park yerinin
çevresinde, cemaat mensuplarına
eşlik eden golf arabalarıyla,
çok büyük bir mega kilise olan
First Redeemer Kilisesi'nde aktif olmaktı.
Ben gençlik hizmetlerinde aktiftim.
Ben kişisel olarak,
bu Whitopia'da daha rahattım,
söz gelişi, Colorado'dan veya Idaho'dan
ya da Boston banliyölerinden bile.
Çünkü orada, Georgia'da,
beyaz insanlar ile siyahi insanlar birbirleriyle
tarihsel olarak daha tanıdıklar.
Bu Whitopia'da daha az egzotiktim.
(Gülüşmeler)
Ama bütün bunlar
ne anlama geliyor?
Whitopia hayali, Whitopia göçü
bir itme-çekme olgusu,
korku veren itmeler ve cezbedici
çekmelerle dolu,
Whitopia bilinçli ve bilinçsiz
önyargının seviyesinde işler.
İnsanların Whitopia'da ırkçı olmayan
nedenlerle olmaları mümkün,
ırkçı sonuçları olsa da.
Birçok Whitopia'lı yasadışı olanlar
tarafından itildiklerini hissediyor,
sosyal yardım istismarı, azınlıklar,
yoğunluk, kalabalık okullar.
Birçok Whitopia'lı erdem, özgürlük,
kişiselliğin cazibesi
ile çekildiklerini hissediyor --
özelleşmiş alanlar, özelleşmiş insanlar,
özelleşmiş şeyler.
Whitopia'da bir ülkenin ırkçılar
olmadan nasıl ırkçılığa
sahip olacağını da öğrendim.
Birçok kendini beğenmiş, şehirli,
liberal arkadaşım
böyle bir maceraya gittiğime inanamadı.
Gerçekse, birçok beyaz Amerikalının
içten ve nazik olduğu.
Kişiler arası ırk ilişkileri --
insanoğlu olarak birbirimize nasıl davrandığımız --
benim ebeveynlerimin
jenerasyonundan çok daha iyi.
40 sene önce Whitopia'ya gittiğimi
düşünebiliyor musunuz?
Nasıl bir gezi olurdu bu kim bilir?
(Gülüşmeler)
Ancak bazı şeyler hiç değişmedi.
Bugün Amerika 1970'te olduğu kadar
yerleşim yeri ve eğitim
açısından ayrılmış durumda.
Amerikalılar olarak birbirimize
yemek yapmak,
birbirimizle dans etmek,
birbirimizi ağırlamak için yollar buluruz;
ancak bu neden topluluklar olarak
birbirimize davranış şeklimize dönüşmez.
Bu çarpıcı bir ironi,
bireyler olarak nasıl ileri gittiğimiz
ve topluluklar olarak
nasıl geri gittiğimiz.
Whitopia'lıların beni etkileyen
bakış açılarından biri,
ünlü bir deyiş:
"Bir siyahi adam hoş bir
akşam yemeği konuğudur;
50 siyahi adam ise gettodur."
Whitopia seyahatime hayat veren büyük
bağlamlardan biri 2042 senesiydi.
2042 itibariyle, beyaz insanlar artık
Amerika'da çoğunluk olmayacaklar.
Bu itibarla, artık Whitopia olacak mı?
Bunun ışığında
Whitopia'nın tehlikesi,
daha çok ayrım oldukça,
bilinçli ve bilinçsiz önyargıya
daha az bakıp yüzleşebilmemiz.
Beyaz insanların nereye, niye ve nasıl
kaçtığını öğrenmek için
iki yıllık, 44.000 kilometrelik
bir geziye giriştim;
ancak gezimde bu kadar
eğlenmeyi beklemiyordum.
(Gülüşmeler)
Kendim hakkında bu kadar çok şey
öğrenmeyi beklemiyordum.
Bir Whitopia'da yaşamayı beklemiyorum,
hatta bir Blacktopia (siyah ütopya)'da.
Fırsat buldukça golf oynamaya
devam etmeyi planlıyorum.
(Gülüşmeler)
Silahları ve mega kiliseleri Whitopia'da
bırakmak zorundayım.
Teşekkürler.
(Alkış)